23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahlbı Cumhunyct Matbaaulık vc Gazetecılık Turk Anonım Şırkctı adına Nıdir \wk 0 Gcnel Yayın Viuduru Hasu Cemal. Mucssese Muduru EmiDc Lşaklıgıl, Yazı Işlerı Muduru Ofcav GoiKasıa, 0 Haber Merkezı Muduru Yılçsa Ba>vr, Savfa Duzenı Yönetmenı All Acar 0 Temuktıer <v\k*R\ \hncl TID. IZMlR HıknKt Çtlınkan. ADANA ç « ı o Vı«enoglu k Pohııkı tclal Ha^MfK. Di, Habcrln tntıa Irin. Ekonoml C < v Tsrtu. , Sı-ndı.a ^ j ı ı l ı M n . kuhur Crfâl l»wr. l*unbu Hat>et!erı KMMI Ks(«k E^Itm (*•«* ^OIIM. 1un Haberkn Ncc^M Do«u. Spo' Danıjman \Malk«tlr \acdwM. Dız Yazılar Kmm Ç*l«k». *raqırma **•!»• \I|M>. Du/clımc ^MnHaJı Vum 0 koortııvaıar U « d korafcaı 0 MaJ, M«- trol LrkM 0 Mu^^be BataM \n*r 0 Buîse Plar ama Sc^fi ChiBiıtbwtfci 0 Rcklar- \>* Torva 0 Ek >av nlar HttlvB Akvol 0 td^re H*«MB Gıırrr 0 Uttm: Oa4rr <rük 0 Bıig Islcm >•* İRil 0 Pe~onc S«*p ) j « . Aunılıı Bajkan Nulır •>>* Okt>> U M taiçıB BB>«T Hasaa teaal Hık«wl Çrliakıyı. Oka> G M C B M . L far M M C I Sriçrt Basan «• VOMK. Cümhunyci Matbucıtık « Gazettoki TA.Ş Tilrkocag. Cad 39/4] Cafalc|hı «334 Ist PK 246 IsUnbul Tt\ 512 05 Q<- (20 hat), Tdtn 22246 F«A (ll 526 60 72 0 &mrfdA ^ ü n Zıva Gökalp Btv lnktlapS.No 19'*, Tet 133 II Al-f Trtex 42344 Fax (4)133 05 M 0 İuur- H Z.va Bh 1^2 S 2/3. TeL 13 12 30 Tel-r. 52359 ra« (51) 19 33 60 .hact Tıı # Adaaa Inönu Cad 119 S No < Kaı I Tet 19 37 52 (4 hai), Tetn 6215! Fax (71> 19 23 78 TAKVIM: 5 MART 1991 Imsak: 5.02 Guneş. 6.29 Oğle: 12.20 llcindı: 15.31 Akşam: 18.05 Yatsı: 19 24 MSÜ'DE 108. KURULUŞ TÖRENİ Türidye sanatını dtinyaya tanıtamadr Küitür Servisi — Mimar Si- nan Üniversitesi'nin (eski Sanayi-i Nefıse Mektebi ve da- ha sonra Güzel Sanatlar Aka- demisi) 108. kuruluş yıldönü- mU, dün üniversitenin oditor- yumunda düzenlenen bir tö- renle kutlandı. Törende bir konuşma yapan Mimar Sinan Üniversitesi Rek- törü Prof. Dr. Güdüz Gökçe, şunlan söyledi: "20 Temmuz 1982de 41 sayüı kanuı hük- mmmit karanuune ile kunıl- mm baluMan Minar Sinaa ÜaHcnHeti'aiıı kompozisyo- ı ı u iMkıMıfiiBda büyük bir böMnıiniİB Gnzel Suadar AkadeMİsi ile Devict Komser- mtavan'Bin bagiannasıyla, bir kmunifl ise Fea-Edebrjnt Fakttltcsl'Bİn kHrain otastaraMBgn görülür. ı iki bogön kunılu- l«Muı 10*. yılwı koÜMİıtıınız Guri Suattar AluMİemisi, öl- knıiıaı Batıh ••Un4a sanat dfrrtiBmi yapMflkve çok uznn yıttar tek kunnnıı olmak özel- HgİM, taşımış nsmi wlı|ııu aniversitemizJD karnlaşona kadar sBrdnnnaştür." tnsan topluluklannı toplum yapan faktörlerin başında sa- nat ve kültürün geldiğini söy- leyen Gökçe, şöyle konuştu: "Tophımlann saygmlıfını belirieye» de yahuzoı siyasal, aakcri ve ekoaoaak füçleri dc- |M, saaat ve küitür düzejleri otaaaktatlır. Ülkcmlz bugıin 4iayaca ae yank ki layıkı ile tMMamalrta halta daha acı- H çok zaman oiumsuz onymr- gılaria tkfertendirilmektedir. •Kaıni ve 'Miamar Sinan' ser- gücfi i e geçen yıiiarda dunya- ua öacmli merkezleriade geç- amiş ıtaıtatıi» açısından kü- (ttmaeameyecek sonnçlar alın- •uştır. Ancak ImgüBnn Türkiyesi'- oia sanatı ne mahiyette ve ne düeydedir? Bu gerektigİDce tautitauuıuştır, bjüaıneınekte- a%. Bonan düzeyİMn yökseltfl- •acai ve tamıdlması için çok rsria ptplmaa gerekmekte- Güei SaaaÜar Akadcmi- si, gözei sanatlar ve mimarlık ataalannda Devlet Konserva- tavan ise müzik, opera ve ti- ymtro abuüannda üniversite öaccsİBde bn amaçlar doğrul- l n ı ı d ı otumlu katkılar getir- mişlerdir." Mimar Sinan Üniversitesi Mezunlar Derne^ Başkanı Sa- mi Caad'in de bir konuşma yaptığı törende daha sonra es- ki müdür başkan ve rektörle- re, 50 ve daha fazla yılhk me- zunlara, 30, 29, 28, 27, 26 ve 25. hizmet yüını tamamlayan- lara, 1988 -1990 yüları arasın- da emekli olan öğretim üyele- rine şükran plaketi, 1990-91 öğretim yıh yetenek sınavlan yürütme komisyonu üyelerine de tesekkür belgesı verildi. Tören sonrası, kemancı Sa- iaa Akçıi ve piyanist Cana Gür- maa, Leclair, Beethoven, Dvo- rak ve De Falla'nın yapıtlann- dan olusan bir konser sundu- lar. HarbiyeAs Sineması, Akira Kurosava'nın 'Düşler'iyle 6 marttayeniden açılıyor Çı%m düşteld kaıııeraKüitür Servisi — "Ran" (Kargaşa) adlı fü- mi kısa bir sure önce Türkiye'de gosteriimeye başlanan ünlü Japon yönetmen Akira Kuro- sava'nın son fîlmi 'Düşler' yarın Harbiye As Sinemısı'nda galayla başhyor. Böylece bir başka •'diış" daha gerçekleşiyor, lstanbullu si- nemaseverlerin birkaç yıldır yoksun kaldıklan As Sineması, "Akira Kurosava'nın Düşleri"y- le yeniden açılıyor. Bugune kadar "Yedi Samuray", "Raşo- mon", "Kanlı Taht". "Dersu Uzala", "Kage- muşa", "Ran" gibı başyapıtlara imzasını atan Kurosava, son filmi "Dü^er"de degışik bır yol izleyerek ayn ayn bölumlerde sekiz duşünu be- yazperde>e aktardı. "Ran"ın çekimlerini ta- mamladıktan sonra 2 yıl 2 ay süren titiz bir hazırhğın ardından 28. yapıtı "Düşler"e giri- şen Kurosava, "Neden düşier" sorusunu şöy- le yanıtlıyor: Akira Kurosava, 2 yıl 2 ay süren titiz bir hazırhğın ardından gerçekleştirmiş 'Düşler'i. Japon yönetmen, 28. yapıtı için şöyle diyor: "Düşler o kadar aşırı ve olağanüstüdür ki gerçekleşmeleri olanaksızdır. Ama yine de taşıdıkları keskin duygularla gerçek deneyimler gibidirler. Kanımca düşler, insanın saf ve çılgınca isteklerinin billurlaşmasıdır!' "Düşlerin, insanın ovanık oldugu zaman- lar ruhunun en derininde taşıdıgı çılgın istek- ler olduguna inanıyorum. Ama bu duşler in- san u>kuda>ken kafasında gerçek olaylara dö- nuşur. Duşler o kadar aşın ve olağanüstüdür ki gerçekleşmeleri olanaksızdır. Ama yine de taşıdıklan keskin duygularla gerçek deneyim- ler gibidirler. Kanımca duşler, insanın saf ve çılgınca isteklerinin billuriaşmasıdır. tnsan duş gorurken bir dahidir, bir dahi gibi cesur ve atak. İşle, duşlerimin sekizini fılme doniıştu- nırkeu bu onemli gerçekten yola çıkbm. Boyie bir film yapılırken atılgan anlatımlar kulla- nılmalıydı. Tıpkı duşlerdeki gibi!" ''Duşler"le, 80. doğumgünunu kutlarken bir de özel Oscar ödulü'nun sahibi olan >arım yüzyülık sinema adamı Kurosava, son dönem- de hayranları arasında yer alan Steven Spiel- berg, Francis Ford Coppola, George Lucas, Martin Scorsese ve Brian De Palma gibi Ame- rikalı yonetmenlerden buyuk destek gördu. Nitekim, "Düşler"in Kargalar adını taşıyan bölûmünde oyuncular arasında sürpriz bir ısim var: Bu bölumde unlu ressam Vincent van Gosb'u Martin Scorsese canlandınyor. Ote yandan 'Akira Kurosava'nın Duşleri'n- de Japon yönetmenin onceki yapıtlarında rol alan seçkin adlar da yer ahyor. "Ran"da izlediğimiz Akira Terao ve Mieko Harada. "Kagemuşa"da oynayan Mitsoko Baişo, "Düşler"ın oyuncuları arasında. tlk duşun adı "Yagmur Arasından Güneş Parlıyor." "Şimdi kuçuk bir çocuk oldum. 5 yasındayım. Evimizin onunde geleneksei bir Japon kapısıoın altında yağmuru seyrediyo- rum." tlk düş böyle başlıyor. "Şeftali Bahçesi" adlı ikinci duşte tarlalar- da bir kızı izliyor. Kız, çıçeğe durmuş şeftali ağaçları arasında kayboluyor. Sonunda her şey yok oluyor, bir tek şeftali ağacı kahyor. "Tipi"de vadide 4 adam kar fırtınasında uyuyakalıyor. Çok güzel bir kar perisi göriı- nüyor. Ama gerçekten peri mi acaba? "Tanel"de savaştan tek sağ kalan olarak dö- nüyor Kurosava. Karanlık bir tunelde, öldu- rülenlerin hayaletleriyle göz goze geliyor. "Kargalar" adlı duş çekilmeden önce Ku- rosava, Hokkaido'da, Van Gogh'un tablola- nndaki buğday tarlasına uygun bır taria bul- du. Tarla bir yıl bakıma ahndı. Kargalar için ise bir kuş yuvası yapılarak 250 karga toplan- dı. Kuşların aynı yonde uçmalan sağlandı. "Kırmızı Fuji Daglan", yakın tarihin bir ka- rabasanı. Nilkleer patlamadan sonra Fuji Da- ğı erimeye başbyor. Efektlerine George Lu- cas'ın da yardımcı oldugu bu bolümde, kala- balık panik içinde kaçışırken Kurosava hıçbir şey yapamıyor, yalnızca kırmızı dumanlarla savaşıyor. "AgJayan Dev" adlı bölum, "Dünyanın so- nu olmalıydı. Ama ben yaşıyordum, yalnıziı- ğa alışmaya çalışarak" diye başlıyor. Fılm, "Su Deginnenlerinin Koyü" adlı son duşle bitiyor. Kurosava kendini çok güzel bir yerde buluyor. Orada karşılaştığı yaşlı adam, "Bugünun insanları doganın bir parçası ol- duklannı unutuyoriar" diyor. "Su Değirmen- lerinin Köyü", bir bakıma, Kurosava'nın duş- lerinin bir özeti. Tabiat ananın yitip gidişiyle birlikte ınsanoğlunun "yureği"nin de kaybol- duğunu vurguluyor Kurosava. "Düşler'Mn gorüntu yönetmenı Takao Sai- to daha önce "Yedi Samura)", "Kagemuşa" ve "Ran"da da Kurosava'yla çalışmıştı. "Duş- ler"in müziğini gerçekleştiren Şiniçiro Ikebe 1 nin ise Kurosava'nın "Kagemusa"sının ve Ima- nmra'nın "Narayama Türküsü"nün muzikle- rinde de imzası var. KUROSAVA BEŞ YAŞINDA — "Düşler" filminin Uk bölümunde Akira Kurosava beş jaşında. Bugün seksen bir yaşında olan Kurosava, film setinde, çocuklugunu oynayan oiuncuya son talimatlan veriyor. Ünlü İtalyan gazeteci Oriana Fallaci, savaş muhabirlerinin eleştirilerine hedef oldu Fallaci, Körfez'de 'ScucP gîbiydiPatlayan bombalar ve gaz maskeleriyle geçen uykusuz gecelerde Fallaci'nin yaptığı çekilmez star kaprisleri, diğer gazetecilere bol bol malzemesağladı. NİLGÜN CERRAHOCLU ROMA — "General Sch- warzkopf'u sevdim, çünkü oto- riter bir nineyi hatırlatıyordu bana. Hani iri yan, koca gogus- lü, biraz erkeksi ha\alı, geniş omuzlu, eli kolu büyuk nineler vardır >a onlara benziyordu Schwarzkopf. 1 metre 95 cm uzunluğunda, 12ü kilo agırlığın- daki bu adamın garip bir i\i ta- rafı vardı. O sert >uzunde gö- rünmez bir sevecenlik seziliyor- du. Hiç yanlış yapmayan, iyi konuşmasını beceren, son dere- ce de ciddi bu adam, karşısın- dakini kolayca ikna edebiliyor, saygı uyandınyordu." Dahran'dan son gönderdiğı yazılarından birinde böyle ta- nımlıyordu 'müttefik' generali, Oriana Fallaci. Vietnam savaşı- nın militan muhabiri ve 'tarih- le soyleşi'nin o unutulmaz aykın gazetecisi bu kez Dahran'dan bu tip bir iki ilgınç 'tipleme' ile 'tasvir' göndermekten öteye bır şey yapamadı. Savaşın onasın- da buyuk bir gürultuyle 'gitti', 'gidiyor', 'gidecek' söylentıleri arasında 'Corriere Della Sera'- run muhabiri olarak Arap yarı- madasına uçan Fallaci, İtalyan gazetecihğinin yeni isimlerı ara- sında tüpgaz patlamasından öteye gidemeyen bir 'Scud' gi- bi kaldı. Uluslararası basının, dunyayı kuçuk bir medya köyu- ne dönüşturen sert rekabet or- tamında, en iddialı isimlerle ya- nşa çıkan Fallaci, aslında yalnız İtalyan gazetecilerinin değil, tüm rakip meslektaşlarımn ağır eleştirilerine hedef oldu. Patlayan bombalar ve gaz maskeleriyle geçen uykusuz ge- celer arasında Fallaci'nin yaptı- ğı çekilmez star kaprisleri, diğer gazetecilere en az savaşın başak- törleri kadar malzeme sağladı. "Oriana Fallaci, şiradiye dek bi- ze Fidel Castro'nun kotü koku- sunu anlattı. Humeyni'nin kar- şısında çarşafını sıyırdı ve Aye- (ullah'a hakaret etti. Vietnam'- da, Lubnan'da, V unanistan'da, Filistin ve Arjantin'de cumhur- başkanlannın, devrimcilerin, azizlerin ve hükmedenlerin en mabrem hislerine tercüman ol- du. Ama bunlann hiçbiri anla- şılan, onu Suudi Arabistan'a hazıriayamadı. Daha dogrusu Suudi Arabistan, Fallaci'ye ha- nr degildi" diye yazdı 'Los An- geles Times'ın muhabiri Kim Murphy. Ve ekledi: "Suudi Arabistan'da mutlu gazeteciye rastlamak mümkün degildi. Bir karmaşa ve telaş ortamında apar topar gönderilen gazeteci- lerin çofu-sansür nedeniyle- askeri operasyonlardan uzak Dahran International Oteli'nin bannda sigara ardına sigara içip sö> lenmekten başka bir şe> ya- panuyorlardı. Ama kentin en lüks oteli 'Gulf Meridien'i seçen Oriana, sahneye sol taraftan girdi. Sağında Suudi Arabis- tan'ın en etkin gazetesinin genel ya>ın muduru Halit Miyena vardı. Miyena, Fallaci'yi cephe- ye göturmek için söz vennişti." Bundan sonra tüm Doğulular gibi 'hayır' diyemediği için Fal- laci'ye bu sozu veren Miyena'- nın randevu sabahı odasında nasıl uyuyakaldığını tum ayrın- tılanyla rapor eden Murphy, ln- giliz 'Guardian' gazetesinde de yayımlanan hıkâyesinde sabah saat 6.30'da ttalyan gazetecinin otelde çıkardığı çıngarı anlatı- yor. Randevu saatı 6.30'da Mi- yena'nın odasının telefonunu dakikalarca çaldırdıktan sonra Arap gazetecinin kapısım yum- ruklayan Fallaci, Hemingway gibi cepheye gidemeyeceğini an- lıyor. Daha sonra ofke içinde otel Iobisinde bir ileri bir geri, 'Halit bana haber lazım. Bana haber lazım' çığlıklarıyla gezı- nirken tespit edilen ve kafasını duvarlara vuran Fallaci, Miye- na'yı hastanelik ediyor. Ola>in arkasından, 'Yuksek tansiyon ve kalp çarpıntılanyla' hastane- ye kaldırılan Miyena Dahran'- da yaşanan 'Fallaci dehşetini' şoyle anlatıyor: "Sizi temin ede- rim ki korktum. Gerçekten korktum. Fallaci islerik çığlık- lar atıyordu. Ben ise orada sa- kin sakin otunıyordum. Kadın- lardan bövle bir muamele gör- meye alışık defilim. Birden fe- nalaştım. Karsımda oturan bir Mısırlı kalkıp yanıma geldi. 'Kim bu kadın? SUin bu ulkede onemli bir şahsiyet oldugunuzu bilmiyor mu' dedi. Ben 5 gaze- tenin birden genel yayın mudür- lügünu yapıyorum. Size temin ederim, burada Oriana Fallaci mitosu bitmiştir." Fallaci'yi yakmdan tanıyan italyan gazeteleri artık 60'ını ge- çen bu ünlu kadın gazeteci için, 'Yazık oldu' dediler. Fallaci'yi 'gerçek bir gazeteci olmamakia' suçlayan îtalyan meslektaşlar, 20. yüzyıl gazeteciliğinin 'mi- tos'lanndan bırine dönuşen bu ünlu ismin artık yerini 'yeni'le- re vermesıni salık verdiler. îstanbul'ııiî ınidyecisi,Midyath SUAT KOZLUKLL Mardin - Midyat, eşittır midye dolma. Mardin'de deniz yüzü görmeyen bu insanların, Istanbul'a gelerek deniz ürünle- rini satmalan ilgi cekiciydi. Ne- den midye dolma satarak geçım- lerini sağlıyorlardı? 5 yıl önce Istanbul'a gelen ve 5 yüdır midye dolma satarak ge- çimini sağlayan 15 yaşındakı Mehmet Çicek'e bu soruyu yö- nelttik. Yanıtını Çiçek de bilmi- yor. Akrabalarının yıllar önce bu işi yaptığını, ailesinin de Mardin'de geçimlerini sağlaya- mayınca Istanbul'a geldiklerini ve midye dolma satmaya başla- dığını belirtiyor. Çiçek, babası- nın pilavcılıkla uğraştığını, 10 yaşındaki kardeşi Ahmet'in de babasının yanında midye sattı- ğını behrtiyor. Mehmet, "Gece yanlarına kadar satıyorum. Bi- tirmeden eve dönemiyonım. Za- ten o saatlere kadar da bitmiş oluyor" diyor. 16 yaşındaki Abdullah Dağ, Mardin'in Midyat kasabasından 1 yıl önce Istanbul'a para kazan- mak amacıyla evh olan abisinin yanına geliyor. Midyeciliği Is- tanbul'daki hemşerilerinden öğ- rendiğmı belirterek "Bizim bir mesleğimiz yok. Zaten ilkokulu zar zor bitirdim. tş aradım, ama bulamadım. Baktım Mardinlile- rin hepsi midye ile uğraşı>or, ben de başladım" diyor. lzzet Akar, 19 yaşında. Mar- din'in Nusaybin ilçesınden. Mardin'deki şartların iyi olma- dığını, liseyi parasızlık yuzünden bıraktığını belirtiyor. Akar, 1 yıl İzmir'de aşçıhk yapmış, ama o da Korfez krizinden nasibini alarak 1 ay önce Istanbul'a ak- rabalarının yanına kaçıyor. Mevsım itibarıyla işlerin iyi gitmediğını belirten Akar, "Ya- zın midyecilik iyi para kazandı- nyormuş, yaza kadar çalışınm. Eger memnun kahnazsam çeker giderim İzmir'e. Zaten tstan- bul'a da alışamadım" diyor. Midyeciler, Mannara Denui'- nin çeşitli yerlerinden çıkanla- rak burada komisyonculara sa- tıhyor. Komisyoncular da Tarla- başı'nı mesken tutan Mardınli- lere servis yapıyor. Çuval hesa- bı satılan mıdyelerin çuvalı 18 ile 20 bin lira arasında değişiyor. Midyeler evlerde, kuçuklu bu- yuklü ayrılarak ayıklandıktan sonra önceden hazırlanan baha- ratlı pilav karışımı içlerine dol- duruluyor. Tablalara diziliyor. Kirli bir havlu ve bolca Iımon, doğru iskele onlerine. Haydı midye dolma, yok mu yiyen?.. GENÇ MİDYECİLER — Mardin'de deniz görmeyen gençler, tstanbul'da deniz urunleri satarak vaşamlarını kazanıyoriar. Midyeler evlerde kuçüklü buyuklu aynlıp avıklanıyor. tçierine baharatlı pilav dolduruluyor. Sonra doğnı iskele onlerine... Hayvandan insana Snsülirf hücresiDış Haberler Servisi — Ge- çen yılın haziran ayında Isveçli cerrahlar, kendi hücreleri ar- tık insülin üretemeyen bir şe- ker hastasının vucuduna insü- lin üreten hayvansal hücreler naklettiler. Haberi veren Al- man "Der Spiegel" dergisine göre ilk kez bu yabancı doku hastanın organizması tarafın- dan dışlanmadı ve vücuda uyum sağladı. Domuzdan alı- nan bu hücreler şimdi gerekli insulinin belli bir bölumünu düzenli olarak üretiyorlar. Her ne kadar ihtiyaç duyu- lan insulinin ancak yuzde 15'i bu yolla üretilebilse de, Stock- holm Üniversitesi Hastanesi'n- den cerrah Carl Gustov Groth, bu başarının çalışma- lara yeni bir boyut kazandır- dığı görüşunde. Üstelik doktor Groth, "yabancı hücrelerin hiçbir yan etki yaratmadan kabnUenildiğini" de belirtili- yor. Şeker hastalannı gunluk in- sülin iğnesinden kurtarmak için araştırmacılar uzun süre- dir "yabancı hücre nakli" üze- rinde çalışmalannı yoğunlaş- tırmış durumdalar. Memeli hayvanlar arasında özellikle domuzdaki insulinin insanın- kinden buyuk farklılık göster- mediğini belirten Groth, "51 aminoasitten yalnızca ikisi de- ğişik bir yapıya sahip" diyor. Cesaret veren bu ılk gınşim- den sonra şimdi lsveçli cerrah- lar aynı yontemı -lokal anas- tezi altında yabancı hücreler bir yapay hortum aracılığıyla karaciğere pompalanıyor- iki şeker hastasma daha uygula- dılar. Bu nakil yönteminin gelecek açısından şeker hasta- hğının tedavisinde "ciddi bir şans" yarattığını belirten Groth, ilerde belki böbrek, ka- raciğer ve kalp gibi başka do- muz organlarının da insana nakledilebileceğine dikkat çe- kiyor. Aileye hizmetler • ANKARA (AA) — Aile Araştırma Kurumu (AAK) Başkanı Necmettin Türinay, Türkiye'de aileye yönelik hizmetlerin Batı lîlkelerinde oldugu gibi disipline edilmiş, çerçevesi çizilmiş bir halde bulunmadığını söyledi. Türinay, Türkiye'de sağlam verilere dayanmadan yapılan bir 'yorum enflasyonu' olduğunu, AAK'nın, kendi çabşma alamnda bu durumu aşmayı hedefledigini bildirdi. Deri kanserine karşıhavuç • ANKARA (ANKA) — Havuç ve doğal A vitamini kaynaklannın özellikle deri kanserlerini önleyici rolü tartışılıyor. Türkiye'de yayımlanan Literatür dergisinin dünyanın güvenilir tıp dergilerinden 'The Lancet'ten alıntı yaparak yayımladığı bir yazıda, deride siğil benzeri oluşumlarla kendini gösteren kanser türlerinde A vitamininin önleyici rolüne değinildi. Yazıda, doğal A vitamini kaynaklannın bu konudaki etkilerine ilişkin çok sayıda araştırma yapıldığı ve bu arastırmaların olumlu baza sonuçlan gün ışıgına çıkardıgı kaydedildi. Veterinerler yanşacak • ANKARA (ANKA) — At yanşlannda oynanan bahisleri resmi olarak duzenleyen ve ikramiyelerin dağıtımını yapan Türkiye Jokey Kulübu, bu kez veterinerlik fakultesi öğrencilerini yanştıracak. Türkiye Jokey Kulübü, üniversitelerdeki tum veterinerlik fakültelerini birincilikle bitiren oğrencilere 8 milyon, ikincilikle bitirenlere ise 4 milyon lira ikramiye verecek. AlllLSOS sikkeleri • SAMSUN (AA) — Eski Samsun'un tarihteki yeri ve konumuna ışık tutan 2 bin 500 'Amisos Sikkesi' bir Alman profesör tarafından yabancılara tanıtılacak. Samsun Müze Müdürü Mustafa Akkaya, yaptığı açıklamada daha çok gumüş olan sikkelerin tüm Avrupa ülkeleri ile Amerika'da bol miktarda görulduğunü belirterek şunları söyledi: "Almanya Stuttgart Üniversitesi öğretim uyelerinden Prof. Eckart Olshausen başkanlığındaki bir ekip ile Samsun Muze Mudürlüğu'nün hiçbir yerde yayımlanmamış Amisos Sikkeleri uzerinde geçen yıl başlatılan çalışması bu yıl da sürecektir." Dekandan öneriler • KONYA (AA) — Konya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakultesi Dekanı Prof. Ibrahim Erkul, hastanelerde ahlak komiteleri kurulması, 'Hipokrat Yemini'nin de yeniden düzenlenmesi gerektiğini öne sürdü. Tıp alanındaki teknolojinin her geçen gün dev adımlarla ilerlediğini, bunun karşısında da hekimlik ahlakının yeniden gözden gecirilmesi gerektiğini belirten Prof. Erkul, ileri ülkelerdeki büyük hastanelerde ahlak komiteleri kurulduğunu, bu komitenin aldığı kararlarla doktorlara yardımcı olunduğunu, uygulamamn ülkemizde de gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi. Hanya'yı da Konyayı da gördüm. "Konya'y* mal götürüyoruz. Adam sigorta ettirmek Istedi malını. Ben: Sen sigoıtaya vereceğini bana ver, gerislne kanşma!' dedlm. Şereflikoçhisar düzünde uyumuşum. Cözümü hastanede açtım. Ne arabamda hayır var, ne yükte... Hanya'yı da gördüm, Konyayı da!" Sigorta Nalüiyat Sigortası Bir çağdaşlık simgesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle