16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 DIŞ HABERLER KlBRISRAPORU 10 EKİM 1991 Rumen diplomat kayıp • YENİ DELHİ (AA) — Romanya'nın, Yeni Delhi Büyükelçılıği Maslahatgıizan Liziu Radu'nun kayıp olduğu bildirilerek, Sih militanlannca kaçınlmış olabileceği belirtildi. Romanya Büyükelçiliği'nden bir yetkili, dün yaptığı açıklamada, Radu'nun, evinın yakınında dün iki Sih tarafından arabayla kaçınldığma dair haberler aldıklannı söylediler. Ozonda 20.7 km'likdelik • WASHINGTON (AA) — ABD Uzay Ajansı NASA, dünyanın üzerindeki koruyucu ozon tabakasının Antartika üzerindeki bölümünde son üç yıl içinde 20.7 milyon kilometre karelik bir delik meydana geldiğini bildirdi. NASA bilim adamlan 1986 yıündan bu yana Antartika üzerinde bulunan dördüncü ozon deliğinin son iki yılda büyüdüğünü kaydederek ağustos ayından bu yana ozon oranının 200 dobson biritni gibi son derece düşük bir seviyeye ulaştığraı beÜrttiler. Atmosferde bir santimetre kare içindeki ozon oranının tespitine yarayan dobson biriminin bu zamana kadar Antartika üzerinde en düşük tespit edildiği seviyenin 127 • dobson birimi olduğu kaydediliyor. "21. ytizyıl göç ytizyıh olacak" • MANİLA (AA) — Yoksul ülkelerdeki yaşam koşullarının duzeltilmesi . yolunda çok büyük yatınmlar yapılmadığı takdirde, gelecek yüzyılın, Üçüncü Dünya ülkelerinden zengin ülkelere yönelik yoğun göç dalgalanna sahne olacağı bildtrildi. BM Kalkınma Fonu .danışmanlarından Mahbub- Ül Hak, BM'nin Asya Pasifik Ekonomi ve Sosyal Komisyonu Bakanlar Toplantısı'na katılmak için bulunduğu Manila'da yaptığı açıklamada, "Bir çok ekonomist, 21. yüzyılın eşi görülmemiş büyüklükte bir göç çağı olacağı görüşünde birleşiyorlar" dedi. Yolcu uçağı düştü: 7 ölti • FRANKFURT (AA) — Avusturya'nın başkenti Viyana'dan hareket eden ve isadamlannı taşıyan tek motorlu bir Cessna uçağının önceki gün Hannover Havaalanı'na iniş yaparken düştüğü bildirildi. Uçağın düşer düşmez infilak ettiği, ancak düşüş nedeninin henüz belirlenemediği kaydedildi. Yetkililer, uçağın gerçek vanş yerinin Hannover olup olmadığının bilinmediğini, uçaktan hiçbir imdat sinyali abnmadığını açıkladılar. İsrail, ABD'yi mmırsanııvor • KUDÜS (AA) — tsrail, savaş uçaklannın Irak üzerinde uçmasmın ABD'de uyandırdığı "rahatsızlığı" dikkate almayacağmı belirtti. İsrail Başbakanı İzak Şamir'in üst düzeydeki bir danışmanı, "herkesin bildiği kararlılığımızı yinelemekten başka söyleyecek bir sözüm yok. Savunma sistemimiz, Israil'i savunmak için ne gerekiyorsa yapacaktır" dedi. Irak, geçen cuma günü dört tsrail F-15 savaş uçağının hava sahasını 30 dakika süreyle ihlal ettiğini bildirerek, BM Genel Sektereti'ne bir protesto mektubu göndermişti. Beyaz Saray sözcüsü ise, ABD'nin bu konudan "rahatsızlık duyduğunu" açıklamıştı. Sıı soruniınu Türkiye çözer • KAHİRE (AA) — Israil'in, "Ortadoğu'daki su sıkıntısının giderilmesinde Türkiye'nin çok önemli bir rol oynayabileceğine inandığY' bildirildi. tsrail Çevre Bakan Vekili Bibi Yigal, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada, ülkesinin, giderek artan tüketimi karşılayabilmek için daha fazla suya ıhtiyaç duyduğunu söyledi. Israil'de üç yıl pespese kuraklık yaşandığını anlatan Yigal, bunun sonucunda tarımda sulama için tahsis edilen su miktarında yüzde 40 indirime gitmek zorunda kaldıklarını kaydetti. 13 ekimcksandıkbaşımgidecekolanBîdlganstan hcdkı,ençetinseçiminiyapacak KomşudazorluseçimlerCuellar, Denktaş'ıTürklerin önderliğindeki Haklar ve Özgürlükler Hareketi'nin 'iddialı' olduğu seçimlerde birinci parti olma yanşı eski komünist Bulgar Sosyalist Partisi ile değişimden yana Demokratik Güçler Birliği arasında. 40 partinin yarıştığı seçimlerden koalisyon hükümeti çıkması bekleniyor. YASEMİN ÇONGAR SOFYA — Sandıklar, Türki- ye"den önce Bulgaristan'da ku- ruluyor. Bayraklı, afîşli, TV rek- lamı, propaganda şarkılı seçim kampanyasıyla komşusuna fark atan Türkiye, siyasi yarıştaki parti sayısı açısından Bulgaris- tan'ın çok gerisinde. Heyecan, aynı heyecan ülke tarihinin ikin- ci demokratik genel seçimleri için 13 ekünde sandık başına gi- decek olan Bulgaristan seçmen- lerinin oylanyla "değişimin yankısını" belirleyecekler. Bir çoğu "seçim ittifakı" biçiminde- ki 40 ayn siyasi grubun katıldı- ğı demokratik yanştan, "değişi- min hızlanmasından yana" olanların kazançh çıkması bek- leniyor. Seçimlerde hiçbir parti- nin yüzde 30*un üzerinde oy ala- mayacağı tahmini, şimdiden ko- alisyon planlan yapıunasına yol açıyor. Doğu Avrupa'daki değişim rüzgârlanndan büyük ölçüde et- kilenen, ancak tutucu "kesimin gücü nedeniyle bu rüzgârla sü- rüklenmeyen Bulgaristan, 13 ekimde parlamenter siste- minin en zor seçünini yapa- cak. 1990 haziranındaki ilk ser- best seçimlerde yüzde 48 oranın- da seçmen desteğiyle, pariamen- toda yüzde 52lik temsil hakkı kazanan Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) yine şansh. Ancak ülkeyi 46 yıl yöneten eski adıy- la "komünist" BSP'nin Uk kez parlamentodaki çoğunluğunu yitirmesi bekleniyor. Doğu Av- rupa'daki "kardeş" partilerinin aksıne "değişime direnmesine karşın desteğini korumayı başaran" BSP, bu kez sandığa 10 üyeli bir ittifakla gidecek. Bu ittifakta adlan "Liberal Demok- rat, Hıristiyan Demokrat, Ana- vatancı, Sosyal Demokrat ve Sosyalist" olarak değişen, ortak özellikleri "değişimin hızını azaltma amacı" djve özetlenen partiler yer alıyor. Üye sayısı bu seçimler sonrasında 400'den 240'a düşürülecek parlamento- ya girebilmek için, ülke çapında yüzde 4'lük barajın aşılması ge- rekiyor. Bunu başaracağı tah- min edilen gruplann sayısı 7'yi Keçmiyor. Genel seçimler, Bulgaristan Türkleri için de büyük sınav oluşturuyor. tlk çıkışlarını 1989'un kasım-aralık aylarında yaptıktan sonra 4 Ocak 1990'da resmen kurulan Haklar ve öz- gürlükler Hareketi, parlamento- daki yüzde 5'lik desteğini bu kez arttırma çabasında. Bulgaris- tan'da Türkler üzerindeki baskı- run hem uygulama hem de ya- salar düzeyinde son iki yılda ha- fifletilmesinde önemli payı olan hareket, seçimlerde "demokra- si, birlik, eşitlik, ilerleme"sloga- DIIU kullanıyor. 37 yaşında bir felsefe doktoru olan Ahmet Do- ğan liderliğindeki Hak ve öz- gürlükler Hareketi'nin genel merkezi Sofya'da. Ancak hare- ket, Türk kökenlilerin yoğun ol- duğu Kırcali, Kazanlık, Şumnu, Hasköy, Silistre gibi yerlerle, Fi- libe, Varna, Dobriç, Slivan, Tra- yan, Plevne, Rusçuk, Blagoev- rad ve Burgaz'da da örgütlü. Harekete tüm etnik gruplann üyeleri katılabiliyor. Çok sayıda Bulgar destek veriyor. Temel he- def olarak "etnik-dinsel özgür- lükkr ve eşitliği" vurgulayan ha- reket, şovetıizm, radikal tslam- cdık ve "etnik-dinsel fatatizme" de karşı çıkıyor. Bulgaristan'ın toprak bütünlüğunü de titizlik- le savunuyor. Bulgaristan'ın yemyeşil, pınl pırıl başkenti Sofya'da seçim he- yecanı sokaklara pek taşmıyor. Salon toplantılan, basın konfe- ranslan ve parklarda, kahveler- de, başını herhangi bir siyasi partinin gazetesine gömmüş Bulgarlar, seçimi haber veriyor- lar. Yaşam düzeyi "komünist rejim" günlerindekinin çok al- tında. 1991 başmdan beri fiyat- lar 10 kat artrruş. Faiz oranları yüzde 50*nin altına düşmüyor. lşsiz sayısı 0'dan, 300 bine fır- lamış. Yiyecek sıkıntısı yok. Kuyruklar da geçmişte kalmış. Ama alım gucünde düşüş her dükkânda hissediliyor. suçladıBM Genel Sekreteri, Güvenlik Konseyi'ne sunduğu raporunda, Rauf Denktaş'ın konseyin kararına aykırı biçimde 'ayrılma hakkı' sahibi olmak istediğini kaydetti. cumartesi günü kanlı çarpışmaların ya- şandıgı Gürcistan'ın başkenti Tiflis'te ortalığın sakinleştiği bildirildi. Devlet Başkanı Zviad Gamsahurdia ile uzlaşma yolu ara- yan muhalefet liderleri, Gamsahurdia'nın, muhalefetin isteklerini kabul etmesi durumunda kendisinin istifa etmesi yollu isteklerinden \azgeçeceklerini açıkladı- lar. Guney Osetya'da ise önceki gün çıkan çarpışmaların ardından bolgeye gön- derilen Gürcü askerler, çevre köyleri denetim altında lutabilmek için sürekli tetikte bekliyorlar. KKTCİZLENİMLERİ Kıbns Türklerî tedirgin ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar dün Güvenlik Konseyi'ne Kıbns ko- nusundaki raporunu sundu. 10 yıllık genel sekreterliğinde ilk kez Kıbns'ta taraflardan birini suçlayan Cuellar, KKTC Cum- hurbaşkanı Ranf Denktaş'ın Güvenlik Konseyi kararlarına aykın şekilde adada federasyo- nun kurulmasından sonra da 'egemenlik ve aynlma hakkı sa- hibi olmak istedigrni' kaydetti. Kıbns'la ilgili olarak Cumhur- başkanı Turgut Özal ile yaptığı telefon görüşmesinden başlaya- rak aynntıü şekilde butun geliş- meleri anlatan Cuellar, raporu- nun 17. maddesinde şöyle dedi: "Sayın Denktaş, her iki tara- fın da federasyonun kurulma- sından sonra bile aynlma hak- kı dahil olmak üzere egemenlik hakkına sahip oldugunu belirt- ti ve tartışılmış olan fikirlerin metninde çok temel değişiklik- ler istedi." Cuellar, bu degişikliklerin Güvenlik Konseyin'ce kendisine verilen Kıbns iyi niyet çabası çerçevesini aştığmı belirterek "Bunu, Kıbns Cumhuriyeti'nin egemenligini gölgelcyecek bir tutum olarak" nitelendirdi. Cu- ellar, bu tutumunun 1977-1979 üst düzey anlaşmalan ile de çe- liştiğini bildirdi. Genel Sekreter şunlan be- lirtti: "Taraflarla yapılaoiki tur te- maslann sonunda, Kıbns'taki iki tarafın bazı konularda bir- birlerinden farklı düşündükleri- nin ve toprak ayaklanmalan ko- nusunda daha fazla tanımlama- ya gerek olduğunun belirlenme- *sine rağmen, Ankara'daki gö- rüşmelerden sonra ortaya çıkan 'yeniden düzenlenmiş düşünce- ler metni' bir anlaşmava temel oluşturabilecek önemli bir adımdı. Yunanistan Başbakanı Mitsotakis. iki tarafın bu konu- lan görüşmesine tam destek ver- di. Fikirlerin geniş bir şekilde geliştirilmiş olması karsısında Kıbns'taki iki Uder, bir aotaşnıa tadağuıdan vazgecilip doğnıdan bir çerçeve anlaşması hazuiana- bileceği konusunda anlastılar. Fikiriere karşı başkan VasUi- u'nun tepkisi, bazı konularda farkiılıklann giderilmemiş ol- masına rağmen, bu flkiıierin bir genel çerçeve anlaşmasına temel teşkil edebileceğini göstermiştir. Ekselans Denktaş ile yapılan gdrüşmder esnasında. Denktaş her iki tarafın ellerindeki hii- kümranlıgın federasyonun ku- rulmasından sonra da sürdürii- lecegini, buna federasyondan aynlma bakkmın da dahil oMn- gunu ileri sürdii ve tartışılan fi- kirier metninde geniş tadilat is- tedi." Genel Sekreter Cuellar, Denktaş'la ilgili bu görüşürrü beiirttikten sonra, 'Kıbns Cun- huriyeti'nin bağımsızlığı, hü- kümranlığı ve toprak bütünlü- ğu ile ilgili çağnlannı ve Güven- lik Konseyi kararlarını hatırla- tarak, "Bu itibarla Denktaş'ın ortaya koydugu kavram, 1977 ve 1979'daki yiiksek seviyeli an- laşmalann sağladığı ve Güven- lik Konseyi'nin ısraria ve en son 649 sayılı kararia ongordüğii çö- ziimii temelden degiştirecektk" dedi. BM Türk diplomatlan KKTC Cumhurbaşkanı'nın önerdiği değişikliklerde federasyonun kurulmasından sonra 'egemen- lik ve aynlma hakkına sahip olma' ilkesi bulunmadığını be- lirterek Genel Sekreter'in gerçe- ği çarpıttığmı ima ediyorlar. Ancak KKTC Dışişleri Bakanı Kenan Atakol, Cuellar'ın rapo- runda belirttiği gibi Kıbns Türk tarafının herhangi bir Rum ih- laline karşı garanti olarak ege- menlik hakkına sahip olmak is- tediğini açıkça ifade etti. Ata- kol, son New York ziyaretinde. Curnhuriyet'e "birdenbire yeni- den devletsiz bırakılmamanın tek yolu budur, Kıbrıs'ta iki toplumun da egemenlik hakkı mevcuttur" şeklinde konuştu. GÜNSELİ KARTAY LEFKOŞA — Kıbns sorunu, Türki- ye'nin dış gündemitıde yine ilk sıralan İşgal ediyor. Sorunun çözumlenmesi için girişimler hızlamyor; ABD çözüm için ağırbğını koyuyor; Yunanistan, Türki- ye'yi suçluyor; Birleşmiş Milletler tem- sücileri başkentler arasında mekik doku- yor; herkes Cuellar'ın raporunu bekli- yor... Kıbns'ın üzerinde bir toz bulutu do- laşıyor. Adada, sorunun tam ortasında yaşayan Türk halkı ise olaylan bir ke- nardan sessizce izliyor ve sonucu bekli- yor. Kıbnsh Türk'ün en büyük korkusu 17 yıl önce savaşın ikiye böldüğü adada, li- derler arasında vanlacak bir anlaşmay- la "74 öncesine dönülmesi". Hiç kimse artık Rumlarla bir arada yaşanabilece- ğine inanmıyor. 1974'teki bölünmeye dek çatışmalarda ve savaşta eşini- dostunu, akrabalannı yitiren Kıbrıslı Türk, artık Rumlara güvenmiyor. Ada- da yaşayan iki toplum arasındaki ilişki, çobanla yılamn bikâyesine benzetiliyor. "Bizde bn evlat acısı, onlarda da bu knynık acısı oldukça asla bir araya getemeyiz" diyor pek çok Türk. Kıbns Türk halkında, bunca yıldır sü- ren bir çözümsüzlüğün getirdiği bıkkın- hk da seziliyor. "Çözüm şart" diye sö- ze giriyor Kıbnslılar; "ama Rumlarla iç ice yaşamaya zorlamasınlar bizi." Mu- halefet kanadındakı Ortam ve Yeni Dii- zen gazetelerinin ortaklasa yaptıklan bir kamuoyu yoklamasına göre halkın yüz- de 82'si soruna banşcı bir çözüm bulun- masından, Rumlarla banş içinde yaşa- maktan yana. Ancak KKTC halkına gö- re banşçı çözümün yolu, Rumlardan olabildiğince uzak durmaktan geçiyor. Bir kadm eczaa, Kıbns'taki bütün so- runun, Rumlann katı tutumundan kay- naklandığıru savunarak şunlan söylü- yor: "Romlar bizi azınlık olarak gör- mekten hiçbir zaman vazgecmediler. Oysa bizim varügımızı tanısalar. sonın daha kolay ballolacak. Ne olursa olsun, çük bir umut bile vermiyor. 70'li yıllar- da doğanlar Rumlan hiç tanımıyorlar. tlkokul beşinci sımf öğrencisi Ayten, okullarında sürekli olarak Rumlann ne kadar kötü olduğunun öğretildiğini, ilk kez bir Rumla karşılaşana kadar onları birer canavar gibi hayal ettiğini söylu- yor. Bir kadın gazeteci ise komşusunun 5 yaşındaki çocuğunun hayatta Uk defa bir Rumla karşılaştığında "Aa, ama bu insan" diye nasıl saşırdığını yüreği bur- kularak anlatıyor. Kıbns Türk halkının bir başka büyük Kıbnslı Türklerin en büyük korkuları Rumlarla tekrar iç içe yaşamak zorunda bırakılmak. Türkler, Rumlara güvenmiyor. KKTC yurttaşlarına göre, banşçı çözümün yolu Rumlardan olabildiğince uzak durmaktan geçiyor. şn anki durum ilelebet süremez. Bizler çözüm istiyoruz, ama bir daha Rumlarla birlikte yaşamaya . hiçbirimiz yokuz. Bence Rumlar kendi toprakluında ya- şamalı, bizler kendi toprmldanmızda. Burada Rum turistler görmeye katlana- bilirim, ama sabah evden çıktıgımda bir Rum komşnmla bnrun bunına gelmek veya bir Rum bakkaktaB absvenş etmeyi istemem. Çünkü Rnmlara güvenmiyo- rum." Rumlara olan güvensizlik, toplumun her kesiminde kendisini gösteriyor. Ye- ni yetişen kuşak ise günün birinde bu gü- vensizliğin aşılabileceği yönünde en kü- korkusu, yeniden göç etmek zorunda kalmak. Adada yaşanan her huzursuz- lukta, insanlar yerlerini yurtlanm terk ederek başka topraklara yerleşmek zo- runda kalmışlar. Son olarak 1974 yılındaki banş hare- kâtından sonra güneydeki topraklarını bırakarak Türk kesimine yerleşen Kıb- nslı Türklerin hepsi, Rum kesiminde bı- raktıklanndan çok daha geniş toprakla- ra kavuşmuş. Şimdi hemen hemen her- kesin hali vakti yerinde. Ailelerin pek çoğunun birden fazla otomobüi ve ken- dine ait evi var. 1974 öncesinde Rumla- nn tekelinde bulunan işyerlerinde maaşlı olarak çalışan Türkler, şimdi ticaret ya- parak para kazanmanın keyfıni yaşıyor- lar. Kimse kurulu düzenini bırakarak her şeye yeniden başlamak istemiyor, çünkü artık kaybedecek çok daha fazla şeyleri var. Ancak kendilerinden yalmzca 100 metre uzaklıktaki ülkenin çok daha zen- gin olduğu gerçeğini herkes kabul edi- yor. Varillerie belirlenen sınırın ardın- da, apartman bloklarıyla, geceleri şıkır şıkır yanan ışıklanyla, geniş yeşil alan- lanyla bambaşka bir dünya uzanıyor. Türkler, Rumlarla bir araya gelmeleri durumunda yeniden ikinci sınıf vatan- daş muamelesi görmekten korkuyor; tüccarlar '74 sonrasında kazandıklan mevzileri koruyamamaktan ürküyor. llkokul öğretmeni Erdal Knrt, Rum- larla birlikte yaşamalan halinde Türk gi- rişimcüerin kısa sürede Rumlar tarafın- dan yutulacağını ve yeniden ikinci sınıf haline geleceklerini savunuyor. Kurt'a göre Rumlarla Türkler arasındaki en önemli sonın ekonomik eşitsizliktir ve bütün engeller aşılsa bile bu nedenle hır- gür çıkacaktır. Diş hekimi Ahmet Akay ise Kıbns Türk halkının artık Rumlarla birlikte ya- şayamayacağını kabullenmekle birlikte, Rum kesimindeki cazip ekonomik ko- şullann pek çok kişiye gıjvensizügi unut- turacağmı, sınırlann açılması durumun- da binlerce kişinin Rum kesiminde ça- uşmayı, Rumlardan ahşveriş etmeyi ter- cih edeceğini düşünüyor. Dışişleri: "İyi rüyetle bağdaşmıyor" Aııkara, rapora tepki gösterdi Kesintisiz Demolcraside ANKARA (Cumhuriyet Biı- rosu) — Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın Kıbns raporu, An- kara'da tepkiyle karşılandı. Dı- şişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, raporun "BM Ge- nel Sekreteri'nin iyi niyet göre- vi ve 649 sayılı Güvenlik Kon- seyi karan ile bagdaşmayan un- snrlar ve yanıltıcı bilgiler içerdigi " beUrtUdi. Açıklama- da, raporda Kıbns Türk ve Rum liderlerine farkh sıfatlar- la atıfta bulunulması "vahim bir hata ve çelişki" olarak ni- telendirilerek "Sadece bu hata, düzeltilmedigi takdirde surecin devamma olanak vermeyecek büyuklttktedir" denildi. Açık- lamada, sorunun dörtlü zirvey- le çözümü için öncelikle Cuel- lar'm iyi niyet görevinin teme- line aykın hatalarının düzeltil- mesi gerektiği ifade edildi. Raporda, iki kesim arasında anlaşmayla kurulacak yeni bir ortak ve federal devlete ait ol- ması gereken egemenlik, ba- gımsızlık ve toprak bütünlüğü haklannın Rum kesimi yöneti- mine izafe edildiği kaydedilen açıklamada, "Adada Kıbns Rum toplumu kendi kesiminde ne kadar egemense, Kıbns Türk toplumu da kendi kesi- minde aynı ölçüde egemendir. Yeni bir ortak ve federal dev- let ancak bu noktadan yola çı- kılarak kunüabilir" denildi. BM temsilcilerinin Türk ta- rafıyla temaslan sırasmda, Kıb- ns'ta egemenliğin iki toplum- dan kaynaklandığım kabul et- tikleri ve bu görüşle çelişkiye düşecek bir yola sapılmasının çözüm çabalannı çıkmaza so- kacağının geçtiğimiz günlerde BM temsilcilerine hatırlatıldığı belirtilen açıklamada, raporda Kıbns Rum tutumunun yansı- tılmasından kaçınıldığı ifade , edüdi. ; PARÎS Fransa'da KP'ye yardun skandalı Bu ilanın gideri, DSP Samsun İl Merkezi tarafından karşılanmıştır. DEMOKRATİK SOL PARTİ MİNE SAULNIER PARİS — Rusya Federasyonu Cumhuriyeti'nin resmi basın or- ganı Rossia dergisinin son sa>n- sında, Sovyet Komünist Partisi 1 nin Fransız Komünist Partisi'ne 1987 yılında toplam 3 milyon dolarük yardımda bulunduğu- nun öne sürülmesi, FKP'yi bir skandalla karşı karşıya getirdi. FKP, öne sürulen iddiayı "şid- detle" yalanlarken, iddianın doğrulanması durumunda FKP yöneticilerinin 10 ila 20 yıl ha- pis cezası istemiyle yargılanacağı bildirildi. Rusya Federasyonu Cumhuri- yeti'nin resmi basın organı haf- talık "Rossia" dergisinin son sa- yısında Sovyet Komünist Parti- si'nin Batı ülkelerindeki komü- nist partilere yılda 20 milyon do-' lar yardım dağıttığı ileri sürül- dü. "Rossia" dergisine göre Sov- yet Komünist Partisi genel mer- • kezinin boşaltılması sırasmda ele geçirilen 4 Şubat 1987 tarih ve NP-51/49 sayılı bir belge, söz i konusu yıl için "kardeşlik! fonuna" 17.5 milyon dolar kat-' kıda bulunmuş, geri kalan 2.5 milyon ise Doğu Bloku komü- nist-partilerinden sağlanmış. ' 25 Şubat 1987 tarih ve NP 54/18 numaralı ikinci belgeye göre bu fondan Fransız Komü- nist Partisi'ne 2 milyon dolar,, Partinin yayın organı L'Huma- nite gazetesi, 7 ekim tarihli sa-, yısında FKP'nin gelir ve gıder-, lerini yayımlayarak Rossia der- • gisinin ileri surdüğu yardımınj varhğını "şiddetle" yalanladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle