23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 1991 IITdeıı kınama • Haber Merkezi Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Direktörü Peter Galliner, Cumhurbaşkanı Turgut özal'a gönderdiği açık mektupta, HEP Diyarbakır ll Başkanı Vedat Aydın'ın cenaze töreninde polisin gazetecilere davranışlannı sert bir dille kınayarak, "Bu utanç verici olayın soruşturularak vahşi saldırıların sorumlulannın sert bir biçimde cezalandırılması çağnsında bulunuyoruz" denildi. BaykaPın adaylık sıkıntısı ÜMİT ASLANBAY YALÇIN ÇAKIR SHP'de eski Genel Sekreter ve Yeni Sol'un lideri Deniz Baykal, kunıltaya 8 gün kalmasına karşın adaylık konusundaki kararı nı açıklamadı. tsmaii Cem ve diğer milletvekillerinin günlerce öncesinden hazırlayarak Baykal'a sundukları 'aday olursanız kazanınz' görüşünü içeren rapora karşın, Baykal'ın karar konusunda zorlandığı belirtildi. Yeni Sol'un kurmaylannın başlattıklan 'nriaşma arayışlan'nın sonuçsuz kalmasının da Baykal'ın zorlanmasında etken olduğu belirtilirken Yenilikçi sosyal demokratlar, dün kesin kararlannı, "Inönii'nüıı genel başkanlığında yeni bir yönetim kadrosu" olarak açıkladılar. Genel Başkan Erdal tnönü de dün "Genel başkanla uyumlu bir yönetim partiyi iktidara götühir" dedi. Baykal'a yakın milletvekili ve partililer Yeni Sol'un liderinin 'ince eleyip sık dokuduğunu' belirttiler. Bir milletvekili ise "Geçen sefer aritmetik degeriere bakıp yenildik. Kurultay yalnızca aritmetik degerterden ibaret degil. Bu kurultayın bir degjşim, döniişüm kurultayı olması lazmı. Kararı Sayın Baykal'a bıraktık. Karar ne olursa olsun biz yenileşme için mücadelemizi sürdürecegiz. Bunu parti ve Türkiye için yapıyoruz" diye konuştu. Yeni Sol'un Ankara Köroğlu Caddesi'ndeki bürosunda dün de hareketli anlar yaşanırken partililer Yenilikçi sosyal demokratların "tnönii'siiz fonnüle hayır" görüşlerinin ke KURULTAY'A DOĞRUSHP HAJJERLER YAZIYDR CUMHURIYET/5 CÜNEYT ARCAYÜREK Kuüs Sönnıez SHP'ye döndti • Istanbul Haber Servisi Halkın Emek Partisi'nden yaklaşık bir ay önce istifa eden Istanbul Milletvekili Kenan Sönmez, SHP'ye yeniden döndü. SHP Istanbul ll Merkezi'nde dün düzenlenen basın toplantısında konuşan Kenan Sönmez, bir sol demokratik kitle partisi düşüncesinden hareket edilerek kurulan HEP'in başlangıçta düşünüldüğü gibi bu çizgide kitleselleşemediği gerekçesiyle tekrar SHP'ye döndüğünü belirtti. SHP'ye dönüşünün bir özeleştiri sonucu olmadığına değinen Sönmez, bir kitle partisi olan SHP'nin Kürt halkına yönelik bir alternatif program sunabildiğini söyledi. SHP il örgütlerinde bir yanda kurultay, bir yanda da bölgesel çalışmalar iç içe sürüyor. Yeni seçilen yöneticiler, görev dağüımlannı yapıyorlar. Bazı illerde de kongreler sırasında ortaya çıkan ittifaklar nedeniyle belli parti içi grupların adıyla ünlenen il yöneticileri de şu sıralar 'Vallahi ben onlardan değüim' turları düzenliyorlar. Istanbul'da da Yenilikçi Sosyal Demokratlar'ın önde gelen isimlerinden eski il başkanı Ercan Karakaş'a karşı galibiyet elde eden Kamer Gök ve arkadaşlan da kendilerine 'tttifakçı' ya da listelerine 'Baykal ağırlıklı' denmesinden son derece rahatsızlar. Kadrolan ve listelerinden seçilen 88 delegeyi kongre öncesi hayli uzun süren görüşmeler ve çok çeşitli sinleşmesinin "uzlaşma" umudunu azalttığıru, bu durumun da partiye zarar vereceğini savladılar. Yeni Sol'un teorisyenlerinden, milletvekili de "Herkes biüyor ki kurultayı biz de kazansak digerleri de kazansa çok büyük fark atamayacak. Demek ki her halükârda parti kurultay sonrası bölünecek. Bu, iktidar ^ n a m ı a azalbr. Sanıyoruz Sayın Baykal'ın karar ahnasında bu etken de rol oynayacak. Baykal samimiyetle parti Vallahi ben değilim kanatlarla yapılan diyaloglardan sonra oluşturan ve "Partiye de böyle nriaşmış, parti içi banşın yanı sıra birikimJeriyte düıamizmi yaratan, öretken, canlı kadro lazım" diyen Gök ve arkadaşlan, genel başkanlık konusunda ne düşünüyorlar? Kamer Gök'ün bu konudaki tavn çok açık ve net: Genel Başkanımız, Sayın İnönü'dür. Ancak yönetim kadrosu yenilenmelidir." tl yönetim kurulu üyeleri de ağız birliği etmişcesine kurultay bir başkanlık yanşı olmamalı diyorlar. Istanbul'da tüm bunlar olurken il merkezinde en çok görülen milletvekili Mehmet Moğuhay. Moğultay, Üsküdar'da ilçe kongresinde ve daha önceden de belediye başkanlığı seçiminde yeni il başkanı Gök'le hayli tartışmış bir isim. Garip bir sakinlik yaşanıyor şu sıralar il merkezinde. Ancak partililerin telefonları da susmuyor bir türlü. Gözler Istanbul'da yeni il yönetiminde, kulaklarsa Ankara'daki gelişmelerde. Bugünlerde birileri de kulislerde sürekü olarak Deniz Baykal'ın aday olmayacağmı fısıldıyor. zenleyecek. Yeni Sol dün bir açıklama yaparak İstanbul Milletvekili Ali Topuz'u eleştirdi. Yeni Sol'un yazılı açıklamasmda, Inönü'ye açıklama yapması çağrısı yinelenerek "SHP'nin bttyük kesitini, benzerine ancak faşist partilerde rastlanan bir yöntemle karalamaya çalışmıştır" dendi. SHP Genel Başkanı Erdal tnönü dün kurultay öncesi son kez toplanan parti meclisinin açış konuşmasını yaptı. Inönü, SHP'nin iktidara geleceğini kaydederek "Genel başkanlık yanşı dogaldır. Böyle parti iktidar olur. Vatandaşa güven verir. Genel başkanla uyumlu bir yönetim partiyi iktidara götürür" dedi. Inönü bugün İstanbul'a gelecek daha sonra Bolu ve Çanakkale'de örgüt toplantılarına katılacak. Yenüikçi sosyal demokratlann önceki gün Ankara'da yaptıkları toplantıyla ilgili olarak İstanbul eski ll Başkanı Ercan Karakaş bir açıklama yaparak "Önttmüzde bir genel seçim oldugu dikkate alınarak genel başkanın kurultayın tam destegi ile seçilmesinin yaran vardır" dedi. İstanbul ll Başkanı Kamer Gök, dün il merkezinde delegelerle bir toplantı yapü. Gök, delegelerle kurultaydan partiyi iktidara taşıyacak güç ve çapta, aynı zamanda pafti içi tüm güçleri de dışlamayan bir parti meclisi için değerlendirme yaptıklannı söyledi. Gök, delegelerin bugün otobüsle Bolu'ya götürülerek Genel Başkan tnönü'nün toplantısına katılmalanmn sağlanacağını belirtti. SHP'da 2728 tenunuz günü yapılacak kurultay için teknik hazırlıklar da sürüyor. Ankara Ataturk Spor Salonu'ndaki kurultaya bin 27 delegenin yanı sıra çok sayıda davetli de katılacak. Fransa'da lazer tekniğiyle yaptırılan Atatürk ve tnönü posterleri salona asılacak. Ayrıca "Emek en yüce degerdir", "Yeni seçim, yeni iktidar, yeni anayasa", "Ozgür insan, örgüllii toplum, demokratik devlet" pankanlan asılacak. ANKARA Bakanlar Kurulu önceki gün altı saat süren uzun bir toplantı yaptı. Kimi bilgilere göre toplantı "çok verimliydi". O kadar ki hükümet, başta Güneydoğu, genelde terör olaylarının içini dışını aynntılanyla ele almıştı. Olayiar bütün boyutlanyla hem de uzman kişilerin, ömegin Olaganüstü Hal Valisi Kozakçıoğlu ile öteki sorumlu kişilerin açıklamalarıyla değertendirilmişti. Önceki gece, doğrusu hükümetin el atmadığı konu kalmamıştı. Müthiş bir hızla gündemin baş sıralarında yer alan bütün konularla sorunlar yaklaşik altı saat içinde gözden geçirilmişti. Kısacası hükümetimiz, 43 yaşındaki Başbakanımızın estirdiği rüzgâr ve enerjik havasıyla Güneydoğu başta bütünüyle terör, Diyarbakır olaylarını, bir partiye HEP'e ihale etmek girışimleri dahil ulusal sorunlardan Çekiç Güç'le ilgili müzakerelerde bulunmuş, sonuçlara varmıştı. Önceki gece, Başbakan'ın Çevik Güç'le ilgili bilgileri dün bir basın toplantısı düzenleyerek açıklamasına bile değinilmişti. Ayrıntıysa ayrıntı, hızlı davranışsa hızlı davranış... Bu hükümet ne tür becerilere sahip olduğunu böylece bir bakanın dedtğıne göre evvel AJIah dosta düşmana göstermişti. Hükümetteki müzakereden sonra kamuoyunda Çekiç Güç'le yoğunlaşan kaygılarta kuşkuları kimi bakanlar artık yadsıyorlardı. Savunulara göre "askersel değil, siyasal anlamı vardı Çekiç Güç'ün." Tabanı 2300, tavanı 5000 kişiyle sınırlı güçte yer alacak bir tabur kapsamındaki Türk askerinin "sınırdışı hiçbir harekete katılmayacağı" bilinirken muhalefetin savaş olasılıklarını yaygınlaştırmaya çalışmasının anlamı olamazdı! Daha önce değinmiştik. Söyleşilerde Genelkurmay Başkam'nın söylediği gibi "Çekiç Güç, Amerikalı komutanının yardımcılığını yapacak Türk komutanla Türk yetkililerinin bilgisi olmadan şuradan şuraya gidemeyecekti." ilk süre üç ay, son süreyse Ocak 92'ye kadardı. Bir bakan, gücün "süresiyle sayısının sınırlı" olduğuna değinirken asıl merkezin İncirlik olacağını söylüyor, BM, 1 Ocak 1992'de kuvvet kullanımı kararını tazelemezse, bu gücün ortadan kalkacağını özenle vurguluyordu. Beklentilerin tersine güce katılacaklaria anlaşmalar ya da antlaşma imzalanmayacaktı. "Mektup teatisi ya da nota alışverişleriyle" Çekiç Güç konuşlandınlacak. TBMM'de görüşme? Ortada bir antlaşma yoktu. Üstelik hükümet, 92. maddeye dayanan yetkileri kullanıyordu! Hükümetin toplantıda oiduğu saatlerde Ankara Büro Şefimiz Mustafa Balbay'a Sovyet Büyükelçisı Çernişev, "Çekiç Güç bölgeye banş getirmez" diyordu. Varsın desin. Muhalefet, anayasa hukukçuları, kamuoyu TBMM'den karar gerektiğini, aksi halde "egemenlik ilkesinin ihlal edileceğini" söylüyordu. Varsın söylesinler! Hükümet, Camp Davıd'deki görüş alışverişlerine koşut olarak Çekiç Güç'e "ruhsat veriyor"du. öte yandan 13 temmuzda yazdığımız kimi çevreterin önemsemediği gelişmeler önceki geceki BakanlarKurulu'nda filizleniyordu O yazıda, HEP'in kapatılmasıyla ilgili hükümetteki gelişmelerden söz edilmişti. Hükümette üç kişinin içişleri'ne verdiği rapor görüşüldü. Adalet Bakanlığı ise ikinci bir araştırma yapıyordu. Her iki raporla bulgular, Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilebilirdi. Cumhuriyet Başsavctsı Haluk Yardımcı dün bana, "henüz bir soruşturma yapılmadığını" söyledi. Zaten görevieri gereği "hükümetten istek gelsin ya da gelmesin bu konularda gereken işlemlere başvurabilirlerdi." . HEP'le ilgili ön isteklerle araştırmalar "şimdilik" bu a§ar. madaydı. Basın toplantısı beklenirken haber geldi: Başbakanımız, TÖ'yü gördükten sonra kapıda "açıklamalar yapabilirdi!" Otdularia Bittiier Altı Buçuk Saatte... Yümaz'ın kaymbiraderi • ANKARA (Cumhuriyel Börosu) Birecik Cumhuriyet Savcıhğı'nca hakkında dört ayn davadan gıyabi tutuklama kararı bulunan ANAP Diyarbakır Milletvekili Nurettin Yılmaz'ın kaymbiraderi Mehmet Dilsiz, TBMM'den çıkarken yakalandı. Edinilen bilgilere göre Mehmet Dilsiz dün Meclis'ten çıkarken kapıda önlem alan Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı tnfaz Masası Ekipleri'nce yakalandı. Dilsiz, Birecik'e götürülmek üzere Ankara Kapalı Cezaevi'ne konuldu. yi düşünüyor.O nedenle Türkiye ve parti yaranna uzlaşma saglanamaması sanıyoruz onu da düşündüriiyor" şeklinde konuştu. İstanbul'da bulunan Baykal'ın bugün Ankara'ya döneceği ve milletvekillerinden yurt genelini kapsayan bir kurultay turu için hazırlık yapmamalannı istediği öğrenildi. Böyle bir girişimin partiye zarar vereceğini belirttiği bildirilen Baykal, Konya ve Aydm'a iki günlük gezi dü Parti muhterislerin elinden loırtarılmalı FİKRİ SAĞLAR Içel Milletvekili Çağımız insanlık çağıdır. Bugün dünya, toplumsal yaşantının gereklerini oluşturmuş ve artık bireyin sorunlarım tek tek ~ çözme arayışına girmiştir. Bu nedenle devletler düşüncelerinde ve yönetimlerinde köktenci değişimler yapmışlardır. Duvarlar yıkılmış, demokrasi, özgürlük ve insan hakları dünya gündeminde birinci sırayı almıştır. Böyle bir çağda Türkiye hâlâ toplumsal yaşantının gereklerini oluşturma çabasındadır. Sosyal demokrasiyi iktidar yapan ülkeler sorunlara teşhislerini, çözüm yolları arayışlarını, değişim istemlerini hızlandırmışlardır. Gelişimleri diğer ulusları etkilemektedir. Sosyal demokrasinin katıkmcı ve kapsama unsur lan, özgürlüğün temeli olmaktadır. özgürlük, yaratıcılığı ve teknolojik ve bilimsel gelişmeyi üretim artışını sağlayacak, araştırmacı ve çağdaş eğitim ve öğrenim ile sınıf bilinci oluşacak, sosyalekonomik ve siyasal dengelerdeki paylaşım, yöneten ve yönetilenlerin denetimini, birliğini kuracaktır. Böyle bir ülkeyi oluşturmayı hedef alan tek partinin SHP olduğuna samimi olarak inanmaktayım. Farklüık adına programdan başka şeyler söylenir. O da çizgi dışına çıkarır ve bir bakılır ki sağ partilerin savunduklan konumunda olunmuş. Cumhurbaşkanının halk tarafmdan seçimi, Körfez savaşında üslerin kullanılması istemi gibi... Bu görüşlere en fazla alkış ANAP'tan gelmiştir. SHP, 26 Mart seçiminden sonra çok önemli erken seçim olasılığını o zamanki yönetimin bilinçli hatası ile kaçırmıştır. Mutlak iktidar hırsı ANAP'la işbirliğinde sakınca görmemiş ve parti içi kavgayı getiren tüzük değişikliği yapılmıştır. Ozal'ın cumhurbaşkanı olması SHP'nin yanlış yönetimi ile gerçekleşmiştir. Çift başlı görünüm, asılsız saldınlar, bugünkü yönetime katkı değil köstek olmuştur. lşte bu nedenlerden dolayı bu kurultay SHP için son derece yaşamsal önem taşımaktadır. Mutlaka bu kurultay SHP'yi "kifayetsiz muhterisler"den kurtarmahdır. Meçhul bir tarihte gelecek bir kurtarıcı beklenmesi sona ermelidir. Sayın Inönü, Türkiye için yeni bir yüz, yeni bir söylem, yeni bir felsefedir. Sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini özümsemiş, uygar, demokrat, yurtsever, IR GÖRUŞ Bankalara molotof • İstanbul Haber Servisi tstanbul'da dün gece 5 banka şubesine molotof kokteyli ile saldırıda bulunuldu. Akbank Sultanhamam, Garanti Bankası'nın Sirkeci, Mercan ve Sahrayıcedit, Türkiye Iş Bankası'nın Acıbadem ve Yapı Kredi Bankası'nın Erenköy şubelerine saat 21.00 sıralarında molotof kokteyli atıldı. çağdaş bir lider; SHP'yi toplumda bugün bulunduğu ayncahkh ve güvenilir konumundan daha da ilerive göturecektir. SHP genç, dinamik, çağdaş kadrolarla Türkiye'yi yeniden onarabilir. SHP'nin tıkandığı iddialan politika biliminin tam olarak kavranmadığını gösterir. Politikada tıkanma olmaz. Kadrolarda yorulma olur. Inanıyorum ki bu kurultay Sayın lnönü'nün genel başkanhğında 12 Eylül ile hesaplaşacak, özal'ın ve ailesinin yaptıklanndan hesap soracak, insan hakları ihlallerini takip edecek, iç ve dış borçlann ödenip ödenmeyeceğine karar verecek, ülke yönetiminde siyasi kadrolara büyük engel olan bürokrasi ile mücadele edecek ve sivil toplum kurumlannı sözle değil eylemle ölıişturacak, Türkiye'de iktidar olacak cesur bir yönetim kadrosunu seçecektir. Yann: RID\A\ BlDAK SHP'nin tarihsel mirası devletçilik 2 Partisi ile yakınlığımızı, bu partinin getirdiği devlete teslimiyete oiduğu kadar özel sektör yeni kavramlar, tartışmalar, ekonomik söylem konusunda bir fetiş yaratılmasına karşı. ile çakıştığımızı belirtmek istiyorum. Sayın Kumbaracıbaşı, bu konuda son 1970'lerin CHP'si ile ilgimiz var. Bunlan red olarak sizin görüşlerinizi alabilir miyiz? detmemiz, yok saymamız mümkün değil. KUMBARACIBAŞI Isterseniz şu altı ok Bunlar, bizim gelişmemizdeki, sosyal demok olayından başlayayım. Sayın ve değerli bir rat hareketin bugünkü kitlesel boyutlarındameslektaşımın yazmış oiduğu bir kitap zaten ki kilometre taşlanmız. Bunlann her birisi ile var olan tartışmayı, sanıyonım biraz daha hızciddi tartışmalanmız vardır, ama onlar geldi landırdı. Sayın meslektaşım, eminim SHP ğimiz yolun kilometre taşlarıdır. programım okumuştur, ama nedense bu ilke1985 yıhnda bir program çahşması yapıldı. lere programda yazılmış olduğundan farklı ve Dünyayı, bugünkü Türkiye'nin ihtiyaçlannı kafadaki anlamlar veriliyor. Sonra tanımlagören, önünü kesmeyen hükümleri, çerçeveyi nan ilke eleştiriliyor. Bu, kolay ve ilginç bir içeren bir program bu. Değiştirilmesi gereken yol. Yani önce eleştinnek istediğiniz şeyi isteşeyler yok mu? Elbet vardır, bu bir amentü diğiniz gibi tanımlıyorsunuz, sonra eleştiriyordeğildir. Şimdi öyle yaklaşımlar var ki sanki sunuz. Hata ya da yanhş yapmanız mümkün bu program ve tüzük 1930 yılında yazılmış, değil. Bizim programda örneğin milliyetçilik, o yıllann kafası ile kaleme ahnmış. Örneğin ulusun bütün bireylerini kapsayan, Türk ulu Sayın Günay, siz de yenilikten söz edi Türkiye'nin 1930 devletçiliği ile bir yere çık su bireyleri arasında sosyal ve etnik ayrımlar yorsunuz. Her ne kadar bunu dışanya dönük mayacağım söylemeyen SHP'li yoktur. Ama gözetmeyen bir anlayışla tammlanmış. Etnik olarak tanımladınızsa da herhalde SHP'nin bir kesim, haksız bir biçimde sanki diğer ke farkhhklar ve onlann yaratacağı şoven millimayan devletçib'kle ve sağ partilerin tarihsel simgesi olan milliyetçilik ile yetinerek sosyal demokrasinin serpileceğini sanıyoruz. Devletçilik ile özelleştirme konusu bana göre çok açıktır, sosyal demokrat hareket 1950'lerde bu sorunu aşmıştır. Mülkiyet olayı belirleyici niteliğini kaybetmeye başladıktan sonra işçi sınıfının menfaati bir mülkiyet aracımn toplumsallaştınlmasını gerektiriyorsa biz bunu yaparız; yok eğer özelleştirilmesini gerektiriyorsa biz bunu da yaparız. Bu konuda bizim bir dogmamız yok. Türkiye'de karma ekonomi devlet eliyle fert zengin etme olarak uygulanmıştır; halkın kaynaklanndan oluşturulmuş üretim araçları, halkın faydası hiçe sayılarak kötüye kullanılmıştır. Ancak solcular olarak bizlerin özelleî.'irme fetişizmine de kapılmamamız gerekmektedir. Barolardan uyarı • Haber Merkezi Türkiye Barolar Birliği, mensuplanna karşı yöneltilen saldınları kınayarak, bunların emniyet görevlileri tarafmdan yapılmış olmasını eleştirdi, yapılan yazıb açıklamada, "Uluslararası sözleşmelere ve Adalet Bakanlığı'nın genelgesine rağmen tutukluların yanı sıra, onlan savunma durumunda bulunan avukatlara da işkence yapılması endişe vericidir" denildi. Izmir Barosu Başkanı Sabri Kurt da dün düzenlediği basın toplantısında, ülkede tüm yurttaşların hukuk dışı tehditler altında bulunduğunu belirterek, herkesin bu gidişe "dur" demesi gerektiğini söyledi. GENCAY ŞAYLAN Türkiye'de sosyal demokrasi, Batı'dan farklı olarak, cumhuriyeti kuran, uluslaşmayı inşa eden, bagımsızlık savaşı veren siyasal hareketin mirasçısı olarak ortaya çıktı. Şimdi bir tartışma var. SHP bu mirası reddetsin ya da ona kritik bir biçimde yaklaşsın deniyor, özellikle devletçilik, milliyetçilik, devrimcilik gibi siyasi UkeJer sorgulanıyor. Sayın Cem, Yeni Sol olarak siz bu soruna nasıl yaklaşıyorsunuz, SHP'nin tarihsel mirası konusunda ne düşünüyorsunuz? CEM Birbirimizden farklı düşünmemiz bence çok güzel bir şey, farklüığınuz içinde güzeliz ve bütünleşiyoruz. Biz SHP içindeki değişim ile dışa dönük değişim projelerini bir bütün olarak görüyoruz. önerimiz, SHP'nin yenileşerek Türkiye'yi değiştirmesidir. SHP'nin, kendi içinde yenileşmeden Türkiye'yi değiştirme işlevini yeterince karşılayamayacağı düşüncesindeyiz. Biz kendi içimizdeki anlayışlanmızı, yöntemlerimizi, uygulamalanmızı yenileştirmedikçe Türkiye'yi değiştirecek güce kavuşamayız, o ivmeyi yakalayamayız, o güveni veremeyiz. Örneğin biz hâlâ parti içi demokrasi meselesini çözmemiş isek kendi dışımıza dönük demokrasi mesajında zayıf kalırız. Bizim partimizde emek boyutu fevkalade sımrh. Bunu şu ya da bu yönetimin suçu olarak söylemiyorum, ama emek boyutundan bir ölçüde yoksun bir parti ile kendi dışımıza nasıl güven veririz? Kadınlar için duyduğumuz hakh kaygıyı emek boyutumuz için duymazsak dışa dönük projelerimizde çok başanh olabileceğimizi zannetmiyorum. Değişim konusunda, farkh düşündüğünüzü sanmıyorum, öncelikle sosyal demokrat ideoloji doğrultusunda bir değişimi savunuyoruz. Türkiye'de sol anlayış ne ölçüde kendi solcu kimliğinden uzaklaşırsa o ölçüde değişimci olacağı yolunda bir anlayış egemen oldu. Bu tuzağa düşmememiz lazım. CHP, devletin, düzenin partisi olmaktan uzaklaşıp değişimin partisi olabihnişse bu, kendi tarihi ile hesaplaştığı için olmuştur. Burada Sayın Ecevit ve arkadaşlarının çok ciddi katkıları vardır. Katılıyorum, 12 Eylül ile de çok daha iyi hesaplaşabilmemiz gerekmektedir. Ama şu noktanın altını çizmeliyim: Biz eğer 12 Eylül ile yeterince hesaplaşamamışsak bunun nedeni Takriri Sükun ile hesaplaşmamış olmamızdır. Dünyadaki bütün sosyal demokrat ve eşanlamda bütün sosyalist partiler Marksist hareketlerden ve Marksist partilerden kaynaklanır. Bizim kökenimiz çok farklı, tek parti kökeninden geliyoruz. Dolayısıyla, bizim için kendi geçmişimizdeki yanhşlarla, eksikh'klerle hesaplaşmak bir başka açıdan da büyük önem kazanıyor. Partimizde hiçbir şey tabu olmamalıdır, her şey tartışılmalıdır. Ama altı ok meselesine şöyle bir değindiğinizde bile önünüze inanılmaz duvarlar çıkıyor, inanılmaz suçlamalara hedef oluyorsunuz. Hiçbir sosyal demokrat partinin ilkeleri arasında yer al kuşkusuz emeğin sosyal demokrat parti içinde, her düzeyde, her alanda ağırlıklı olmasını hepimiz arzu ederiz. Bunu kısıtlayan faktörlerden bir tanesi Türkiye'de örgutlü emeğin yeterince boyut kazanmamış olmasıdır. Ama başka bir şey daha var. Biz SHP'yi emeğin kitle partisi olarak tanımlıyoruz. Kitle partisi içinde emeği sadece klasik işçi tanımı ile sınırlamıyoruz. Bu bakımdan partide emeğin temsil edilmediğini ifade etmekte dikkatli olmak gerekir diye düşünüyorum. CHP, değişimin tarihsel süreci içinde geldi bir yere, durdu. Değişimi SODEP ya da Halkçı Parti başlatmadı, bunlar başlamış bir değişim üzerine inşa edildi. Yani bizim tahtamız bomboş değildi ve biz bu tahtaya yeni şeyler yazmaya başladık. Bugünkü devletçilik anlayışımız kuşkusuz 1930'lann devletçilik anlayışından farklıdır, ama ortak bir öz vardır. Bunu cesaretle konuşalım. Şimdi KİT'leri, devleti, devletçiliği suçlamak bir moda diye geri adım atmayalım. Inandığımızı söyleyelim. Zaten bütün dünyada karma ekonomi dışında pratikte başka bir model bulamazsınız. Türkiye'de devletin biraz daha ağırlıklı ounası, ekonomik gelişmenin geriden gelmesinden kaynaklamyor. KİTlerüı sayısı hep artmış, sağ iktidarlar döneminde azaünadı devlet büyüdü. İşin güzeli Özal döneminde de büyüdü. Bizim bu konudaki görüşlerimiz sadece programla değil, genel başkanın 86 ve 87 bütçeleri ile ilgili kı .uşmalarında da çok netleşti. SHP, ne özel mülkiyete ne de özel girişime karşı değildir. SHP, bozuk bir düzende emekçi halkın küçük bir zümre tarafmdan sömürühnesine karşıdır. Bizim için devletçilik bir amac değil, halktan yana devleti gerçekleştirmek için bir araç, piyasa reddedihnesi değil, denetlenmesi ve emekçilerin korunabilmesi için sosyalleştirilmesi gereken teknik bir mekanizmadır. İSMAİL CEM Hiçbir sosyaldemokrat partinin ilkeleri arasında yer almayan devletçilikle ve sağ partilerin tarihsel simgesi olan milliyetçilik ile yetinerek sosyal demokrasinin serpileceğini sanıyoruz. Ancak özelleştirme fetişizmine de kapılmamamız gerekir. tarihsel mirası ve altı ok konusunu tartışıyorsunuz. Sizin görüşlerinizi alabilir miyiz? GÜNAY Yenilik sözünü, sosyal demokrasinin Türkiye'ye vaat ettiği bir işin projesi olarak kullanıyoruz. Insana veriîen değer, emeğe verilen değer çerçevesinde toplumun yeni baştan konumlanışı, iyiye doğru evrimlenişi kast ediliyor. Yoksa sağ partiler de değişimden söz ediyor; örneğin para kazanma konusunda ciddi sınırlar var, onlan kaldırarak değiştireceğiz deniliyor. Sosyal demokrat ya da demokratik sosyalist hareket deyin, bizde Batı'dan farklı bir çizgi var. Batı'da hareket, sınıfsal tartışmalar içinde, sınıfsal temeller üzerinde yükselerek geliyor Marksizmin bir yorumu oluyor. Bizde başka bir tarih çizgisi var. Bu çizgi 1920 ile çakışıyor, 1920 Meclisi ile, 1923 Meclisi ile çakışıyor. Cumhuriyete dönüş ile çakışıyor. 1930 devletçiliği, herkesin bildiği sanayileşme ile çakışıyor. Belki biraz ters gelecek ama 4650 DP hareketi ile çakışıyor, halkın bir siyasi güç olarak ortaya çıkması ile çakışıyor. Bir adım daha atıyorum, 1965 Türkiye İşçi ERTUGRUL GUNAY Türkiye'nin 1930 devletçiliği ile bir yere çıkmayacağını söylemeyen SHP'li yoktur. Ama bir kesim, haksız biçimde sanki diğer kesimde bunu savunan varmış gibi politika yapıyor. Altı okun aşılması bugünün sorunu değil. simde bunu savunan varmış gibi politika yapıyor. Altı okun aşılması bugünün sorunu değil, biz bu sorunu CHP'de yaşadık. 1976 yıhnda CHP altı oku bir tarihsel miras olarak tuttu ve onlara temel ilkeler olarak özgürlüğü, eşitliği, dayamşma ve emeğin üstünlüğünü ekledi. Gelişmenin bütünlüğü ve halkın kendini yönetmesi ile yeni bir altı ilke temel amaçlar arasına girdi. SODEP programında altı ok yoktu. Nereden geldi? Birleşme sırasmda Halkçı Parti programı ile geldi, yani Sayın Cem'in eliyle geldi. Yanhş mı oldu? Bence doğru oldu, her siyasi hareketin bir tarihi, bir kökü vardır. CHP'nin klasik altı oku bir tarih bakışıdır, bence bunlan böyle tutmak gerekiyor. Şimdi programdan bir ilke olarak devletçiliğini çıkarırsak SHP'nin iktidara gelmesi konusunda temel bir engeli aşmış mı olacağız? Hiç sanmıyorum, kaldı ki bu ülkede devletin bir ekonomik fonksiyonu olduğuna inanıyorum. Özelleştirme elbette uygulanabilir, ama özelleştirme ile her şey düzelir derseniz ben de size batan birçok özel şirket gösterebilirim. SHP özel sektöre karşı değil, ama ONUR KUMBARACIBAŞI Bugünkü devletçilik anlayışımız kuşkusuz 1930'lann devletçilik anlayışından farklıdır, ama ortak bir öz vardır. Bunu cesaretle konuşalım. Şimdi KİT'leri, devletçiliği devleti suçlamak bir moda diye geri adım atmayalım. yetçilik söz konusu değil. Demokrasiyi savunan bir parti devrimcilik okunu nasıl muhafaza eder tarzmda yorumlamaları ben şaka olarak algılıyorum. Programda dayamşma ilkesi var, eşitlik ilkesi var, demokratikleşme var, banşçıbktan söz ediliyor. \eni valiler Köşk'e çıktı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeni atanan yedi vali dün Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Başbakan Mesut Yılmaz tarafmdan kabul edildi. Aralarında ilk kadın vali Lale Aytaman'ın da bulunduğu valileri kabulünde Cumhurbaşkanı Özal, "kadın valinin ardından kadın kaymakamların geleceğini" söyledi. Başbakan Mesut Yılmaz da kabul sırasında yaptığı konuşmada, "Kadmların kaymakamlık yapmaları için gerekli yasal düzenlemelerin kısa sürede yapılacağını" belirtti. Yeni atanan Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu, Antalya Valisi Saffet Arıkan Bedük, Edirne Valisi Necat Bilican, Muğla Valisi Lale Aytaman, Bursa Valisi Erol Çakır, Kırklareli Valisi Aybars Sezerler ve Merkez Valisi Erol Tezcan Özal'dan önce Başbakan Mesut Yılmaz tarafmdan kabul edildi. Türkiye'de devleti bir kenara iterek, üretici kunıluşları elden çıkararak bir yere varamazsınız, kimse varamadı. Özelleştirme, bugüne kadarki uygulaması ile bir fıyaskodur ve liberal düşünceye terstir. örneğin zaten tekel olan PETKlM'i özelleştirmeye çalışmamn serbest piyasa mantığı içinde yeri yoktur. FranParti içinde değişiklik yapılmazsa Türkiye sa da bu deneylerden geçti ve özelleştirme oladeğiştirilemez biçimindeki abartılı ifade uze yını durdurdu. rinde bir değerlendirme yapmama izin verin. Ben şunu söylemek istiyorum. YenileştirmeProgramın uygulanması ile Türkiye'nin ne kadar değişip değişmeyeceğini daha yaşamış de ye yönelik gayretler içinde ciddi, güzel tartışğiliz, Belki biz de Batılı partiler gibi değişik ma konulan var. Ama bunlan somut politiliği uygulama alanındaki başarı ve başarısız ka önerileri olarak tartışmalıyız. Ben böyle bir lıklardan sonra düşünmeliyiz. Bu programın somut değişim önerisi buhııakta zorlanıyoeksiği vardır, eklenebilecek çok şey vardır, ama rum. Vatandaşımız değişim deyince hemen sovurgulamakta yarar var, yenilik bir kadro değişikliği hareketi değildir. ilkeleri kendinize muta iniyor, örneğin faizleri nasıl düzenleyegöre tanımlayarak eleştirirseniz eleştirileriniz ceksiniz, kur politikanız ne olacak diye sorude hep haklı çıkarsınız, ama ilkeleri program yor. Bence değişim sorunlarını böylesine açık da yazılı oiduğu gibi tanımlarsanız eleştiriler ve somutlaşmış noktalara indirgemek gerekçok zayıflar, belki de gereksiz konuma girer. mektedir. SHP'de emek boyutu yeterince temsil edilemiyor değerlendirmesi bir yenileştirme ise StİRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle