25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 OCAK 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 'Nikolay bizi vuracaklar' • TtRMUREŞ (AA) Romanya'nın devrik Devlet Başkanı Nikolay Çavuşesku'nun eşi Elena'nın, kurşuna dizilmeden önce, "Nikolay bizi vuracaklar" dediği bildirildi. Tirmureş'te açıklama yapan, adının Georghe olduğunu ve Çavuşeskular'ın infazında bulunduğunu söyleyen bir yüzbaşı, Elena'nın kurşuna dizileceklerini anladığında, paniğe kapıldığını kaydetti. Yüzbaşı, Elena'nın, kendisini tutan askerlerden kurtulmak için çabaladığını ve "Nikolay bizi vuracaklar" diye bağırdığını belirtti. Türklere verilen hakları protesto eden göstericilerin istekleri reddedildi Soydaşa karşı genel grev A ürklere verilen haklara karşı olan Bulgarlar genel greve gitti. Filibe'de Bulgar protestocularla konuşan politbüro üyesi, "karann yeniden gözden geçirileceğine" dair güvence verdi. SOFYA (AA) Bulgaristani da Komünist ve Köylü Partileri ile 11 bağımsız grubu bünyesinde toplayan "Demokratik Giiçler Biıü£i"nin dün yaptığı yuvarlak masa toplantısuıda Türk azınlığın haklannın iadesi konusunda referandum yapılması yolunda göstericiler tarafından parlamentoya iletilen istek reddedildi. Bunun üzerine, Türklere verilen haklara karşı çıkan Bulgarlar, ülkenin çeşitli yerlerinde genel greve gittiler. Politbüro üyesi Pantalei Pachov, karann "yeniden gözden geçirilecegi" konusunda göstericilere güvence verdi. Yuvarlak masa görüşmeleri sürerken, parlamento binası önünde gösteriler yapan 10 bin Bulgar, bugün iki saatlilc genel greve gidilmesi çağrısında bulunmuşlar ve parlamentoya referandum isteklerini bildiren bir istek mektubu iletmişlerdi. İstek mektubunda, Türkler konusunda referanduma gidilmesi ve Türk isimlerini geri almak isteyenlere para ve seyahat belgeleri verilerek Türkiye'ye gönderilmeleri talebinde bulunuluyor. Bulgaristan Radyosu'nun haberine göre nüfusunun coğunluğunu Türklerin oluşturduğu Kırcaali ile birlikte Hasköy, Varna, Şumnu ve Stara Zagora kentlerinde de çok sayıda kuruluşta greve gidildi. 50 bin nüfuslu Kırcaali kentinde KP'nin karanna karşı çıkanlar AUSIRMEN DUN1ADA BUGUN Leş Kargasının Üç Haftası James Grady'in romanını okuyanlar, o kitaptan Sydney Pollack'ın boylesine bir başyapıt çıkarmasına, hefe hele CIA'nın kirli işleriyle kucak kucağa bir düzenin boylesine acımasız eleştirisine varabilmesine oldukça şaşmışlardır sanırız. Öyküsü ilginç alelade bir polisiyeydi Grady'nin romanı. Ama Pollack sonunu değiştirerek, o öyküden altmışlı yetmişlı yılların Amerikan toplumunun anatomisini çıkarmayı başarmıştı. 'Atları da Vurur)ar"ın gerçekleştiricisi, bir dergi ile konuşmasında, kendi yapıtının yine de toplumun yapısını tam veremediğini, çünkü öyle bir ortamda filmde geçen aşk öyküsü ne bile yer olmadığını söylüyordu. "Akbabanın Üç Gunü" CIA'nın, büyük bir planın basit parçaları olan araştırmacılarının olayın tümünü anlamalarından korkup, onları topluca öldürmesinin ve kıyımdan kurtulan birinin yaşam savaşının çevresinde gelişen ilginç bir film. Gerçek bir leş kargasını andıran Noriega ile ABO çatışması ister istemez, Pollack'ın TRTnin de yayımladığı filmini çağrıştırıyor. Çünkü aslında Noriega da CIA'nın adamı, eski bir ajanı. Ama şimdi durum değişmış, A6D CIA'nın adamıyla, kendi eski yetiştirmesiyle karşı karşıya gelmiştir. Leş kargasının direnişinin öyküsü hemen hemen üç hafta sürdü. Sonunda San Amca Norıega'yı dize getirdi. Ama bu arada Panama Gity yerle bir edildi, iki taraftan da bir sürü insan yaşamlarını yitirdi. ABD'nin Panama'ya askeri müdahalesi, Brejnev doktrininin resmen ve fiilen öldüğü bir dönemde, VVashington'un kendi yaşam alanı içinde kabul ettiği Latin Amerika'ya, istediği zaman müdahalesini öngören, Monroe Doktrini'nin hâlâ yürürlükte olduğunun kanıtıdır Bu olayın Malta'nın hemen sonrasında meydana gelmesi, düşündürücü olduğu kadar üzücüdür de. Noriega ABD savaşı günümüzün önemli sorunlarından birinin bir kez daha enine boyuna incelenmesini gerektirivor. Acaba insan hakları konusu bir ülkenin "iç işi" midir? Yoksa artık insan haklarına saygı ülkenin iç işi olmaktan çıkmış evrensel kurallar çerçevesinde incelenmesi gereken bir kavram, devietterin yalnız kendi uyruklarına karşı değil, tüm insanlığa karşı da yükümlülüğü halıne gelmiş midir? Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirisi, Avrupa ülkeleri için Avrupa İnsan Hakları Bildirisi ile Helsinki Sonuç Belgesi konuya açıklık getiren yazılı belgelerdır. Bu belgeleri imzalamış olan ülkeler, yalnız kendi uyruklarına karşı değil, tüm insanlık önünde, kendi iç düzenlerini de bağlayan bir yükümlülük altına girmişlerdir. Başka bir deyişle insan haklarına saygı, artık, devletlerin kendi iç sorunları olmaktan çıkmıştır. Her devlet insanlık ailesinin bir üyesi olarak, insan hakları konusunda evrensel ölçütlere uymak zorundadır. Bu sonuç yalnız yazılı metmlerden değil, uluslararası ilişkilerdeki gelişmelerin özellikle 1980'li yıllarda vardığı aşamadan da kaynaklanıyor. Her toplantı, her uluslararası görüşme bu konudaki evrensel konsensüsün bir kez daha onaylanması anlamını taşıyor. Artık devletler arasında, eskilerin deyimiyle zımni bir anlaşma var insan hakları konusunda. Bu sonuç 20. yüzyılda insanlık düşüncesinin bir zaferidir, insan devlet için bir araç olmaktan çıkmış, devlet insanlar için bir araç olmuştur. Yöneticiler ve özellikle, evrensel ölçütleri kabul etmemekte direnen yöneticiler, kuşkusuz bu sonuçtan tedirgin olmaktadırlar. Ancak insanlığın tümü bu gelişmeden kazançh çıkmıştır. Bu yüzdendir ki gelişmeye, gelişmiş ülkelerin azgelişmişlerin iç işlerine karışmalarına yol açacak, tedirgin edici bir olay olarak değil de insanlık ailesinin bir kazanımı olarak bakmak gerekir Bu gerçeği böylece kabul etmek ne yazık ki sorunu tümden çözmüyor. O zaman da insan haklarına saygılı olmayan yönetimlere uygulanacak yaptırımların sınırları konusu geliyor gündeme. Bilindiği gibi yaptırım konusu devletler hukukunun en zayıf yönü. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Birleşmiş Milletler ŞafVnda bu alanda getirilen çözümler de kuruluşun yapısı dolayısıyla kâğıt üzerinde kaldı. Ama son yıllarda uygulama yoluyla bazı çözümlere ulaşılmaya çarışılrriakta ve bir anlamda da yol aiınmış bulunmaktadır. ' İnsan haklarına saygı göstermeyen yönetimlerin, ulusterarası kuruluşlardan, (Avrupa Konseyi, AT vb.) dışlanması, onlara yapılan yardımlann kesilmesi, bu ülkelerin siyasal yalnızlığa itilmeleri, ticari ilişkilerin kesilmesi gibi yaptırımlar, eğer ilgili taraflar çifte standart uygulamazlar ve kendi kararlarını el altından çiğnemezlerse, hiç de küçümsenmeyecek yaptırımlardır. Bir yönetimin uzun süre, böylesi uluslararası yaptırımlara direnmesi gerçekten güç, zaman zaman ise olanaksızdır. Ancak kaba gücün egemen olması demek olan insan haklarına saygısızlığı yine bir kaba güç olan silahlı müdahale ile çözmeye kalkmak hem devletler hukukunun kurallarına hem kamu vicdanına ters düşer. Bir yanlışlığın, aynı türden bir başka yanlışlıkla ortadan kaldırılması olanaksızdır. Böyle bir yolun tutulması, insan hakları konusunun bahane olarak kullanılması sonucunu doğurur. İşte ABD'nin Panama'ya müdahalesine de bu açıdan baktığımızda olayın onaylanacak yanı olmadığını kolaylıkla görebiliriz. Bırakın bir yana ABD'nin Panama'yı yapay bir devlet olarak yaratmasını ve ona sürekli müdahalede bulunmasını, hatta Noriega'nın bir Yanki yan ürünü olmasını. Ama bütün bunlar olmasaydı bile Bush'un kararın ın onaylanacak yanı yoktu. İnsan haklarına saygı, aynı zamanda o kavramın bir bahane olarak kullanılmamasını ve kuvvete başvurulmamasını da içerir. COMECON yenüenıneli • VARŞOVA/BÜDAPEŞTE (AA) Polonya hükümeti, COMECON'un geleceğiyle ilgi açıklamasında COMECON'un yerine başka bir örgütün kurulması gerektiğini bildirdi. Polonya Dış Ticaret Bakanı Marcin Swiecicki, COMECON'un yerine "yeni ve daha esnek bir örgüt" kurulması gerektiğini söyledi. Svviecicki, yeni kunılacak örgütün, piyasa ekonomisine geçiş, dünya ekonomisine entegrasyon, Avrupa'mn entegrasyonuna katılma, dış ticaret kurallanmn yeniden oluşturulması ve para birimlerinin konvertibl hale getirilmesi gibi sorunları çözebilecek nitelikte olması gerektiğini söyledi. Macaristan Dışişleri Bakanı Gyula Horn da COMECON'da köklü bir yeniden yapılanmaya gerek olduğunu bildirdi. İSTEKLERİ REDDEDİLDİ Bulgaristan'daki Turk azınlığa ad, din ve dillerini özgiirce seçme hakkı tanınmasına karşı çıkan Bul gariar, Sofya'da toplanmış ve referanduma gidilmesini istemişlerdi. Ancak bn istek, yönetim ile muhalefet arasındaki yuvarlak masa göriişmelerinde eie alınarak reddedildi. (Folograf: Reuter) dün yeniden gösteri düzenlediler. Radyo, kentte ulaşıraın durduğunu, dükkânlann kapalı olduğunu, kurum ve kuruluşlarda da işbaşı yapılmadığını belirtti. Kent hastanesinde sağkk hizrnetinin devam ettiğini, metalürji fabrikalannda Uretimin durdurulmadığıru, ancak greve destek verildiği kaydediliyor. Bulgarlar, dün aynca Filibe, Rusçuk, Razgrad ve Silistre'de de gösteriler yapülar. Filibe'deki gösteride bir konuşma yapan Bulgar Komünist Partisi Politbüro üyesi ve Filibe KP'si Birinci Sekreteri Pantalei Pachov, Türklere isimlerini seçme hakkını veren KP Merkez Komitesi karannın "erken" bir karar olduğunu söyleyerek, karann "yeniden gözden geçirileceği" konusunda göstericilere garanti verdi. "Tttrkçe konuşan vatandaşlar kendi okollannı kurmak istiyor. Gösterilerinde Bulgar bayragı taşımıyorlar" diyen Panchov, "Uzattığımız di reddetüler" şeklinde konuştu. Başkent Sofya'da da üç Bulgar muhalif Ulusal Meclis binası önünde açlık grevine başladılar. ö t e yandan önceki gün Kırcaali'ye giden parlamento heyeti üyelerinin Türklerin KP karannın sürekliliği konusunda garanti istemek amacıyla düzenledikleri gösteriye katıldıkları belirtiliyor. Kırcaali'de de gösteriler yapılması üzerine Türk ve Bulgarlar arasında çatışmalar çıkmasından endişe eden yönetim, kente takviye güçler gönderdi. Bu arada Komünist Parti'nin alt ve üst kademelerinde bu ay sonuna kadar önemli değişiklikler yapılması bekleniyor. HUkümet sözcüsü tvan Angelov, yuvarlak masa toplantısından sonra yaptığı açıklamada, partjnin olumsuz unsurlardan temizlenmesi gerektiğini söyledi. TÜRKBULGAR İLİŞKİLERİ Ankara Hcraat' istiyor Cumhuriyet'e bilgi veren yetkili çevreler, Bulgaristan ile gerçeklestirilmesi umulan yeni diyalog sürecinde iki ülke arasında şubat 1988'de Belgrad'da imzalanan protokolün yeri olup olmadığı sonısuna şu yanıtı verdiler: "Nasıl bir altyapı sağlanacağını şu anda söylemek güç olsa da azınlığa haklannın iade edilmesini protesto eden gösterilerin "spontane" olup olmadığı yolundaki soruya Ankara'daki yetkililerin verdikleri yanıt da özetle şöyle: "Son beş sene içerisinde Bulgar halkı bem Türkiye'ye hem de ülkede yaşa>an Türk azınhğına kar YuNANÎSTAN Saddanı ın yeni banş planı • BAĞDAT (AA) Irak Devlet Başkanı Saddam Hüşeyin, Iran'a üç aşamab yeni bir banş planı sundu. • Saddam, Irak Ordusu'nun 69. kuruluş yıldönümü dolayısıyla yaptığı konuşmada, Tahran yönetimine BM gözetiminde 'doğrudan diyalog' kurulmasını önerdi. Saddam'ın planı, ikinci aşamada Uluslararası Kmlhaç örgütü aracdığıyla hasta ya da sakat savaş tutsaklannın değişimini, üçüncü aşama olarak da sınırlann ve hava sahalarının karşıhklı açılmasını öngörüyor. ANKARA (Cumfauriyet Bürosu) TürkBulgar ilişkılerinde Ankara'nın öncelikler sıralamasında ön planda yer alan bazı temel unsurlann bu ülkedeki gelişmelerden sonra eski önemlerini yitirdikleri gözleniyor. Türkiye'nin bundan böyle Bulgaristan ile yapacağı resmi görüşmelerde " M ü s l ü m a n Türk azınlıgı" tanımlaması "kapsamlı göç anlaşması" konusunda eskiden olduğu gibi ısrarlı olmayacağı belirtiliyor. Bunlann artık "bkiad öncelikli konular" olmaktan çıktığı bildirilirken, Türkiye için şu aşamada hayati önera taşıyan konunun Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin 29 arabkta Türk azınlığına ilişkin olarak aldığı kararlann eksiksiz uygulamaya konulması olduğu ifade ediliyor. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz'ın 9 ocakta Bulgar meslektaşı Boyko Dimitrov ile Kuveyt'te yapacağı görüşmede, Ankara'nın daha çok Türk azınlığa haklannı iade eden bu karar hakkında bilgi isteyeceği ve uygulamamn bir an önce gerçekleştirilmesi üzerinde duracagı kaydediliyor. Türkiye îçin şu aşamada hayati önem taşıyan konu, Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin 29 aralıkta Türk azınlığa ilişkin olarak aldığı kararlann eksiksiz uygulanması. Mesut Yılmaz, 9 ocakta Bulgar meslektaşı Boyko Dimitrov ile Kuveyt'te yapacağı ^ görüşmede özellikle Türk azınlığa haklanm iade eden karar hakkmda bilgi isteyecek. yeni diyalog süretinin yepyeni bir anlayış ve bir yapı aibnda oluşması beklenebilir. Belgrad protokolıine dayanılarak yapılan göriışmelerde ortaya konan tutumlar, bu belge>i yeni bir diyalog sürecinin temeUni oluştunnası için uygun kılmıyor." Son günlerde Bulgaristan'uı çeşitli kentlerinde yapılan ve Türk şı yoğun bir propagandamn etkisi altında kaldı. Geçen yaz yaşanan göç sırasında Türkiye'ye gelen insanlar bir anlamda işlerini yüzüstü bırakarak geldiler. Bu, yalnız gidenkrin değil, kalanlann da yaşam koşullanna ek birtakım güçlükler getirdi. Bu durura Bulgar makamlan tarafından istismar edildi. Dolayısıyla spontane olarak gönilen harekederin birtakım objektif nedenleri var." Jivkov döneminden kalan yerel kadrolann, yapılan değişikliklerde yerlerini kaybetme endişesiyle gösterileri teşvik ettikleri görüşünde de olan yetkili çevreler, "Oradan aynlan Türklerin malına mülküne ve\a bıraktıklan imkânlara ya konmuş ya da konraayı düşünen insanlann etkisini de göz ardı etmemek gerekir" diye konuştular. Bu çevreler, Sofya'da işbaşına gelmiş olan yeni kadrolann Türk azınhğı konusunda "eski defteri kapatma" iradesinde bulunduklannı teslim ediyorlar. Bunu gerek yaptıkları açıklamalarla gerekse aldıklan kararlarla açıkça sergilediklerini ifade eden aynı çevreler şu görüşlere yer veriyorlar: "Merkezdeki degişikliklere ragmen taşra teşkilatlanndaki değişiklikler benüz aynı boyutta değil. Bonun da yol açtığı bazı tansiyonlar var ki, son günlerde bunlan görmek mümkün. Ancak yerel kadrolaşmada da gerekli diizenlemelerin eşiginde bulunuldugn alınan işaretler arasında." Pontus Rumları gerginlik kaynağı ŞTELVO BERBERAKtS ATtNA Sovyetler Birliği'nden Yunanistan'a göç etmeye başlayan Karadenizli (Pontuslu) Rumlar, Batı Trakya Türk azınhğı konusunu yeniden gündeme getiriyor. Bu konuda gerek Türk gerekse Yunan dışişleri bakanlıklannın karşıhklı olarak yaptıklan açıklamalar, Davos öncesi Türk Yunan ilişkilerini arumsatmaya başladı. Yunanistan hükümeti Batı Trakya'da yaşayan baza Türklerin pasaportlarına elkonulduğu yolundaki şikâyetlere karşı, şu açıklamayı yaptı: "Müslüman azınlık üyeleri, Yunan vatandaşı olarak, anayasamızın ve demokratik sistemimizin verdigi bütün valandaşlık haklanndan yararlanmaktadırlar." Dünkü Yunan gazeteleri de önceki gün yayımianan sayılarında olduğu gibi Türk Dışişleri Bakanlığı'run gerek Pontuslular gerekse Batı Trakya Türkleri ile ilgili açıklamalarını "Tttrkiyenin Yunanistan'ın iç işlerine kanştığı" şeklinde değerlendirdiler. Ancak Batı Trakya Türkleri arasında süregelen bu şikâyetler yalnız "tek tarafb" kalmıyor. Bunlardan bir grup, "Türkiye!' ye girişlerine izin verilmediği" gerekçesiyle Türkiye'den bir başka grup ise Yunanistan'dan "dışarı çıkanlmadıklan" gerekçesiyle Yunanistan'dan şikâyetçi. Her iki ülke makamlannın elinde de Batı Trakyalı Türkler hakkında iki ayn "kara listenin"bulunduğu söyleniyor. Yunanistan' da yapılan genel seçimlerden bu yana Batı Trakya Türkleri arasında beliren gruplaşmalar, bazı durumlarda "kutuplaşmalara" yol açarken bir grup bir diğerine "işbiriikçiler'* bir diğeri ötekine ise Türkiyeci Türkler' gibi adlar takıyorlar. Söyientilere göre Işbirtikçi" grubu Türkiye'ye sokuhnuyor, "Türkiyeci Törkler" ise Yunanistan'dan dışarı çıkarılmıyor. Öte yandan Ankara ile Atina arasında geçen bu resmi açıklamaların ötesinde, Yunanistan'a göç edecek Pontusluların, nereye yerleştirilecekleri konusunda "vaatlerden" başka bir ilerleme kaydedilmedi. Tanm Bakanlığı, Pontuslu Rumlara, Batı Trakyah Türklerin yaşadığı Rodop ili bölkesinden 600 dönüm arazi vermeyi önerdi. Yunan Dışişleri Bakanîığı görevlilerinden Yannos Kranidiottis gibi daha birçok diplomat ve gazete yazan Pontusluların Batı Trakya'ya yerleştirilmesindekı "zorunlnluklardan" söz ediyorlar. Bu kişilerin görüşüne göre ileride Rodop ilinde inşa edileceği "vaadinde" bulunulan Romania adlı Pontus kenti bölgedeki demografiyi değiştireceği için "doğrudan", yani "Tnrkiye'den gelecek" olası bir 'tehiike'ye karşı bir 'önlem' olarak görfilüyor." Tnen kazasında 285 ölti • KARAÇl (AA) Pakistan'da meydana gelen tren kazasmda ölenlerin sayısının hastaneye kaldınlan bazı yaralıların ölmesiyle 285'e yükseldiği bildirildi. Pakistan gazeteleri ölü sayısının 300'e cıkabileceğini bildiriyorlar. Sangi Istasyonu'nda çalışan üç göreviinin tutuklanmalan için talimat verildiği bildirildi. Kazada ağır yaralanan ekspres makinisti Pyara Maseeh ise gazetecilere yaptığı açıklamada istasyona girmeden önce trafik ışığının yeşil yandığını söyledi. Gorbaçov'un tüm dış temaslarını iptal ettiği öne sürüldü Yüzlerce Azerinin Türk Nahcivan sınınna yürüyerek smır taşlannı devirdikleri öne sürüldü. Moskova, Baku'yü yabancı gazetecilere kapadı. MOSKOVA (AA) Sovyetler Birliği, durumun gergin olduğu Azerbaycan'ın başkenti Baku'yü yabancı gazetecilere kapattı. Azerbaycan Cumhuriyeti'ne bağlı Nahcivan özerk Cumhuriyeti'nde ise göstericilerin, önceki gün Nahcivan'ın Turkiye ile olan 12 kilometre uzunluğundaki sınınna da yürüdükleri bildirildi. Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un ülkesinin içsorunlarını çözmek amacıyla tüm dış temaslarını iptal ettiği öne sürüldü. SSCB Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gennadi Gerasimov haberi doğrulamaktan ya da yalanlamaktan kaçındı. Gorbaçov'un iptal karannın duyulması üzerine başta Tokyo Borsası olmak üzereçeşitli borsalarda ciddi düşuşler görüldü. Baku'deki kaynaklar, Nahcıvan'daki dunımla ilgili olarak AA'ya bilgi verirken kendilerine, yüzlerce kişinin TürkiyeNahcivan sınınna yürüyerek smır taşlannı devirdiklerinin bildirildiğini söylediler. Bilindiği gibi Nahcivan'da hafta başındaki gösterilerde göstericiler Iran sınınna yürümüşlerdi. Bu kaynaklar, Nahcivan ve Azerbaycan'ın tüm sınırlarının açılmasını isteyen göstericilerin Türkiye sınınnda yaptıkları eylemde herhangi bir çatışma çıkmadığını ve göstericilerin sınır eııgellerini dağıttıktan sonra geri döndüklerini kaydettiler. Bu arada önceki gun Azerbaycan'ın başkenti Baku'ye gittikten sonra Nahcivan'a geçen Yüksek Sovyet'in Milliyetler Meclisi Başkanj Refik Nisanov ile Komünist Partisi Merkez Komitesi Sekreteri Azeriler Türk sınırına vürtidü •/ FRANSA Kohllden Avrupa 9 Konfederasyonu önerisine destek SABETAY VAROL PARİS Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın yıl sonu konuşmasında ortaya atüğı "Avrupa Konfederasyonu" önerisine ilk uluslararası "destek", Federal Almanya şansölyesi Helmut Kohl'den geldi. tki liderin önceki gün Mitterrand'ın Atlantik kıyısuıdaki özel ikametgâhında yaptıkları görüşmede, konfederasyon fikri ele alındı. Yapılan acıklamalarda, Kohl'ün, Fransız ev sahibinin görüşüne katıldığı anlaşüıyor. Kohl, görüşme sonrası basın mensuplarına şöyle konuştu: "François Mitterrand'la tamamen aynı göriişteyim. Avrupa Konfederasyonu çok iyi bir öneridir..." Kohl, bu konudaki sözlerine, "Avrupa bötünieşmesi hedefıne doğru ilerlememiz özellilde önemlidir. Ancak demokratikleşen Dogu Avrnpa ülkelerinin de belli bir Avrnpa perspektifi taşıyabilmesi şart" ifadesiyle açıklık kazandır 4 dı. Mitterrand, Avrupa Konfederasyonu'nun Avrupa Güvenlik ve tşbirliği Konferansı AGİK çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiğini ifade etmişti. Kohl'ün açıklamasından sonra Mitterrand da 31 aralıkta yaptığı konfederasyon önerisini yineledi. Mitterrand, "Fr için ana mihrak AT'nin | ve güçlenmesi. Aacak toptatak üyesi ohnayan, a* yönündeki Oericyifiari eden iilkderi de dttşöHMk h m Ba işi başannca ne yapaeaklar? Kimle muhatap olacaklar? Demokrasiyle bütünkşen, ama topluluga giremeyen biirnn bn ülkelerin (topluluk sonsuza dek genişleyemez) bir Avrupa perspektifi olmalı" dedi. Paris ve Bonn arasında "konfederasyon" önerisi konusunda görüş birliği olması, "uygulanabilir" olması için ük koşulu oluşturuyordu. Honecker böbrek kanseri • DOGU BERLİN (AA) Demokratik Almanya'mn eski lideri Erich Honecker'in, böbrek kanseri olduğu bildirildi. Doğu Almanya resmi haber ajansı ADN, 77 yaşındaki Honecker'in, Doğu Berlin'de bir klinikte kontrolden geçirildiğini kaydetti. Ajans, "Savcüığa verilen bir raporda, Honecker'in böbreklerinde kötü huylu bir tümör bulunduğunun ve Honecker'in tedavi görmesi gerektiğinin" belirtildiğini duyurdu. ADN, savcıhğın, Honecker tedavi olana dek, eski liderin tutuklanması konusunda bir karar alınmamasına hükmettiğini belirtti. Ajans, Honecker hakkındaki soruştunnanın ise sürdüğünü bildirdi. Azerbaycan'ın başkenti Baku'da Nahcivan'daki eylemi destekleme gösterileri düzenleniyor. Andrei Grienko'nun, Nahdvan' sınırlarının diğer tarafında artan da protesto gösterileriyle karşılaş kargaşadan kendilerini uzak tutmalarının da gittikçe güçleşeceği tığı haber verildi. ileri sürüldü. KP lideri görevden Sovyet Azerbaycanı'nın gelealındı neksd olarak Iran'la bağlantılı göSSCB'nin Azerbaycan Cumhu rüldüğü ve İran gibi Sovyet Azerriyeti'nde, bir haftadır süren gös baycanı'nın da nüfusunun üçte terilerin ardından Nahcivan ken ikisinin Şii mezhebine mensup oltinin Komünist Partisi lideri Gay duğu belirtilen yazıda, "Ancak dar İsayev görevden alındı. Azer Azeri dili Türkçeye yakındır ve baycan Dışişleri Bakanlığı'ndan modern tarihte Azeri milliyetçikyapılan açıklamada, Isayev'in ye rinin yöneldikleri ülke Türkiye olrine Asyeadin Celilov'un getiril mnştur" denildi. Yazıda şu görüşlere yer verildi: diğı bildirildi. "Azerbaycan'da milliyetçi hareTürkiye örneği mi? kcün önderliğini yapan çoğunluSovyet Azerbaycanı'nda meyda gu Sünni ve kentlileşmiş aydınlar na gelen olaylar, Ingiliz basının için Türkiye daha doğal bir moda haber, yorum ve başyazılarla del oldn. Gerici ve totaliter yapıgeniş şekilde yer almaya başladı. sıyla (İran) tslam Cumhuriyeti, PanAzerba\can fikrine baglı, egiT h e GuardiaıT gazetesinde yer tün gönnüş ve modern kafalı Azealan bir inceleme yazısında Sovriler için f azla çekici bir model olyet Azerilerinin Iran'dan daha çok mamıştır. Bu kişiler hem etnik akTürkiye*yi kendilerine örnek olarabalıklan nedeniyle hem de Batı rak gördükleri belirtildi. dünyasına keodlni ayaıiamakta diDavid Hirsl tarafından kaleme ğerlerfaıden daha fazla başan gösalınan yazıda, Iran ve Türkiye'nin, teren bir lslam nlkesi olarak Türkiye'ye bakmaktadırlar. Şimdiye kadar bem Türkiye ve bem de İran, halihazırda kendi başına oldukça büyük bir ivme kazanan merkezkaç güçlerini yukseltmekten çekinmişlerdir. Potansiyel olarak bölünebilir, çok etnik gnıplu bir ülkenin liderieri olarak mollalar, aniden ve kendiliğinden ortaya çıkan yerli ve kontrolsüz bir PanAzerbaycanlığın büyümesinden en az Sovyetler kadar paniğe kapılacaklardır. Türkiye'ye gelince, Türk basını Kafkaslar'daki gelişmekri büyük ilgiyle izlemektedir, ama bir zamanlar çar imparatorluğunun Törkce konuşulan bölgelerini büyük bir PanTürkist milletler toplulağu olarak gören idealleri teşvik etmek Türk hükümetinin resmi poiitikalan arasında artık yer almıyor. Ancak göninen odur ki Türkiye ve tran, sınırlanmn ötesindeki kargaşadan kendilerini uzak tutmakta giderek daha fazla güciük çekeceklerdir." SATILIK KONFEKSİYON PRESLERİ VE DİKİŞ MAKİNALARI Hoffman ve Pante marka kullanılmış manuel çalışmalı presler, Cansev marka yerli düz dikiş makinaları, Necchi (İtalyan) yaka ve manşet otomatı (gömlekçi) teklif usulü ile satılacaktır. İlgilenenlerin 556 12 86 (4 HAT) / 38
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle