29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 MART 1990 KULTUR-SANAT CUMHURÎYET/5 Hat sanatçısı Bann anılıyor • İSTANBUL (AA) — Hat ve cilt sanatçısı, araştırmacı ve kitap restorasyonu uzmanı Prof. Dr. Emin Bann, ölümünün ikinci yılı nedeniyle bugün İstanbul'da anıhyor. Prof. Bann, Milletlerarası Hamburg Kitap Sergisi'nde "Olimpiyat" adlı kitabı ile birincilik ödülü (1938), Milletlerarası Brüksel Sergisi'nde "Fatih Divanı" kitap cildiyle birincilik ödülü (1958), Kültür Bakanlığı'nın Şükran Ödülü'nü (1983), "Yaz Rahim" adlı hat tasarımıyla, Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü'nü kazanmıştı. Türkiye'nin önde gelen hat ve cilt sanatçılarmdan Prof. Dr. Emin Bann'ın anısına, bugün ayrıca Yıldız Sarayı Sanat Galerisi'nde bir de hat sergisi açılacak. Türk Mıısikisi Dernegi • Kültür Servisi — İstanbul Belediye Konservatuvan Türk Musikisi Mezun ve Mensupları Derneği kuruldu. Aralarında Tulin Korman, Serap Mutlu Akbulut, Tülin Yakarçelik, Sevinç Tolunay, lncila Bertuğ, Güner Karabacak, Yurdagül Eroğlu, Gönül Gezmiş, Doç. Dr. Nezihi Aykut ve Doç. Dr. Ali Rıza Kural gibi sanatçıların bulunduğu dernek yönetim kurulu üyeleri, Besiktaş Belediye Başkanı Ayfer Atay'la görüşerek sürekli bir çalışma merkezinin sağlanması için söz aldılar. Dernek, Türk musikisi konusunda gerekli araştırma, inceleme ve yayın yapacak, ayrıca çeşitli konser ve mazikallerin sahnelenmesinde yapımcı görevler üstlenecek. Tolklora Dogru' dergisi • Kültür Servisi — Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü yayın organı "Folklora Doğru" dans-müzik-kültür araştırmaları dergisi iki yıllık bir aradan sonra yeniden yayımlanmaya başladı. Altı ayda bir çıkacak olan dergide, "folklor" kelimesinin geleneksel içeriğinin aşılmasj gerektiği düşüncesiyle kültür araştırmaları ile dans ve müzik yazılanna yer veriliyor. Folklora Doğru dergisi hem amatör müzik ve dans çalışmalarına teorik - pratik katkılarda bulunmak hem de dans ve müzikle yakından ilgilenenlerle iletişim ve tartışma ortarruru yaratabilmek amacını taşıyor. Derginin 59. sayısı "Kültür Araştırmalan" başlığı altında Vladimir Propp'un "Folklorun Yapısı", L. Lombardi Satriani'nin "Bir Başkaldırı Kültürü Olarak Folklor" makalelerini ve Eric J. Hobsbawn'ın "Eşkıyalar" isimli kitabının ilk iki bölümünü içeriyor. Dansa Dair bölümünü ise Taner Koçak'ın "Halkoyunları Piyasası: Geçrnişi ve Bugünü Üzerine Notlar", Mutlu Öztürk'ün "Halkoyunlannda Kriz ve BÜFK Dans Birimi: Krizden Çıkış İçin Notlar" isimli yazıları, Cynthia J. Novack'ın "Bedensel Devinim Kültüreldir" makalesi ve Metin And'ın "Türk Köylü Dansları" konulu yazılan oluşturuyor. HJdksinbacT Taksinrde • Kültür Servisi — İstanbul Devlet Tiyatrosu cumartesi günleri saat 15.0O'te Faik Ertener'in yönettiği "Odissinbad" adlı gençlik oyununu Taksim Sahnesi'nde . sergiliyor. Yunanlı kadın yazar Ksenya Kalogerapulu'nun oyunu, geçen sezon tstanbul Devlet Tiyatrosu'nda sergilenmeye başladı. Oyun, aynı dönemde Atina'da, aynı zamanda bir oyuncu olan yazar Kalogerapulu'nun tiyatrosunda da oynandı. "Odissinbad", Doğu ve Batı mitolojilerinin iki önemli kahramanı olan Odysseus ve Sinbad'ın serüvenlerinin tek bir kahramanda bütünleştirilmesiyle oluşuyor. Sula Boz tarafından Türkçeleştirilen oyunun dekorunu Nurettin Özkönü, kostümlerini Mihriban Oran hazırladı. Odissinbad rolünü ise Uğur Polat üstleniyor. Basın Müzesi'nde etkinlikler • Kültür Servisi — Gazeteciler Cemiyeti - Basın Müzesi mart ayı etkinlikjeri kapsamında Güler Aras'ın suluboya resim sergisi, Ml) Güzel Sanatlar Fakültesi yuksek lisans öğrencilerinin resim sergisi ve fotoğraf sergileri 12 mart - 2 nisan tarihleri arasında izlenebilecek. 15 Mart 1990 tarihinde müze galerilerinden bir salona tiyatro yazan- gazeteci ve Gazeteciler Cemiyeti kunıcusu Cevat Fehmi Başkut'un adı verilecek. 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle Cep Tiyatrosu'nda saat 17.00'de Shakespeare'in "Hamlet" oyunu sahnelenecek. Can Doğan'ın yöneteceği oyunun müziklerini Berrin Akdeniz hazırladı. Oyunda Can Başak, Bahtiyar Engin ve Arif Akkaya rol alıyorlar. Basın Müzesi'nde gelecek aydan başlayarak güzel sanatlar fakültesine hazırlık kurslan başlayacak. Ayrıca hızlı okuma ve resim kursu kayıtları da süruyor. Aziz Nesin günü • ANKARA (ANKA) — Sanat Kurumu, 19 mart pazartesi günü "75. Yaşında Aziz Nesin" konulu bir söyleşi düzenledi. Saat 18.00'de Alman Kültür Merkezi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilecek söyleşiye konuşmacı olarak Prof. Dr. Sevda Şener, Prof. Dr. Hüsnü Göksel, Talip Apaydın, Zeynep Oral ve Muzaffer îlhan Erdost katılacaklar. Açıhş konuşmasım Imren Erşen'in yapacağı söyleşi Aziz Nesin'in konuşması ile sona erecek. Varlık Ozmenek'in yöneteceği söyleşiye Rüştü Asyalı öykü, Olcay Poyraz şiir, Genco Erkal oyun, Tolga Çandar ise müzikleriyle katkıda bulunacak. Bakanlıktan çocuk kitaplan • ANKARA (AA) — Kültür Bakanhğı, çocuklara edebiyatı, tarihi ve okumayı sevdirmek amacıyla başta klasik eserlerin yer alacağı çizgi - roman ve resimli çocuk kitaplan yayımlayacak. Bakanlığın konuyla ilgili olarak başlattığı yeni projeye göre 6-14 yaş gruplan arasmdaki çocuklara yönelik olarak, efsaneleşmiş Türk kahramanları, Türk edebiyat ve tarihinde isim yapmış büyükler ile klasik Türk eserleri senaryolar şeklinde resimleştirilerek yayımlanacak. Kültür Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Her ay 48 sayfalık kitap halinde yayımlanması düşünülen resimli çocuk kitaplan projesi için 22 senaryo yazarı ve ressamla irübata geçildi. Senaryo yazarı Mustafa Necati Sepetçioğlu ile çizimci Suat Yalaz ile mutabakata vanldı" denildi. muziK SEVEMA/ATİLLA DORSAY 1990 ML'ZİK YILI FTRİNLİKLF.Rİ İSTANBUL BUYİKJEHIR BELEDİY1SI ATATÜRK KİTAPUĞl'nın tşbirüği ile ZUHAL OLCAY Cumartesi söyleşüeri 10 MART CUMARTESİ Saat: 14.00-16.00 arası . Auiuık KıupUğı, Sheralon Otdı arkası. Taksim-Sanyer nunübüs dutağı yanı) G t R t f L C R E T S İ Z D t R Yavuz TurguVdan Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni' Ifeşilçam: Tamam mı, devam ım?Aşk FUmlerinia Uautalaaaz Yöaetneni / Senaryo, Yönetim: Yavuz Turgul / Görüntü: Orhan Oğuz / Müzik: Attilâ özdemiroğlu / Oyuncular: Şener Şen, Pıtırcık Akkerman, Aytaç Yörükaslan, Yavuzer Çetinkaya, Gül Onat, Arif Akkaya, Serpil Tamur / Erler Film yapımı (Emek, Reks). Bir medya, bir sanat dalı, bir iletisim alanı, kendi kendine bak- mayı öğrendiği zaman olgunlaş- mış demektir. Bu açıdan, uzun yülar kendi kendisini konu olarak almaklan, aynaya bakmaktan korkan sinemamızın, kimi ilk adımlardan sonra bu mevsim için- de 2 fılmle, "FUm Birö" ve "Aşk Filmlerinin L'nutulmaz \ ouetme- ni"yle kendisine bakmasını çok olumlu karşılıyoruz, Yavuz Turgul, bu filmle "Mnhsin Bey"de "alaturka musikimiz" ve de göçup giden "İstanbul efendiligi" için yaptı- ğını, "bir zamanlann Yeşilçamı" için yapmayı deniyor. Sonuç, çe- şitli nedenlerden "Muhsin Bey" kadar başanlı değilse de (o fiJmi aşmak, Turgul için belki de ko- lay olmayacakj yeterince saygın ve ilginç. Turgul'un kahramanı Haşmet Asilkan, Yeşilçam'a ve onun ken- dine özgü "aşk filmleri"ne onca emek vermiş, yüzden fazla film çevirmiş bir yönetmen. Ama bu filmleri, seyirciye ulaşmışsa da belli bir "klik" tarafından hep horlanmış, hep dışlanmış, "hak- lannda bir saür bile yaa yaztlma- mış", hiç ödül fılan da almamış. Oysa Haşmet Asilkan, her sanatçı gibi övgüye, takdire, yaptıklannın ŞENER ŞEN VE KONUK OYUNCU MÜJDE AR — "Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni" adlı filmde başrolü üstlenen Şener Şen, olağanüstü bir oyun çıkanyor. Yavuz Turgul'un yönettiği "filmde Müjde Ar da konuk oyuncu olarak yer alıyor. ı Juyma>a "muhtaç". Bunun için, zamana uyup "tur degiştinneye", bir "siyasal film" yapmaya karar veriyor. Bunun için de zar zor bir yapımcıyi kan- dınp para buluyor. Ama çekim başlayınca aksilikler çorap sökü- ğü gibi gelecek, "zengin babakızla 3 terörisün ilişkisi'ru perdede an- latmak, hiç de kolay olmayacak- tu-. Filmin 2 temel kusüru var: Bir kez, özellikle "Arabesk" ve bir ölçüde "Muhsin Bey" deneyim- lerinden sonıa film gühnece açı- sından oldukça zayıf kalıyor. Gerçi filmin "güldünnek" diye bir amacı hiç yok. Ama seyirci bunu kavrayıncaya dek oldukça zaman geçiyor ve filmin ashnda dramatik olan yapısı, en azından ilk yarıda genel beklentinin aley- hıne çalışıyor. Bir diğer eksiklik (veya öyle gözüken şey), Tuğrul'un tavnnı, amacını iyice saptamamış gibi gö- rünmesi. Eski tarz Yeşilçam'ı mı eleştirecek ve yönetmerilerin de her sanatçı gibi kendi kendilerini yenilemeleri gereğine işaret ede- cek? Yoksa lam tersine, eskinin değerlerini mi sav unacak? Ancak fmalde Turgul'un tavn billurlaşı- yor. O, eskinin aşk filmlerine, Ye- şilçam melodramlanna, haklı ola- rak belli bir nostaljiyle bakmak- ta, onların bir dönemin kaçınıl- maz fümleri olduğuna inanmak- tadır. Elbette yeni şeyler yapılma- h, yeni şeyler soylenmelidir. Ama eskiyi tümüyle yadsıyarak veya yıkmaya kalkarak değil. Hele bir "aşk filmleri >önetmeni"nin bir siyasal filme soyunmasımn hiçbir anlamı yoktur. O, kuşkusuz yap- mayı en iyi bildiği türü sürdürme- li, seyircisini "ağlatmayı" dene- melidir. Ağlamak ve bir film bo- yunca ağlayarak "boşalmak", günümüzun gitgide maddileşen dünyasında bile kitleler için gerek- li bir tür "tedavi" değil midir? Yavuz Turgul, kuşkusuz nos- taljiyi seven bir yönetmen. Geç- mişın yapayhklar uğruna yadsın- raası, asıl eleştirdiği... Haşmet Bey'in duvardaki Ayhan Işık, Sadri Alışık, Neriman Köksal vb. resimleri indirip yerine "modenı" röprodüksiyonlar asması, pikaba Mozart koyması, Kerime Nadir'- leri rafın arkalarına sokuşturma- sı mı onu "çağdaş" yapacak? Onun yapageldiği aşk filmlerinin hiç yankı uyandırmamasııu, hep "dışarda kalmıs" olmasına bağ- lıyor film... Evet, moda akımla- ra uymamak, güncelliğin peşine takıhp gidememek, belli "IdnV'le- re girememek de başarısızlık ne- deni olabilir. Ama yaşam sürecek ve Haşmet Asilkan, yine "dışarda" kalmayı sürdürse de bildiği tarzda sinema yapmaya de- vam edecektir. "Devnmcilik" oy- namaktan gereken dersi almış ola- rak... Turgul'un filminde "bep aşk filmleri yapılsın", "sinema ken- di kendini yenilemesin" gibi bir bildiri sezenlerden degiliz. Turgul, incelikli bir senaryoyla, Yeşil- çam'da (ve.her yerde) inanmadı- ğı şeyleri anlatanlara, yapayhkla- ra, özentilere sığınanlara veryan- sın ediyor. Yeşilçam'ın "kahplan" var dagüncel moda- ların, akımlann yok mu? Hemen her sahnesinde belli bir özeni yan- sıtan, ustaca yazıhp çekilmiş bu filmi görün. Ve sinemamız üzeri- ne, onun kendine özgü ve gecmiş- ten günümUze temelde pek az de- ğişerek uzanan yapım, çekim, ça- lışma, uretme koşullan üzerine bi- raz düşünün... Bu filmde emeği geçenlerden özellikle olağanüstü bir oyun veren Şener Şen'i, çok il- ginç bir yetenek olarak gördüğü- müz Pıürcık Akkermao'ı, hemen tüm yardımcı oyuncuları, Orhan Oguz (goruntü) ve Attilâ Özdemi- roglu'nu (muzik) kutlamak iste- riz. Başkentte şenlikvar 3. Ankara Film Şenliği bu akşam açılıyor. Şenlikte 20 uzun metrajh 62 kısa metrajh film yarışacak. ANKARA (Cumbnriyet Bü- rosa) — 3. Ankara FUm Şenligi bu akşam Tevfik Başer'in "Yan- hş Ceunete Hveda" adlı filminin Kıztlırmak Sineması'nda göste- rimiyle açılıyor. Mülkiyeliler Birliği Vakfı, Bilar A.Ş. ve Çan- kaya Belediyesi'nin ortaklaşa düzenlediği şenlikte 20 uzun metrajh, 62 de kısa metrajh film yarışacak. Bu yıl şenlik kapsamında Charlie Chaplin, Luis Bunuel ve Fritz Lang toplu gösterileri de düzenlenecek. Şenliğin Türk Si- nema Tarihinden adlı bölumün- de ise Metin Erk&an'ın yapıtla- nna yer verilecek. Bu yıl verilmesi kararlaştınlan Emek Odülü'ne yönetmen Me- tin Erksan, TRT Odülü'ne de "Keçeain Teri" adlı yapımıyla Ertugrul Karshoghı değer görul- düler. Kısa fıün yarışmasındaki ya- pıtlar Türk Harb-lş Salonu'nda, yarışma kapsamındaki uzun metrajh filmler ise Turk- Amerikan Derneği'nde gösteri- lecek. Kızılırmak Sineması ve Eti Sanat Merkezi'nde de yarış- ma dışı yabancı filmler izlenebi- lecek. Sinema konulu söyleşilerin il- ki yann yapılacak. İlk söyleşinin konuğu, "Yanlış Cennete FJve- da" ve "Kırk Metrekare Alman- j»"'nın yönetmeni Tevfık Başer. Ankara Film Şenliği Yanşma- sı'nda dereceye giren yapıtlar 18 tnart^ünü açıklanacak ve Akün Sineması'nda düzenlenecek bir törenle sahiplerine verilecek. KİRALIK KIZLAR — Yıllar öncesinin seks skandalının ünlü kiralık luzlan Christine Keeler ve Mandy Rice-Davis, -Skandal" filmiyle geçmişin anıları arasından beliriveriyorlar. Filmde Keeler'ı Joanne Whalley-Kilmer, Rice-Davis'i ise Henry Fonda'nın lorunu. Jane Fon- da'nın >egeni ve Peter Fonda'nın kızı Bridget Fonda canlandınyor. Skandallan Batı'dan ödünç aldık, ya demokrasi! 'Skandal'dan demokrasi dersiSkandal (Scandal) / Yönetmen: Michael Caton-Jones / Oyuncular: John Hurt, Joanne Whalley-Kilmer, Bridget Fonda, Ian Mac Kellen, Leslie Phillips, Britt Ekland / Paramount (UIP) filmi / 110 dakika (Atlas, Gazi, vb.) İngiliz toplumu skandallara ah- terdi. Dün gibi arumsıyorum (oy- şıktır. Kâh bakan metresleri ortaya sa 30 yıla yakın zaman geçmiş). çıkar, kâh kraliçenin sarayındaki Sosyete doktoru Ward'ın evi, bir Fransız vodvilinin sahnesi gibiy- di: Bir kapıdan Rus ataşesi çıkı- yor, öbüründen İngiliz Savunma Bakanı giriyor ve hepsi ayru kız- lann yatağından geçiyordu. Olay- eşcinseller, majestelerinin nerdeyse burnunun dibinde âlem yaparlar. Yüzyıllarm ötesinden gelen don- muş geleneklerle hızla değişen çağdaş ahlak değerlerini bir tür- lü gereğince bağdaştıramamış ol- manın sonucudur bu... Ama Profumo skandalı bin be- lar öğrenildiğinde, gürultü ayy^ı- ka çıkacak ve Mac Millan'ın mu- hafazakâr hükümeti düşecekti. Bu 'skandal'in 30 yıl sonra ya- pılabilmiş filmi, sinema açısından pek önemli bir yapıt değilse de ol- dukça öğretici. Çağdaş demokra- silerde (üstelik demokrasiyi en azından birkaç yüzyıldır iyice özümlemiş olması gereken lngil- tere'de) olabilecek rezaletler, cin- sellik, nüfuz ve paranın, sınıfsal farklann iyice belirgin olduğu bir toplumda yapabilecekleri, olduk- ça ilginç. Film, olayların ve kişi- lerin çokluğu ve ilginçliği karşısuı- da hangi yönde gelışeceğini zaman zaman şaşmyorsa da bize en azın- dan 2 ilginç insan portresi arrna- ğan ediyor: John Hurt'un nüans- h oyunuyla belirginleşen, yaşama ve kadınlara alabildiğine düşkün 'epiküryen' doktor Ward ve Joan- ne Whalley-Kilmer'in inanılmaz bir duyarhkla canlandırdığı "ki- ralık kiz" Christine Keeler. Ha, bir de ilginç demokrasi dersi var: Doktorun konuşmakla tehdit ede- rek polis tahkikaunı örtbas etme- sini istediği bir hükümet yetkili- sinin söylediği, "Polis bafcımsudır, ne olursa olsun ikttdar olarak onu elkileyemeyiz." "Skandal'Marı ödunç aldık, (bizde de 'bakan dii- şiiren kadın'lar olmadı mı..) ama şu temel demokrasi öğelerini de Batı'dan ödünç alsak ya? Steven Soderbergh'in 'Seks Yalanlan'Cannes Şenliği'ndeAltın Palmiye almıştı Cînsel sorunlar röntgen altındaSeks Yalanlan (Sex, Lies and Videotape) / Yönetim ve senaryo: Steven Soderbergh / Görüntü: Walt Lloyd / Müzik: Cliff Martinez / Oyuncular: James Spader, Andie Mac Dovvell, Peter Gallagher, Laura San Giacomo / Bir Outlaw Produstions filmi / 100 dakika (Fitaş). Ruh doktorluğunun en iyi pa- ra getiren 3-4 meslekten biri sayıl- dığı, hemen her "orta sınıf raen- subunun bir psikiyatra abone ol- duğu, 1960'lann "cinsel devri- mi"ni ve her türden dışavurumcu- luğunu yaşadıktan sonra, 1980'leıde siyasetten cinselliğe, her alanda bir Şeni muhafazakâruk" akımına teslim olmuş gözüken bir toplumdan, ABD'den gelen şaşır- tıcı bir "ilk film". Cannes 1989'da şok yaratmış ve aldığı Altın Pal- miye^yi kuşkusuz hak etmiş... 4 genç insan arasında geçen al- çak düzeyde bir ilişkiler ağı, bir tür "cinsellik kuarteti." tşinde ba- şanh, genç, yırtıcı ve seks düşkü- nü bir avukat, onun oldukça "f ri- jid", cinsellik denince aklına bir yığın "çöp" gelen kansı, doyum- suz kocayı ateşiyle kendisine bağ- layan ve ablasından her yönden farkh baldız... Ve işler bu minval- de sürup giderken birden çıkıp ge- len, meleksi güzelligi ve sıkılgan tavırlarıyla iki kadını da oldukça etkileyen, ama cinsel açıdan hep- sinden daha sorunlu bir genç adam: Yıllardu- cinsellikten (yani cinsel ilişkiden) uzak kalmış, an- cak video kamerası önünde ko- nuşmaya ikna ettiği kadınların cinsel itiraflannı seyrederek doyu- ma ulaşabilen'... 27 yaşındaki Steven Soder- bergh'in filmi, çok sınırlı ve sade mekânlarda çekilmiş, kendinden emin, yine alabildiğine sade bir si- nemayla anlatılmış, özellikle mo- nolog ve diyaloglara dayah, san- ki TV filmi havasında bir film... Peki inanılmaz çekiciliği, başta küçümseyici bir bakışla ilgisiz du- ran seyirciyi bile eninde sonunda avcunun içine alabilmesi nereden kaynaklanıyor? Sanınm şundan: Film sinema- nın uzun ve görkemli tarihinde, belki ilk kez cinselliği böylesine açık-seçik biçimde perdeye getiri- yor. Göruntu olarak değil. Bir "seks filmi", giderek bir erotik film bile değil bu... Kahramanla- FARKLI BtR YAKLAŞIM — Steven Soderbergh, 'Seks Yalanlan" filminde cinsel sorunlara, cinselliğe çok farklı yaklaşım getiriyor. nn sürekli seks üzerine konuştu- ğu ve seyirciyi göfsel değiise de işitsel olarak "şoke etmek" ama- cı güden filmlerden de değil, tam olarak: Mike Nicbols'un "tlk Defa-The Carnal Knowledge" ve- ya Sinema Günleri'nde gösterilen Kanada filmi "Amerikan lmpara- torlugunnn Çöküşü' gibi... Fiunin cinselliğe yaklaşımı hep- sinden farklı... Cinselliği insan ki- şiliğinin en doğal, en tamamlayı- cı bir öğesi gibi ele alıyor ve dört kahramamnın kişiliklerini, tü- müyle cinsellikle sınırlanmış bir perspektif içinden veriyor. Gerçi sıradan bir seks filmi de her şeye bu çerçeveden bakar. Ne var ki onun amacı göstermektir, seyirci- ye "röntgen malzemesi" sağla- maktır. "Seks Yalanlan" ise cin- selliği temelde yalnızca kişilikleri çözümleme amacı olarak kullanı- yor. Ve bundaıı yaü&ıııamaz bir çe- kicilik doğuyor: Karşınızdaki te- melde genç, güzel ve sorunlu in- sanları, bir film boyunca, en giz- li, en derinde yanlarıyla tanıyor, en "mahıcm" gizlerine ortak olu- yor, kendinizi en azından dört ki- şinin yattığı bir di% ı anın başucuna otunnuş bir "ruh doktoru" gibi duyumsuyorsunuz. "Seks Yalanlan", kuşkusuz çok ilginç bir film... Temelde sorunlu olan, sorunlu olduklanndan do- layı neredeyse mutlu ve sorunlu ol- mayı bir bayrak gibi yüksekte ta- şıyan bireylerle dolu bir toplum- dan, Amerika'dan gelmesi ve ruh- sal irdelemesini (Freud öğretisinin yadsımayacağı biçimde) cinsellik tabanına oturtarak yine bu öğre- tiyi çok benimsemiş, edebiyatının bile temel taşı yapmış bir Ameri- ka'yı düşündürmesi, sonuç olarak filmin evrenselliğmi engellemiyor. Çünkü cinseilik ve cinsel sorunlar, ABD'de veya herhangi bir Batı sa- nayi toplumunda reklam edildiği biçimde açık olmasa da her top- lumun, her bireyin sorunu. Bu so- runların bu denli etkileyici bir sa- nat yapıtına temel oluşturması ise şaşırtıcı. Bunca yıldır seksi kulla- nan, seksten söz eden, seks filmi çeken, cinsellik somürüsü yapmış ve yapan sinema sanatında, cinsel- lik üzerine bir filmin böylesine "heyecan" verebilmesi ve insaru et- kilemesi az sürpriz değil!.. M.G. Mayer satıhyor • VVASHINGTON (AA) — Ermeni asıllı Kirk Kirkoryan'm sahibi olduğu ünlü film şirketi Metro Goldwyn Mayer, Italyanlara satıhyor. UNİTED Aıtists şirketi ile daha önce birlcşen ve MGM/UA olarak anılan şirketin satışı için 1970'lerden beri MGM/UA'nm sahibi olan milyarder işadamı Kirk Kirkoryjuı'ın, bir ttalyan şirketi ile 1 milyar dolara anlaştığı bildirildi. MGM/UA başkanı olarak Hollywood'da büyük ilgi çeken Kirkoryan'm "Ermeni davası" için de çahştığı iddia ediliyor. Utem'den dergi • Kültör Servisi — Uluslararası Türizm Eğıtim Merkezi UTEM, 2 ayda bir Medusa Turizm-Sanat Dergisi'ni yayımlayacak. UTEM, yayımcılıgın yanı sıra Galeri Medusa'da 8-22 Mart 1990 tarihleri arasında 1. Levent Kosova Et Lokantası'nda Bahattin Odabaşı, Erol Bilgin, Hasan Kavruk, Hatice Odabaşı, Ibrahim Çiftçioğlu, Muzaffer Akyol, NUgün tnnikçi, Salih Tlıran ve Selim Karadana'nın katılacaklan bir karrna resim sergisi düzenledi. İTÜ Vakfı'nda panel • Kültür Servisi — tstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle 12 Mart 1990 Pazartesi günü saat 15.00'te Maçka Sosyal Tesisleri'nde "Kadının Toplumdaki Yeri" konulu bir panel düzenleyecek. Prof. Dr. Işık Kumbasar'ın yöneteceği panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Şahika Yüksel, gazeteci- mimar Aydın Boysan, sanatçı Ayla Algan ve avukat Birsen Yılmazer katılacaklar. Galeri adı degişti • Kültür Servisi — Yapı Kredi Kâzım Taşkent-2 Sanat Galerisi'nin adı "Yapı Kredi Beyoğlu Sanat Galerisi" olarak değiştirildî. tlk kez 1988 yıhnda daha çok sergi olanağı sağlamak amacıyla açılan galeride, Tijen Şikar'ın resim sergisi de açıldı. Bozkurt'tan palyaçolar • Kültür Servisi — Gevher Bozkurt'un "Palyaçolar-2" resim sergisi, 8-31 Mart 1990 tarihleri arasında Nişantaşı Galeri Lebriz'de açık kalacak. 1948 yıhnda tstanbul DGSA mezunu olan Bozkurt, aynı yıl asistanlık görevini üstlendi. Zeki Faik îzer'in öğrencisi olan Gevher Bozkurt, daha önce 6 kişisel sergi açmıştı. BUGÜN • Allen'in filmi İFSAK'ta saat 19.00'da Woody Allen'in "Parayı Al ve Kaç" adlı fdmi gösterilecek. • Saydam gösteri Faruk Akbaş'ın "Anadoluyum Ben" adlı saydam gösterisi saat 19.30'da Boğaziçi Ekin Sanat Derneği'nde (Ortaköy Dereboyu Cad. 150/1) yer alıyor. • Çiçekoğlu imzalıyor Bakırköy Belediye Tiyatrosu'ndaki imza günleri kapsamında Feride Çiçekoğlu, saat 14.00-18.00 arası kitaplanru imzalayacak. • Nur Sürer'le söyleşi tstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Sinema KulübU tarafından düzenlenen söyleşiler çerçevesinde, Nur Sürer saat 14.00'te bir söyleşi yapacak. • 'Resim' üzerine Devrim Erbil ve Nur Nirven, saat 16.00'daAtatürk Kitaphğı'nda "Resim" üzerine söyleşecekler. • 'Mine'Adıle Naşit Tiyatrosu'nda saat 2O.3O*da "Mine" adlı oyun izlenebilir. BILSAK'TA BUGÜN 9 Mart Cuma: 19.00 SOHBET: Metin ERKSAN 19.00 KONFERANS: Haber Programcüıjı. Ertiirk YÖNDEM 19.00 TİYATRO: "tst* Baş İşte Gövde Işte Kanatlar" Yazan: Sevim BURAK, Oynayan: BİLSAK TİYATRO ATÖLYESt 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BtLSAK herkese acıktır. BİLSAK Sıraselviler, Soğana Sok. No: 7 CİHANGİR 143 28 79-143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle