23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 25 MART 1990 L Ö Z G E N T Ü R KE V L I L I K R A P O R U 'Dünya evi'nde dünya savaşlarıÇocukluğumda evdeki kütüphanede bir kitap dururdu; kalın ciltli, kapağında "Mahrem Münasebetler" yazan bk kitap. Ve o kitap her zaman biz çocuklann elinin uzanamayacağı bir yerdeydi. Şimdi yıllar geçti, o çok uzak raflarda gizlenen kitap, raflara indi, masaların üstlerine yayıldı, kısacası gündelik hayatın içine usulca sokuldu. tki insan arasında var olan, kendi kurallarını, kendi mantığını getiren ikili ilişkiyi çok güzel tarifleyen "mahrem" sözcüğü de değişti. "Mahrem münasebetler", çoktandır mahrem olmaktan çıkıp her yerde konuşulan, tartışılan, sorgulanan bir konu oldu. Evlilik, aşk ve bunlann vazgeçümez boyutu cinsellik, dergilerin, gazetelerin, aydın sofralannın en önemli konuları arasına girdi. Sadakatin bir erdem olup olmadıgı, piıriten ahlakın ikiyuzlülüğü, namus kavramı, erkek iktidannın sorunları, kadınların cinsel özgürlük arayışlan, seksenli yılların neredeyse gündemini oluşturdu. Bütün bnnlar olup biterken Türkiye'de büyük çoğunluk için değişen ne? Ben bu çalışmayı yaparken bildik sözleri art arda" sıralayıp kesin sonuçlara gitmekten, bilgiçlik taslamaktan özellikle kaçındığımı belirtmek isterim. Her insanın evlilik, aşk ve hayat üstüne kendi yaşam deneyinden çıkan kendine ait doğruları vardır. Evlilik, aşk ve duşlerimiz... Bütün bunlan birazcık sorgulamak için sanınm bize en çok yaşanmış olaylar, tanıklıklar, bazı ipuçlan verebilir... Genel yargılar değil ipuçlan. Böyle düşünüp sokaktaki, kahvedeki, bardaki insanlara, hiç durmadan özel yaşamlarına ait sorular sorarken, çok zaman buna hakkım olmadığını düşünüp sıkıldığım oldu. Çünkü hiç kimse (çok cesur olanlar dışında) özel yaşamını sergilemek istemez. Ayrıca bir psikiyatri sandalyesinde yatmıyorsa ve karşısında ona teybini uzatmış, duygularını ve düşüncelerini nasıl kullanacağına kesin karar veremediği biri varsa. özel yaşarn, korumamız gereken en kutsal alanlardan biridir. Kim kendine bile soyleyemediği gizlerin binlerce insan tarafından bilinmesini ister? Gene de her zaman aykınlar ve cesur olanlar vardır. Şimdi ben bunca bilgiçlik etükten sonra, sözü usulca duyduğum hikâyelere, bana kendilerini anlatan insanlara bırakıyorum, ama son bir bilgiçlik yapmadan duramayacağım: Çoğu kez bana elimde bir teyp, geceleri gizlice pencereleri gözetleyen biri duygusunu veren bu zor işte, kadınlann yardımını gördüğümü söylemeliyim. Onlar hiçbir sakınca duymadan, kendilerinin şu ya da bu anlamda kullanılabileceklerini bir kez bile akıllarına getirmeden, her şeyden büyük bir doğallıkla söz ettiler. Üstelik bunu da yaz, şunu da yaz diye beni yüreklendirdiler. Pek çoğu adlarını ve fotoğraflarını kullanmama izin verdiyse de bazı şeyler saklı kalmalı diye düşünüyorum. Haksızlık etmemeliyim, erkekler de kimi zaman susarak, kimi zaman bir iki cümle söyleyerek, kimi zaman da hiç çekinmeden kendilerini anlattılar. Benimle sorunlarını paylaşanlara da, paylaşmayanlara da teşekkür ederim. üene geceyansı olmuştu, yirmi bir dairelı apartmanda aşağı yu- karı her üç gecede bir yankılanan çıglıklar gene duyulmaya başla- mıştı. Aylardır geceyansı kadın çığlıklanyla, tokat sesleriyle uya- nan apartman sakmleri, en çok on yaşındaki çocuğun çıglıklarına da- yanamıyorlardı: "Yapma baba >alvannm, yeter ölecek arlık. Yeter ölecek..." O gece çıglıklar her zamankin- den fazlaydı, dairelerin kapılan te- ker teker açılmaya başladı; daha çok orta yaşlı kadın ve erkekler- den oluşan sabahlıklı, pijamalı bir kalabalık, çığlıklann geldiği kapı- nı önunde toplandı. Şaşkın bir haldeydiler. Ne yapmalan gerekir- di? Çocuğun yalvaran sesi hiç dur- muyordu: "Babacığım, öldünne onu, be- ni seviyorsan öldurme!" Çocuğun sesi öylesine dayanıl- mazdı ki sonunda kalabalıktan bi- ri kapının zilini çalmaya cesaret edebildi. Diğerleri geriye çekilip kapının açılmasını biraz da kor- kuyla beklemeye başladılar. Az sonra kapı kırk yaşlarında uygar görünümlü bir adarn tarafından açıldı ve adam yüzunde büyük bir öfke, kalabalığa doğru bağırdı: "Ne var?" Kapıyı çalmaya cesaret eden ki- si, hepsi adına sozcu oldu: "Sesiniz hepimizi rahatsız edi- yor. Lütfen kesin artık." Tam o sırada yüzü gözü kan içinde genç bir kadın kapıya gel- di ve "Size ne oluyor, kanşmayın" diyerek kapıyı oradakilerin yuzü- ne kapadı. Apartman sakinleri de içlerinden kadına hak vererek ev- lerine çekildiler. Ama o da ne, gürültü bitmiyor- du, çocuğun bağırmaktan sesi kı- sılmıştı, inlemesi duyuluyordu. O zaman genç bir kadın dayanama- dı, yeniden kapıya toplanan kala- bauktan da cesaret alarak zili çal- dı, kapıyı açan adama çok karar- lı bir sesle, "polis çağıracağını, a>- nca çocuğu bu gece evine almak istediğini" söyledi. tşte asıl şaşılacak olan, bu dav- ranıştan sonra oldu. Kapının önünde birikenler birden ikiye ay- nldılar. "Potts gelmeliydi," "hayır gelmemeliydi." Tanışma öylesine büyüdü ki bir tarafın diğerini jur- nalcilikle suçlamasına kadar vardı. V- . ^~ Apartmandaki olaya komşular müdahale etmediler, ne de olsa 'kan-koca arasına girilmez'di. (Fotoğraf: Erdoğan Köseoglu) Sonunda polis çağnlmadı. Ço- cuğun sesi iyice kısıldı, adam da- yak atmaktan yoruidu, gecenin sessizliğinde sadece kadımn hıçkı- rıkları kaldı. Evlerin kapılan da birer ikişer kapandı. Loş koridor- lara usulca söylenmiş cümleler sindi. "Kan koca arasına glrilmez, olur bo>le şeyler..." "Kim nereden bilebilir, katil ka- dar ölen de sucludur." Ertesi gün tum bu sözleri hakh çıkanrcasına orta yaşlı karı- kocanın (adam makine mühendi- siydi, kadın mali muşavir) şen şak- rak ahşverişten döndükleri görül- du. Üç gece sonra da apartman- da gene çıglıklar. O gecedeu son- ra kimse kapıya gitmedi. Ama bir ay sonra toplanan apartman kurulu, kocası hapiste olan, çeviri yaparak dört yasında- ki çocuğuyla birlikte yasamaya ça- lışan bir genç kadın için "evine gi- ren çıkan belli olmuyor, eve erkek ahyor" gerekçesiyle polise başvur- du ve genç kadımn evden atılma- sına neden oldu. O geceyi yaşayan apartman sa- kinleri arasında ben de vardım, polise başvurmayı, yardım umma- yı ters bulduğum halde, en azın- dan çocuk için, belki bir çözüm olur diye polise başvurmayı des- teklemiştım. Gene kocası hapiste- ki genç kadımn apar topar evden atılmasını, kimsesiz, yapayalnız çocuğun elinden tutarak üç beş parça eşyasıyla apartman sakinle- rinin soğuk bakışlan arasında uzaklasmasını çaresizlik içinde iz- lemiştim. Apartman sakinleri evlerinin kapılannı kapatırken çok mutluy- dular. Aykın olan cezalandınlmış- olmasın bû küçuk hücre, çogu za- man kendi kendini tüketerek ya- şamını surdurur. Veter ki kaoılar açılmasın..." O kapıyı aralayıp sokağa çıkan- lar vardı. Sokak, kanşıklık, her an yeni bir bilinmezlik demekti. So- kak, paçaların çamurlanması, duyguların örselenmesi, özgüve- nin yitmesi, korkulu bir ormanda yürümek gibi bir şey... Ve aralayıp çıktıklan kapılara geri döndüler... Yeter ki kapılar açılmasın "Evlilik dediğinde her şey olur. Kadın, erkek, çocuk şiddetin her türlüsünü yaşayabilir. Yeter ki, dışandan bir saldırı olmasın. Bu küçük hücre kendini " tüketerek yaşamını sürdürür. Yeter ki kapılar açılmasın" tı. Büyuk bir şiddetle gerçeklejtir- mişlerdi bunu. O gece apartman- da yukselen dayak seslerine, çığ- lıklara kimse uyanmadı. Şöyle de- diler, "Evlilik dediğinde her şey olur. Kadın, erkek, çocuk, şidde- tin her turlusünü yaşayabilir, sö- müriinün her biçirni geceriidir. Ve- ter ki evlerin kapılan açılmasın, aykınlar, sokaga çıkanlar olma- sın, Veter ki dışandan bir saldın "Evet, ben geri dönenlerdenim. Otuz beş yaşımda, iki yddır bir- likte yaşadığım kisiyi, bu evi bı- rakıp çıktığımda, büyük bir öz- gürlük duygusu hissettim. Bir sar- hoşluk gibi, yer çekiminin yok ol- ması gibi. Ve bu, epeyce uzun sür- du. Bu yeni ben, ben değildim. Sanki bir tiyatro sahnesindeydim ve bir oyun oynuyordum. Çevre- min ilgisi, annemin özeni hoşuma gidiyordu. Benimle ilgili konuşul- ması, özel yaşamımı eşe dosta an- latmak hoşuma gidiyordu. Ben, gerçekte kendimi sokağa filan at- mamıştım, güvenli bir kaptan çı- kıp guvenli olduğunu gene bildi- ğim bir kaba girivermiştim. An- nemin yanına gitmiştim, hayır sı- ğınmamıştım. Eğitimim, iddiala- nm vardı. Üzerinde yıllarca çaba harcadığım çalışmalanm vardı. Aylar geçiyordu, böyle kimlik- siz dolaşmak, yeniden küçük bir kız çocuğu olmak hoşuma gidi- yordu. Oysa kendime surekli ge- lir getiren bir iş bulmam gereki- yordu. Bir ev açmam... Yani bana yeni bir kimlik gerekiyordu ve ben harekete geçemiyordum. Her gün birşeylere başlamaya karar veTİyor az sonra cayıyordum. Sonra bir gun bir an durup düşündüm, ben bu yeni kimliği gerçekten istemi- yordum. Ben sokağa çıkmak iste- miyordum, sokakta her şeye ken- dim karar vermek zorundaydım, bu beni korkutan bir duyguydu; ben benım adıma karar verilme- sinin rahatlığına alışmıştım, daha- sı sevmiştim. Araştırmalarımla baş başâ, yalnızca sevdiğim dost- larımla göruserek, yaşamın çok dışında olmayı seçmiştim. Oysa yaşam, şimdi tum şiddetiyle kar- şımdaydı, gene ondan kaçmışıım, annemin yatağına sığınmıştım. Ve tabii bir sabah uyandım, di- ğer güvenli kaba geri döndüm. Gene guvendiğim sulardaydım, ama özgüvenimi biraz daha yitir- miş olarak. Bu beni rahatlatıyor, bir kabul ediş bu, boyun eğiş, alış- kanlıkların gucü... Hiçbir zaman cesur olmadığımı düşunuyordum, sadece bir şey oğrendim, sahtekâr- lık yapmamayı, en azından ken- dime karşı... Kitaplanma, yaşam tarnma ba- kıp kolayca bu toplumun şanslı kişilerinden biri olduğumu söyle- yebilirsin, şöyle bir kimlik suna- bilirim sana, burjuva bir ailenın tek kınyım, kolej eğitimi gordüm, sosyal bilimler dalında master yaptım, pek çok kez yurtdışına çıktım ve hiç doğurmadım; yıllar sonra bunun acısıru belki duya- rım, ama ben bencilim. Kocamı sevip sevmediğimi artık kendime sormuyorum. Yeniden âşık olup olmayacağım sorusunu ise çok net bir şekilde yarutlayabilirim. Ben hiçbir şeyi göze alamam!' Neden? SCRECEK Borsada 121den vurmanın 12 kııralıABDURRAHMAN YILDIRIM — 1 — "Koy parayı cebine, git borsaya, bir koy on al; on koy yüz al. Yakında bir sünı yeni kâgıl çıkacak piyasaya, koşeyi dönmek işten degil." Borsa'da kazanmak gerçekten bu kadar ko- iay mı? En temel bilgilere sahip olmadan, kâr ile zararın ikiz kardeş olduğunu düşünmeden, yurdun dört bir yanından herkes gözünu dik- miş, hangi ucundan, nasıl yakalasam da ben de köşeyi dönsem diye borsaya bakıyor. 1Dişinizden, tırnağınızdan arttırdığınız parayla borsaya girmeyin. Bır süre ihtiyaç duymayacağınız bir parayı kullanın. Borsa yeni bir döneme giriyor. Yeni bir baş- kanı, yeni bir binası, yeni elektronik bir siste- mi olacak. En önemlisi, piyasaya yeni hisse se- netleri çıkacak. Bazı şirketlerin kamu iştirak- leri satışa çıkanlacak, kimi şirketler halka açıl- ma oranlarını arttıracak, kimi bankalar yan- rımcıları ortak almak üzere harekete geçecek. den doğan riskler dikkate alınmalıdır. • Piyasa riski içinde önceden tahmın edile- meyen birtakım siyasi gelişmeler de yer alır. Bunun yanında geçerli bir ekonomik nedene dayanmayan, daha ziyade psikolojik neden- lerden oluşan etkiler de hisse senedi fiyatlan- m yükseltir veya duşürür. 10Emirlerinizi yerine getirmeyen aracı üyeyi ; değiştirmekte tereddüt ! etmeyin. • Piyasada yaygın; satışı kolay ve hemen pa- raya çe%rilebilir hisseler tercih edildiğinde, her- hangi bir satış olayında ve düşuşte piyasadan, çıkmak, en az kayıpla kurtulmak şansı yük- sektir. 11 Borsa'da yatınmcıların umudu alıra satımlann gerçekleştiği"tahtalara'' bağlı. Bu tahtalar üzerinde milyonlar ka>bedebiliyor veya kazanabiliyoriar. (Fotoğraf: Mehmet Demirkaya) Başlangıç için paranızın yalnızca bir bölümünü hisse senedine yatırın. Senede yatıracağınız paramn bir bölümünü çıkacak fırsatlardan yararlanmak için nakit olarak tutun. Bu toz duman içinde, bir yandan beklene- nin üzerinde büyüyen borsanın, daha kurum- sal. daha güvenilir bir hale getirilmesine ça- ba sarf edılirken, bir yandan da "ekonomik olmayan" bir dizi riske karşı yatınmcırun ko- runması gerekiyor. Yatırımcı açısından ise bu toz dumanın ar- kasında olup biteni görmek, bilgilenmek, uz- man kuruluşlardan yardım almak ve yardım istediği kuruluşları denetlemek hayati önem taşıyor. Kim satıyor, ne satıyor? Özelleştırmeyi yuruten Toplu Konut ve Ka- mu Ortaklığı ldaresi (TKKOİ) önümüzdeki aydan başlayarak, borsada performansmı ka- nin taleplerinin karşılanmasına öncelik veri- lecek. Kamu sektörünün yanı sıra özel sektör- de, biraz da kamunun teşvik ve zorlamasıyla 1970*11 yıllardan sonra yaygın olarak ikinci kez halka açılma dönemine hazırlanıyor. Hisse senedi arzında öncülük edecek kamu sektörü TKKOİ aracılığıyla, Borsa birinci pa- zannda işlem gören Arçelik, Bolu Çimento, Çelik Halat, Çukurova Elektrik, Erdemir, Ke- pez Elektrik ve Hektaş'taki yaklaşık 3.5 tril- yon liralık iştirak hissesinin satışına nisan ayı- nın ilk haftasında başlanacak. Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı tdaresi'nden (TKKOİ) alı- nan bilgiye göre, İş Bankası'nın 459 mekani- ze şubesinde tum yurt dilzeyinde satışa çıkar- tılacak hisseler, Borsa'nın bulunduğu İstan- bul'da da beş ayrı merkezden yapılacak. Sa- tışlarda 250 bin liraya kadar olan talepleri bi- yüzde 10"u da yöre halkımn talebine sunula- cak. Petkim'e 7 trilyon lira dolayında değer bi- çilmiş durumda. KİT'lerin holding ve anonim şirkete dönüş- türülerek özelleştirilmesini öngören ve Bakan- lar Kurulu'na sunulan kanun hükmundeki ka- 5 4 3Kendinize, güvenebileceğiniz bir aracı üye bulun. nıtlamış en i>i kâğıtların da aralarında bulun- duğu ve piyasa değeri 3.5 trilyon lira dolayın- daki kamu iştiraklerinin hisselerini satışa çı- kartıyor. Satışlarda kuçük tasarruf sahipleri- Değişik hisselere ve değişik sektörlere yatırım yaparak riski dağıtın. le, herhangi bir sınırlama ile karşılaşmadan yerine getirilecek. Bu iştirak hisselerinin ol- dukça makul fıyatiardan satışa çıkanlacak ol- ması, bu hisselerin satış sonıası Borsa'da prim yapma potansiyelini arttınyor. TKKOt'nin bu hisselerde piyasa yapıcı (market maker) olması da yatınmcılan spekulatif olaylardan koruma açısından bir güvence oluşturuyor. iştirak hisselerinden hemen sonra blok sa- tış ve halka arz yöntemiyle tpragaz, Mardin, Ünye. Konya \e Adana çimento fabrikalan- nın satışı gerçekleştirilecek. Konya Çimento" Fabrıkası tamamıyla halka arz olunacak. Bun- lar da Iş Barl^ası aracılığı>la tüm yurt düze- yinde satışa çıkartılacak. Türkiye'nin en buyük ve en kârlı KlT'lerin- den Petkim'in hisselerinin bir bölümu de ha- ziran ayının ikinci yarısında Borsa'da satışa çıkanlacak. Petkim'in yuzde S'i çahşanların. Yatırım yapacağınız şirketleri yakından izleyin. Anlamadığınız gelişmeler için yatırımcınıza danışm. rarname tasartsına göre, bağımsız dış denetim kuruluşlannın zorunlu incelemesinden geçtik- ten sonra KtT'ler Borsa'ya kote olacaklar ve hisseleri Borsa'da satışa sunulacak. Bu KİT'- lerin yüzde 5'i çalışanlara, yüzde 10'u da bu- lundukları ildeki yöre halkına, satış tarihin- den itibaren 6 ay içinde nominal değeri üze- rinden sunulacak. Bu altı ayhk süre sonunda SPK şartlarını yenne getirenler, hisselerini İMKB'ye kote ettirip halka arz edebilecekler. Arzın özel sektör cephesinde gelişmeler ise Net Holding, Okan Holding'in yeni bazı şir- ketlerinin de halka açılması ve Borsa'daki mevcut şirketlerin onemli oranlarda sermaye 6Yaygın, satışı kolay hisseler seçildiğinde, fiyatların hızlı düşme eğilimine girmesi halinde, eldekileri paraya çevirmek daha kolay olacaktır. arttırımlarına gıtmesi şeklinde olacak. Serma- ye arttıracak şirketler arasında Akçimento, Anadolu Cam, Döktaş, Çukurova Elektrik, lzocam, Kartonsan, Koytaş, Otosan ve PEG Profilo bulunuyor. Finansbank'la başlayan bankaların halka açılması asaması ise tktisat Bankası ile süre- cek ve ardından Yapı Kredi Bankası ve İş Ban- kası'nın halka açıklık oranlarını arttırması ge- lecek. Hazine ise, bankaları özkaynaklannı arttırmalan için sermaye piyasasına yönelmeye zorluyor ve hem kendi sermayelerini hem de iştiraklerini halka açmasını istiyor. Hazine boylelikle 1989 yılında yasalaşan sermaye ye- terhligi rasyosuna bankaların ulaşmalarıru he- defliyor. Bir yandan kamu sektörünün yaygın hisse senedi satışına hazırlanması, bir yandan da özel sektörun halka açılma hazırlığı içine gir- mesi iyi düzenlenmemiş ve pek çok eksikliği bulunan bu piyasada, nasıl yatınm yapılması ranızm daha büyük bölümünü hisse senetle- rine kaydınn. • Borsa aracı üyenize, belli bir fiyattan (li- mitli) hisse senedi almasını isteme hakkınız bulunmasına karşılık, bugünkü ortamda bu- nun pek geçerliliği bulunrauyor. Aracı uyele- rin büyük çoğunluğu müşterilerin limitli emir- 8 7En iyi fiyatı bulmak için beklemeyın. Yatınmcıların ancak yüzde 2'si en iyi fiyattan alım-satım yapabiliyor. gerektiğini de gundeme getiriyor. Özellikle his- se senedi kulturünün eksikliği ve aracı üyele- rin yetersizliği, "saglıklı ve güvenli" yatınmm önemini daha da arttınyor. Piyasa uzmanlarından, aracı üyelerden ve gerçek yatmmcılardan derlediğimiz bilgilere göre, borsada iyi bir yatınmın püf noktaları- nı şöyle sıralamak mümkün: • Öncelikle piyasayı izleyin, şirketler, aıacı uyeler ve sektorlerdeki gelişim hakkında bil- gi edinin. Sonra ihtiyacınız olmayan rahat bir para ile güvenebileceğiniz bir aracı üye ile (banka, banker veya borsa komisyoncusu) ça- lışmaya başlaym. Başlangıçta paranızın tumü- nü değil, bir bölümünü hisse senedine yatırın. Deneyım kazandıkça piyasayı tanıdıkça, pa- Portföyünüze aldığınız hisseleri sık sık değiştirmeyin. lerini "Bu fiyattan alınmaz" diyerek geri çevi- riyorlar. Fiyat konusundaki seçimi, araa üye- nize bırakmak zorunda kalabilirsiniz. Eğer hisse alırken en yüksek fiyattan, satarken de en düşük fiyattan işlem yapılıyorsa ve bu sık sık tekrarlanıyorsa, aracı üyenizi uyann, so- nuç alamazsanız, daha iyi şartlarla çalışabi- leceğiniz bir aracı üye arayın. • Onunuze çıkabilecek tırsatları değerlen- dirmek için paıanızın belli bir bölumünu (ge- nellikle yüzde 10) likit tutun• • Paranızın tümünü bir hisseye veya bir sek- töre bağlamak yerine, değişik hisselere ve de- ğişik sektörlere yatırım yaparak riski yayın. • Hisse senedi yaıırımında, değer artışı, ser- maye arttırımı yoluyla elde edilen yeni hisse- lerden doğan kazanç, kâr payı, fiyat-kazanç Borsa sizi ürküttüyse, tanıdıklarınızla bir yatırım kulübü oluşturun veya yatırım fonlarına yönelin. • Yatınm yapılan hisse senedi kadar, alım ve satım zamanı da önemlidir. Genel kural olarak hisseler düşerken veya fıyat düşükken alınır, yükselirken veya fiyat yüksekken satı- lır. Burada en iyi fiyatı bulmak için beklemek de hatalı olabilir. En iyi fiyattan alım-satım yapanlarm oranının sadece "yüzde 2" oldu- ğu dikkate alınırsa, izlenebilecek en iyi yol, alım veya satımın birkaç kerede yapılmasıdır. Alım-satım zamanlarının belirlenmesinde fi- yat grafikleri i>i bir yol gösterici olabilir. • Portföyünuze aldığınız hisseleri sık sık de- ğiştirmeyin. Fiyatı düştüğünde elden çıkardı- ğınız hisselerin kısa bir sure sonra yeniden yükseldiğini görebilirsiniz. Kısa süreli dalga- lanmalarda portföyünuzü bozmaz ve sabırlı 9Grup psikolojisinden kaçının. Herkes alırken satmayı, herkes satarken almayı öğrenin. katsayısı ile yatırım riski de dikkate alınmalı- dır. Faiz oranlarının ve enflasyonun yuksel- mesi, ekonomideki durgunluk, şirketin linan- sal durumu, faaliyet alanı ve şirket yonelimin- Bunu da yapamayacaksamz, özelleştirmeyi bekleyin. olursanız, hisse senetlerini iyi seçmek şartıy- la uzun vadede kazançlı çıkarsınız. • Grup psikolojisinden kaçının. Herkes alır- ken satabiimenin ve herkes satarken alabilme- nin borsalarda iyi para kazandırdığı kabul ediliyor. • Bütun bunlan yapamadıysanız, tanıdık-| larınızla (10-15 kişi) bir yatırım kulübü oluş-' turun ya da tanıdıklannızın yatınm kulubu- ne girin. Hisse senedi ağırlıklı olarak kurulan bankaların yatınm fonlan da iyi bir alterna-' tif olabilir. • Butün bunlan gerçeklestiremeyecekseııiz, özelleştirmeyi bekleyip, banka şubelerinden hisse senedi alabilirsinız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle