23 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER rum karıstırılmaktadır (O>sa mımande çelışkılerden oluşan butunselhk de soz konusudur) Ulusal, bölgesel, voresel kultur uzerıne yapılacak çözumleme ve ozumsemeler ıçın bu tur kavram kargaşasının da olmaması gerekmektedır jının ulke gerçeklerı doğrultusunda ve onu yenı gelışmelere zorlayarak kullanılmasım ve gelecek yuzyılın toplum ve çevresıne hazır olmamızı onermektedır Bu yapılırken geçmışı çağrıştıran mimarlık oğelennın az bır oranda da olsa ya da sımgesel çağrışımlar yaparak kullanılması ıhmal edılmemektedır 6 Bır kesım tasanmcı ıse, geçmışın saygı ıle benımsenıp özumsenmesınden sonra gunumuz teknık olanakları ıle yapılacak akılcı, yalın, ulke gerçeklerıne uygun tasarımların doğal olarak çağdaş mımarlığımızı varatacağı goruşundedırler Butun bu yol ve tavirlar, mımarhğımızın bır kımlığe kavuşmas! ıçın onenimektedır Amaç, giderek kımhklı yapılar ve çevredır Bu yenı kimlik arayışında tarıh ıle bağlantının, şekılcılığın ötesınde, "ozun" sureklılığınde aranması gereğınde pek çok tasanmcı bırleşmıştır Ancak kulturümuzun ve mı marlığımızın 'ozunun" aynntılı olarak açımsanmasına ulaşılamamıştır Bu oz, ne kolonlarda, ne çıkmalarda, ne de kubbelerde aranmalıdır Başta Sayın Akurgal olmak uzere bazı tasarımcılar, özun temelı olarak "ıç mekân ve dış bıçemın mukemmel butunluğu" (Selımıye'de olduğu gıbı) tanımında bırleşmektedırler Bu tanımı gözardı etmeden mımarhğımızın "ozunu" araştırmamız zorunluluğu ortadadır "Mımarlık kulturumüz ıçınde ölçeğın, oranın, mekânın, ışlevın, yüzeyın, ışığın, özu nelerdır" sonılan açımsanmayı beklemektedır Gerçek anlamda mımarlığımızın özune ıhşkın çaüşmalarda, araştırmalarda bızı uzun ve çetın bır yol beklemektedır Ancak buyollardan geçerek kurama dayalı, duşunceye dayalı, kulturumüz ıçınde tekrar hak ettığı ven alan bır mimarlık yaratabılınz Savuncalar (tezler) uretılmeh (yukarıda bazılannı sajdık), eleştın yolu ıle karşı savuncalan oluşturmalıyız Vıtruvıus'un dedığı gıbı (1) "Gerçek kuram sureklı eleştırı ıle yenıden, yenıden ınşa edılen bır sureç ıçınde gerçekleşen kuramdır " Bu sureklılık ıle kuramı oluştunnalı ve çağ ıle bırbkte kuramın evrımınden korkmamalıyız Keza yukarıda özetleyerek aktardığımız yenı yol arayanların bu doğrultuda dav rananlarından da korkmamalı, çekınmemelı, oluşumlara umutla bakmalıyız Sempozyum bu sorunlan şımdıye dek olmadığınca, krıstalleşmış olarak gundeme getırdığı ıçın son derece yararlı olmuştur Bu yararın başarıva dönuşmesı ıse mımarlarımızın sorumluJuğundadır 6 OCAK 1990 Minıarlığııııız Nereye, \ aisü Gidecek? Sağlam duşıinsel temelleri olmayan akımlar ya da ortam obur sanatlar gibi mimarlığı da bunalıma ıtmektedir. Bugun yurdumuzda boyle bir bunalımdan soz edilebilir. Çunku kulturumüzdeki belirsizlikler, duşuncelerimizdeki kargaşa giderek mimarlığımızı da etkilemiştir. Toplumun kulturel kimlik arayışları ve belirsizlikleri, mimarlığı her kulturel eylemden daha önce etkilemektedir. Çunku mimarlığın en buyuk sorunu ve teması kimliktir. ŞÜKRÜ KOCAGÖZ Mımarlar Odası İzmir Şb.Başkanı Ortam demokratıkleştıkçe ınsan haklarının >anı sıra kultur sorunlanmız da gundeme gelmektedır Ktflturumuzun temel dırekJennden olan mımarlığımız, obur sanatlar arasında neredeyse unutulmuş durumdadır Bunun nedenlennden bın de kendısının gehşıp veşereceğı ortamın canlılığıru yıtırmış olmasıdır Mımarlar Odası, bu ortamı canlandırmak amacıyla 1516 aralık gunlen Ankara'da "Çagdaş Mimarlık Akımlan ve Turkjye Mimarlığı" konulu bır sempozyum duzenledı Bu toplantıdakı gönış ve saptamaları kamuoyuna aktarmaya ve Sayın Ekrem Akurgal'ın kursuden verdığı bu görevı yenne getırmeve çalışacağım yaklaşmak ve tartışmak doğru bır >öntem olmak tadır Sağlam duşünsel temellen olmayan akımlar >a da ortam obur sanatlar gıbı mimarlığı da bunalıma ıtmektedir Bugun vurdumuzda böyle bır bunalımdan söz edilebilir Çunku kulturumüzdeki belırsızlıkler, duşuncelerımızdekj kargaşa giderek mımarlığımızı da etkilemiştir Toplumun kulturel kımlık arayışları ve belirsizlikler, mimarlığı her kulturel eylemden daha once etkıl£mektedır Çunku mımarüğın en buyuk sorunu ve teması kımlıktır Toplumsal kimlik kararsızlıkları, hızla kımlıksız bır mımarlığa ve çevTeye yol açmaktadır Herkesın bırleştığı nokta ıse bır kimlik arayışı eylemınde kesın olarak geçmış ıle bağların kurulması gereğıdır Tarıhın ıçınden doğarak, ondan esınlenerek ve onunla zıncırleşerek yenı şeylenn yaratılabılecegınde, uretılebıieceğmde de herkes bırieşmektedır Bu geçmışle kaynaşmış yaratıcıhkta toplumun, kullanıcının dıyalektık gelışım ve değışımı, sosyal yaşam ve gereksınımlerın evnmı, özumsenmış olmalıdır Bu bağlamda tanhsel ve toplumsal verılerı >enı bıreşımler (sentezler) ıçın yoğurup yorumlarken, evrensel, ulusal, bölgesel değerlerın nasıl bır etkıleşım ıçıne gıreceklerı başat sorun olarak önumüze çıkmaktadır Işte bu etkıleşımın nasılı uzerınde tartışma çıkmaktadır Bu nasıla yanıt ararken kullarulacak tavır ve tutumlar, yöntemler hep lartışma konusudur Çunku bu nasılsa bulunacak >anıtlar yukanda sözünu ettığımız bıçem arayışlarına yönehrken, kımı kav ramlann da netleşmesı gereğı saptanmıştır Zaman zaman kultur ve tarıh karışmaktadır Kargaşa ve karmaşa kavramları da yeterınce behrgınleşmemıştır, kaotık durum ıle çelışık du PENCERE Randevu!.. Dılımıze yerleşmış Frenkçe sozcüklerden bırısı randevu, yerıne geçerlı Turkçesı konamadı tonuşmalarımızda peynır ekmek yer gıbı kullanıyoruz Yarın öğleden sonra randevum var Randevulaşalım mu Özal, Bush'tan randevu ıstemış, Beyaz Saraftn kabul edıp etmeyeceğı merak konusu Randevuevı basıldı Elbet bır gün randevu yerıne 'buluşma" sözcuğü doğal olarak kullanılacak, şımdılık "randevu"da bır sıhır ya da keramet var sanıyoruz * Gazetelerde haberler '70, Bush'tan randevu ıstedı" Ister a1 Özal ıle eşı Semra Hanım bu ay ıçınde sağlık denetımı ıçın Amenka'ya gıdeceklermış, elaltından yoklamalar başlamış, sonra basına sızmış, Beyaz Saray bızımkılere kapılarını açar mıymış? Once Ankara'dan gırışıme geçılmış ufaktan ufaktan nabız yoklanıyormuş, sonra Vaşıngton Büyukelçımız Turkıye'dekı ıznını kısa kesıp Amenka'ya uçmuş Ah, ne kıyak olurmuş Bush "evef derse Kıyak neredeymış' Kendı ulkesmde dışlanan Cumhurbaşkanı, Beyaz Saray'a kabul edıldı mı bır soluk alacakmış Ooooh Çağımızda ABD Cumhurbaşkanı Roma Imparatoru Sezar'a dondu, bağlı ulkelerı yönetıyor Panama'nın devlet başkanı Norıega'yı beğenmedı mı ülkeyı ışgal edıyor, Turkıye'de de kamuoyunu yola getırmek ıçın çare Sayın Bush'un Çankaya'da oturan Sayın Özal ıle on dakıkacık görüşmesıdır, Beyaz Saray'ın kapısından bır gırıp bır çıkan, masallardakı gıbı değışıyor Hem Özal, cumhurbaşkanı olmadan once ne demıştı Ben cumhurbaşkanı olmaya layığım, çunkü ıstedığım zaman telefonu açıp Bush'la göruşebılıyorum " * Ancak telefonla görüşmek başka, Beyaz Saray'a kabul edılmek daha başka Telefonla konuştuğunu kım gorecek' Televızyona haber versen ekıpler gelse, kameramanlar hazırlansa, Özal kırmızı telefonu elıne alsa Aloooo1 Çekım başlasa Alooo ben Turgut' Bush sen mıstn? Nasılsın yahu? Ne yapıyorsun? Burada havalar kötü Semra nezle olmuş, bana geçırecek dıye ödum kopuyor O gün akşama saat 8'dekı haberler programının ılk sırasında fılm gösterılse Spıker, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın Bush ıle fe/efon konuşması yaptığım" duyursa bıraz tuhaf olur Çünkü hattın otekı ucunda kımın bulunduğunu ne bıleceksın' Hem bu tür gorüntünun Turk halkı uzerınde etkısı kuşkuludur En ıvısı Vaşıngton'a gıtmek, gezıyı bır propaganda fılmıne dönuştürmek Eğer Bush Ozal'a Beyaz Saray'da "randevu" venrse, sen Amerıka gezısını seyreyle televızyonda, 32 kısım, tekmılı bırden, saat saat, dakıka dakıka • Ne var kı şu sırada Turkıye'de bır başka fılmın çekımı sürüyor Ozal Çankaya'da bır "kabul resmı" duzenlıyormuş, yazarları, sanatçıları, fıkır adamlannı çağıracakmış, ama kendını bılen yazar, sanatçı, fıkır adamı olaya sıcak bakmıyor Koşk'e gıtmek ıstemıyor Soz gelımı Ozal ıle Semra Hanım, Fazıl Husnu Dağlarca'yı Köşk e çağıracaklar Dağlarca gıder mfi Anday gıder mı'' Sabahattın Kudret gıder m ı ' Okiay Akbal gıder m ı ' Varsın Özal Vaşıngton'a gıtsın Beyaz Saray'ın kapısını çalsın, Bush'la görüşmek ıstesın, "goruşme talebı kabul edılse" bıle Türkıyetie ne muhalefete etkısı olur ne halkın tutumunda bır değışıklık gözlenır ne de ulkenın kendını bılen yazarı, çızerı, sanatçısı ve duşun adamı, Özal'ın 'Cankaya davetını kabul" eder Çözum önerileri En büyuk sorun: Kimlik Sempozyuma katılan yurdumuzun seçkın u>gulamacı ve akademısyen mımarlan bazı saptamalarda bırleştıler, mımarlığımızın gelışımı ıçın de baa tutum ve voÜarın onerısı ve tartışmasını >aptılar önce herkesın bırleştığı saptamalardan söz ederek bundan sonrası ıçın önerılen çeşıtlı volları aktarmaya çalışacağız Mımarlığın "bır dusüncenın yapıya, çevreyedönuşturulmesı" tanırnında genış bır fikır bırlığı oluşmuştur Oncelıkle duşünsel bır eylem olan mımarlık, bu nedenle kulturun ayrılmaz bır parçasıdır Kulturun urünudur Bütün sanatlarda olduğu gıbı bıçem (uslup) denılen şey, mimarlık ıçın de bır duşuncemn formule edılmış halıdır Bu nedenle sanat urunıi her şey, bır bıçemın parçasıdır va da ılk örneğıdır Kulturumüz ve rrumarlığımızın ılışkısıne ve geleneğıne de bu nedenle bıçemler açısından Bu evrensel, ulusal, bölgesel uçlusu uzerıne çozümsemeler ve bunun ıçın ızlenecek yollar sempoz>umda değışık tavırlar ıçınde onerılmıştır Bunlan sıra ıle gruplama>a ve özetlemeye çalışarak kultur ortamımıza ıletmeje çalışacağım 1 Tanhın olduğu gıbı kopya edılmesı, mımarlığımızda >enı arayışlar ıçın çozum olarak gorulme, mektedır Bunun "kitch" (sıradan, ruküş, duşünsel ozu olmajan) bır sonuç vereceğı göruşu, ağırlık kazanmaktadır \rabesk >aşam ve mımannın varlığı tehJıkeyı görulur duruma getırrmşur Aynen geçmışı kopya, o donemın malzeme, ışçılık ve teknolojısı, hatta uretım ve ekonomık sureçlerı yenıden yaratılamavacağmdan, ancak bır öykunme, bır "gıbımsı"lık >aratmakta ve sonuç, çağımızı yansıtmayan ve vakışmavan bır rukuşluk olmaktadır Orneğın eskı taş bır vapıyı bugun betonarme ıle aynen yenıden ınşa etmeye kalkmak bu sonucu vermektedır 2 Buna karşın tarıhı olduğu gıbı kopya yerıne, ona "atıflar" yapan tutumlar son yıllarda gehşmektedır Burada sorun atıfların nıtelığındedır Kapı, pencere, saçak gıbı elemanlara atıf yapılabıleceğı gıbı süsleme duzeyınde kalan atıflar da görülmektedır Amaç tasarımı "bızdenleşurmek"tır Geleneksel cumbalar yapılmakta, ama cumba olarak de ğıl bambaşka amaçlar ıçın kullanılmaktadır Arutsal kapılar başka ışlevler vuklenmekte ya da hıçbır ışlevı olmaksızın ınşa edılmektedır 3 Bır başka tutum ıse tanhın dönemlen arasmda ayrım yapmaksızın butun geçrruş mimarlık forın ve elemanları, çağdaş teknık ve tavırla aynı anda kullanmaktır Bır Selçuk kümbetının çağdaş yorumu ıle bır Roma tıyatrosunun dış duvarımn stılızasyonunu aynı yapıda görmek mumkun olmaktadır 4 Bu arada tslam felsefi ıle bağlar kurarak (bu bağlantının yapı ıle somutluk duzeyındekı ılışkısı tam anlaşılıp kurulmasa da) bunun sonunda dıngın, ıddıasız, mımarın kışılığını öne çıkarmadığı, anonım ve geleneksel yapı teknolojısıne (taş, yığma, tuğla, bağdadı gıbı) dayalı az katlı, ama yuksek yoğunlukta venı yollar deneme onerısı de bulunmaktadır (1) Mimarlık Dergısı 89^3 S 35 "Vıtnıvıus \e eleştm geltnegı" 5 Bunun tam karşıtı gönlş ıse yuksek teknolo (E Aközer) EVET/HAYIR OKT4YAKBAL Insan ve Korku Zorbabkları, korkutmacaları, onları yapan işkencecileri ikiye ayınyoruz. Birincisi ruhsalmanevi, ikincisi fizikibedensel.. Yani ozetle, özenli tammlanyla, görunengörünmeyen, sürekligeçici, açıkgizli, doğrudandolayb, istekliisteksiz, politikapolitik, buyruklubuyruksuz, inançhinançsız vb. İSMET KEMAL KARADAYI Başlangıçta ınsan vardı tnsan "korku"yu bılmıyordu Sonra ınsanlar çoğaldı, duşundu, oluştu, kurguladı Gereksınmeler, çıkarlar, kendını savunmalar başlamıştı Yıne korku yoktu Ne zaman kı ben'ler, bencıllık'ler, zor' lar, zoralıcı'lar başgösterdı, ışte o zaman korku'lar ve de korkuları çoğaltan zorlayıcı'lar, yam zabıtaların, zapt edıcılenn ışkencelerı de yürurlüğe gırdı Bu durum gıttı gıder, gunumüze dek geldı gehr Bu korkular, bu korkutmacalar, bu ışkenceler, bu guç zorlamaları, ınsanlığa baş belası \e aykırı oldular 'KoYîru insana u>du Nekıkorkutuveışkence ona ters durdu Çunku korkutmalar, ışkenceler ınsana, ınsanlığa karşıydı, haksızdı, suç oluşturuyordu Ve ışkenceler keyfılıkten öte korkutmalara yönelık olsa da ınsanla, ınsanlıkla, sevgıyle, saygıyla asla bağdaşmıyordu Nakşbend Olmak Özallar'ın Nakşıbendı tarıkatından olduğu yıllardır söylenır Doğru bır sav mıdır bılemem Ne var kı ne Turgut Ozal, ne de Korkut Ozal Hayır boyle bır şey soz konusu değıl' dedı şımdıye dek Yanı ılen sürülen savları yanıtlamadılar Bu arada Turgut Özal'ın annesı cumhurbaşkanının da onayladığı bır kararla Nakşıbendı tarıkatının şeyhının yanındakı mezara gömuldu Bu bır çeşıt açıklama sayılamaz m ı ' Demek şu anda devletın en ust görevlısı olan kışının Nakşıbendı tarıkatından olduğu soylenebılecektır Ben Nakşıbendılık konusunda okurlarımı bıraz aydınlatmak ıstıyorum Cumhurbaşkanının ve aılesının bağlı olduğu ya da bağlı olduğu söylenen ve kendılerı tarafından yalanlanmayan bu Nakşıbendılığın ana çızgılerını bırlıkte ıncelesek yararlı olacaktır sanırım Dostum Ismet Zekı Eyüboğlu 'Tarıkatlar, Mezhepler Tarıhı" (Geçıt Kıtabevı) nde bu tarıkatı kuran Mehmed Bahaeddın Nakşbend'ın 1318'de Buhara yakınlarında Kasrı Arıfan'da doğduğunu, 1389 ya da 1391'de öldüğunu belırtıyor Mehmed Bahaeddın'e göre ınsanın, her turlü geçıcı, dunyaya bağlı ısteklerden eğılımlerden sıyrılması, Tanrı'dan başka bır varlığı sevmemesı gerekır "Insanın olgunluk, yetkınhk aşamalarına ulaşabılmesı ıçın önce duyulur eğılımlerden uzaklaşması, özellıkle kadınlardan elden geldığınce ayrı kalması gereklıdır En kesın yasa Kuran, uyulması gereken tek geçerlı yontem şerıattır' Bu nıtelıkler bılmem Sayın Ozal ve aılesınde var mı"7 Bu açıdan aılenın Nakşıbendılık kurallarına pek de uymadığı ortaya çıkıyor Nakşıbendılık taslamak, bır çeşıt polıtık yatırımsa, orası ayrı konu 1 "Mehmed Bahaeddın Nakşbend'ın tarıkatına gtrenler, çağlar boyunca Anadolu'nun değışık kesımlerınde etkılı olmuş, her turlu yenılık gırışımlerının karşısına dıkılmış, büyuk ayaklanmalara varan olaylara yol açrnıştır Gerek Kurtuluş Savaşı'nın başlangıç yıllarında, gerekse savaş boyunca daha sonra Doğu Anadolu : da Şeyh Saıt, Batı Anadolu'da Menemen ayaklanmalarını çıkarmışlar, padışahlığın, halıfelığın, şerıat devletının kurulması yolunda çalışmalarını surdurmuşlerdır Koyu şerıatçı bır nıtelık taşıyan Nakşbendılık ıçın şerıat dışında bır gerçek yoktur" Nakşıbendı'ler 'genellıkle toplum ışlerınde gorev almak ıstemezler, özel ışlerle uğraşırlar"mışi Bu da Nakşı dıye bılınen ya da böyle bılınmekte kendısı ıçın yarar goren bır takım kışılerın bu tarıkattan olmadıklarını gösterıyor Bır de şu var 'Tarıkatta Kuran ıle hadıs dışında kıtap okunmaz, şeyhın sozlerınden başka söz de dınlenılmez " Nakşıbendı tarıkatı sahıden ülkemızde yaygınlaşmış ıse bu tarıkattan olanların yalnız şerıata ınandıkları, başka kıtap okumadıkları. yalnız şeyhın sozlerını tek gerçek bıldıklerı doğru ıse ülkemız buyuk bır tehlıke ıle karşı karşıya demektır Hele bu tarıkat mensuplarının devlet ışlerınde, öğretmenlıklerde onemlı yönetım gorevlerınde yer aldıklarını kı bunlar tarıkat ılkelerıne aykırıdır duşunursek tehlıkenın korkunçluğu busbutun göze batıyor Eyüboğlu şoyle dıyor "Nakşbendılıkte ınsan çağına değıl, geleneğe seyhın ızıne uymalıdır Şeyh ıçın bılım, tutarlı bılgı soz konusu değıldır, ona bılınmeyen bır yerden, yücelıklerden gelen gızlı bılgıler vardır. o Tann'ya yakındır' Nakşıbendılığın çeşıtlı kolları var, Eyüboğlu bu kolların ozgun bır duşunce getırmedıklerını kendılerıne göre bır yol tuttuklarını, temel ılkelerden ayrılmadan bır takım özel durumları şeyhın kışısel tutumunu one aldıklarını sdyluyor On beş kadar kolu olan bu tarıkatın çağımızda da ıkı yenı kolu var Nurculuk ve Suleymancılık Bu ıkı kol son yıllarda ülkemızde büyuk etkınlık göstermıştır, bunu hep bılıyoruz Eyüboğlu, Nurculuğun onderı Saıdı Nursı'yı tanımış onun ıçın şunları yazıyor "Türkçe konuşamadığı gıbı lyı Arapça da bılmezdı Konuşurken kavramlar arasında sağlıklı bağlantı kuramazdı tutarsız sözlersöylerdı Onun bu konuşmalarını, çevresınde toplananlar tanrısal bır bıldırının belırtısı sayar, coşkuya kapılırlardı" Saıdı Nursı'ye göre tek gerçek devlet, şerıat devletı tek gerçek yasa Kuran'dır Bugun bır takım gerıcı dergı ve gazetelerde laıklığın Menemen olayını şerıatçı goruşlerle ele alan, Ayasofya'nın camı halıne getırılmesını, ülkede dınsel bır yonetımın kurulmasını kımı zaman açık, kımı zaman ortulü sozlerle yazanların, soyleyenle? rın kışılıklerı böylece ortaya çıkmış olmuyor m u Suleymancılık da şerıat duzenım getırmek ısteyen bır anlayıştır Eyüboğlu, bu tarıkatın önderı Süleyman Efendı'nın ölumünden sonra şeyh olan kışının Florya'da plaj ışlettığını, Atpazarı'nda ıkı dükkânı bulunduğunu söylOyor son olarak da şunları belırtıyor " Bu tekkeye gelerek Süleyman Efendı'nın önunde yere kapanıp terlıklerını öpen sıvıl gıyınmış, genç bır subay vardı, sonradan ordu komutanı, sıkıyönetım komutanı olmuş, ıskence olayları dolayısıyla basında uzun boylu konu edınılmıştı 7 ' 1990 yılının başında Kemalıst devrıme bağlı halkımızın çok uyanık ve dıkkatlı olması gerekıyor Belkı de her zamankınden daha fazla Çunku devlet ışlerınde şerıatçı tarıkatlara bağlı pek çok ınsanın bulunduğu bılınıyor, bu ınsanlann yuksek yerlere yerleştıklerı de Ismet Zekı Eyuboğlu'nun "Tarıkatlar, Mezhepler Tarıhı" yalnızca başarılı bır ınceleme yapıtı değıldır, ülkemızde gunden gune gucu, etkısı artan gerıcılık sorunlarına aydınlık getıren belgesel bır yapıttır Cİmİt Seramık Heykel Sergısı TOPRAĞI SEVGILEDIM '? Bankası Iş Sanat Galerısı ParmakkapıİST 219 Ocak 1989 Hukukçu Avrupa Konseyı tnsan Haklan Bıldırgesı, 1984 Işkence ve Başka Zalımce tnsanlık Dışı Onur Kırıcı Davranış ya da Cezaya Karşı Sozleşme, 1987 Işkence ve Insanlık Dışı ya da Onur Kıncı Davranış ya da Cezanın Önlenmesı Avrupa Sözleşmesı, 19741982 arası çalışmalarıyla Kopenhag RCT İşkence Kurbanlannı Rehabıhtasyon Merkezı, aynca Uluslararası Af örgutu sayılabılır Bunlardan 1984 ve 1987 sözleşmelen, Türkıye tarafından 21 4 1988 gun 344] sayüı yasa ıle onaylanmış, 1 2 1989'da da, 16 6.1988 gunlu Bakanlar Kurulu kararıyla yunirluğe gırmıştır, Uluslararası Af örgütu, ulkemızce de tanınmaktadır Ve ne var, uygulamaya bakalım lamaları ve kısıtlamalar, anarşıstterörıst saymalar ve keyfilıkler, askerpolıs tutumları ve yanlışlıklan, duşunce suçlan ve yasaklamalar, gözaltına almalar ve tutuklamalar, ışlerımız ve ışsızlıklenmız, başvurular ve beklentıler, özellıkle de ınfaz uygulamalan ve yanlışlıklan. "Zor kullanmazsanız, sıkıştınnazsanız suclu konuşmaz, suç ortaya çıkmaz" denıhyor. Bız ıse, "TCK, CMUK, Jandarma Teşkılat K, Polıs Vazıfe Selahıyet K vb yenıden duzenlenmelıdır" dıyoruz Yanı ışın kolayını, keyfilığını değıl, bılgıye dayalı olanını, ınsancalığını, zorcasıru, emeğe ve bılınce değer verılenjnı, böylesı yorgunluklara akıl ve zaman avıranını ıstıyoruz Sonuç Insan oldu, ınsan doğdu, ınsan sordu. "Neyım, kımım, neredeyım9" Önce yanıt yoktu, sonra oluştu Insan duşünuyor ve çoğalıyordu Duşunce ve çoğalım sorun yaratınca ustunluk taslamalar, baskılar başladı îşte bu baskılar ve üstünluk taslamalar ay kın guçlen, çok yanlış yönetılen, sonunda da baskılan, korkulan, ışkencelen getırdı Getınlen şey artık, ınsana, ınsanlığa uymayandı, aşınydı "Korkutu, ışkence, her zaman oluyor ve olacaktır" dıyenler, bu konuyla aklmı bozmuş akılsızlardır Çünku bır gun, kendılennın >a da yakınlarının başına da gelebılır. böylesıne aykın, acı, haksız uygulama. tşkenceyı, korkuyu uygulayanla o uygulamayı yaptıran ya da ona göz yuman aynı karakterdedır Bır konu kamuda çok konuşuluyorsa bu, orada o sorunun >oğunluğundan, guncellığınden, genel yaşamı etkılemesmdendır Etkı yaygınsa tepkı de kuşkusuz aynı ölçude yayılacaktu. tnsanı sevmeyeıı, önce kendınden, sonra ınsandan korkuyor demektır Bu anlamda korkan ınsan, kendıne de başkalanna da ışkence yapmaya hazırdır Korkutmalann, ışkencelenn, baskılann "ınsanlık dışı"hğı, ınsanları bıreysel, toplumsal yetenekler ve katkılar açısından yaşam ıçın olumlu kılmaz, hep dışlar "Dayak cennetten çıkmadır" da neymış'' Daya|ın, ışkencenın oiduğu yerde "cehennem" vardır Yetışkın ulkeler neyı mı uygular' Dağları korku ya da hıddet bekleyedursun, üikenın artık hıçbır "korkutucu"ya, hıçbır "şıddet"e beklentısı ya da bağışlaması yoktur, olmaz, olmamalıdır Bunu beklıyoruz Ve Umguayl] Luıs Peres Aquıerre'ı tamamhyonım. Korkuyu da, ışkenceyı de, sadece korkutulan ve ışkence gören bağışlayabılır, hıç kımse değıl İşkenceciler Zorbalıkları, korkutmacaları, onları yapan ışkencecılen ıkıye ayınyoruz. Bırıncısı ruhsalmanevi, ıkıncısı fızılubedensel. Yanı özetle, özenli tammlanyla, görünengörunmeyen, sürekhgeçıcı, açık gızlı, doğnıdandolaylı, ısteklıısteksız, polıtıkapolıtık, buynıklubuyruksuz, mançlımançsız vb Yıkımlar ve aykınlıklar aslında bırdır. Bır olunca da kışılen daha çok bozmakta ve yozlaşmaktadır Ote yandan yasalarımızda, ışkence suçuna, ışkence ıhbanna ılışkın maddeler kuşkusuz bulunmaktadır örnekler kısaca şöyleTCK'ya gore: Canavarca bir his işkence ve ezi>et ile oldurme (450/3), cesmani ezalaria muessır fiiller (456), sarukJara cunımlerinı soyletrnek ıçın ışkence, zalimane veya gayri ınsani ve haysıvet kına işlemler (243, 452), suç delillerinı sovletmek ıçin ışkence zalimane davranış (245), gorev sırasında kişı aleyhine curum (251), rnemurlann suç ıhbar zorunluluklan (235), kimlerin memur sayılacagı (279).. CMUK'ya gore: Savunmanın (vekıün, avukatın) aîama olanaksızlığı (136), savunmanın evrak ınceleme olanağının kısıtlanması (143, 144), müvekkılle göruşememe uygulaması (135, 136), cumhurıyet savcısırun ıhbar konusundakı görevlerı (235) Aynca: Ölum cezalan ve sürgunler, yurtdışma çıkarmalar ve yasaklar, pasaport uygu Zorakılıklerın, korkutmacaların, ışkencelerm tarıhı çok eskıdır dıye onlara karşı durmaların tarıhı, tanhsel ısteğı yenı mıdır, hayır Gdzlenmızı kapayalım Ilk buluş, ılk sığınma, ılk uleşım ısteğı, ılk kavga, ükel ınanç zorlama ve çatışmaları, savaşlan, kadın ve toprak Ortaçağ, engıasyon, derebeyı, ağa, hukurndar, tuccar, Alı kıran, baş kesen Gladyatör, buyucu, gözoyucu, karın deşıcı, derı yüzucu, korsan, zorba, zebaru, ceüat, kıralık katıl, hapsedıcı Yanlış, keyfi yönetımler, Spartaküs'ler, Bedrettın'ler, benzerlerı; Rönesanslar, reformlar, Tanzımatlar ve benzerlen. Yenılıkler, eğıtımler, devnmler. Gözlenmızı açahm Konumuz ıçın ılk anacağımız olaylar ve >etışkın belgeler, kuruluşlar arasında, 1789 devrım ve duşuncesı gelıştınlerek, 1945 Bırleşmış Mılletler Antlaşması ve UJuslararası Adalet Dıvanı Statusu, 1948 Insan Haklan Evrensel Bıldınsı, 1955 Tutuklulara En Azından Uygulanması Gereken Davranış Standardı Kurallan AnJaşması, 1966 Kışısel ve Sıyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesı ve Seçmelı Vrotokolu, 1975 Helsınkı Konferansı Son Belgesı, 1978 tlkler BAŞSAĞLIĞI Değerli ınsan, azız ve vefakâr dostumuz CEMİL ATKAY'ın olumunü derın bır üzuntü ıle öğrenmış bulunuyoruz Merhuma Tanndan rahmet, kederli ailesine başsağhğı dılenz LALESÜLE\^IAN GEDİK VEFAT VE TEŞEKKUR ölümü nedenıyle törene katılan, acımızı paylaşan Buyukşehır Beledıye Başkanı RIZA AKAR'ın Sayın Prof. Dr. NURETTİN SÖZEN'e Zeytınbunıu, Emınönu Beledıye Başkanlarına ve meclıs uyelerıne, Zeytınburnu SHP ılçe orgutune, Derıtş Sendıkası mensuplanna, dost ve akrabalara teşekkur ederız AİLESt ADINA HLSEYtV AKAR VEFAT Sosyal demokrasinin yürekli savunucusu, gazeteci, eski CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı ve 197377 dönemleri CHP Kars Milletvekili, partimizin değerli üyesi OZEL BORA SÜRÜCU KURSU 30 dönem kayıtları başlamıştır. Okvl Ûsküdan Kozyatağı: Maltepe: Tarabya: Çağlayan: 343 67 82 362 47 33 352 21 21 162 08 18 146 88 30 UUCAOB.ESİMK KAHROLSUN EMEKÇİ İKTİDARLARI YIKANLAR VE SOSYAÜSTLERİ KATLEDENLER R O M A N Y A Ö Z E L S A Y I S I COZUM C I K T I DOĞAN ARASLTyı dostluğuna doyamadan kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Merhuma Tanrı'dan rahmet diler, kederli ailesine ve tüm sosyal demokratlara taziyetlerimizi sunarız. GENEL KURUL DUYURUSU Ahmet Rasim Bütün Eserlerı 5 ROMANYA MEKTUPLARI Ahmet Rasim ARBA YAYINLARI Tel. 519 16 61 TMMOB KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ YÖNETİM KURULU'NDAN Sayın uyemız Kımya Muhendıslerı Odası Istanbul Şubesı 32 Olağan Genel Kurulu aşağıda gosterılen gunlerde ve gündemde yapılacaktır Onur vermenızı dılenz Saygılarımızla 31. DÖNEM YÖNETİM KURULU YOL KESEN IRMAK Hıfzı V. Velidedeoğlu 2 bası 2000 lıra (KDV ıçınde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad 3941 Cağaloğlutstanbul ödemeli gondenlmez. SHP GENEL MERKEZt KALAMIŞ'TA Sahıbınden yenı 5 odâ, salon, 3 ban)o, bahçe katı Tel: 533 15 78 347 47 16 1) Çoğunluklu (Nısaplı) 2021 Ocak 1990 Mıs Sokak No 2274 Beyoğlu/lstanbul adresınde Şuöe merkezınde 9 0017 00 arası 2) Çoğunluksuz (Nısapsız) 27 Ocak 1990 saat 10 0017 00 araanda ITU Sosyal Tesıslerı Maçka/lstanbul adresınde göruşmeler 28 Ocak 199C saat 9 00 17 00 aras nöa Mıs Sokak No 22/4 Beyoğlu adresınde seçımler yapılmak uzere toplanacaktır GUNDEM 1 Gun (20 Ocak 1990 27 Ocak 1990) a) Açılış ve Başkanlık Dıvanı seçımı b) Saygı duruşu cj 31 dönem Yflnetım Kuru/u çalışma raporu ve malı durum raporunun sunulması gorjşulmesı ve aklanmas d) Yenı bütçenın goruşulmes ve onayianmas e) Yenı döneme lışkın dılek ve öner ler () 32 donem Şube Yooetım Kurulu adaylanmn ve Oda Merkez Genel Kurulu delege adaylanmn belırlenmesı 2 Gun (21 Ocak 1990 28 Ocak 1990) a) 32 dönem yenı Şube Yönetım Kurulu uyelerı ve Oda Merkez Genel Kurulu öelegelerının seçımı b) Kapanış Atelye lcadıye Cad 86 Kuzguncuk Sureklı Sergı TeJ 342 36 32
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle