Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 3 MART 1991
AIDS'TEN ÖLEN FOTOGRAFÇININ SERGİSt — Avııst-
ralyalı 63 ve 66 yagianndald ild lcadm Robert MapUethorpe'un
Vktoria Uhısal Gakrisj'nde açdan sergisinde sergilenen "Larry
ve Bobby' adlı resmine bakıyorlar. 1989 da AIDS'ten ölen
MaphJetborpe'un fotoğraflan, sanatçı Urtışmalı pek çok re-
sim çektigi ve bunlan sergjlediği için ABD'de tepki ile karşı-
lamnıs ve sanatçuun ABD'de sergi açması engellenmek isten-
mişti. (Fotoğraf: Reuter)
Istanbul
Dd daha
öldürüldü
İstanbul Haber Servisi — Fa-
tih'te bankacı bir kadın, eşi tara-
fından bıçaklanarak öldürüldü.
Fatih Hasan Aysan Mahallesi
öksözcü Sokak 22 numaradaki
evde dün saat 06.00 sıralannda
raeydana gelen olavda. Niyazi AJ-
tındaş (38), 12 yıllı'k eşi Meral Al-
tındaş'ı (32) henüz belirleneme-
yen bir nedenle bıçakiayarak öl-
dürdü. Olaydan sonra kacan Ni-
yazi Altındaş'ın işsiz olduğu ve
bir sürealkoltedavisigördüğü be-
lirtildi.
Beyo|lu Hocazade Sokak'ta
dün sabaha karşı meydana gelen
olayda da akli dengesi bozuk Sü-
heyla Fınldak (45) adlı kadın,
kimlikleri henüz belirlenemeyen
kişiierce feci şekildedövüJdü. Fı-
nldak, kaldınldığı Taksira tlk
Yardım Hastanesi'nde öldü.
SADDAM SAATLERİ — Ammanlılar, Körfez savaşı sıra-
sında Saddam Hüseyin'in lehinde pek çok gösleri yaptılar.
Saddam'ın resimJerini taşıyan birçok eşya da satışa sunuldu.
Reamde, Amman'da saülan Saddamlı bir saat görülüyor. (Fo-
toğraf: Reuter)
Baknnevierinde
depresyon riski
İSTANBUL (tÜHA) —
Amerika'da gerçekleştirilen bir
araştırmada, bakımevlerinde
kalan depresif hastalann, diğer
hastalara göre daha yüksek bir
ölüm riski taşıdıklan beürlendi.
'International Herald
Tribune' gazetesinde yer alan
bir habere göre araştırmacılar
bakıraevlerinde kalan 450 bin
yaşlı kadın ve erkeğin şiddetli
depresyon içinde bulunduğunu
tahmin ederken yüzde 80'inin
durumunun teşhis edilemediği-
ni bildiriyorlar. 'Amerikan Tıp
Birliği' dergisinde yayımlanan
araştırma, depresyon geçiren
hastalann yıl içinde yüzde 59
oranında ölüm riski taşıdıgını
gösteriyor.
Dr. Rouner, bu hastalann
psikoterapi ile iyileştirilebilece-
ğini belirtiyor.
BARIŞ GÜVERCİNLERİ — Körfez savaşı öncesinde ve sa-
vaş sırasında pek çok gösteri yapan banş yanlıları, bötttn ça-
balanna rağmen banşı saglayamadılar. Banş, sonunda sflah-
b sağlandı. Fransa'nm Toulouse kentinde bir anne ve çocu-
ğu, silabJa da olsa sağlanan banşı kutlamak için yüzlerine ba-
nşı simgeieyen güverdnJerin resimJerini çizdiler. (Fotoğraf:
AP)
HABERLERİN DEVAMI
Özallar'ın fırtmah günü
(Baftarafi 1. Sayfada)
Akbolul'un ise kongreyı izleme-
yecegi öğrenildi.
Semra özal'ın Istanbul ll
Başkanlığı'na aday olmasıyla
ANAP'ta ortaya çıkan tartışma,
Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın,
Semra özal'ın adaylığına karşı
çjkan Milli Savunma Bakanı
Hiisnö Doğan, Devlet Bakanlan
Mehmet Keçecikr, Cemii Çiçek
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu'yu "hedef" alan açıkla-
malanyla yeni bir boyut kazan-
mıştı. Hüsnü Doğan'ın bakan-
hktan azledilmesi ise ANAP
içinde, Istanbul il kongresi ön-
cesi, muhafazakâr - liberal ay-
nmını daha net çizgilerle günde-
me getirdi.
Istanbul İl Başkan adaylığına
"muhafazakâr" kesimin 18 ilçe
başkanı desteğiyle yeni bir aday
arayışı ise Semra özal yanlılanru
oldukça tedirgin ediyordu. Mu-
hafazakârlar önce, eski Türkiye
Odalar Birliği Başkanı Ali Coş-
kun'u, adaylık için iknaya calış-
tılar, ancak başaramadılar. Ar-
dından, Fatih İlçe Başkanı Ta-
lat YUmaz'ı, Semra özal'ın kar-
şısına aday olarak çıkardılar. Bu
arada Semra özal da kurucusu
ve Genel Başkanı olduğu Türk
Kadırum Güçlendirme ve Tanıt-
ma Vakfı'ndaki bu görevinden
istifa ediyordu.
Semra özal, tl Başkan aday-
lığı ile ilgıli çalışmalannı ANAP
ilçe örgütlerini ziyaretle başlat-
tı. Semra özal'a bu gezilerinde,
başta Devlet Bakanlan tbrahim
Özdemir, Enrüment Konukman,
Göneş Taner, Çalışma Bakanı
tmren Aykot ve Milli Eğitim Ba-
kanı Avni Akyol ile bazı Istan-
bul milletvekilleri eşlik ediyor-
du. Semra Özal'ı "kesin" destek-
leyen ilçeler arasında da Sanyer,
Beşiktaş, Beykoz, Kadıköy,
Eyüp ve Bayrampaşa yer alıyor-
du. Semra özal, Şile, Yalova ve
Adalar dışında tüm ilçeleri do-
laşıyor, tl Başkanlığı adayhğı ile
ilgili çalışmalannı zaman zaman
da il merkezi ve The Marmara
Oteli'nde yürütüyordu. Cum-
hurbaşkanı'nın eşine, il başkan-
lığı adaylığında tstanbul millet-
Aııtarktika'da
bir Türk
MELBOURNE (AA) —
Avustralya'da yaşayan Ozcan
Ertok, daha önce dört kez git-
tiği Antarktika'ya beşinci yolcu-
luğuna başladı.
Avustralya'ya 20 yıl önce yer-
leşen Ertok (58), caliştığı Avust-
ralya Milli Harita Dairesi'nin
Antarktika'da yürüttüğu araş-
tırmalara dört kez katıldığını
belirtti. Antarktika'ya giden ilk
Türk olan Ertok, bu kez ise kı-
tada maden çıkanlmasını pro-
testo eden çevreci örgüt Green-
peace'in seferine katılıyor.
vekillerinin 22'si de destek ver-
diklerini ortak bir bildiri ile
açıklıyorlardı. Daha sonra da Is-
tanbul dışındaki milletvekilleri
ve bakanlardan Mustafa Taşar,
Cengız Tuncer ile Namık Kemal
Zeybek de Semra özal'dan ya-
na tavır koyuyorlardı.
Semra özal, ilçe ziyaretleri ve
ildeki çalışmaları sırasında de-
legelerle görüşürken özellikle,
ABD'de tedavi gören ll Başka-
nı Eymen Topbaş'tan "destek"
aldtğını belirtiyor ve Topbaş'ın
"emaneti teslim etmekten mut-
luluk dtıydugunu soylediğini"
anlatıyordu. Partideki birlik ve
beraberliğin sağlanması için gö-
reve talip olduğunu ifade eden
Semra Ozal, ANAP'ın 2000'li
yıllara uygun bir yapıya kavuş-
ması ve 1983 ruhunu yeniden
hayata geçirmesi gereğini savu-
nuyordu.
Semra özal'm adaylığına kar-
şı çıkan 18 ilçe başkanı, kendi
aralannda yaptıklan bir toplantı
ile Fatih İlçe Başkanı Talat Yıl-
maz'ı adaylan olarak çıkanyor-
lardı. Talat Yılmaz'a destek ver-
mek üzere İstanbul'a gelen "asi
bakanlar", Hüsnü Doğan, Ab-
dülkadir Aksu ile Cerail Çiçek,
Ataturk Havalimanı'nda büyuk
bir gövde gösterisi ile karşılam-
yordu. Görevinden azledilen
Doğan ve diğer bakanlar Talat
Yılmaz'a destek çalışmalannı
sürdürüyorlardı. Kongreye dört
gün kala da "asi" bakanlardan
Mehmet Keçedler de bu çahş-
malara katılmak üzere İstan-
bul'a geliyordu. Bu arada Talat
YUmaz da Eymen Topbaş'ın
kendisine destek verdiğini açık-
lıyordu. Yılmaz, Topbaş'la bir
telefon görüşmesi yaptığmı ve
kendisine, "Seni destekliyorum,
çık ve bu işi bitir" dediğini ifa-
de ediyordu.
Cumhurbaşkanı Torgnt
Özal'ın ise bazı milletvekillerini
Köşk'e çağırarak Talat Yılmaz-
ın adaybktan çekilmesi için ken-
disini ikna etmelerini istediği be-
lirtiliyor, bu arada da "uzUşma"
çabalan harcanıyordu. ANAP
Teşkilat Başkanı Orhan Demir-
taş ile Genel Başkan Yardımcı-
lanndan Halil Özsoy'un bu gi-
rişimleri sonuçsuz kalırken mu-
hafazakâr kesimin adayı Talat
YUmaz, kesinlikle adaybktan çe-
kilmeyeceğini, vazgeçmesi gere-
kenin Semra özal olduğunu
söylüyordu.
Taraflar, kongrede kendileri-
ne avantaj sağlayabilmek için
sürekli delege toplantılan yapı-
yor her gün ayn ayn tahminler-
îe kongreyı kendilerinin kazana-
cağı görüşlerini yayıyorlardı.
Aynca basıüp dağıtılan ve dele-
gelere gönderilen bildirilerde, ta-
raflar birbirlerini ağır dille suç-
luyorlardı.
Kongre gününe gelindikçe
Semra Özal ile Talat Yılmaz'ı
destekleyen delegeler tam anla-
mıyla netlik kazanmıyordu. An-
cak İstanbul il doğal delegesi
olan milletvekillerinin tavırlan
ortaya çıkmıştı. Semra özal'ın
yanında yer alan İstanbul millet-
vekillerinin listesi şöyleydi: Mus-
tafa Taşar, tbrahim Özdemir,
Ercüment Konukman, Güneş
Taner, Avni Akyol, tmren Ay-
kut, Namık Kemal Zeybek, Biı-
lent Akarcalı, Cavit Kavak, Al-
Un Kavmk, Sudi Türel, Safa Gi-
ray, Cevdet Akçalı, Fernıb Üter,
Leyla Yeniay Köseoğlu, Orhan
Ergüder, Reşit Ülker, Yaşar Ai-
bayrak, Sadi Abbasoğlu, Ali
Tannyar, Hilmi özen ve Temel
Giindogdu.
Talat Yılmaz'ı Adnan Kahve-
ci, Baki Albayrak, Adnan Yıl-
dız, Nuri Gökalp, Hayreltin FJ-
mas ve Talat İçöz destekliyordu.
Teşkilat Başkanı Orhan Demir-
taş ise tarafsızdı.
lstanbul'daki ilçe başkanlan
düzeyindeki Semra özal ve Ta-
lat Yılmaz'cı ayrışma şöyie ol-
muştu:
Semra Özal'cılar Beşiktaş,
Sanyer, Kadıköy, Üsküdar, Be-
yoğlu, Beykoz, Eyüp, Bayram
paşa, Zeytinburnu, Pendik, Bü-
yukçekmece.
Talat Yilmaz'cüan Bakırköy,
Küçükçekmece, G.Osmanpaşa,
Fatih, Silivri, Çatalca, Adalar,
Şile, Eminönü, Yalova, Kartal,
Ümraniye ve Şişli.
Hilton Convention Center'da
bugün saat 10.00'da başlayacak
kongrede 600"ü ilçelerden, 29'u
milletvekili ve 32'si de il yöne-
tirn ve disiplin kurulu üyelerin-
den oluşan toplam 661 delege oy
kullanacak. Semra Özal'ı des-
tekleyen kesimin, kongre divan
başkanhğına Devlet Bakanı tb-
rahim Özdemir'i aday gösterece-
ği belirtiliyor. Ancak Ytlmaz ta-
raftarları buna karşı çıkarak,
kendilerinin de Hüsnü Doğan'ı
ya da Alpaslan Pehlivanh'yı
aday çıkaracaklannı soylüyor-
lar. Yılmazcılar, Adalet Bakanı
Oltan Sungurlu'nun divan baş-
kan adayı olması durumunda
ise destek vereceklerini belirti-
yorlar.
Bu arada kongreye Başbakan
ve ANAP Genel Başkanı Yüdı-
nm Akbulut'un katılma olasılı-
ğının az olduğu belirtildi. Ancak
ANAP Genel Merkez yönetimi
ile çok sayıda milletvekili ve ba-
kanlann kongreyi izleyeceği ifa-
de ediliyor.
İlçelerin delege sayılan şöyle:
Bakırköy (97), Kadıköy (69),
Fatih (56), Kartal (36), Üsküdar
(35), K.Çekmece (32), Şişli (31),
G.Osmanpaşa (27), Beşiktaş
(26), Beyoğlu (23), Kâğuhane
(21), Bayrampaşa (18), Eyüp
(18), Pendik (17), Z.Burnu (14;,
Ümraniye (14), Sanyer (13), Bey-
koz (13), Yalova (8), Eminönü
(7), R Çekmece (7), Silivri (6),
Çatalca (6), Adalar (3) ve Şile
(3).
PORTRE SEMRA ÖZAL
Bozuk daktilonun kerameti
Semra
Yeyinmen
İstanbul'da
doğmuş. Bir
kaynakçı
ustasının kızı.
Şansı
Nişantaşı Kız
Ortaokulu'nd-
an mezun
olduktan
sonra
Ankara'ya
gidip Elektrik |
lşleri Etüt
İdaresi'nde
daktilograf
olarak
çalışmaya
başlamasıyla
değişiyor.
Semra
Yeyinmen, o sıralarda ejinden boşanmış
olan mühendis Ibrgut Ozal'la tanışıyor.
Turgut özal, Semra Yeyinmen'in
"çaktırmadan" bozduğu daktilosunu tamir
ederken aralarında büyük bir sevgi
doğuyor, ardından da evleniyorlar.
Semra-Turgut özal çiftinin evliliklerinin
yedinci ayında Zeynep, ardından da Ahmet
ve Efe dünyaya geliyor. Bayan Özal'ın
toplumdaki yeri, kocası Turgut özal'ın
siyasi kariyerine paralel olarak değişiyor.
özallar her yerde el ele; kâh Mekke'ye
gidip "hacı" oluyorlar, kâh yakm
arkadaşlarının yatlarıyla Türkiye'nin
bilinmeyen koylannı keşfe çıkıyorlar.
Bayan Ozal hep giindemde Bir süre
saçlannm rengi, biçimiyle, bir süre içtiği
pürolar ve içkilerle, bir süre giydikleriyle ya
da taktığı mücevherleriyle gündeme geliyor.
Foto muhabirleri, Bayan ÖzaFın giysilerinin
renk ve biçim değiştirmesinin hızına
yetişemezlerken, Bayan özal Vizon
dergisinin spotlannın karşısında mankenlik
yapıyor. 1984'te gardrobundaki elbiseleriyle
defile yapan Bayan özal'a aile ve parti
içindeki muhafazakârlar tepki gösteriyor.
Bayan Özal'ın sevdiği şeylerden biri de
Türk sanat müziği. Sık sık gittiği eğlence
yerlerinde, özel davetlerde sanatçılarla
birlikte şarkılar söylüyor. O sıralarda elini
öpen sanatçıları "himayesine" aldığı
yazılıyor. "Mnhteşem Süleyman" sergisinin
Londra'daki açılışında yaptığı lngilizce
konuşmayla Lady Diana'nın dalga geçtiği,
gazetelerin birinci sayfa haberleri arasında
yer alıyor. Ama basında uzun süre yazılan
konulann başında halk arasında
"Papatyalar" diye bilinen Türk Kadınmı
Tanıtma ve Güçlendirme Vakfı'nın
etkinlikleriyle "Gölbaşı Olayı" geliyor. O
günlerde Karlsruhe Başkonsolosu olan
Bflge Erol ile özel Kalem Müdiresi Sevinç
Togman'ın da adlannın kanştığı olaya
ilişkin "esrar perdesi" kalkmıyor, ama Erol
ve Toğman görevlerinden oluyor.
"Papatyalar Vakfı" ise gündemden hiç
inmedi. Bazen Güneydoğu'da çocuklara
dağıttıkları lolipoplarla, bazen topluca
kıydıkları nikâhlarla "Papatyalar"dan sık
sık söz edildl En çok da Yıldız Sarayı Has
Bahçe'de düzenledikleri balo konuşuldu.
Bayan Özal'ın kayınlan Korknt ve Yusuf
Bozknrt Ozal'la da hep "soğuk" ilişkileri
oldu. Ailenin bu "muhafazakâr" kanadı
Korkut ve Yusufa yakın olan partililerle de
yıldızı hiç banşmadı. Hatta Mehmet
Keçeciler'i ANAP yönetiminden
uzaklaştırmak için bir yat gezisinde eşi
Turgut Özal'la "lades" tutuştu. Ladesi
kazanınca da Keçedler ANAP Genel
Başkan Başyardımcılığı'ndan uzaklaştırıldı.
Eşi Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı
seçilmesiyle "First L4idy"liğe yükselen
Semra özal, bir süredir "sıcak" baktığı
"aktif politikaya" girme kararı alınca da en
buyuk tepkiyi ailenin bu kanadından aJdı.
PORTRE TALAT YILMAZ
Aday olunca yıldızı parladıPoütika
dunyasının
gündemine bir
anda "Semra
özal'ın
rakibi" olarak
giren Yılmaz,
Bolu'ya bağlı
Düzce
ilçesinin
Kaynaşh
beldesi Çelen
köyünde 1952
yılında
doğdu. İlk ve
orta öğrenimini
Düzce ve
Adapazan'nd-
a tamamlayan
Talat Yılmaz,
1975 yılında
ÎTÜ Makine Fakültesi'nden, makine yüksek
mühendisi olarak mezun oldu.
DPT Teşvik Uygulama Genel
Müdürlüğü'nde proje değerlendirme
uzmanı olarak çalışan ve bir dönem de
Sanayi ve Teknoloji Bakanhğı'nda Demir-
Çelik Şube Müdürlüğti yapan Yılmaz, 1980
yıhndan itibaren de kendi işini kurarak
ticaretle uğraşmaya başladı. Bu arada
hurda gemi alım satımı ile uğraşan Yılmaz,
İran'a yapılan demir-çelik ihracatında da
önemli rol oynadı.
1983'te ANAP'ın kurulmasıyla aktif
siyasete atılan Yılmaz, Fatih ilçe örgütünde
uzun yıllar delege ve yönetim kurulu üyeliği
yaptı. ANAPın son ilçe kongresinde ise
ilçe başkanhğına secilen Talat Yılmaz, parti
içi gelişmelerde muhafazakâr kesimin
yanında yer aldı. Hakkında zaman zaman
çeşitli dedikodular çıkan Yılmaz, 1988'de,
şirketlerinden Yekta ve Furkan Dış Ticaret
için konkordato istedi, ancak daha sonra
bundan vazgeçerek gayri menkullerini satıp
banka kredi borçlannı ödediği ortaya çıktı.
Bunun yamnda Yılmaz'ın bazı firmalara
aracılık yaptığı ve bu firmalar "haksız"
vergi iadesi sağladıklan gerekçesiyle
mahkemelik oldu.
Talat Yılmaz'ın, ANAP İstanbul İl
Başkanlığı'na adayhğı, muhafazakâr
kesimin eski Türkiye Ödalar Borsalar
Birliği Başkanı Ali Coşkun'un ikna
edilememesi ile ortaya çıktı.
ABD, savaş sonrası denge arayışında
UFUK GÜLDEMtR
WASHI\GTON — Körfez
savajında üstlendiği rol sonu-
cunda kendisini otomatik ola-
rak Ortadoğu'daki güç dengesi-
nin önemli bir parçası konu-
munda bulan ABD, şimdi sa-
vaştan sonra aniden bölgeden
çekilip giderse bu dengede mey-
dana gelebilecek boşluğun yara-
tacağı yansımalan kestirmeye
çalışıyor. Bu yüzden de savaş
sonrasına dönük planlar konu-
sunda çok aceleci davranmaya-
cağımn sinyalini veriyor.
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker önümüzdeki hafta bu ko-
nuları görüşmek üzere bölgeye
geliyor. Amerikan basınına yan-
sıdığı kadarıyla Baker'in elinde
hazır bir reçete yok. Washing-
ton, savaş ertesini de tıpkı savaş
öncesinde yaptığı gibi dikkatle
planlayarak müttefiklerle dü-
zenü damşmalar yaparak ve gö-
rüş birliği sağlayarak oluştur-
mak istiyor.
Öncelikler
Ancak çerçevesi ne olursa ol-
sun her tür savaş ertesi senaryo-
da, Irak lideri Saddam Hüse-
yia'in iktidarda olup olmama-
sımn önemli bir oğe olarak siv-
rileceği anlaşılıyor. ABD, Sad-
dam Hüseyin'in yok edilmesi
için doğrudan inisiyatif alınma-
sını siyasal açıdan sakıncalı bu-
luyor. Ama öte yandan da ra-
kjplerine yolu açmak için say-
gınlığını sarsmak istiyor. ABD'-
nin eski Dışişleri Bakanı Henry
Kissinger önceki gece ABC
TV'sine "Saddam Hüseyin'i
Iraklıların yıkması daha
uygundar" dedi. Saddam Hü-
seyin öğesi bir yana bırakıldığın-
da ABD'nin savaş sonrası önce-
likleri şöyle sivriliyor.
1) Bölgesel güvenlik düzenle-
mesi: Irak'ın altıda biri şu an-
da ABD'nin işgali altında.
ABD'nin buradan çekilirken
Kuveyt'in sınırlanna komşu bu
topraklann en azından askerden
anndınlmış bölge olarak korun-
ması için bazı çabalar içinde
olacağı anlaşılıyor. Bu toprak-
ların aynca Irak'ın BM karar-
lan uyannca Kuveyt'e ödemesi
gereken tazminat gibi sorunla-
nn çözümünde de koz olarak
kullanılabilecegi yönünde işaret-
ler bulunuyor.
ABD'nin BM banş gücü gibi
takviyelerle Kuveyt'in sınır gü-
venlik sorynunu çözümledikten
sonra kara ordusunu çekmeye
başlayacağı bildiriliyor. Beyaz
Saray Genel Sekreteri John Su-
nunu son olarak Bush'un Kör-
fez'de kara ordusu bırakmak ni-
yetinde olmadığını soyledi. Pen-
tagon kaynaklan da kara ordu-
sunun çekileceğini, ama Kör-
fez'de önemli ölçüde depolan-
mış malzeme bırakılacağını ve
eskisinden daha büyuk bir do-
nanma gücü bulundurulacağmı
belirtiyor.
Tüm bunlar kısa vadeli, gü-
venliğe dönük, bir de uzun va-
dede bölgede kurulacak güven-
lik rejimi konusu var. Henüz bu
rejim entelektüel düzeyde ol-
maktan öteye geçmiş değil. Bu
sisteme hangi Ulkeler dahil ola-
cak? Dahil olan ülkelerin nüfus-
lan ciddi bir askeri güç çıkarma-
ya yeterli mi? Yetersizse bunu
hangi ülkeler sağlayacak? ABD
Dışişleri Bakanı James Baker
önümüzdeki hafta bölge lider-
leri ile yapacağı görüşmelerde
bu sorulara yanıt arayacak.
Filistin sorunu
2) Filistin sorunu: Baker'in
bölgeye yapacağı gezide günde-
mindeki önemli maddelerden
birisini de Filistin sorunu oluş-
turacak. ABD, Filistin sorunu
varlığını sürdürdükçe Ortado-
ğu'da banş »e istikrarın sağla-
namayacağını biliyor. Ancak bu
konuda hızla adım atılması,
Saddam Hüseyin'in siyasi bir
zafer elde etmesi anlamına ge-
lebileceği için konunun hemen
üzerine gitmek, hele uluslararası
bir konferansa yanaşmak iste-
miyor. Bu sorunun çözümünün
önündeki ikinci engel de böyle
bir adun atılması halınde Fiİis-
tinlileri kimin temsil edeceği.
FKÖ hderi Yaser Arafal Kör-
fez krizinde yenilen tarafı tuttu.
Üstelik de bu tavnyla Arap dun-
yasının önemli bir bölümünü
karşısına aldı. Suudi Arabis-
tan'ın VVashington Büyükelçisi
geçenlerde Arafat için
"palyaço" lafım kullandı. Ku-
veyt'in ABD Büyükelçisi de Fi-
listin sorununun çozumü için
"Fliistintiierin daha sorumlu bir
lider bulması gerektiğini"
söyledi.
Arap dünyasındaki bu hava-
ya bakıldığında FKÖ liderliği ile
yalnızca İsrail'in değil, Arapla-
nn bir bölümünün de sorunu ol-
duğu görülüyor. Buna ek olarak
ABD'nin Ortadoğu poütikaları-
nın İsrail'in çıkarlarımn aley-
hinde uç vermesinin uzak bir
olasılık olduğu da göz önüne
alınırsa, Filistin sorununun kı-
sa vadede çözüme kavuşturula-
bileceği konusunda fazla umut
bulunmuyor. Ancak yine de bu
konu ABD Dışişleri Bakanı Ba-
ker'in bölgeye yapacağı ziyare-
tin gündeminde önemli bir mad-
de olarak yer alıyor.
3) Silahlann sııuriaudırılma-
sı: ABD Dışişleri Bakanı'nın
Uçüncü gündem maddesini de
bu konu oluşturuyor. Washing-
ton, her şeyden önce Irak lideri
Saddam HUseyin işbaşında kal-
dığı süre, Irak'a silah ambargo-
sunun sürmesinden yana. Ama
bu konudaki kaygılar Irak'tan
daha öteye geçiyor.
Bölge ülkelerinden bır bölü-
mü İsrail'in var olma hakkını
bile tanımıyor. îsrail de kendi-
sine var olma hakkını tanıma-
yan ülkelerle bir arada yaşamak
zorundayken silahlannıa hakkı-
nı kısıtlayabilecek düzenlemeye
girmek istemiyor. Bu da bölge-
de silahlann denetimi konusun-
da bir rejim geliştirilmesini ön-
lüyor. Dolayısıyla geriye bir tek
silah üreten ülkelerin tek yanlı
olarak bölge ülkelerine sattıklan
süahlan denetlemesi kalıyor ki
bu da bölgenin silahlanma so-
rununu çözecek bir önlem ola-
rak sivrilmiyor.
özetle Arap-tsrail çatışması
çözülmeden bölgede silahlann
sınırlandınlması konusunda cid-
di bir gelişme olması bek-
lenmiyor.
4) Ekonomik işbirligi: ABD
Dışişleri Bakanı Baker'in üze-
rinde duracağı bir başka konu
da bölgede ekonomik işbirliği-
nin arttırdması. Bu konuda yan-
lış bir anlama var. ABD'nin
bölgede gelir dağıhmının daha
hak gözetir olması yönünde ça-
balar harcayacağma inanıhyor.
Oysa bu ABD'nin tüm ilkeleri-
ne kökten aykın. ABD bölgede-
ki gelir paylaşımı sorunu oldu-
ğunu görüyor. Ancak bunun,
birisinden abp diğerine vermek-
le değil, ekonomilerin liberali-
zasyonundan geçtiğini düşünü-
yor. Aynca bölgesel çatışmala-
nn yatışmasında karşılıklı eko-
nomik bağımlılık yaratabilecek
projelerin de rolü olabileceğine
inanıhyor.
Türk yetkilileri geçen hafta
Washington'da bu yönde aynn-
tılı bir modeli Amerikan yöne-
timinin dikkatine getirdi ve çok
prestij sağladı. Çünkü bu Ame-
rika'mn akuna hitap edebilecek
türden biröneri. Amerika da
Türkiye de zengin Arap ülkele-
rinin savaştan sonra da yalnız-
ca hayır amaayla para dağıtma-
yacağım biliyor. Oysa Arapla-
nn bu tür projelerin finansma-
nına sıcak bakabileceği \nrgu-
lanıyor.
Sonuç olarak tüm bu madde-
lere bir kez daha bakıldığında,
gerçekleşme olasılıklarının
önünde birçok engel olduğu gö-
rülüyor. Bu bunalımın Ortado-
ğu'da çok şey değiştireceği ge-
nel olarak kabul edılirken çok
şeyi de değiştiremeyeceği ileri
surülüyor.
Özal, savaşı değerlendirdi
'TahnıiıderJm
doğru çıktı'
Özal, TRT'de yaptığı konuşmada, savaş sonrası
bölgede dengelerin değişmesini Türkiye'nin yakından
izleyeceğini belirterek dış politikada aktif bir tutum
izleneceğini söyledi.
Haber Merkezi — Cumhur-
başkanı Turgut Özal, Körfez sa-
vaşında yaptığı tahminlerin
"tam isabetle doğru çıktığını"
savundu. özal, bölgede denge-
lerin değişmesinin Türkiye'yi
yakından ilgilendireceğini belir-
terek "Bundan sonraki devre
içinde Türkiye gene aktif bir po-
litika izleyerek degişikliklerin
vönlendirilmesine katkıda
bulunacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı özal, tran
Cumhurbaşkanı Haşimi Raf-
sancani'nin özel temsilcisi Dışiş-
leri Bakan Yardımcısı Alaaddin
Bnıcerdi'yi dün Harbiye Ordu-
evi'nde kabul ederek görüştü.
Brucerdi, görüşmeden once
yaptığı açıklamada, Rafsanca-
ni ile Özal'ın önceki gece bir te-
lefon görüşmesi yaptıklannı ha-
tırlatarak "Bu ziyaretimin >a-
pdması, söz konusu telefon gö-
riişmesinde karariastınldı. İstek
Sayın Özal'dan gddi" dedi.
Cumhurbaşkanı Özal da görüş-
me öncesinde gazetecilere bilgi
uerdi. Özal, kara savaşının bek-
lenenden önce bitmesi nedeniy-
le siyasi sahadaki çalışmalarda
bir gerileme olduğunu, bu ko-
nulan görüşmeyi kendisinin is-
tediğini kaydetti.
Özarın.konuşması
Cumhurbaşkanı özal,
TRT'nin 1. kanalı Ue radyoda
dün gece bir konuşma yaptı.
TRT'nin İstanbul'daki stüdyo-
larında öğleden sonra çekimi
yapılan konuşma, TRT'nin ana
haber bülteninden sonra
"Büyutec" bölümünde banttan
yayımlandı.
Özal konuşmasında Körfez
savaşının Türkiye üzerindeki et-
kilen iizerinde dururken, muha-
lefeti eleştirdi. Bazı çevrelerin
Körfez savaşında Türkiye'nin
izlediği politikayı halka başka
türlü anlatmaya çalıştıklarmı sa-
vunan özal, özetle şöyle konuş-
tu:
"Savaşa hayır mitingieri ya-
pddı. Sanki Türkiye hemen bir
savaşa giriyormuş, girmek isti-
yormuş havası yaratılmaya ça-
lışıidı ve böylece dış ülkelere de
bir nevi yanlış mesajlar verildi.
Tabii ki bunlan söyleyenlerin
şimdi çok mahçup olduklan
açık ve net bir surette ortadadır.
Bütun diğer ülkelerde muha-
lefetiyle, iktidanyla tam bir bir-
lik ve beraberlik sergilenirken,
memleketimizde de böyle bir
hadise karşısında birlik ve bera-
berliğimizi Cumhurbaşkanı ola-
rak temin etmeye özellikle calıs-
tım. Birlik ve beraberliğimizi di-
ğer ülkeler gibi dosta düşmana
göstermek mecburiyetindeydik.
Vatandaşlarım çok i>i hatır-
larlar, siyasi parti lideıierini bu
maksatla iki kere Çankaya'da
görüşraeye davet ettim. Her iki-
sinde de bu görüşme davetim
muhaiefet tarafından kabul
edilmeınişür. Tabii bunun tak-
dirini milletime bırakıyorum.
Aziz milletimiz dünya ülkeleri-
nin böyle bir tehlike ve saldır-
gan karşısında yek vücut oldu-
ğu günlerde bizim davetimize
icap etmeyenierin kimlerin aya-
ğına gittiğini çok iyi hatırlar."
Cumhurbaşkanı Özal, fevka-
lade acı ve ağır bir şekilde ten-
kit edildiklerini belirterek
"Ama biz yaptığımız işin dog-
ru olduğunu bildiğimizden yo-
lumuzdan dönmedik, zikzak
yapmadık, mümkün olduğu ka-
dar herkesi ikna etmeye gayret
ettik. Bu ikna gayretini dışan-
da da gösterdik ve bunda da ba-
şanlı olduk.
Tahminlerimiz tam isabetle
doğru yıkmıştır. Mesela savaşın
muhtemelen ocak avının orta-
sında çıkabileceğini avlarca ön-
ceden so>ledim. Nitekim böyle
çıktı. Diğer taraftan da başın-
dan beri Irak'ın kısa zamanda
bu savaşı kaybedeceğini ifade
ettim. Irak silahlı kuvvetlerinin
gözlerde çok büvütüldüğünu,
abartıldığını ifade ettim. Kara
Huvıyetirai kaybettim.
Hükumsuzdıir.
FULYA KARAKAS
savaşı başlamadan evvel, kara
savaşının çok kısa zamanda bi-
teceğini, hem konuşmalanmda
bem de dış dünyaya verdiğimiz
mülâkatlarda açıkça ifade et-
tim. Devlet başkanlanyla yap-
üğım konuşmalarda da aynı şeyi
soyledim. Nitekim kara savaşı
hepinizin bildigi gibi üç gün sür-
müştür "diye konuştu.
Ozal, Körfez savaşında Tür-
kiye'nin iyi bir imtihan verdiği-
ni belirterek şunlan kaydetti:
"Belki ilk defa Türkiye'nin
yıllardır uyguladığı ve bir nevi
hiçbir şeye kanşmak, bulaşmak
istemeyen çekingen dış politika-
yı bırakarak, dinamik, tutarta ve
aynı zamanda büyuk bir ülke-
ye yakışır politika izleyebildiği-
ni gösterdik. Bunun semereleri-
ni almaktayız ve ileride de ala-
cağız. Şunu çok iyi bilmemiz la-
zımdır ki ileride bötgemizde ola-
cak her hadise Türkiye'yi çok
yakından alflkadar eder."
Türkiye'de demokrasi bulun-
duğunu ve serbestçe fikirlerin
söylendiğini anlatan Özal, şun-
lan kaydetti:
' Ülkemizde demokrasi var-
dır, fikir bürriyeti, din ve vicdan
hürriyeti var, laikik var, mûna-
kaşa ediyonız, bazen tartlşıda'-
lanmız çok şiddetli de oluyor,
ama serbestçe fikirlerimizi söy-
lüvoruz.
Irak'a gelince demokraü'k sis-
temin mevcut olmadığı bir ülke,
tek parti, daha doğnısu tek
adam yönetimi, bu güzelim ül-
keyi ne hale getirdi. Bu gerçek
hepimizin gözieri önünde oldu.
"Halkına bilgi vermeyen, hür ba-
sını otmayan, taruşma olmayan
ülkelerin varacagı sonuç budur.'
Körfez savaşımn olumsuz et-
kilerinin süratle geçeceğini belir-
ten Cumhurbaşkanı, "Kuveyt'-
in inşasına iştirak edeceğiz.
Irak'ta demokratik bir idarenin
kurulması en halisane temenni-
mizdir? Dost ve kardeş Irak hal-
kının ıstıraplannın dinmesine
yardımcı olmak istiyor ve bu-
nun için bazı hazırhklar
yapıyonız" diye konuştu.
Ankara DGM
ErolTby ve
Pîr Sultan
oyuncııları
serbest
ANKARA (Cnmhuriyet Bü-
rosu) — "Pir Sultan Abdal"
oyunu için verilen sekizinci ya-
saklama karannı protesto etmek
amacıyla TBMM'ye >1irümek is-
terken, Kızılcahamam'da gözal-
tına alman, oyunun yazan Erol
Tov ile oyunu sahneleyen Anka-
ra Birlik Tiyatrosu oyunculan
dün Ankara DGM'ye çıkanldı-
lar. Toy ve 18 tiyatro çalışanı,
DGM SavcıhğYnca "Toplantı ve
Gösleri Yürflyüşkri Yasası'na
aykın davrandıklan" gerekçe-
siyle sorgulandıktan sonra ser-
best bırakıldılar. Ankara Valili-
ği'nin 22 şubat tarihinde verdi-
ği yasak kararı üzerine oyunu
sahnelemek üzere Bohı'ya geçen
Ankara Birlik Tiyatrosu, seki-
zinci yasak karanyla, gecen gün
bu ilde karşüaştı. Yargı organla-
nnın oyunda suç unsuru bulun-
madığına ilişkin kararlanna kar-
şm getirilen bu yasağı protesto
için TBMM'ye yürümek isteyen
oyunun yazarı Erol Toy ile oyu-
nu sahneleyen Ankara Birlik Ti-.
yatrosu'nun 18 yönetici ve çalı-
şanı önceki gün Kızılcahamam-
da gözaltma alındılar. Aynı ak-
şam Ankara'ya getirilen Toy ve
oyuncular, geceyi İl Jandarma
Alay Komutanlığı'nda gözaltın-
da geçirdiler. Dün sabah askeri
bir otobüsle Ankara DGM'ye
getirilen Toy ve oyunculann,
2911 sayıh Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Yasası'na aykın
davrandıklan gerekçesiyle hak-
larında başlatılan soruşturma
uyannca sorgulanmalarına baş-
landıklan kaydedildi.