06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 NİSAN 1990 toğlu'nun resi • Kültur Servisi — Kayaalp Sanat Galerisi'nde bugunden başlayarak 10 mayıs tarihine dek Naci Kalmukoğlu'nun resimleri sergilenecek. 1896 Harkof doğumlu olan ve Rusya'dan Turkiye'>e iltica ederek hem tuval hem de duvar ressamı olarak çalışmalarını surduren Naci Kalmukoğlu (Nikola Kalmikof) 1950'li yıllarda öldu. Sezer Tansuğ, sergi brüşoründe sanatçıya ilişkin şunları söyluyor: "Naci Kalmukoğlu dramatik ifade arayışlan içinde yerel bir ruhsal atmosferin gereksınmelerinden çok uzağa duşmese de kendisine çekici bir özgunlük sağlayan yabancı gezgınciliğini yitirmemeye çalışmış bir sanatçi kimliğiyle karşımıza çıkmaktadır. Kalmukoğlu'nun resimlerinde melankolık bir burukluğun kavranabilir olması, kanımızca yonımcu niteliğinin gizlediği ruhsal bir değer ölçütü ile sıkı sıkıya bağlantıhdır." Parisli Türk ressamlar • PARİS (Cumnııriyet) — Paris'te etkinlik gösteren "Anadolu Kulıur Merkezi" ile "Assurances Generales de France" adlı sigorta şirketi tarafından ortaklaşa düzenlenen resim sergisinde, Paris'te yaşamış olan ya da halen çalışmalarını bu kentte surdüren 33 Turk ressamının yapıtları sunuluyor. Açılışı bugun yapılacak olan sergi, iki aydan bu yana "Muhteşem Süleyman" olayının Fransa'da yarattığı olumlu yankılan beslemeyi ve böylece dikkatleri çağdaş Turk kültur ve sanatının değişik dallarına çekmeyi amaçlayan bir dizi etkinlik içinde yer alıyor. 30 nisan gününe dek açık kalacak elan "Parisli Turk Ressamlar" (Les Peintres Turcs de Paris) sergisinde yapıtları bulunan sanatçılar şunlar: Önay Ahmet Akbaş, Cenk Alantar, Erdal Alantar, Ali Atmaca, Hakkı Anlı, Mustafa Altıntaş, Kemal Bastuji, Attila Bayraktar, Semiha Evcimen, Mehmet 1leri, Asım Işler, Ömer Kaleşi, Hikmet Karabulut, Fitnat Katırcıoğlu, Komet, Fikret Mualla, Müzehher, Mehmet Nâzım, Nevbahar, Neveser, Nezir Korkmaz, Esin Okçu, Mübin Orhon, Oder Saban, Hasan Saygın, Muhittin Sezer, Belkıs Taşkeser, Sedat Tosun, Selim Turan, Ömer Uluç, Utku Varlık, İsmail Yıldırım, Hilda Yosmayan. Olivier ödülleri • LONDRA (AA) — Adını, eleştirmenlerce "tüm zamanların en iyi aktörü" diye nitelenen Lawrence Olivier'den alan Ingiliz Tiyatro ödülleri sahiplerini buldu. Londra'daki Dominion Tiyatrosu'nda dün gece yapılan ödul törenierinde, David Hare'ın "Racing Demon" adlı oyunu "en iyi oyun" olarak seçilirken Bob Carlton'un, "Return to the forbidden planet" adlı oyunu da "en iyi müzikal" kategorisinde ödüle layık görüldü. Irlandah Fiona Shaw, 3 ayrı oyundaki rollerinden ötürü "en iyi kadın oyuncu", Oliver Ford Davies ise "en iyi erkek oyuncu" öüllerini aldılar. Michael Bryant, "en iyi yardımcı oyuncu", Michael Bogdanov "en iyi yönetmen" kategorilerinde odüle layık görulürken, Shakespeare'nin "The Tempest" adlı oyununu rock-and-roll versiyonu olan "terun to the forbidden planet" ise "en iyi müzikal" kategorisinde birinci oldu. İngiltere'de verilen Olivier ödulleri, ABD'deki Tony ödüllerine eş değerde sayılıyor. POZITIF VIBRATIONS ÇAĞDAŞ MÛZİK ETKINLIKLERI - 2 OMNIVERSE ARKESTRA 1989 DOWN BEAT CAZ DERGİSİ ANKETLERİNDE # 1 YALNIZCA 2 KONSER 15 NİSAN 1990 SAAT 16:00,21.00 ISTANBUL BELEDIYESI CEMAL REŞIT REY KONSER SALONU Bılet Satış Yerlen KonserSalonu 148 53 92, Galleria 559 95 60. Vakkorama Taksım 151 15 71, Vakkorama Suadıye 360 90 90 Organızasyorr Pozıtif 144 33 94 YEŞİLYURT TURİZM ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURLLL BAŞKANLIĞI'NDAN Şırkeıımizın ortaklar olağan genel kurul toplanıısı, 4 Mayıs 1990 Cuma gü- nu saat 10.00'da ITL Vakfı Maçka Sos>al Tesısı Konferans Salonu'nda aşa- ğıdakı gundemle vapılacaktır Sayın ortaklanmızın toplanü tarıhinden en geç bir hafta önce şırketıen giriş kanları alarak toplantıva kaıılmalannı, toplantıva bızzat katılamayacak or- taklarımızın kendilennı bir selahıyetnajne ile toplantıda tetnsıi ettirmelermı nca ederız Onaklara gonderilen işbu davet mektubu giris kartı yerine geçcr. Selahiyet namelerın toplantı gununden en geç bir hafta önce şirkete ibrazı gerekır. 1989 yılına aıt bılanço, kâr ve zarar cetvellerı ile vönetım kurulu denetçı ra- porlan 18 Nisan 1990 tarıhinden ıtibaren şırket merkezınde ortakların ıncele- mesıne hazır bulundurulacaktır Sayın ortaklanmızın bılgılerıne sunulur. GINDEM: 1- Açılış. toplanu, başkanlık dıvanının seçimı, 2- Dıvana toplantı tutanağını ımzalama vetkisi verilmesi. ' 1989 yılı >onetım kurulu ve denetçı raporlarının okunması ve tasvibi, 4- 1989 yılı bilanço ve kâr-zarar hesaplannın tetkıki ve tasvıbı, 5- >onetım kurulu uyelerının ve denetçilerın ibraları, (•- >.onetım kurulu uyelerınin seçımı ve ücretlerının tespıtı, "- Denetçilerın seçimı ve ucretlerınin tespıtı", 8- Yonetim kurulu uyelerıne Turk Ticaret Kanunu'nun 334. ve 335. madde- lerı uyannca vetkı venlmesi, 9- 1988 yılına aıt olagan genel kurul toplantısında ıbra edılmemi; olan yö- neıım kurulu uyelerının ibraları konusunun muzakeresı ve karara bağlanma- sı, 10- Şırketımızin 2499 savılı Sermaye Pıyasası Kanunu uyannca yönetim ku- rulu tarafından seçılmış olan denetçının onayı, 11- Dılekler ve temennıler. SELAHİVETNAME > eşılvurt Turizm A.Ş.'nın 4 Mayıs 1990 gunu saal 10.00'da yapılacak ola- ğan genel kurul loplamısına, benı/bızi temsılen tam vetkı ile kaıılmava, adı- ma« adımıza oy vermeye, ılgih yasalar ile şirket anasözleşmesi hukumlerıne göre sahıp olduğum'olduğumuz lum haklanmızı kullanmaya yetkılı olmak üzert şırket hıssedarlarından Sayın "ı vekil tayin ettım. HİSSEDARIN ADI SOYADI: İMZA HİSSE MİKTARI: OY \DEDl: YEŞİLVLRT TURİZM A.-Ş. t t KÜETÜR-SANAT J 9. ULUSLARARASIİSTANBUL FİLMFESTİVALİ CUMHURÎYET/5 MichelDeville'in 'Okuyan Kız' adlıfılmi bugün Reks'te gösîeriliyor Okıımak, bir yaşama eylemiMichel Deville, "Okuyan Kız"ın zarif ve incelikli konusunu tipik Fransız usulü bir kıvrakhkla anlatmış. Avustralyah yönetmen Peter Weir ise benzer bir konuyu "Ölü Ozanlar Derneği"nde daha farklı bir biçimde ele almış. ATİLLÂ DORSAY Metinlerle yasamak, metinler- de yaşamak... Sözcükleri, dili, ya- ayı, edebiyau, valnızca bir "güzd sanat", bir soyiu uğraş, gjderek bir iletişim aracı/alanı olacak almakla kalmayıp, yaşamın asıi ve ana amaa, giderek yaşamın "biaat" kendisi haline getirmek... "Oku- yan Kız"ın baş kişisi Constan- ce/Marie, "okamayı" meslek ha- line getirip, çeşitli yaştan ve sınıf- tan kişilere, isteklerine göre, Ma- apassant, Tolstoj, Man, Dnras veya Sade gibı farklı kaynaklanlan okumalar yaparken, bu olağanüs- tü metinleri oluşturan sözcüklerin ve cümlelerin gercek yapısını, ikin- d/üçüncü vs. anlamlannı, uzan- tılarını ve boyutlarını daha iyi kavramakla kalmıyor. Okuma ey- leminı, neredeyse yaşama eylemiy- le özdeşleştiren muthiş bir mesle- ki bilincin de sahibi olmaya doğ- ru gidiyor. Böylece okuma, genç ve sakat bir yeni-yetme çocuk için benzer- siz bir "tahrik" aracı, yaşh ve ek- santrik general dulu için geçmiş- te kalmış siyasal nostaljileri antm- BAŞROLDE MIOL MIOU OYNL'YOR — Michel Deville'in "Okuyan kız" adlı filmi 9. Uluslararası İsUnbul Film Festivali'nde bugün son kez gösterilecek. "Okuyan Kız "da başrolü Fransız slnemasının ilginç o>unculanndan Miou Miou üstleniyor. sama aracı, yaşlı ve saygın bir yar- gıç için neredeyse işitsel bir doyum aracı, çekingen ve sarsak bir işa- damı içinse, kaçınılmaz biçimde "yalağı" anımsatan bir iş olup çı- k yor. Ancak Constance/Marie için de okuma eylemi, yavaş yava^ her türlü eylemin (örneğin seksin) ayrılmaz parçası olacak, genç ka- dın bu uğraş yoluyla kişilerle ve yaşamla daha iyi bir ilişki kurmayı başaracaktır. Michel Deville, bu zarif ve in- celikli konuyu, tipik Fransız usu- lü bir kıvrakhkla, filme eşlik eden barok müzik havasında bir anla- tımla, son derece oynak bir kame- ra ve ritmli bir kurguyla anlatmış. Anglo-Sakson (tam olarak Avust- ralyalı) Peter Weir ise, benzer bir konuya "Ölü Ozanlar Dernegi" adlı olağanüstu fılmde daha farklı yaklaşıyor. Bu filmde, 1950 sonlanrun çok tanınmış ve saygın bir Amerikan kolejinde, disiplin ve gelenek kav- ramlanyla sımsıkı kusatılrnış bir eğitim sistemi içinde, kendine öz- gü, kuraldışı bir öğretmenin öykü- sü anlatılıyor. Edebiyat öğretme- ni Keating, yüianmış kalıplar için- de sürdürülen eğitirae, en azından kendi dalında yeni açüımlar, gide- rek seçenekler getirmeyi deniyor: "Sözcükler ve fikirler, dünyayı degiştirir" ilkesi uyannca, öğren- cilerini şiire, edebiyata, tüm sanat- lara ve giderek yaşama yeni bir gözle bakmayı, kendi yargılarını oluştunnayı, kendi değer ölçülc- rini biçmeyi aşılıyor. Elbette ka- fasını köhnemişliğin ve tutuculu- ğun kayalarına çarpmakta gecik- meyecektir... "Ölü Ozanlar Dernegi", sözün, şiirin ve dilin yasam içerisindeki önemıne değinen, tüm sistemlerin maddi değerlere, "para", "başan", "aüfuz" gibi kavıamlara yöneidiği gunümuz dunyasında, her insanı, içinde \-ar olan, en azından Kea- ting'in var olduğuna inandığı "şüri" ortaya dökmeye cağıran, özgür düşünceyi ve düşünmeyi sa- vunan, eğitimdeki tüm kalıplara karşı çıkan bir film. Yeniükçi ve taze bir bildirisi, romantik, ama karşı durulamaz bir özü var. Başta Shakespeare, VValt VVhitman ve Thoreau, tüm bir Ingiliz dili ve ya- zırunı "onore eden" film, insan- lan sürü olarak değil, bireysel dü- şünme ve eyleme geçme yetisi ta- şıyan yaratıcı kişilikler olarak ye- tiştirmeyi amaçlayan bir eğitim sistemini de özlüyor. Ve bunu (Os- car alan) başanlı bir özgün senar- yodan, çok usta bir oyuncu yöne- timine, her alanda tam bir başa- nyla savunuyor. Filmin kimi sahneleri (örneğin Keating'in Shakespeare'i tanımla- ması, suskun ve ıçıne dönük bir öğrencinin "içindeki şiir"i âdeta zorla söküp alması veya o final sahnesi gibi bölümleri) yıllarca akıldan çıkmayacak güzellikte. Alışılmış konulann, öykülerin ve entrikaların tOmüyle dışına taşıp, şiirden, edebiyat uğraşından ve eğitim sorunlanndan hareketle bö>lesine etkUeyici bir filme ulaş- mak, doğrusu az başarı değil. Şi- iri ve Shakespeare'i sevseniz de sevmeseniz de bu filmi mutlaka görün. Çok seveceksiniz. Uluslararasıjüri bir araya geldi Kültur keşfi Jancso: Jüri Başkanı. Kültör Servisi — lstanbul Film Festivali'nin uluslararası jüri üye- leri Beyoğlu De\ let Güzel Sanat- lar Galerisi'nde düzenlenen bir söyleşiye katıldılar. Ulusal ve uluslararası film yapımı konusu- nun tartışıldığı söyleşiyi, festival komitesi üyesı, film ve program danışmanı Vecdi Sayar yönetti. Her film yönetmeninin kendi ülkesinin kültur kaynağından yo- la çıkarak yaratıcı filmler çekti- ğini, ama ulaşılan noktanın or- tak bir amacı yansıttığını dile ge- tiren konuşmacüar, böyle olma- sının, her yönetmenin ihtiyaçla- nnın, farklılığmdan kaynaklan- dığını çünkü her ülkede farklı ih- tiyaçların gündeme geldiğini belüttiler. Söyleşide, ulusal filmin o ülkenin sorunlarına bir bakış açısı getirdiğı kadar dunyaya açı- lan bir perspektifı de taşıdığı vur- gulandı. Uluslararası film festivalinin farklı uluslann dunyasım sinema aracılığıyla anlattığımn ve farklı kültürleri keşfetmeyi getirdiğinin açıklandığı toplantıda konuşan Jüri Başkanı Miklos Jancso, sinemanın var olabilmesi için önyargısız bir seygiyle izlenmesi gerektiğini belirtti. Uluslararası film şenliğinin farklı kültürleri keşfetmeyi getirdiği vurgulandı. jüri başkanı Miklos Jansco şun- ları söyledi: "Festivnle kaülan filmleri de- gerlendirmek için önceden bir kriter saptamadık. Sinemanın var olabilmesi için onyargısu bir sev- giyle izleraek gerekivor. Önceki yülarda bo>le bir kriter japlığım için koraünistlikle suçlanmışbnı." Söyleşide ayrıca ttalyan sine- masının popülaritesini yitirdiği, ABD sınemasının egemenliğinin etkisi olduğu kadar, ttalyan se- naryo yazarlannın da kendi kül- türlerini yeterince yansıtmamala- nnın bunda payı olduğu açıklan- dı.Vönetmen Başar Sabuncu ise Türk sınemasının ulusal kimligini koruduğunu belirtti. Daha son- ra basın mensuplarıyla kısa bir söyleşi yapan Vecdi Sayar ve Atil- lâ Dorsay. basında festivale iliş- kin yazılan eleştirilere değinerek, her turlü yapıcı eleştiriye açık olunduğunu, ancak festivaiin varlık nedenine yönelik acımasız ve doğruluğu yeterince araştırıl- mamış bilgilenn aktarılmasının üzücü olduğunu soylediler. USTALARA SAYGI — Miklos Jancso, bu jıi leitnalm LsUlara Saygı bölümunde yer verilen yftnet- menlerden biri. "İsa'nın Yıldız Falı" adlı yapıü yann saat 12.00 ve 19.00'da Sinepop'ta gösterilecek. Jansco'nun 'CanavarlarMevsimV bugün Sinepop'ta Sinemanın hasını sevene Hep ülkesinin geçmişine eğilen Macar yönetmen Jancso, "Canavarlar Mevsimi"nde ilk kez günümüzde geçen bir konuyu işliyor. FESTİVALDE BUGÜN L: Kuklacı (12.00), Nanna Yandım (15.00). Erkek-Dişi (19.00), Maestro (21.30) Slnepap: Canavarlar Mevsimi (12.00, 19.00), tki Arada Bir Derede (15.00), Yol 1 ABD (21.30). Atlas: Altın Nal (12.00, 19.00), Mahabhanıta (15.00), Doğum (21.30). Gazi: Sabnn Köpiigü Hırsızları (12.00, 19.00), Batan Güneş (15.00, 21.30). Reks: Çingeneler Zamanı (19.00), Oknyan Kız (21.30). S â r e y y a : Ateşli Sır (19.00), Beş ve Ten (21.30). AKM: Filim Bitti (10.00), Büyük Yalnızlık (12.00), Karartroa Geceleri (15.00), James Baldwin: Biletin Bedeli (19.30), Küçük Bahklar Üzerine Bir Masal (21.30). REKİN TEKSOY Bu yıl uluslararası yarışmanın juri başkanlıgmı yapan Miklos Jancso, sinema sanatına getirdik- leriyle gunümuzün en önemli ya- ratıcüarından bıri. Filmlerinde ül- kesinin tarihine eğilen, geçmişte- ki olaylardan yola çıkarak bugü- nü çözümlemeye çalıştığı bilinen Jancso, Canavariar Mevsimi'nde, ilk kez günümüzde geçen bir ko- nuyu işliyor. Ama yönetmenin ge- leneksel çizgisinin dışına çıkması, filmin yine Jancso biçeminin damgasını taşımasını engel- lemiyor. Senaryosunu, Jancso'nun değış- mez senaryocusu Gyula Hernadi ile birlikte yazdığı filmin ilk gö- rüntülerinin, pınl pınl bir yaz gü- neşi altında, Budapeşte sokakla- nnda yol alan, üstu açık bir Volks- vvagen'i göstermesi, Jancso tut- kunlan için büyük bir yenilik. Yö- netmenin kamerası ilk kez buyuk kenti görüntülüyor çünkü. Ama çok geçmeden, buyük kent, yeri- ni yine kırsal kesime bırakacak, bir köy evinde doğum gününü kutlayan yaşlı bir profesörle ko- nuklannı beyazperdeye getire- cektir. Jancso, Canavariar Mevsimi'n- de, tarih yerine felsefeye eğiliyor. Eşitlik ilkesi, seçkincilik kuramı, kıyamet korkusu gibi konulan tartışmaya açryor. Hernadi-Jancso ikilisi, insanlar arasında eşitlik il- kesinin, tarihin en eski çağlarm- dan bu yana gündemde olduğunu vurguluyorlar. Bu ilkenin tam kar- şıtı ise uygarhğın itici gücunü, en akıllılann, en yeteneklilerin sağla- dığını savunan seçkinci gorüştür. Nükleer bombalann, guncel kıl- dığı yok olma tehlikesi ise kıyamet kavramının çağdaşlaşmış yansı- masından başka bır şey değildir. Doğum gününu kutlayan pro- fesörün eski öğrencilerinden bir doktor, eşitliği savunurken bir başkası seçkinciliği över. Toplan- tıya katılan bir hemşire, dünyanın sonunu simgeler. Yakındakı gölün suları canavar işlevi j-uklenir. Hemşirenin ateşe verdiği evde ölenleri, lsa diriltecek, dirilenler yağmurdan kaçmak için bir eve sı- ğınacaklardır. (Nuh'un gemisi). Finalde pencerenin camına vuran yağmur, öykünün sonu mudur? Yoksa her son bir başlangıç mı- dır? lyileri de kötüleri de canavar- lar mı yönlendirir? tnsanın yeryü- zündeki varlığının gerekçesi ne- dir? Bu türden sorulara, dinlerin, felsefenin, kuramlann getirdikle- ri acıklamalaruı öznelliğiru vurgu- luyor Jancso. Eşitlik olmadığı gi- bi seçkincilik de geçerli değildir. Filmin anlaşılmaz izlenimi uyandıran bütün olaylarının açık- laması vardır. Sözgelimi doktor golden katil olarak çıkar, hapse- dilir. Ama daha aynı sekans sona ermeden, helikopterle Budapeşte 1 den geldiği gorulür. Bu şaşırtıcı sahnelerin amacı, dünyada olup bitenleri anlamanın oianaksızlığı- nı vurgulamaktır. Birbirlerini adam öldürmekle suçlayan profe- sörün iki öğrencisi, birbirlerini öl- düriırler. Hernadi ve Jancso, in- sanlann artık hiçbir şeye inanma- dıklarının altını çizmeye çalışırlar. Bir sonraki filmi tsa'nın Yüdız Falı'nın da doğruiadığı gibi Cana- variar Mevsimi. Jancso sinemasın- da yeni bir dönemec. Her döne- meç gibi gerisinde gizler saklıyor. Sinemanın hasını sevenler, Cana- varlar Mevsimi'nde, ayrıca günü- müzun en iyi oyunculanndan Györgj Csarnalmi'yi de tanıya- caklar. Prof. îrfan Şahinbaş, dünyadaki 78yılını bir "çınar" görkemiyleyaşamıştı Hocaların hocası îrfan Şahiııbaş AYŞEGÜL YÜKSEL Kimi insanlar çınar ağacına benzer. Toprağa kök salmış gibi görünen sağlam gövdeleriyle güç verirler çevrelerindeki insanlara. Birtakım cılız fidanlar kuruyup gidedursun, onlar hep vardırlar ve sonsuza dek varolacak duygusu verirler insana. Profesör Îrfan Şahinbaş, dün- yadaki yetmiş sekiz yılını bir "çınar" görkemiyle yaşamış ay- dınlık bir kişidir. Batı yazınımn Türkiye"deki ilk bilimcilerinden- dir. Carabridge Üniversitesi'nde ğördüğü eğitimin karşılığını, yıl- larca çok yetkin bir düzeyde ver- diği eğitim hizmetiyle Türk halkı- na kat kat ödemiş bir aydın... Bu- günün yazın ve tiyatro biliminde söz sahibi olan bir dolu insanı ye- tiştirerek "bocalann hocası" ol- mak, Batı kültüru karşısında çe- kingenlik duymayan, başı dik, bil- gili, birikimli bireylerin sahip çık tığı bir Türkiye"ye katkıda bulun- mak adına bir yaşam boyu emek Geçen hafta yitirdigimiz Prof. Şahinbaş, Batı edebiyatının ülkemizdeki ilk bilimcilerindendi. Şahinbaş, İngiliz edebiyatı ve tiyatrosunun bazı başyapıtlarının ilk çevirilerini de dilimize kazandırmıştı. Şahinbaş'ın çevresine saçtığı "aydınhk", kültur yaşamımızda yerini dolduramayacağımız bir kuşağın simgesidir. vermiş olmak az şey değil İngiliz yazım ve tiyatrosunun çeşitli başyapıtlarının ilk çevirile- rini dilimize kazandırmak da az şey değil. Ben Şahinbaş Hoca'yı önce yetkin Türkçesi nedeniyle ta- nıdım. Yabancı yapıtları bilinçli olarak okumaya başiadığım çok eski yıllarda "Giiliver'in Yblculuk- lan"nda kullanılan Turkçenin yet- kinliğıne vurulup, ömrümde ilk kez, çevirmenin adını öğrenmek için kitabın kapağına baktığımda tamşmıştık. O zamanlar, gunün birinde has- ta yatağından kalkarak doktora jürimin başkanlığım yapmak için göreve koşacağını, DTCF tngiliz Dili ve Edebiyatı Kürsüsü'nde yıl- larca vermiş olduğu dersleri üst- lenme sırasının bana da geleceği- ni, bu derslerde işlenen oyunlann seçimi üstüne tartışacağımızı, Uluslararası Tiyatro Enstitüsü'nde birlikte çalışacağımızı, "Kral Lear" sahnelendiğinde onun yap- tığı çeviri üstune eleştiri yazısı ya- zacağımı bilemezdim elbet. GUzel rastlantılar sonucunda, Şahinbaş- ın çevresine saçtığı aydınlıktan ben de payımı aldım. Bu "aydınhk", kültur yaşamı- mızdaki yerini hiç dolduramaya- cağımız bir kuşağın simgesidir. Bi- lim adamlannın aynı zamanda spor alanlannda da parladığı (Şa- hinbaş atletizmde "şampiyon" dü- zeyinde bir sporcuydu), aynı aydın kişinin Atletizm Federasyonu Baş- kanlığı'nın ardından Devlet Tiyat- roları Edebi Kurul üyeliği yapabi- leceği (Şahinbaş bu görevi çok uzun yıllar taşıyarak gelişmekte olan Türk tiyatrosunun nabzını elinde tutmuş kişilerden) nitelik- te insanlann yetiştiği bir kuşaktır bu. llişkilerin incelikle, efendilik- ten ödün verilmeden surdürülebil- diği, yaşama sevincinin ustlenilen her görevde yansıyabildiği, zama- na karşı savaşmanın söz konusu olmadığı, büyüğün küçüklere sa- hip çıkabildiği bir kuşak... Profesör Şahinbaş, böyle bir kuşaktan olmanın ayncalığını, Turk diline, yazımna, tiyatrosuna (Şahinbaş, aynı zamanda, tiyatro- yu ulkemizde ilk kez bilim dalı olarak benimseyen Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde Tiyatro Kürsüsü'nün kuruluşunda da can- la başla çalışanlardan) ve eğitımi- ne hizmet yoluyla değerlendirmiş onurlu bir kişi olarak yaşadı. Ne yazık ki "çınar'iar da ölümlü... Edgar, Kral Lear'in ölümü üs- tüne. "Bu kederli günlerin nikü- ne katlanmak gerek" der oyunun Şahinbaş çevirisinde. "Konuşa- caksak eger, içten duyduklanmı- zı söyleyelim, gerekenleri değil..." Yeni bir "Kral Lear" yapımında yine buluşalım, Hocam! Haluk Gedik • KuJtür Servisi — Haluk Gedik'in Beşiktaş Sanfa Sanat Galerisi'nde yer alan resim sergisi sürüyor. Sanatçının daha çok "Uyumsuzluklar-Titremeler" dizisine yer verdiği sergisi nisan ayı sonuna kadar görülebüecek. 1961 doğumlu olan Gedik, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Adnan Çoker Atölyesi'nde öğrenim gördü. Çoker, Haluk Gedik'in yapıtlan için, "Yüzyılın başından bu yana çeşitli görüntü ve özelliklerde gündeme gelen dışavurumculuk, Haluk Gedik'in elinde bugün çağdaş evrensel bir dile paralellik göstermekte, ancak bu kisisel tavırlannın sunusu olmaktadır" diyor. Basın Mtizesi^nde • Köitür Servisi — Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi'nde nisan ayı içinde de sergi ve tiyatro etkinlikleri sürecek. Müzede yer alan Mine Arasan ve Gravür Atölyesi ögrencilerinin özgünbaskı sergisi, Prof. Bedrettin Pars'm "Doğanın Heykelleri" fotoğraf sergisi ile Serap Ünal'tn seramikleri 3 mayısa dek görülebilir. Tiyatro Odası Topluiuğu ise her pazartesi I7.30'da Basın Müzesi Cep Tiyatrosu'nda Shakespeare'in "Hamlet"ini sergiliyor. Can Doğan'ın sahnelediği oyunda Arif Akkaya, Can Başak ve Bahtiyar Engin rol alıyor. Sanayi fotograflan • Kültur Servisi — Gülnur Sözmen'in "Homo Faber Perdita, kendi ürettikleri içinde insandan objektife ne yansıyor?" konulu fotoğraf sergisi 11-21 Nisan 1990 tarihleri arasında lstanbul Atatürk Kültur Merkezi Büyük Salon'da açık kalacak. Profesyonel fotoğraf çalışmalarını 1978 yılından beri sürdüren Sözmen, MSÜ Fotoğraf Ana Sanat dalında öğretim üyesi olarak çalışıyor. 1976 yılından bu yana 20 kadar grup ve kişisei fotoğraf sergisine katılan Gülnur Sözmen, aynca "Derinsu Balıkadam" çalışmalan ile . "Antik Anadolu'da Bugünün İnsanı" konulannda arastırmalar yapıyor. Pembe Bağcık • Kültur Servisi — 0-6 yas grubu çocuklann eğitimi konusunda yetişkinlere yardımcı olmak için hazırlanan ve 2-3 ayda bir çıkan Pembe Bağcık dergisinin 11. sayısı yayımlandı. Derginin bu sayısında ilkokul öğrencisinin Banş Manço ile bir baba olarak düşüncelerini aldığı söyleşisi, ikiz çocukların kişilik eğitimine ilişkin inceleme yazısı ve TV'de yayımlanan Susam Sokağı programının eleştirel bir yazısı bulunuyor. Nıır Tarun'ın heykelleri • Kültür Servisi — Yaşamını Hollanda'da sürdüren sanatçı Nur Tarım, heykel sergisini 12-18 nisan tarihleri arasında Galeri MD'de sunacak. 1947 Luleburgaz doğumlu Tanm, 1968-1973 yıllan arasında Güzel Sanatlar Akademisi'nde eğitim gördü. Nur Tarım, 1977'den bu yana Hollanda'da yaşıyor ve 1980'den bu yana da Nimegen Free Academy'de heykel dersleri vcriyor. BUGÜN • Konser Fias Co'nun hard rock konseri saat 16.00'dan sonra Fransız Kültür Merkezi önünde yer alıyor. • Arfceotojik Kaa' lstanbul Üninversitesi Edebiyat Fakultesi'nin "1989 Yılı Arkeolojik Kaa ve Araştırmalan" konulu sempozyumu saat 10.00 - 17.00 arası Kuyucu Murat Paşa Medresesi'nde. • Rüya Taner'in resitall Atatürk Kültür Merkezi'nde saat 18.30'cla Rüya Taner'in piyano resitali dinlenebilir. BİLSAK'TA BÜGÜN 10 Nisan Sau: Ta'i Chi Chu'an Hareketli Meditasyon 18.30 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BİLSAK herkese açıktır. BİLSAK Sıraselviler, Sogancı Sok. No: 7 CİHANGİR 143 28 79 - 143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle