Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYET/6 DÎZİ-RÖPORTAJ 14 MART 1990
BILGISAYARLAŞANYAŞAM O H H A V B i R S A L I
Önce okur-yazarlık ve 'genel kültür'gerekli
Bilgisayareğitimi sıfırdan başlarBilgisayar dünyasına
'yukarıdan giriş'in
yolu, üniversitenin
bilgisayar
mühendisliği
bölümünü
bitirmekten geçiyor.
Üniversite trenini
kaçırmış
olabilirsiniz. O
halde bilgisayar
kurslarından birini
ziyaret edeceksiniz.
Bir bilgisayar mesleği öğrenebi-
lir miyim? Programa nasıl olu-
rum? Sadece makineyi kullanma-
yı öğrenraek, nerede ve kaça? Ve
daha bir dizi sonı..
Evet, mesleklen anlattıktan
sonra, bu külturün nasıl edinile-
ceği sorusu gündeme gelıyor. Ön-
ce şunu söyleyelim: "Ben ağ uz-
manı veya teknik yardıma olmak
istiyorunı" talebiyle biı yere baş-
vurursaıuz, bilin ki, böyle özel uz-
raanJık alanlarında eğitim veren
hiçbir yer bulamazsınız.
Önce, bir "bilgisayar genel
kultüni" edineceksiniz.. Makine-
yi kullanacak, "jşletim
sistemlerini" tamyacaksınız. Bir-
kaç "bilgisayar dili", programla-
ma dili öğreneceksiniz. Bu diller
üzerinde yetkinleşecek, "bilgisa-
yarla çok iyi konuşan" olacaksı-
nız. lşte bu "okur-yazarlık" dö-
neminden sonra, iyi bir programcı
olabilirsiniz. Gönlünuzde yatan
bir bilgisayar mesleğinde Ust du-
zeyde bir uzmanlığa doğru giden
yolda ilerleyebilirsiniz.
Bilgisayar dünyasına "yukar-
dan giriş'Mn yolu üru\ersitenin
"bilgisayar mübendisligi bolu-
•ü"nü bitirmekten geçiyor. 4 yıl-
bk bir eğıtim. Bilgisayar mühen-
disi olarak nıezun oluyorsunuz.
Kısa bir piyasa ve iş deneyimin-
den sonra, aranan bir sistem çö-
zümleyicı, sistem programcısı,
çok iyi program yazıcısı oluyor-
sunuz. Bogaziçi gibi " Ü B Ö
pkmış" bir üniversitenin raezun-
SANDALYE SİZİ BEKLİYOR — Bflgisayarcılar piyasada her an iş bulabiliyor. Üniversite trenini ka-
çınnışsanız kurslara gidebilirsiniz.
lan, yöneticilerinin söylediklerine tngilizce" oluyor. Istanbul Tek- ma>a gittiklerinde çok begeniü-
nik Üniversitesi'nde (tTÜ) ise bil-göre, piyasada "kaptşılıyor", kısa
zamanda yönetici konumuna yük-
seiebihyo.rlar.
ODTÜ, Bogaziçi, Ege, Yıldız
ve Hacettepe uni\ersiteleri bilgi-
sayar mühendisliği bölümleri,
Prof. Oguz Manaslı'ya göre,
"Hemen hemen aynı programı
•yguluyorlar. Yazılım agırlıklı
olarak. Egitim, ODTL ve Boğa-
riçinde «t 100, Ege'de *. 80, Yıl-
dız ve Hacettepe'de "o 70
gisayar eğitimi, daha çok dona-
nım ağırlıklı. Aynca Biikent Üni-
versitesi'nde de Bilgisayar Mü-
hendisliği Bölumu var.
Bogaziçi Üniversıtesi Bilgisayar
Bölumu Başkanı Prof.Oguz To-
sun, Avrupa ve ABD'deki üniver-
sitelerde bilgisayar eğitimi düze-
yi ile kendi okulları arasmda bir
fark görmüyor. "Ögrencilerimiz
oralara master veya doktora yap-
yorlar". Tabii, laboratuvar ola-
naklarının, kitap - yayın olanak-
larının Avrupa ve ABD'de çok
fazla olması, Türkiye'de eğitim
gören öğrencilerin "biraz da
olsa" geri kalmasına neden ola-
biliyor.
Bilgisayar bölümunden mezun
olduktan sonra "'master" yapan-
ların sayısı yuksek. Prof. Oguz
Tosua'a göre bunun nedeni, "bil-
gisayar alamada ogrenilecek bil-
gi çok kapsamlı ve dörl >ıl içinde
ogrenci bu bilginin bir kısmını
alabiliyor. Bu alanda teknoloji
çok hızlı gelisiyor ve degişiyor."
Bir ikinci neden de master dere-
cesi, daha iyi bir iş bulmak için
akademik bir unvan oluyor.
Bilgisayar mühendisliği bölü-
munden başka, bazı universitele-
rımizdeki meslek yüksek okula
kapsamında, iki yıllık "bilgisayar
programcılıgı" okullarının varlı-
ğını çok kimse bilmiyor.
Bogaziçi Üniversitesi'ne bağlı
Bilgisayar Meslek Yuksek Oku-
lu'nda eğitim, donanım ve yazı-
lım ağırlıklı olarak iki bölumden
oluşuyor. Donanım ağırlıklı eği-
tim goren öğrenciler, makinenin
butün birimlerini, gövdesini, bel-
leğinı, mekanik kısımlannı, diski-
nı vb. çok iyi öğrenip aranan bir
teknik eleman olarak mezun olu-
yorlar. Aynca prograrncılık eği-
timi alan öğrencilerin de "piyasa-
da tutulduklan" belirtiliyor. Do-
nanım ağırlıklı eğitim sadece Bo-
ğaziçi'nde var.
Ege Üniversitesi'ne bağlı Mes-
lek Yuksek Okulu da en az 6 bil-
gisayar dili ögrenen "bilgisayar
programcısı" yetiştiriyor.
Meslek yuksek okulu bilgisayar
bölümlerinden mezun öğrencile-
rin, 3 aylık, 6 aylık veya bir yıllık
bilgisayar kurslannı bitirenlere kı-
yasla, programcılığ) çok iyi öğren-
dıkleri belirtiliyor.
"Üoiversite trenini" kaçırmış
olabilirsiniz. O halde "bilgisayar
kurslarT'nı ziyaret edeceksiniz.
Burada, öncelikle, bilgisayar
kurslarında ne öğrenebileceğinizi
arastırdık. Eğer meraklıysanız,
inatçıysanız, zamanjnız varsa,
"alttan" başlayarak da üniversi-
te bilgisayar mühendisliği mezu-
nuna "tas çıkartacak" kadar bil-
gisayar uzmanı olabilirsiniz! Ta-
bii, yasınız epeyce geçse bile, bey-
ninizin yeni bilgileri hızla alma,
kavrama, sentezleme, uygulama
yetilerinin henüz "yerli yerinde
olması" koşuluyla..
Biliyorsunuz, herkesin biyolo-
jik olarak en iyi öğrenme yaşı var-
dır.. Bu yas "gençiik sınırlan için-
de"dir genellikle. Ama, zekâsı,
kavrama yetisi her zaman pırıl pı-
nl olan orta ve daha uzenndeki
insanlann sayısı da az değildir.
SCRECEK
TEKNOLOJİNİNBUGÜNÜ VE YARINI
Yapayzekâlı 'makine'
Sonı şu: tnsan, kendi zekâsı-
na sahip bir makine-benzeriıü ya-
ratabilır mi, yaratabilecek mi?
Yoksa bilgisayarlann, robotlann
yazgıları her zaman "insanıa
kölesi" olarak kalmak mıdır?
Olayın çok dışında kimseler
için "lartışılması bile gereksiz"
bir soru: "Hiç makine insan gi-
bi olabilir mi?" Olayı biraz da-
ha yakından ızleyen "tarafsız
gözlemci" ye göre "valla bu ma-
kineler her şeyi yapar."
. Aslında bu sorımun yanıtı, bi-
lim adamlan açısından da olduk-
ça zor. Bilgisayar bilimcileri,
"duşünurleri" arasında yoğun
tartışmalara neden olan bir ko-
nu.
Bilgisayarlann bu yönü, yapay
zekâ araştırma ve tartışmalanmn
içeriğım oluştunıyor. 'Yapay ze-
kâ'nın uğraş ve tartışma alanla-
rını özetlersek bilgisayarlann bil-
gileri işlemesi; fotoğrafları yo-
rumlaması; konuşma dilini anla-
ması; robotlara görrne, algılama,
yön bulma duygu ve özellikleri-
nın kazandınlması; kendi kendi-
ne öğrenen bağımsız sistemler,
yani uzman sistemler yaratılma-
sı, insan beynindeki "sinir ağla-
n"na benzer "suni ağlar" yara-
tılması.
Bunlar, insan beyninin temel
fonksiyonlarıru, kısırakısım bil-
gisayara kazandırmayı amaçla-
yan çalışmalar. özdlikle siberne-
tikçilerin, bilişimcilerin ve "öro-
logların üzerinde çalıştıklan so-
nuncu konu "nöron ağlan" ise
doğrudan insan "gibi" çalışan
bir "beyin" oluşturmayı he-
defliyor.
Bazı bilim adamlarına göre
bılgisayarlar, insanın en temel
ayırt edici özelliklerine, sezgiye,
imgelemeye, belirleyici akıl ytt-
riitme yetenegine, asla sahip ola-
mayacaklar. Duygnlannı beyan
edemeyecek, iradi davranamaya-
caklar. "Bosuna agraşmasın-
lar." Sonuçta, insanın talımatlan
çerçevesinde "hizmet verecek-
ler", "davraoacaklar." Sınırlı
kaJmaya mahkûmlaı.
Soz gelımi, yapay nöron ağla-
rı üzerinde çalışan Dr. Daniel
Nataum, Cumhurıyet Bilim Tek-
nık'le bir söyleşısinde şoyle di-
yor: "Yapay zekâ bir model, ha-
kikisi olan bir şej yani. Bilgisa-
yar çok akıllıca davraaıyor. An-
cak gerçek bir zekânın motivas-
>onu onda yok... tnsanda ben-
lik kavramı var. Bu, insaea
özerkligini veriyor ve her an de-
gişen dunyada varlığını surdıir-
meyi saglıyor. Dıs koşullar degis-
tiginde, savunma onlemleri alı-
sa/e", kazandıkları "deBeyim",
rutelik ve özellıklerini, sözgelimi
insanın mılyarlarca yıllık evrim
sureciyle kıyaslayan bilim adam-
lan, "durun bakalım, henuzisin
başındayız" dıvorlar.
Bu bilim adamlanndan özel-
likle bıri, Amerika'nın ünlü
MlT'sınde görevh, bilgi-işlem,
yapay zekâ uzmanı, ve düşunür
Marvin Minsky şoyle diyor:
"insan, 3,5 milyar yıllık bir
evrimin sonucu, 5 milyon yıl ön-
ce ayaklannın üzerine dikildi, el-
len serbest kaldı, beyni gelışti,
bugunku insan oldu. Gunumuz-
dekı akıllı makineler, insanın ev-
yor. Bilgisayar ise var olmak için
dış etkenlere bağımlı."
Bılgisayarlar bugün, insamn
ancak yıllarca uğraşarak altından
kalkabileceği sorunlan bırkaç sa-
at içinde çozebilecek bir duruma
geldiler. Bir sıiper bilgisayar,
milyarı aşan bir hesaplama işle-
mini, bir saniyede (evet yanlış de-
ğil, bir samyede) yapabi'iyor.
"Konuşulanı" biraz anlayan,
hafta "konusabilen" bilgisayar-
lar var piyasada.
Bilgisayarlann 15 yü gibi kısa
bir zaman içinde aldıklan "rae-
rimiyle kıyaslandığında, henüz
ilk çağlannı yaşıyorlar. Gelişme-
leri ancak böceklerinkiyle kıyas-
lanabilir."
Yıne Amerikalı bilgisayar
"bilimcisi" Brian VVilliams' a
göre yannın bilgisayarlarının ış-
levleri, sadece bilgilendirme,
problem çözme işlemleriyle sınır-
lı kalmayacak. 50 yıl içinde ger-
çek anlamda yaratma özellikle-
rine kavusacaklar, örneğin ken-
di basına buluş yapabilecekler.
Peki, bu nasıl olacak?
SİRECEK
14 Mart Tıp Bayramı kutlanırken rakamlar, ülkemizdeki tablonun "parlak" olmadığını ortaya koyuyor
Türkiye'de sağhk sistemi 'hastalıkk'
GÜNPÜZ İMŞİR
Yeni bir 14 Mart'a girdiğimiz
gün, ülkemizdeki sağlık gösterge-
leri tüm dunyanın benimsediği
"2000 yılında berkese saglık" he-
defîne ulaşmaktan çok uzak.
Ülkemizdeki son 10 yılda uygu-
lanan sağlık politikalarına bakıl-
dığında varılan son aşamanın
11er sey var. Ücretini odeyip
alabilirsiniz" görüşüne dayandığı-
nı ortaya koyuyor. Gerçekten de
Türkiye doktor, hastane, hasta üç-
geni açısından iç karartıcı manza-
ralar sergiler, 1983'ten bu yana 6
sağlık bakanı değiştirirken, hâlâ
kendine özgu milli sağlık poliüka-
sını oluşturabılmiş değıl. 2000 yı-
lına 10 kala sağlık hizmetlerinde
özel sağlık hizmeti adı altında
oturtulmaya çahşılan yeni düzen,
Dünya Sağlık Teşkilatı da dahil ol-
mak uzere birçok uzman tarafın-
dan ağır bir dille eleştiriliyor. Son
olarak uygulamaya konulan 'genel
saglık taraması' politik bir şov
olarak nitelendiriliyor.
"Pohklinik kapılannda her gün
bekleyen yüzlerce kişi", "saatler-
ce bekleyen hasta muayene olma
fırsaünı bulabiliyorsa, kendisine
aynlan sadece birkaç dakika...",
"ilkokul gibi açılan tıp fakultele-
rindekı eğitim yetersizliği", "en ba-
sit reçetenin karsıhğının biJe asgari
ücreti asması..r, "doktordan dok-
tor gibi, uzmandan gibi faydalan-
masını bir türlü becerememek..."
"sadece poliklinik hizmetinde ça-
lıştırılan cerrahlar, uzmanlar...",
"kamu sağlık hizmetinde fazlalık
gibi bakılan diş hekimleri, ecza-
cılar...", "koruyucu ve tedavi edi-
ci hizmetlerin unutulması", "de-
netimsiz hastaneler, laboratuvar-
lar, muayenehaneler, teşhis ve te-
davi poliklinikleri, özel sağlık ku-
ruluşlan..", "sağlık hizmeünin yu-
rütülmesinde politik eğilimlerin
ağır basması, politik göriişü ağır
basan kadroların oluşturulması..!',
"üç ay sonrasına verilen ameliyat
randevuları", "susuz, sedyesiz,
aletsiz sağlık yapılanmalan" ha-
len ulkemizde görulen sağhksız
manzaralardan bazıları.
Bu göstergeler ışığında sağlık
alanında hızmeı veren personelin
sayısı ise Sağlık Bakanhğı verile-
rine göre 1989 yılı itibariyle top-
lam 192 bin 609 kişi. Sağlık Ba-
kanlığı, SSK, üniversite, diğer ka-
mu kuruluşlan ve özel olmak uze-
re çeşitlı kuruluşlarda çalışan sağ-
lık personelinın unvanlarına gore
sayıları ise şoyle:
"402.502 hekim, 22318 uzman,
20.184 pratisyer. 9369 diş bekimi,
14567 eczacı, 18831 saglık memu-
ru, 36903 hemşire, 25665 ebe."
BUTÇEDEN SAĞLIĞA AYRILAN PAYLAR
YILLAR
1923
1925
1930
1935
1940
1945
1950
1955
1960
1965
1966
1967
1968
1969
1970
1971
ORANI
%2.21
<7o2.64
<Po2.O2
<Çb2.53
%3.04
Vo3.11
%4.07
^»5.18
%5.27
"%4.09
Ço3.9
*4.1
"%3.67
%3.54
%3.07
"dl.15
1972
1973
1974
1977
1978
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
«o4.28
2.91
%3
•^4.28
V.4.20
•^2.93
%2.74
KUYRUK SİZİ BEKLİYOR
Sağlık bütçesi azaldı 1979
yılında devlet bütçesinden sağlığa
ayrılan pay yüzde 4.28'e ulaşırken bu
oran yıllar içinde gidçrek düştü ve 1989
yılında sağlık için bütçeden yüzde 2.74
oranında pay aynldı. 1990 yıhnda
Sağlık Bakanlığı'nın payı yüzde 3.89
olarak belirlendi. 2 trilyon 446 milyar
427 milyon liralık ödeneğin yüzde 71.5'i
sağlık personelinin maaşlarını
karşılıyor.
Nüfusun \arısı açıkta
Ülkede giderek "özel sağlık hizmeti"
adı altında "parası olana her türlü
tedavi" olanağı sağlanırken devlet
güvencesi altındaki sağlık hizmeti
geriliyor. Ülke nüfusunun, ancak yüzde
55.2'si sağlık sigortası kapsamında.
Devlet ve SSK hastanelerinin durumu
çok yetersiz. Kişi başına doktor, yatak,
eczacı, hemşire sayıları da AT
Hastaları önce kuyruklar karşılıyor. (Fotoğraf: Ugur Günyüz) S t a n d a i t l a n n i n ÇOk a l t i n d a .
Sağlık hızmetleri bir cendereye
dönüşmuş Turkiye'de cumhurıyet-
ten bu yana devlet bütçesinden
Sağlık Bakanlığı'na aynlan paylar
incelendiğinde, çoğu zaman Afri-
ka ülkelerinın bile gerisine düşul-
düğü görüluyor. 1979 yılında but-
çeden sağlığa ayrılan pay yüzde
4.28'e ulaşırken, bu oran her iler-
leyen yıl biraz daha düşüp 1989 yı-
lında 2.74'e kadar inmiş durum-
da.
Sağlık Bakanlığı'na 1990 Vlali
Yıl Bütçe Tasansı'ndaaynlan öde-
nek miktarı ise nufusu her yıl bü-
yuk oranda artış gosteren ulke-
mizde 2 trilyon 446 milyar 427
milyon lıra olarak hesaplandı. Bu
odeneğın yuzde 71.5'i, yani 1 tril-
yon 750 milyar lirası personel gi-
derlerine ayrılırken, yuzde 13'ü
olan 317 milyar lira dığer cari he-
saplamalara, yüzde 12'si olan 304
milyar 482 milyon lira yatınm har-
camalarına ve yuzde 3'iı olan 74
milyar 945 milyon lira da transfer
harcamalarına aynldı. 1990 yıh
butçesinde Sağlık Bakanlığı'mn
payı ise genel bütçenin sadece yuz-
de 3.89'unu oluşturuyor. Diğer
Avrupa ülkelerine oranla son de-
rece düşük olarak gostenlen temel
sağlık hızmetlerine ayrılan pay ise
719 milyar lırayla gerçeklerden çok
uzak bir rakam olarak ortaya çı-
kıyor.
1988 yılı rakamlanna göre ulke-
mizde 1275 kişiye bir hekim, 5621
kışıye bir dış hekımi, 3719 kişiye
bir eczacı, 28"
1
? kişiye bir sağlık
memuru, 1393 kişiye bir hemşire
duşerken, 2111 kişiye de bir ebe
duşüyor. Bu oranlar ise AT ülke-
lerinin çok altında değerler olarak
karşımıza çıkıyor.
DPT'nin 1985-1989 beş yıllık
kalkınma programınd^ SSYB'ye
bağlı yataklı tedavi kurumlannda
50 ve daha az yatağı bulunan has-
tane ve sağlık merkezlerinde yatak
kullanım oranı ise yüzde 25-30 du-
zeyınde gosteriliyor. 1989 yılı
programı aşamasında eksiklikle-
rin temel nedeni olarak bu hasta-
nelerdekı ya'ak kullanım oranının
duşukluğu, ozellikle yeterlı sa>ıda
uzman doktor istihdam edileme-
yişine bağlanıyor. 1990 yılı prog-
ramında ise şu çarpıcı gerçekler
yer alıyor:
"Ulkemizde 1989 yılı itibariyle
838 haslane, 133.833 hasta yatağı
bulunmaktadır. On bin kişiye 24.3
yalak dusmekle birlikte mevcut
vataklar yuzde 59 gibi düşük bir
kapasite ile kullanılmaktadır.
Ozellikle 50 ve daha az yataklı ka-
mu hastanelerinde uzman hekim
ve yardımcı sağlık personeli sayı-
sının yetersizliği araç gereç eksik-
liği nedeniyle yalak kullanım ora-
nı yuzde 25-30 seviyesinde kal-
maktadır. Yurt düzeyinde yatak *«
personel dağılımında denge sağ-
lanamamakta, koordinasyonsuz-
luk nedeniyle personel araç gereç
ve bina imkânlan etkin bir şekil-
de kullaıulamamaktadır. Yatakla-
rın ve personelin iller ve bolgeler
itibariyle dağılımında dengesizlik
devam etmektedir. Bu dengenin
saglanmasında ozel sektor saglık
yatınmlan katkısı yeterli olma-
mıştır. Yataklann yüzde 37.0'si,
hekimlerin yuzde 57'si üç büyük
ilde bulunmaktadır."
Sağlıksız bir 14 Mart
1990 14 Mart Tıp Bayramfna
birçok eksikliklerle girilirken, baş-
ta hekimler olmak uzere sağlık ça-
lışanlarının sosyal ve ekonomik sı-
kıntıları da giderilebilmiş değil.
1989 haziranında yapılan maaş
iyileştirmeleri ise 'dağ fare
doğurdu' şeklinde ifade ediliyor.
Yeterli olmayan sağlık hizmet-
lerinin bedelinin, halk ve doktor-
lar tarafından odendiği ülkemiz-
de başlıca eksiklikler, "Sağlıksız
kentleşme ve altyapı eksiklikleri,
çevre kirlenmesi, halkın ekonomik
gücunün zayıflığı, eğitim düzeyi,
kultürel faktörler yetersiz ya da
dengesiz beslenme, kitle sporuna
gerekli önemin verilmeyişi, sağlık
örgütlenmelerinin yetersizliği ve
tek elden yönetilmeyişı, kurumlar
arasında eşgudum olmayışı, çağ-
daş standartlara uygun yeterli sa-
yıda yataklı kurumlann ve acil ba-
kım merkezlerinin bulunmayışı,
koruy-ucu iyileştirici sağlık hizmet-
lerinin yetersizliği" olarak sırala-
nıyor.
Bunca eksiklikten kaynaklanan
çeşitli sorunlar, sonuçta doktor-
larla hastaları karşı karşıya geti-
riyor. Doktorların sonınlan ise
her yıl boyııtlanarak süruyor.
Doktorların sorunlarının başında
ekonomik nedenler gelirken diğer
önemli bir sorunlannı da fazla nö-
betler teşkil ediyor. Son derece
olumsuz ortamlarda çalışmak du-
rumunda bırakılan doktorların
bırçoğu, Turk Tabipler Bırlıği'nin
yaptığı kapsamlı bir araştırmaya
gore gunde 150 poliklinik yapar-
larken ortalama haftahk çalışma
saatleri de 80 saate kadar ulaşa-
bilıyor. Nöbetler, ödenen diışuk
miktarlar ve fazlalıklan nedeniy-
le "angarya olarak" kabul edilir-
ken, bir >ıia indırilen mecburi hız-
met yasasının da tamamen yurür-
lukten kaldırılması isteniyor.
Sağlıksız göstergeler
Yapılan araştırmalar, DPT ve
Sağlık Bakanlığı rakamlanna gore
Türkiye'dekı sağlık gostergeleri
alarm verici boyutlarda. Örneğin
doktor sayısı yeterli olduğu halde,
"dengesiz dagılım" nedeniyle dok-
torların buyuk kentlerde toplan-
ması sonucu, pek çok yörede dok-
tor açığı yaşanıyor. Halen
SSYB'de 575, SSK'da 700, univer-
sitelerde 4 bini aşkın doktor açığı
bulunuyor. Her 10 hekimden 6'sı
buyuk kentlerde çalışırken kalkın-
mada öncelikli yorelerdeki hasıa-
nelerde önemli duzeyde doktor
açığı dikkati çekiyor.
Tunceh hariç 70 ilde gerekli pro-
je>"e uygun sağlık mudurluğu bi-
nası bulunmazken, Güneydoğu,
Doğu Anadolu ve dığer bölgele-
rın buyuk bir kısmında sağlık
ocaklarının hali içler acısı durum-
da bulunuyor. Ulkemizde her yıl
30 binden fazla çocuk zaturree va-
kalarından olurken, 1989 yılında
sıtmalı sayısı 12 binleri bulmuş
durumda. 1989 yılınm ilk altı
ayında 21 bin 268 veremli hasta
tespit edilirken, birçok verem dis-
panserde mikrofilm dahi bulun-
madığı belirtiliyor. Ulkemizde ge-
belik, duşuk ve doğuma bağlı ne-
denlerden otürü her yıl 100 bin an-
neden yaklaşık 150-200'u hayatı-
nı kaybederken, anne ölüm hızı
yuz binde 45.89 gibi önemli bir ra-
kam olarak karşımıza çıkıyor.
Ülke nüfusunun yuzde 13'ünü
oluşturan 0-5 yaş grubu çocukla-
rın yuzde 50'sınin çeşitli nedenler-
den dolayı oldüğu Sağlık Bakan-
lığı yetkililerince ifade ediliyor.
Aynca Sağlık Bakanlığı verılerine
göre şu anda hastanelerde 885
röntgen cihazından 646'sı, 963
ameliyat masasından 625'i, 978
ameliyat tavan lambasından
624'ü, 873 narkoz cihazından
564'u on ve daha fazla yaşta bu-
lunuyor. 949 doğum masasından
71'i, 763 dişçi ünitesinden 110'u, 56
Eliza testi cihazından 4'ü ise ça-
lışmıyor. 804 elektro kardiyogra-
fî cihazından 127'si, 86 hemodiya-
liz makinesınden 15'i, 298 kuvöz-
den 30'u, 1543 mikroskoptan
170*i, 873 narkoz cihazından 101'i,
884 röntgen cihazından 4'ü hasta
tedavisinde hiç kullanılamayaeak
durumda oldukları için birçok
hastane tıbbi cihaz mezarlığı du-
rumunda.
Yine 1990 kalkınma programın-
daki rakamlara gore sağlık ocak-
larının 4214'unde doktor,
836'sında hemşire, 360'ında sağ-
lık memuru, 3169 sağlık evinde de
ebe bulunmuyor. Ülke nüfusunun
sadece yuzde 55.2'si sağlık açısın-
dan sigorta kapsamında bulunur-
ken, organ bağışı ve nakli konu-
sundaki darboğazlar ıse henuz gi-
derılebilmiş değil. Gunumuzde ça-
lışmak ta olan 170 kan merkezin-
den ancak 72'sı AIDS virusünu
tespit edebilecek teknolojiye ulaş-
mış durumda.