Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 MART 1991 CUMHURÎYET/15
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÛN
Uevtet Meteoroloji Işleri Genel
Müdüriüâûnderı alınan bılgıye go-
re yurdun kuzey ve dogu kesimlen
çok buhıtlu. Ona ve Dojju Karade-
niz Ve OoOu Anadolu'nun kuzey ve
Yagışlarkargyfcg
şeMinde olacak. Marmara ile yur-
dun iç kesimlerinde yer yer sis gö-
rülecek. HAA S1CAKLIĞI. Batı böl-
(jeterimi2de btraz artacak, ötekj yer-
lerde ûnemti bir deflişiklik olmaya-
cak- RÜZGÂR: Batı yönlerden ha-
fif, arasaa orta kuvvette esecek. De-
nizterimiate: Marmara. Bad Karade-
niz ve Kuzey Ege'de yıldız ve poy-
raz, ötekı demzlerde gûnbatısı ve lo-
dostan 6 kuvvetinde, saatte 10 ilâ
21, Akdeniz'de yer yer Z7 deniz mili hızla esecek. Dalga yük-
seklıjji, Akdeniz"de 2 ilâ 2.5 m dolayında bulunacak. Van Gö-
lü'nde hava: Kar yağıslı geçeceK Rûzgâr batı yönlerden orta
kuvvette esecek. Göl kûçük dalgalı. görûş uzaklıty 10 km,
yağış anında 2-4 km dolaymda olacak.
Adana
Mapazan
Mıyunan
Alyon
AJn
Antarj
Anöfcya
Antaiya
Artvm
* » n
BaMesr
Bilecık
Bmgöl
Brtks
Bokı
Bursa
ÇmMofe
Çoram
OHBf
A 16°
5 8° 2°El*rne
6 8° 2°Erancan
A 6° -3° Erzunım
K -2° 7° Eskfehr
S 5°-5°Gaaanlepp
A 16° 6°&resun Y
A 17° 6°GümüşhaneK
K 1°-«°HaM<ân
A 18° S°jspa»1»
S 5°-3"lmir
K
A
S
A
K
K 0°-3°Kastmonu B
8 3° -f Kaystfl B
S 9° 3°Kırttarel S
S 10° 3°Konya S
K 1° -5° Kûtahya A
A 12° yMalaty» K
7° 2°Mar»sa
8° 0°K.Manş
-1° -5° Meran
-^-»»MuCla
5°-5°Muş
8° 1°Mjd«
4° 2°0rtu
•2°-7° Rıa
3°-2° Samsun
7°-2°S«ft
7° 2°Sınop
15° 5°Sıvas
-2° -8° lekıntaO
2°-S° üjteDn
1°-S°Tunce*
8° 2°Uşak
2°-«° Van
50.30 Yozgat
2°-3° 2onguhJalı
O
.._.o /\ Helsınkı
J\ ^^^Lenınorad
Kopenhag Ti
(Oslo
açık » butudu
/fk a r l A-açık B-buluOu G-cuneşlı K-karlı Ss.s» Y-yaJmurFu
Kahıre*
DÜNYA'DA BUGÜN
Amsfcrtam B 10°
Amman A 18°
Nina
Barcetaıa
Basel
Belgrad
Berlm
Bonn
Brûksel
Budap«şS
Canevre
Crayır
ûdde
Dubaı
Frankhrt
Sme
KaNre
Kopgnhag
KSIn
üsfcoşa
A 15°
A 18°
Y 14°
Y 9°
B 15°
B 11°
B 10°
Y 12°
B 7°
Y 7°
A 24°
A 24°
A 25°
B 11°
A ie°
B 1°
A 19°
B 5°
B 11°
A 17°
Lenınfltad B 0°
Londra B 10°
MaJnd Y 12°
Mbno Y 13°
B -4°
B 12°
B -1°
B 11°
B 9°
A 24°
B 17°
B 10°
A 17»
B 8°
B 10°
Y 9°
MMı
NeıvVM
0 *
Pans
Prag
Rjad
Roma
Sofya
Şam
lelAvn
lunus
Venedrk
Vyana
VVt
y
VVastnngton - -
Zûr* Y 9°
BULMACA
6
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5
1/ Halk arasında ha-
ziran ayına verilen
ad. 2/ Yasama mec-
lislerinin birleşimle-
rinden her biri... Ru-
bidyum elementinin
simgesi. 3/ Bir or-
man agacı... Metal,
cam ya da topraktan
küçûk kap. 4/ Afri-
ka'nın en yüksek da-
ğı Kilimanjaro'nun,
yerli dillerde
"özgürlük" anlamı-
na gclen yeni adı. 5/
Muharrir... Yağmur
suyunun biriktiği çukur yer. 6/ Sa-
hip... Bir çeşit hamur yemeği. 7/
Uluslararası Basın Enstitüsü'nün
simgesi... KoUann gövdeye baglandı-
ğı bölüm. 8/ Ateş... Eti lezzetli bir
Utlı su balığı. 9/ Yağı abnmış sütten
ya da yoğurttan yapılan peynir...
Güçlü sevgi.
YUKARTOAN AŞAClYA:
1/ Halk arasında ekim ayına verilen
ad... Yön göstermek için belli yerle-
re konulan işaret. 2/ Verme, ödeme... Un, et ve bamya ile yapı-
lan bir yemek. 3/ Simge. 4/ Bir yüzey ölçüsü birimi... Bir tür
tavla oyunu. 5/ Ortaoyununda taklitçi... Bir spor takımırun göz-
de oyuncusu. 6/ Roma mitolojisinde aşk tannsı... Pembe renk-
li şarap. 7/ Bir cins baykuş. 8/ Insan türünün belli başlı ve de-
vamlı çeşitlerinden her biri... Şiilerde hoca, imam. 9/ Deniz su-
yunun donmasıyla kutup bölgelerinde oluşan buz alanı.
.60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
jllkcumatatıli
Tarla farelerinin
ölümü
huiunuf
( trohlıch
lUn A Uonlnıl
"^ılıın llınnm kemlrn.
7 MART 1931
Geçen salı günü içtima eden
tstanbul berberleri, cuma
günü dükkânlarım
kapamağa müttefikan karar
vermislerdi. Dün Istanbul ve
BeyoğJu ve Kadıköy'ündeki
berber dükkânlarının hemen
ekserisi kapanmıştır. Karar
hilâfına olarak dükkânlanm
açan bazı berberler,
aralanndaki tesanüde riayet
etmedikleri cihetle kapayan
berberler tarafından hoş
görülmemişlerdir.
Dün fŞRlcı ve eczacılaîtlan
hiç birisi dükkânını
kapamamıştır. Bu mes'ele
hakkında dün yaptığımız
tahkikatta, eczaaların
ruhsatiye mes'elesi için
•Sıhhiye Vekâletine müracaat edecekleri anlaşılmaktadır.
-Eczacdar, Etibba Odalarına mukayyet bulunduklan ve
•doktorlar gibi içtimaî vazifeleri kanunlarla tayin edilen
Ifen erbabından oldukları cihetle kendılerine esnaf gibi
'muamele tatbiki caiz olmadığı mütaleasmdadırlar.
İ30 YIL ÖNCE Cumhurıyet
:Üslere karşı gösteri
•7 MART 1961
*r Filozof Bertrand Russel ve ilim
• adamlan Collins ile Michale
; Scott'un başkanlığmdaki tngiliz
• sulhseverleri, paskalyada Holy
• Loch üssüne müteveccih geniş bir
Z harekâta girişeceklerdir. Bilindiği
I gibi birkaç gün ewel lskoçya'ya
'uğrıyacak denizaltıları Polaris
füzeleri Ue teçhiz edecek "Proteus"
; isimli ana gemi bu üsse gelmişti.
l Sulhseverler paskalyada girişecekleri harekâün plâmnı
îdttn açtklartuşlardır. Bu plâna göre yüzlerce kişi 21
• mayısta Holy Loch körfezine doğru Londra'dan yürüyüşe
; geçeceklerdir. Londra ile bu körfezin arası 700
• kilometredir ve bu uzun yürüyüş, altı hafta sürecektir.
• Yayalar Holy Loch'ta, aynı yere Londra'dan trenle gelen
l nümayişçilerle birleşecekler ve "Proteus" gemisine
î"hücuma" hazırlanacaklardır.
pKuyruk-düşük' meselesi
Adalet Partisı Genel Başkanı
Emekli General Ragıp Gümüşpala
iki gün önce Ankara II Idare
Kurulunun acılışı münasebetiyle
yaptığı konuşmada "düşük" ve
"kuynık" kelimelerinin
kullanılmasırun hatalı olduğunu ve
_^__ bu kelimelerin komünistler
•gıp GümiispaJa tarafından söylenegelen
yakıştırmalardan ibaret olduğunu ileri sürmüştü.
Çeşitli çevrelerde çeşitü yorumlara vesile veren bu sözler
i hakkında kendileriyle görüştüğümüz parti ileri gelenleri
Ive tarafsızlar düşüncelerini açıklamışlardır.
Eski Başbakan Yardımcısı Muharrem Kızüoğlu, "başla
, irlibatı yoksa kuyruk demekte mana yok. Eğer varsa onu
; başla birleştinnek daha doğru olur ki biz o başlara
j "düşükler" diyoruz. Siyasi ve parlamento tarihimizde
»uzun yülar kalabilecek güzel terimlerdir. Düşenler baştır.
İKuyrukla irtibatı varsa ona kuyruk demekte hiç mahzur
fyoktur. Çünkü bu kuyruklar midecidir. Mideye giden yol
;ağızdan başlar. O da başta bulunur. Kendine,
| izzetinefsine, şahsiyetine, haysiyetine sahip insan kuyruk
> olamaz."
GEÇE1V YIL BUGÜN Cumhuriyet
ISirkteyangın
Î7MART 1990
• 1 marttan bu yana Şişli'deki eski tETT otobüs garajında
'. gösterilerini sürdüren ünlü Moskova Devlet Sirki'nin
'. (Soyusko) çadırlannda çıkan yangın, 10 hayvanın
I yanarak telef olmasına yol açtı. Görgü tanıklannca sirkin
; hayvan barınağı olarak kullanılan bölüme, dışarıdan
* yanıcı madde atıldığı öne sürüldü. Şişli Cumhuriyet
• Savalığı ile Siyasi Şube Müdürlüğü yetkililerinin
I "sabotaj" olasılığı üzerinde durdukları öğrenildi. Itfaiye
; Müdürü Abdurrahman Kıhç, "Alevlerin bu kadar kısa
; sürede her tarafı sarması düşündürücü. Olayı değişik
boyutlarda incelemeye basladık" dedi.
T4KITSMA
Değer Yaı^ıları ve Basın
Birey olmak, genelden ayrılmaktır, kısacası farkhlıktır.
Bundan dolayı kişi horlanamaz, suçlanamaz.
Sayın Sedef Erkman'ın 24 Şubat 1991 ta-
rihli Cumhuriyet Gazetesi'nin "Tartışma"
sayfasında yayımlanan yazısında (Cumhu-
riyet, 24.2.1991, s. 15), magazin basınının,
toplumda "kotsal aile" gibi yerleşik değer
yargılanrun dışında yani kendi anlayışlan-
na göre yaşayan insanlara ilişkin olaylar
hakkında verdiği haber-yorum biçimi eleş-
tiriliyordu. Burada magazin basını, haber-
leri toplumun kahplaşmıs üslup, yargı ve yo-
rumlarıyla vermekle suçlamyordu.
Sözünü ettiğim yazı beni, basının top-
lumsal deger yargılan karşısındaki tutumu
konusunda düşünmeye sevk etti.
Bilindiği gibi basının ilk ve temel işlevi,
Ulkede ve dünyada olup bitenler hakkında
topluma doğru, güvenilir haber aktarmak-
tır. Ancak haberin içeriği yani girdi ve çık-
tılan toplumbilimin, daha teknik bir deyişle
"haber sosvolojisi"nin özgül alanında de-
ğerlendirilmelidir. Konuya bu açıdan bakıl-
dıguıda basının, içinde bulunduğu toplumu
güzellik ve çirkinlikleriyle, türlü renkleriy-
le yansıtan bir ayna işlevi gördüğü anlaşı-
hr.
Haber sosyolojisi bağlamında irdelemek
istediğim, yazılı basının ülkemizde sosyal
değer yargıları karşısındaki tutumu ve kul-
landığı üsluptur. Kuşkusuz yazılı basın der-
ken toptan bir değerlendirmeye gitmek doğ-
ru olmaz. Toplumsal değer yargılarına ters
düşen bir olayı, örneğin bekâreti ve evlilik
kurumunu fazlaca önemsemeden, fakat dü-
rüstlük Ukesinden de sapmadan arkadaşhk
ilişkilerine giren bir bayan hakkında çıkan
haberi magazin gazeteleri sansasyonel açı-
dan verirken fîkir gazeteleri bu tür haber-
lere çok az yer vermekte ya da olaya rasyo-
nel, sosyal ve düşünsel bir temelden yaklaş-
maktadırlar. Ülkemizde bir kısım magazin
basını, ne yazık ki cinselliği ya da bununla
dolayh olarak ilgili haberleri "maço kiütü-
ıü"yle sokaktaki adamın üslubuyla vermek-
tedir. Bu tutumun en önemli nedeni kuşku-
suz tirajdır.
O halde magazin basınının yukarıda ör-
neklenen türden haber verme özgürlüğünü
nasıl değerlendirmek gerekir? Yani basın,
toplumsal değer yargıları dışında birey ol-
manın gerektirdiği farklıhklara göre yaşa-
yan insanlara ilişkin olaylan ve haberleri
"toplum üslubuyla" verebihr mi? Bu soru-
ya yalınkat bir yanıt vermek güç. Burada de-
ğinilmesi gereken kavram "özel yaşamın
gizliligi" ilkesidir. Yaşamının temel değer-
lerini oluşturmak ve ona göre davranmak
kişinin temel bir özgürlüğüdür. Birey ol-
mak, genelden ayrılmaktır, kısacası farklı-
hktır. Bundan dolayı kişi horlanamaz, suç-
lanamaz. Işte basının haber verme özgür-
lüğünü sınırlayan temel ilke budur. Yani bi-
reyin saygınlığını ve onurunu zedeleyici bir
habercüik ve yorum biçimine kesinlikle gir-
memesidir. Nitekim anayasanın 20. maddesi
"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir" ku-
rahnı getirmektedir. Basın, bu temel özgür-
lüğü, "halk böyle haberler, yorumlar
istiyor" düşüncesiyle çiğneyemez. Çiğnedi-
ğinde tazminat yükümlülüğü altına girer.
Sonuç olarak şu söylenebilir: Basın, her
ne kadar icinden çıktığı toplumun değer
yargılanndan ve kültüründen soyutlana-
mazsa da haber ve yorumlarda bireylerin
özel yaşam ve değerlerine müdahale etme-
meli, onları sosyal değer yargılanyla yargı-
lamamalı ve toplumu yargıçlığa davet edici
bir üslup kullanmamalıdır.
MEHMET AKİF TUTUMLU
ÇAĞOAŞ YAYINLMO
İLHAN SELÇUK
7.000 lira
Ödemeli gönderilmez
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
Türk Ocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İSTANBU.L
VEFAT
tstiklâl Savaşı gazilerinden merhum Albay Arif
Dörter'in sevgili eşi, Merhum Ergin Dörter'in
kıymetli annesi; Aydın, Gönül, Yaiçın, Çetin ve
Atagün Dörter'in biricik annesi; Ibrahim
Bursalıoğlu, Biran, Gülen, Mesude, Şenol ve Suzan
Dörter'in sevgili kaymvalideleri; Arif, Sibel Bora,
Tayfun, Seba, Volkan, Gamze ve Mert Dörter'in can
babaannesi; Serdar, Selda ve Özlem Bursalıoğlu'nun
anneanneleri
HATİCEDÖRTER
(19O2-1991|
Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Cenazesi 7.3.1991 perşembe günü (bugün) Şenlikköy
Camii'ndeki öğle namazını müteakip Kozlu
Mezarlığı'nda toprağa verilecektir.
AİLESİ
7 TUR1
ja İngiltere'ye giden
herkes İngilizce öğrenmiyor.
Çünkü 7 TUR "İngrltere'de Eğitim' hızmetlenne,
ıngılızcenınyanısırabılgısayar turizm, otelcılık, ışletme,
borsa brokerlıği, pazartama, rektamcılık, «^ecutive-
sekreterlik. halkla ılışkıler gıbı mesleki eğitim
programlarını da kattı.
Şimdi 7TURagelenler, ısterterse Ingıtterede
1 sömestreden 2 yıla kadar süreli kurslarla "Cartjflcate" veya
Uluslararası geçediğı olan. Ön-üsans eşdeğen
"Advanced Diptoma" alabiliyortar.
Üniversiteeğıtimını Ingıtteredeyapmakısteyengençler
için zorunlu '0 LeveP ve 'A Level' üniversite oncesı hazırlık
eğitımı de 7 TUR'un sıze olan ılgîsinın yeni bir boyutu...
7 TUR'un hazırtadığı yeni eğitim programlarının aynntılı
dokümunü 7 TUR tngilter* EğMm Rehberi'nde"
bulacaksıriız
Bazıları meslek sahibi oluyor.
7TUR
T R M I L S I I O P
Inonü Cad 37/2 Gumuşsuyu 152 59 2114 Hat)
BAŞSAĞUĞI
Belediye Hastanesi personel şefimizin babası
RAFET TAJNYILDIZ'ın
ölümünü üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Ailesi
ve yakjnlanna başsağlığı dileriz.
BELEDtYE HASTANESt ÇALJŞANLARI
INGILIZCEYI
8 ayda konuşun,
Siz Amerikalı dostlarımızla tanıştıralım.
Tel: 349 59 38
Yetişkinlere Alman Filolojisi mezunundan
ALMANCA
13608 86
BİRTAN ALTUNBAŞ
(16 Ocak 1991)
Ey ömrünü destan gibi yürüyenler,
Yaşayan kimdir, gerçekte
Ölen kim,
Yaşarken bile tükenenler mi
Yılgın yılgın düşenler mi
Yoksa çekilip tarihin burçlanna
Bayrak bayrak ölümsûzleşenler mi
BİRTAN, Demokratik Üniversite mücadelesinde senı
unutmayacağız, unutturmayacağız...
OOTÛ'den AYÖ-DER'II ve Devrimci-Demokrat arkadaşlan
adına ÖZGÜR TAMCAN
TEŞEKKUR
Kızımız NİLÜFER ÖZGE'nin doğumunu
başarıyla gerçekleştiren
Jinekolog Opr. Dr.
TUĞRUL ERDENER
ile Bursa Konur Hastanesi ilgili doktor ve
personeline teşekkür ederiz.
DENİZ-OSMAN SOYOĞUL
BOBREK ARANIYOR
A Rh pozitif kan grubunda hamiyetli bir
' böbrek vericisi aranmaktadır.
Müracaat: 9-621-12284-12974-13858 (Denizli)
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Aydın Çubukçu'yla Söyleşi (6)
Dayak İyiyse, Yemekde İyi!
Aydın Çubukçu'yla söyleşiyi sürdürüyorum; soruyorum:
— Bir genel af, diye düşünüyorum. Sanıyorum herkesin
kafasında bu var: Mecliste var, partilerde var; "Başka yol yok"
filan deniyor. Bir de şu var; yarın cezaevlerinde "Biz af iste-
meyiz: Biz suçlu değiliz gibi. Yani bu... (Adalet Bakanı Sun-
gurlu da açıkladı, "Af için kolları sıvadık!" dedi. Semranım'ın
ANAP İstanbul il başkanlığı serüveni, bu duruma gelince, af
ne olur acaba? Her şey, biraz tezgâh da... Ben, Aydın Çu-
bukçu'yu dinliyorum...)
— O, küçük bir azınlıktır Ekmekçi; yani, af şöyle: "Özgür-
lük istiyoruz!" diyor adam. "Ben bunu ister kaçarak elde ede-
rim, isterse devletin açtığı bir af ile sağlarım" diyor. Af, iyi olur
ama.
Çıkarken, herkese soruyorum, "Ne istersin?" falan diye.
Bir arkadaşım şöyle bir espri yaptı: "Ben, dedi, bir şey iste-
miyorum; dışarıda gördüğün herkese şunu söyle: "Bu adam-
lar, artık yatamıyor. Ya-ta-mı-yooor!" Bunu söyle! (Gülüyor
Aydın) Şimdi, yatmak, yatmarnak bir şey meselesidir!" diyen
adam, artık çürümeye başlamıştır. Yani, dışarıyı aşırı dere-
cede özlemek, içeride yapabileceklerini hep ertelemek ve iş-
siz, güçsüz dolaşmak cezaevinde iyi görülmez ve kimse
"yatamıyorum!" demez, diyemez. Ayıptır çünkü. O arkadaş
bunu söyledi: "Ben de herkes adına söylüyorum, bunlar söy
lemezler ama, ben söytüyprum. "Yatamıyoruz kardeşim, bitti
bu iş, yeter artık!" diyor İşin esprisi ama şöyle bir şey var:
Gerçekten çok korktum; 10 yılı geçti herkes. Bu çok fazla bir
ceza. Yani ben, 19 yıl yattım, bir 19 yıl hadi, gözüm kesiyor,
yatarım ama, yani niye yatılsın ki? Bir nedeni kalmadı. Ayıp,
gerçekten ayıp! (Ceza ve Tutukevieri Genel Müdürü Atila Ben-
gü'yle konuşurken, yanımızda bulunan yardımcısı, Hüseyin
Turgut'a sormuştum; "Cezaevinde ne kadar yatabilirsiniz?"
diye; "Beş yıl" yanıtını vermişti. Beş yıldan sonrası çoktu.)
— Peki Aydın, bunu savaşa da benzetebilir miyiz? Adam
içeride yaşama savaşı veriyor bir anlamda...
— Evet...
— Belki de yani korkuyorum, intiharlar, cana kıymalar fi-
lan çoğalabilir buralarda.
— Çıkanlarda çok oluyor intihar!
— Dışarı çıkanlarda mı? Onu bilmiyordum.
— Birkaç arkadaşımı aradım, "intihar etti!" dediler.
— Allah, Allah!
— Evet. Bilmiyorum neden insanlar; içeride de oluyor. Son
Bartın'da bir arkadaş intihar etti, Azmi Mat. ilanlan filan çıktı
Cumhuriyet'te. Yakın oldu, geçen ay. içeride fazla olmuyor
intihar. Yani, o baskı dönemlerinde; "yeter artık yani öleyim
daha iyi!" deyip intihar edenler oldu. Ama, şu dönem fazla
olmuyordu. Azmi Mat, bir istisna! dışarı çıkınca intihar edenler
çok.
— Dışan çıkınca uyum sağlayamıyor belli ki. Bazı küçük şey-
ler insanı mutlu eder biliyor musun? Örneğin, oyunlarını oy-
namak, vb. gibi. Var mı öyle şeyler? Sabahleyin kalktığında
ne yapıyorsun, örneğin?
— Benim kendi programım biraz daha farklıydı; yani, çok
uzun saatler, çalışmayı isteyerek güne başlıyordum. Sabah
erken, yedi buçuk sekiz, kahvaltı dokuz; mutlaka masamın
başında olmak isterim. Ondan sonra da okuyacağım şeyler;
bunlar akşama dek doldurur; bütün zamanımı doldurur. Bu
arada eğer, çok ısrar ederierse top falan oynarım. Tabii, da-
ha önceki yıllar, daha sık spor yapıyordum, top oynuyordum,
falan ama, son zamanlarda birkaç açlık grevinden sonra, be-
densel olarak da pek yapamaz hale geldik. Hemen hemen
4>erkesin mutlaka bir günlük programı vardır. Bazıları elişi ya-
par, bazılan okur, yazar, az bir grup da sohbetle, bilmem neyle
geçirir, o alışkanlıklan oluşmuştur işte. Odadan odaya ziya-
retlere gidilir, çaylar demlenir, konuşulur falan da öyle. "Ha-
nımlann günü gibi'' deriz biz onlara, dalga geçeriz. Bir de
öyle grup vardır ama, herkesin bir programı vardır. Gerçek-
ten belirli bir programı olmayan, gününü nasıl geçireceğine,
sabahtari karar vermeyi başaramamış olan hapı yutar, ap-
tallaşır. İlişkileri, ilgileri dağılır. Kabuğuna çekilir, yatağından
cam çıkmak istemez. öyle insanlar da vardı; herkesle ge-
çimsizdir, herkesle kavga eder. Öyle tipler var. Ama, belli bir
programa, çalışma esasına göre yaşayan insan da sorun
olmuyor.
— Size verilen yemekler nasıldı? Yani...
— Fena değildi, yemek iyiydi.
— Et veriyorlar mıydı?
— Dayak çok sert, yemek çok iyi olur!
— Allah, Allah!
— O azaldıkça dengeye kavuşur. öyle bir şey var, bilmiyo-
rum, askeri cezaevlerinde de sivil cezaevlerinde de baskı ne
denli yoğun, koyuysa yemek o denli kaliteli olur. (Kendimi tu-
tamayıp gülüyorum!)
— Insanın güleceği geliyor!
— Bir kural bu! (Aydın da gülüyor) örneğin, Diyarbakır
1
dan da arkadaşlar, öyle anlatıyorlar; "en feci dayakları yedi-
ğimiz zaman, diyorlar, kızartma et, baklava gelir, aşureler gelir,
bilmem ne. Yeriz, moralimiz düzelir, yeni bir dayağa hazır otu-
ruz!" Belki onun için, belki bildikleri başka bir şey var, bilmi-
yorum ama, dayak iyiyse, yemek de iyidir!
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
"Süper Emekli Olamadım'9
SORU: Şubat 1988'de yaptığım emeklilik başvuram üzeri-
ne, bana 1988 ocak ayında yıiriiriüge giren yeni gös-
terge tablosunun, 10. derece 6. kademesinden ve 1.950
göstergeden, a
o 72 orandan, emekli aylığı bağlandı.
Hizmetim, Emekli Sandığı'ndan 1350 gün ve Sos-
yal Sigortalar Kunımu'ndan 8.990 gün olmak üzere,
toplam 10.340 giindtir.
Ocak 1991'den geçerli olarak göstergeler yiiksel-
tildiği halde, ben yine 1.950 göstergeden maaş aldım.
Siiper emekli olamadım. Bunun için bu uygulama-
nın doğru olup olmadığını bilmiyorum.
D.E.
YANm Süper Emeklilik Yasası olarak bilinen, 3395 sayıü "506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun Baa Maddelerinin Değiş-
tirilmesine ve Bu Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesine
Dair Kanun", 9 Temmuz 1987'de yürürlüğe girmiştir.
Yasanın yürürlüğe girdiği 9 Temmuz 1987'den önce, Sosyal
Sigortalar Kurumu'nca malullük, yaşlılık, dul ve yetim aylık-
lan tek bir "gösterge tablosu"ndan bağlanmaktaydı. Sigorta
primine esas tavan aylık kazanç da bu tablodaki tavan göster-
ge olan 1.400'ün geçerli katsayı çarpımına, yine geçerli sosyal
yardım zammı eklenerek bebrlenmekteydi. Tavan aylıklar da
gösterge tablosundaki 1. derece 9. kademeye karşıhk gelen bu
1.400 gösterge üzerinden hesaplanmaktaydı.
9 Temmuz 1987'den sonra ve 3395 sayılı yasa ile tavan gös-
tergesi 1.400'de son bu "gösterge tablosu"na bir de "üst gös-
terge tablosu" eklenmiştir. Eklenen "üst gösterge tablosu", 1.700
göstergeden başlamakta ve 6.400 göstergede son bulmaktadır.
1.700-6.400 arasındaki 95 göstergeden oluşan bu "üst gösterge
tablosu"ndan bağlanan aylıklar, süper emekli aylığıdır. Bu tab-
lonun tavan göstergesi olan 6.400'den bağlanan (1 Ocak
1992'den sonra) aylıklar süper tavan emekli aylığıdır.
Üst gösterge tablosunda yer alan 1.950 göstergeden yaşlılık
aylığı almaya hak kazananlar, süper emekliler arasında yer alır.
9 Temmuz 1987'den önce ve tüm SSK sigortalılanna uygu-
lanan gösterge tablosu değiştirilmiş ve bu değişiklik 31 Ocak
1991 günlü Resmi Gazete'de yayunlanmışür. Bu değişiklikle gös-
terge tablosunun ilk ve en düşük göstergesi olan 700, 1.000'e,
son ve en yüksek göstergesi olan 1.400 ise 1.560*3 yükseİtilmiştir.
9 Temmuz 1987'den sonra 3395 sayılı yasa ile uygulamaya
konulan ve 1700 ile başlayıp 6.400 göstergede son bulan "üst
gösterge tablosu"nda değişiklik yapılmamıştır.
Bu nedenle, üst gösterge tablosundaki 95 göstergeden biri
olan 1.950 göstergeden yaşlılık aylığı alanlann, göstergelerinin
yükselmesi söz konusu değildir.