Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 SPOR 11 EYLÜL 199}
Avrupa canlı yayını unuttu
Futbolda ileri gitmiş ülkelerde maçlar, kulüplere zarar verirgerekçesiyle naklen yayımlanmıyor
CUMHUR CANBAZOĞLU
^ Sezon başı olmasına karşın stad-
yumlar neden boş? Maçlann TV'den
f canlı yayıtnlanmasının tribunlerin
boşalmasına etkisi ne oranda? Her
ğğ sezon başında olduğu gibi bu yıl da
m aynı sorun gazetelerin spor sayfala-
m O r ı
nı >5gal etmeye devam ediyor. TV
• üe sezon başında anlaşıp belü bir ha-
sılatı garanti eden ve bilet fiyatlannı bir işçinin
günlük yevmiyesine çıkartarak tribunlerin bosal-
masını kolaylaştıran kulüpler herhalde bu konu-
da en son söz hakkı düşecek taraf.
öncelikle futbolda ılerı gitmiş tum ülkelerde
lig maçlarının canlı yayımının yasak olduğunu
belirtmekte yarar var. Ayrıca stadyumları fana-
tiklere bırakan, futbolu açık havadan kapalı me-
kânlara sokan canlı yayımlara UEFA'nın da sı-
cak bakmadığı ortada. UEFA Başkanı Lennard
Johannson'ın "Televizyon fazla futbol canlı ya-
yımı yapıyor, yakında statlara kimse gelmeyecek"
sözleri, konunun futbol çevrelerini önemli olçü-
de rahatSLZ ettiğıni belgeliyor. Canlı yayımlar için
cumartesi gunüne alınan maçlann lig maratonun-
da haksız rekabet doğurduğu ve takımların psi-
kolojik hazırlıklannı doğrudan etkilediği de bir
gerçek.
Futbol maçlannın TV'den canlı yayımına ta-
raftar kitie, maçın, tribundeki kırk bin kişinin
tekeline bırakılmasına karşı çıkan, diğer şehirdeki
taraftarlarm da düşünülmesi gerektiğini vurgu-
layan futbolseverler. Televizyonun yarattığı, ha-
yatında hiç maça gitmemesine karşın televizyo-
nun yardımıyla tüm kuralları bilen, rahat koltu-
ğunda birçok kamerarun yardımıyla pozisyonlan
tum aynntılarıyla arka arkaya izleyen, futbolcu-
ların hepsini tanıyan futbolseverler tabii ki rek-
lamcılann da gözdeleri.
Türkiye'de özel ve resmi kanallar haftada yak-
laşık 11 saat futbol yayını yapıyorlar. Bu sure
içinde canlı yayımın payı ortalama üç saati bu-
luyor. Ama Avrupa'da canlı futbol yayımları ne
durumda?
tspanva'da milli maçlar ve Avrupa kupalan
TV'den canlı yayımlanırken, bölgesel özel istas-
yonlar cumartesi günleri bazı maçları canlı ek-
rana getirebiliyorlar.
Yugoslavya'da TV yine milli maçları ve Avru-
pa kupalannı canü yayımlıyor.
Yunanistan'da milli maçlar, Avrupa kupalan
ya da Yunanistan kupa finali gibi önemli maç-
lar canlı yayımlanıyor.
Almanya'da milli ve Avrupa kupa maçlan canlı
yayımlanırken Fransa'da bir maç cumartesi alı-
nıp canlı olarak ekrana etiriliyor. Portekiz, tsviç-
re, Hollanda, ttalya, Belçika'da da yalnız milli
ve Avrupa kupa maçları, bazen özel karşılaşma-
lar canlı ekrana getiriliyor. tngiltere'de ise bu
maçlann dışında özel kanal, bir maçı pazar öğ-
leden sonrassı canlı yayımlayabiliyor.
Bu ülkelerde lig maçlan yerine bu tür karşı-
laşmalann canlı yaymına izin verilmesinin nedeni
ticari açıdan kulüpleri zedelemeden bıiyük şa-
mpiyonalarla futbolun popülaritesini yaşatabil-
mek. Bu sistem oturduktan sonra futbolseverle-
rin radyodan naklen maçı izleyip 90 dakika so-
nunda televizyonda banttan seyretmeye alışacak-
lannı söylemek kehanet olmasa gerek.
CENGİZVESERHAT
"AN-1" ALMIŞ
A.GÜCÜ-
GJSaraymaçında
doping yapmış
Spor Servisi — Atina'da ya-
püan Akdeniz Oyunlan'nda fi-
nal oynayan Olimpik Milli
Futbol Takımı'nın iki oyuncu-
sunun Federasyon Kupası ma-
çında doping yaptığı ortaya
çıktı. Yayın hayatma bugün
başlayan haftalık spor dergisi
'Dünvada ve Türkiye'de Spor'-
da yer alan haberde Olimpik
Milli Takımı'nın iki as oyuncu-
su Ankaragücülü Cengiz ve
Serfcat'm 8 Mayıs 1991'de Ga-
latasaray ile oynadıklan kupa
finali öncesi 'AN-1' adlı do-
ping nitelikli ilaç aldıklan tes-
pit edildi. Dergideki haberde
bu iki oyuncunun doping kul-
landıktan sonra Akdeniz
Oyunlan Milli Takımı'nda gö-
rev yaptığı ve olayın Yunanis-
tan'la oynanan final maçı ön-
cesi ortaya çıktıgı belirtildi.
Olimpik Milli Takım Teknik
Direktöru Fatih Terim'in fınal
öncesi futbolculara hıtaben
yaptığı konuşmada "Bakm ar-
kadaşlar şampiyonluk falan
önemli degil. Eger doping ya-
pan varsa sovlesin dünyaya re-
zil otmayaiun. tşte halterdlerin
dunımu ortada" demesi üzeri-
ne Ankaragücülü Serhat ve
Cengiz, "Hocam bize vitamin
diye AN-1 îlacı verdiler" dedi-
ler. Bunun üzerine olay doping
uzmanı Atilla Fiıncal'a iletildi.
Sonuçta ilacın etkisinin 24 sa-
at olduğu ve vıicuttan 40 gun-
de atıldığı ortaya çıktı ve süre
dolduğu için bu iki oyuncu fi-
nalde görev yaptı.
Beşiktaş
İş Merkezi'ne
Sözen'denizin
Spor Servisi — Beşiktaş'ın
başansı... Beşiktaşlı yöneticiler
sonunda Akaretler'deki kulup
binasının arkasında yapımı
planlanan iş merkezinin onayı-
nı Istanbul Belediyesi'nden
aldılar.
Dün tstanbul Büyukşehir
Belediye Başkanı Nurettin So-
zen'i makamında zıyaret eden
Beşiktaş Kulubü Başkanı Süley-
man Seba, 2. Başkan Şevket
Belgin, basın sozcusu Arif Er-
tunga ve yönetici Metin Keçeli
Beşiktas'ın geleceği ile ilgili
önemli inşaatın iznini Prof. Dr
Nurettin Sözen'den alırlarken
"En kısa zamanda temeli
atacağız" sözunü verdiler. Sö-
zen ise yaptığı konuşmada,
"Kulüpler artık kendi gelirieri
ile ayakta durmak zonındalar.
Aksi halde kulüpler paralı baş-
kanlann eline bakacak. Beşik-
taş kulübu bu bakımdan diğer
kulüplere ornek bir takımdır.
Bunun için de Beşiktaş'a destek
veriyoruz. Butun kulüplerin a>-
ru noktaya gelmesini diliyoruz"
dedi.
ELTOPU
Gençler,
harika
ATİNA (AA) — Dünya
Gençler Eltopu Şampiyona-
sı'nda basanlı maçlar çıkaran
Türkiye, dün de Fransa'yı
25-22 yendi.
Baştan aşağı buyük çekişme
içinde geçen müsabakamn ilk
yansını da Türkiye 11-10 önde
kapadı. özellikle son dakika-
ları oldukça heyecanlı geçen
maçta daha kontrollü oynayan
Türkiye, güçlü rakibini 3 fark-
la yenmeyı başardı.
Otomobil
Federasyonu
görev başında
Spor Servisi — Otomobil
Sporlan Federasyonu'nun ku-
rulları dun Ankara'da başkan
Oyman Atabay tarafından
açıklandı. Bunagöre federas-
yonun asbaşkanlığına
T.T.O.K Spor Komitesi Baş-
kanı Satvet Çiftçi, üyeliklere
ise Bülent Süalp, Hilmi Or-
bay, Berkan Kılıç, Yüksel Ka-
dıoğlu, Vahit Erdem, Rıfat
Diker, Engin Karabağ, Selçuk
Baştürkmen ve Yener Ergüven
getirildi.
3 KÜÇÜK DEV ADAM — Şeref kürsüsü yanşmasında dereceve giren halterci Halil Mutlu. futbolcu Mehmet ve cimnastikçi Suat
Çelen bir araya geldiler. Törende bu üçlüyü bir arada görenler 'Üçü de boyundan büyuk iş beceriyor' yorumunu yaptı.
11. Akdeniz Oyunlan şampiyonu haltervi Halil Mutlu üzgün:
Ev ıımudum Barcelona
A
[ \
Akdeniz Oyunları'nda kırdığı rekorlar ve kazandığı
altın madalyalar sonrası kendisine verilen 'ev'
sözünün yerine getirilmediğini söyleyen 52 kilo
halterci Halil Mutlu, 'Olimpiyat şampiyonu olup
göçebe hayatından kurtulacağım' dedi.
ARİF KIZELYALIN
1!. Akdeniz Oyunlan'nda 52 kiloda 6 re-
kor kınp Türkiye'ye 3 altın madalya kazan-
dıran halterci Halil Muthı, yaşadığı göçe-
be hayatından kurtulmak için Barcelona
Olimpiyatlan'm beklediğini söyledi.
Bulgaristan'dan göç ettikten sonra Sa-
karya Demirspor Kulübu'nde spor hayatı-
nı sürduren Halil Mutlu kulübünün kendi-
sine 'lojman' sözu verdiği halde hâlâ belli
bir evinin olmamasından yakındı. Yunanis-
tan'daki Akdeniz Oyunlan'nda kazandığı
3 altın madalya sonrası kulüp yönetimi,
kendisine bir ev yaptırma karan aldığını,
ancak kulupteki görev değişikliği sonrası bu
'ev' olayının askıya aluıdığını söyleyen Ha-
lil Mutlu, "Şimdi de bana bir yer gösteri-
yorlar. Futbolculann soyunma odasuun ya-
nsını bölüp bana ev yapacaklannış. ama
yerin iki kat altındaki bu böbnede yaşamam
mümkiin değil. Ne penceresi >ar, ne bir ha-
va alacak yeri. Ben sporcuyum. Ustelik hal-
ter gibi zor bir sporu yapıyorum. Kendime
iyi bakmam, uykumu iyi almara gerek.
Şimdi ne >apacagımı şaşırdım. Oevlet, ödül
yönetmeligi geregf. verilen odülleri veriyor,
ama bunlarla bir ev alamam. Ne yapaca-
ğımı şaşırdım" dedi.
Kulübunden ev için umudunu kestiğinı
de söyleyen Halil Mutlu, şimdi hedefinin
ve beklentisinin 1992 Barcelona Olimpiyat-
ları olduğunu söyledi. Burada kazanacağı
bir şampiyonlukla ev sahibi olmayı düşle-
diğini belirten Mutlu, "Olimyipatlan teh-
likeye atmamak için dünya şampiyonasına
kaulmayacağım. Şimdi Balkan Şampiyona-
sı var. Orada kendimi ölçüp tüm hazırlığı-
mı olimpiyatlara göre yapacağım. Çünkü
bu olimpiyatlar benim kaderimi çizecek.
Burada başanlı olursara Bulgaristan'da ya-
şayan annerni, babamı \e agabeylerimi de
yanıma alacagım. Yani bu yarışma benim
her şeyim" diye konuştu.
Halil Mutlu kulübunden ayrılmak gibi
bir niyeti olmadjğını, ancak ev sorununun
çozurnlenmesi gerektiğini belirterek sözle-
rini noktaladı.
1990-91 sezonunda dereceye giren başanlı sporcular bir araya geldi
ereı kursusunae odtil günuSpor Servisi — Renault-Mais
tarafından düzenlenen 'şeref
kürsüsü' yanşmasının 1990-91
sezonu odülleri önceki gece sa-
hiplerini buldu.
Futbolla birlikte diğer tum
spor dallannı da kapsayan ve
her ayın başanlı sporculannı se-
çen Renault-Mais 9 ay boyun-
ca şeref kursusüne çıkan spor-
cularla yılın en iyi 3 derecesini
elde eden isimleri önceki gece
TSYD Levent tesislerinde du-
zenlenen törenle odüllendirdi.
Geçen yıl düzenlemeye başla-
dıklan şeref kürsüsü ayın spor-
cusu yanşmasının buyıik ilgi
gördüğünü ve bu sayede birçok
sporcunun on plana çıktığını
söyleyen Renault-Mais Genel
Müdurü Ateş Ünal Erzen, "Bu
yarışma ile birçok sporcumuz
kamuoyu tarafından tanınmaya
başladı. Futbolu unutmak
mümkün degil, ama bu spor dı-
şında da bazı daüar olduğunu
herkese gösterebıldiysek ne
mutlu bize" dedi.
Ödul torenine yıl içinde dere-
ceye giren sporcularla birlikte
TMOK Başkanı Sinan Erdem,
Gençlik Spor İl Müdürü İrfan
Karakaş, Karate Federasyonu
Başkanı Hakkı Koşar, Okçuluk
Federasyonu Başkanı Uğur Er-
dener, Cimnastik Federasyonu
Başkanı Atilla Örsel ve çok sa-
yıda basın mensubu katıldı.
Şeref kürsüsü yanşmasında
dereceye giren ve ödül alan
sporcular sövle: Eyliil: 1- Cen-
RENAÜLTMAIS
ŞEREF KÜRSÜSÜ
90-91 'İN BAŞARILILARI — Yanşmada dereceye giren sporcular ödüUerini aldılar.
giz Kavaklıoğlu lAtlet), 2- Sez-
gin Ayık (Güreşçi), 3- Halil
Mutlu (Halterci), Ekim: 1- Me-
tin Şahin (Tekvandocu), 2- Der-
ya Büyükuncu (Yuzucu), 3-
Zehra Öktem (Okçu), Kasım: 1-
Suat Çelen (Cimnastikçi), 2-
Hafız Suleymanoğlu (Halterci),
3- Haldun Alagaş (Karateci),
Aralık: 1 - Cune>t Tanman (Fut-
bolcu), 2- Zekı Özturk (Atlet),
3- Gülsun Durak (Atlet), Ocak:
1- Derya Buyukuncu (Yuzucu),
2- Nida Zuhal (Yüzücü), 3- Ke-
nan Öner (Boksör), Şubat: Es-
kişehir Eti Eltopu Takımı, 2-
Haldun Alagaş (Karateci), 3-
Cengiz Kavaklıoğlu (Atlet),
Mart: 1- Alp Kızılsu (Atıcı), 2-
Cengiz Kavaklıoğlu (Atlet), 3-
Afraim Kamberoğlu (Güreşçi),
Nisan: 1- Çavuşoğlu Lisesi (Bas-
ketbol) 2- Vahdettin Işsever
(Boksor), 3- Gülberk Gültekin
(Tenisçi), Mayıs: 1- Metin Kap-
lan (Güreşçi), 2- Hafız Suley-
manoğlu (Halter), 3- Ali Kaya-
lı (Güreşçi).
YILIN ŞEREF KÜRSÜSÜ:
1- Cengiz Kavaklıoğlu (Atlet),
2- Metin Kaplan (Güreşçi), 3-
Suat Çelen (Cimnastikçi)
Öte yandan odul törenı önce- •
si yapılan 1991-92 sezonunun '
haziran-temmuz-ağustos a>ı de-
ğerlendırmelerinde dereceye gi-
ren sporcular belli oldu. Hazi-
randa halterci Halil Mutlu bi-
rincı, yüzücü Nesrin özgun
ikinci, atlet Murat Ayaydın
ücüncü oldu. Diğer aylarda ise
dağılım jöyle: Temmuz: 1- Gul-
nus Durak (Atlet), 2- Derya Bü-
yukuncu (Yuzucu), 3- Soner
Karagöz (Boks), Ağustos: 1-
Zehra Öktem (Okçu), 2- Uğur
Taner (Yüzücü), 3- Derya Bu-
yükuncu (Yüzücü).
FEDERASYONUN
GÖRÜŞÜ
Pazar
yaym yok
Spor Servisi — Futbol Fede-
rasyonu, Türkiye 1. Ligi ve
Türkiye Kupası'nda izlenecek
yayın programını sezon önce-
si aldığı kararla beliriedi. Ku-
lüplerin öneri ve istekleri göz
önünde bulundurularak hazır-
lanan bu statu gereği, pazar
gunü naklen yayına izin ver-
meyen Futbol Federasyonu,
yayın kuruluşlan ile yapılacak
anlaşmaların kuluplerle ilgili
TV organı arasında gerçekle-
şeceğini bildirdi. Federasyon
pazar yayınlanna izin verme-
mesinin nedenini ise 'seyirci
kaybını durdurmak için alınan
bir önlem' olarak açıkladı.
Yasa gereği ilgili TV kurulu-
şu tarafından kulüplere öde-
nen pararun VolO'u oranında
pay alan federasyon, yayın
hakkının kulüplere verildiğini
ancak izin hakkımn yine ken-
disinde olduğunu kaydetti.
KULÜPLERİN
GÖRÜŞÜ
Seyirci
kaçıyor ama!
Spor Servisi — Naklen ya-
yınlar konusunda Türkiye 1.
Ligi'nde yer alan kulüpler ay-
rı ayn göruşlere sahip. 4 bü-
yükler naklen yayın karşılığı
para abnıp, tnaddi sorunlara
çözüm getirildiğini ancak se-
yircüıin takımdan soğuduğunu
açıkladılar. Anadolu kulüple-
ri ise naklen yayınlarla seyirci-
nin 'maç zevki'nin sona erdiği
göruşünu savundular. Arala-
rında Bolu, Bursa, Gaziantep,
Adana Demirspor gibi kulüp-
lerin bulunduğu bir grup nak-
len yayın olayına karşı olduk-
larını açıkladılar. Ancak bazı
kulüpler de bu naklen yayın
ucretlerinin kendilerini maddi
yönden rahatlattığını kaydetti-
ler.
Nesim
EBahçette
Spor Servisi — Sezon başın-
da Fenerbahçe ile antrenman-
lara çıkan ve daha sonra G.Sa-
ray'a giden soydaş futbolcu
Nesim, Fenerbahçe'ye geri
döndü.
Yönetim kurulu üyesi Eral
Pars, Nesim'in Fenerbahçeli
yöneticilerle beraber olduğunu
ve kendisiyle 10 ekimde sözleş-
me imzalayacaklarını söyledi.
Bu arada dün yapılan çalış-
ma sırasında kaleci Engin'in
dizi döndu. Buz tedavisi uygu-
lanan Engin'in durumu bugun
belli olacak.
Müjdat kaza geçirdi
F.Bahçe'nin başanlı fut-
bolcusu Mujdat trafik kazası
geçirdi. Müjdat kazadan yara
almadan kurtulurken, araba-
sında büyük hasar meydana
geldiği bildirildi.
Galatasaray'da
işi bırakma
korkusu
Spor Servisi — Galatasa-
ray'ın Florya Tesisleri'nde ça-
lışan 12 işçi mart ayından bu
yana maaşlannı alamadıklan-
nı ve zam yapılmadığını öne
sürürek işi bırakmak istediler.
Işçilerin bu isteğini Yurdaşen
Karahasan engelledi ve yöne-
tim kurulunda zam konusu-
nun görüşüleceğini söyledi. Iş-
çiler paralanm alamazlarsa işi
bırakacaklannı soylediler.
Bu arada G.Saraylı yöneti-
ciler Alman futbolcu Uwe
Rahn'ın transferinden yaşh ol-
duğu gerekçesiyle vazgeçti.
Cumhuriyet,
farklı galip
Spor Servisi — 3. Bab-ı Ali
Cumhuriyet Tumuvası başladı.
Eminönü Belediyesi'nin dü-
zenlediği turnuvanın Gunduz
Kılıç grubunda mücadele eden
Cumhuriyet, ilk maçında
2000'e Doğru'yu 19-6 yendi.
Cumhuriyet'in gollerini Metin
Tükenmez (6), Halit (6), Cem
(5), Murat ve özer attılar.
HAFTALIK ABDÜLKADİR YÜCELMAN
G. Saray keyif veriyor
Cumartesi
günü müthiş
bir futbol izle-
dik. Hanı "Ha-
kem hatalıy-
dı" diyoruz,
"Sertliğe çok prim verdi"
diyoruz, ama Ali Sami Yen
Stadı'nı dolduranlar doyasıya
bir ingiliz futbolu izlediler.
Ben kişi olarak büyük keyif al-
dım G.Saray'la A.Gücü'nün o
bitmesini istemediğim 90 da-
kikalık mücadelesınden. Şim-
di nedenlerını kısaca belirte-
yim.
Öncelikle Galatasaray sü-
rekli gol arayan ve hırslı futbo-
lu ile seyirciyi sürekli heyecan-
landıran bir ekip. Bastırdıkça
bastırıyor ve sürekli top oynu-
yor. Hücum presi yapıyor, yani
maçın her saniyesindevesa-
hanın her köşesinde mücade-
le veriyor.
İkincisi sert oynayana da
sert oynuyor, yılmadan, yorul-
madan, bıkmadan Maçı bı-
rakmıyor. Bir topu direkten
dönmüş, ya da gol yemiş,
önemli degil, attığı atacağı go-
lu duşünuyor. Futbol demek
gol demekse ışte orada Gala-
tasaray var demektir.
Ankaragücü maçını ızler-
kenbirşeyedahadikkatettim,
o da Galatasaray'ın sürekli
yantop akışı. Sağdan veya sol-
dan sürekli yağan ortaiar... Ha-
ni, Tanju olsaydı en az üç golü
vardı. Tanju Fener'egitti 10 nu-
maradalgasıçıktı ortaya, kay-
bolup gitti. Oysaonun sorunu
10 numara değil, yan toplar.
Kim verecek Tanju'ya ortayı.
Fener'in açığı yok ki, Fener'de
yan top yok ki Tanju çıksın vur-
sun, ayağını ya da kafasını. Fe-
ner ya Tanju 'yu almayacaktı ya
da almışsa ortayapacak adam
sorununu da düsünmelivdi.
Galatasaray'da kadro genç-
leşti. Üstelik herkes topu koş-
turuyor, kendisi de koşuyor.
Bakın takımda durarak oyna-
yan bir Cevat vardı, o da gitti.
Çünkü Denizli'nin kafasında
koşan ve 90 dakika mücadele
eden bir ekip var. Denizli de
düşüncesini sahaya aktaran
teknik adam.
' Galatasaray daha ilk da-
klkalarda yenik duruma dü-
şebitlrdi. Sinan, Hayrettin'le
karşı karsrya kalmıstı..." fa-
lan filan...
Bunlarlafolatorbadola.At-
saydı... Atamadıama lafage-
lince herkesin dilı torbagibı şı-
şiyor. Sonra atsaydı ne olurdu.
Ya da o direkler olmasaydı ne
olurdu? "Halamın bryıklan
olsaydı" hikâyesi...
Kısaca maça gittin mi kim
kazanırsa kazansın ortaya ko-
nulan futbol önemli. O seyre-
dılen futbol keyif veriyor mu,
yeter. Galatasaray Ankaragü-
cu maçı bana bir Ingılız futbo-
lununkeyfiniyaşattı.oyeter...
Federasyon ve TED
"Kıskançlık krizi" başlığı
altında geçen hafta bu köşede
133 yaşındaki bir tenısçı cocu-
ğumuz için yazdığımız yazı
meğer ne kadar çok kişiyi ilgi-
lendiriyormuş ki ne kadar
olumlu görüş aldıysak o denli
de eleştirıldik. İlk arayan EN-
KA'nıntenishocasioldu. "El-
de mevcut bir kararvar, eğer
o küçük tenisçi bundan ön-
ce yapılan yan final müsaba-
kalanna katılsaydı finallere
de katılabilirdi. Oysa katıl-
mamıştı ve Türkiye şampi-
yonasına da girmeye hakkı
yoktu"dedı Sonradakural-
lardan ve federasyonun aldığı
kararlardan söz etti.
Sporun bir dısıplin olduğu-
nu bizde bıliyoruz. Bunu sayın
hocamıza da anlattık. Ama
önemli olan katı kurallar değil,
- burada önemli olan ABD'nin
Flori-
dakentindeya-
şayan ve te-
nistte kendi ya-
şrtlarından çok
yukarılarda
olan erkekleri
bile yenen bir
çocuğumuzun
ileride bize, ya-
ni ülkemizeya-
rarlıolupolma-
yacağının bilın-
mesiydi. ABD
bir Almanya
değil kı çağır
gelsin. Nitekim
hocamız ay-
nenşoylededi.
"Bu çocuğu
milli takım seçmele-
rfneçağıracağız." Yani bu şu
demekti "Federasyon bu ço-
cuğun uçak parasını gönde-
recek, buraya geldiğinde de
kampa alacak." Bizde nede-
dik, "Hazır bu çocuk Türki-
ye'ye tatile gelmiş, bizden
kimse ne uçak parası ne de
buna benzer bir masraf iste-
miyor. Federasyonun teknik
komitesi mi yoksa federas-
yonun yönetim kurulu mu
kim yetkiliysetoplanır ve bu
çocuğabirfırsat, birsansta-
nınır." Fena mı demışız. Vay
efendim, 133 yaşındaki buço-
cuğa böyle bir şans tanınırsa
eşitlik bozulurmuş. Yetenekli
ve ülke standartlan üstündekı
bir sporcuya burs verip yurtdı-
şına gönderip eğitim ve spor
yaptırtıyoruz. Son örnekde ye-
tenekli bir sporcumuz olan
Derya Büyükuncu. Bu sporcu-
muza burs veriyoruz da huku-
ku, adaleti ve eşitliğı mi bozu-
yoruz? Hadi canım efendim.
Gelen telefonların ve mek-
tupların sayısı arttıkça artar-
ken son mektup da federas-
yon üyesi Kaya Demirkan'dan
geldi. Tenis Federasyonu'nun
üyesi Demirkan "Kıskançlık
Krizi başhklı yazınızda sözü-
nü ettiğinlz federasyon üye-
si benim'' diye başlayan mek-
tubunda federasyonun kural-
larından, aldığı kararlardan
söz ediyor, sonunda da "hu-
kukun üstünlüğü kurah"nın
bu tartışmada kazanan taraf
olduğunu belırtıyor veşöyledi-
yor "Yaşı attmışa dayamış bir
federasyon üyesinin 13 ya-
şındaki bir sporcuyu kıskan-
masındaki mantığı anlamak
mümkün değlldir."
Bız de zaten olaydakı man-
tığın yanlış olduğunu tartışıyo-
ruz sayın Demirkan. Teniste
neden hâlâ20'nciyüzyılın ba-
şında olduğu-
muzu bize bu
olay daha da
iyi anlatmıştır.
Teşekkür ede-
riz.
Pazar günü
finalleri ekrana
gelen "TED
Open" TED
Kulübü'nün
tek başına,
evettekbaşına
başardığı ulus-
lararası bir
olaydır.TED'in
kendi başına
uğraşları ve
bulduğu 5
sponsör ile ül-
kemizin yurtdışındaki
propagandasını yapmayı ba-
şaran ve yaklaşık yarım milyar-
lık mali portesi ileörnek biror-
ganizasyondur. Svviss Hotel,
Adidas, Svvissair. Schvveppes
ve Hürriyet'in maddi desteğini
alan TED, tenis dünyasını ya-
kından ilgilendiren bu turnu-
vada 100 bın dolar ödül koy-
muştur.
Ve Tenis Federasyonu ne
yapmıştır biliyor musunuz,
TED'e 1.600.000 TL(evet yan-
lış okumadınız bir milyon altı
yüz bin TL) para göndermiş,
"bu para ile bir kupa alın ve
federasyon adına verin" de-
miştir.
Yani TED'in organizas-
yonuna kupa ile sahip çıkmak
isteyen federasyon parsayı da
toplamak istemiştir. Zihniyete
bakın veFlorida ikincisi 13ya-
şındaki küçük tenisçi olayı ile
TED Open'e verilen 1.600.000
TL'nın yorumunu sızler yapın.
Piontek ve Fatih'e destek
Milli takım,
ABD ile yaptığı
maçı da kaza-
namadı. Her-
kes ABD için
'Futbolu bil-
miyortar, tek-
nikleri yok'
dedi, doğrudur. Ama bir
önemli yanları vardı onların:
Kondisyon.
Bu Amerıkalılar bir ilginç
adamlardır. Onları minderler-
den de tanıyoruz. Güreşin tek-
niğıni bıle bılmedikleri dönem-
lerde dünya şampiyonu ol-
muşlardır. Nasıl mı? Kondis-
yonları ile. Çünku Amerika'da
önce kondisyon, sonra teknik
gelır. Çünkü onlar önce spor
yaparlar. kondisyon çalışmala-
rı temel çalışmalardır, daha
sonra ise teknik gelir. Biz ise
önce futbol sonra kondisyon
diyoruz. Nitekim öyle dediğı-
miz için de maçın ilk yarısında
tek kaleoynuyoruz, ikinci yarı-
da bir balon gibi sonuve-
riyoruz.
Burada ABD maçının eieş-
tirisini yapacak değilız. Gel-
miş geçmiş bir maç. Önemli
olan milli takım futbolculannın
kondisyon ve form durumları.
Milli takım teknik direktöru,
acaba kulüplerin teknik direk-
iörlerı ve antrenörleri ile bir
araya geliyor mu? Sanmıyo-
ruz.
Bu tip toplantılar belki yılda
bir veya iki kezolabilir. Ama as-
lında her hafta yapılmalıdır.
Çünkü bir milli takım teknik ku-
rulunun kulüplerdeki hertüıiü
çalışmalardan ve milli futbol-
culardan haberi olmalıdır.
Acaba kaç kulübün teknik
kurulu ile (Piontek-Fatih) ikili-
si işbirliği içındedir? Bu diya-
log kurulmadıkça kulüpler
kendi bildiklerini okuyacak,
milli takım kurmayları, onların
yaptıklarından habersiz, yal-
nızlık içinde kendilerinin ve
milli takımın kaderini çize-
cekler
Milli takım hepimizin takımı
ise çabalarında ve düşüncele-
rınde Piontek ve Fatin'i yalnız
bırakmamalıyız. Olması gere-
ken budur.