29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 16 EYLÜL 1991 Rant Ekonomisi Istanbul Borsası'nı yönlendiren piyasa mekanizmasının sihirli güçleri değil, devletin görünmeyen elleridir. Ülkemizde devlet borsaya bir kuruluş aracılığı ile müdahale etmekte, örneğin batmakta olan bir firmanın çok düşük değerli hisse senetlerini büyük miktarlarda satın alarak fiyatlarının hızla yükselmesine neden olmaktadır. Prof. Dr. ERDOĞAN SORAL Bir ülkede 1970'li yılların sonunda ulusal gclir içinde çiftçilerin aldıklan pay fo 24.3, maaş ve ücretlilerin % 32.7, sermaye gelirle- rinin %42.8 iken bu paylar ayıu ülkede on yıl içinde, 1980'lerin sonunda, tarımda 15.8, üc- ret ve maaşlarda °/o 14.0'a düşerken sermaye gelirlerinde (faiz + kâr) % 70.2'ye yükselmiş- se böyle bir gelişmeyi serbest piyasa ekono- misinin dilz mantığı ile açıklamak olanaksız- dır. Bu durumda serbest piyasa ekonomisinin dengeleyici olduğu söylenen dü2 mantığı, mantıksızlığa dönüşmüş, ekonomi kuramının sınır taşlannın çok ötesine geçilmiştir. Gelir bölUşümündeki bu bozulma, serbest piyasa ekonomisinin işleyişiyle değil, rant ekonomi- si ne geçişle açıklanabilir. Rant ekonomisi en açık anlatımıyla ayncahkh biı aanlvğın top- lumun yarattığı değerleri mafya yöntemleriy- le kendi hesabına geçirebildiği bir avanta eko- nomisidir. Sözlükte irat ya da gelir diye tarum- lanan rant sözcüğü günümüzde özellikle az ge- lişmiş ülkelerde bu anlamını yitirmekte, top- lumun küçük bir kesitinin üretime dönük hiç- bir faaliyette bulunmadan ulusal gelir den cep- lerine indirdikleri haram para anlamına gel- mektedir. Oysa iktisat kuramında gelir, kişi- nin üretken faaliyeti sonucunda kendisine akıp gelen satın alma gücünün (değerlerin) para- sal toplamı olarak tanımlanır. Rant Ekonomisinin Araçlan: Az gelişmiş kapitalist toplumlarda ülkenin yönetimine ge- lenler ya da getirilenler, iktidarda kalmak, ik- tidar ortağı olmak için rant ekonomisine geç- mek eğilimini taşırlar. Çünkü para, bozuk dü- zen demokrasilerde iktidar olmanın bir öğe- sidir. Parayı üretken bir faaliyetin sonucunda kazanmak bir yol ise mafya yöntemlerini uy- gulayarak yoksul toplumun ürettiğine el koy- mak bir başka yoldur. Bu yoldan amaca ulaş- mak için iktidar sahiplerinin ellerindeki en et- kili araç devlettir. Devlet gücünü kullanarak kapitalist ekonominin iki atardamannı ellerin- de tutmalan olanaklıdır. Bunlardan birincisi bankalar (para piyasası) öbürü Menkul Kıy- metler Borsası'dır (sermaye piyasası). İktidar sahipleri bankalan, devletleştirilmiş Merkez Bankası aracılığı ile avuçlarırun için- de tutarken Menkul Kıymetler Borsası'nı bir başka devlet kurumu eliyle istedikleri gibi yön- lendirirler. Serbest piyasa ekonomisinin düz mantığı içinde ne devletleştirilmiş Merkez Bankası ne de borsayı vesayeti altında tutan bir devlet kurumu vardır. Merkez Bankası'nı devletleştirerek banka sistemini avucunun içi- ne almak, borsayı devlet eliyle denetleyerek şu- na buna rant sağlamak serbest piyasa ekono- misinin düz mantığında yer almayan bir dö- nüşüm transformasyondur. Rantlann kaynağı bankalar ve borsa Bankalar, halkın tasamıflannı ekonominin Üretken alanlanna aktarmak için kurulmuş fi- nans kurumJarıdır. Halktan topladıkları kay- nakları üretken alanlara aktarmak ve parayı akılcı bir biçimde işletmek bankamn hem ka- zanç kaynağı hem de var oluş güvencesidir. Hiçbir banka plasmanmı geri dönmeyeceğini bildiği alanlarda kullanmaz. Daha doğrusu kullanmak istemez. Bir ülkenin basınında he- men.her gün aranan bir banka dolandıncısı- nın adına ve cepheden alınmış vesikalık fotoğ- rafına rastlanıyorsa, geri dönmeyen milyarlar- ca TL. tutarındaki krediden söz ediliyorsa ve daha da önemlisi bankaların yıllık bilançola- rında yer alan 'öbür aktifler" hesabı bu yüz- den şiştikçe şişiyorsa, bankalar iskambil kâ- ğıdmdan yapilmış şatolar gibi ayakta duruyor- lar demektir. Nasıl ki yargıç sadece suçu de- ğil, kişiyi bu suçu işlemeye azmettiren sosyal ve ekonomik etmenleri de değerlendirerek tak- dir hakkıru kullanmak durumundaysa, ban- kaları da bu çıkmaz yollara yönlendiren et- menleri dikkate almadan suçlamak haksızlık olur. Akılcı olmayan davraruş biçirrüerinin ar- kasında mutlaka rant arayışları vardır. Rant ekonomisinde toplumu soymak gibi bir ada- letsizliğin yanında soygunun getirisini ranti- yeler arasında adil bölüşmek gibi çok önemli bir temel kural vardır. Dün yanında çahştır- dığı ve hizmetlerini beğenmediği için işlerin- den attığı bugünün iktidar sahipleri önünde bir işveren el pençe duruyorsa bu davranış, oyunu kurallanna göre oynamak koşulunun bir sonucu olarak yonımlanmahdır. Bankalar açısından risklerin kefaletini elindeki banknot matbaası ile devlet üstlenmiştir. Ülkemizde "devlet" sözcüğünün büyttk say- gınlığı vardır. Devlet denilince gücünü tann- lardan alan âdeta bir metafizik varlık silueti çizilmeye çalışılır. Oysa devlet ulusa hizmet sunmak için yonelimle toplum arasında var- uğı kabul edilen 'toplumsal andlaşmanın" ürii- nü olan bir kurumdur ve demokrasilerde gücü- nü sadece halktan alır. Ulusla devlet ara- sındaki ilişkileri halk adına seçimle yönetime getirilen iktidar düzenler. tktidara geldikten sonra ulusa verdiği sözleri unutup balkı kar- şılanna alan yönetimler rant ekonomisini seç- mişlerse, o ulus kendi eliyle yarattığı canava- nn sultasına girmiş demektir. Devlet böyle bir iktidann elinde halktan topladığı yasal vergi- leri ve yasadışı gayn meşnı vergileri (enflas- yon) rantiyelere dagıtan basit bir araç haline gelmiş demektir. Borsa, bankalar gibi toplumun kaynakla- rını üretken alanlara aktarmakta aracılık ya- pan bir kurumdur. Daha karmaşık, daha fazla riski içeren bir yapıya sahiptir. Borsadan de- ğerli senet almak at yarışları için bilet almak gibi basit bir işlem değildir. Her ikisinin ben- zeyen ve ayrüan yanlan vardır. At yanşlanna merakh bir kişi nasıl atlann performansım iz- lemek ve ölçmek gibi bir arayışı sürdürüyor- sa, yağmur, çamur demeden her gün ahırları ve antrenman alanlarıru arşınhyorsa, serbest piyasa ekonomisinin düz mantığında çahşan bir borsada hangi şirketin hisse senedine ya- tınm yapılmasının akılcı olacağını seçmek, fir- malan atlar gibi tanımayı gerektirir. Ne var ki firmalan tarumak atlan tarumak kadar ko- lay değildir. Firmaların ekonomik perfor- mansları hakkında sağlıklı verilere sahip ol- mak, ülke ekonomisindeki konjonktürel ge- lişmeleri değerlendirip ekonominin geleceği hakkında gerçekçi kestirimlerde (tahmin) bu- lunmak bir uzmanlık işidir. Bu kestirimlerin ışığında mikro düzeyde firmalann mali ve eko- nomik durumlanndaki gelişmeleri izlemek ge- rekir. Hisse senetlerine yatınm yapan kişi bu- nu yüksek kâr payı (temettü) elde etmek ve da- ha da önemlisi sermaye kazancı sağlamak gi- bi iki amaçla yapar. Yüksek kâr payını, bü- yük kârlan gerçekleştiren firmalar verir. Bu firmaların hisse senetlerine yönelik talep yük- sek olacağından hisse senetlerinin değeri de yüksek olur. Hangi firmaların hisse senetle- rinin değeri yükselecek, hangilerininki düşme eğilimi gösterecektir? Borsada yanıt aranan sonı budur. Bazılanna göre bir firmanın ge- leceği ile ilgili kestirimler olumlu yönde geli- şirken (hausier) bazılan için olumsuzdur (ba- issier). Olumsuzların ellerindeki senetleri pi- yasaya sürmeleri ve bunun giderek artması fir- manın hisse senetlerinin borsada değer yitir- mesi demektir. Firmanın geleceğini olumlu gö- renler için gün doğmuş ve değeri düşen senet- ler kapışılmaya başlanmıştır. Bunun sonucunda anılan senetlerin ederleri (fiyatla- n) artmaya başlayacak ve bunlanfcllerindebu- lunduranlar yüksek sermaye kazançlan sağla- yacaklardır. Bizde borsa... Çağımızın Unlü iktisatçısı Lord Keynes'in Londra Borsası'nda oynayarak büyük kazanç- lar elde ettiği söylenir. Herkes Keynes olama- yacağına göre tasarruf sahipleri "Broker" de- nilen borsa simsarlarımn uzmanlıklanndan bir komisyon karşılıgında yararlanırlar. Lond- ra Borsası'nda broker'ların danışmanlığımn bir değeri olabilir. Ama bunun İstanbul Bor- sası için geçerli olacağı söylenemez. Ünlü ik- tisatçı J. M. Keynes Londra Borsası'nda de- ğil de İstanbul Borası'nda oynasaydı, değil önemli kazançlar sağlamak büyük olasılıkla cepleri boşalmış olarak ülkesine dönerdi, çün- kü İstanbul Borsası'nı yönlendiren piyasa me- kanizmasının sihirli güçleri değil, devletin gö- rünmeyen elleridir. Ülkemizde devlet borsaya bir kuruluş aracılığı ile müdahale etmekte, ör- neğin batmakta olan bir firmanın çok düşük değerli hisse senetlerini büyük miktarlarda sa- tın alarak fiyatlarının hızla yükselmesine ne- den olmaktadır. Bunun sonucunda anılan fır- manın hisse senetlerini ellerinde tutanlar bir günde milyarlarla ifade edilen rantlar sağla- yabilmekte ve günümüzün yaygın deyişiyle kö- şeyi dönmektedirler. Bu durumda.önernli olan ekonomiyi izlemek değil, kamu kuruluşunun ne yapacağım sağlıklı bir biçimde kestirmek- tir. Böyle olunca, ülkemizdeki borsa yatırım- cılan için yapılacak iş olur olmaz brokerdan akıl almak değil, devletin yönlendirici elinin nabzını tutan ve iktisatçı olmayan küçük Key- neslerle birlikte borsada oynamaktır. Rant ekonomisi ülkemize 12 Eylül 1980 as- keri darbesiyle gelmiş ve on yıl içinde kanser gibi toplumun tekelci katmanlarına hızla ya- yılmıştır. Hastalığm devletten sonra yerel yö- netimlere geçtiğini ve bazı belediyelerimizin de rant ekonomisinin sarmalına girdiğini üzüle- rek izlemekteyiz. JTTEN EVET/HAYIR OKTSYAKBAL Seçim Anılarında I Davul zurna sesleri kapalı pencereden tçeri doluyordu. Bi- zim mahallede Demokrat Parti kazanmış. Zülfü hanımın kah- vesinde bayram var. Şair dostum Faık Baysal gelmiş, bir soy- lev çekiyordur. Her zaman ütülü, lacivert giysisi, uzun kra- vatıyla, "Demokrat Parti demokrasisinın öncüsudür, halk ege- menliğinin savunucusudur. İktıdara bir gelse her şey çözüm- tenecektir." Hasta yatağımdan sokakta kopan coşkuyu dinliyordum. An- nem "Demokratlar bizim sandıkta üslün çıkmış" demişti. Ate- şim yüksekti, ama bilincim yerindeydi. Annern, İskenderpa- şa Camisi'nin avlusundaki sandıkta oy kullanmıştı. Doğal- lıkla ismet Paşa'ya vermişti. Ama İsmet Paşa azınlıkta kal- mıştı. Fatih'in birçok sandığında olduğu gibi bizim mahalle de de... Sağlıklı olsam ilk kez oy kullanacaktım. Ama iki aydır tifo- dan yatıyordum. Cibinlikli yatakta kendimi dinliyor, seçimle ilgili hesaplar yapıyordum. Esat Adil'in Türkiye Sosyalist Par- tisi'nden yanaydım. Fatıh ilçesi müteşebbis heyetini kuracak- tım az kalsın. Hastalık bunu engellemişti. Hastalığm bana ne kadar yararlı olduğunu bir süre sonra anladım! Çünkü Türkiye Sosyalist Partisı de, Türkiye Emekçı Sosyalist Parti- si de kapatılmış, bütün yöneticileri tutuklanmıştı. Bir rastlan- tıydı beni kurtaran... 1946seçimini İstanbul'da DP kazandı. Heryerde üstün çık- tı. Ama DP bütün seçim bölgelerine yetişecek aday bulama- mıştı. Bu yüzden sayısal açıdan iktidar olamayacakları ön- ceden belliydi. Zaten Bayar bile bu denli bir başarı beklemi- yordu. Ne var ki halkoyunda DP'nin ve liderlerinm demokra- si konusunda verdikleri sözler etkili olmuştu. "Üstelik yirmi iki yıllık CHP egemenliğinin yarattığı bir bıkkınlığın da etkisi vardı. Özellikle Ikinci Dünya Savaşı'nın kaçınılmaz zoriukla- rı, yoksunlukları... Dört yıl geçti türlü çekışmelerle suçlamalarla. Açık oyla- ma gizli sayım yontemı değıştırildi. Gızii oy verme, açık say- (Arkası 19. Sayfada) VEFAT Merhum Mustafa OĞUZATAY ve Merhume Saadet OĞUZATAY'ın kızları; Merhum îbrahim Remzi ÇAĞlL'ın eşi; Merhume Melahat ÖZBEK, merhume Vuslat ŞENOL'un kardeşleri; Müzeyyen OĞUZATAY ve Halise GRANABE'nin ablaları; Nezahat POZAN, Melih GÜRELLt, Hüsrev-Zafer İSFENDİYAROĞLU ve Dr. tlker POZAN, Dr. Tamer POZAN'nın teyzesi; Müzeyyen- Sıtkı ÇAĞlL'ın yengesi; TARAKÇ1OĞLU-KUDAY-ÖZÖN- EKIN-ŞENOL-ÇAĞIL-ÇELİKEL, ailelerinin büyüğü; Sema Remziye GÜZEL'in anneannesi; Ayşe ÇELİKEL, Mehmet ÇELİKEL, Güven ÇAĞIL, Alper ÇAĞlL'ın büyükanneleri; Neşen ÇAĞIL ve Murtaza ÇELlKEL'in kayınvalideleri; Dr. Necdet ÇAĞIL ve Prof. Dr. Aysel ÇELlKEL'in sevgili anneleri AYŞE ŞADtYE ÇAĞIL 15/9/1991 günü vefat etmiştir. Cenazesi 17/9/1991 Salı günu Bebek Camıi'nde kılınacak öğle namazından sonra Emirgân Aile Mezarhğı'nda toprağa verilecektir. Allah rahmet eylesin. AİLESİ Not: Çelenk gönderilmen.esi, arzu edenlerin Türk Eğitim Vakfı'na bağışta bulunmalan rica olunur. ÖLÜM Girit Kandiya'dan Merhum öğretmen Nuri Odabaşı ve merhume Zehra Odabaşı'nın kızları; Mahbube ve Muhibbe Sağman, Inci ve Hamit Şerbetçioğlu'nun teyzeleri; Ülker Ankan, Ayşe ve Yıldıran Altan'm sevgili anneleri; Sevda Altan'ın çok değerli anneannesi; merhum öğreunen Ziya Ankan'ın eşi; Mersin Lisesi ve Kadıköy Kız Lisesi Ataturkçü öğretmenlerinden ZEYNEPARIKAN ulusuna birlik ve düzen, dostlaıma esenlik dilegi ile aramızdan aynldı. Cenazesi 16.9.1991 günü öğle namazından sonra Kızıltoprak Zühtupaşa Camü'nden kaldınlacaktır. AÎLESİ ALOAVUKAT Telefonda yepyeni servisler artık Törkiye'de istanbul Baroiu avvıkaHanndan Ay)o Bermek, hukuk sorunlonnızın çözümünde yordımanız..ArayınJ 24 soat, gündüz ya da gece ! İSTANBUL BtRİNCt İFLAS DAİRESİ MÜDÜRLÜCÜ'NDEN tFLASIN KALDIRILDIĞINI BtLDİREN İLAN Dosyano: 1984/37 tstanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesi'nin 8.6.1984 gün ve 1980/106 E. sayısı ile iflasına karar verilen Abdurrahman Münif Mısırlı Ço- rap Fabrikaları Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin iflası yine aynı mahke- menin 13.5.1991 gün ve 1991/481 E, 1991/427 K. sayısı Ue kaldırümıştır. ttK.'nın 182. mad. gereğince ilan olunur. 16.7.1991 Dovo oçmak istiyorum Temyize nosıl gidilir Şohit göstenldim,ne yapoyım? Nafeka ve veroset Kirocmın sorunları Ev sahibini sorunlan 1$ kazasma uğradırn,hakbrım.. Isten çıkonldım.haklanm... kra sorunları Hociz sorunlon Kimler ttıirasçı olabilir? Miras konusu dovalor Boşonmok istiyorum 900 900 601 900 900 602 900 900 603 900 900 604 900 900 605 900 900 606 900 900 607 900 900 60» 900 900 609 900 900 610 900 900 611 900 900 612 900 900 617 Türkiye'nin her yerinden,24 saat arayabilirsiniz ! OKURLARA. OKAYGÖNENSİN Hoşgeldin Politizasyon Eylül 1980 öncesinin aşırı gerilimi, askeri yönetimin poliükayı ve politikacıları bilinçli ve sürekli karalaması, baskılar, yasaklamalar da eklenince ülkemiz uzunca sayılabilecek bir depolitizasyon dönemi yaşadı. 1983 sonrasındaki 'askeri yönetime karşı alternatifsiz Özal yönetimi' formülü de toplumdaki politikaya ilgisizliği besledi. Şu anda ise 20 Ekim seçimlerine doğru ilerlerken toplumun çok değişik kesimlerinde yeniden politikaya dönüş, değişik biçimlerde kendini hissettiriyor. Bir değişimi yaşama isteği, 8 yıllık bir iktidann aşın yıpranmasına uğramış ANAFı bile kendi içinde 'değişim rüzgârı' arayışına, çabasına soktu. Yeni iktidar... Yeni program... Yeni vitrin... Yeni lider... Yeni kadro... Yeni soluk... Yeni amblem... Siyasetin coşkulu rüzgârian her kesimde güçlü biçimde eserken her kavramın başına bir de 'yeni' sıfatı eklenmeye başladı. 'Anti' duyguları ağır basan geniş kitleye bir şeyler söylemek isteyenler söze bir yeni' sıfatı ile girişiyorlar. Kamuoyu yoklamaJarında şimdiye dek görûlmemiş oranda yüksek çıkan kararsız kitleye 'yeni mesaj' verilmeye çalışılıyor. Türkiye'de seçmen 1989 yerel seçimlerinde tepki oyu kullandı ve siyasal iktidarı cezalandırdı. Şu anda da "Kesinlikle filancaya oy vermeyeceğim" diyen tepkici-kararsız kitlenin büyüklüğü 21 ekimde ne olacağı sorusunun yanıtını çok olasılıklı kılıyor. Tepkjlerin genişliği, seçim kampanyalarında 'parti'nin geriye çekilmesi, 'lider- vitrin'in öne çıkmasını ister istemez gündeme getirirken "Farkın ne" sorusu da yoğunluk kazanıyor. "Farkın ne?" ile birlikte yine önemli bir gelişme olarak da genet siyasal temalar geriye gidiyor, somut programlar öne çıkıyor. Siyaset hızlanınca doğal olan, mesajların iletilmesi ve medyanın önemi. Bugün her yerde olduğu gibi iki temel medya, televizyon ve basın. Basın, televizynna göre çok daha küçük bir kitleye ulaşıyor. Ama bu kitle siyaset biliminde 'kamuoyu oluşturanlaf (opinion makers) diye adlandırılan kilit topluluk. Toplumsal etkinlikleri, saygın ve güvenilir olma özellikleriyle kamuoyuna yön verebilecek durumdaki kişiler diye tanımlanan bu 'kamuoyu oluşturuculan' televizyon ekranlanndaki kısa, hızh ve çarpıcı mesajlarla yetinmeyen, bu mesajların derinliğini, inanılırlığını, programlann tutarltlığını, ancak basındaki aynntılı haber ve yorumlarla izleyen bir kitle oluşturuyor. Televizyon da en yaygın medya olarak büyük önemini koruyor. Batı'da televizyonun etkisi, (ülkemizde de daha önce bazı ömekleri görüldüğü gibi) adayları doğrudan karşı karşıya getirmesiyle doruğa ulaşıyor. Büyük kararsız kitlesini de göz önüne alırsak partilerin, liderlerin TYde düzenlenecek açıkoturumlarda karşı karşıya gelmeleri siyasal sürece çok olumlu katkıda bulunacaktır. Örneğin TRT şöyle bir düzenleme yapabilir: Seçime 5 parti katılacaktır. Bunlann liderleri 2'şerli olarak TV ekranında tartışabiHrler. Futbolsever bir ulus olduğumuza göre bunu bir lig diye düşünürsek 10 karşılaşma eder; ikili açıkoturumlar bittikten sonra 1t,^' gün 5 lider bir arada açıkoturuma çıkar ve bütün mesajlannı vermiş, karşılıklı konumlannı ve farklannı tüm topluma iietmiş olurlar. TRT, örneğin 2. kanalda 10 gün boyunca her gece aynı saatte, bir ikili tartışma yayımlayabilir. 11. gece ise 5 lider çok daha uzun tutulabilecek bir sürede sepetlerinde ne varsa ortaya dökerler. TRTnin böyle bir programı gerçekleştirmesi demokrasiye çok büyük hizmet olacaktır. Bu dönemde siyasal yaşamımızda kamuoyu yoklamaları da önemli bir unsur oidu. Seçimler öncesinde kamuoyunun eğilimlerini saptamayı amaçlayan bu araştırmalar yalnız bizde değil, dünyanın her yanında bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Özellikle kararsız kitlenin daha güçlü görünen tarafa yönelmesini sağladıklan için de sık sık eleştirilir. Bir Fransız iletişimbilimcisi de bu eleştirilere şu sade yanıtı vermektedir: "Bazılannın moralini bozuyor, bazılanna moral veriyor diye termometreyi kırmak mı gerekir?" Kamuoyu yokiamalannın sağlığını ölçmenin yolu; yöntemin, denek kitlenin yaptsının, yapıldığı gün ve hatta saatin ve sorulan sorulann aynntılı olarak açıklanmasıdır. Bunlar geçiştirildiği sürece kamuoyu yoklamaları bir kuşku payı taşıyacaktır. Bu konuda da daha iyiye doğru gittikçe kuşkular ve eleştiriler azalacak, siyaset ve demokrasi kazanacaktır. Hoşgeldin politizasyon. Gece Mavisi PARLIAMENT •*-• - ^ i /W y> I PARLIAMENT ^ ^ ^ Filtresi 02Ü m nn \ r • ı ı 1986 YIU VE 86/10911 SAYILI BAKANLAR KURULU KARARINA GÖRE SIGARA SAĞLIĞA ZARARUDIR.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle