19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
=r3$â 28 EYLÜL 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 SEÇIM '91 Star çanağı kaldırdıyor • İstanbul Haber Servisi — İstanbl 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu, tarihi Vezirhan'da bulunan Starl çanak anteninin kaldınlması yönünde karar aldı. Eminönü Belediyesi'nden aldığı ihbarı değerlendiren kurul, Vezirhan'da sonradan eklenen kısımlann anndınlması, avlusuna beton dökülerek yapılan uydunun da kaldırılmasını istedi. Bu arada Starl Yaytn Koordinatörü Vekta Okur'un bir gazetede yayımlanan demecinde, "32 ilde bize ait yansıtıcılar var" demesi üzerine TRT ve hukukçulann "suç duyurusunda" bulunmak üzere çaiışma başlattıklan öğrenildi. 'Ştikran mektubu' soruşturması • İSTANBUL (AA) — Sabah gazetesinde Muammer Yaşar Bostancı imzasıyla yayımlanan "şükran mektubu" haberiyle ilgili soruşturmaya başlandı. "Cumhurbaşkanı Turgut özal'a hakaıet edildiği" iddiasıyla sonışturma açılabilmesi için Adalet Bakanlığı'ndan beklenen izin, dün Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı'na ulaştı. Başsavcılık yetkilileri, hakaret iddiasıyla ilgili olarak haberi yazan Muammer Yaşar Bostancı'nın "talimatla" savunmasının alınraası için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı gönderildiğini bildirdiler. Yetkililer, haberle ilgili olarak Sabah'ın sorumlu yazı işleri müdürünün de ifadesinin alınacağını belirttiler. Sabah gazetesinde 17 e>'lül tarihinde Muammer Yaşar Bostancı imzasıyla yayımlanan haberde 1983 yılında seçimleri kazanan Turgut özal'ın ABD Büyükelçisi Hupe'ye teşekkürlerini bildiren bir mektup gönderdiği iddia edilmisti. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü tarafından "sahte" olduğu açıfclanan mektupla îl^tti' oîarak Cumhurbaşkanı Targuf Özil da Sabah şazetesi aleyhine 5 milyar lıralık tazminat davası açmış bulunuyor. MGK toplandı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosa) — Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın başkanlığında dün Çankaya Köşkü'nde toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK), ülke genelinde güvenlik ve asayiş durumu ile dış olaylardaki gelişmeleri gözden geçirerek değerlendirdi. Toplantıda ülke genelinde güvenlik ve asayiş durumu ile dış olaylardaki gelişmelerin gözden geçirildiği ve değerlendirildiği kaydedildi. Çelebi'den enflasyon vaadi • IZMtR (AA) — Devlet eski Bakanı ANAP Izmir Milletvekili Işm Çelebi, enflasyon oranını yüzde 10'un altına düşüreceklerini söyledi. tzmir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nca düzenlenen "seçimlere doğru siyasi partilerimizin ekonomi ve vergi konusundaki görüşleri" konulu loplantılann ilkine katılan Çelebi, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve önümttzdeki dönemde uygulanması gereken önlemleri anlattı. Türkiye'nin altyapı yatınmlarının büyük ölçüde gerçekleştirildiğini, enflasyonun bu nedenle düşürülemedigini belirten Çelebi, şöyle konuştu: "Türkiye'de ne yapmak istediğimizi ve ne yapacağımızı ortaya iyi İcoymak lazun» diye konuştu. Eczacı'ya 22 yıl hapis • ÎSTANBUL (AA) — Yüksek faiz vaadiyle piyasayı 15 milyar lira dolandırdığı iddia edilen ve karşılıksız çek verdiği için hakkında 115 ayn dava açılan eczacı Zeynep Mangır'ın 28 dosyası karara bağlandı. Kadıköy 1. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada son savunmasını yapan Mangır, hakkındaki tüm suçlamaları reddetti. Zeyney Mangır, "Eğer hapiste olmasaydım, şimdiye kadar bütün borçlanmı öderdim" diye konuştu. Magic Box - DemokrasiKanalı savaşındayeni boyut Iforum Ajans'a Star yasağıJBIlfL I Magic-Box Genel Müdürü Yekta Okur, U T A f C a ^ SHP'nin seçim propaganda kampanyasını ^ ^ J haarlayan Torurn Ajans'la ilişkilerini kestiklerini belirtti ve "Artık bizim için bir reklam ajansı değil, rakip şirkettir" dedi. Haber Merkezi — Özel Magic Box te- levizyonu, SHP'nin 'Demokrasi Kanalı' girişimini başlatan, daha önce de SHP'nin seçim kampanyasını hazırla- makla tanınan Yorum Ajans eliyle hiç- bir reklam kabul etmeyeceğini duyurdu. Bu arada, seçim propaganda kampan- yalan çerçevesinde DSP'nin ve RP'nin, Magic Box televizyonunun Starl kana- lına reklam filmi hazırladıkları bildiril- di. DSP ile RP'nin reklam filmleri ekim ayı başından itibaren Starl'de gösteri- lecek. Magic Box Genel Müdürü Yekta Okur, Demokrasi Kanalı'run yayına ge- çebileceğine inanmadığım söyleyerek "Teknik olarak başannalan miimkün degil" diye konuştu. Okur aynca SHP'nin seçim propaganda kampanya- sını hazırlayan Yorum Ajans'la ilişkile- rini kestiklerini belirterek "Yorum Ajans ile çaJışmıyonız. Arbk bizim için bir reklam ajansı değil, aynı işi yapan rakip bir şirkettir. Yorum Ajans eliyle geiecek reklamlan alamayacagımızı ken- dUerine de du>urduk" dedi. Bu arada Cenajans tarafından DSP için hazırlanan reklam filmlerinin ekim ayı başında Starl televizyonunda göste- rilmeye başlanacağı öğrenildi. DSP yet- kililerinden alınan bilgiye göre reklam filmlerinde Genel Başkan Bttlent Ecevit ön plana çıkarılacak. Ecevit'in, kadın- lar, gençler ve kalabalıklar içinde görün- tülerinin yer alacağı filmlerde 'Göziin- aydın Türkiye' ve 'Durüst lider Ecevit' sloganları vurgulanacak. Toplam 1 sa- atlik 100 reklam kuşağı için DSP'nin Starl 'e ne kadar ücret ödediğini açıkla- mayan yetkililer, partinin toplam reklam propaganda maliyetinin 3 milyar lira olarak belirlendiğini ifade ettiler. RP'nin tanıtım faaliyetinin koordi- nasyonunu üstlenen sinema yönetmeni Yücel Çakmaklı, 5, 30 ve 120'şer sani- yelik reklam filmleri hazırlandığını söy- ledi. Çakmaklı 'nın verdiği bilgiye göre 120 saniyelik filmde Genel Başkan Nec- mettin Erbakan konuşacak. RP'nin Anajans tarafından hazırlanan reklam filmleri, 5 ekimden itibaren Starl'de ya- yımlanmaya başlanacak, 5 saniyelik rek- larnda RP'nin sloganlanna yer verilecek. 30 saniyelik reklamda toplumun çeşitii kesimlerinden 18 ayrı tip (öğrenci, me- mur, işçi, işsiz, esnaf, işadamı) 15 sani- yelik bölümde kendi sorunlannı dile ge- tirecek, diğer 15 saniyede RP'nin bu so- runları nasıl çözeceğine ilişkin sloganlar yer alacak. Televizyon için hazırlanan bu 30 saniyelik filmler, gazetelerde de reklam olarak yayımlanacak. Reklam filmlerinin 120 saniyelik bölüm RP Ge- nel Başkanı Erbakan'a aynldı. Erbakan, bu filmlerde günlük siyasi konjonktür içinde, gelişmelere ilişkin görüşlerini hal- ka duyuracak. 5 ve 30 saniyelik filmler 5 ekimden, Erbakan'ın konuşması 12 ekimden itibaren Starl'den yayımlana- cak. Reklam filmlerinin yayımianması 19 ekime kadar devam edecek. 'Özel TV'lerin savaşı' SHP'nin 'Demokrasi Kanaiı'nı açaca- ğını duyurmasıyla ortaya çıkan 'özel TV yanşT çağdaş teknolojiyle yapılan bir tür 'televizyon savaşlan'na dönüştü. De- mokrasi Kanalı, parazit yapılacağı ya da engelleneceği korkusuyla yansıtıcı koya- cağı yerleri ve yayın yapacağı kanal ile bandı son ana, kadar gizli tutmaya ka- rar verirken SHP Genel Sekreter Yar- dımcısı Fikri Sağlar, "Belirli çevreler baskı yapıyorlar. Almanya'dan ya>ının engellenmesi için girişimlerde bulunu- yorlar. Ancak başaracağız" dedi. Sağ- lar, "Bunun yanında, anten koyacağı- mız yerlere parazil yapıcı aletler de koy- ma çabasındalar. Ancak gerek Alman- ya'daki gerek Türkiye'deki her turlü ya- sal ve teknik hazıriık tamamlandı. De- mokrasi yöniındeki engelleri bu kanal- dan teşhir edecegimiz için korkuyorlar" diye konuştu. Demokrasi Kanalı sorumlularından Melek Taylan da şunları söyledi: "Biz kendi açımızdan tamamen hazır dunımdayız. Programlanmız da hazır. 1 ekimden başlayarak 4 gün siireyle de- neme yayını yapacağız. Bu sttre içinde yayını iyi alamayan yeıierin bildirilme- si için telefon numaralan verecegiz. Bundan sonra özellikle iiç büyük kent- te yayını gerçekleştirecegiz." 2 saat süreli yayının kendilerine bu aşamada yeteceğini vurgulayan Taylan, yayından Almanya üzerinden yaym ko- "nusunda da bir sorunları olmadığmı be- lirtti. Magic Box Genel Müdürü Yekta Okur ise Demokrasi Kanalı'nın yayına geçebileceğine inanmadığım söyleyerek "Teknik olarak başarmalan miimkün degil. Bu nedenle onların bizim yayın- lanmızı etkileyebileceklerini göz önune aiarak bertaangi bir onlem almayı dii- şünmüyoruz" açıklamasına yer verdi. Okur, karşılıklı ya da yan yana kuru- lacak yansıtıcılann birbirlerini etkileme- leri olasılığıyla belediyelerin Starl 'i ve- ren yansıtıcılara Demokrasi Kanah'nı da vermeleri için ek bir parça yerleştiraıesi karşısında alacaklan önlemlere ise özetle şöyle değindi: "Yayında bir değisiklik olur ya da bir engelleme yapılırsa ertesi gttn daha giiç- IÜSÜDU koyacak dunımdayız. Nitekim Gebze'de belediye yansıtıcıyı bizden al- dı. Biz ertesi gün kendi yansıbcımızı kur- duk." öte yandan Starl yayınlanm engelle- me eğiliminde olan SHP'li belediyelerin ek bir parça ile Demokrasi Kanaiı'nı yansıtmaya hazırlandıkları bildiriliyor. îstanbuTa asıkm 60 tonayakınplastik hayrak toplanmazsa doğaya zamn 200yüsürer Erken kalkaıı bayrağı asarÇevrecilerin kaygıyla izledikleri Istanbul'daki cadde, sokak ve meydanların plastik bayraklarla donatılmasının hiçbir izne bağlı olmadığını belirten siyasi parti yetkilileri, 'isteyen istediği yere bayrağını asar' diyorlar. BEHZAT ŞAHİN tstanbul'da siyasi partilerin tüm hınyla sürdürdükleri "bay- rak yanşı"nın galibi şımdilik Re- fah Partisi. Çevrecilerin kaygıyla izledikleri İstanbul cadde, sokak ve meydanlannm bayraklarla donatılmasının hiçbir izne bağ- lı olmadığını belirten parti yet- kilileri, "isteyen istediği yere asar" diyorlar. Böylelikle "erken kalkanın istediği yere istediği kadar" astığı plastikten yapılma parti bayrakUrının seçimlerden sonra kaldınlmaması halinde doğaya vereceği tahribatın 200-300 yıl sürecegi öne sürülü- yor. 60 tonu aşkın bayrakla dona- tılan İstanbul için kaygılanan çevreciler ve cevre bilimciler, se- çimden sonra "bayragını topla- yan parti, ne kadar cevreci oldu- gunu da kanıtlayacak" diyorlar. Siyasi partilerin propaganda malzemelerinde geri kazanılrmş kâğıt ve bez türü maddeler kul- lanılmasının doğa ve çevre için daha yararlı olacağı da belirti- liyor. Erken genel seçime kısa bir silre kala siyasi partilerin propa- ganda yanşı da hız kazandı. Bu dönemde en fazla kullanılan propaganda malzemesi, İstan- bul başta olmak üzere tüm kent- lerde sokaklara, caddelere asılan plastikten yapılma bayraklar. Refah Partisi "bayrak yanşf'nda önde görünüyor. Şimdiye kadar 15 tonu aşkın plastik bayrak yaptıran RP, neredeyse tüm so- kaklan donatmış durumda. Di- ğer siyasi partiler de "bayrak ya- nsı"nda ön sıralara geçmek için sürekli siparişler veriyor. Bunla- nn toplamı şimdiden 60 tonu aş- mış durumda. Polietilenden üre- tilen plastik bayraklar, seçimden sonra ciddi bir çalışmayla tekrar toplanmadığında, doğaya 200-300 yılda giderilemeyecek bir zarar verecekler. Katı Atık Türk Milli Komitesi Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Kriton Curi, siyasi partilerin seçimden sonra "ister galip, ister maglup olsunlar", özellikle plastikten yapılan pro- paganda malzemelerini toplaya- rak geri kazanım yoluna gitme- leri gerektiğini belirterek "Seçim propagandası için kullandıkla- n malzemenin, estetik ve çevre kirletme kaynağı olup olmama- sı, o partinin ne kadar 'çevre dostıi' olduğunu gösterecek" diyor. Prof. Kriton Curi, propagan- da malzemelerinin çevreye ve doğaya verecekleri zaran, buna karşı ne yapılabileceğini anlatı- yor, doğanın 20 Ekim erken ge- nel seçiminden en az zararla çık- ması için öneriler getiriyor: "ÖzeHikle polietilenden üreti- len plastik bayraklann doğaya yapacağı tahribat çok büyük. Bunlar gelişi güzel çevreye yayı- brsa 200-300 yıl dayanarak çev- re kirliligi yaraür. Türkiye'de bu tip çöpleri sistematik olarak ya- kacak fınnlar olmadıgından bunlar çöplüğe atüacaklar. Çöp- Hikte de uzun süre doğayı kirle- tecekler. Siyasi partiler, ister ga- lip ister maglup olsunlar, bu bayraklan seçimden sonra top- layıp tekrar kullan'abikcekleri- ni ayvarak digerierini de geri ka- zanım için gerekli yerlere versin- ler. Seçim propagandası için kullanılan malzemelerin, estetik ve çevre kirletme kaynağı olup olmaması, o partinin ne kadar 'çevre dostu' olduğunu gösterir." Curi, siyasi partilerin plastik malzeme yerine kâğıt ya da bez kullanmalarının hem çevre açı- sından hem de geri kazamm açı- sından daha olumlu olacağını' belirtti. Siyasi partilerin cadde ve so- kaklara görsel propaganda mal- zemeleri asmaları izne bağh de- ğil. İsteyen parti istediği yere is- tediği oranda bayrak, afiş gibi propaganda malzemesi asabili- yor. CÜNEYT ARCAYÜREK YAZIYDR AzizNesin, erken seçim öncesisiyasipartileri Cumhuriyefe değerlendiniv 'Arök siyasi ahlak iflas etti'REFİK DURBAŞ "Halkın gözüne baka baka açıkça ya- lan söylüyorlar. Halk da bu yalanlara tepki göstenneyecek biçimde alıştınlmış bulunuyor. Bu 'yalama olmak' demek- tir. Türkiye için asü tehlikeli durum bu- dur." "Seçioüer" der demez Aziz Nesin böy- le başlıyor konuşmaya. Aziz Nesin'le yaklaşan seçimleri, par- tileri, partilerin vitrinini, 12 Eylül'den günümüze ulaşan politik gelişmeleri de anımsayarak konuşuyoruz. Nesin sözle- rini sürdürerek önce bir genellemede bu- lunuyor: "Bu seçimler, siyasi ahlakın büsbütün iflas ettiğinin göstergesidir. Bizde her za- man politika temiz insanlann giremeye- ceği kadar kirli bir ortamdı. Ama hiç- bir zaman politika bugıinkü kadar say- gınlığını yitirmedi." — Söze istersiniz 12 Eylül'den başla- yalım. "Bütün partiler 12 Eylül'e karşı olduk- lannı ya açıkça söylüyor ya da belli edi- yorlarsa da 12 Eylül'ün getirdiği antide- mokratik zorbalıklardan yararlanmanın da yollaruıı anyorlar. Örneğin sandığa gitmemek yurttaşın demokratik hakkı iken 12 Eylül'ün getirdiği yasağa uyarak buna karşı gelmiyorlar. Yurttaşın seçimi ve partileri protesto etmek hakkı vardır ve bu hakkını oy sandığma gitmemekle gösterir. Oy vermeyenlerden 50 bin lira ceza aimak hem antidemokratiktir hem de insan haklanna aykındır. Beyaz oy vermekle protesto edilemez. Seçime gi- ren partilerin hepsi 12 Eylül'ün getirdi- ği bu zorbalıktan yararlanmak istiyor. Çünkü zorla seçim sandığına götürüle- cek olan yurttaşlann kendi partilerine oy vereceğini sanıyorlar;' — Kimi partiler bir seçim ittifakına girdi, kimileri birleşti. Bu konuda neler söyleyeceksiniz? "SHP Kürtçülük yaptıkları savıyla partiden çıkardığı milletvekillerini Gü- ney ve Güneydoğu'daki insanlan kandı- np oylarını almak için yeniden partisi- ne aldı. Bu insanlar SHP'ye girebilmek için yine antidemokratik yasalar yüzün- den kendi kurduklan Halkm Emek Par- tisi'nden kendilerini kovdurmak zorun- da bırakıldılar. Partiyi kuran kurucula- nn partilerinden kovulmaları gerekiyor- du. Partinin yönetim kurulu onları par- tiden kovmayınca, onlar yönetim kuru- lunu kovarak getirdikleri yeni yönetim kumlunca kovularak SHP'ye girdiler. — Partilerin "vitrin"i size nasıl görü- nüyor? "Partiler şarkıcılan, sinema artistleri- ni, arabeskçileri, onlann popülaritesin- den yararlanmak için aday gösterme ya- nşma girdiler. Bu insanlann 'Taş ycrin- Partiler Bütün partiler 12 Eylül'e karşı olduklarını söylüyor ya da belli ediyorlarsa da 12EyIül'ün getirdiği antidemokratik zorbalıklardan yararlanmasının da yollarını arıyorlar. SHP Kürtçülük yaptığı savıyla partiden çıkardığı milletvekillerini Güneydoğu'daki insanlan kandırıp oylarını almak için yeniden partisine aldı. Ecevit 1980 öncesi 'toprak işleyenin su kullananın' diyen Ecevit TÜSİAD'ın gönlünü hoş edecek şekilde değiştiğini itiraf etmek zorunda kalmışîır. Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit ikilisinin partisinin adı hâlâ Demokratik Sol Parti'dir. Aziz Nesin: Yalan söylüyorlar de ağırdır' denildiği gibi elbet kendi ağır- lıklan vardır. Ancak bunlann yasa ko- yucu olmaları ve örneğin yasa koymak- ta bir hukuk profesörü ya da bir aydın- la eş değerde bulunmaları, öyle bir par- lamentodan hangi düzeyde yasaların çı- kacağını gösterir. Kimi adaylar sağladıklan kariyer, püplise ve karizmatik ortamlaruun avan- tajı ile birbirine karşıt olan iki partiyle birden seçim öncesi bakanlık pazarlıgı yaparak hangisi bu olanağı vermişse o partiden aday olmuşlardır." Devletten para almak — Bir de aday olmak için "parab" ol- mak gerekiyor galiba... "Evet, seçime giren partiler devletten aldıklan paranın dışında ancak partile- rine bagaşta bulunanlan aday gösteriyor- Iar. Böylece partilere adaylar milyonlar vermek yanşına girmişlerdir. Örneğin üç özel hastanenin sahibi olan bir bayan, partisine bir milyar vermiştir. Bütün bu paralann karşılığında nelerin alınacağı- m Türkiye halkı düşünmelidir!' — Bu seçimde DSP'nin durumunu nasıl yorumluyorsunuz? "1980 öncesi 'Toprak işleyenin, su kullananın' diyen ve bir zamanlar Tür- kiye'nin gerçekten umudu görünen Bü- lent Ecevit, TÜSİAD'ın gönlünü hoş edecek biçimde değiştiğini itiraf etmek durumunda kalmıştır. TÜSİAD yetkili- leri de bunu eğlenceli bir biçimde Bülent Ecevit'in liberalleştiği yolunda yorumla- mışlardır. Bülent Ecevit ve Rahşan Ece- vit ikilisinin partisinin adı hâlâ Demok- ratik Sol Parti'dir. Bu nasıl solsa... Se- çimde, ancak parlamentoda bulunan paTtiler devletten para alabilirken salt Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit ikilisinin partisinin de devletten para alıp SHP'nin oylarını bölmek amacıyla seçime giren partilerin devletten para alma yasası çı- kanlmıştırî' — Seçimierde ANAP'ın yabancı bir reklam ajansını kullanmasını nasıl gö- riiyorsunuz? "Bu seçimde bir pohtika rezaleti de ya- bancı reklamcıların kullanılmasıdır. Türkü Türke Türk olmayan birileri ta- nıtacaktır. Bu, apaçık bir siyasi maska- ralıktır. Seçimi diş macunu, after shave, kâğıt peçete ve kadınlann regl bezi rek- lamlanndan ayirt etmemek demektir. Bu reklamcılar kendi kültür ailelerinden olan başka halklann seçim reklamını ya- pabilirler. Türkiye'de seçim reklamı yap- maları düpedüz kötü malı iyi diye hal- ka yutturmaları demektir!' "Mektup" olayı — Cumhurbaşkam Özal'ın yazdığı id- dia edilen "mektup" için neler söyleye- ceksiniz? "Özal'ın 1983 seçiminden sonra yaz- dığı söylenilen mektubun bu seçim Ön- cesinde yayımianması da bu seçimin dü- zeysizliğini gösterir. Mektup gerçek ol- sun ya da olmasın, ondan çok daha önemli olan böyle bir mektubun özal'a yakıştırıimış olmasıdır. özal böyle bir mektubu yazmanuş olsa bile böyle bir mektup Özal'a uygun düşmektedir ki tam seçim oncesinde ortaya çıkanlmış- tır: 1 Ardı ardına sorulardan sonra durup bir soluk ahyor Aziz Nesin ve düşünce- lerini şöyle özetliyor: "Bu ve bunun gi- bi daba pek çok politikanın saygıolığuu düşüren olaylar sayabiliriz. Böyle bir kompozisyonla oluşacak olan Medis'ten ne bekleyebiliriz?" Bu kez soruları Aziz Nesin sıralıyor: "Başta anayasa olmak üzere antide- mokratik yasalann değiştirilmesini mi? Yoksa kendi öz cıkarlanna uymak ko- şuluyla kimi yasalan değiştirir gibi gö- riinmeteri mi?" Parlamentonun düzeyi Soru sormama zaman bırakmadan konuşmasını sürdürüyor Aziz Nesin: "Seçim öncesi Özal'ın cumhurbaşkan- üfına karşı gelen partiler 'Ayağa kalkma- yız, elini sıkmayız' gibi çocukça tepki gösterisinde bulundular. Oysa Özal'ı cumhurbaşkanı kabul etmemek çok ko- laydı. Parlamentodaki SHP ve DYP mil- letvekilleri mffletvekflliklerinden istifa et- miş olsalardı Turgut Özal, Cumhurbaş- kanı olamazdı. Ama onlar günde bir milyon liraya yaklaşan aylıklanndan, o güzel lojmanlanndan, Meclis'teki özel odalanndan, sekreterlerinden, ücretsiz telefon, teleks ve telefakslanndan ve da- ha birçok olanaklanndan vazgeçemedi- ler. Yeni seçimle kunılacak parlamento- nun siyasi anlamda bundan daha düzeyli olacağına inanmıyonım. Bütün bu say- dıklanmdan çok daha kötüsü şudun Halkımız yıliardan ve yıllardan beri bu kokuşmuşluğa, bu düzeysizlige, bu ara- besk polîtikaya alıştınlmış olduğundan tepki göstermemektedir. Hatta pek ço- ğu aynı yollarla başan f ırsatı aramakta- dır." Öyleyse ne yapmamız gerekmektedir? Ben soracağım soruyu düşünürken yine kendisi soruyor ve yanıtım veriyor: "Bu durumda ne yapmamız gerekir? Hepimizin düşünmesi gereken budur. Bir çözüm reçetesi gosteremiyonım. Kar- şı koymak için bir tepki olarak bir bil- dirge vayımlamavı düşündükse de somut bir sonuç umudu görülmediğinden bun- dan da vazgeçtik." Aziz Nesin, "Düşünmemiz gerekiyor" diye konuşmanın ucunu bağlıyor. "AMAP'ımız Var, Bir de Başkanımız, Ne Yok?" ANKARA — Almanya'da koalisyon gediklisi Genscher'e benzer bir rol oynamaya hazırlanırken meğer Mesut Bey'in çok daha uzun vadeli, kâğıt üzerinde çok değerli planlan varmış! Yenilikçi liderin parlamentoda "Genscher rolü"ne soyun- duğunu yazdtğımızın ertesi, sözü dinlertir bir ANAP'ltdan de- ğişik, ama tamamlayıcı bilgiler aldık. Büyük bir titizlikle SÖ- çilebilir bölgelerde birinci sıraya yerleştirdiği 50-60 arkada- şıyla, özellikle Demirel'in vazgeçemeyeceği koalisyon orta- ğı konumuna gelmeyi hesaplayan Mesut Bey önümüzdeki yıllara yaygın planlar üzerinde çalışıyormuş. Bir yandan vazgeçilemeyen ortak rolünü kesecek, öte yan- dan pusuya yatacakmış. Hem hükümet olacak hem de De- mirel'in "fani hayattan ayrılacağı günü" ya da liderliğini sür- düremez hale geleceği zamanı bekleyecekmiş. Sağ oylar, kimine göre yüzde 54'lerde. Kimileri, yüzde 45'terden söz ediyor. Yüzde 54 veya 45, Mesut Bey için fark etmiyor. Lider tarlasının son nadide çiçeğınin hedefi, Demi- rel engeli kalkar kalkmaz ANAP'la DYP oylarını bir araya top- lamakmış. Bir ara söz edilmisti bu plandan. Ama; Mesut Bey'in, De- mirel'in ölümünü bekleyeceği ya da eli ayağı tutmaz duru- ma gefip DYP'nin başından ayrılacağı güne umut bağladığı ilk kez duyuluyor. Ne hayal gücü! Üstelik kimin önce öleceğini, kimin çaiışma gücünden yok- sun kalacağını; dini bütün siyasetçilerden olduğunu liderlt- ğe soyunduğundan beri cuma namazlarına giderek kanıt- layan Mesut Bey, herhalde, çok daha iyi biiir. Ne çare, bir kez gözler gerçeklere kapanmasın. örneğin, karalama ça- balarında EZOP'u kuflanan yenilikçi liderimiz, Demirel'ı es- ki bir kurda benzetiyor, kurdun ağzındaki kanları anlatarak 1980 öncesine göndermeler yapıyor. Oysa eski bir partinin karanlık dehlizlerinden 1980 önce- sinin kanlı olaylarını yönetenlerin önde gidenleri, bugün Me- sut Bey'in başdanışmanı. ANAP listelerinde ön sırada yer alıyorlar. TÜSİAD'daki konuşmasında "birçizgi adamı" olduğunu özenle vurguluyor. Ne kendisine ters düşenlerle ne de ça- tıştığı kişilerte asla "ittifak aramayacağını" soyiüyor. "Bu yol nereye götürürse razıymış!" Böylece, kendine özgü nobran, anut kişiliğini parti politi- kasına dönüştürdüğünü, inişli çıkışlı siyaset adamı görürt- tüsü vermeyeyim derken yasam savaşımındaki partiyi de be- raberinde sürükledtğini itiraf ediyor. Bir çizgi adamı olmak için ters düştüğü insanlarla "ilele- bet ve müebbet" siyasal dargınlıklara bağlanmak geçersiz bir yol. Kaldı ki politikada değer verilen insan olmak, daha önemlisi devlet adamı diye anılabilmek için ilkelere bir ya- şam boyu sadık kalmak önemsenen ilk ve son koşul. Kırıl- dığı, küstüğü kışilerle bir araya gelmeyecekmiş? Siyasetin kurallarından mı söz ediyoruz, yoksa evcilik mi oynuyoruz? Kimi yazarlarımız da zaman zaman evcilik oyununa katı- lıyor. Yüzde 12'lerde sürünen ANAP oylarının Mesut Bey'le birden yüzde 20'lere yükseldiğini sürekli yineliyorlar. Ağzı tatlansın diye liderımize elma şekeri uzatıyorlar. Arada sırada Magic Box'u izliyor musunuz? VerdiğLpa- ralı reklamlardakı "Hadi Bakalım" adlı şarkının hemen ba- şında ANAP halkımıza soruyor: "ANAP'ımır var, bir de başkanımız / Ne yok?" Yanıt: Halkın oyu ve güveni! Meclis'e Alman asıllı aday . BURSA (AA) — Sosyalist Parti, 20 ekimde yapılacak er- ken seçim için Bursa'dan "U- ginç ve renkli" adaylar göster- di. Alman asıllı Türk vatanda- şı Karl Gügümüs de Bursa 1. bölge beşinci sıradan SP adayı oldu. Karl Gügiimüs'Un eşi Ra- bia Engin 2. bölgeden, kayın- biraderi Ünal Türkoglu da 1. bölge sekizinci sıradan aday gösterildi. Almanya'da işçi olarak çalı- şırken Türk hemşire Rabia En- gin ile tamşıp Türkiye'ye turist olarak geldikten sonra Rabia Engin ile evlenen ve TC vatan- daşlığına geçerek Mesut Engin adını alan Karl Gügümüs, "iş- çi ve köylünün bakkını savun- mak için" SP'den aday oldu- ğunu söyledi. Karl Gügümüs, Türkiye'ye geüş ve politikaya atılış öykü- sünü şöyle anlattı: "Ben de bir fabrikada işçiy- dim. 1976 yılında eşim Rabia Engin ile Almanya'da tamştun. Almanya'da hemşire olarak ça- uşan Rabia ile aynı yıl turist olarak geldiğim Türkiye'de 7 ay boyunca 16-17 il dolaştım. Türkiye'yi çok sevdim. Almanya'ya döndükten son- ra yeniden işçi olarak çalışma- ya başladım ve Rabia ile evlen- dim. 1978 yılında eşimJe birlik- te Türkiye'ye dönüş yaptık. Aynı yıl TC vatandaşı olmak için müracaat ettim. 1979'da da başvurum kabul edildi ve TC vatandaşı oldum. Mesut Engin adını aiarak Inegöl'e yerleştik. ÇesitK işyerlerinde as- gari ücretle çalışmaya başla- dım. tnşaat işçiligi, fayanscıhk, radyo-TV-teyp tamircUiği, ku- rabiyecUik, kereste işçiligi yap- tım." Politikayla Almanya'da 16-17 yaşlanndayken tamştığı- nı, Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) için çalışüğmı kay- deden Mesut Engin, DSP'nin kuruluşunda tnegöl ilçe örgü- tüne üye olduğunu, daha son- ra DSP'nin fikirlerini beğen- mediği için aynldığını söyledi. Engin, 1990 yılında SP'ye üye olduğunu ve 2 haziran 1990'da yeni belde olan Cerrah'da be- lediye başkanlığına adaylığuu koyduğunu büdirdi. Engin şun- ları söyledi: "O suralar tnegöl'de oturdu- ğum icin ben ve eşim Cerrab se- çimlerinde oy kullanamadık. Seçimlere ANAP ve DYP çok yüklendi. Akrabalık ilisldleri de öne çıkınca parti nkbierimi- zi benimsemeye birçok kişiden oy alamadık. Bana o zaman 6 oy çıkıruşö. SP'yi işçi, emekçi ve köylülerin hakkını savundu- ğu için seçtim." İSTANBUL SANAYt ODASI DERGİSİ •AMERİKA BİRLEŞtK DEVLETLERİ' ÖZEL SAYISI Kamu kunımu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan İstanbul Sa- nayi Odası (İSO) aylık yayın organı olan İSO dergisi, Türkiye'nin yakın ekonomik iliskiieri olan yabancı ülkeler hakkında yayımladıgı özel sayılarda bu ülkelerle ilgili olarak Türk sanayicisi ve işadanunın ihtiyaç duyabileceği her türlü bilgiyi içeren ayrıntıh makale, etüd ve yazılara yer veriyor. Bu yıl içinde yayımlanan ve büyük ilgi toplayan "Almanya", "Ingiltere" ve "Fransa" özel sayılarından sonra "Amerika Birleşik Devletleri" özel sayısı için hazırlıklara başlanmıştır. Kanada ile serbest ticaret anlaşması imzalayan ABD'nin bu kez Meksika'yı da bu kapsama almak istemesi dünyada yeni bir dev ti- cari gnıplasmanın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Tekstil ve kon- feksiyon kotalanndaki yuzde yıiziere varan artışlardan sonra Türk ihracatçısının tüm sektörlerde ağırlık vererek yaklaşması gereken Ku- zey Amerika pazanna girijte karşılajılabilecek sorunlar, ABD'de pa- zarlama yöntemleri, dağıtım kanalları, Amerikan yasalannda öngö- rülen ücari düzenJemeler, ABD'de sirket lıpleri, bu tflkede i; yapa- cak, şirket kuracak, şube acacak Türk müteşebbislerinin bilmeleri ge- rekli temel bilgiler, çifte vergilendirme hükümleri, Chapter X ve XI gibi özel iflas ve konkordato düzenlemcleri, Türk ihracatcılannın sık sık karsılajabildiği antidamping ve telafi edici vergiler konularıyla iki ülke arasındaki ticarete ilişkin ayrıntıh açıklamalann yer alacağı bu özel sayı tstanbul Sanayi Odası dergisine ek olarak veflcreısizda- ğıtılmaktadır. Türk sanayicisi ve isadamımn uzun yıllar kullanabileceği bir refe- rans kitabı niteliğindeki "Amerika Birleşik Devletleri" özel sayısı- na, sundukları hizmet veya urunleriyle ilgili olarak ilan vermek ve ayrıntüı bilgı almak ısteyenler aşağıdakı telefon ve fax aracılığıyla temas kurabilırler. tstanbul Sanayi Odası Dergisi Genel Yayın Müdürü Turcan özbek Meşrutiyet Cad. No: 118 Tepebaşı-lstanbul Telefon: 149 18 93 Fax: 149 39 63 Basın: 36719
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle