18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 EKONOMİ 26EYLÜL 1989 Sanayide üretim • ANKARA (AA) Sanayide bu yılın ilk altı ayındaki üretim, geçen yıla göre önemli oranlarda geriledi. Seçilmiş 37 sanayi maündan 25'inin bu yılın ilk yansındaki üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre azaldı. Devlet tştatistik Enstitüsü'nün verilerine göre bu yılın ocak haziran dönemi üretiminde en fazla gerileme olan ürünler arasında demir çelik mamulleri ilk sırayı aldı. Demir çelik ürünlerindeki 6 aylık üretim, geçen yıla göre yüzde 7.7 ile yüzde 62.4 arasında değişen oranlarda geriledi. 'MamT hayaKcîler TÜRKİYE İÇİN BİR IKTISADI üzerinde gümrük ambar defteri Reflekteam adlı firmalann ise ayBİLAL ÇETİN sayısının bulunmadığı, birisinin nı adreste bulundukları saptandı. ANKARA "tslami esaslara numarasının okunamadığı, ancak Alıcı firmalardan birinin Faisal göre Türkiye'de faizsiz aynı beyannamelerin 3.7.1987 la Dış Ticaret yöneticilerinden Hübankacılık" yapmak üzere kuru rihli ambar giriş defteri ne peş pe seyin Sait Özcan tarafından kurullan Faisal Finans'ın yan şirketi Fa şe kaydedildiği, beyanname konu duğu da belirtilerek şöyle denildi: isal Dış Ticaret'in 1987 yılında Is su eşyalann tekstil makinesi aksa"Reflekteam isimli firmanın tanbul gümrüklerinden büyük mı, dondurraa makinesi aksamı, 1985 yılında kurulduğn, İngiliz çapta hayaü ihracat gerçekleştir soğutma pompası ve telefon sant asılh Riza Khalid, milliyeti belli diği ortaya çıktı. Faisal Dış Tica ral aksamı cinsi eşyalar olduğu, olmayan Hüseyin Said Özcan, İnret yöneticilerinin hayali ihracat beyan edilen toplam eşya kıyme giliz asıllı Michael Dementou* ve için Jngiltere'de paravan firmalar tinin 3 railyoa dolardan fazla cl Pakislan asıllı Khalid Ahmed Shekurduğu, ayrıca tstanbul gümriik dugu, birim fiyatının 2050 dolar ikh isimli şahıslann muhtelif talerinde görevli 13 gümrükçüyle de arasında defiştiği, ancak birim rihlerde şirketin yöneticiliğini yapişbirliği yaptığı belirlendi. ağırlıklann çok düşiik beyan edil tıklan.." Maliye ve GümrUk Bakanlıgı Teftiş Kurulu'nca hazırlanan "somşturma raporunda", Faisal Dış Faisal Dış Ticaret 'in A tatürk Havaalanı Ticaret'in 1987 yıunda gerçekleş gümrüğünde yamltıa belgelerle gerçekleştirdiği tirdiği hayali ihracat işlemleri aynntılanyla ortaya çıkanldı. Rapo hayali ihracatta, alıcı İngiliz firmasımn da, ra göre, Atatürk Havalimanı giim kendilerinin kurduğu paravan şirket olduğu rüğünden yolladığı ihraç mallan ortaya çıktı nın bir bölümünün fiyatlarını 85'le 200 kat arasında fazla gös Faisal Dış Ticaret'in dosyası DGM'ye verildi. terdi. 1987 yüı temmuz ayında Fa Aralarında 13 gümrükçünün de bulunduğu 20 isal Dış Ticaret Atatürk Havalimanı gümrüğünden bir partide 3 kişi hakkında toplu kaçakçılıktan dava açılması milyon 18 bin 524 dolarlık ihra isteniyor cat yaptı. Gümrük incelemeleri sonucunda, tescil belgelerinde gö digi göriilmüşnır. Orneğin, soguıSoruşturma raporunda, Faisal rülen tahrifatlar üzerine müfettiş ma pompasının birim agırlığı 76 Dış Ticaret yöneticilerinin, firmaler, Ingiltere'ye yapılan bu ihracatı gram gibi diısuk bir agıriığa tekalannın ihracatlarıyla ilgili araştırderinlemesine araştırmaya baş büi cttiği, oysa müfettişliğimizce malann başlaması uzerine Merkez ladılar. yapılan şifahi bir araştırmada söz Bankası'na başvurarak haksız yere Gümrük müfettişlerince hazır konusu eşyanın asgari ağıriığının aldıkları vergi iadesini geri ödeme lanan raporda, nrmanın Atatürk 300 gramdan aşağı olamayacagı yoluna gittikleri de belirtilerek şu Havalimanı gümrüğiinden gerçek anlaşılmıştv." görüşlere yer verildi: leştirdiği hayali ihracatla ilgili olaRaporda aAa firma olarak gösrak şöyle denildi: "Firma yetkiilerinin haksız yere terilen İngiliz fırmaları.hakkında "16 çıkış beyannamesi arasında da kuşkuya düşüldüğü belirtildi. alındıgına inandıklan vergi iadeki iki adet çıkış beyannamesinin Bu firmalardan birisinin izine lerini geri iade elmeleri de daha miikerrer tescil ve sayı taşıdığt, bü rastlanamadığı, tngiltere ticaret si sonra tahakkuk edecek iadeden yük bir kısmına gömıiik muhafa cili kayıtlarına göre böyle bir fîr vazgeçtikleri şeklindeki nivetleriza koDtrol kaşesi vurulmadığı, mamn var olmadığı, Machinery nin, samimi bir pişmanlıktan çok, 3.7.1987 larihli beyannamelerin and Equipment International ile hesap uzmanlannın inceiemesinin başladığının öğrenilmesiyle oluştuğu da açıktır. Çfinkü, ilgili firma, vergi iadelerinin aiınması amacıyla aracı banka olan Faisal Finans Kunıınu aracılıgıyla Merkez Bajıkası tstanbul Kambiyo Şubesi'ne başvunısnnu yaparken bu durumun farkına vannış olması gcrekirdi. Firma yetkililerinin imalatı olmayan bir malın ihracatıyla ilgili uygunsuz durumun ortaya çıkacağını tahmin etmeleri ve Faisal Finans Kurumu gibi (Türkiye'de mevduat faizi yerine gelir payı dağıtımı şeklinde özellikle lslami kurallara uygun çalışraa tarzından dolayı) kamuoyunun ilgisini çeken bir kurumun içine düşebilecegi zor duruma karşı önceden öne sürülebilecek bir gerekçe yaratmaktan kaynaklandıgı anlaşılmışbr." Soruşturma raporunda, Faisal Dış Ticaret'in hayali ihracat işlemlerine bazı gümrükçülerin de yardımcı olduğu öne sürüldü. Raporda, Merkez Bankası lstanbul Kambiyo Şubesi'nin gümrük görevlilerini yazılı olarak uyarmasına karşın zamanında herhangi bir inceleme yapılmadığına da dikkat çekilerek, lstanbul Gümrükler Başmüdürü Ihsan Erday sorumlu tutuldu. Raporun sonuç bölümünde Faisal Dış Ticaret'in üç yönetisiciyle, bu firmaya hayali ihraç malı sağlayan dört kişi ve gümnükferdeki hayali ihracat işlemlerinde kusuru bulunan tstanbul Gümrükler Başmüdürü thsan Erday'ın da aralarında bulunduğu 13 gümrük görevlisi hakkında 1918 sayılı yasa uyannca toplu kaçakçılıktan dava açılması istendi. PROGRAM TASLAĞI Çöztim bîlimde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi ve DPT eski müsteşarı Prof.Dr. Bilsay Kuruç, ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi ve İktisadi Planlama Dairesi eski Başkanı Doç.Dr. Oktar Türel ile Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü Oğretim Üyesi ve DPT eski müşaviri Prof.Dr. Ergun Türkcan'ın birlikte hazırladıkları 'İktisadi Program Taslağı'nda Türkiye için yeni bir ekonomik model öneriliyor. 1Bir program üzerinde düşünmek, Türkiye'de sosyal bilimcilerin zaman zaman yazgısı haline gelir. özellikle, dünyanın ve ülkemizin büyük değişmelerle karşı karşıya olduğu zamanlarda bü gereksinme artar. Bugün de Türkiye, kamuoyunun gözlemler ve öneriler beklediği bir noktaya gelmiş görünüyor. Türkiye'nin yakın geleceğine çözümler bulmaya calışanlar, önce bugünkü bunalımın yakın geçmişteki kökenlerini saptamaya çalışrnalıdırlar. En önemli nokta, deneyimlerden ders almak, bir şeyler öğrenmiş olmaktır. Ülkenin yakın geçmişinde bunalımı aşarak çabucak mutluluğa yönelmeyi vaat eden, yani mucize yarafacağını söyleyenler eksik olmamıştır. Biz çözümün raucizede değil akıl, bilim ve deneyimle güçlenmiş sağduyuda olduğuna i n a n m a k t a y ız. İnşaat maliyetleri • ANKARA (ANKA) 116 metrekare büyüklüğündeki bir dairenin arsa gideri dışındaki maliyeti geçen yılın ilk altı ayında ortalama olarak 19 milyon 163.5 bin lira olarak belirlenirken, bu yılın aynı döneminde bu tutar 10 milyon lira artarak 29 milyon 260.1 bin liraya yükseldi. DlE'nin inşaat ruhsatnamesi verilen yapılara ilişkin verilerine göre apartman dairelerinin ortalama büyüklüğünde herhangi bir değişiklik olmadı. SUNUS Teşkilatı 'nda en üst düzeyde yöneticilik yapmışlardır. Başka bir deyişle çalışmayı kaleme alan akademisyenler, aynı zamanda belli siyasal tercihleri olan bu uygulama içinde karar verici olarak yer almış kişilerdir. Taslak, özal'ın iktisat politikalarına karşı belli siyasi tercihleri olan alternatif bir politikanın ana haılanm içermektedir. Yani kaleme alınan taslak, sadece teknik konulan kapsayan bir değerlendirme ya da tartışma değildir. Sayın özal tarafından uygulanan iktisat politikaları irdelenmekte ve belli siyasi tercihleri olan çözüm alternatifleri önerilmektedir. Kısaca vurgulamak gerekirse, taslağın ekonomik, siyasal ve toplumsal boyutlan olan bir tartışmayı gündeme getirmeye çalıştığı söylenebilmektedir. Hiç kuşkusuz "alternatifsiz" olarak ilan edilen Sayın özal'ın altı yılı aşkın bir süredir uyguladığı politikaların da açık siyasal ve özal'ın ekonomik politikalannın toplum tarafından yadsınması 1987 toplumsal öncülleri, tercihleri bulunmaktadır. Sayın özal'ın genel seçimlerinde de ortaya politikaları, teknik içeriklerinin çıkmış, bu seçimlerde ANAP tartısılması bir yana, toplumun ancak yüzde 36'lık bir oy desteği belli kesimlerine kazandırmış, belli sağlayabitmiştir. Ancak seçim kesimleri için kayıplara neden yasasındaki düzenleme ile Sayın olmuştur. Bu nedenle Sayın özal, yüzde 36 oy ile neredeyse özal'ın politikalarına alternatif parlamento üyeliklerinin, üçte çözümleri mutlak olarak belli bir ikisini kazanmıs; böylece tercih siyasi boyut içinde ele alıp edilen alternatif politikaların ne olduğu tartışması kamuoyuna tam irdelemek gerekmektedir. Prof. Kuruç, Prof. Türkcan ve Doç. anlamı ile egemen olamamıştır. "Türkiye İçin Bir İktisadi Program Türel tarafından yazılmış bulunan Türkiye İçin Bir tktisadi Program Taslağı" adını taşıyan çalışma bugün akademisyen olarak çalışan Taslağı da siyasal ve ekonomik boyutlu bir alternatif programı üç ekonomist tarafından kaleme alınnttş bulunmaktadır. Ancak üç tartışma gündemine getirme amacı taşımaktadır. yazar 197879 CHP iktidarı döneminde, iktisat politikalannın belirlendiği Devlet Planlama GENCAY ŞAVLAN Dış finans kurumlarının, Türkiye'ye dış desteği sağlarken, böyle bir işbölümüne uyma koşuluna ayrı bir önem verdikleri, bunun gerektirdigi yapısal dönüşümü açık ve gizli pazarlıklarla güvenceye aldıkları görülüyor. Türkiye ekonomisinin bu biçim ve yapı değiştirmesinde, 19. yuzyıldan beri bilinen süreçler işlemiştir; ticaret ve bankacılık kesimleri bu süreçlere ışlerhk kazandırmak üzere güçlenmiş, siyasete uzanan köklerini sağlamlaştırmıştır. Öte yandan, yerli sanayi kesimi, ne yeni teknolojik devrimin yarattığı fırsat ve sorunlan ne de 1980'ler Türkiyesi'ndeki işlevini algılayacak çapa erişebilmiştir. tlgi ve enerjisi, değişimden çok bunalım; cesaretten çok yıigınlıkla biçimlenmiştir. Böylece geçmiş ynllann mirası olan fizik sermayeyi daha yoğun kullanabilmeyi ve yeni bir tüketim malı kuşağını pazarlamayı hedeflemiş; yeni teknolojiler üretmek, yeni bakış açılan geliştirmek gibi düşünce ve isteklerden tümüyle uzak kalmıştır. Yakın geçmişin ekonomisini değerlendirirken her şeyi açık seçik ve yerli yerine koyarak düşünmek sarttır. Çünkü yakın geçmişin tercihleri ve eylemleri, Türkiye'de sadece ekonominin yapısını değil, siyaseti ve birçok şeyi saran ideolojileri de etkileyip değiştirmiştir. Kapitalist dünyanın ileü f l Onemll nOKta, ApnpvİrnİPrrİPn fjprç UCriCJ'ltrilCt UCIl UCf O . , j SEKA'ya Fîn teknolojisi • İSTANBUL (AA) Devlet Bakanı llhan Aşkın, SEKA'nın modernizasyonunda Finlandiya'nın kullandığı teknolojiden yararlanmak istediklerini söyledi. llhan Aşkın, "FinJandiya'nın ormancılık alanında ulaştığı seviye ve gelismeyi de takdirle karşılıyoruz. Bu çalışmalardan yaarlanmak istiyoruz. Aynca SEKA'nın modernizasyonu konusunda da Fin teknolojisinden yararlanmak istiyoruz" dedi. Çelikîş'te 'Türkİş dansı' UFUKTEKİN ADANA Çeliklş Sendikası, 47 bin üyesiyle Türklş'e katılmak üzere hazırlık yapıyor. Çeliktş Genel Başkanı Metin Türker, Türklş'in de katılma düşüncesine "sıcak baktığını" bildirirken, Türklş Genel Eğitim Sekreteri prensip olarak "birleşmeye evet" dediğini, ancak buna Konfederasyon Genel Kıırulu'nun karar verebileceğini belirtti. Otomobillş Sendikası da birh'ğe "evet" dediklerini, ancak önce Türklş'in "kapıyı aralaması gerektiğini" bildirdi. Bağımsız sendikalar ile Türklş'in genel kurulları yaklaşırken, sendikalann tek bir çatı altında birleşmesi düşüncesi gündeme geldi. 137 gün süren DemirÇelik grevinin son ayında Türkİş"ten destek gören Bağımsız Çeliklş Sendikası, bu konfederasyona katılmak üzere "taban yoklamasf' yapıyor. Çeliktş Genel Başkanı Metin Türker, grev süresince Türklş'e bağlı 850 şube ve birçok temsilcılikle ilişkiye geçildiğini, destek KARABÜK istendiğini, bu sürecin bir "yoklamaya" dönüştüğünü belirterek şunları söyledi: "Aralık ayında. 10. genel kurulumuzu yapacağız. 260 delegemizin büyük çoğunlugu, işçilerin de istegine uyarak Türkİş'e katılma konusunda teklif sunacaklar. Taban bilhassa katılma konusunda çok arzulu. Resmen bir teklif gelmemekle birlikte Türkİş yonetimi de Çeliktş'e sıcak bakıyor, ama tüzükleri engel." Otomobillş Genel Başkanı llhan Dalkıhç da, Türklş'e kaulmanın ötesinde işkolundaki Otomobiltş ve özdemirlş'le birleşraek üzere teklif götürdüklerini, ancak her iki sendikanın da "Siz bize kaulın" diyerek eşitsiz bir oluşumu önerdiklerini belirtti. Türktş'e kalılma konusuna "sıcak" baktıklarıra belirten Dalkılıç, "Biriikten kuvvet dogar. Bunu düşünerek Türktş'e üyelik söz konusu olabilir, ama şu anda Turklş'in kapısı kapalı. Önce bn kapının açılması gerekiyor. Ekim ayındaki genel kurula böyle bir teklif de götürebiliriz, ama şu an bir karanmız yok" diye konuştu. Türklş Genel Eğitim Sekreteri Mustafa Başoghı, bağımsız sendikalann, hatta ikinci bir konfederasyonun bile Türklş'e katıldığı bir sendikal birlik ortamından yana olduğunu vurguladı. Başbakan Özal'ın ekonomik politikalannın alternatifi olup olmadığı sorusu, bilindiği gibi Türk kamuoyunu uzun bir süre meşgul etmiş, özal politikalart bir çok çevre tarafından "aiiernatifsiz" ilan edilmiştir. Eskisi kadar yaygm olmamakla beraber bu konu hâlâ tarttşmalara konu olabilmektedir. Başka bir deyişle bazı kesimler için özal politikaları hâlâ alternatifsizdir. Aslında Türkiye'nin yaşamsal gerçeği "alternatif var mı" sorusunu aşmış gözükmektedir. Bunun en açık kanıtı, geçen mart ayında yapılan yerel seçimlerde Saytn özal'ın ve ANAP oylarının dramatik bir düsüş göstermesidir. Eğer özal ve partisi halktan oy alamıyorsa, bunun anlamı toplum için alternatif politikaların varlığı ve tercih edilebilirliğidir. Belki artık üzerinde tartısılması gereken konu bu tercih edilen, alternatif politikaların kapsam ve içeriği olmahdır. 'Bürokrasi iırıza atmıyor' • ANKARA (UBA) Ankara Ticaret Odası Başkanı Ahmet Çavuşoğlu, Türkiye'de bir kaos yaşandığmı belirterek, "Siyasette ne olacağı belli değil. Erken seçim olacak mı olmayacak mı? Cumhurbaşkanı kim olacak? Bütün bunlar ekonomik yaşamı da olumsuz yönde etkiliyor. Bürokrasi tıkanmış durumda. Bürokratlar imza atmıyor. Bürokratlar imza atmadığı için de işler yürümüyor" dedi. Dünya ekonomisindeki sarsıntılann ve bunalımın etkilerini duymaya başladığımız 1970'li yıllarda Türkiye, birinci sanayi devriminin getirdiği dalgayı yeni aşmış; dünyanın 1900 yılları civannda gerçekleştirdiği ikinci sanayi (veya teknoloji) devriminin gözde ürtinlerini yapmaya yönelmiştir. Bunlar içten yanmalı motorlar, kimya, elektromekanik ve benzeri seri imalat sanayileridir. Aynca bir önceki devrimin (dokuma sanayii gibi) ürünlerini satarak, "sınai ürün ihracatçılan" arasında yer alabileceğimiz anlaşılmaya başlamıştı. Emekçi hareketleri gençlik dönemini yaşıyordu, ama 1940'lardan başlayarak sağ siyasetin, kitlelerin demokrasiyi geliştirme arzusuna verdiği biçim ve koyduğu engeller aşılabilmiş değildi. Türkiye'nin 197O'li yıllarda çeşitli dış ve iç şoklara böyle bir konjonktürde yakalandığı, şimdi daha açık görülebiliyor. Ifem sektörüne destek • ANKARA (UBA) Toprak Mahsulleri Ofisi, yem sektöründe maliyetleri ucuzlatmak ve yem fiyatlarını düşürmek için tapyoka, sorgum ve kanola bitkileri ithal karan aldı. tlk aşamada SO'şer bin ton tapyoka ve sorgum, 55 bin ton kanola ithal edilecek. Yem sanayiinde arpa ve mısıra göre daha ucuz olan tapyoka ve kanola türü bitkilerin, yem sektöründe hammadde maliyetlerini düşüreceği ve besicilik sektörüne de dolayh katkıda bulunacağı öne sürüldü. Lastik sanayiinde eylem Türkiye Zaire • ANKARA (AA) Türkiye ile Zaire arasında Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) hazırlık toplantılan dün sabah Ankara'da başladı. Toplantılarda Türk tarafına Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Anlaşmalar Genel Müdürü Erdoğan Hürbaş, Zaire heyetine de Uluslararası tşbirliği Bakanhğı Genel Sekreteri Nguyila Mbela başkanlık ediyor. KARABÜK (Cumhuriyet) DemirÇelik Fabrikaları'nda bacalar tütmeye başladı. 4 mayısta başlayan ve 137 gün süren grevden sonra, 18 eylül sabahı işbaşı yapılan Karabük DemirÇeu'k Işletmeleri'nde geceli günduzlü 6 gün süren hazırhklardan sonra makineler çalışmaya, bacalar tütmeye başladı. DemirÇelik lşletmeleri'nin "beyni" olarak bilinen yüksek fırınlann dün sabah ateşlenmesiyle üretimde geriye sayma başladı. Demirin sekillendiği haddehane Bacalar tütüyor Dunanlar yüksedyor Grev başladığı zaman sönen Karabük fabrikasının bacaianndan artık dumanlar yukseliyor. ve pikhane ünitelerinde de tam ka çekleştireceği bildirildi. Demirpasite çalışmalara bu hafta sonun Çelik yetkilileri, Ülkü'nün günde da başlanacağı açıklandı. 900 ton, Zeynep'in ise 400 ton sıvı demir üreteceğini söylediler. Karabük Demir ve Çelik IşletTürkiye Demir ve Çelik İşletmeleri'nde grev süresince yarım meleri Genel Müdürü ve Yönetim kapasiteyle çalıştuılan Türkiye'nin Kurulu Başkanı Dr. Sencer İmer, ilk yüksek fınnı "Falma", bakım Karabük'te iki gün süren inceleve onarıma alınırken, grev nede melerinden sonra İskenderun niyle dinlenen " Ü l k i i " ve DemirÇeu"k Fabrikaları'na gitti. "Zeynep" adlarındaki yüksek fı Grevin bitirilmesi için büyuk çannlar çalışmaya başladı. 200 ton ba harcandığına değinen Genel kapasiteli yüksek fınn Fatma'nın Müdür Sencer"e işçiler, Karabük'2 ay sürecek bakım ve onarımını teki incelemeleri sırasında sevgi Türk mühendis ve işçilerinin ger gösterilerinde bulundular. tZMtT (Cumhuriyet) Izmitin Köseköy bölgesinde kurulu lastik fabriklannda işverenlerin işten çıkartma tehditlerine karşın işçiler ek zam istemiyle toplu vizite eylemlerini sürdürüyorlar. Bağımsız Laspetkimİş Sendikası ile İşveren Sendikası Kiplas arasında ek zam görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine Köseköy'deki Good Year, Pirelli. Brisa ile Adapazarı'ndaki Good Year fabrikalarında çalışan 3 bin 650 işçi bir ay önce sırasıyla toplu vizite eylemlerini başlatmışlardı. tşçilerin sürdürdüğü toplu vizite eylemleri nedeniyle üretimleri önemli ölçüde azalan fabrikaların işveren yetkilileri geçen hafta yaplıkları ortak toplantı sonucunda, işyerlerine astıklan ilanlarda toplu vizite eylemlerinin 2820 sayılı yasanın 2. maddesine göre kanunsuz olduğunu büdirdiler. Arjantin ile nükleer ilişkiler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye ile Arjantin arasında nükleer enerji alanında işbirliği konusunda temasların yoğunlaştığı bildiriliyor. Bu çerçevede Arjantin'in INVAP şirketi ile Sezai TürkesFevzi Akkaya şirketi arasında bir anlaşma imzalanmasının eşiğinde bulunulduğu belirtiliyor. Ankara'da İngilizce olarak yayımlanan Daily News Gazetesi'nin bugünkü sayısında yer alan ve "resmi kaynaklara" dayandınlan habere göre Arjantin'in nükleer teknoloji alanındaki önde gelen şirketleriyle Türkiye arasında yürütülen temaslar son aylarda artmış bulunuyor. İki ülke arasındaki işbirliğinin ise "Lçüncü Dünya ülkelerinde küçük çaplı reaklörlerin inşa edilraesine yönelik olduğu" kaydediliyor. Bu arada aynı alanda faaliyet gösteren Arjantin'in Pescarmona S.E. şirketinin Istanbul'da bir büro açrna çalışmalannı sürdürdüğü belirtiliyor. Türkiye ile Arjantin arasında 3 Mayıs 1988 tarihinde "nükleer alanda işbirliği" öngören bir anlaşma imzaianmıştı. Arjantin, "cumhurbaşkanlık düzeyinde" alınan bir kararla Türkiye ile Üçüncü Dünya pazarlarına yönelik işbirliğine girmeyi istemişti. Bu karan alırken, şu faktörleri göz önünde bulundurduğu bildiriliyor: "• Türkiye'nin bölgedeki en istikrarlı ülke olması, • Teknoloji \e sanayi bakımından bölgenio en gelişraiş ülkesi olması, • Bir Batı ilkesi ve NATO ölkesi olması, aynca AT>e tam üyelik için başvarmuş bulunması, • Laik bir ilke olması." Bu arada Türkiye'nin BM nezdindeki "Nükleer Silahların Artmasının Engellenmesi Antlaşması"nı imzalamış olmasının da göz önünde bulundurulan bir faktör Gözlemcilere göre Arjantin'in devreye girmesi Türkiye'ye uyguolduğu ifade ediliyor. lanan "ambargonun" kaldırılmaînverter sorunu sında etken olmuştu. Türkiye ise Türk şirketlerinin Pakistan'a, haziran 1988 yılında Pakistan'a innükleer enerji alanında kullanıla verter satışını durdurmuştu. bilen "inverter" adlı aygıtları sattıklarının ortaya çıkmasıyla ABD, STFAINVAP işbirUği 1988 yılı başında Türkiye'ye nükINVAP şirketinden 10 eylül taleer yakıt alanında ambargo uy rihinde İstanbul'a gelen bir heyegulamasına gitmişti. Buna gerek tin dört ün süreyle STFA yönetiçe olarak, inverterlerin Pakistan cilerinin yanı sıra Enerji ve Tabii tarafından atom bombası üreti Kaynaklar Bakanhğı ile Türk minde kullandııdığını gösterdi. Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Bunun üzerine İstanbul yakınla yetkilileriyle de yoğun temaslarda nnda Küçük Çekmece reaktörü bulunduğu belirtiliyor. için nükleer yakıt almak amacıy1NVAP ile STFA arasında bir la Türkiye'nin Fransa, İngiltere, anlasmaya varılması durumunda Federal Almanya, Kanada ve Ja INVAP şirketince üretilen ponya'ya yaptığı başvurular so CAREM25 tipi reaktörler Türknuçsuz kalmıştı. Arjantin ise bu iye'de üretilerek kamyonlarla proje aşamada devreye girip söz konu bölgesine nakledilecek. Reaktör su yakıtı sağlayabileceğini bildir üretiminin bir yıl, monte edilmemişti. Bundan kısa bir süre sonra sinin ise 6 aydan bir yıla kadar süFransa da aynı teklifle gelmişti. receği ifade ediliyor. OKTAKREAKTÖR İNSAÂTÎ TANSAŞ Bodrunrda • tZMİR (Cumhuriyet Ege Biirosu) Izmir Anakent Belediyesi İç ve Dış Ticaret A.Ş. (TANSAŞ) dışa açılıyor. İzmir'deki mağaza ve kafeterya sayısı 62'ye ulaşan TANSAŞ, yıl sonuna kadar Bodrum'da bir mağaza açacak. Anakent Belediye Başkanı ve TANSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Çakmur, açılacak mağazanın Bodrumluların ve Bodrum'a gelen insanlann ekonomik durumlarına katkıda bulunacağını söyledi. O yıllarda sanayice gelişmiş ülkelerde üçüncü teknolojik devrim ortaya çıktı. Sermaye yoğunluğunu ustyapıya, hizmetlere ve hammadde enerji ikamesi yedayanan bu değişmenin 2030 yıl önce başladığı, ama 1970'lere gelindiği zaman bütün ekonomik yapıları, fıziksel üretimden bilgi üretimine doğru hızla itmeye başladığı görülüyor. Bu hamle ile birlikte özellikle, niteliksiz ve ucuz kol emeğinin ekonomik ve siyasal gücünün zayıflaması da başlıyor. Teknoloji devriminin ekonomilere yansıması, sadece dünyanın kapitalist merkezi için sancıh olmadı. Sosyalist ülkelerın de kendini. besleyen bir geiişme dinamiği yaratmaktaki zaaflan ortaya çıktı. Üçüncü Dünya'nın ekonomik ve IC1U1U1UJ1K teknolojik 11. UVU'HU LSUİiyci lllll CKUIlUllllfc VC farklılaşması daha da belirginleşti; bu ülkelerden pek çoğu daha şimdiden yakın geleceğin bilgi üreten toplumu olma şansını yiürdiler, çağdaşlık ya1 nşından kopmaya başladılar. 1970'lerde dünyada, teknolojideki devrim ile ekonomide bunalım yan yana ve iç içe ortaya çıktı. Türkiye ekonomisi ise o zamandan beri teknolojideki değişmeye oldukça uzak kalmış, fakat bunalımı derinliğine yaşamıştır. Geçmiş on küsur yılın önemli derslerinden biri burada yatıyor. Değişen uluslararası konjonktür, Türkiye'nin ekonomiye ve siyasete egemen çevrelerinde cesaret ve hamleyi değil, "çağ atlama" sloganının kamufle etmeye çahştığı bir ürkeklik ve teslimiyetçiliği besledi. tleri sanayi ulkeleri, uzun zamandır geliştirilen teknolojik yenilikleri, otomasyonun çeşrtli biçinıkıini, mallann tasanmından imalatına kadar uzanan zinciri bilgisayar kontrolüne alarak üretim sürecine aktarmaya, böylece maliyetleri düşürerek pazar paylarını korumaya ve büyütmeye girişmişlerdir. Bu ülkeler, bunalımdan çıkışın anahtannı kâr oranlannın yükseltilmesinde gördüler. Siyasal kararlar ve yönetim, 1970'lerin sonlarından başlayarak muhafazakâr ve sağ partilere geçti. Bunu sağlayan ve kolaylaştıran bir ideolojik kayma yaşandı. ÜcretleTİ düşürebilmek, 'refah devleti' idealinin entelektüel kısıtlarından kurtulmak ve emek gücünü her platformda zayıflatmak, bu yönetim ve ideoloji dalgasının programı nda en başta yer aldı. Uluslararası finans kuruluşları, bunun egzersizlerini ve politikalanm üstlendiler. Kısacası, değişme ve bunalım, o ülkelerde sermayeyi yeni bir strateji bilincine, emeği de payını koruma çabasına yöneltti. O ülkelerin siyasal organizasyonu, bu mücadeleleri biçimlendirecek ve kendine göre çözecek özelliklere ve olanaklara sahipti. Değişme ve bunalım, siyasal yapıyı çökertmedi. ''" almak, birşeyler öğrenmiş olmaktır. Ulkenin yakın yy miiCİZede değİl, ükll, bİH OlmümiŞllY. DlZ ÇOZUfflUn Turkiye'de farklı şeyler oldu. Değişen dünya konjonktürü burada, birinci sanayi devriminden arta kalan, teknolojisi standartlaşmış, niteliksiz, işgücü yoğunluğu yüksek, sermaye yoğunluğu ve kişi başına katma değeri düşük mallar ve sektörleri ön plana çıkaran etkiler yaptı. Dünya ekonomik işbölümüne bunlarla katılma eğilimlerini körükledi. Siyasette ve yönetimde, bu eğilimleri benimseyen, özümseyen ve sonuna kadar savunanlar yükselmeye başladılar. Türkiye'de emeği 'ucuzlatmak', bir siyaset ve yönetim çizgisinin ekseni oldu. ri sanayi ulkeleri ile olan farklılık, ekonominin ötesinde bakıldığı zaman daha da büyuktür. Sermaye kesiminin, 1970'lerin sonlannda başgösteren bunalımda, kendi ekonomik payını korumaya özen gösterirken, bazı şeyleri korumakta oldukça yavaş ve hareketsiz kaldığını görmek zor değildir. Korunmayan şeylerin başında cumhuriyet rejiminin bir bütünlük içinde geliştirmeyi amaçladığı çağdaşlaşma vardır. Ulusal laik eğitim ve toplumsal hizmetlerden yararlanmayı sağlayan fırsat eşitliği ilkesi (yani cumhuriyet rejimine göre çağdaşlaşmanın toplumsal tabanı) 1980'lerde gerilemiş ve hızla aşınmıştır. Bunların bütünlüğü, halka uzanmış olan köklerinin sağlamlığına kalmıştır. Korunmayan şeylerden bir başkası da siyasal partiler olmuştur. Siyasal yapının ve bunun organlarının sürekliliği, kesintisiz gelişmesi de cumhuriyet rejiminin çağdaşlaşma anlayışının, 'olmazsa olmaz' türünden bir parçasıdır. Ayrıca ekonomiye ve siyasete egemen çevreler 1980'lerde bunları ihmal ederken, emeğin ekonomik ve siyasal haklan da hızla gerilemiştir. Bazı otoriter rejim denemelerinde bile izlenebilen insan gücünün nitelikçe geliştirilmesi ve yükseltilmesi çabalanna ülkemizde rastlanmamışlır. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle