21 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 TEMMUZ 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Dalan: Ekonomi modeK kalmadı • İSTANBUL (AA) Demokrat Merkez Parti (DMP) Genel Başkanı Bedrettin Dalan, Türkiye'de gerçek serbest piyasa ekonomisi modelinin kalmadığını, devletin ağır bir biçimde modele müdahale ederek kaynakları süpürdüğünü söyledi. DMP Genel Başkanı Dalan, ekonomi muhabirleriyle sohbet yemeğinde yaptığı konuştnada, ANAP'ın Türkiye'ye getirdiği serbest piyasa ekonomisinin Türkiye'nin vazgeçilmez kavramı olduğunu ifade ederek "uzun vadedeki tatbikatlarla asıl flkrin tersine gitmeye başladığım, Türkiye'de gerçek serbest piyasa modelinin kalmadığını, devletin ağır bir biçimde modele müdahale edip kaynakları süpürdüğünü" savundu. Ecevit yalaıı söylüyor ÜMİT ASLANBAY SELAHATTİN ŞAHİN HACIBEKTAŞ SHP Genel Başkanı Erdal tnönö, DSP Genel Başkanı BüJent Ecevit'i yanıtlayarak "Onıın kızgınlığı •alka karşı. Halka kızan bir siyasetçi de hiçbir zaman başanlı olamaz" dedi. İnönü, "Dostum Ecevit" diye hitap ettiği DSP liderinin SHP'ye yaptığı suçlamaları da "Yalan söylüyor" diye değerlendirdi. Inönü, pazar günü belediye meclisi üyeliği seçimi yapılacak olan Hacıbektaş'a dün gelerek halka hitap etti. Inönü, buradaki konuşmasında, kendisinden bir gün önce aynı alanda konuşan Ecevit'i de ilk kez açıktan ve sert bir biçimde eleştirdi. tnönü şöyle konuştu: "Yakında seçim olacak ve bu seçimde 26 Mart'tan beri birinci parti olan SHP iktidara gelecek. Bizim bütün hazırugımız bnnun için. Önümüzdeki kunıltayımızdan çıkacak ekip, iktidara gidecek ekiptir. Bu nedenle diğer partilerde bir telaş var. Bunlardan biri de Sayın Ecevit. Dostum diye eleştiri yapmıyordum. Ama buraya geliyor, eleştiriyor. (Bu arada kalabalıktan biri, 'Bastır bastır' diye bağırdı) Yaşa, yaşa. Bastınyonım. Sıkı durun. Ben birieşelim diyonım, o 'Siz kendinizi adam edin' diyor. 'Birieşelim' demek onu niye kızdınyor? Çiinkü siz söylüyorsunuz. Ama size kızdıfını söyleyemiyor. Onun için bana kıayor. Ben niye 'Birieşelim' diyorum? Siz istediginiz için diyonım. Siyasete girdigim gttnden bugiine vatandaşlar hep 'Birleşin' diyoriar. Ben de 'Şartsız görüşelim' dedim. Bunu da sizin isteklerinize saygı gösterdigim için yaptım. 'Hiçbir şartım yok' dedim. Ama onun kızgınbgı, bizden çok bize 'Birleşin' diyen halka karşı. Halka kızan bir siyasetçi, hiçbir zaman başanlı otamaz, iktidar da olamaz. Eger birteşme olsaydı,Meclis'te 6070 sosyal demokrat milletvekili daha fazia çıkardı ve Sayın Özalın saçmasapan işlerine karşı koyarlardı. Oytan nasıl çogaltmış? Tam tersine böldü. Halbuki birleşmek, DSP'yi de SHP'yi de daha güçlii yapar. 'Belediyeler ne yaptı?' demiş. Bunu söyiemek artık ayıp. Belediyelerin yaptıklannı görmüyor musunnz? Yalan söylüyor. Kusura bakmayın, ama siz görmüyorsanız, gözlerinizi kapıyorsanız, ben bir şey yapamam. Kayseri'de üçüncü def a seçilen bir belediye başkanı var. Buna 'lş yapmıyor' diyorsanız, onu seçen halkı aşagılamış olmuyor musunuz?" Bu arada kalabalıktan "Bastır", "Devam et" gibi laf atmalar olurken Inönü, kendisine yöneltilen destek sloganlan arasında Ecevit'i eleştirmeye devam ederek DSP liderinin bir ara siyaseti bırakmaya kalktığını anımsattı ve sonra da SHP'ye "Onun içinde yarış var. O partiye gidilmez" eleştirisinde bulunduğunu söyledi. Inönu, "Bu parti CHP'nin devamıdır. Aynldıgınız bir partiyi kötülemek size hiç yakışnuyor Sayın Ecevit. Partiler, 23 kişiye hizmet etsin diye kurulmazlar. Parti içinde vanslar okır, bu onu yüksettmeye yarar. Olağan kurultayımız Sayın Ecevit'in takıkbgı konulan önümüzdeki giinlerde çözecektir. Onun için Sayın Ecevit o zamana kadar beklesin. Ben ondan sonra da ona yine 'Birieşelim' derim. Ama onun meselesi başka, özel mesele" diye konuştu. Kalabalıktan birinin, "Köşk'e çıktınız diye sizi eleştiriyor" demesi üzerine de Inönü, özetle şu görüşlere yer verdi: "Ben çıktım, akıl verdim. Biz çıktıgımızda Özal yeni cumhurbaşkanıydı. Ülkede vahim olaylar oluyordu. Televizyondan bizi çagırdı. Biz işin esasını öğrenmek için oraya gittik. Bize orada Sayın Özal, Güneydogu Kararnamesi'nden hiçbir şekilde bahsetmedi. Ben kendi hesabıma, baskılann son bulmasına ve demokrasinin önemine işaret ettim. Öyle bir hava yarattüar ki sanki biz onu desteklemişiz. Yalan. Sayın Ecevit, sanki oradaymış gibi bir de yalan söylüyor. Ama kendisi çıkıp gitti ve Sayın Özal sanki Irak'ta ne oiduğunu bilmiyormuş gibi *Onu anlatmaya gıttim' dedi. Özal'a 'Oteki muhalefet partilerine bakmayın, biz sizi destekliyoruz* dedi. Hatta 'Sizinle işbirliği yapanm' dedi. Eşi il başkanı olan bir cumhurbaşkanının tarafsız olduğuna kargalar bOe güler. O gitmekle iyi ediyor, biz kötii etmişiz. Öyle yagma yok." Inönü, DSP'nin seçim sistemi konusunda da SHP'yi suçlamasımn başka bir yalan propaganda olduğunu belirterek seçim yasasına hayır oyu verdiklerini, üstelik Anayasa Mahkemesi'ne de itiraz ettiklerini anımsattı ve "DSP uzaktan konuşuyor. Bir başka partiye, 'Benim dediğimi yap, yoksa seni demokrasi düşmanı ilan ederim' diyor. Bu şantajdır, tehditür. Hem o zaman DSP'nin Meclis'te milletvekilieri vardı. Onlar ne yaptılar" diye sordu. Inönü, Kayseri'deki toplantıya katılıp Ankara'ya döndü. Inönü, fıalka kızmakla' suçladığı DSP liderini ilk kez sert bir dille eleştirdi: CÜNEYT ARCAYÜREK YAZIYDR Cezaevi'nde ust arama • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bttrosu) Buca Cezaevi'nde 2 ayn davadan tutuklu bulunan 8 kişi cezaevi idaresinin genelgelere aykırı biçimde üst araması yapmaya kalkıştığmı öne sürerek DGM'deki yargılamalarına gitmediler. Tlıtuklulann avukatları cezaevi yetkililerinin usulsuz işlem yaptığını savunarak suç duyurusunda bulunacaklannı söylediler. Buca Cezaevi'nde tutuklu bulunan 2'si bayan 8 sanık dün DGM'deki yargılamalarına gitmediler. Inönü, "Bununla şunu demek istiyorlar Sen ölürsen yerine biz vanz" 'Uzlaşma çağrısı salıte ÜMtT ASLAN1AY ANKARA SHP Genel Başkanı Erdai I^MI'nOn Cumhuriyet'in Yeni Sol konusundaki sorulanna verdiği yamtlann ikinci ve son bölümü şöyle: Size yöneltilen uzlaşma önerileri var. Ne diyorsunuz? İNÖNÜ Komik ve burada maksat başka; geçen defa bu mücadele yapıldı ve kaybettiler. Şimdi aynı mücadeleyi yeniden yapmak kolay değil. Şunu söyiemek istiyorlar: 'Biz fena bir şey istemiyoruz. Takım yok, nitekim bizden sonra gelenler de görevden örgüt aldılar. Onlar da Genel Merkez. Bir bütünlük içinde olalım istiyoruz, uzlaşma olsun, herkes yerini alsın. Hatta o kadar yerini alsın ki, tnönü de cumhurbaşkanı olsun. Baykal genel başkan olsun! Yani bu kadar uzlaşma istiyorlar. Bunu bir kenara bırakalım, iptidai bir şey çünkü. Ciddi bir şey değil. Öbur tarafı var işin... Yani parti meclisinde uzlaşma.... tNÖNÜ Evet, ama bu bir oyun. lş böyle değil. Bir takım, bir hizip var. Hiziple uzlaşma olmaz. Partiye ya tamamen egemen olacak ya da dışarıdan muhalefet yapacak. Dolayısıyla uzlaşma çağrısı aldatıcı bir şey, çünku parti meclisine egemen olmak istiyorlar. O zaman da gördük ki onlar yönetiyorlar. O zaman ne olduğunu anlamıyor pani elemanları, üyeleri ve dışarıdaki insanlar. ANAP'ta gördüğümüz olaylar gibi oluyor. Bir yönetici var, ama başka bir yönetici daha var ve her şeye kanşıyor. Gizli egemenlik, yani takım parti meclisinde çoğunluk ise o yönetiyor. Dolayısıyla bu bir uzlaşma değil. Partiyi fark ettirmeden ele geçirmek. Bunun için de beni cumhurbaşkanı yapıyorlar. Cumhurbaşkanlığı hikâyesinde başka bir şey var; yani şunu demek istiyorlar; 'Bu genel başkana karşı mücadeleyi kim yapıyor; önce biz yapıyoruz. Onun için başka adayları duşünmeyin biz vanz, genel başkan adayı olarak biz vanz. Bu kadar komik bir şey için böyle yapıyorlar. Yani yann ben ölsem 'brz vanz' demek için onu yapıyorlar. Bunu surekli gündemde tutmak için bunu yapıyorlar. Yoksa böyle komik bir şeyi niye düşünsünler. Kaldı ki bizim temel yaklaşımımız böyle bir değişikliği kabul etmiyor. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi yaklaşımını kabul etmiyor. Kendi yeteneklerini, o olayla ilgili hazırbklarını düşünerek yapmalı. Ama bir takım varsa, bir çekirdek varsa, o bütünüyle destek veriyor. Ve partide bir engel oluyor. Bunun bir çaresi, bundan vazgeçmeleri, 'ikinci genel merkezi bıraktık. Biz birbirimizi severiz, geçmişten gelen bağlarımız var, ama bu ayn hikâye, bir amaç söz konusu olunca hepimiz tek tek göreve hazınz' derlerse bunu söylerlerse mesele kalmaz. Ama söylemiyorlar. İkinci ihtimal ise bUtünUyle partiye egemen olmak. O zaman da bu güçlük devam eder. Şimdi aynı şeyi oynuyoruz. Aynı mücadele yapılıyor. Tabii bu arada şöyle şeyler de oluyor; parti iktidara yaklaştı. Geçen defadan bazı farklarımız var. Bizim iktidara daha yakın olmamız, birinci partiyiz. Bugünkü iktidar partisinden de, Doğru Yol Partisi'nden de farklı bir kaynaktan gelen partiyiz. Biz CHP'den geliyoruz. CHP'nin de Türkiye'nin davalanna sahip çıkan bir parti olarak şöhreti var. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran insanlann getirdiği birikimin getirdiği bir pani. Dışarıdan etkilenmeyen, halkın yaranna olmayan girişimlere katılmayacak bir parti, buna karşı duracak bir sanki yeni bir hareket var, yeni fikirler, yeni insanlar, hiç böyle bir şey yok... Hepıi CHP'den degil mi bu partlnin? tNÖNÜ Biriki istisna dışında, benim gibi biriki isün dışmda herkes CHP'den... Kasm ayında bir seçim bile olabilir. Temmuz ayının sonuada siz bir kurulUy yapıyorsunoz. Ve bu bir kader kurultayı gibi gözflküyor. Ya siz ya da Baykal seçilecek. Ve o andan itibaren, bu parti birlik ve beraberlik manzarası göstererek kamuoyunun onüne çıkacak mı, çıkmayacak mı? Bunun guvencesi nedir? Yani SHP, 1 agustostan itibaren yine iki başlı, bolünmiiş bir manzara gösterirse ne olacak? İNÖNÜ Doğru, ama böykü... Bu mücadele kişisel bir mesele için yapılmıyor. Genel başkan adaylannın kişisel meseleleri olabilir, ama kendi arkadaşları milletvekili olsun, kendi takımlan kazansın, sen il başkanı ol, ben milletvekili olayım gibi karşılıklı çıkarlar olabilir, ama ben bunu söyleyince karşı çıkıyorlar. 'Bir partide hep böyle şeyler olur, sen farkında değil misin' diyoriar. Tabii ama benim karşı çıktığım bir takım her yerde aynı şeyi götürürse olmaz. Etkinlik kazanmak için işbirliği yaparlar. Partimiz bu görüşe karşı çıktı. Bunu savunduk. Bunu kimse de istemiyor. Yani siz, seçime giderken gend başkan dahil biitun organların birlik ve tutarlı bir bütünlük içinde çaiışmasını saglayala ilişkileri de başka türlü oluyor. Herkesle ilişkileri başka türlü oluyor. Ama bu da yanlış bir şey. ÇünkU partiden ayn bir çalışma. Bu şekilde muhalefet ve organize bir muhalefet, Ustelik adam adama organize bir muhalefet... örneğin bir yerde bir yönetici bir şey yapıyor. Genel merkez 'ne yapıyorsun dikkat et' diyor. İkinci genel merkez hemen ortaya çıkıyor^ 'senin yaptığın doğru ama bizden olduğun için böyle yapıyorlar' diyor. Sizce, kurultaydan sonra bu ikiaci genel merkez yine devam edecek mi? İNÖNÜ Sadece fıkir olarak olur. Bunlann hepsini kurultayda söyleyeceğim. Kurultayımız her zaman ki kararlılığıyla bu konuya kesin çözüm getirecektir. Yani kurultay, genel başkanını seçer ama onunla birlikte ekibini de seçer. Onunla iyi çalışacak bir yönetimi de seçer. Ondan sonra da bir dahaki olağan kurultaya kadar, ikinci genel merkezi asla kabul etmeyiz. Şimdi buna müsamaha gösterildi, ben gösterdim. Yani ikinci kez böyle bir şey olursa tuzük kurallannı işleteceksiniz. İNÖNÜ Yanlış anlaşılmasın, biz bir müsamaha gösterdik, ama genel başkanhk yanşı olduğu için gösterdik. Olağan kurultaydan sonra, artık böyle bir yarış yok. Onun için de bir an evvel açıklamalannı bekliyorum. Gerçi Sayın Baykal 'aday' diye bir açıklama yapıldı. Evet çıktı ama sonra da doğrulanmadı, ancak aday olacagına kesin gozu ile bakılıyor. INÖNÜ Orada da garip bir şey var. Basın dünyamız kabul ediyor mu böyle bir gazetenin parti içi yarışta taraf olmasını. Çünkü Genel Sekreterimiz telefon etmiş uyarmış 'nedir bu yaptığınız' diye, onlar da 'biz tarafız' demişler. Şimdi böyle olunca kendi bakımından şöyle zorluklar ortaya çıkıyor; kendimi tutuyorum ama bir gazeteci arkadaş geliyor bana bir şey soruyor. 'Hangi gazetedensin' diyorum, "Sabah'tan diyor. Şimdi benim mücadelemde açıkça karşı tarafta olduğunu ilan etmiş bir gazeteye karşı ne yapacağımı doğrusu pek bilemiyorum. Şimdi mesela bir sağ gazete, başka partiler arasındaki mücadelede taraf tutar, onu anlıyorum ama bu parti içi bir mücadele, dolayısıyla nasıl davranacağımı bilemiyorum. Bu arada MagicBox yayınlan var. Sizin partinize bugüne kadar pek ilgi göstermeyen bir TV istasyonu, bir anda ilgi gösteriyor ve açıkça sizin karşınızda yer alıyor. Yaptığı röportaj ve yayınlarla... İNÖNÜ O ticari açıdan ilgi uyandırıyor diye düşünebilir ama sürekli partinin aleyhinde bir hava yaratmaya çalışıyor. İşte esaslı bir propaganda ve bunlar şöyle böyle etkiliyor. Tabii kurultay sonunda karar verecek. ANKARA Hükümetin DiyBrbakır olaylarına koyduğu tanı, "tahrik". Hükümete yakın çevrelerin özel söyleşilerdeki değinmelerine bakılırsa, olayı kışkırtanlar kimi çevreler ile siyasal kimi örgütler Muhalefetin Diyarbakır otaylarına koyduğu tanı İse iki yönlü. Tabii hükümetten farklı. Muhalefetin tanısı hem "tahriki" içeriyor hem de hükümetteki "şaşkınlığa" işaret ediyor. Hükümet açıklamaları olayı ne küçümsüyor ne de büyütüyor. Onemsemekle yetiniyor. Oysa olay hem büyük hem de önemli. öyle ki, son olay, geleceğin ciddi ipuçlarını bünyesinde taşıyor. CHağanüstü Hal Valisi KozaKçıoğlu bölgenin duyarlığını boyutlandıran demeçler veriyor. Özet olarak, "milli potitikalar oluşmadan Güneydoğu'daki olumsuz gelişmelerin üstesinden gelemeyeceğimizi" söylüyor. Nedir ulusal politikalar ve nasıl saptanacak? Ulusal iradeyi yitirmiş TÖ iie muhalefetin yan yana gelerek bu konularda daha kapsamlı, olumlu sonuçlar verecek ulusal politikalar üretme olanağı yok. Sağ iki parti arasındaki rekabete kapılan yeni başbakan da Meclis'te irat buyurdukları nutukta "siyasette küsme olgusuna karşı" politikalar izleyeceğini söylüyor. uzel söyleşilerde kimi gazetecilere kamuoyunda Demirel'i hırçın lider tanımıyla nasıl vuracağını içeren taktiklerini anlatıyor. Böylesi ortamda muhalefet ne umuyor ne buluyor? Ona bakalım: Diyarbakır olayları boyutlanmaya başladığı sıralarda SHP lideri İnönü, Başbakanı arıyor. Kabine toplantısında, görüşemiyor. Bakanlar Kurulu sona erdikten sonra Mesut Bey, Inönü'ye ulaşıyor. Saat 23.00. İnönü'nün bize soy ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ lediğine göre ölü ve . , , . . „ . j Bjr Gözlemci Başbakan, Lideri... Bir yaralı sayısını veriyor. Hukumet de kanlar soranlara tanı /76 yı soylüyoriar, ama hükümet başkanı muha Sr^nfySr^ Nderine "teşhis yetiniyor. Oysa olay Geziler en aza iniyor • ANKARA (Cumhuriyet Biırosu) Başbakan Mesut Yılmaz dün bir genelge yayımlayarak, bakan ve üst düzey yöneticilerirün yurtdışı temas ve ziyaretlerinin en aza indirilmesini ve sınırlı heyetlerle gerçekleştirilmesini istedi. Genelgede, tasarruf önlemleri gereği bakan ve üst düzey yöneticilerin yurtdışı temaslarında uygun görülen esaslar belirlendi. Gençlgeye göre, yurtdışı temas ve ziyaretlerin, bakanlara yabancı ülkeler hükümet Uyelerinden, Ust düzey yöneticilerine ise kendi makamlarına karşıhk gelen yabancı ülke yöneticilerinden yapılacak davetlere, Türkiye'nin üye olduğu uluslararası kuruluşların toplantılarına, karma ekonomik komisyon toplantılarına katılmak biçiminde gerçekleştirilecek. Fehmi \avuz Datça'da öldü • DATÇA (AA) Eski Milli Eğitim ve lmar Iskân bakanlarından Prof. Dr. Fehmi Yavuz, tatilini geçirmekte olduğu Muğla'nın Datça ilçesinde öldü. 1912 yıhnda Isparta'da doğan Yavuz, Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü'nü bitirdikten sonra Berlin îktisat Fakültesi'nde öğrenim gördü. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne asistan olarak giren Yavuz, Işçi Sigortaları Kunımu Genel Müdürlüğü ve SBF'de dekan olarak görev yaptıktan sonra 1960 yıhnda Milli Birlik Komitesi kabinesinde Milli Eğitim Bakanhğı, 1. ve 2. Gürsel kabinelerinde de îmar ve tskân Bakanhğı görevlerinde bulundu. Bana 'Cumhurbaşkanı olsun' önerisi komik. Çünkü 'uzlaşma olsun' diyerek parti meclisinde bir takımın egemenliğini kurmak istiyorlar. O zaman ANAP'ta gördüğümüz olaylar oluyor. Baykal kaybederse 1 ağustostan itibaren bir nefer gibi ortaya çıkmak zorunda. Bir gazete ve bir TV yayın kuruluşu taraf oldu. Başka partiler arasındaki mücadelede taraf tutulur, bunu anhyorum, ama parti içi mücadele bu. Genel sekreterimiz telefon ediyor ve 'Biz tarafız' diye yanıt veriyorlar. Nasıl davranacağımı doğrusu bilemiyorum. parti. Dolayısıyla bizim iktidara gelmemizden hoşlanmayacak çevreler var. Şimdi bakıyorum onların etkisi geçen kurultaya göre daha da önemli olmaya başladı. Bu da bizim iktidara yakın olmamızdan kaynaklamyor. Bana diyorlar ki 'hiç şansınız kalmadı iktidar için'. Onun için değişiklik olsun. Halbuki tam tersi, bizim şansımız arttığı için 'hadi bakalım değiştirin' diyorlar. Bunlar basına çıkıyor ve Baykal'ın geleceği söyleniyor. Bütün bunları aslında tam tersi olarak yorumlamak gerekir diye düşünüyorum ben... Bunları hep kurultayda anlatacağım. Kongreleri beklemek gerekir diye düşünüyordum. Şimdi kongreler bitti. Ben bunlan söyiemek istemiyordum, aym şeyin devam ettiğini. Ama artık söyiemek zorundayım. Çünkü bakıyorum ki gerek basında gerek kamuoyunda yanlış bir Lzlenim de çıkıyor; le bir şeye gerek yok. Ama böyle bir ihtimal var... İNÖNÜ Yok canım, olağan kurultay işte bunun için yapılıyor. Partinin ne gibi eksikliği varsa o tamamlansın diye yapılıyor. Genel Ijaskan üzerinde tartışma varsa o bitsin diye yapılıyor. Yani Sayın Baykal da eger kaybederse sizce sade bir nefer gibi mi ortaya çıkacaktır? İNÖNÜ Onu söyiemek zorunda. Bu kurultay kimi genel başkan seçmişse o genel başkan etrafında birlik olarak seçime girmek tabii şart. Bunu yapmak zorunda. Şimdi genel başkanhk yanşı niçin yapılıyor? Partiyi kim zafere götürecek diye yapılıyor. Buna kim karar verecek. Kurultay... Kurultay karar verdikten sonra herkes o genel başkanın çevresinde birleşmek zorunda. Onun için yapılıyor çüncak bir parti meclisi istiyorsunuz. İNÖNÜ Tabii... Yalnız şunu da söyleyeyim. Şimdi sanki genel merkez savunma halinde. Savunmaya gerek yok. Ama ikinci genel merkez sürekli mücadele yaptığı için, esas genel merkez sürekli savunma yapmak zorunda kalıyor. Ister istemez savunmaya geçmek zorunda kalıyor asıl genel merkez. Bundan da kamuoyunda yanlış bir izlenim doğuyor. Bütün bunlar iki genel merkezin bir parti hayatına uymayacağını gösteren şeyler. Gerçek genel merkez ne yapıyor. Bir yandan iktidarla mücadele ediyor, bir yandan kongreler, üye yazımlan, herkesi kapsamaya çalışıyor. Bu arada ikinci genel merkez ne yapıyor, yanşı götürüyor. Onun gürtdeminde partiyi büyütmek gibi meseleler yok. O zaman basın ği"ni öğrenmek isti • a Q I I / n r yor. Ehh, işte, kurulan laŞlyOrbir heyet Diyarbakır'a gönderiliyormuş. "Hele incelesin, hele raporunu versin" mi diyecek hükümet? Askersivil istihbaratın özü, özlüsü, ülkenin işe yarar askersivil bütün savaşım öğeleri... Orada, bölgede! Akla gelen bir olasıhğa göre hükümete henüz "tam bilgi gelmemiş" olabilir. Ya da hükümetimiz ser verir sır vermez hükümetlerdendir. Ulusal muhalefete ulusal sorunlarında bile devlet istihbaratını aktarmaz. inönü, geceyarısı hükümetle kurulan köprüden akan bilgilerden "tatmin olmamış". Bu yargısını konuştukça bize duyuruyor. Bir ara Mesut Bey'e, "hükümetin bir açıklama yapmasını" önermiş. Başbakan da sözcü imren Hanımefendi'nin açıklama yapacagını söylemiş. İnönü, izlemiş TV'yi. Görmüş ki olayı anlatmaktan öteye gitmeyen Mesut Bey'in söylediklerinden farklı bir öğe yok açıklamada. Bana şöyle dedi İnönü: "Kaygılanm vardı, olayların nereye kadar uzanacağını öğrenmek istiyordum. Ama baktım ki Başbakan bir gözlemci olarak' olayların gelişmesini anlatmakla yetiniyor" Demirel, "tahrikât içindeki olaylara özenle bakmayı" ön plana alıyor. Fakat çok kaygılı, çok kuşkulu. "Karakol basılıyor kentte. İdare, kitle hareketlerinin hakkından gelemiyor hâlâ" diyor. DYP lideri, olayları bir "uç telakki edip gereken önlemlere başvurulmasında" yarar görüyor. Hükümetin daha derine inen açıklamalar yapmayışını iktidarın yapısına bağlıyor. Sesine alaycı bir ton vererek "Tokmağa danışmadan" hükümetten gereken açıklamanın çıkmasına olasılık tanımıyor. Davul Ankara'da, tokmak ise Marmaris'te. Oysa İnönü, olayın Önemlİ. Öyle kİ, SOH içeriğinde neler yattı o a « ^ n p / p r p â / r 7 Cİddİ / ğını ve "tahrikin de / / » yeiecegm CIÜUI vam edip etmeyece JDUÇİanni bÜtiyeSİnde ekin^ "" 8 âdeta hem büyük hem de ANAYASA MAHKEMESt KARARI: ~ Sayıştay Kanunu değişikliğine iptal ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sayıştay başkan ve üyelerinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nca doğrudan seçilmesini öngören Sayıştay Yasası değişikliği Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi. Yasanın 2, 3 ve geçici 1. maddelerini anayasaya aykın bularak iptal eden mahkeme, başkan ve üyelerin niteliklerini düzenleyen 1. maddenin iptali istemini ise reddetti. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün parti grubu adına geçen yıl sonunda yaptığı iptal başvurusu, Anayasa Mahkemesi'nde dün ele alındı. Sayıştay kontenjanından Anayasa Mahkemesi asil üyeliğine seçilen Haşim Kılıç'ın katılmadığı toplantıda kararlar oy çokluğu ile alındı. Yüksek Mahkeme'nin iptal ettiği 2. madde, Sayıştay birinci başkanının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından, komisyon üyelerinin salt çoğunluğunun oyuyla seçilmesini öngörüyor. Madde, başkanhk seçiminin TBMM Genel Kurulu'nca onaylanmasmı da hükme bağlıyor. Başkamn görev süresinin 4 yıl olmasını öngören madde, tekrar seçilme hakkı da tanıyor. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği 2. maddenin 3. fıkrası, Sayıştay Genel Kurulu'nun, 3 üyeliğin boşalması durumunda başvuranlar arasından 60 gün içinde seçim yapmasım, bu süre içinde sonuçlandınlmaması durumunda seçimin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından yapılmasını öngörüyor. Maddenin 4. fıkrası ise boşalan üyelik sayısının 6'dan fazla olması d u r u m u n d a TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu 'na direkt olarak seçim ( yapma hakkı tanıyor. Maddenin 5. fıkrasında, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yapılacak üye seçiminde salt çoğunluk oranının uygulanmasını öngörüyor. Geçici 1. madde ise kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar boşalan üyeliklere TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nca seçim yapılmasını öngörüyor. Yasanın iptal edilen 1. maddesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na verdiği yetki çerçevesinde, boş olan 9 Sayıştay üyeliğine komisyon tarafından seçim yapılmasından sonra oluşan Sayıştay Genel Kurulu'nca Anayasa Mahkemesi asil üyeliğine aday göster'n ve Cumhurbaşkanı Turguı Özal tarafından üyeliğe seçilen Haşim Kılıç, kendisini ilgilendirdiği gerekçesiyle davadan çekil' mişti, Kılıç'ın yerine toplantı' ya en kıdemli yedek üye Yılmaz Aliefendioğiu katıldı. Hukukçular, yasanın iptal edilen maddelerinin öngördüğü biçimde Sayıştay Başkanhğı'na seçilen Vecdi Gönül ve Anayasa Mahkemesi asil üyesi Kılıç'ın, "iptal kararian geriye doğru yüriimeyecegi" için görevle ' rinde kalabileceklerini behrtiyorlar. Karann, Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra yapılacak seçimler için geçerli j olacağım kaydediyorlar. Sayıştay Yasası'nda yapılan değişiklikle 58 üyeli Sayıştay Genel Kurulu'nun 37 üyesi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki ANAP'h milletvekillerinin oylanyla seçildi. Trafik kazaları: 10 ölü, 7 yaralı • Haber Merkezi Yurdun çeşitli yerlerinde dün meydana gelen trafik kazalannda 10 kişi öldü, 7 kişi de yaralandı. îstanbul'da dün sabaha karşı E5 Karayolu'nun Merter kesiminde meydana gelen zincirleme trafik kazasında, Mehmet Şirin Ateş (30) ile Ali Cengiz Toprak adlı kişiler öldü. 3'u ağır olmak uzere 5 kişinin de yaralandığı öğrenildi. Yarahlar, Istanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi altına ahndılar. Dün ayrıca, Hatay'ın Altınözü ilçesinde meydana gelen kazada Zübeyr Coşkun (45) ile Hüseyin Ağca (60), MuğlaMilas karayolunda Ismail Nuryılmaz (31), Zonguldak'ın Devrek ilçesinde Hadi Müfettişoğlu, Aksaray'ın Eskil ilçesinde Mevlut Ceylan (49), Ordu'da Mehmet Usta (57), Zonguldak'ta Cemile Bayram (3) ve Durdu Kavsır (M> vasamım vitirrli Xjüçlük çıkmyorlar" diye Fem Çakmak Köşkü'ne îaşmmaktan vazgeçti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yıldınm Akbulut, taşmma işlemleri sırasında çıkarılan güçlükler nedeniyle, kendisine Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından önerilen Çankaya Köşkü bahçesüıdeki Fevzi Çakmak Köşkü'ne taşınmaktan vazgeçti. Akbulut, Kader Sokak'taki Devlet Büyukleri Lojmanı'na taşındı. Akbulut, Başbakanlık Konutu'ndan bir an önce aynlmak için önce Gaziosmanpaşa Kader Sokak'taki eve taşınma karan aldı. Akbulut için bu ev temizlendi, yeniden duzenlendi. Bu sırada Cumhnrha^kanı Turput Özal. Akbulut'a Akbulut yine küstü Fevzi Çakmak Köşkü'nü önerdi. Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün bahçesinde bulunan ve daha önce eski basbakanlardan Bülent Ulusu'nun kaldığı köşkte oturmayı Akbulut kabul etti. Fevzi Çakmak Köşkü, Akbulut için yeniden boyatılıp temizlendikten sonra sıra eşyalann yerleştirilmesine geldi. Ancak bu aşamada köşkü bekleyen Cumhurbaşkanhğı Muhafız Alayı askerleriyle Başbakanlık yetkilileri ve Akbulut'un korumaları arasında sık sık tartışmalar çıktı. Son olarak da evin yerleştirilmesi için köşke gidilmesine rağ^nen kapılann kilitli oldugu eörüldü, kapının anahtan Akbulut'un taşınma işlemini yürüten yetkililere verümedi. Bunun üzerine Akbulut'un koruma polisleri bir camı kırarak pencerelerden köşke girdiler. Bu olaya Cumhurbaşkanhğı Muhafız Alayı yetkilileri sert tepki gösterdi. Araya giren yetkililerin havayı yumuşatması üzerine taşınma işlemi gecikmeli olarak gerçekleştirildi. Bu sırada askerlerin köşke giriş çıkışta gösterdikleri zorluklar da taşınma işlemini geciktirince durum Yıldınm Akbulut'a iletildi. Akbulut'un, yakın çevresinden gelen, "Sizinle bizim irtibatımızı da keser bunlar. Siz buradan vazgeçin" telkinleri üzerine taşınma işlemlerinin durdurulmasım istediği öğrenildi. Akbulut, ardından da Çakmak Köşkü'ne taşınan tüm eşyalann Kader Sokak 30 numaraya taşınmasını istedi. Bunun ü '.erine eşyalar dün öğle saatlerinde F c z i Çakmak Köşkü'nden, askerlerle tasıyanlar arasındaki tartışmalar arasmda ahnarak Kader Sokak'taki eve yerleştirildi. Akbulut'un taşınma işlemi ile ilgili olarak yakınlanna "Zaten içinıe sinmemişti" dediği öğrenildi. Yıldınm Akbulut, ANAP kongre sonn. rıda hazırlanan Kader Sokak'taki evde üç kmyla birlikte oturacak. DOST VEDATAYDIN'ın katlini kınıyor, sevenlerine, ailesine ve HEP (Halkın Eraek Partisi) camiasına başsağhğı dilıyorum. İHSAN GÜVERCİN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle