Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/8 DİZİ-RÖPORIAJ 15 HAZÎRAN 1991
îstanbuVda, hâlâ kadınlann çeşitli sorunlarına 'dinselyönden çözüm' bulmak iddiasındaki bazı hocalar faaliyet gösteriyor
Üfürükçü hocadan cinsel muskalarHer işin bir raconu var. Bu-
nu Elmadağ'ın lüks gece kulüp-
lerinde dolaşırken iyice öğren-
dim. Lazer ışıklı süper şovların
düzenlendiği bu kıriüplerde ka-
dınlara pek yer yok. Şova çıkan
ve barın arkasmda bekleyenler
dışında.
Barın arkasında bekleyenler
ve süper şov sunanlar birdenbi-
re esen özgürlük rüzgânnın et-
kisiyle Polonya ve Romanya'-
dan gelmiş, vitrinleri Batı mal-
larıyla doiu ülkemizden çok
memnun genç kadınlar, kızlar...
Geçmişinde bar ve pavyon
kültürü bulunan Türk erkekle-
rinin bu özgürlük rüzgânyla ge-
lenler için yepyeni raconlar öğ-
renmeleri gerekmiş. Özellikle
Aksaray çevresi bu iş için bir
staj yeri olarak kullarulıyor. Ar-
tık hafta sonu Romanya'ya git-
meye gerek yok, blucin, alün ta-
kı ve para karşıhğı Istanbul biç-
bir yeri aratmıyor.
Ancak tngilizcenin belirli de-
yimlerini öğreneceksin... Sonra
yabancı bir kadın karşısında
(ezeli ve ebedi derdimiz) mah-
çup olma duygusunu yok etmek
için kadehleri birbiri ardından
luzla yuvarlayacaksın, en sonda
da barın yanına gidip en kralın-
dan bir şampanya açtıracaksın!
Gerisi artık iki kişi arasmda
olup biten bir şey... Kimse kim-
seye karısamaz... Fiyat olduk-
ça yüklü, otel, yemek vs. yak-
lasık 300 dolar. Kaç Türk parası
mı? O da ne?
Eh, her yerde bir racondur gi-
diyor öyleyse biz de bugüne işin
raconuna uygun başlayalım. Az
sonra tstanbul'u çepeçevre sa-
ran gecekondu bölgelerine doğ-
ru bir yolculuğa çıkıyoruz. Ya-
ni küçük bir Türkiye yolculuğu-
na... Önce arabanızı, sonra ba-
zı alışkanlıklannızı (her gün yı-
kanmak ya da sesizlik içinde
müzik dinlemek gibi) sonra ön-
yargılannıa (halkımızın yüce
değerleri gibi) bütün bunlan bı-
rakmanız gerek, büyük sözler-
den uzak bir yolculuk bu.
Şimdi E-5 Karayolu'nda iler-
leyen bir minibüsün içindeyiz.
Gecekondu bölgelerine başka
hiçbir vasıtayla gidilmez, yakı-
şık almaz. Minibüs bu çarpık
kentleşmeye en uygun taşıma
aracıdır, o gecekonducularla,
gecekonducular onunla bütün-
leşmiştir ve zaten böyle olduğu
için binlerce minibüs bugün
kent sokaklannda birer aslan
parçası gibi dolaşmaktadır.
Minibüsümüz tıklım tıklım
dolu... Havasızlık, ter kokusu
Hoca, birden büyülenmiş gibi yeni
gelin Nermin'in gözlerine dikiyor
§özlerini. Genç kadın kızarıyor,
ozarıyor, başını eğiyor... Hoca, "Gel
içeri kızım" dıyor, Bakalım görelim,
derdimiz deva bulmuş mu?" Hoca,
yeni gelini alıp içeriki odaya geçiyor..
İsUnbul'un birçok semtinde 'din sömürüsü' yapan hocalar, kadınlara muska yazıp okuyup üfleyerek faaliyet gösteriyor.
Hatice ise hoca ile odaya girip
çıktıktan sonra şunları anlatıyor: "Pis
moruk, yaşına başma bakmıyor da..
Beni güya Allah yoluna çekecekmis.
Sonra benim bir âşığım varmış, yolunu
açacakmış. Hem olmadık yerime
muska yerleştirecek hem ona iki yüz
bin lira verecekmişim...'
ve sonuna kadar açık bir teyp.
Teypte dönüp dolaşıp hep aynı
şarkı çalıyor: "Rüyaianm oJma-
sa seni görmem imkfinsu, im-
kânsız... '
Böylesi az bulunur. Sürekli
rüyada görülen, riiyada sevilen
bir sevgili ve birden omzumda
bir el. Once anlarruyorum, son-
ra usulca başımı çevirip bakıyo-
rum, genç bir adam vakit çok
erken olmasına rağmen iyice iç-
kili. Daha da yaklaşıyor, keskin
bir bira kokusu. Sesimi çıkar-
mamaya, toplu taşıma aracla-
nnda hemcinslerimin sık sık
karşılaştığı bu davraruş biçimi-
ne edilgince karşı koym«»>« yd-
lışıyorum, küçüldükçe küçülü-
yorum yani... Neredeyse yan
pencereden dışan fırlayacağım,
artık dayanmamn son aşama-
sındayım ve teypte hep o şarkı:
"Rüyalanm olmasa seni sev-
mem imkânsız, imkânsız..."
Birden olan oluyor, minibüs
E-5 yolunda bütün tehlikeleri
göze abp kahramanca duruyor,
fren öyle sert ki, herkes önün-
deki koltuğa yapışıyor, aynı an-
da şoför büyük bir hışımla ar-
kaya dönüp, öndeki yolculann
üzerinden uzanıyor ve benim
yanımdaki genç adamı yakasın-
dan kavnyor, "Ulan itoğlu it!
Aşağıhk ırz düşmanı!" Yanım-
daki genç adam neye uğradığı-
nı anlamadan apar topar bir an-
da kapıyı açıp kendini aşağı
atıyor...
Minibüs gene ok gibi fırhyor.
Şoför teybe aym şarkıyı sil baş-
tan yeniden koyuyor ve ayna-
dan bana göz kırpıp yüksek ses-
le, "Biz namusumuza el sürdür-
meyiz ablacığım..." diyor, son
hızla ilerliyoruz.
Staj mahiyetindeki minibüs
maceramdan sonra salimen be-
ni bir hafta konuk edecek gece-
kondulu dostlarımın yanına va-
rıyorum. Konukluğum sırasın-
da kimileriyle kürtaja gidece-
ğim, kimileri>1e hocaya... Kimi-
leri akıl danışacak bana, kimi-
leri cahilliğime hiç belli etmese-
lerde içlerinden gülecekler. Ben
inarulmaz olaylann birbiri ardı-
na yaşandığı bu bölgede şaşkın-
lıktan şaşkınlığa duşeceğim.
lyi-kötü, cahil-bilge, tüm
kavramların birbiri içinde nasıl
eridiğini, hayatm romanlan, hi-
kâyeleri nasıl geride bıraktığını
görüp bir kez daha onlara teşek-
kür edeceğim.
"Hadi hocaya gidiyoruz bu-
gün. Şu örtüyti başına ört, scsi-
ni de hiç çıkarma."
Ev sahibim Hatice'nin sözle-
rini aynen yerine getiriyorum.
'Herkesin inancı kendüıe' di-
yen, gördüğü her haksızlığa baş-
kaldıran, bu nedenle mahallede
adı 'kızılbaş' ve anarşiste çıknuş
Hatice'yle birlikte, iki suç orta-
$ı, çok tozJu yollardan geçip bir
gecekondudan içeri giriyoruz.
Gecekondunun küçuk odası
kadmlarla dolu... Herkes başı-
nı örtmüş, kimseler konuşmu-
yor... Bekliyoruz, kimi? Mahal-
leye yeni gelen Enver Hoca'yı.
Namı öylesine yaygın ki mahal-
leli kendi davet etrniş onu.
"Asiye'nin Behçet hastalığını
mutlaka iyi eder" demişler, Asi-
ye kocasına danışmış, 'peki',
demiş adam şimdi her gün Asi-
ye'Ierde Enver Hoca. Genç ka-
dının bedenini efsunlu elleriyle
merhemleyip duruyor.
Asiye de memnun, hoca da
kocası da...
Nerede kaldı bu hoca... Bek-
letmek âdetiymiş, Asiye topla-
mış bunca kadını, Hoca mahal-
leye iyilik yapmak için gelmiş
ya, kadmlarla tanısacak, dertle-
re deva olacak...
Sonunda kapı acıhyor, Enver
Hoca, arkasında yardımcısı gi-
riyorlar içeri. Elli yaşlannda bir
adam, hiç kimsenüı yüzüne
bakmıyor, bir huşu içinde geçip
en baş köşeye oturuyor. Ses-
sizlik...
Sonra birden hep birlikte çe-
şitli dualar okunuyor. Hoca bir-
den büyülenmiş gibi yeni gelin
Nermin'in gözlerine dikiyor
gözlerini. Genç kadın kızanyor,
bozanyor, başını eğiyor... Ho-
ca, "Gel içeri kmm" diyor, "Ba-
kalım, görelim, derdimiz deva
bulmuş mu?"
Hoca yeni gelini alıp içeriki
odaya geçiyor. Geride kalan ka-
dınlarda huzursuz bir kıpırdan-
ma. Kadınlardan biri, "Ayol ne
derdi var ki ikide bir hocaya
görimüyor" diye safça soruyor,
suç ortağun Hatice her zaman-
ki gibi lafını esirgemiyor, "Belli
olmuyor mu? Beti benzi atıyor
tazenin, ici eriyor, derdi Utlı
dert."
"Canıra size oe" diyor biri,
"Herkesin derdi kendine, betn
kocası da izin verdikten sonra."
Hatice ortaiığı iyice karıştır-
maya kararlı, "Asiye kız, ne ol-
du senin çıbanlar" diye soruyor,
"Hocanın merhemleri işe yara-
dımı?"
Asiye ansızın sinirleniyor,
"Çarpüacaksın" diyor Hatice'-
ye, "Vallahi biUahi çarpüacak-
sın."
"Boşver" diyor Hatice, "Gö-
reliın bakalım hocanızın him-
metini..."
Ağzımı acmadan oturuyo-
nım, Hatice'nin akrabasıyım,
Almanya'dan geldim, pek
Türkçe bilmiyonım.
Çok geçmeden taze gelin Ner-
min çıkıyor odadan, kımsenin
yüzüne bakmadan çekip gidi-
yor. Hatice kulağına eğilip, "Bu
kızın sonu hayıriı <?eğil vallahi
billahi" diyor. "Başına çorap
öıüyor." Az sonra Enver Ho-
ca da çıkıyor dışan, gene huşu
içinde, gözleri hafiften kaymış,
sanki bic başka dünyaya gidip
gelmiş.
Birden, "Hocam!" diye bir
ses, Hatice bu. İyice dellenmiş
belli. Hocanın tam karşısma ge-
çip gözlerinin içine baka baka
"Ben sana inanmıyorum" di-
yor. Hoca büyük bir anlayışla
eğiliyor Hatice'ye doğru,.
"Sen" diyor, "Zeliha'nm hikâ-
yesini biliyor musun?" Olduğu
yerde donuyor Hatice, o kendi-
ne güvenli hali ansızın yok olu-
yor, başını sallıyor, "Seni de
onuıı gibi yapanm aaJadm mı"
"Peki, peki hocam" diyor
Hatice. Hoca en anlayis.li ses to-
nuyla, "Lakin seni sevdim" di-
ye sürdürüyor konuşmasını:
"Bir derdin de var, biliyonım
gel içeri."
Hatice adamın arkasından tı-
pış tıpış yan odaya geçiyor...
Daha sonra Hatice'yle baş
başa kaldığuruzda soruyorum,
"Neden Zeüha'nın sözü gecin-
ce durdun öyle, sanki korkmus
gibi?"
Hatice, "Korktum bir an
cancağızım" diyor. "Zeliha'yı
bilmezsin sen benim kapı kop-
şumdu, bir güzel kadındı, bir in-
sandı... Bir gün hiç kimseye bir
şey söyiemeden, tasıru tarağını
topladı, bir serseri adam vardı,
kumarbaz, her türlü düzen on-
da, ona kaçtı. Üç çocuğunu bı-
raktı geride, hiçbirini istemedi,
adam için pavyonlara düştü, en
kötüsü başka kadınlann pisliği-
ni temizledi. Büyü yaptılar ona,
ben gözlerimle gördüm... Kork-
tum, dört çocuğum var be-
nim..."
"Peki içeride ne yapü ne söy-
ledi sana Hoca?"
Hatice utamyor, "Git allasen
başımdan" diyor, "Pis moruk,
yaşına başına bakmıyor da...
Beni güya Allah yoluna çeke-
cekmis. Sonra benim bir âşığım
varmış, yolunu açacakmış."
"Nasü?"
"Lanet herif, hem bana mus-
ka yazacak, hem en olmadık ye-
rime bunu yerleştirecek hem de
ben ona iki yüz bin lira verecek-
mişim."
"Ne yaptın peki?"
"Ne yapacağım ittim elini.
'Moruk, ulan ben sana mı kal-
dım be' dedim. Düşün hem be-
ni becerecek hem iki yüz bin li-
rarru alacak... 'oh çatla', dedim,
'âşığım var elbette, ama senin
yaşmda hoca efeodi, yemez-
ler..."
"Büyü yapmasından kork-
muyor musan?"
Hatice'de bir gülme, "Canca-
gızını, adam moruk... Biiyüsu
filan tutmaz bunun. Hadi çay
demledim içelim, sonra hemen
uyu artık, yann erken kalkacak-
Yann:
Kadınlar, Islamla kimliğini bıüduOral Çalışlar Bey!
Aslında "Bey" sözcüğünü
sizin için kullanmak gereksiz.
Bey saygıya değer kişi demek-
tir. Siz Allah (cc) a adaletsiz
vasfını vererek en mukaddes
düşünceleri kirletmiş, saygısız-
lık etmiş oluyorsunuz. Allah ve
Resulüne saygı göstermeyene,
bizlerin saygı göstermesini bek-
leyemezsiniz. Necip Fazıl'ın de-
yimiyle siz çukurlardansınız.
5 Haziran 1991 tarihli yazını-
zı okudum ve gözlerime inana-
madım. Daha doğrusu cür'eti-
nize. Kur'an-ı Kerim'i dolaysıy-
la Allah'ı ve dünyanın yaratıl-
masına vesiie olan Resulullah
(S.A.V.)ı yargılama yetkisini ne-
reden alıyorsunuz? Inanmaya-
bilirsiniz, inkar edebilirsiniz.
Fakat hakaret, alay ve çarpıtma
pozisyon ve yetkinizi aşıyor. Siz
de bir kulsunuz. Allahın kulu.
Çok merak ediyoruz. Siz
Kur'an-ı Kerim'i okuyup ger-
çekten incelediniz mi? Çamur
edebiyatıyla inançlan, inanan-
ları karalamak çok kolaydır.
Kur'an-ı Kerim'i gercekten in-
celemiş olsaydınız, ilahi hitabın
inanan erkekler inanan kadın-
lar, sabreden erkekler sabreden
kadınlar, hakkı tavsiye eden er-
kekler, sabn tavsiye eden kadın-
lar... vs. görürdünüz. Yine
Kur'an-ı Kerimde "Ey insanlar
biz sizi bir erkek ve bir kadın-
dan yaratuk. Ve sizi bir erkek
ve bir kadından yarattık. Ve si-
zi milleüer ve kabileiere ayırdık
ki tanısasınız. Şüphesiz Allah
indinde en ustün olanınız tak-
va yöniinden en nstün olantdır"
denmekte. Hucurat 13.
Dikkat ediniz (!) hitap insan-
lar diye başlıyor, erkekler ve ka-
dınlar diye degil. Çoğu hitap ise
inananlar diye başlıyor. Üstün-
lüğün ise takvada olduğu belir-
tiliyor.
Dinimiz en mükemmel ve en
son dindir. Mutlak adalet var-
dır. Taşıyamıyacağından fazla
yük yüklenmez msanlara. Er-
kek kadın değil, inanan insan
vardır. Dinimizi iyi inceleyiniz.
Düşüncelerinizdeki çarpıklığı,
gözlemlerinizdeki dengesizliği
millete doğnı olarak gösterme-
ye hakkınız yok. Salman Rüşti
mi olmak niyetindesiniz?
Kadınlarırun köleliğınin is-
lam diniyle aynı paralelde geli-
şip çoğaldığını söylemek, asıl-
sız, maksatlı ve gayri ciddidir.
Cahiliyye dönemini iyi araştı-
nrsanız, göreceksiniz ki kadın,
alınıp satılan, teşhir edilen bir
metadır. Neden, kadının insan
bile sayılmadığını sadece nefsi
araç olduğunu, hukuki konum-
da hiçbir hakka sahip ohnadı-
ğını, kız çocuklann diri diri
toprağa gömüldüğünü anlatmı-
yorsunuz? Işınizegelmiyormu?
Tabii ki gelmez. ıslam dininin
gelmesiyle kadın gerçek kimli-
ğini bulmuş, belli bir statüye ve
sosyal konuma gelmiştir. Bunu
batıl düşüncelerinizle kabulle-
nemiyorsunuz?
Demek siz özgürlüğü hergün
bir erkek değiştirme veya her
Islamcılar Kadın'ı eziyorlarDişi erkek aynmı Tanrı'nm
tüm canlılarda yarattığı bir ço-
ğalma olgusu. Ancak, insanla-
ra diğer canlılardan ayn olarak
verilen akıl sayesindedir ki dişi
ile erkeğin sürekli denebilecek
şekilde cinsel ilişkiden haz duy-
ması ortaya çıkmıştır. Başka bir
deyişle bu olgu Tann'nın insan-
lara bir lütfudur ve Tanrı böy-
lece ihsan ! etmiş olduğu aklı
kontrol ve denetlemiştir.
Kadınlann bu beraberlikte er-
kekten hem akıl, hem de din ba-
kımından eksik (dün) oldukları
Kur'an'da çeşitli ayetlerde tek-
rarlanmaktadır. ORAL ÇALIŞ-
LAR büyük emek vererek haar-
ladığı yazı dizisinde izlediğim
kadarıyla kendinden ilaveler
yapmıyor, yorum getirmiyor.
Diyor ki "tsiamda Kadın ve
Cinsellik budur, böyle değerien-
dirilmektedir. Sürelerde konuya
bö>le yaklaşılmaktadır. Tarihi
gelişimi de şu aşamalardan geç-
mistir v.s."
Islam dini diğer dinler gibi bir
vakadır. Her nekadar inanma-
yanlar için ".. .onlan nerede bu-
lursanız orada öldürün (Baka-
ra: 191, Nisâ: 89-91; Tevbe: 5)
diyorsa da hiçbir kötülük dü-
şünmeden inananlar ile türlü
menfaatler sağlamak için İslam-
cı geçinenleri ayırmak gerekir.
Aslında bu ayırımı hiçbir men-
faat beklemeden Islâm dinini
benimseyenlerin yapması gere-
kir.
Bugün sadece Türkiye'de
değil diğer tslâm ülkelerinde çif-
te standart uygulanmaktadır.
Faizi borç verilenin geliri diye
tarif ederek elde edilen bu geli-
re hiç kimse faiz değildir dıye-
mez. Son Irak savaşı sırasında
Saddam'ın namlusunu görünce
tüm dünyayı yardıma çağıran
Suudi Kralı daha geçen yılki haç
sırasmda tünelde sıkışıp ölenler
için "Takdir'i İlahi" demişti.
Bir insanın Tann'nın kurallan-
nı işine geldiği gibi kullanması
iki yüzlülük değil de nedir?
Gelelim bizim İslamcılara:
(İslamcı geçinenlere) kadını ka-
patarak ve de ezerek müslüman
olacaklar, akıllannı pantolon
kemerinden bir santim yukarı
çıkaramadıklan için de işte böy-
le şunun bunun kapısında dilen-
cilik yapacak uşaklık edecektir.
Buyruk almaya alışmış gölgede
onsekiz saat yatmakla artık bir
yere vanlmıyor. Kadını çelik zır-
ha koysanız bile doğa yasası ga-
lip gelecektir. Yedi yaşındaki kız
çocuklarını bile dişi diye algıla-
mak (kıskanmak) tüm hayvan-
lar içinde sadece insanda vardır
diyorsanız, soranm nasıl çağ at-
ladınız?
ORAL ÇALIŞLAR'k yazı
dizisine öfkelenenler öğrenmek-
ten korkan zavalhlardır. Diya-
net İşleri Başkanlığı'nın çeviri-
leri de aynı şeyleri söylüyor.
Ama her nedense bizimkiler bu
gerçeklerin gizli kalmasmdan
yanalar. Savunduklan dinin ku-
rallannı, istiyorlar ki kendi dar
düşünceleriyie işlerine geldiği gi-
bi yorumiasınlar.
Tüm dinlerde esas olan insa-
nın insana sevgisidir. Hoşgörü
ve sevgi Tann'ya giden tek yol-
dur. Kin, nefret insan olana ya-
kışmaz. Kuru tehdit ise bırakı-
nız dindar olmayı erkekliğe bi-
le yakışmaz. Oysa bu yıl Yunus
Emre Sevgi Yılı. Gelin tüm so-
runlanmızı dostça tartışalım.
Kadırumızı, kızırruzı çağın geri-
sine atarak, TV seyrettirmeye-
rek nereye varabüiriz? Kadını-
mızla, kızımızla, delikanlımızla
hep birlikte el ele sevgiye koşa-
lım, dostluğa koşalım.
Mustafa Nafız Aksoy
türlü rezaleti yapabilme yetkı-
si olarak görüyorsunuz? Iddet
müddetini kısıtlama olarak dü-
şünmek basitlik ve garipliktir.
İddet müddeti neslin bozulma-
sını önlemek ve temiz bir nes-
lin devamını temin içindir. Bun-
lann gerçek olduğunu, dinimiz-
de kadının eş seçme ve evlilik
teklif yetkisi olduğunu bili-
yorsunuz!..
Şunu da belirteyim, Kur'an-
ı Kerim'in hükmü ahirete kadar
devam edecek. Kur'an-ı Kerim
günümüze aynen intikal etmiş
ve tek harfi bile değişmemiştir.
Kıyamete kadar Allah onu ko-
ruyacaktır. Siz istemeseniz de.
Lütfen düşününüz! düşünce
terazinizi objektif ayarlayınız.
Olaylara ve gerçeklere maydo-
nos yüksekliğinden bak-
mayınız.
Bu yazdığınız şeylerin kay-
naklarını açıkça belirtiniz.
Çünkü kaynak çok önemlidir.
Asılsız iddialarınızın kaynağı
zaten yoktur.
Şuna emin olabiürsiniz. Bu
ve benzeri hakaretler karşısın-
da Müslümanlan taptaze, dip-
diri karsınızda bulacaksınız.
Sizi bu çarpık değerlendir-
meniz ve gerçeklere subjektif
yaklaştığınız ve asılsız yorum-
lannız için, bütün inananlar
adına protesto ediyor ve gerçe-
ği görmeye çağınyonım.
Emine Yüce ve 221
tmam Hatipli
ISLAMDA KADLN
VE
CİNSELLİK
TEPKİLER
Gafîlliğin
sonu yoktur!
Gazetemize ulaşan
tepkilerı, yazıldığı gibi,
aynen yayımlıyoruz.
Cumhuriyet gazetesindeki
"tsiamda Kadın ve Cinsellik"
adlı diziyi 3 gundür okuyorum.
Cahil biknediği şeyin düşma-
nıdır. Neden süt akan memenin
deliğine bir iğne soksak kan
akar. Mantıksızlık mantığımn
sonu yoktur. Vahiy ve nakil
yolunu terk edip akıl yoluna
esir olanlar. Dünyada hep mut-
suzluğun, vehimliğin, tatmin-
sizliğin, inançsızlığın ve peri-
şanlığın esiri olmuşlardır. Ta-
rihi bir incele kardeşim, yok
olan insanlığın pislikte boğulan
yok olan milletlerin hepsinin,
Allahsızlık ve inançsızlığın ba-
tağında boğulduğunu görecek-
sin.
İnsan isterse binlerce neden,
neden, neden bulur. Kainatın
sahibi Allah öyle istemiş ve öy-
le yaratmış. Kurallan insanın
doğasına göre o koymuş. İn-
sanlann doğası ve sosyal hayatı
öyle tanzim edilmiş. Be gafil
kardeşim insan doğasını değiş-
tirmeğe gücün varmı; bir sivri
sineğin sokması karşısında,
acizliğinin perişanhğmı yaşa-
yan insan, nelerle uğraşıyor.
Gafilliğin-cahiJliğin ve inadın
sonu felakettir. Kuran dili ile
"yakacağı insanlar ve taşlar
olan cehennem azabından,
kendinizi, ailenizi ve çocukla-
nnızı koruyunuz" ayetini hatır-
latırım.
Ersin Kıhç / İzmir
Protesto
5.6.1991 tarihli gazetenizde
yayımlanan Islamda Kadın ve
Cinsellik altyazı dizisi hakkında
yazarınız Oral Çahşlar'ın bu ül-
kede yasayan milyonlarca Müs-
lüman'ın dini inançlanyia alay
etmesini, Islam dininin 21. yüz-
yılda artık işlevini yitirdiğini ima
etmeye çalışmasını şiddetle pro-
testo ediyoruz.
FAHRİ ÖKUN
MUSTAFA ERFtDAN
Galeri • Atelye 146 97 38 • 132 64 26
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
Atatıırk Eııtırı Fı» ji'tiı Resım Bo ıınnj Ögrencılen
GENÇLER SERGİSt
7 Ha/.ıran - :!1 Temmuz
OERIMOD KULTUR HERKEZİ
b * "• ı » o u B t i k i ' d C ) ( ^ O u r ı k K ı l l ( « ( * " (
I S T A N 8 U L 5 « 7 ^
Pa/or dorm rwfQun W00o «oöor aç»ö
|
2
Aih^r Dro kf\fx,
, 27 Mayf^ 20 Tefnmu7 Î991
EXCLUSIVE
s \ N \ l \1 U k I / i
20 Ressamın ozel
o'jrak calıstıkları
kucük resimleri
"Mini ebatlı resim"
sergısınde gorebılirsiniz.
3891 SuMıre
I 3 « 3 ? 5 9 3S9I7M
Akın Yıldınm ^jg ALMELBC Hanefı Yeter
Baloban A f ! y ı ^ Hamzo Inonç
Bedri Rahmı Eyûboğlu İbrahım Safi
Cohıt Güraydın Mahrmıt Celoyır
Cavit Atmaco Mehmet Güler
Devnm Erbıl Resm-H«yk»l Mehmet Pesen
Erol Akyovos
Oz
S
iin tat>a
AAustofa Aslıer
Gencoy Kosapçı 6 Haziran- Salıh Acar
Habib Gerez 8 Tımmuı Tımur K İncedayı
Nitpctiy* Aytar Cad. Nil Apl. 24/6 149 80 14
mm\nAN
M
<:AFK-BAI;
II
Bercıs Aker
RarmsAydın
Bırsel Bosut
Erol Bılgın
Tulm Oemıray
Guneş Ertınan
IpehTekıl
Moda Cad. 239 K*d*o>
Moda Tel 345 (4 74
Kızıltepe Mevkiı
K e m e r
.riT ı/rv ırvt K e m e r
*NTALYA
AK! K t M h K Tel
(3214) 2611 (6 Hat)
NEVİN MENGÜ
Suluboya Resım Sergısı
)5 Hazıran-31 Temmuz /99?
UıiA!ll«'>.-n: \U Tl.l S\N \l ODVSİ
ELEMAN ARANIYOR
Kitap ve ansiklopedi pazarlamasında maaş +
prim sistemiyle çalışacak bay ve bayan
elemanlara ihtiyaç vardır.
İsteklilerin 512 05 05 / 516 numaralı telefondan
randevu almaları gerekmektedir.
CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ
MARMARA ADASI
AHMET ENÖN TATİL KÖYÜ'NDE
(Yeni Tesis) DENİZ OTEL (* •)
— istanbul'a bir adım mesafede,
denlz kıyısında Bayram Tatill
— Her odast balkonlu, banyolu, 24 saat sıcak su
4 Goce 5 Gün (Y.P.) — Bayram »onrası
Motet 300.000 bir gün Için bir U«i
Otel 350.000 TL.- (Y.P.) 50.000 TL.- 60.000 TL.
R«z: 346 23 44 - 347 33 22 - 337 31 52
M. Adası: 9.1986. 5032 - 5600
Bayram günlerinde, bütün Türkiye'nin
guetesi Gazeteciler Cİamiyeti'nin
yayınladı^ı latanbul Bayram'dıı.
Nerede olunaıuz olan, bu güzel tatil
günlerini gazetenizle renklendııebilirsiniz.
BAYRAM'DA
Gazeteciler Cemiyeti
Cağaloglu-İstanbul
Tel: 513 83 00 (3)
Teleks: 23508 yeti tr
Fax: 526 80 46
Ankaıa Temsücüiği;
Te! 117 2 4 05 • 117 50 87