21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 3 MART 1991 AIDS'TEN ÖLEN FOTOGRAFÇININ SERGİSt — Avııst- ralyalı 63 ve 66 yagianndald ild lcadm Robert MapUethorpe'un Vktoria Uhısal Gakrisj'nde açdan sergisinde sergilenen "Larry ve Bobby' adlı resmine bakıyorlar. 1989 da AIDS'ten ölen MaphJetborpe'un fotoğraflan, sanatçı Urtışmalı pek çok re- sim çektigi ve bunlan sergjlediği için ABD'de tepki ile karşı- lamnıs ve sanatçuun ABD'de sergi açması engellenmek isten- mişti. (Fotoğraf: Reuter) Istanbul Dd daha öldürüldü İstanbul Haber Servisi — Fa- tih'te bankacı bir kadın, eşi tara- fından bıçaklanarak öldürüldü. Fatih Hasan Aysan Mahallesi öksözcü Sokak 22 numaradaki evde dün saat 06.00 sıralannda raeydana gelen olavda. Niyazi AJ- tındaş (38), 12 yıllı'k eşi Meral Al- tındaş'ı (32) henüz belirleneme- yen bir nedenle bıçakiayarak öl- dürdü. Olaydan sonra kacan Ni- yazi Altındaş'ın işsiz olduğu ve bir sürealkoltedavisigördüğü be- lirtildi. Beyo|lu Hocazade Sokak'ta dün sabaha karşı meydana gelen olayda da akli dengesi bozuk Sü- heyla Fınldak (45) adlı kadın, kimlikleri henüz belirlenemeyen kişiierce feci şekildedövüJdü. Fı- nldak, kaldınldığı Taksira tlk Yardım Hastanesi'nde öldü. SADDAM SAATLERİ — Ammanlılar, Körfez savaşı sıra- sında Saddam Hüseyin'in lehinde pek çok gösleri yaptılar. Saddam'ın resimJerini taşıyan birçok eşya da satışa sunuldu. Reamde, Amman'da saülan Saddamlı bir saat görülüyor. (Fo- toğraf: Reuter) Baknnevierinde depresyon riski İSTANBUL (tÜHA) — Amerika'da gerçekleştirilen bir araştırmada, bakımevlerinde kalan depresif hastalann, diğer hastalara göre daha yüksek bir ölüm riski taşıdıklan beürlendi. 'International Herald Tribune' gazetesinde yer alan bir habere göre araştırmacılar bakıraevlerinde kalan 450 bin yaşlı kadın ve erkeğin şiddetli depresyon içinde bulunduğunu tahmin ederken yüzde 80'inin durumunun teşhis edilemediği- ni bildiriyorlar. 'Amerikan Tıp Birliği' dergisinde yayımlanan araştırma, depresyon geçiren hastalann yıl içinde yüzde 59 oranında ölüm riski taşıdıgını gösteriyor. Dr. Rouner, bu hastalann psikoterapi ile iyileştirilebilece- ğini belirtiyor. BARIŞ GÜVERCİNLERİ — Körfez savaşı öncesinde ve sa- vaş sırasında pek çok gösteri yapan banş yanlıları, bötttn ça- balanna rağmen banşı saglayamadılar. Banş, sonunda sflah- b sağlandı. Fransa'nm Toulouse kentinde bir anne ve çocu- ğu, silabJa da olsa sağlanan banşı kutlamak için yüzlerine ba- nşı simgeieyen güverdnJerin resimJerini çizdiler. (Fotoğraf: AP) HABERLERİN DEVAMI Özallar'ın fırtmah günü (Baftarafi 1. Sayfada) Akbolul'un ise kongreyı izleme- yecegi öğrenildi. Semra özal'ın Istanbul ll Başkanlığı'na aday olmasıyla ANAP'ta ortaya çıkan tartışma, Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın, Semra özal'ın adaylığına karşı çjkan Milli Savunma Bakanı Hiisnö Doğan, Devlet Bakanlan Mehmet Keçecikr, Cemii Çiçek ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'yu "hedef" alan açıkla- malanyla yeni bir boyut kazan- mıştı. Hüsnü Doğan'ın bakan- hktan azledilmesi ise ANAP içinde, Istanbul il kongresi ön- cesi, muhafazakâr - liberal ay- nmını daha net çizgilerle günde- me getirdi. Istanbul İl Başkan adaylığına "muhafazakâr" kesimin 18 ilçe başkanı desteğiyle yeni bir aday arayışı ise Semra özal yanlılanru oldukça tedirgin ediyordu. Mu- hafazakârlar önce, eski Türkiye Odalar Birliği Başkanı Ali Coş- kun'u, adaylık için iknaya calış- tılar, ancak başaramadılar. Ar- dından, Fatih İlçe Başkanı Ta- lat YUmaz'ı, Semra özal'ın kar- şısına aday olarak çıkardılar. Bu arada Semra özal da kurucusu ve Genel Başkanı olduğu Türk Kadırum Güçlendirme ve Tanıt- ma Vakfı'ndaki bu görevinden istifa ediyordu. Semra özal, tl Başkan aday- lığı ile ilgıli çalışmalannı ANAP ilçe örgütlerini ziyaretle başlat- tı. Semra özal'a bu gezilerinde, başta Devlet Bakanlan tbrahim Özdemir, Enrüment Konukman, Göneş Taner, Çalışma Bakanı tmren Aykot ve Milli Eğitim Ba- kanı Avni Akyol ile bazı Istan- bul milletvekilleri eşlik ediyor- du. Semra Özal'ı "kesin" destek- leyen ilçeler arasında da Sanyer, Beşiktaş, Beykoz, Kadıköy, Eyüp ve Bayrampaşa yer alıyor- du. Semra özal, Şile, Yalova ve Adalar dışında tüm ilçeleri do- laşıyor, tl Başkanlığı adayhğı ile ilgili çalışmalannı zaman zaman da il merkezi ve The Marmara Oteli'nde yürütüyordu. Cum- hurbaşkanı'nın eşine, il başkan- lığı adaylığında tstanbul millet- Aııtarktika'da bir Türk MELBOURNE (AA) — Avustralya'da yaşayan Ozcan Ertok, daha önce dört kez git- tiği Antarktika'ya beşinci yolcu- luğuna başladı. Avustralya'ya 20 yıl önce yer- leşen Ertok (58), caliştığı Avust- ralya Milli Harita Dairesi'nin Antarktika'da yürüttüğu araş- tırmalara dört kez katıldığını belirtti. Antarktika'ya giden ilk Türk olan Ertok, bu kez ise kı- tada maden çıkanlmasını pro- testo eden çevreci örgüt Green- peace'in seferine katılıyor. vekillerinin 22'si de destek ver- diklerini ortak bir bildiri ile açıklıyorlardı. Daha sonra da Is- tanbul dışındaki milletvekilleri ve bakanlardan Mustafa Taşar, Cengız Tuncer ile Namık Kemal Zeybek de Semra özal'dan ya- na tavır koyuyorlardı. Semra özal, ilçe ziyaretleri ve ildeki çalışmaları sırasında de- legelerle görüşürken özellikle, ABD'de tedavi gören ll Başka- nı Eymen Topbaş'tan "destek" aldtğını belirtiyor ve Topbaş'ın "emaneti teslim etmekten mut- luluk dtıydugunu soylediğini" anlatıyordu. Partideki birlik ve beraberliğin sağlanması için gö- reve talip olduğunu ifade eden Semra Ozal, ANAP'ın 2000'li yıllara uygun bir yapıya kavuş- ması ve 1983 ruhunu yeniden hayata geçirmesi gereğini savu- nuyordu. Semra özal'm adaylığına kar- şı çıkan 18 ilçe başkanı, kendi aralannda yaptıklan bir toplantı ile Fatih İlçe Başkanı Talat Yıl- maz'ı adaylan olarak çıkanyor- lardı. Talat Yılmaz'a destek ver- mek üzere İstanbul'a gelen "asi bakanlar", Hüsnü Doğan, Ab- dülkadir Aksu ile Cerail Çiçek, Ataturk Havalimanı'nda büyuk bir gövde gösterisi ile karşılam- yordu. Görevinden azledilen Doğan ve diğer bakanlar Talat Yılmaz'a destek çalışmalannı sürdürüyorlardı. Kongreye dört gün kala da "asi" bakanlardan Mehmet Keçedler de bu çahş- malara katılmak üzere İstan- bul'a geliyordu. Bu arada Talat YUmaz da Eymen Topbaş'ın kendisine destek verdiğini açık- lıyordu. Yılmaz, Topbaş'la bir telefon görüşmesi yaptığmı ve kendisine, "Seni destekliyorum, çık ve bu işi bitir" dediğini ifa- de ediyordu. Cumhurbaşkanı Torgnt Özal'ın ise bazı milletvekillerini Köşk'e çağırarak Talat Yılmaz- ın adaybktan çekilmesi için ken- disini ikna etmelerini istediği be- lirtiliyor, bu arada da "uzUşma" çabalan harcanıyordu. ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Demir- taş ile Genel Başkan Yardımcı- lanndan Halil Özsoy'un bu gi- rişimleri sonuçsuz kalırken mu- hafazakâr kesimin adayı Talat YUmaz, kesinlikle adaybktan çe- kilmeyeceğini, vazgeçmesi gere- kenin Semra özal olduğunu söylüyordu. Taraflar, kongrede kendileri- ne avantaj sağlayabilmek için sürekli delege toplantılan yapı- yor her gün ayn ayn tahminler- îe kongreyı kendilerinin kazana- cağı görüşlerini yayıyorlardı. Aynca basıüp dağıtılan ve dele- gelere gönderilen bildirilerde, ta- raflar birbirlerini ağır dille suç- luyorlardı. Kongre gününe gelindikçe Semra Özal ile Talat Yılmaz'ı destekleyen delegeler tam anla- mıyla netlik kazanmıyordu. An- cak İstanbul il doğal delegesi olan milletvekillerinin tavırlan ortaya çıkmıştı. Semra özal'ın yanında yer alan İstanbul millet- vekillerinin listesi şöyleydi: Mus- tafa Taşar, tbrahim Özdemir, Ercüment Konukman, Güneş Taner, Avni Akyol, tmren Ay- kut, Namık Kemal Zeybek, Biı- lent Akarcalı, Cavit Kavak, Al- Un Kavmk, Sudi Türel, Safa Gi- ray, Cevdet Akçalı, Fernıb Üter, Leyla Yeniay Köseoğlu, Orhan Ergüder, Reşit Ülker, Yaşar Ai- bayrak, Sadi Abbasoğlu, Ali Tannyar, Hilmi özen ve Temel Giindogdu. Talat Yılmaz'ı Adnan Kahve- ci, Baki Albayrak, Adnan Yıl- dız, Nuri Gökalp, Hayreltin FJ- mas ve Talat İçöz destekliyordu. Teşkilat Başkanı Orhan Demir- taş ise tarafsızdı. lstanbul'daki ilçe başkanlan düzeyindeki Semra özal ve Ta- lat Yılmaz'cı ayrışma şöyie ol- muştu: Semra Özal'cılar Beşiktaş, Sanyer, Kadıköy, Üsküdar, Be- yoğlu, Beykoz, Eyüp, Bayram paşa, Zeytinburnu, Pendik, Bü- yukçekmece. Talat Yilmaz'cüan Bakırköy, Küçükçekmece, G.Osmanpaşa, Fatih, Silivri, Çatalca, Adalar, Şile, Eminönü, Yalova, Kartal, Ümraniye ve Şişli. Hilton Convention Center'da bugün saat 10.00'da başlayacak kongrede 600"ü ilçelerden, 29'u milletvekili ve 32'si de il yöne- tirn ve disiplin kurulu üyelerin- den oluşan toplam 661 delege oy kullanacak. Semra Özal'ı des- tekleyen kesimin, kongre divan başkanhğına Devlet Bakanı tb- rahim Özdemir'i aday gösterece- ği belirtiliyor. Ancak Ytlmaz ta- raftarları buna karşı çıkarak, kendilerinin de Hüsnü Doğan'ı ya da Alpaslan Pehlivanh'yı aday çıkaracaklannı soylüyor- lar. Yılmazcılar, Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'nun divan baş- kan adayı olması durumunda ise destek vereceklerini belirti- yorlar. Bu arada kongreye Başbakan ve ANAP Genel Başkanı Yüdı- nm Akbulut'un katılma olasılı- ğının az olduğu belirtildi. Ancak ANAP Genel Merkez yönetimi ile çok sayıda milletvekili ve ba- kanlann kongreyi izleyeceği ifa- de ediliyor. İlçelerin delege sayılan şöyle: Bakırköy (97), Kadıköy (69), Fatih (56), Kartal (36), Üsküdar (35), K.Çekmece (32), Şişli (31), G.Osmanpaşa (27), Beşiktaş (26), Beyoğlu (23), Kâğuhane (21), Bayrampaşa (18), Eyüp (18), Pendik (17), Z.Burnu (14;, Ümraniye (14), Sanyer (13), Bey- koz (13), Yalova (8), Eminönü (7), R Çekmece (7), Silivri (6), Çatalca (6), Adalar (3) ve Şile (3). PORTRE SEMRA ÖZAL Bozuk daktilonun kerameti Semra Yeyinmen İstanbul'da doğmuş. Bir kaynakçı ustasının kızı. Şansı Nişantaşı Kız Ortaokulu'nd- an mezun olduktan sonra Ankara'ya gidip Elektrik | lşleri Etüt İdaresi'nde daktilograf olarak çalışmaya başlamasıyla değişiyor. Semra Yeyinmen, o sıralarda ejinden boşanmış olan mühendis Ibrgut Ozal'la tanışıyor. Turgut özal, Semra Yeyinmen'in "çaktırmadan" bozduğu daktilosunu tamir ederken aralarında büyük bir sevgi doğuyor, ardından da evleniyorlar. Semra-Turgut özal çiftinin evliliklerinin yedinci ayında Zeynep, ardından da Ahmet ve Efe dünyaya geliyor. Bayan Özal'ın toplumdaki yeri, kocası Turgut özal'ın siyasi kariyerine paralel olarak değişiyor. özallar her yerde el ele; kâh Mekke'ye gidip "hacı" oluyorlar, kâh yakm arkadaşlarının yatlarıyla Türkiye'nin bilinmeyen koylannı keşfe çıkıyorlar. Bayan Ozal hep giindemde Bir süre saçlannm rengi, biçimiyle, bir süre içtiği pürolar ve içkilerle, bir süre giydikleriyle ya da taktığı mücevherleriyle gündeme geliyor. Foto muhabirleri, Bayan ÖzaFın giysilerinin renk ve biçim değiştirmesinin hızına yetişemezlerken, Bayan özal Vizon dergisinin spotlannın karşısında mankenlik yapıyor. 1984'te gardrobundaki elbiseleriyle defile yapan Bayan özal'a aile ve parti içindeki muhafazakârlar tepki gösteriyor. Bayan Özal'ın sevdiği şeylerden biri de Türk sanat müziği. Sık sık gittiği eğlence yerlerinde, özel davetlerde sanatçılarla birlikte şarkılar söylüyor. O sıralarda elini öpen sanatçıları "himayesine" aldığı yazılıyor. "Mnhteşem Süleyman" sergisinin Londra'daki açılışında yaptığı lngilizce konuşmayla Lady Diana'nın dalga geçtiği, gazetelerin birinci sayfa haberleri arasında yer alıyor. Ama basında uzun süre yazılan konulann başında halk arasında "Papatyalar" diye bilinen Türk Kadınmı Tanıtma ve Güçlendirme Vakfı'nın etkinlikleriyle "Gölbaşı Olayı" geliyor. O günlerde Karlsruhe Başkonsolosu olan Bflge Erol ile özel Kalem Müdiresi Sevinç Togman'ın da adlannın kanştığı olaya ilişkin "esrar perdesi" kalkmıyor, ama Erol ve Toğman görevlerinden oluyor. "Papatyalar Vakfı" ise gündemden hiç inmedi. Bazen Güneydoğu'da çocuklara dağıttıkları lolipoplarla, bazen topluca kıydıkları nikâhlarla "Papatyalar"dan sık sık söz edildl En çok da Yıldız Sarayı Has Bahçe'de düzenledikleri balo konuşuldu. Bayan Özal'ın kayınlan Korknt ve Yusuf Bozknrt Ozal'la da hep "soğuk" ilişkileri oldu. Ailenin bu "muhafazakâr" kanadı Korkut ve Yusufa yakın olan partililerle de yıldızı hiç banşmadı. Hatta Mehmet Keçeciler'i ANAP yönetiminden uzaklaştırmak için bir yat gezisinde eşi Turgut Özal'la "lades" tutuştu. Ladesi kazanınca da Keçedler ANAP Genel Başkan Başyardımcılığı'ndan uzaklaştırıldı. Eşi Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle "First L4idy"liğe yükselen Semra özal, bir süredir "sıcak" baktığı "aktif politikaya" girme kararı alınca da en buyuk tepkiyi ailenin bu kanadından aJdı. PORTRE TALAT YILMAZ Aday olunca yıldızı parladıPoütika dunyasının gündemine bir anda "Semra özal'ın rakibi" olarak giren Yılmaz, Bolu'ya bağlı Düzce ilçesinin Kaynaşh beldesi Çelen köyünde 1952 yılında doğdu. İlk ve orta öğrenimini Düzce ve Adapazan'nd- a tamamlayan Talat Yılmaz, 1975 yılında ÎTÜ Makine Fakültesi'nden, makine yüksek mühendisi olarak mezun oldu. DPT Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü'nde proje değerlendirme uzmanı olarak çalışan ve bir dönem de Sanayi ve Teknoloji Bakanhğı'nda Demir- Çelik Şube Müdürlüğti yapan Yılmaz, 1980 yıhndan itibaren de kendi işini kurarak ticaretle uğraşmaya başladı. Bu arada hurda gemi alım satımı ile uğraşan Yılmaz, İran'a yapılan demir-çelik ihracatında da önemli rol oynadı. 1983'te ANAP'ın kurulmasıyla aktif siyasete atılan Yılmaz, Fatih ilçe örgütünde uzun yıllar delege ve yönetim kurulu üyeliği yaptı. ANAPın son ilçe kongresinde ise ilçe başkanhğına secilen Talat Yılmaz, parti içi gelişmelerde muhafazakâr kesimin yanında yer aldı. Hakkında zaman zaman çeşitli dedikodular çıkan Yılmaz, 1988'de, şirketlerinden Yekta ve Furkan Dış Ticaret için konkordato istedi, ancak daha sonra bundan vazgeçerek gayri menkullerini satıp banka kredi borçlannı ödediği ortaya çıktı. Bunun yamnda Yılmaz'ın bazı firmalara aracılık yaptığı ve bu firmalar "haksız" vergi iadesi sağladıklan gerekçesiyle mahkemelik oldu. Talat Yılmaz'ın, ANAP İstanbul İl Başkanlığı'na adayhğı, muhafazakâr kesimin eski Türkiye Ödalar Borsalar Birliği Başkanı Ali Coşkun'un ikna edilememesi ile ortaya çıktı. ABD, savaş sonrası denge arayışında UFUK GÜLDEMtR WASHI\GTON — Körfez savajında üstlendiği rol sonu- cunda kendisini otomatik ola- rak Ortadoğu'daki güç dengesi- nin önemli bir parçası konu- munda bulan ABD, şimdi sa- vaştan sonra aniden bölgeden çekilip giderse bu dengede mey- dana gelebilecek boşluğun yara- tacağı yansımalan kestirmeye çalışıyor. Bu yüzden de savaş sonrasına dönük planlar konu- sunda çok aceleci davranmaya- cağımn sinyalini veriyor. ABD Dışişleri Bakanı James Baker önümüzdeki hafta bu ko- nuları görüşmek üzere bölgeye geliyor. Amerikan basınına yan- sıdığı kadarıyla Baker'in elinde hazır bir reçete yok. Washing- ton, savaş ertesini de tıpkı savaş öncesinde yaptığı gibi dikkatle planlayarak müttefiklerle dü- zenü damşmalar yaparak ve gö- rüş birliği sağlayarak oluştur- mak istiyor. Öncelikler Ancak çerçevesi ne olursa ol- sun her tür savaş ertesi senaryo- da, Irak lideri Saddam Hüse- yia'in iktidarda olup olmama- sımn önemli bir oğe olarak siv- rileceği anlaşılıyor. ABD, Sad- dam Hüseyin'in yok edilmesi için doğrudan inisiyatif alınma- sını siyasal açıdan sakıncalı bu- luyor. Ama öte yandan da ra- kjplerine yolu açmak için say- gınlığını sarsmak istiyor. ABD'- nin eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger önceki gece ABC TV'sine "Saddam Hüseyin'i Iraklıların yıkması daha uygundar" dedi. Saddam Hü- seyin öğesi bir yana bırakıldığın- da ABD'nin savaş sonrası önce- likleri şöyle sivriliyor. 1) Bölgesel güvenlik düzenle- mesi: Irak'ın altıda biri şu an- da ABD'nin işgali altında. ABD'nin buradan çekilirken Kuveyt'in sınırlanna komşu bu topraklann en azından askerden anndınlmış bölge olarak korun- ması için bazı çabalar içinde olacağı anlaşılıyor. Bu toprak- ların aynca Irak'ın BM karar- lan uyannca Kuveyt'e ödemesi gereken tazminat gibi sorunla- nn çözümünde de koz olarak kullanılabilecegi yönünde işaret- ler bulunuyor. ABD'nin BM banş gücü gibi takviyelerle Kuveyt'in sınır gü- venlik sorynunu çözümledikten sonra kara ordusunu çekmeye başlayacağı bildiriliyor. Beyaz Saray Genel Sekreteri John Su- nunu son olarak Bush'un Kör- fez'de kara ordusu bırakmak ni- yetinde olmadığını soyledi. Pen- tagon kaynaklan da kara ordu- sunun çekileceğini, ama Kör- fez'de önemli ölçüde depolan- mış malzeme bırakılacağını ve eskisinden daha büyuk bir do- nanma gücü bulundurulacağmı belirtiyor. Tüm bunlar kısa vadeli, gü- venliğe dönük, bir de uzun va- dede bölgede kurulacak güven- lik rejimi konusu var. Henüz bu rejim entelektüel düzeyde ol- maktan öteye geçmiş değil. Bu sisteme hangi Ulkeler dahil ola- cak? Dahil olan ülkelerin nüfus- lan ciddi bir askeri güç çıkarma- ya yeterli mi? Yetersizse bunu hangi ülkeler sağlayacak? ABD Dışişleri Bakanı James Baker önümüzdeki hafta bölge lider- leri ile yapacağı görüşmelerde bu sorulara yanıt arayacak. Filistin sorunu 2) Filistin sorunu: Baker'in bölgeye yapacağı gezide günde- mindeki önemli maddelerden birisini de Filistin sorunu oluş- turacak. ABD, Filistin sorunu varlığını sürdürdükçe Ortado- ğu'da banş »e istikrarın sağla- namayacağını biliyor. Ancak bu konuda hızla adım atılması, Saddam Hüseyin'in siyasi bir zafer elde etmesi anlamına ge- lebileceği için konunun hemen üzerine gitmek, hele uluslararası bir konferansa yanaşmak iste- miyor. Bu sorunun çözümünün önündeki ikinci engel de böyle bir adun atılması halınde Fiİis- tinlileri kimin temsil edeceği. FKÖ hderi Yaser Arafal Kör- fez krizinde yenilen tarafı tuttu. Üstelik de bu tavnyla Arap dun- yasının önemli bir bölümünü karşısına aldı. Suudi Arabis- tan'ın VVashington Büyükelçisi geçenlerde Arafat için "palyaço" lafım kullandı. Ku- veyt'in ABD Büyükelçisi de Fi- listin sorununun çozumü için "Fliistintiierin daha sorumlu bir lider bulması gerektiğini" söyledi. Arap dünyasındaki bu hava- ya bakıldığında FKÖ liderliği ile yalnızca İsrail'in değil, Arapla- nn bir bölümünün de sorunu ol- duğu görülüyor. Buna ek olarak ABD'nin Ortadoğu poütikaları- nın İsrail'in çıkarlarımn aley- hinde uç vermesinin uzak bir olasılık olduğu da göz önüne alınırsa, Filistin sorununun kı- sa vadede çözüme kavuşturula- bileceği konusunda fazla umut bulunmuyor. Ancak yine de bu konu ABD Dışişleri Bakanı Ba- ker'in bölgeye yapacağı ziyare- tin gündeminde önemli bir mad- de olarak yer alıyor. 3) Silahlann sııuriaudırılma- sı: ABD Dışişleri Bakanı'nın Uçüncü gündem maddesini de bu konu oluşturuyor. Washing- ton, her şeyden önce Irak lideri Saddam HUseyin işbaşında kal- dığı süre, Irak'a silah ambargo- sunun sürmesinden yana. Ama bu konudaki kaygılar Irak'tan daha öteye geçiyor. Bölge ülkelerinden bır bölü- mü İsrail'in var olma hakkını bile tanımıyor. îsrail de kendi- sine var olma hakkını tanıma- yan ülkelerle bir arada yaşamak zorundayken silahlannıa hakkı- nı kısıtlayabilecek düzenlemeye girmek istemiyor. Bu da bölge- de silahlann denetimi konusun- da bir rejim geliştirilmesini ön- lüyor. Dolayısıyla geriye bir tek silah üreten ülkelerin tek yanlı olarak bölge ülkelerine sattıklan süahlan denetlemesi kalıyor ki bu da bölgenin silahlanma so- rununu çözecek bir önlem ola- rak sivrilmiyor. özetle Arap-tsrail çatışması çözülmeden bölgede silahlann sınırlandınlması konusunda cid- di bir gelişme olması bek- lenmiyor. 4) Ekonomik işbirligi: ABD Dışişleri Bakanı Baker'in üze- rinde duracağı bir başka konu da bölgede ekonomik işbirliği- nin arttırdması. Bu konuda yan- lış bir anlama var. ABD'nin bölgede gelir dağıhmının daha hak gözetir olması yönünde ça- balar harcayacağma inanıhyor. Oysa bu ABD'nin tüm ilkeleri- ne kökten aykın. ABD bölgede- ki gelir paylaşımı sorunu oldu- ğunu görüyor. Ancak bunun, birisinden abp diğerine vermek- le değil, ekonomilerin liberali- zasyonundan geçtiğini düşünü- yor. Aynca bölgesel çatışmala- nn yatışmasında karşılıklı eko- nomik bağımlılık yaratabilecek projelerin de rolü olabileceğine inanıhyor. Türk yetkilileri geçen hafta Washington'da bu yönde aynn- tılı bir modeli Amerikan yöne- timinin dikkatine getirdi ve çok prestij sağladı. Çünkü bu Ame- rika'mn akuna hitap edebilecek türden biröneri. Amerika da Türkiye de zengin Arap ülkele- rinin savaştan sonra da yalnız- ca hayır amaayla para dağıtma- yacağım biliyor. Oysa Arapla- nn bu tür projelerin finansma- nına sıcak bakabileceği \nrgu- lanıyor. Sonuç olarak tüm bu madde- lere bir kez daha bakıldığında, gerçekleşme olasılıklarının önünde birçok engel olduğu gö- rülüyor. Bu bunalımın Ortado- ğu'da çok şey değiştireceği ge- nel olarak kabul edılirken çok şeyi de değiştiremeyeceği ileri surülüyor. Özal, savaşı değerlendirdi 'TahnıiıderJm doğru çıktı' Özal, TRT'de yaptığı konuşmada, savaş sonrası bölgede dengelerin değişmesini Türkiye'nin yakından izleyeceğini belirterek dış politikada aktif bir tutum izleneceğini söyledi. Haber Merkezi — Cumhur- başkanı Turgut Özal, Körfez sa- vaşında yaptığı tahminlerin "tam isabetle doğru çıktığını" savundu. özal, bölgede denge- lerin değişmesinin Türkiye'yi yakından ilgilendireceğini belir- terek "Bundan sonraki devre içinde Türkiye gene aktif bir po- litika izleyerek degişikliklerin vönlendirilmesine katkıda bulunacaktır" dedi. Cumhurbaşkanı özal, tran Cumhurbaşkanı Haşimi Raf- sancani'nin özel temsilcisi Dışiş- leri Bakan Yardımcısı Alaaddin Bnıcerdi'yi dün Harbiye Ordu- evi'nde kabul ederek görüştü. Brucerdi, görüşmeden once yaptığı açıklamada, Rafsanca- ni ile Özal'ın önceki gece bir te- lefon görüşmesi yaptıklannı ha- tırlatarak "Bu ziyaretimin >a- pdması, söz konusu telefon gö- riişmesinde karariastınldı. İstek Sayın Özal'dan gddi" dedi. Cumhurbaşkanı Özal da görüş- me öncesinde gazetecilere bilgi uerdi. Özal, kara savaşının bek- lenenden önce bitmesi nedeniy- le siyasi sahadaki çalışmalarda bir gerileme olduğunu, bu ko- nulan görüşmeyi kendisinin is- tediğini kaydetti. Özarın.konuşması Cumhurbaşkanı özal, TRT'nin 1. kanalı Ue radyoda dün gece bir konuşma yaptı. TRT'nin İstanbul'daki stüdyo- larında öğleden sonra çekimi yapılan konuşma, TRT'nin ana haber bülteninden sonra "Büyutec" bölümünde banttan yayımlandı. Özal konuşmasında Körfez savaşının Türkiye üzerindeki et- kilen iizerinde dururken, muha- lefeti eleştirdi. Bazı çevrelerin Körfez savaşında Türkiye'nin izlediği politikayı halka başka türlü anlatmaya çalıştıklarmı sa- vunan özal, özetle şöyle konuş- tu: "Savaşa hayır mitingieri ya- pddı. Sanki Türkiye hemen bir savaşa giriyormuş, girmek isti- yormuş havası yaratılmaya ça- lışıidı ve böylece dış ülkelere de bir nevi yanlış mesajlar verildi. Tabii ki bunlan söyleyenlerin şimdi çok mahçup olduklan açık ve net bir surette ortadadır. Bütun diğer ülkelerde muha- lefetiyle, iktidanyla tam bir bir- lik ve beraberlik sergilenirken, memleketimizde de böyle bir hadise karşısında birlik ve bera- berliğimizi Cumhurbaşkanı ola- rak temin etmeye özellikle calıs- tım. Birlik ve beraberliğimizi di- ğer ülkeler gibi dosta düşmana göstermek mecburiyetindeydik. Vatandaşlarım çok i>i hatır- larlar, siyasi parti lideıierini bu maksatla iki kere Çankaya'da görüşraeye davet ettim. Her iki- sinde de bu görüşme davetim muhaiefet tarafından kabul edilmeınişür. Tabii bunun tak- dirini milletime bırakıyorum. Aziz milletimiz dünya ülkeleri- nin böyle bir tehlike ve saldır- gan karşısında yek vücut oldu- ğu günlerde bizim davetimize icap etmeyenierin kimlerin aya- ğına gittiğini çok iyi hatırlar." Cumhurbaşkanı Özal, fevka- lade acı ve ağır bir şekilde ten- kit edildiklerini belirterek "Ama biz yaptığımız işin dog- ru olduğunu bildiğimizden yo- lumuzdan dönmedik, zikzak yapmadık, mümkün olduğu ka- dar herkesi ikna etmeye gayret ettik. Bu ikna gayretini dışan- da da gösterdik ve bunda da ba- şanlı olduk. Tahminlerimiz tam isabetle doğru yıkmıştır. Mesela savaşın muhtemelen ocak avının orta- sında çıkabileceğini avlarca ön- ceden so>ledim. Nitekim böyle çıktı. Diğer taraftan da başın- dan beri Irak'ın kısa zamanda bu savaşı kaybedeceğini ifade ettim. Irak silahlı kuvvetlerinin gözlerde çok büvütüldüğünu, abartıldığını ifade ettim. Kara Huvıyetirai kaybettim. Hükumsuzdıir. FULYA KARAKAS savaşı başlamadan evvel, kara savaşının çok kısa zamanda bi- teceğini, hem konuşmalanmda bem de dış dünyaya verdiğimiz mülâkatlarda açıkça ifade et- tim. Devlet başkanlanyla yap- üğım konuşmalarda da aynı şeyi soyledim. Nitekim kara savaşı hepinizin bildigi gibi üç gün sür- müştür "diye konuştu. Ozal, Körfez savaşında Tür- kiye'nin iyi bir imtihan verdiği- ni belirterek şunlan kaydetti: "Belki ilk defa Türkiye'nin yıllardır uyguladığı ve bir nevi hiçbir şeye kanşmak, bulaşmak istemeyen çekingen dış politika- yı bırakarak, dinamik, tutarta ve aynı zamanda büyuk bir ülke- ye yakışır politika izleyebildiği- ni gösterdik. Bunun semereleri- ni almaktayız ve ileride de ala- cağız. Şunu çok iyi bilmemiz la- zımdır ki ileride bötgemizde ola- cak her hadise Türkiye'yi çok yakından alflkadar eder." Türkiye'de demokrasi bulun- duğunu ve serbestçe fikirlerin söylendiğini anlatan Özal, şun- lan kaydetti: ' Ülkemizde demokrasi var- dır, fikir bürriyeti, din ve vicdan hürriyeti var, laikik var, mûna- kaşa ediyonız, bazen tartlşıda'- lanmız çok şiddetli de oluyor, ama serbestçe fikirlerimizi söy- lüvoruz. Irak'a gelince demokraü'k sis- temin mevcut olmadığı bir ülke, tek parti, daha doğnısu tek adam yönetimi, bu güzelim ül- keyi ne hale getirdi. Bu gerçek hepimizin gözieri önünde oldu. "Halkına bilgi vermeyen, hür ba- sını otmayan, taruşma olmayan ülkelerin varacagı sonuç budur.' Körfez savaşımn olumsuz et- kilerinin süratle geçeceğini belir- ten Cumhurbaşkanı, "Kuveyt'- in inşasına iştirak edeceğiz. Irak'ta demokratik bir idarenin kurulması en halisane temenni- mizdir? Dost ve kardeş Irak hal- kının ıstıraplannın dinmesine yardımcı olmak istiyor ve bu- nun için bazı hazırhklar yapıyonız" diye konuştu. Ankara DGM ErolTby ve Pîr Sultan oyuncııları serbest ANKARA (Cnmhuriyet Bü- rosu) — "Pir Sultan Abdal" oyunu için verilen sekizinci ya- saklama karannı protesto etmek amacıyla TBMM'ye >1irümek is- terken, Kızılcahamam'da gözal- tına alman, oyunun yazan Erol Tov ile oyunu sahneleyen Anka- ra Birlik Tiyatrosu oyunculan dün Ankara DGM'ye çıkanldı- lar. Toy ve 18 tiyatro çalışanı, DGM SavcıhğYnca "Toplantı ve Gösleri Yürflyüşkri Yasası'na aykın davrandıklan" gerekçe- siyle sorgulandıktan sonra ser- best bırakıldılar. Ankara Valili- ği'nin 22 şubat tarihinde verdi- ği yasak kararı üzerine oyunu sahnelemek üzere Bohı'ya geçen Ankara Birlik Tiyatrosu, seki- zinci yasak karanyla, gecen gün bu ilde karşüaştı. Yargı organla- nnın oyunda suç unsuru bulun- madığına ilişkin kararlanna kar- şm getirilen bu yasağı protesto için TBMM'ye yürümek isteyen oyunun yazarı Erol Toy ile oyu- nu sahneleyen Ankara Birlik Ti-. yatrosu'nun 18 yönetici ve çalı- şanı önceki gün Kızılcahamam- da gözaltma alındılar. Aynı ak- şam Ankara'ya getirilen Toy ve oyuncular, geceyi İl Jandarma Alay Komutanlığı'nda gözaltın- da geçirdiler. Dün sabah askeri bir otobüsle Ankara DGM'ye getirilen Toy ve oyunculann, 2911 sayıh Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na aykın davrandıklan gerekçesiyle hak- larında başlatılan soruşturma uyannca sorgulanmalarına baş- landıklan kaydedildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle