25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 PAZAR YAZILARI 8 NİSAN 1990 New Ybrk'tan ABD basmı kadınları sevmiyorABD'de gazetelerin birinci sayfalarında kadınlarla ve azınlıklarla ilgili fotoğrafları, imzalı haberleri ve kaynakları inceleven bir çalışma yapıldı. ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — Hafta içinde Washington'da dttzenlenen ve 600 kadar Amerikalı yayın yönet- meninin katıldığı "Amerikan Ba- suunın Sorunlan" kurultayı çe- şitli açılardan basının sorunları- nı ve geleceğe yönelik adımların neler olabileceğini tartıştı. Min- nesota'da uygulamaya giren faks gazetelerinden tiraj kaybı sorun- Estergon'dan Estergon Kalesi'nde pop-müzik MEHMET AKA lanna dek geniş kapsamlı basın- yayın kurultayındaki toplantılar- da, gazetelerin iç piyasa araştır- ma ekiplerinin çalıştnalannın ya- nı sıra basın-yayın politika araş- tınna kurumlannın raporlan tar- tışıldı. "American Society of Newspa- per Editors" kurultayında gün- dera konulan "Gazetelerin gele- cegi var mı, şayet varsa kamunun efitimli ve *engin kesimi dışına hizmet gotiırebüecek kunımlar haline gelebilecekJer mi? Gelece- giıı gazete yöneticUeri vakitlerini ve gazetedeki yerkrini egitime yö- •etik kullanabilecekkr mi? Ga- zete toplumun gozcusu olabile- cek mi?" şeklindeydi. Halen ABD"deki reklam gelir- lerinde en büyük yüzdeye sahip gazetelerin son yirmi yülık tiraj- lannda artış görülmüyor. Günluk gazetelerin tirajı 20 yıl önce, 1970"te 62 milyon 108 bin idi. 1988'de bu rakam 62 milyon 695 ESTERGON — Rönesans üslu- bin oldu. Yani 20 yılda günluk bunun tipik mimari özelliklerini gazete tirajında yüzde l'den az tasıyan Tüna kıyısındaki Estergon artış oldu. Gazete reklam büro- Katedrali'nden yayılan piyanonun lannın saptamalanna göre, aynı sesini, katedral çevresinde muzik süre içinde yetişkin insanlarda yapan sokak müzisyenlerinin me- yüzde 36, ev sayısında yüzde lodikri bastınyordu. Yüzyıllar bo- 44'lük bir artış oldu. yunca çok sayıda savaş ve kuşat- Saptamalar basın açısından ma gören daha sonra ise sessizli- son derece karamsar bir tablo or- gi yaşayan Estergon'da değişik ül- taya çıkanyor. 200 yühk bir ge- kelerin ezgileriyle klasik müziğin lenegin sonuna mı geüniyor? Ga- birieşimi uyumlu ve yeni bir me- zeteler bundan sonra tirajlarını lodiye dönüşüyordu. arttınnak için klasik yapılannı ne Macaristan'm en önemli turis- yönde değiştirecekler? tik bölgelerinden biri sayılan Es- Tartışmalar sırasında özellikle tergon, şimdi dünyanın dört bir kadın okurun sayısındaki azal- yanından gelen sokak muzisyen- maya dikkat çekildi. Ve ABD ka- leriyle dolu. Kanuni Sultan Süley- dın örgütünün kumcusu feminist man döneminde fethedildikten Mder Betty Friedan'ın, California sonra yaklaşık 140 yıl Osmanlı Üniversitesi'nde kurduğu Media egeroenliğinde kalan ve o dönem- Wacht'ın çalışması, gazete yöne- de camiye çevrilen Estergon Kalesi ticilerine dağıtıldı. Çalışma, içindeki katedral, her yıl yüz bin- Amerikan basınında kadınlara lerce turistin uğrak yeri olurken karşı ayrımcı bir tutum izlendi- sokak müzisyenleri için de yüklü ğini göstermekteydi. Bu nedenle para kazanılan bir yer olma özel- gazete yöneticilerinin çoğu tara- liğini koruyor. fından şiddetle eleştirildi. Kale ve katedral dışında da ken- 20 belli başlı gazetede kadın ve tin önemli tüm caddelerinde so- azınlıklann durumunu rakamlar- kak müzisyenlerini görmek munı- la saptayan çahşmaya göre kadın- kün. Gün boyunca belirli aralık- lara karşı en fazla ayrımcılık uy- larla müzik yapan sokak müzis- gulayan gazete The New York Ti- yenleri önlerine koyduklan bir «nes. enstrüman kutusu veya ters çevril- Çalışma, gazetelerin birinci miş şapka içerisinde "bagış"lan sayfalannda kadınlarla ve azın- kabul ediyorlar. Sokak muzisyen- hkla Uglli fotoğrafları, imzalı ha- lerininEstergon'unedenseçtikle- bcrleri ve kaynaklan inceliyor. ri ise şapka ve kutularda biriken Amerikan basınında genelde ka- paralann fazlalığı ve turist sayısın- dınlar birinci sayfada ortalama dan ortaya çıkıyor. yüzde 32 civannda temsil edili- Estergon'daki sokak muzisyen- yor, 1989'da bu oran yüzde 24'e leri arasında profesyonelliğin düşmüş. Kadın muhabirler tara- avantajlarını da kullananlar var fından birinci sayfaya yazılan ha- kuşkusuz. Kenti uzun yıllar ege- berlerin oranı ile birinci sayfa ha- menliği altında tutan Habsburg berlerinde kaynak olarak kadın- Hanedanlığı dönemine ait kıyafe- ların kullanılması oranı aşağı yu- tiyle belirli bir ücret karşılığında, kan aynı. En yüksek oran yüzde önundeki listeden seçilecek Mo- 32. The New York Times'ta bu zart'tan Mendelssohn'a, Schu- oran yüzde 6, The VVashington bcrften Vivaldi ve Beethoven'a ka- Posfta yüzde 13, USA Today'de dar çok sayıda klasik parçayı yo- yüzde 19. rumlayan flütçu de bulunuyor. Th e New York Times Gazete- Geleneksel giysiler bir avantaj si Yayın Yönetmeni Max Frankel olmalı ki sokak müzisyenleri ara- feminist arastırma sonuçlanmn sında Kızılderili görünümüne ka- ve gazetesine yönelik suçlamala- dar hemen her tür giysiden olan- nn değersiz olduğunu kaydetti.- lar var. Bunlar arasında Meksika, Frankel, çalışmayı yüruten Day Kore ve Macaristan'm geleneksel giysfleriyle müzik yapanlar da bu- lunuyor. Sokak mûzisyenlerinden bir bölümü önlerine koyduklan küçük tezgâhiarda çeşitli turistik eşyaları da pazarlıyorlar. Satışta en başanlı olanlar ise hiç kuşku- sayfadan daha fazla kadın fotog- suz "bol tuylii" süs eşyaları satan "rfı basıp daha fazla kadıadan Kızılderili muzısyenler. alınb yapanz" dedi. y y y New London Gazetesi Editö- rü Reid Maccluggage'a gönderdi- ği mektupta "Efcer Gorbacov, Ba- y«» Gorbacov'a kendUi yerine Itarar venne ve hatu konuşma u- °> verirse o zaman biz de birinci Kirkenes'ten akanındabir sınırıvarNorveç'in Kirkenes kentine beş kilometre uzaklıktaki Sovyet sınırı, özellikle Norveçli askerlerin şakalarına sahne oluyor. HAKAN AYGÜN KİRKENES — Türkiye ile Norveç'in iki ortak noktası var. Birincisi, her bahar Eurovision Şarkı Yarışması ile gelen "Bu se- ne kim sonuncu olacak" kaygısı, ikincisı ise Sovyetler Birliği ile komşu iki NATO ülkesi olmanın getirdiği endişeler. Kirkenes'e beş kilometre uzak- hkta Storskog sınır kapısı bulunu- yor. tki ülkeyi birbirine şimdiler- de donmuş Pasifık Nehri bağhyor. Sınırda goze carpan tek bir asker yok. Norveç tarafıru sadece 15 as- ker bekliyor. Gozetleme kuleleri artık kullanılmıyor. Gerek de yok. Karşı tarafı çok merak eden, ge- çip bakıyor. Yılda 7 bin kişi sınır- dan geçiyor. Norveç'in sınır komi- seri Hugo Overgaard'a göre, sınır kapısı sonınsuz. Glasnost ve pe- restroyka, ilişkileri hiç etkileme- miş. "Önceden beri iyiyiz Ruslarla" diyor Overgaard, "Sa- dece glasnosttan sonra Ruslara ic- ki yasağı gelmişti, şimdi o da kalktı" diye ekliyor. Overgaard. sınır sorunlarının görüşüldüğü Storskog Konferans Evi'nde, Sovyet sınır komiseri ile çekilmiş slaytlan gösteriyor. Gös- ten, Norveçliierin vazgeçilmez tut- kusu saunada atılan terlerı ve şe- refe kalkan kadehleri "zapta geçirmiş" slaytlarla son buluyor. Sımrda en büyuk sorun, "pasa- port kullanmayan" rengeyıkleri. Sınırın ote yakasına geçen renge- yiklerinin "uynıgu", kulaklann- dan ayırt ediliyor. Bir Norveç as- keri, "Öbür Uraftaki geyiklerin kulaklan fazla çekildigi için biraz uzun" diye espri yapıyor. Uzun kulaklılar karşıya iade ediliyor. Norveç köylülerinin "Sovyet vatandâşı" rengeyiklerini rnutfak- larında misafır ettikleri de obnu- yor değil. Bu durumda, "ayasi sıgınma" faciasıyla sonuçlanıyor. Norveç askerlerinin kaldığı kamplar, turistik kamp havasın- da. Disipün gevşek. Subaylarla as- kerler aynı garn-zonu paylaşıyor- lar. Saç, bıyık sorun değil. Asker odalannı çıplak kadın fotoğrafları süslüyor. Gönüllu bayan askerle- re rastlamak olası. Yine de sınır- da yasamak ve asker olmak pek keyifli değil. Bu durumda Norveç- liierin kunarıcısı "sınır şakalan" oluyor. Yöredeki en çok anlatılan sınır şakası ise "aşcı nnmarası". Öykü- sü şöyle: Sınırdaki Sovyet asker- leri yemeklerden pek memnun de- ğil. Norveç askerleri bunu haber alıyor. Sovyetler Birliği tarafından sürekli dürbunle gözetlenen asker- ler, bir arkadaşlarını aşçı kıyafe- tine sokuyorlar. Gözlerini, elleri- ni bağlayıp, "hedef" niyetine di- kiyorlar. Silahlan kuru sıkı dol- durulmuş bir manga, aşçıyı yay- lım ateşine tutuyor. Aşçı, acılar içinde yerde. Olayı izleyen Sovyet askerleri şaşkın. Kafalannda bir duşünce: "Demokratik bir iilkede sorun- lar böyle ballediliyorsa, bLam der- dimiz daha büyük, neden aynı seyi biz de yaproayalım?" Olay, Sovyet sınır komiserinin kulağına gidiyor. Şaka olabilece- ğini tahmin ediyor, ama askerle- rini inandırması güç. tş büyuyor. tki tarafın sınır koraiserleri bir araya geliyor. Şaka olasılığı kesin- leşiyor. Ancak Sovyet komiser yi- ne de ricada bulunuyor: "Ne olur bir daha yapmasınlar, biziınkiler çok etkilendL Ne yapa- caklan belli olmaz." Öykuyü doSnıIavan Norveç sı- nır komiseri Overgaard, "Peki sonra karşıda yemekler düzeldi mi?" sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Epey faydası oWu. Şimdiieıde Rus askerieri yemelderden pek şi- kâyetçi degil." Vıkinglerin torunlan, atalannın aksine "savaş" sözcüğüne pek sı- cak bakmıyorlar, ama yanşmadan geri kalmıyorlar. Pasifik Nehri- nin buzlan cözülduğünde Ruslar- la bot yarışları başlıyor. İki tara- fın futbol takımlan mayısta yapa- cakları futbol maçına hazırlam- yorlar. Sınırdaki devriye nöbetleri ol- dukça sıkıcı. tki yakaya da dost- luk hâkim olsa da işin gerilim bo- yutu eksik değil. Devriyedeki Nor- veç askerlerinin hobisi, sınır ihlali. Bu konuda en çok anlatılan öykü ise iki Norveç askerinin, Sovyet ta- rafına "yaya Iaarni2o"na geçme- si. Bu durum, Sovyet askerlerin- de panik yaratıyor. "Dur"lar fay- da etmiyor. Son çare, yere yatıp atış pozisyonuna geçiyorlar. Nor- veç askerleri bir adım daha atsa- lar vurulacak. Ama "zamanlama- lan" mükemmel. "Bir adım daha" hiç atılmıyor. Saate bakı- lıyor: "Ah, dğle yemegl rakti gelmis. Dönelim." Sovyet askerleri şaşkın bakaka- lıyorlar. Sınır şakalan, iki tarafı da fazla etkilemiyor. Sınır komi- seri Overgaard, geçen yılbaşı iki taraf subaylannın eşleriyle birUkte bir araya gelip, yübaşı gecesini bir- likte geçirdiklerini soylüyor. ZüriKten TV'DEN YAYILAN EROTİZM — Ispanya Televizyonu seks programlan konusunda son yıllarda büyuk atılım yaptı. Bn diziler en çok izlenen programlar arasında. Madrid'den İspanyollar sonradan açıldırid Complutense Universitesi'nde Psikopatoloji doçenti. "Ee, ne var bunda" diyeceksiniz şimdi. Isveç"- te, Fransa'da yülardan beri var böyle programlar. Ayol burası tspanya! Uzun bacaklı sarışın çapsızlarla; iri ağır, içi kof yete- neksizlerin ülkesi değil. tki hafta- dır mama iskemlesinden tekerlekli alaylı. Erken boşalrna konusunda örneğin, mektepli uzman genç ve yakışıklı bir hekimdi, çeşitli ilaç ve "şok" tedavileri önerdi. Alayh ise uzun yıllarını Madrid kaldınmla- nnda tüketmiş bir 'iş" kadınıydı ve bilgiç bir gülumseyişle, "kere- viz snya" dedi, "çok yararlıdır" Elena'nın bir şey söylemesine fır- dı. Aslında İspanyollar Avrupa treninin tüm katarlarına yarım yüzyühk bir gecikmeden sonra ve ara istasyonlan yakarak katıldılar. 1936 ile 45 yüları arasında 270.000 siyasal hükümlüyü zinda- na atan Falanjistler, aynı dönem- de yaklasık elli bin kişiyi kurşu- na dizmişler. Ama doğrusu pek MtNE G. SAULNIER MADRİD — ispanyollar çok ileri gittiler. Seks konusunda geri vites yoktur biliyorum. Ama "rahmetsiz" Franco'nun, meza- nnda kemikleri takırdadıkça, yi- ne de ileri gittiklerini düşünüyo- rum tspanyolların. Oysa bundan yirmi yıl önce, tersine geçirilmiş kömür faraşı şapkaianyia Caudu- Franco döneminin katı ahlakçı baskılarından sonra İspanyollar şimdi 10'nunsad.kjandarmaian eiierin- Avrupa'daki seks dalgasını 20 yılhk bir gecikmeyle yakalayıp 'telafi de bez metre, mayo enı ölçerlerdı f , . r^?,,, , . - T r ^ o ı » L tber Yanmadası piajiannda. Er- etme' yanşındalar. TV'dekı 'Konumuz Seks' programı bu yarışın kek mayoları en az 25 santim ge- ÖnCÜİCrİ nişliğinde olmalı ve hanıra sütyen- _ ^ ^ _ ^ _ • leri boş kalmamalıydılar. Yirmi- beş yıl önce, yani 65'li yıllarda ise plajlarda haremlik ve selamlık vardı. tspanyol maçoları kadın kısmına, tel örgülü kum siperle- rin gerisinden sarkarlardı. Bir de şimdiki hale bakın. Ge- çen cumartesiden bu yana tspan- yol devlet televizyonu, haftada bir kez "Konumuz Seks" dersleri ya- yımlamaya başladı. öğretmen de- seniz, guzeller güzeli bir hatun: Elena Ochoa, 31 yaşmda ve Mad- Alp'in ölümü DOGAN ABALIOGLU ZÜRİH — Sekizde uyandır- mak için gittiğimde yüzukoyun yatıyordu. Sesimi algılamadı. Eşim bir nedenle tstanbul'da ol- duğundan gece konuşmuş, geç yatmıştık. Fazla üstelemedinı, odasından aynldım. Saat ona geliyordu. Yeniden gittım, bu kez dürtükledim. Hiç devinim yoktu. Yanş bicimi de bir öncekinin aynıydı. Şaşırdım. Du- daklarımı koluna, açık beline, ayağına değdirdim, sıcakhğını se- zinledım, ama nefesini duymu- yordum. O anda bu iki aynmı bir- leştirme olanağından yoksundum. Nasıl tdefon ettiğimi, nasü asa- ğıya indiğimi bilmiyorum. Can- kurtaran ve sağmao arabalannın gelişini, birlikte yukan çıkışımızı. Ve saat 20'ye doğru eşimın ilk bulduğu uçakla dönuşünü, onla gözlerimizi birbirimizden kaçır- mamızı... Gene bilinçsiz zaman- lar. Gece kalkıp boş odasına bak- mamı, açık bırakılan lambanın ışığını, bir de Sdma Lageriöf'ün "Ölumun eşiginden kişiler tek tek atlar" sözünün kulaklanmda çın- ladığını anımsıyorum. Pazar günü Kent Belediyesi 7 kişilik araç yolladı. Türkiye'den sandalyeye uzanan yaş yelpazesin- deki tüm İspanyollar, psikopato- log Elena'nın karşısında salya sü- mük. "iıçüncu yaşta seks" diyor Elena gülümseyerek. "Erken bo- şalma!" diye kaşlannı çatıyor. "Çocuklarda seks" diye salhyor parmağını; "rinsd tembelU|e" karşı ise pek acunasız. Programın- da hep iki uzman konuğun görüş- lerine yer veriyor. Bunlardan biri mutlaka mektepli oluyor, diğeri sat kalmadı ve programın telefo- nu çaldı. tzleyicilerden biri Ugiy- le soruyordu: "Banılacak mı, içi- lecek mi?" Yalanım varsa ekmek ayvası çarpsın. Programın ciddiyet logo- su Elena bile az kaldı basıyordu kahkahayı. Hispanik dünyada başlayan bu "hijye«ik" ambalaj- h "erotik" merakı, işin fıkrasallı- ğı bir yana, diğer Avrupa ülkele- rinden yirmi yıl gecikmeli başla- dini bütün. pek ahlak sahibi bir adammış Franco. lspanyollaıın bdden aşağısıyla yakından ilgilen- miş. Plajlan ayırmak, mayolan ve dekolteleri mezuraya vurmakla ye- tinmemiş. On iki yaşuıdan büyük kız çocuklanna çorap giyme zo- runluluğu getirmiş. Örneğin, 1944 yüında Jose Lu- is Sampedro adlı Ispanyol, sine- ma salonunda kolunu yeni evlen- diği kansının koltuğuna attı diye karakolluk olup üç gün tutuklan- mış. 23 Nisan 1956 günü Franco, ge- nelevleri de kapattırmış. Şimdi elli yaşlannda olanİspanyollar, 23 ni- san gece 11'de başlayan "kerhue" yasağından önceki saatlerde gir- dikleri "son bir kez" kuymklan- nı hâlâ unutamıyorlar. 1960 ve 70 yıllan arasında zaten gulsuyunda gelenlerimiz vardı. Ve burada aa- mürekkep balığı avlayan yazarlar, raıza ortak olan dostlar. "kıç", "meme", "orospu" ya da Enzenbühl gömütlüğüne vardı- "pezevenk" sözcaklerine dayana- ğımızda tabut önder'in yaptığı mayan bir sansürle boğuşmak zo- runda kalmışlar. Franko'nun ölümünden bir yıl önce, 1974 yüında bile, sayılan iki yüzü bulan genç erkek, eşcinsel ol- mak suçundan "Toplumsal lenüke" yasası hükümleri gereğın- ce, üç yüa varan cezalarla, islahev- lerine kapatılmışlar. Ama giderek artan turist ordulan, namus kalesi tspanya'mn burçlaruu tek tek fet- he koyulunca Franko'nun kahka- katafalka yerleştirilmişti. En bü- yük Galatasarayh ağabeyimiz for- malitelerin tümünü tamamlamış, Kıble yönüne göre yer seçmiş, ta- nıdıklara bilgi salmıstı. "Aa haber ivedi yayüır" sözü- nü doğnılayan kalabalık vardı. Konsolosluk kanahyla bulunan din görevlisi Ahmet Hoca, llahi- yat Fakültesi çıkışlı aydın bir ki- şi. Yıkama, THY'nin yardımıyla yetiştirilen kefenleme işlemlerini man jandannaları bile yetişemez özveriyle bitirmiş, san kırmızı ör- olmuş iğfal edilen yasaklann im- tüler üzerinde duran tabuta dö- dadına. Kıssadan hisse: Güneş yasakla sıvanamıyor. SAYIN DOKTOR ve ECZACILARA Geniş spektrumlu semi-sentetik penisilin alfoxil(1000 mg amoksisilin sodyum) enjektabl flakon 4cc eriticisi ile birlikte İİHİZMETİNİZE SUNULMUŞTUR. ABFAR İLAÇ SAN. ve TİC. A.Ş. İLETİŞİMDE DÜNYA MARKASI BİLGİTAŞ GÜVENCESİ 9 * Türkiye Tek Distribûtöfü BİLGİTAŞ YETKİLİ SATIŞ MERKEZLERİ ISTANBUL • BlGiTAŞ AŞ (1) 175 0Q20(1QHAT) • THANSTEL Ud (1 ] 167 41 34 • MAKPAŞ A Ş (1)1519169 70 ANKARA • BILGITAŞAŞ 14)1170297 İZMIFt • BA.GITAŞ *.Ş. (51) 13 23 24 ADANA • BH.GITAŞAŞ (7')H5S43 • BUKOMAK Ud (I) 172 27 86 • ELEKTBOSER LK) (1)174 1334 • BLLKOM l « l (51) 13 79 99 ANTALYA • BH.3ITAŞ A Ş (31111 63 41 • REBA BURO StSTEMLEBI (1) 131 33 47 • NETCOPY TC (1) 527 12 13 SAMSUN • 8İLGITAŞAŞ (39 15 1168 BURSA • BLGİTAŞA.Ş (24)204045 TÜRK KALP VAKFI 174 12 44/45 • 148 58 66 172 87 24 nük cenaze namazını kıldırdı. En üstteki yeşil çuhada eski harfler- le: "Her bire> olömii Udacakbr, sonra donuşüaüz Ailahadır" ya- zılıymış. Söz böyle başladı. Kent Belediyesi'nin gösterdiği hoşgörüyü, yardımı ve koşullan anlatmak bu yazının konusu de- ğil. Günlük işlerle kişinin usuna - en son gelen, ama temelde yaşa- '• mın bir parçası olan ölüm, geri- de kalanlann düşünme yeteneği- ni sarsıyor. Olanın aruk olmaması felsefesini anlamak çok güç, ola- naksız. Gene de insanoğlunun se- çeneksiz kaldığı, önünde eğilme- si gereken tek olgu bu bence. Yeniden kendimi bulduğumda oğiumu yitirişimden sonraki izie- nen yolda bürokrasinin çarklan kendiliğinden dönmüştü. Her bi- rimın haberi vardı, durum kayıt- lara geçmişti. Açüan çukunın ki- me ait olduğu betirlenmiş, çıka- nlan toprak yeşil renkli bir bran- dayla cimenliğin uzantısı görümü- ne büründurülmüştü. Hatta gö- mütlükteki kartına bundan böyle "Babceler Midnriiti'nce salt san kırmın çiceklerin ekilmesi ko- şulu yazılmiştı. Çünkü ALP burada doğmuştu, çok kısa olsa da burada yasamış- tı ve bunu burada bitirmişti. Zü- rih, kentlisinden aldığı vergüerin karşıhğını vermesini biliyordu. Görevi her bireyinin sonsuzluğa erişmesiyle de bitmiyordu. Şimdi hemen hemen her gün gereken belgeler elime geçiyor. Doğumundan önce de ad çizelge- si yollanmıştı. O zaman tüm söz- cükleri taramış sonunda her dil- de kolayhkla kullanabilen, bizde "yöce" anlamına gelen, tsviçre- lilerin övündükleri sıradağlanm yazmıştım. Dünyaya geldiğinde adı hazırdı. Giderken silindi. Ve 18'ine bile erişmeyen bir yaşam böyle noktalandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle