17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 DIŞ HABERLER 12 EKİM 1991 Birlige Rusya engeli • MOSKOVA (AFP) — SSCB'de Rusya Federasyonu hükümeti, birliğe uye cumhuriyetlerce bu ay başında imzalanan ekonomik anlaşma taslağına koyduğu imzayı geri çektiğini açıkladı ve anlaşma metninde bazı değişiklikler yapılmasını önerdi. Interfaks Ajansı'nın haberine göre anlaşma taslağında yer alan "cumhuriyetler üstü" merkez bankası önerisini reddeden Rusya, ABD Merkez Bankası benzeri böyle bir kuruluş yerine cumhuriyetierin merkez bankalanndan oluşacak bir "bankacılık birliği" önerdi. Tiran: Komünizm öldü • AltNA (AA) — Amavutluk Başbakan Yardımcısı Gramoz Paşko, Olkesindeki ekonomik durumun tehlikede olduğunu belirterek, Avrupa Topluluğu'ndan acil yardım istedi. Gramoz Paşko, Yunan ERT-3 televizyonuna verdiği demeçte, "Komünizm öldü, bizim de desteğe ve tecrilbeye ihtiyacımız var" dedi. Paşko, Yunanistan'ın Arnavutluk'ta üç konsolosluk kurma girişimini de memnunlukla karşıladığmı belirterek, "Bu iki Olke arasındaki Uişkileri geliştirecektir" diye konuştu. Irak, yalanladı • Dış Haberier Senisi — Yeni bir BM gözlemci heyeti Irak'ın nükleer silah programıru incelemek üzere dün Bahreyn'den Bağdat'a hareket ederken, Irak Lityum-6 ürettiği yolundaki Uluslararası Alom Enerjisi Ajansı'nın iddiasını reddetti. Reuter'in haberine göre, Irak Atom Enerjisi Komisyonu Başkan Yardımcısı Hans Blix tarafından salı günü yapılan açıklamamn, Irak'a karşı ABD saldınsını haklı çıkarmak ve ekonomik ambargonun sttrdürulmesini sağlamak amacıyla gerçekleştirildiğini savundu. ABD Savunma BakanlığYndan dün yapılan bir açıklamaya göre, Irak'ın iki nükleer tesisi £1 Etir ve Fırat nükleer araştınna tesisleri yanlış istihbarat ve hava koşuUanndan dolayı Körfez savaşı sırasında imha edilemediği belirtiidi. Bulgaristan'da halk, ülkenin ikinci özgür genel seçimleri için yann sandık başına gidiyor Sandıkta 'Türkçü-Yunancı' kamplaşması40 ayrı grubun yanşacağı seçimlerde siyasi partilerin sağ kanadı "Amerikancı-NATO'cu-Türkçü", sol kanadı ise, "Yunancı-AT'ci- Avrupacı" diye adlandırılıyor. Türkçü kanat ekonomi politikalarında sağ bir çizgiye sahip olmasına karşın, milliyetçilikten uzak duruyor ve Türk azınhğın haklarım savunuyor. YASEMİN ÇONGAR SOFYA — Sabahlan sis basıyor Sofya'- yı... Sonra yavaş yavaş açılıyor. Güneş ter- temiz sokaklann, uçsuz bucaksız parklann üzerine düşüyor. Genci yaşhsı ile yüzlerce Sofyalı kafelerde ekime sarkan yazm keyfi- ni çıkanyor. Bulgaristan'ın siyaset sahnesin- dekf sisin yann yapılacak seçimlerden sonra kalkıp kalkmayacağı ise belÛ değil. Ülke ta- rihinin ikinci serbest seçimleri Doğu Avru- pa'daki değişimin siyasi cilvelerini de ortaya çıkarmış. Yann sandıkta yansacak çoğu 8-9 partili ittifaklardan oluşan 40 ayn grup, "aşı- n miiliyetçilerden NATO'cu yeşillere, Yu- nanlı komünistlerden Amerikancı demokratikfcşme yanlıianna, Türkiye ve ts- rail taraftan kapitalistiere, Hıristiyan demok- ratlara, Brejnevcilere" uzanan bir yelpaze oluşturuyor. Partilerin kullandıklan ad ve sloganlarla uygulamalanndaki çelişkiler kla- sik sağ-sol aynmıru ortadan kaldırmış. Türkiye de yüzyülar süren ortak yaşam de- neyimi sonrasında Bulgaristan'ın iç politika- sında en önemli unsurlardan biri haline gelmiş. ABD, Türkiye ve NATO'ya sempa- ti duyan bir grup, Yunanistan, Avrupa Top- luluğu ve Genel Avrupa Entegrasyonu'nu tercih eden gruptan belirgin biçimde aynlı- yor. llk gruptaki partiler, ekonomi ve savun- ma politikalan açısından, "sag" çizgide olmalanna karşın etnik konuda eşitlik yan- lısı, demokratik istemlerinde daha ilerici. İkinci gruptaki partiler bir yandan sosyal adaletı savunurken, bir yandan da aşın mil- liyetçilik ve Türk düşmanlığı yapıyorlar. Bulgaristan'da komünist lider Todor Jiv- kov'un 1989 sonunda görevden ayrüması ile hızlanan değişim süreci, diğer Doğu Avru- pa ülkelerinden daha yavaş bir tempoya sa- hip. Bunda en büyük pay, adlarını BuJgaristan Sosyalist Partisi'ne (BSP) çevi- ren komünistlerin kırsal kesimdeki desteği- ni sürdürmesinden kaynaklanıyor. BSP milliyetçilikte Peter Dertliyev liderliğindeki Bulganstan Sosyal Demokrat Partısi (BSDP) âdeta yanşıyor. Her iki partinin yayın organ- ları kapitalist sömurü ve sosyal adaletsizlik karşısında net bir tutum abyor. Ancak ana dilde eğitim hakkını engelleyen yeni yasayı destekleyerek milliyetçi temaları işleyerek, Türk düşmanlığınj körüklüyorlar. Haziran 1990 seçimlerinden sonra kurulan BSP -Demokratik Güçler Birliği (DGB)- Çiftçi Partisi koalisyonunda BSP "sol, mil- liyetçi", DGB ise "sag, kozmopolist" diye tanımlanarı iki ayn safı oluşturuyor. Başba- kan Dimitar Popov ilk grubun en etkin adı. Popov, aynı zamanda "Yunanistancı" diye anılan ekibin de başı. Bu ekıpte, BSP'li Baş- bakan Yardımcısı Akksandr Tomov ile Çift- çi Partisi'nden Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakam Vflrtor Vujkov da var. "AT- Yunanistan" lobisi diye bilinen bu kişilerin Almanya ve Yunanistan'la bu hafta içinde imzalanan işbirlıği aniaşmalannda katkılan buyuk. Yunan-Bulgar Anlaşması, 3. ülkeler- den gelecek tehditlere karşı işbirliği öngörii- yor. Bu "üçüncii ülkeden kastın" Türkiye olduğu diplomatık çevrelerde ifade edüiyor. Yönetimdeki "Türkiye-ABD yanhsı grup" ise DGB liderliğinden cumhurbaşkanlığına gelen JeJyu Jelev ve DGB'li Başbakan Yar- dımcısı Dimitar Luçev'in adJarıyla anıhyor. Bu grup, benzer bir işbirliği anlaşmasının Türkiye ile imzalanmasından yana. Doktor Ahmet Dogan liderliğindeki Hak ve Özgürlükler Hareketi, geçen yüki ilk ser- best seçimlerde ülkedeki üçüncü büyük siyasi güç olduğunu kanıtlamış. Yannki seçimler- de de en kazançlı partilerden biri olması bek- leniyor. Hak ve özgürlükler Hareketi, BSP tarafından Türkiye'nin Milli İstihbarat Teş- kilatı ile işbirliği yaptığı iddiasıyla suçlanı- yor. BSP'nin yaym organı Dua Gazetesi, dün bu iddiaya geniş yer veren bir makale yayım- ladı. Türklerin büyük destek verdiği hareke- tin liderleri ise Türkiye ile hiçbir organik bağlan olmadığını ve özerklik, aynmcılık, bölücülük yönünden girişimde bulunmadık- lanm belirtiyorlar. Hak ve özgürlükler Ha- reketi'nin sandıktan üçüncü parti olarak çıkması ve DGB ile bir koalisyon hükümeti oluşturmasına yüksek olasılık gözüyle bakı- üyor. UVENLIKKONSEYI BM'den Denktaş karşıtı karar BM Güvenlik Konseyi'nin hazırladığı yeni karara göre KKTC lideri Denktaş anlaşma metni üzerinde uzlaşmaya yanaşmazsa Güvenlik Konseyi doğrudan devreye girerek metni kabul etmesi için çağrı yapacak. ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — BM Güven- lik Konsevi Genel Sekreteri Pe- rez de Cuellar'ın KKTC Cum- hurbaşkanı Ranf Denktaş'ı suç- layan son raporunu destekleyen bir karar hazırladı. Ankara ve KKTC Cumhurbaşkam Rauf Denktaş'ın rapora yönelik eleş- tirilerine rağmen Güvenlik Kon- seyi'nin Cuellar'ı destekleyen karan Kıbns konusunda tam bir kriz yansıtıyor. Bilindiği gibi Denktaş Güven- lik Konseyi'nin Cuellar'ı destek- lemesi halinde "masaya otur- mayacagını" açıklamıştı. Anka- ra da bu açıklamayı destekleyen bir tutum almıştı. Rapora An- kara ve KKTC'den gösterilen tepkiler BM üe Türkiye ve KKTC'yi karşı karşıya getirdi. Kıbns görüşmeleri bir diploma- tik krizle düğümlenmiş oldu. Güvenlik Konseyi'nde haarla- nan kararda Cuellar'ın raporu- na tam destek veriliyor. Karar üst düzeyde bir toplantırun ger- çekleşmesi için Cuellar'm oluş- turduğu ve Denktaş'ın "üzerin- de önemli degtşiklikler istedigi" anlaşma plaru metninin temel alınmasını istiyor. Bunun için taraflan genel sekreterlik görev- lileri ile görüşmeleri sürdürme- ye cağûıyor. Karar metninin en önemli maddelerinden biri bu anlaşma metni üzerinde uzlaşma sağlan- madığı taktirde Guveniık Kon- seyi'nin genel sekreterden du- rum değerlendirmesı ile birlik- te bu metni konseye bildirmesi- ni istemesi. Karar bu adımın ka- sım ayıiçindeatılmasını istiyor. Böylece Denktaş metin üzerin- de sekreterya görevlileri ile uz- laşmazsa Güvenlik Konseyi doğrudan devreye girebilecek. Konsey Irak üzerinde uygulan- dığı gibi KKTC'ye metni kabul etmesi için doğrudan çağnda bulunabilecek. Kararda 1975'te BM Genel Sekreterliği'nin iyi niyet misyo- nunu tanımlayan 367 sayıh ka- ranrun içeriği yeniden \-urgulani- yor. Egemenlik konusunda Kıb- ns Cumhuriyeti'nin egemenliği- nin temel ahnacağı kaydedilerek son 649 sayıh karardan daha be- lirli bir egemenlik tanımı yapı- lıyor. Böylece egemenliğın Kıb- ns Cumhuriyeti'ne ait olduğu ve bu konunun iyi niyet misyonu çerçevesinde tartışılamayacağı belirleniyor. Karar, taraflan "kendi kav- ramlannı yaratmamalan" yo- lunda uyararak Denktaş'a üstü kapalı bir mesaj yolluyor. Yugoslavya'da çatışan cumhuriyetler arasında barış çabalan surmi'sine karşın çalısmalardurranyor ve tutuklamalar süriiyor. Lahey'deki toplantıda liderler anlaştı; Belgnadreddetti, çatışmalar sürüyor Yugoslavyada banş uzakDış Haberier Senisi — Yugoslavya'da etnik çatışmaya çözum bulunması amaay- la surdurülen girişimlere karşın kalıcı bir çözüme ulaşüamıyor. Avrupa Topluluğu Dönem Başkanı Hans Van Der Broek'in gözlemciliğinde Hırvatistan ve Su-bistan devlet başkanlan ile Yugoslavya Savunma Bakanı'nın Hollanda'nın Lahey kentinde önceki gece yaptıkları toplantıda, bir ay içinde siyasal bir çözüme ulaşılması koşu- luyla federal ordunun Hırvatistan'dan çe- kilmesi konusunda anlaştıkian bildirildi. Ancak, Federal Başkanlık Konseyi, dün bir açıklama yaparak "Federal birliklerin Hırvatistan'da Sırplann yasadığı bölgeler- de çekilmesinio kabul edilemeyecegini" bildirdi. Yugoslavya haber ajansı Tanjug'a gö- re, Konsey yönetimini elinde bulunduran Su-bistan, Kosova, Voyvodina ve Karadağ temsilcilerinin katıldığı toplantıdan sonra yapılan açıklamada, "Federal birliklerin Hırvatistan'dan çekilmesinin, Sırplan yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırekacagı" öne suruldu. Yugosla\7a Savunma Bakanlığı Enfor- masyon Bürosu'ndan dün yapılan bir açık- lamada da " Lahey'de Yugoslavya Halk Ordnsu'nun Hırvatistan'dan çekilmesi ko- nosunda bir anlaşma imzalanmadığı" bil- dirildi. Lahey'deki görüşmelere katılan Yugos- lavya Savunma Bakam Veliko Kadıyeviç, beş saat süren toplantıdan sonra düzenle- nen ortak basın toplantısmda, federal or- dunun Hırvatistan'dan çekileceğinı açık- larruşu. Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç de ordunun çekilmesi için tanı- nan bir aylık sürenin gerçekçi olduğunu belirtmişti. Hırvatistan Devlet Başkanı Franyo Tudjman ise anlaşmayı önayladık- lannı söylemişti. OKIADOĞÜ~ Barış konferansı tehlikede Dış Haberier Senisi — Ekim ayı sonunda yapılması planla- nan Ortadoğu Banş Konferan- sı 'nın önündeki engellen temiz- lemek için ABD Dışişleri Baka- nı James Baker'ın bölgeye ya- pacağı 8. ziyaret öncesinde or- tam gerginleşti. Baker, banş sü- recini baltalayacak terörist gruplann harekete geçebileceği uyansmda bulunurken Israil'de bir FUistinli, calıntı bir kamyon- la iki lsraüli askeri ezerek öldür- du, H'ini de yaraladı. Israil Başbakam Izak Şamir, olayı 'te- rörist bir eylem' şeklinde nite- leyerek kınadı. ABD Dışişleri Bakam Baker, bu aJcşam çıkacağı Ortadoğu ge- zisinin öncesinde, FUistinli tem- silcilerle Washington'da göruş- tükten sonra yaptığı açıklama- da, "banş imkânlannı boşa çı- karmaya hazırlanan bir kısım aşın tutncu tedhiş gnıbunun bolgede harekete geçeceklerine Uişkin istihbarat edindiklerini" söylemişti. New York Times gazetesi- nin haberine göre Suriye, banş konferansının bölgedeki su kay- naklannın kullammı, ekonomik gelişme ve silahsızlanmayla Ugüi bölümlerine katılmayacağmı ABD yönetimine bildirdi. ABD'li yetkililer, Suriye'nin go-, rüşmelere katılmamasınm kon- 5 ,! feransı tsrail için önemli oknak- tan çıkaracağindan ve konfe- ransın işlevini yitireceğinden kaygı duyuyorlar. I Dünyamız. her geçen gün biraz daha yaşanmaz hale geliyor. Havamız, suyumuz, toprağımız. denizlerimiz inanılmaz ölçüde kiıiendi. Doğal güzelliklerimiz turizm uğruna bilinçsizce talan edildi. Içtiğimiz suya karışan fabrika atıkları, ciğerlerimizi yakan egsoz dumanı ne iğrenç! İnsanlar, yaşadıkları çevreye karşı sorumluluk duymalı. Herkes yaşadığı çevreye özen göstermeli. onu temiz tutmalı. Ağaçları kesmeye, fabrikasının atıklarını denizlerimize akıtmaya, soluduğumuz oksijeni kirletmeye... hatta sokaklara tükürmeye kimsenin hakkı yok. Çünkü dünya hepimizin! Kirlilik. gün geçtikçe artıyor. Nefes alamıyorum! Yaşanabilir bir çevre istiyorum! Söyledikleriniz doğru. Ancak ortada, pek çoğumuzun görmediği daha önemli bir kirlilik var: insan kirliliği! Çevre kirliliğinin temelinde de insanın kirienmiş olması yaüyor. İşte insanın yaşadığı çevreye karşı sorumsuzluğu da buradan kaynaklanıyor. Kirlettiği oksijenin kendi soluduğu oksijen; kirlettiği suyun kendi hayaü için gerekli olan su olduğunu düşünmüyor. Bu da, çevre kirliliğinin artmasıra hızlandınyor. Aynca yükselen ve gelişen kapitalizmin, daha da gelişmek için çevre kirliliğine katkıda bulunduğu, tabiatın her geçen gün biraz daha tahrip olmasını sağladığı da ortada. Ozon tabakasının delinmesi gibi, dünyamız için çok tehlikeli bir olayın, kapitalizmin bir sonucu olduğunu unutmamak gerek! Denizlerimize zehirli bidonlannı boşaltan, ülkemizi çöplük olarak kullanan kapitalizme "dur" diyebilecek yürekli bir iktidara ihtiyaç var. REFAH PARTİSİ, çevre temizliğinin insan temizliğinden geçtiğini düşünüyor. / REFAH PARTISİ, "temiz insan, temiz çevre" diyor. REFAH PARTİSİ, temiz bir çevrenin insan hayaü için taşıdığı önemi biliyor. REFAH PARTİSİJS.aLMVO£l IAUUllUUgUt UlUmtUl IIV^I g.\_AyV-ll g U l l U>UIU^ UUllU HjUl lUJlVUgl U11V11U UU1JU1. _ _ • • • Refah Partisi, Yaşanabilir Bir Çevre Vaadediyor! Y G n i DIT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle