22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MART 1991 CUMHURÎYET/15 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÛN Uevtet Meteoroloji Işleri Genel Müdüriüâûnderı alınan bılgıye go- re yurdun kuzey ve dogu kesimlen çok buhıtlu. Ona ve Dojju Karade- niz Ve OoOu Anadolu'nun kuzey ve Yagışlarkargyfcg şeMinde olacak. Marmara ile yur- dun iç kesimlerinde yer yer sis gö- rülecek. HAA S1CAKLIĞI. Batı böl- (jeterimi2de btraz artacak, ötekj yer- lerde ûnemti bir deflişiklik olmaya- cak- RÜZGÂR: Batı yönlerden ha- fif, arasaa orta kuvvette esecek. De- nizterimiate: Marmara. Bad Karade- niz ve Kuzey Ege'de yıldız ve poy- raz, ötekı demzlerde gûnbatısı ve lo- dostan 6 kuvvetinde, saatte 10 ilâ 21, Akdeniz'de yer yer Z7 deniz mili hızla esecek. Dalga yük- seklıjji, Akdeniz"de 2 ilâ 2.5 m dolayında bulunacak. Van Gö- lü'nde hava: Kar yağıslı geçeceK Rûzgâr batı yönlerden orta kuvvette esecek. Göl kûçük dalgalı. görûş uzaklıty 10 km, yağış anında 2-4 km dolaymda olacak. Adana Mapazan Mıyunan Alyon AJn Antarj Anöfcya Antaiya Artvm * » n BaMesr Bilecık Bmgöl Brtks Bokı Bursa ÇmMofe Çoram OHBf A 16° 5 8° 2°El*rne 6 8° 2°Erancan A 6° -3° Erzunım K -2° 7° Eskfehr S 5°-5°Gaaanlepp A 16° 6°&resun Y A 17° 6°GümüşhaneK K 1°-«°HaM<ân A 18° S°jspa»1» S 5°-3"lmir K A S A K K 0°-3°Kastmonu B 8 3° -f Kaystfl B S 9° 3°Kırttarel S S 10° 3°Konya S K 1° -5° Kûtahya A A 12° yMalaty» K 7° 2°Mar»sa 8° 0°K.Manş -1° -5° Meran -^-»»MuCla 5°-5°Muş 8° 1°Mjd« 4° 2°0rtu •2°-7° Rıa 3°-2° Samsun 7°-2°S«ft 7° 2°Sınop 15° 5°Sıvas -2° -8° lekıntaO 2°-S° üjteDn 1°-S°Tunce* 8° 2°Uşak 2°-«° Van 50.30 Yozgat 2°-3° 2onguhJalı O .._.o /\ Helsınkı J\ ^^^Lenınorad Kopenhag Ti (Oslo açık » butudu /fk a r l A-açık B-buluOu G-cuneşlı K-karlı Ss.s» Y-yaJmurFu Kahıre* DÜNYA'DA BUGÜN Amsfcrtam B 10° Amman A 18° Nina Barcetaıa Basel Belgrad Berlm Bonn Brûksel Budap«şS Canevre Crayır ûdde Dubaı Frankhrt Sme KaNre Kopgnhag KSIn üsfcoşa A 15° A 18° Y 14° Y 9° B 15° B 11° B 10° Y 12° B 7° Y 7° A 24° A 24° A 25° B 11° A ie° B 1° A 19° B 5° B 11° A 17° Lenınfltad B 0° Londra B 10° MaJnd Y 12° Mbno Y 13° B -4° B 12° B -1° B 11° B 9° A 24° B 17° B 10° A 17» B 8° B 10° Y 9° MMı NeıvVM 0 * Pans Prag Rjad Roma Sofya Şam lelAvn lunus Venedrk Vyana VVt y VVastnngton - - Zûr* Y 9° BULMACA 6 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 1/ Halk arasında ha- ziran ayına verilen ad. 2/ Yasama mec- lislerinin birleşimle- rinden her biri... Ru- bidyum elementinin simgesi. 3/ Bir or- man agacı... Metal, cam ya da topraktan küçûk kap. 4/ Afri- ka'nın en yüksek da- ğı Kilimanjaro'nun, yerli dillerde "özgürlük" anlamı- na gclen yeni adı. 5/ Muharrir... Yağmur suyunun biriktiği çukur yer. 6/ Sa- hip... Bir çeşit hamur yemeği. 7/ Uluslararası Basın Enstitüsü'nün simgesi... KoUann gövdeye baglandı- ğı bölüm. 8/ Ateş... Eti lezzetli bir Utlı su balığı. 9/ Yağı abnmış sütten ya da yoğurttan yapılan peynir... Güçlü sevgi. YUKARTOAN AŞAClYA: 1/ Halk arasında ekim ayına verilen ad... Yön göstermek için belli yerle- re konulan işaret. 2/ Verme, ödeme... Un, et ve bamya ile yapı- lan bir yemek. 3/ Simge. 4/ Bir yüzey ölçüsü birimi... Bir tür tavla oyunu. 5/ Ortaoyununda taklitçi... Bir spor takımırun göz- de oyuncusu. 6/ Roma mitolojisinde aşk tannsı... Pembe renk- li şarap. 7/ Bir cins baykuş. 8/ Insan türünün belli başlı ve de- vamlı çeşitlerinden her biri... Şiilerde hoca, imam. 9/ Deniz su- yunun donmasıyla kutup bölgelerinde oluşan buz alanı. .60 YIL ÖNCE Cumhuriyet jllkcumatatıli Tarla farelerinin ölümü huiunuf ( trohlıch lUn A Uonlnıl "^ılıın llınnm kemlrn. 7 MART 1931 Geçen salı günü içtima eden tstanbul berberleri, cuma günü dükkânlarım kapamağa müttefikan karar vermislerdi. Dün Istanbul ve BeyoğJu ve Kadıköy'ündeki berber dükkânlarının hemen ekserisi kapanmıştır. Karar hilâfına olarak dükkânlanm açan bazı berberler, aralanndaki tesanüde riayet etmedikleri cihetle kapayan berberler tarafından hoş görülmemişlerdir. Dün fŞRlcı ve eczacılaîtlan hiç birisi dükkânını kapamamıştır. Bu mes'ele hakkında dün yaptığımız tahkikatta, eczaaların ruhsatiye mes'elesi için •Sıhhiye Vekâletine müracaat edecekleri anlaşılmaktadır. -Eczacdar, Etibba Odalarına mukayyet bulunduklan ve •doktorlar gibi içtimaî vazifeleri kanunlarla tayin edilen Ifen erbabından oldukları cihetle kendılerine esnaf gibi 'muamele tatbiki caiz olmadığı mütaleasmdadırlar. İ30 YIL ÖNCE Cumhurıyet :Üslere karşı gösteri •7 MART 1961 *r Filozof Bertrand Russel ve ilim • adamlan Collins ile Michale ; Scott'un başkanlığmdaki tngiliz • sulhseverleri, paskalyada Holy • Loch üssüne müteveccih geniş bir Z harekâta girişeceklerdir. Bilindiği I gibi birkaç gün ewel lskoçya'ya 'uğrıyacak denizaltıları Polaris füzeleri Ue teçhiz edecek "Proteus" ; isimli ana gemi bu üsse gelmişti. l Sulhseverler paskalyada girişecekleri harekâün plâmnı îdttn açtklartuşlardır. Bu plâna göre yüzlerce kişi 21 • mayısta Holy Loch körfezine doğru Londra'dan yürüyüşe ; geçeceklerdir. Londra ile bu körfezin arası 700 • kilometredir ve bu uzun yürüyüş, altı hafta sürecektir. • Yayalar Holy Loch'ta, aynı yere Londra'dan trenle gelen l nümayişçilerle birleşecekler ve "Proteus" gemisine î"hücuma" hazırlanacaklardır. pKuyruk-düşük' meselesi Adalet Partisı Genel Başkanı Emekli General Ragıp Gümüşpala iki gün önce Ankara II Idare Kurulunun acılışı münasebetiyle yaptığı konuşmada "düşük" ve "kuynık" kelimelerinin kullanılmasırun hatalı olduğunu ve _^__ bu kelimelerin komünistler •gıp GümiispaJa tarafından söylenegelen yakıştırmalardan ibaret olduğunu ileri sürmüştü. Çeşitli çevrelerde çeşitü yorumlara vesile veren bu sözler i hakkında kendileriyle görüştüğümüz parti ileri gelenleri Ive tarafsızlar düşüncelerini açıklamışlardır. Eski Başbakan Yardımcısı Muharrem Kızüoğlu, "başla , irlibatı yoksa kuyruk demekte mana yok. Eğer varsa onu ; başla birleştinnek daha doğru olur ki biz o başlara j "düşükler" diyoruz. Siyasi ve parlamento tarihimizde »uzun yülar kalabilecek güzel terimlerdir. Düşenler baştır. İKuyrukla irtibatı varsa ona kuyruk demekte hiç mahzur fyoktur. Çünkü bu kuyruklar midecidir. Mideye giden yol ;ağızdan başlar. O da başta bulunur. Kendine, | izzetinefsine, şahsiyetine, haysiyetine sahip insan kuyruk > olamaz." GEÇE1V YIL BUGÜN Cumhuriyet ISirkteyangın Î7MART 1990 • 1 marttan bu yana Şişli'deki eski tETT otobüs garajında '. gösterilerini sürdüren ünlü Moskova Devlet Sirki'nin '. (Soyusko) çadırlannda çıkan yangın, 10 hayvanın I yanarak telef olmasına yol açtı. Görgü tanıklannca sirkin ; hayvan barınağı olarak kullanılan bölüme, dışarıdan * yanıcı madde atıldığı öne sürüldü. Şişli Cumhuriyet • Savalığı ile Siyasi Şube Müdürlüğü yetkililerinin I "sabotaj" olasılığı üzerinde durdukları öğrenildi. Itfaiye ; Müdürü Abdurrahman Kıhç, "Alevlerin bu kadar kısa ; sürede her tarafı sarması düşündürücü. Olayı değişik boyutlarda incelemeye basladık" dedi. T4KITSMA Değer Yaı^ıları ve Basın Birey olmak, genelden ayrılmaktır, kısacası farkhlıktır. Bundan dolayı kişi horlanamaz, suçlanamaz. Sayın Sedef Erkman'ın 24 Şubat 1991 ta- rihli Cumhuriyet Gazetesi'nin "Tartışma" sayfasında yayımlanan yazısında (Cumhu- riyet, 24.2.1991, s. 15), magazin basınının, toplumda "kotsal aile" gibi yerleşik değer yargılanrun dışında yani kendi anlayışlan- na göre yaşayan insanlara ilişkin olaylar hakkında verdiği haber-yorum biçimi eleş- tiriliyordu. Burada magazin basını, haber- leri toplumun kahplaşmıs üslup, yargı ve yo- rumlarıyla vermekle suçlamyordu. Sözünü ettiğim yazı beni, basının top- lumsal deger yargılan karşısındaki tutumu konusunda düşünmeye sevk etti. Bilindiği gibi basının ilk ve temel işlevi, Ulkede ve dünyada olup bitenler hakkında topluma doğru, güvenilir haber aktarmak- tır. Ancak haberin içeriği yani girdi ve çık- tılan toplumbilimin, daha teknik bir deyişle "haber sosvolojisi"nin özgül alanında de- ğerlendirilmelidir. Konuya bu açıdan bakıl- dıguıda basının, içinde bulunduğu toplumu güzellik ve çirkinlikleriyle, türlü renkleriy- le yansıtan bir ayna işlevi gördüğü anlaşı- hr. Haber sosyolojisi bağlamında irdelemek istediğim, yazılı basının ülkemizde sosyal değer yargıları karşısındaki tutumu ve kul- landığı üsluptur. Kuşkusuz yazılı basın der- ken toptan bir değerlendirmeye gitmek doğ- ru olmaz. Toplumsal değer yargılarına ters düşen bir olayı, örneğin bekâreti ve evlilik kurumunu fazlaca önemsemeden, fakat dü- rüstlük Ukesinden de sapmadan arkadaşhk ilişkilerine giren bir bayan hakkında çıkan haberi magazin gazeteleri sansasyonel açı- dan verirken fîkir gazeteleri bu tür haber- lere çok az yer vermekte ya da olaya rasyo- nel, sosyal ve düşünsel bir temelden yaklaş- maktadırlar. Ülkemizde bir kısım magazin basını, ne yazık ki cinselliği ya da bununla dolayh olarak ilgili haberleri "maço kiütü- ıü"yle sokaktaki adamın üslubuyla vermek- tedir. Bu tutumun en önemli nedeni kuşku- suz tirajdır. O halde magazin basınının yukarıda ör- neklenen türden haber verme özgürlüğünü nasıl değerlendirmek gerekir? Yani basın, toplumsal değer yargıları dışında birey ol- manın gerektirdiği farklıhklara göre yaşa- yan insanlara ilişkin olaylan ve haberleri "toplum üslubuyla" verebihr mi? Bu soru- ya yalınkat bir yanıt vermek güç. Burada de- ğinilmesi gereken kavram "özel yaşamın gizliligi" ilkesidir. Yaşamının temel değer- lerini oluşturmak ve ona göre davranmak kişinin temel bir özgürlüğüdür. Birey ol- mak, genelden ayrılmaktır, kısacası farklı- hktır. Bundan dolayı kişi horlanamaz, suç- lanamaz. Işte basının haber verme özgür- lüğünü sınırlayan temel ilke budur. Yani bi- reyin saygınlığını ve onurunu zedeleyici bir habercüik ve yorum biçimine kesinlikle gir- memesidir. Nitekim anayasanın 20. maddesi "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir" ku- rahnı getirmektedir. Basın, bu temel özgür- lüğü, "halk böyle haberler, yorumlar istiyor" düşüncesiyle çiğneyemez. Çiğnedi- ğinde tazminat yükümlülüğü altına girer. Sonuç olarak şu söylenebilir: Basın, her ne kadar icinden çıktığı toplumun değer yargılanndan ve kültüründen soyutlana- mazsa da haber ve yorumlarda bireylerin özel yaşam ve değerlerine müdahale etme- meli, onları sosyal değer yargılanyla yargı- lamamalı ve toplumu yargıçlığa davet edici bir üslup kullanmamalıdır. MEHMET AKİF TUTUMLU ÇAĞOAŞ YAYINLMO İLHAN SELÇUK 7.000 lira Ödemeli gönderilmez ÇAĞDAŞ YAYINLARI Türk Ocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İSTANBU.L VEFAT tstiklâl Savaşı gazilerinden merhum Albay Arif Dörter'in sevgili eşi, Merhum Ergin Dörter'in kıymetli annesi; Aydın, Gönül, Yaiçın, Çetin ve Atagün Dörter'in biricik annesi; Ibrahim Bursalıoğlu, Biran, Gülen, Mesude, Şenol ve Suzan Dörter'in sevgili kaymvalideleri; Arif, Sibel Bora, Tayfun, Seba, Volkan, Gamze ve Mert Dörter'in can babaannesi; Serdar, Selda ve Özlem Bursalıoğlu'nun anneanneleri HATİCEDÖRTER (19O2-1991| Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 7.3.1991 perşembe günü (bugün) Şenlikköy Camii'ndeki öğle namazını müteakip Kozlu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. AİLESİ 7 TUR1 ja İngiltere'ye giden herkes İngilizce öğrenmiyor. Çünkü 7 TUR "İngrltere'de Eğitim' hızmetlenne, ıngılızcenınyanısırabılgısayar turizm, otelcılık, ışletme, borsa brokerlıği, pazartama, rektamcılık, «^ecutive- sekreterlik. halkla ılışkıler gıbı mesleki eğitim programlarını da kattı. Şimdi 7TURagelenler, ısterterse Ingıtterede 1 sömestreden 2 yıla kadar süreli kurslarla "Cartjflcate" veya Uluslararası geçediğı olan. Ön-üsans eşdeğen "Advanced Diptoma" alabiliyortar. Üniversiteeğıtimını Ingıtteredeyapmakısteyengençler için zorunlu '0 LeveP ve 'A Level' üniversite oncesı hazırlık eğitımı de 7 TUR'un sıze olan ılgîsinın yeni bir boyutu... 7 TUR'un hazırtadığı yeni eğitim programlarının aynntılı dokümunü 7 TUR tngilter* EğMm Rehberi'nde" bulacaksıriız Bazıları meslek sahibi oluyor. 7TUR T R M I L S I I O P Inonü Cad 37/2 Gumuşsuyu 152 59 2114 Hat) BAŞSAĞUĞI Belediye Hastanesi personel şefimizin babası RAFET TAJNYILDIZ'ın ölümünü üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Ailesi ve yakjnlanna başsağlığı dileriz. BELEDtYE HASTANESt ÇALJŞANLARI INGILIZCEYI 8 ayda konuşun, Siz Amerikalı dostlarımızla tanıştıralım. Tel: 349 59 38 Yetişkinlere Alman Filolojisi mezunundan ALMANCA 13608 86 BİRTAN ALTUNBAŞ (16 Ocak 1991) Ey ömrünü destan gibi yürüyenler, Yaşayan kimdir, gerçekte Ölen kim, Yaşarken bile tükenenler mi Yılgın yılgın düşenler mi Yoksa çekilip tarihin burçlanna Bayrak bayrak ölümsûzleşenler mi BİRTAN, Demokratik Üniversite mücadelesinde senı unutmayacağız, unutturmayacağız... OOTÛ'den AYÖ-DER'II ve Devrimci-Demokrat arkadaşlan adına ÖZGÜR TAMCAN TEŞEKKUR Kızımız NİLÜFER ÖZGE'nin doğumunu başarıyla gerçekleştiren Jinekolog Opr. Dr. TUĞRUL ERDENER ile Bursa Konur Hastanesi ilgili doktor ve personeline teşekkür ederiz. DENİZ-OSMAN SOYOĞUL BOBREK ARANIYOR A Rh pozitif kan grubunda hamiyetli bir ' böbrek vericisi aranmaktadır. Müracaat: 9-621-12284-12974-13858 (Denizli) ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Aydın Çubukçu'yla Söyleşi (6) Dayak İyiyse, Yemekde İyi! Aydın Çubukçu'yla söyleşiyi sürdürüyorum; soruyorum: — Bir genel af, diye düşünüyorum. Sanıyorum herkesin kafasında bu var: Mecliste var, partilerde var; "Başka yol yok" filan deniyor. Bir de şu var; yarın cezaevlerinde "Biz af iste- meyiz: Biz suçlu değiliz gibi. Yani bu... (Adalet Bakanı Sun- gurlu da açıkladı, "Af için kolları sıvadık!" dedi. Semranım'ın ANAP İstanbul il başkanlığı serüveni, bu duruma gelince, af ne olur acaba? Her şey, biraz tezgâh da... Ben, Aydın Çu- bukçu'yu dinliyorum...) — O, küçük bir azınlıktır Ekmekçi; yani, af şöyle: "Özgür- lük istiyoruz!" diyor adam. "Ben bunu ister kaçarak elde ede- rim, isterse devletin açtığı bir af ile sağlarım" diyor. Af, iyi olur ama. Çıkarken, herkese soruyorum, "Ne istersin?" falan diye. Bir arkadaşım şöyle bir espri yaptı: "Ben, dedi, bir şey iste- miyorum; dışarıda gördüğün herkese şunu söyle: "Bu adam- lar, artık yatamıyor. Ya-ta-mı-yooor!" Bunu söyle! (Gülüyor Aydın) Şimdi, yatmak, yatmarnak bir şey meselesidir!" diyen adam, artık çürümeye başlamıştır. Yani, dışarıyı aşırı dere- cede özlemek, içeride yapabileceklerini hep ertelemek ve iş- siz, güçsüz dolaşmak cezaevinde iyi görülmez ve kimse "yatamıyorum!" demez, diyemez. Ayıptır çünkü. O arkadaş bunu söyledi: "Ben de herkes adına söylüyorum, bunlar söy lemezler ama, ben söytüyprum. "Yatamıyoruz kardeşim, bitti bu iş, yeter artık!" diyor İşin esprisi ama şöyle bir şey var: Gerçekten çok korktum; 10 yılı geçti herkes. Bu çok fazla bir ceza. Yani ben, 19 yıl yattım, bir 19 yıl hadi, gözüm kesiyor, yatarım ama, yani niye yatılsın ki? Bir nedeni kalmadı. Ayıp, gerçekten ayıp! (Ceza ve Tutukevieri Genel Müdürü Atila Ben- gü'yle konuşurken, yanımızda bulunan yardımcısı, Hüseyin Turgut'a sormuştum; "Cezaevinde ne kadar yatabilirsiniz?" diye; "Beş yıl" yanıtını vermişti. Beş yıldan sonrası çoktu.) — Peki Aydın, bunu savaşa da benzetebilir miyiz? Adam içeride yaşama savaşı veriyor bir anlamda... — Evet... — Belki de yani korkuyorum, intiharlar, cana kıymalar fi- lan çoğalabilir buralarda. — Çıkanlarda çok oluyor intihar! — Dışarı çıkanlarda mı? Onu bilmiyordum. — Birkaç arkadaşımı aradım, "intihar etti!" dediler. — Allah, Allah! — Evet. Bilmiyorum neden insanlar; içeride de oluyor. Son Bartın'da bir arkadaş intihar etti, Azmi Mat. ilanlan filan çıktı Cumhuriyet'te. Yakın oldu, geçen ay. içeride fazla olmuyor intihar. Yani, o baskı dönemlerinde; "yeter artık yani öleyim daha iyi!" deyip intihar edenler oldu. Ama, şu dönem fazla olmuyordu. Azmi Mat, bir istisna! dışarı çıkınca intihar edenler çok. — Dışan çıkınca uyum sağlayamıyor belli ki. Bazı küçük şey- ler insanı mutlu eder biliyor musun? Örneğin, oyunlarını oy- namak, vb. gibi. Var mı öyle şeyler? Sabahleyin kalktığında ne yapıyorsun, örneğin? — Benim kendi programım biraz daha farklıydı; yani, çok uzun saatler, çalışmayı isteyerek güne başlıyordum. Sabah erken, yedi buçuk sekiz, kahvaltı dokuz; mutlaka masamın başında olmak isterim. Ondan sonra da okuyacağım şeyler; bunlar akşama dek doldurur; bütün zamanımı doldurur. Bu arada eğer, çok ısrar ederierse top falan oynarım. Tabii, da- ha önceki yıllar, daha sık spor yapıyordum, top oynuyordum, falan ama, son zamanlarda birkaç açlık grevinden sonra, be- densel olarak da pek yapamaz hale geldik. Hemen hemen 4>erkesin mutlaka bir günlük programı vardır. Bazıları elişi ya- par, bazılan okur, yazar, az bir grup da sohbetle, bilmem neyle geçirir, o alışkanlıklan oluşmuştur işte. Odadan odaya ziya- retlere gidilir, çaylar demlenir, konuşulur falan da öyle. "Ha- nımlann günü gibi'' deriz biz onlara, dalga geçeriz. Bir de öyle grup vardır ama, herkesin bir programı vardır. Gerçek- ten belirli bir programı olmayan, gününü nasıl geçireceğine, sabahtari karar vermeyi başaramamış olan hapı yutar, ap- tallaşır. İlişkileri, ilgileri dağılır. Kabuğuna çekilir, yatağından cam çıkmak istemez. öyle insanlar da vardı; herkesle ge- çimsizdir, herkesle kavga eder. Öyle tipler var. Ama, belli bir programa, çalışma esasına göre yaşayan insan da sorun olmuyor. — Size verilen yemekler nasıldı? Yani... — Fena değildi, yemek iyiydi. — Et veriyorlar mıydı? — Dayak çok sert, yemek çok iyi olur! — Allah, Allah! — O azaldıkça dengeye kavuşur. öyle bir şey var, bilmiyo- rum, askeri cezaevlerinde de sivil cezaevlerinde de baskı ne denli yoğun, koyuysa yemek o denli kaliteli olur. (Kendimi tu- tamayıp gülüyorum!) — Insanın güleceği geliyor! — Bir kural bu! (Aydın da gülüyor) örneğin, Diyarbakır 1 dan da arkadaşlar, öyle anlatıyorlar; "en feci dayakları yedi- ğimiz zaman, diyorlar, kızartma et, baklava gelir, aşureler gelir, bilmem ne. Yeriz, moralimiz düzelir, yeni bir dayağa hazır otu- ruz!" Belki onun için, belki bildikleri başka bir şey var, bilmi- yorum ama, dayak iyiyse, yemek de iyidir! ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Süper Emekli Olamadım'9 SORU: Şubat 1988'de yaptığım emeklilik başvuram üzeri- ne, bana 1988 ocak ayında yıiriiriüge giren yeni gös- terge tablosunun, 10. derece 6. kademesinden ve 1.950 göstergeden, a o 72 orandan, emekli aylığı bağlandı. Hizmetim, Emekli Sandığı'ndan 1350 gün ve Sos- yal Sigortalar Kunımu'ndan 8.990 gün olmak üzere, toplam 10.340 giindtir. Ocak 1991'den geçerli olarak göstergeler yiiksel- tildiği halde, ben yine 1.950 göstergeden maaş aldım. Siiper emekli olamadım. Bunun için bu uygulama- nın doğru olup olmadığını bilmiyorum. D.E. YANm Süper Emeklilik Yasası olarak bilinen, 3395 sayıü "506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun Baa Maddelerinin Değiş- tirilmesine ve Bu Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun", 9 Temmuz 1987'de yürürlüğe girmiştir. Yasanın yürürlüğe girdiği 9 Temmuz 1987'den önce, Sosyal Sigortalar Kurumu'nca malullük, yaşlılık, dul ve yetim aylık- lan tek bir "gösterge tablosu"ndan bağlanmaktaydı. Sigorta primine esas tavan aylık kazanç da bu tablodaki tavan göster- ge olan 1.400'ün geçerli katsayı çarpımına, yine geçerli sosyal yardım zammı eklenerek bebrlenmekteydi. Tavan aylıklar da gösterge tablosundaki 1. derece 9. kademeye karşıhk gelen bu 1.400 gösterge üzerinden hesaplanmaktaydı. 9 Temmuz 1987'den sonra ve 3395 sayılı yasa ile tavan gös- tergesi 1.400'de son bu "gösterge tablosu"na bir de "üst gös- terge tablosu" eklenmiştir. Eklenen "üst gösterge tablosu", 1.700 göstergeden başlamakta ve 6.400 göstergede son bulmaktadır. 1.700-6.400 arasındaki 95 göstergeden oluşan bu "üst gösterge tablosu"ndan bağlanan aylıklar, süper emekli aylığıdır. Bu tab- lonun tavan göstergesi olan 6.400'den bağlanan (1 Ocak 1992'den sonra) aylıklar süper tavan emekli aylığıdır. Üst gösterge tablosunda yer alan 1.950 göstergeden yaşlılık aylığı almaya hak kazananlar, süper emekliler arasında yer alır. 9 Temmuz 1987'den önce ve tüm SSK sigortalılanna uygu- lanan gösterge tablosu değiştirilmiş ve bu değişiklik 31 Ocak 1991 günlü Resmi Gazete'de yayunlanmışür. Bu değişiklikle gös- terge tablosunun ilk ve en düşük göstergesi olan 700, 1.000'e, son ve en yüksek göstergesi olan 1.400 ise 1.560*3 yükseİtilmiştir. 9 Temmuz 1987'den sonra 3395 sayılı yasa ile uygulamaya konulan ve 1700 ile başlayıp 6.400 göstergede son bulan "üst gösterge tablosu"nda değişiklik yapılmamıştır. Bu nedenle, üst gösterge tablosundaki 95 göstergeden biri olan 1.950 göstergeden yaşlılık aylığı alanlann, göstergelerinin yükselmesi söz konusu değildir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle