Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 HAZİRAN 1991 • • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19
ANAP Kongresi: Sonun Başlangıcı mı?..
(Baştarafı 1. Sayfada)
rında belli birrahatsızlığınipuçları suyun yü-
züne vurmuştu. Söyleşılerden çıkartılabile-
cek izlenim şuydu: Basının bir kesiminde
esen havaya karşın Yılmaz yandaşları so-
nuçtan emin gözükmüyorlardı; sanki zemin
ayaklarının altından kayıyordu.
• İki taraf da birbirini acımasızca suçlama-
ya koyulmuştu. Mesut Yılmaz kampına gö-
re devlet olanakları Akbulut'un genel baş-
kanlığı için seferber ediliyordu, yani delege
oyunu etkilemek için kullanılıyordu. Yılrnaz-
cıların bir başka iddiası da şuydu: Korkut
Özal'ın destek ve kaynakları Mehmet Keçe-
ciler eliyle Akbulut için yönlendiriliyordu.
• Kimine göre, Turgut Özal tarafsızhk gö-
rüntüsü altında yine Akbulut'u destekliyor-
du. Yılmaz'ın kazanamayacağını bildiği için
bu oyunu oynuyordu. Böylece kongre son-
rası ANAP'tan kopmaları en aza indirmeyi
amaçlıyordu. Çünkü Mesut Yılmaz, Özal'ın
tarafsız kalmayıp rakibine destek vereceği
bir yarışta yenilirse, ANAP tan istifa edece-
ğini söylemişti. Deniliyordu ki Özal'ın terci-
hi Akbulut'tan yana olmasa, Güneş Taner,
Ercan Vuralhan, Tevfik Ertürk gibi Hane-
dan'a çok yakın ANAP'lılar nasıl olur da Ak-
bulut'un yanında yer alabilirlerdi? Deniliyor-
du ki Özal, ileriye dönük hesapları açısından
Yıldırım Akbulut'u Mesut Yılmaz'a yeğler...
• Kimine göre Hanedan bölünmüştü:
Semra Özal'ın desteği kesin olarak Mesut
Yılmaz'dan yanaydı. Kimine göre, "Semra
özal desteği"n\ Akbulut kampı yayıyordu; zi-
ra bu faktörün Mesut Yılmaz'ın aleyhine iş-
leyeceğine inamlıyordu.
Şıklar uzatılabilir, ama gereksiz.
Şu söylenebilir:
Dün akşamüstü şans ibresi, hafiften Yıl-
dırım Akbulut'a doğru eğilmiş gibiydi.
Ama altını çizelim:
Bu, dün akşamüstü edindiğimiz izlenim-
di. Sabahın erken saatlerine kadar sürecek
olan kulisle kongrenin havası tabloyu yine
değiştirebilir.
Onun için Akbulut mu, Yılmaz mı sorusu-
nun karşılığını bugün öğreneceğiz.
Ancak bir noktaya dikkat çekmek isteriz:
Yeni genel başkanın seçimiyle her şey bit-
miyor. İşin bir de yarını var. Pazar günü
ANAP'ın 50 kişilik merkez yönetimi belir-
lenecek.
Hangi taraf genel başkanlığı kazanırsa ka-
zansın, yeni MKYK listesi ANAP için büyük
bir baş ağrısı olabilir. Çünkü kazanan kay-
bedeni tasfiye etmeye, en azından etkisiz kıl-
maya çalışacaktır. _
Cumhurbaşkanı Özal'ın bu açıdan işi güç-
tür. Anayasal konumunu da hiçe sayarak ne
denli uğraşırsa uğraşsın, ANAP merkez yö-
netiminde denge kurabilmesi kolay gözük-
müyor. Çünkü parti içi kutuplaşma gitgide
şiddetleniyor, kamplar kemikleşiyor.
O yüzden denilebilir ki: Kongreyle birlikte
ANAP'ın toparlanabilmesi yakın bir olasılık
değil. Ufukta, ANAP'a daha da kan kaybet-
tirecek parti ıçi rahatsızlıkların izleri belirgin-
leşiyor.
Kongre bir bakıma sonun başlangıcı da
olabilir.
BAŞKENTTEN AHMETIAN
(Baştarafı 1. Sayfada)
"otomaükman" koltuğa hak ka-
zanacak.
Bu siireç Tiirkiye'de neden at-
lanıyor? Hem de ikinci kez.
Bu tür atlamalar "ara rejim-
ler"de veya "geçiş dönemleri-
'nde makul karşılanabilir. Ama,
Turkiye'nin iddiası şu:
"Demokrasimiz tıkınnda."
Eğer öyleyse, bin küsur kişi-
nin bir spor salonunda toplanıp
bagırış çağınş ve sigara dumanı
altında "Türkiyeye Başbakan"
seçmeleri nasıl oluyor?
Şorunun yanıtı basit:
Özal'ın, koltuğa çıkarken,
zoriadığı kurallar ve bu zorla-
manın sonuçtarı, yeni zorlama-
lar doğurmakta.
Bugünkü "Başbakan seçimi"
işlemi de böyle bir zorlamanın
iirünü.
Öyle ki, bu zoriamalar "Ak-
bulut'un bile itiraf ettiği" garip-
liklere yol açıyor.
Dün Akbulut bazı gazetecile-
re kahvaltı verdi.
Sonılan yaıutlarken, bir sonı-
yu, özıir dileyerek, meslektaşı-
nuz tlnur Çevik'in ağzına tıkadı.
Çevik, "Demokratik bir or-
tamda yapılmakta olan" diye-
cekti ki, Akbulut daha çevik
davrandı:
"— Bir dakika dedi, hangi de-
mokratik ortam? Bakanlar Ku-
rulu'nun yansı bir adayın peşin-
ANAP'ta en uzıın gün
(Baştarafı 1. Sayfada)
nın bulunabileceğini anlatan
Akbulut. "Allaha şukür. biz
muâvenete de muhtaç değiliz,
ama zengin de değiliz. Durumu-
muzdan memnunuz" diye ko-
nuştu.
Kendisine destek veren Zey-
bek'in kabinede yerinin bulun-
duğunu aktaran Akbulut, "Ben
delegelerin oylannı cebimde
görmuyorum. Ben kendimi gö-
revini en iyi şekilde yapmış bir
insan olarak gorüyorum." şek-
linde konuştu.
Mesut Yılmaz'ın kendisini,
"Cumhurbaşkanhğına" düşün-
diiğünü de kaydeden Akbulut,
kendisiyle ilgili olarak yapılan
bazı eleştirilerin haksız bulun-
duğunu kaydetti.
Bakanlar Kurulu'nda 13 ba-
kanın Mesut Yılmaz için çalış-
tığını, bunu ahlak ölçüleriyle
bağdaştıramadığını anlatan Ak-
bulut, bir soru üzerine, "Ben bu
arkadaşlan daha önce görevden
aiabilirdim. Ama söylentilerle iş
yapmak istemem. Bunlar daha
sonra doğru çıkıyor ama tavır-
lar netleşsin istedim. Şimdi
'Devlet olanaklarını
kullanıyorlar' deniyor. Onlar
daha çok kullanıyor. Demokra-
şi deniyor. Bundan daha iyisi
olur mu? Kabinenin yansı on-
lara çalışıyor. Biz bir saat ver-
dik. Keşke vermeseydik, onu
getiriyorlar. Biz bunu ANAP
delegesine verdik. Başkasına de-
ğil ki" dedi.
Mesut Yılmaz'ın zorlamalar-
IVa'
Kultür Servisi — Vaya Con
Dios. Türkçesi, "Yolun açık ol-
sun..." "Ney Na No Na" adlı
parçasıyla bütün dünyada tanı-
nan Belçikalı topluluk önceki
akşam Istanbul Hilton Conven-
tion Center'daydı.
îlk 45'likleriyle Belçika ve
Fransa'dan sonra neredeyse bü-
tün Avrupa'da da ünlenen Va-
ya Con Dios, aslında solist Da-
ni Klein'ın egemenliği altında.
Nitekim sahnede 9 kişi olan top-
luluğun solisti Klein "Vaya Con
Dios demek ben demektir!" de-
mekten kendini alanuyor. Mü-
zik piyasasına elektronik ağır-
lıklı parçalann egemen olduğu
bir dönemde akustik müzikle
ortaya çıktıklannı vurgulayan
Dani Klein "Akustik müzikle
kadere dogru yola çıktık"
diyor.
Üç yıl önce kurulan Vaya
Con Dios Topluluğu, ikinci al-
bümu Night Owsls ile ününü pe-
kiştirdi. Caz ve soul müziğinden
Edith Piaff'a kadar uzanan ge-
niş bir yelpazeyi içeren ve 12
şarkıdan oluşan albüm, özelükle
Avrupa listelerinden doruklar-
da gezindi.
Vaya Con Dios şu sıralar,
12 Avrupa ülkesini kapsayan bir
turne dolayısıyla Türkiye'de.
Bugün de öğle saatlerinde Çeş-
me'deki Dokuzbuçuk Disco'da
bir konser verecek olan Vaya
Con Dios'un Avrupa turnesini
Japonya turnesi izleyecek.
TAHMİNLER
1. KOŞU: F: Doğangüneş (5),
PrTesadüf (10), S: Bozkurt (3).
2. KOŞU: F: Uğursel (7), P: Al-
dırmagönül (2), PP: Tahirağa
(6), S: Mesudem (3).
3. KOŞU: F: Bakuy (1), P: She-
ra (8), S: Rose Mead (6).
4. KOŞU: F: Fiorella (5), P:
Şahnaz (10), PP: Misket (8),
S.Spring (3).
5. KOŞU: F: Felek (2), P: Ten-
der Prince (7), PP: Calandra
(5), S: Zümrüthanım (9).
6. KOŞU: F: Ersoy (5), P: İlter
(8), PP: Alipasah (1), S: Cen-
gizhan (3), S: Yiğithan (13).
7. KOŞU: F: Heybetli (5), P:
Mermi (9), PP: Çelebi (8), S:
Osmanaga (1).
la önünun açılmak istendiğini
de iddia eden Akbulut, "Ama
kuşun kabiliyeti yok. Uçmuyor,
uçamıyor" diye konuştu. "Po-
litikada vefa olmaz, aranmama-
lı da. Ben aramadım, vefayı gö-
ren varsa göstersin" diyen Ak-
bulut, Cumhurbaşkanı'yla iliş-
kilerini hukuki çerçeve içinde
devam ettireceklerini açıkladı.
Hasan Celal Güzel'in birinci
turun sonucuna ve kendisinin
alacağı oy durumuna göre ikinci
turda "kendisine uygun bir ka-
rar vereceğini" anlatan Akbu-
lut, her ikisinin de aynı tabana
seslendiklerini ifade etti.
Akbulut, divan başkanlığı ve
diğer parti organlan ile hükü-
mette yapacağı değişiklikler ko-
nusunda henuz bir karar veril-
mediğini de açıkladı.
Namık Kemal Zeybek, Cum-
huriyet muhabirine, kongrede
Başbakan Akbulut'u destekledi-
ğini söyledi. Bu karannı açıkla-
mak için neden bugüne değin
beklediği sorusunu Zeybek, şöy-
le yanıtladı:
"Mesele Yılmaz ya da Akbu-
lut'u desteklemek değildi. Dört
şık vardı. Birincisi kendi aday-
lıgım. ikincisi tarafsız kalmam,
üçüncüsii, Mesut Yılmaz'ı des-
teklemem, dördüncüsü Yıldınm
Bey'i desteklemem. lstişareler
yapüm. Birlikte hareket ettiğim
milletvekilleri ile görüştüm. Bü-
tün bu değeriendirmeler sırasın-
da Başbakan ve Mesut Yılmaz
ile göriişmelerim oldu. Bu gö-
rüşmelerin sonunda Yıldırım
Bey'in partinin birlik ve bera-
beriiği için daha yararlı olacağı
sonucuna vardım. Bu karara
varmamda herhangi bir pazar-
lık söz konusu değil."
Cumhurbaşkanı Turgut Özal
da önceki gece ANAP il baş-
kanlarının bir bölümüyle yaptı-
ğı görüşmede partinin birlik ve
beraberliğinin sağlanmasının
önemini vurguladı. Partinin ve
ülkenin gdeceğinin düşünülmesi
gerektiğini belirten Özal, Zey-
bek ile Pakdemirli'nin tavn söz
konusu edilince şunlan söyledi:
"Pazarlık yapanlann üstiinü
çizin. Pazariıkla bakanlığa ge-
lenleri ben de çizerim."
Genel başkan adaylığından
çekildiğini açıklayan Hüsnü Do-
ğan ise, Pakdemirli ve Zeybek'-
in tavn konusunda bir yorum-
da bulunmadı. Doğan, daha ön-
ce açıkladığı tavnnda bir deği-
şiklik olmadığını kaydederek,
"Bir oyum var. Onu kullanaca-
ğım. Kimseye de bir telkinim
yok" diye konuştu.
Mesut Yılmaz yanlısı 32 il
başkanı, kongrede "delegelerin
can güvenliğinin sağlanmasını"
istediler. II başkanlan, bu
amaçla hazırladıklan ve Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal, Baş-
bakan Akbulut ile İçişleri Ba-
kanlığı'na ve Ankara Valiliği'-
ne gönderdikleri 32 imzalı baş-
vuruda, "Gerekenin yapılma-
ması halinde sorumluluk
ANAP genel başkanına ve ge-
nel merkeze ait olacakür" dedi-
ler.
Bu arada 32 il başkanının im-
zasını taşıyan yazılı başvuruda
da kongre davetiyelerinin eşit
dağıtılması istendi. Başvuruda,
partinin ilçe teşkilatlanna, bele-
diye başkanlan ile belediye mec-
lis üyelerine davetiye gönderil-
mediği belirtilerek, halen boş
görünen 2 bin 549 kişilik yer
için, partiyle ilişkisi olmayan ki-
şilere davetiye gönderilmesinden
endişe duyulduğu ifade edildi.
Dilekçede, "1988 yılında yaşa-
nan müessif ve menfur suikasl
olayının tekranndan korkuyor,
en azından delegelerimizin can
güvenliğinden endişe duyuyo-
ruz. Bu dunımda gereken yapıl-
madığı takdirde sorumluluk,
kongreyi kaybetme korkusu ile
leşkilatlarımızı kongreye davet
etmeyen genel merkezimize ve
mateessüf genel başkanımıza ail
olacaktır" denildi.
ANAP kulislerinde dünun en
3nemli konularından biri Zey-
öek'le Pakdemirli'nin kimi des-
ekleyeceği idi. Gerçi önceki ge-
:e Akbulut demişlerdi ama ka-
nuoyuna kendi ağızlanndan
rıerhangi bir şey ulaşmamıştı.
Sabah gazetecılerle kahvaltı ya-
pan Akbulut, Zeybek ve Pakde-
mirli'nin kendilerinden yana ol-
Tiasından emin bir şekilde her
ıkisine de kabinede yer verece-
Şini söyledi.
Zeybek, Akbulut'u yanıltma-
dı ve kısa bir yazılı açıklamayla
eğüirnini bildirdi. Ancak Pakde-
mirli, öğle saatlerinde bir sürp-
riz yaparak, "Yılmaz" dedi.
Pakdemirli'nin "Değerii delege
arkadaşlarım" diye başlayan
açıklaması şöyle:
"Bildiğiniz gibi kamuoyunda
adaylığım uzun süre tartışılmış
ve bu konuda sizlerden teşvik
görmüştüm. Geçüğimiz günler-
de bir basın toplantısı ile genel
başkanlık yanşında aday olma-
yacagımı açıklamıştım. Bu açık-
lamadan sonra yarışan üç de-
gerli arkadaşımla yaptığım uzun
görüşmelerde, adaylann ülke-
miz ve partimiz için gerek yöne-
tim ve gerekse yeni projelerle il-
gili değerii fildrteriııi elde etmek
imkânını buldum.
Kamuoyunun ve partimizin
tabanının isteklerini de dikkate
alarak, yaptığım değeriendirme
sonucunda Uç adaydan Sayın
Mesut Yılmaz'ın desteklenmesi-
nin gerek milletim ve gerekse
partim için daha faydalı olaca-
ğı inancına vardun."
ANAP genel başkan adayla-
rından Gaziantep Milletvekili
Hasan Celal Güzel, "Adaylık-
ta sonuna kadar varun" dedi.
Güzel, Başbakan Akbulut ve
Mesut Yılmaz'ın kongre çalış-
malarını değerlendirirken de,
"Devlet, otel lobilerinde
harcanıyor" diye konuştu.
Tunus Caddesi'ndeki büro-
sunda dün bir basın toplantısı
düzenleyen Güzel, geçen kong-
rede kendisine karşı birlikte ha-
reket eden Akbulut ve Yılmaz'-
ın şimdi karşı karşıya geldiğini
anımsatarak, "tki aday aynl-
mış, devleti de bölmüşler. Dev-
let, otel lobilerinde harcanıyor.
Bu ayıptır" dedi. Akbulut ve
Yılmaz'uı bu tavnru eleştirerek,
"Siyasette önce tutarlılık
gerekir" diyen Güzel, parti içi
demokrasinin sağlanamaması
halinde ancak "seçilmiş müste-
bitlerden söz edilebüecegini" de
vurguladı.
Tek kişinin karizmatik lider-
liğinin artık günümüz Türkiye-
sinde iflas ettiğini de savunan
Güzel, "Aksi halde bu monar-
şik bir yönetime yol açar" dedi.
Akbulut ve Yılmaz'ı, "Biri
eski, biri yeni icazetli adaydır,
ikisi arasında bir fark yoktur"
diye niteleyen Güzel, "Daha ön-
ce zembille indirilen aday, şim-
di aynı zembille indirilen adaya
karşı çıkıyor. Bu olamaz" diye
konuştu. Şimdi yeni bir "arka-
dan kumandalı genel başkan"
getirilmeye çalışıldığını da savu-
nan Güzel, Başbakan Akbulut'-
un kendisi için yaptığı "Kong-
rede az oy alırsa muhtemelen
çekilir" açıklamasının anımsa-
tılması üzerine de şoyle dedi:
"Çekileceğimi söylemişse,
Sayın Akbulut yalan söylemiş.
Çekilmesi gereken birileri varsa,
onlar Sayın Akbulut ve Sayın
Y ılmaz'dır. Bizim uzun çöl yü-
rıiyüşümüz sürecektir. Bu miı-
cadelemizi balk bfliyor. Ben hal-
kın mahşeri vicdanına yerleş-
tim. Ben sonuna kadar varun
bu işte. Zaten bir adayın çekil-
mesine gerek yok. Yapılan tur
sonunda oylar belli olunca, de-
legeler gerekli tavn gösterirter."
Kongre nasıl olacak?
ANAP kongresi iki aşamalı
olarak gerçekleştirilecek. Bugun
genel başkanlık için seçim yapı-
tacak. Liderlik yanşında Başba-
kan Yıldınm Akbulut, Rize
Milletvekili Mesut Yılmaz ve
Gaziantep Milletvekili Hasan
Celal Güzel yarısacaklar. İlk
gün yapılacak genel başkanlık
seciminde adaylardan birisinin
salt çoğunluğu sağlaması gere-
kiyor. Bu sağlanamadığı takdir-
de ikinci tur oylamaya geçile-
cek. Bunda da salt çoğunluk
sağlanamazsa üçüncü tur oyla-
mada en fazla oyu alan aday ge-
nel başkan seçilecek.
Yann ise ANAP Merkez Ka-
rar Yönetim Kurulu ve Merkez
Disiplin Kurulu için seçimler ya-
pılacak. MKYK 40 asil, 20 ye-
dek üye ile genel başkan tarafın-
dan gösterilen 20 aday arasın-
dan seçilecek 10 asil 5 yedek
üyeden oluşacak. Merkez Disip-
lin Kurulu'nda ise 13 asil 13 ye-
dek üye yer alacak.
ANAP kongresine 1172 dele-
ge katılacak. Oylamalar gizli oy
açık tasnif yöntenüyle gerçek-
leştirilecek.
de, öteki yarısı bir başkasının
destekçisi, bu mu demokratik
ortam?"
Garip ortamlann hamurunu
elbette ara rejimler yoğuruyor.
Bu hamurdan ekmek yapmak
zor. Cumhurbaşkanı Özal'ın ha-
muru kendine göre mayalamak-
ta ısrarı bu yüzden.
Daha üç gün önce "Başba-
kan'ın önemi yok" diye demeç
veren Cumhurbaşkanı, yeni bir
maya tutturma peşinde.
Özal'ın bundan önceki kong-
rede ANAP'a çaldığı maya iste-
diği gibi sonuç vermedi.
Eşini politika sahnesine sür-
mek zorunda kalması da bugün-
kü kongreye hükumetin ve par-
tinin iki üç cephe halinde katıl-
ması da bunun kanıtı.
Akbulut bu eğilimi fark etmiş
durumda. Dün kabvaltıda, cebi-
ne kabine listesi koyup başba-
kan secme döneminin kapandı-
ğını ima etti. Partinin ve hükü-
metin tek patronunun kendisi
olacağını açıkça ilan etti.
"Bakanları başbskan seçer,
cumhurbaşkanı ise atamayı
yapar" dedi.
Ancak ANAP delegelerinin
seçeceği adayın "Başbakanlık"
sıfatını seçmenler onaylamadık-
ça, bu sıfat Özal'ın Meclis'te
ANAP grubundan sağladığı
"Cumhurbaşkanı" sıfatından
pek farklı olmayacak.
Istanbul
\arun
milyarlık
soygun
İSTANBUL — Beyazıt'ta bir
giyim mağazasını soyan silahlı üç
kişi, yakaşık 550 milyon lirayı ala-
rak kaçtı. Soyguncular mağaza
sahibinin oğlunu da silahla ağır
yaraladılar.
Tiyatro Caddesi, Akgül Sara-
yı Çarşısı'nda, saat 19.30 sırala-
rında meydana gelen olayda,
Suğma Dija Teksıil adlı mağaza-
ya gelen silahlı üç kişi, dukkân sa-
hibi Salih Oylum ve oğlu Sinan
Oylum'u etkisiz hale getirdiler.
Biri dışarıda beklerken, öteki
ikisi yaklaşık 300 milyon Turk Li-
rası ile 60 bin mark ve 25 bin do-
lar alan soyguncular, yaya olarak
olay yerinden kaçmayı ba-
şardılar.
Adanada
(Baştarafı 1. Sayfada)
tuklanan 18 kişiden ayrı ola-
rakkimlikleri belirlenenlerin
ele geçirilmesi amacıyla du-
zenlenen operasyonların iki
gun önce sonuçlandığı bildi-
rildi. Adana'da biri Hurmalı
Mahallesî'nde, öteki de SSK
Hastanesi yakımnda iki örgüt
evine baskın yapıldığını bildiren
Emniyet Müdurü Mete Altan,
l'i kız 4 kişinin, olayda kullan-
dıklan silahlarla birlikte ele ge-
çirildiğini açıkladı. Altan, ele
geçen silahların yine Adana'da
ABD'li gümruk uzmanı Bobie
Eugene Mozelle'nin oldurulme-
sı eyleminde de kullanıldığının
saptandığını bildirdi.
Ege pırıl pırıl
(Baştarafı 1. Sayfada)
ların 9 milyonluk Istanbul'da
böyle bir olaya girişemeyeceği
görüşü hâkim.
Istanbul'daki deterjan kam-
panyası ise "nonnal koşullarda"
sürüyor. 3 ay önce Omomatik
1
in başlattığı "2 tane alana 1 ta-
ne bedava" kampanyasına 10
gün önce Alomatik ve Ariel-
ultra da katıldı. Persil ise 24-27
mayıs tarihleri arasında "1 tane
alana 1 tane de bedava" kam-
panyası uyguladı.
Talabani
(Baştarafı 1. Sayfada)
düşündüğü reformlardan söz et-
tiğini söyledi.
Bu arada Cumhurbaşkanı
Özal'ın Talabani'yi "yanlış
sıfatla" kabul ettiği gözlendi.
Kabul konusunda bir yazılı
açıklama yapan Cumhurbaş-
kanbğı Sözcusü Kaya Toperi,
Talabani'ye "Kürdistan De-
mokratik C^phesi lideri" diye
atıfta bulundu. Oysa KYB lideri
olan Talabani, Irak Kürdistan
Demokratik Cephesi'nin lideri
değil, üyelerinden biri.
Irak'a karşı oluşturulan ulus-
lararası koalisyona mensup Ba-
tüı bir ülke tarafından ilk kez bu
duzeyde kabul gören Talabani,
böylece bir anlamda 'meşruiyet'
kazanmış oldu.
Talabani, saat 11.00'de Dışiş-
leri Bakanı Alptemoçin ile bir
araya geldi.
Görüşmeden çıkarken gazete-
cilerin sorulannı yanıtlayan Ta-
labani, Dışişleri Bakanı Alpte-
moçin ile bir araya gelmekten
büy'ük memnuniyet duyduğunu
söyledi. Irak'taki gelişmeler
hakkında fikir alışverişinde bu-
lunduklarını belirten Talabani,
Türk hükümetine ve halkına
Kürt ve Irak halklannın demok-
rasi mücadelesi için verdikleri
destekten dolayı teşekkür ettiği-
ni söyledi.
PKK ile Türkiye'deki Kürtler
konusunun ele alınıp alınmadı-
ğına ilişkin bir soruya karşılık
"hayır" yanıtını veren Talaba-
ni, bunlan Turkiye'nin içişleri-
ni ilgilendiren konular olarak
nitelendirdi.
Dışişleri Bakanlığı'ndan doğ-
ru Çankaya Köşkü'ne hareket
eden Talabani, Ankara sokak-
larında bir süre "gezdirildi".
Bunun amacının, Cumhurbaş-
kanı Özal'ın kabul saatine ka-
dar "zaman öldürmek" olduğu
bildirildi. Bu "gezintiye" araba-
larıyla Talabani'nin konvoyunu
izleyen gazeteciler de katıldılar.
Saat 14.10'da Köşk'e giren
Taiabanı, buradan bir buçuk sa-
at sonra çıktı. Cumhurbaşkanı
Özal'ın kabulü de Dışişleri'nde-
ki görıişme gibi basına kapalı
yapıldı. Cumhurbaşk-anlığı Söz-
cüsu Buyukelçi Kaya Toperi ta-
rafından daha sonra yapılan ya-
zılı açıklamada, "Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal, bugün Çan-
kaya Koşkü'nde Kürdistan De-
mokratik Cephesi lideri Talaba-
ni'yi kabul ederek bir süre gö-
rüştü ve bilgi aldı" dendi.
Kabulden sonra kaldığı Hil-
ton Oteli'nde kısa bir basın top-
lantısı düzenleyen Talabani,
Ankara'daki temaslarını "Çok
olumlu ve başanh" olarak nite-
lendirdi.
Bu temaslanndan "son dere-
ce memnun" kaldığını gizleme-
yen Talabani, Cumhurbaşkanı
özal'ın kabulü ve Dışişleri Ba-
kanı Alptemoçin ile gerçekleştir-
diği görüşmeden sonra yaptığı
açıklamada, "Bizim edindiği-
miz izlenime göre Türkiye,
Irak'taki Türkmenleri ve Bulga-
ristan'daki Türkleri koruduğu
gibi ileride Kürtlerin haklannı
da konıyacaktır." dedi.
Ecevit'ten Talabani'ye
eleştiri
DSP Genel Başkanı Bülent
E*evit, Sosyalist Enternasyonal
toplantısı için Türkiye'de bulu-
nan Kürdistan Yurtsever Birliği
lideri Celal Talabani'yi sert bir
dille eleştirirken, "Talabani
PKK'yı terorist bir örgüt olarak
tanımlayamayacağını söylemiş
ve PKK'nın Türkiye'deki sUahiı
eylemlerini askeri harekât ola-
rak nitelendirmiştir. Böylelikle
onaylanmazmış gibi göriindüğü
bu eylemlere aslında terorizmin
üstünde bir saygınlık, bir meş-
ruluk kazandırmaya çalışmak-
tadır" dedi.
GOZLEM UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
Bu yüzden, ANAP Genei Kongresi'nde bugün yapılacak
iş nedir biliyor musunuz?
Partiyi kapatmak ve parti mallarını DYP'ye devretmek!
Bu partiyi bundan sonra ne Erzincan Belediyesi Eski Top-
tancı Hal Müdürü kurtarabilir ne deri taciri Mesut Yılmaz.
ANAP, Türk siyasal yaşamında bir kuyruklu yıldızdı, gel-
di, geçti, o kadar!
Bu yıkıntıyı, bu çöküntüyü görmüyorlar... Yadagörüyor-
lar; görmezlikten geliyorlar.
Ne demiş Yahya Kemal?
— Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç/Bu son
fasıldır ey ömrûm, nasıl geçersen geç!.. demiş.
Son beylikleridir bunlar, son...
"12 Eylül'ûn turfanda ürünü ANAP" eridi, soldu, bitti.
Bu gidişi ilk sezenlerin ve görenlerin başında Özal'ın ken-
disi geliyordu
Bu yüzdendir ki Özal, cumhurbaşkanlığına seçilerek ilk
önce kendisini güvenceye aldı. Partide de kendisine kafa
tutmayacak yumuşak bir genel başkan ve başbakan bulup
zaman kazandı.
Cumhurbaşkanlığı forsu ile ilçe seçim kulislerine giren
Özal kongre öncesinde de sorumluluk almamak için bir onu
destekler gibi yaptı, bir öbürünü!
Sonra da Cumhurbaşkanlığı sözcüsü ve gözcüsü aracı-
lığı ile ilan etti:
— Tarafsızım!
Biliyor ki ANAP'ı ne Erzincan bakırları kurtarır bundan
sonra ne Rize hamsileri.
ANAP gitti, gidiyor...
Mesut Yılmaz genel başkan olursa, muhafazakânn bir kıs-
mı partiden ayrılacak; Akbulut kazanırsa... bu kez Mesut
Yılmaz partide durmayacak.
ANAP, çatırdadı, çatırdıyor...
ANAP, ışıklar saçan, büyük ve görkemli bir yapı değildir.
Temeli 12 Eylül generallerince atılan, çatısı Nakşibendi
tarikatınca çatılan, bacası dönek Marksistierce örülen, ka-
pılan eski MHP'lilerce takılan, banyo ve tuvalet takımları da
oportünist ve yılgın sosyal demokratlarca döşenen ANAP
artık yıkılmaya yüz tutmuştur.
"MâiH inhidâm"d\r\
Yıkılmaya yüz tutan bu yapıya ilk kazma da genel seçi-
min yapılacağı gün vurulacaktır.
27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra "Ordu+CHP= iktidar"
formülü uygulandı. CHP, 1961 seçimlerinde umduğunu bu-
lamadı; 1965 seçimlerinde büyük bir yenilgi aldı.
1971 döneminde 12 Mart askeri hükümetine hem bakan
ve hem güvenoyu veren Süleyman Demirelli AP, 1973 se-
çimlerinde büyük yara aldı.
1973 seçimlerinde "ibre" sosyal demokratlara doğru
döndü.
ANAP, 12 Eylül'ûn olağanüstü koşullarında doğdu, ge-
lişti ve yine olağanüstü desteklerle bugüne kadar geldi.
Artık gidiyor...
Artık eriyor...
Ve artık yıkılıyor...
Bugüne kadar gitmemişse ve yıkılmamışsa bunu, 12 Ey-
lül'ûn sağladığı olağanüstü desteğe ve sosyal demokratla-
rın beceriksizliklerine, dağınıklıklarına ve bÖlünmüşlükleri-
ne borçludur.
ANAP'ın bu son kongresi, devletimize ve milletimize, az
gelişmiş demokrasimize ve arabesk liberalizme hayırlı ve
uğurlu olsun...
PENCERE
Baştarafı 2. Sayfada
sağlanabilir; yolları, caddeteri bozuksa, onarılabilir; aydınlat-
ması zayıfsa, tamamlanabilir; kanalizasyonu eksikse, yapt-
labilir; trafiği tıkanıksa, açılabilir; bütün bunlar para, zaman,
beceri işkjir; belediyelerin doğai hizmetteridir, sıradan sorun-
lardır; kent halkı beğenmediği belediye yönetimini seçimle
değiştirebilir; daha iyi hizmet verecek olanı yeğleyebilir...
Ama istanbul gibi tarihsel değerine paha biçilemez bir ken-
tin kimliği yok edildi mi...
Bir daha yerine konamaz.
Barbarlık yalnız gecekonduda değil, teknolojinin son ydn-
temlerini kullanan beton gökdelenlerde anıtlaşabilir; İstan-
bul'un üzerine çirkin bir karabasan gibi çökebilir.
•
Yüksel Çakmur rüşvet mi aldı?
Elinde belge varsa, suç duyurunu yaparsın; işte savcı, iş-
te yargıç...
Sözen suç mu işledi?
Eğer Nurettin Sözen, bu davada yargılanarak hüküm gi-
yerşe, İstanbul'da uygarlığı, kültürü, estetiği savunmak iste-
diği için cezalandırılan belediye başkanı diye tarihe gececek;
Dolmabahçe'de yapılacak gökkafesin önüne de yaşanan oia-
yın anlamını belirten bir taş dıkılecektir.
KİRALIK DAİRE
ARIYORUZ
Üniversitc öğretim görevlisi ve banka mcmuru eş
Gayrettcpc, Mecidiyeköy, Şişli'de sahibinden
kalorifcrli daire anyor.
Ev Tel: 175 64 33
KAMACHISPOR75SVSTBM