18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahtbı Cumhun\et Mathaacıhk \c Cîa/e!ecı!ık Turk Anonını ^ırlclı .ıdın.ı Nadtr NMİİ 0 itencl >a\ın MuJuru llasan C rmal. MUCSSCM.* Muüuru ljninr l »aklıgıl. W ı l;lon Muduru Okat (.onrasin. 9 Hahcr Mcrkıvı MuJurıı talcın Bnrr. Savla Du/cnı \onotmem \lı 4 n r . 0 Jemsıhıler 4hmcl T»n. I/M1R H i k n e i (.elinlun*. \ D A N A : C*tal l)i> Hatvrlcr t.rgun Balcı. ttK'rlman, l)u/cllmc Krfık Necdri Dogan. l)ı/ı 'ıj/ıljr9 Muhasrhc Rulml Yeaer lar Halva \ l u o l • lılaa l konıimı ( engi/ Turhan. kullur 1 elal I vlrr. Spor Danı^manı Ahdulkadir IHarba>. Ara>urma ^ahm Alpa>, hSındıka* ^uknın Kelenci, >urı flahcrlcn Kcrrm (,»li}k«ı. Q Koordınaınr Ahroel Konılsan. # MJII I>lcr Krol Krkııl. 0 Bıftvv IManlama Sojsı (Xjnanbe>cofclıı 0 RckUm \>>*Torun, 0 L k Wtın l l n s o i n «Jurrr. • Mctmı Onder (.rtik. • Bılpıhlcm Nail İnal ttauın ., lc.cuı (. jmhanycl Malbucılık vcGazetealık TA Ş. Ttırk OajıCad 39/41 Cataloflu 34334 K Pk 246lsunbul Tcı 512 05 05 (20 haü. Tcla 22246 F u (1) 526 60 72 # ««/»/a/ Aakmn: Zıya Gokalp BK Inkılap S V3 19'4, Tcl 133 II 4147. Tetex 42344 F u : (4j 133 05 f.5 9 l « i r H Zı>a Bh 13S2 S.2.3. Tcl 13 12 30, Vlc*. 52359 Fı» (51) 19 53 60 # A l r a : loOnu Cad 119 S So I Kal I. Tcl 19 37 52 (4 hv). Tsfc* 62155, F u (71) 19 31 12 TAKVİM: 24 EYLÜL 1989 trasak 4.20 Güneş 5.46 Öğle 12.01 tkindi 15.25 Akşam 18.06 Yalst 19.26 Ünlü Fransız modacı Givenchy'nin adı, arîık klasik, zarifve kadınsı giyinmenin simgesi Kavak yellerînden uslu şıklığa kuliste garıp buldukları bu. giysiler içinde kıkırdaşırlardı. "Givenchy Givenchy'dir" diyor Konuklar modelleri görünce: " O o o o ! . . " çekerlerdi bir Fransız gazeteci, ünlü hayretten. modacı için. "Givenchy, Parmaklannda dünyanın en Givenchy'dir" yani?... Yani, pahalı mücevherleri ışıldayan Givenchy klâsik, şık, zarif, kadınsı modellerin yaratıcısıdır. Amerikalı rnilyarderlerin eşleri, modellerini kapışırlardı. Her koleksiyonunda bu alışılmış çizgileri bulmak olası. Bayılırlardı her kadının Gerçekten de Givenchy belli bir giyinmeye cesaret edemeyeceği bu "yürekli moddler"e. şıklığın garantisi, belli bir şıklığın simgesidir. Ama yürek, o zamanın Givenchy'nin kapısından yüreğiydi, kavak yelleri de o girerken o kadar paranız ve zamanın kavak yelleri. Nerde o şansınız varsa eğer içerde ne eski yürekler, nerde o eski bulacağımzı bilirsiniz. Ne kavaklar şimdi?.. Esintilerin, bulamayacağınızı da... yellerin yerini artık, fırtınalar, kasırgalar aldı. Klasik çizgiler içinde çekici bir Moda; bir uyum, bir yorum şıklık bulabilirsiniz. Ama aslında. Dün de öyleydi, bugün yürekli, çarpıcı, şaşırtıcı de... Modada değişiklikten, yenilikler, çizgide büyük yenilikten, çarpıcılıktan yana zikzaklar Givenchy'ye göre mısınız?... Givenchy'de işiniz değil. ne?.. Girin Mugler'e Givenchy, Yani?.. Muz gibi bir söz. Ne Givenchy'dir nihayet. Size ne niyete yersen. verebilir?.. Aslında onun da başında kavak yelleri esmedi değil. Ama Oysa Mugler?.. Her çılgınlığa yıllar, çok yıllar önceydi bu. açık. Onunla modada yedi kat Kendi kanatlanyla ucmaya yeni gökyuzüne çıkar, yedi kat yerin başladığı zaman... özgür dibine inersiniz. meslek yaşantısının daha Sizi bir gün bir uzayhya başında... dönüştünir, bir gün yerin dibinden çıkmış, yabansıl bir Garip şapkalarla tamamlardı yaratığa... Bir gün eski bir modellerini. Dekoltelerini Hollyvvood yıldızı gibi tepeden cömert tutardı. Mankenler tırnağa mücevherlerle bezer. podyuma çıkmadan önce, Kültür Şurası aralıkta • ANKARA (ANKA) Ikinci Milli Kültür Şurası, 70'in üzerinde resmi ve resmi olmayan kurum ve kuruluşun katılımıyla 58 aralık tarihleri arasında toplanacak. Kültür Bakanhğı'ndan yapılan açıklamaya göre "Milli kultürün kaikınma, çağdaşlaşrna ve dünyaya açılmasındaki yeri ve önemi ile milli kultür unsurlanıun ve Türk milletinin sahip olduğu kültür ve medeniyet varlıklannın korunması, geliştırilmesi ve bu konuda milli politikalann üretilmesi amacıyla" düzenlenen şuranın başkanlığını Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek yapacak. NECLÂ SEYHUN Bugünse?.. Onun gonlünce bir Cadillac olmanız gerek. Mugler'in son yeniliği, son çılgınlığı bu işte. 8990 kışında muşterilerini lüks arabalara dönüştürmek... Olmaz olnıaz. Hele modada, hele hele Mugler'de "olmaz olmaz" hiç olmaz!.. Nedir bu araba sevdası?.. Mugler, modellerini lüks arabaların parçalan ile beziyor. Siyah çorapların, payet eteklerin üstüne geceleri deri ceketler giydiriyor. Araba aksesuarları ile bezeli. örneğin göğsü bir Mercedes'in, bir Cadillac'ın kırmızı farlan ile süslü. Kenarında arabanın o sinsi, şık aksesuarları. Bir deri ceket yapıyor. Garnitüru spot lambalan. Handiyse gidip bir yedek parçacıdan aksesuar alıp, araba yerine elbiseyi donatsanız olacak. Oysa Givenchy hâlâ aksesuar olarak danteli, yaldızlı şeritleri, parlak tüylerini kullanıyor. Onun için Givenchy Givenchy'dir. Onun için Mugler de Mugler. Hangisini seçmeli?.. Elbette salondan içeri şık bir kadın ya da görkemli bir araba olarak girmek istemenize bağlı bu!.. Toksikoloji Kongresi • ANKARA (ANKA) Türkiye Toksikoloji Derneği'nce düzenlenen Birinci Ulusal Toksikoloji Kongresi, Ankara'da yapılacak. 2829 eylül tarihlerinde yapılacak kongreye Avrupa Toksikoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. J. R. Claude ve derneğin genel sekreteri Dr. R.A. Ettlin dc katılacak. Kongrede, Turkiye'deki tarımsal ilaçların kullanımının yol açtığı sakıncalara ve bu konudaki yasal boşluklara dikkat çekilecek. Kongreye 90 bilim adamı katılacak. Silahçılar Kiıııligiııi arayan Mardin ava gideni avlayacak ANNA TURAy Firmalar ithal yarışmda "Anadolu, Kültürve ToplumsalGelişme"sempozyumunda insan hakları, gündemi zorladı 35 dereye 4 0 0 bin alabalık A v silahlanna ithal izni çıkmasından sonra ithalpiyasası kızışıyor. Browning'densonra Beretta da av silahı ithali yapacağını açıkladı. marka av silahlan konusunda anlaşma yaptığını açıklamış, bu Av silahlanna "ithal izni" çık silahlardan 4 ayn modeli ilk masından sonra av silahlan ile il etapta getireceğini söylemişti. Bu arada edinilen bilgilere gögili yoğun çalışmalar süruyor. Browning'in av silahlarından re Doğu Bloku ülkeleri transit gesonra Beretta da bu konudaki ça çiş yapan "patlayıcı madde tahşmalarını sürdürüyor. Beretta' şıyan" TIR'lara izin vermiyor. nın Türkiye temsilcisi Ömer Bo Av silahı ve fışeği ithal eden firrovalı av silahlan yani sıra fişek ma yetkilileri izinh' ve belgeleri ithalatı da yapacaklarını söyledi. tam olan bu transit geçişlerin neden gösterilmeden engellendiğiBeretta marka av silahlarının ni belirtirlerken "Ama bu fişektemsilcisi ömer Borovalı av si ler ya da silahlar bu ülkeierden lahlanna çıkan izinden sonra bu alındığı takdirde hiçbir sorun konuda son günlerde yoğun ça yok. tthalat başladığı zaman bu lışmalar içinde olduklannı söy engelleme buvıık sorunlar yaraledi. Borovaü, Beretta'nın otoma tacakür. Aynı ulkeler yıllarca katik, pompalı, süperpoze olmak çak süaiı taşımacıüğına goz yumuzere çeşitli modellerinden getir dular batta bizzat yaptılar. Bu meyi düşündüklerini, bu konuda hareketlerinin, bu nedenle yasal Türkiye çapında bayilikler vere hiçbif gerekçesi yoktar." dediler. ceklerini söyledi. Borovalı'mn verdiği bilgilere göre Beretta'nın Polise yasak getinneyi planladığı tüfek modelö t e yandan bir süre once poleri şunlaj: 1200 F303 otomatik, 685686 süperpoze, RS202 pom lise dağıtılan "standart dışı pah. Tüfeklerin fryatlan 3.5 mil silahlann" devredilmesi yasakyondan başlayacak, 5 milyona landı. tçişleri Bakanlığı tarafınkadar çıkabilecek. Borovalı Be dan tum vilayetlere yollanan bir retta'nın çok daha değişik ve pa tamimle standart dışı silah alan halı modelleri olduğunu belirtir polislerin bundan böyle ellerinken "Öeride isteyenkre daha pa deki silahlan devredemeyecekleri halı modellerimizden de geti belirtildi. Edinilen bilgilere göre standart rebiliriz" dedı. Hema Holding de bir süre once 200 adetlik ilk par dışı silahlann devredilmesinin ti için Browning ve Wincester yasaklanması, polis teşkilatı içinde "şok tesiri" yaptı. StNA KOLOĞLU "tnsan haklannın olmadıgı, hukukun ayaklar altına alındıgı bir ülkede tarihi eserierin konınması o yöre halkınca mnmkiin müdür? KültürüD unsurlarından biri de insan baklandır. lnsanlanmız gözkırpmadan öidıiriiliiyor, işkenceve alınıyor. İnsanlan n yaşamı mı önemli, bir tarihi eserin varbgı mı?" Bu sorulan soran Mardin SHP tl Başkanı. Mimarlar Odası'nın önceki hafta Mardin'de düzenlediği "Anadolu, Kiiltiir ve Toplumsal Gelişme" konulu sempozyumdayız. Uç gün süren sempozyuma arkeolojiden ekonomiye, felsefeden mimariye çeşitli alanlardan uzmanlar katüdı. UNESCO'nun "Kıiltiirel Gelişmenin Dunya On Yıh" etkinliği çerçevesinde programlanan bu sempozyumda amaç, bir yandan Anadolu kultür mirasımn önemini vurgulamak, bir yandan da GAP'ın bölgede köklü ekonomik, sosyal ve kültürel değişimlce yol açacağı gerçeğinden hareketle, bu değişimin külturel kimliklerin yok olmasına ya da yozlaşmasına neden olmaması için önlemler geliştirebilmek. Ancak otunımlann hemen hepsinde konu dönüp dolaşıp "demokrasi"de, "insan hak ve özgiirlükkri"nde dügümleniyor. Çiinkü Güneydoğu'nun farklı kültürleri, çarpıa renkleri, baraj sularından çok önce, üstelik çok daha yoğun ve yaygın bir bicimde korkunun, baskının egemenliğinde, yaşamsal sorunların yükü altında kalmış. Çünkü bu yükün altında "dinler ve diller mozaiği" Güneydoğu'da mozaiği oluşturan taşlar ufalanıp dağılıyor. Çünkü Güneydoğu halklanmn sorunu yalnızca dillerini konuşamamak, törelerini uygulayamamak, varlıklanm bile duyuramamak değil, susuzlukla, işsizlikle, öğretmensizlikle de boğuşmak zorundalar. Sempozyum suresince kültüre olan yaklaşımı daha sağlam temellere oturtmaya, kültürü bir "lüks" değil, "olmazsa olmaz", yaşamsal bir gereksinim olarak gündeme getirmeye çalışıyor konuşmacılar. Israrla... Mimarlar Odası tstanbul Şubesi Başkanı Yücd Gürsel, "Koruma ve kalkınma karşı karşıya getirilmemelidir. Birbirleriyle iç içe oian surecleri birbirierinin karşısına getiriyoruz" diyor. Ilber Ortaylı, "İnsanların kültürel hayatı burada bir birlik arzedegelmiştir. Bizim yapımızı, kültiiriimuzu belirleyen, o medeniyeti yara.an unsurlardan biriııi çekerseniz, kilit taşını çekmiş olursunuz, bina çöker" diyor. Prof. Dr. Cevat Geray şunları söylüyor: Yörede külturel varlığm konınması tartışmaları sonunda, "insan" korunmadan külturel birikimiriyeterince korunamayacağı vurgulandı. Güneydoğu'da "diller ve dinler mozaiği" çeşitli toplumsal sorunların kıskacında. Budala erkek, reklam gözdesi Dış Haberier Servisi Rek üstelik bu tür erkeklerin lamcılar erkeği keşfetti. "Erkek" "mükemmel" olanlara kıyasla her şey olabilir, ama "erkeksi" as çok daha inandıncı olduklanna la. Magazin sayfalarında, televiz da dikkat çekiyorlar. Reklam dünyasında yeni bir tip yon spotlarında ve sinema reklamlannda yeni bir erkek tipi boy olarak "budala erkegin" ortaya gösteriyor. Beceriksiz, yardıma çıkmasının, reklam sektöründe muhtaç, çirkin, şaşkın ve çocuk kadınlann giderek daha etkin olsu görünüş, bu reklam yıldızının maya başlamalanyla da bağlantipik özelliklerinden birkaçı. Kâh tılı olabileceği ileri sürülüyor. karısının bavullannı taşıyor kâh Belki de kadın reklamcılar gizlianadan doğma kameraya poz ve den gizliye erkeklerden intikam riyor kâh yemek pişirmeye kalkı alror. Ama yalnızca kadınlara şıyor kâh bir şeyler onanyor. değil, erkeklere yönelik ürünlerAma ne yaparsa yapsın, her se de de "budala erkek" tipi beklenen başarıyı sağlıyor. Çiinkü erkekler de, "yakışıklı, giiçlü, sportif, giivenli ve zeki" gibi pek çok olumlu özeilıği içinde banndıran "hayal üriınıi"nden bıkmış durumdalar. Kadınlarda ise bu sevimli budala "koruma" içgüdülerini uyandınyor. Zekâ ve bedensel kuvvetle yanşmak yerine, karşılarında, isteklerini kolaylıkla kabul eftirebilecekleri biri bulunuyor. TV'dekı 'Sempatik aptal' Ama tıpkı bir zamanlar "apferinde kendısinı gulünç duruma tal sanşına" isyan bayraklanııı düşürüyor. Maço ve bir bakışta açan kadınlar gibi, "budala kadınlann başlarını döndürtn erkek" imajını küçültucü ve asa"yakışıklüarla" yakından uzak ğılayıcı olarak algılayan erkekler de var. Nitekim Kaliforniya'nın tan bir ilgisı yok bu tipin. Haberi veren Alman Der Spie Sacremento kentindeki "Erkek gel Dergisi'nd^ reklam dünyasın Haklan Şirketi" adlı kulüp ama"erkek saygınlığını da aptal sarışının yerini budala cını, erkeğin aldığı belirtiliyor. Tüke konımak" şeklinde belirlemiş. ticilerin Tann benzeri, o kusuc "lişitsizliklen" söz eden kulübun suz erkek imajından sıkıldıkları kurucularından Fredric Hayna değinen reklamcılar, "Aranan ward, "Reklamlarda kadınlar bu özellik erkeksilik degil, şekilde hiç gulünç duruma insancilhk" diyorlar. Reklamcılar duşıirülmuyor" diyor. Dlreneıt tarih Mardin evleri zamana karşı dırenıyor. Mardınin özgün mıman dokusu geçen zamanla pekçok şey yıtırmiş durumda. Taş işçiliğinı ve süsleme sanatını doruklanna çıkartan o eski ustalar bugün artık yok. Mardinliler de o eski taş evleri pek sevmiyortar. Gozteri apartmanlarda hepsınin. (Fotoğraf: Yıldız Ûçok) "Güneydoğu'da \^şa>an ayn dil, din. etnik niteliklere sahip msanlann kultürel kimliklerini lanımak, onlara saygıyla, hoşgöruyle bakmak zonındayız. GAP ve benzeri girişimlerin sağlayacağı yararlan oncelikle bolge halkına yöneitecek demokratik katılıma, bölgesel ölçekte bir plarüamaya, insancıl, hoşgönilu, insan baklanna saygılı bir yonetime gereklilik açıktır." Aziz Nesin ise demokralikleşmek için kültürümüzden bazı şeyleri atmak zorunda olduğumuzu belirtiyor konuşmasında. Örneğin "Böyle gelmiş böyle gider", "Isıramadığın eli öp", "Etek opmekle dudak aşınmaz" gibi atasözlerini. Kultur politikalannın hükümetlerce saptannıası gerektiğini, ancak bugüne kadar hiçbir hukümetin bunu yapmadığını söyleyen Aziz Nesin, "Günümüzde sözel olarak işleyen kültıir politikası insanlan apolitik, 'evet efendim'ci olmaya yonelten bir politikadır. Yazılı olursa suç olacağından, sözlüdiir" diyor. Ekonomist Tevflk Çavdar, Tanzimat'tan bugüne bir tablo çizerek, siyasal, sosyal ve ekonomik gelişmelerin ışığında, edebiyat ürünlerinden de yararlanarak, kultürün nasıl başdöndürücü bir hızla değiştiğini anlatıyor. Devlet eliyle uygulanan resmi kultür politikalanna, halkevlerine, dil devrimine, birdenbire ortaya çıkan "Inmpen burjuva" ve "lumpen proletarya" sınıflanna, külturel yozlaşmaya değiniyor. Hasankeyfte define ruhsatı! HasankeyJ kurtanna kazıları Başkanı Prof. Olu$ Arık, SİT alanı olan bölgede defınecilere arama ruhsatı verilmesinin 'eser katliamına çanak tutacağmı'söyledi. sinde iş makineleriyle hafriyata başladılar. ADANA Mardin'in tarihi Bu sırada Hasankeyfin DYP'li Hasankeyf kentinde SİT alanı Belediye Başkanı Eşref Başaran, olarak ilan edilen ve arkeolojik "Tarihi yapıya zarar verebilekaaların yapüdığı bölgede defıne cekleri" gerekçesiyle definecilerin cilere arama ruhsatı verildi. Ha çalışmalarını engellemek istedi. sankeyf Kurtarma Kazılan Başka Ancak defineciler ellerinde ruhsat nı Prof. Dr.Oluş Arık, "SİT ala olduğunu belirterek jandarmanın nında define aranmasına ruhsat da gözetiminde kazılarını sürdürveren zihniyetin eski eser katlia düler. mına çanak tultuğunu ve bilimsel Belediye Başkanı Eşref Başaçalışmalan engellediğini" söyledi. ran, definecilerin kultürel varlıkDefine arayıcıları,Hasankeyf Be lara verebileceği zararı önlemek lediye Başkanı Eşref Başaran'ın amacıyla gırişimlerde bulunmak çeşitli engelleme girişimlerine kar üzere hemen Mardin'e gitti. Vali şı İmam Abdullah Zavyesi çevre Aykut Ozan kent dışında olduğu CENGİZ MUMAY için diğer valjlik yetkililerine sorunu anlatan Belediye Başkanı Başaran bir sonuç alamayınca Kultür Müdürlüğü ve Mardin Arkeoloji Müzesi yetkilileriyle görüştü. Görüşmede yetkililer "define nıhsatı"nın yasallığında ısrar ederek, "Define aranan >er, S t T in mücavir alanının dışında kalıyor" dediler. Kultur Bakanlığı tarafmdan yUrütülen, ancak parasızlıktan bu yıl da yanda kesilen Hasankeyf Kurtarma Kazıları Ekibi'nin Başkanı Prof. Dr. Oluş Arık, definecilerin yörede kazı yapmasına izin verilmesini eleştirdi. Ank, " S t T alanında define aranmasına ruhsat veren zihniyet, eski eser katliamına çanak tutuyor" dedi. Ankara Üniversitesi Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Oluş Ank söyle devam etti: "Bilindiği gibi GAP sulan altına birkaç ytla kadar gömıilecek bu antik kentimizde kazı çalışmalarını sürdürüyoruz. SİT alanlannın lümıi bizim sorumluluğumuzda bize bilimsel çalışmalar icin verilmiş. Definecilerin burayı kazması, iş makineleriyle hafriyat yapması önce nezakete, ardından bilime ve yasalara aykındır. Halk yıllardır defineler konusunda kışkırtılıyordu. Artık orada eski esere sevgi, bilimsel çalışmalara saygı diye bir şey kalmaz. Bu geçmişte de görüldıi. Hasankeyf, defınecilere ruhsat verilmesiyle birlikle ciddi bir tehdit altına girmiştir." • ANKARA (UBA) Siyaset bilimcisi Prof. Dr. RuSanayi atıkları nedeniyle şen Keieş'in göruşleri aynı doğruldenizlerdeki bahk tür ve tuda. "Yeni ekinsel değerierin uresayısının her geçen gün tilmesi ve ekin kalıtımıza kazanazalması özel ve kamu dınlması zonınludur" diyor o da. "Yoksa sermayeden yiyen miras kunıluşlarını yeni önlemler almaya zorluyor. Bu önlemi yedilere benzeriz." alanlardan Orman Genel Prof. Dr. Ahmet Inam ise sunMüdürlüğü, Kastamonu duğu bildiride yaratılması gereken Türk kültürüne felsefenin ne yön Orman Bölge Müdürlüp Baldıran Alabalık Uretme den katkıda bulunabileceğini tarTesisleri'nde, yumurtadan tışıyor. üretilen 400 bin alabalık Prof. Dr. özer Ozankaya ve yavrusunu çeşitli illerdeki Prof. Dr. Rıfkı Aslan konuya ken35 gölet ve dereye bıraktı. di uzmanlık alanlanndan, topGenel müdürlüğün alabalık lumbilim açısından yaklaşıyorlar. üretme tesislerinde 1989 yıh Ozankaya, yaşamm her alanında içinde üretilen yavrular demokratik olarak örgütlenip kuaraçlara yerleştirilen özel rumlaşmış toplumlann çağdaş tanklarla bölgelere toplum olmanın gereklerini yerigötürüldü. ne getirebileceğini, çağdaş kültürü yaratabilecegini belirtiyor. Çağdaş külturü de kultur mirasmdan işlevsel olarak faydalanabilmenin temel koşulu olarak ileri sürüyor. Prof. Dr. Rıfkı Aslan ise Güneydoğu'nun toplumsal analizini ya• ANTALYA (UBA) parak bu bölgedeki yerleşmeyi, Yozgat yöresinin ünlü "su gelir ve toprak dağılımını, aile ya testisi kebabı"nm turistler pısını, kentleşme somnunu ortatarafmdan büyük ilgiyle ya koyuyor ve soruyor: "GAP, karşılandığını öne süren teknolojiyi temsil ediyor. Acaba kebapçı Mustafa Sargın, bu teknolojiyi kullanmaya kultü"Bu ünlü kebap çeşidimizi rel yapı hazır mı?" yurtdışında da yapmam için Toplantıda bir de hukukçu var: Avrupalı otel Prof. Dr. Bilge Umar. Halhn kül işletmecilerinden teklif üstüne teklif alıyorum" tür düzeyi yükseltilmedikçe yalnızca yasal değişikliklerle koruma dedi. Kebapçı ustası yapılamayacağını söylüyor Umar. Mustafa Sargm, Türk Yüksek mimar Oktay Ekinci ise mutfağının vazgeçilmez kultür mirasımn korunmasıru, kebap çeşitleri olan kalkınma önünde engel sayan antaskebap, yoğurtlu kebap, layışın hukuk sistemimize 12 Ey şiş kebap, tskender lül döneminde girdiğini öne sürükebaptan sonra kebap yor ve Çevre Yasası ile Turizmi sülalesine yeni katılan "su Teşvik Yasası'nın olumsuzluklarıtestisi kebabı"nın Avrupalı na değinerek, "Çevre hukukunda turistler tarafmdan çok 12 Eylül öncesine dönmek zoruubeğenildiğini söyledi. dayız" diyor. "Aksi halde Türkiye 2000 yılına tümüyle kimliğini kaybetmiş olarak ve kalkınma adına tum tarihsel değerlerini bes yıldızlı otellerin ve baraj sulannın altında yok etmiş olarak girecek• ANTALYA (AA) tir." Lüks oteller ve tatil köyleri, Bir başka mımar Cengiz Bektanıtımlan için pahalı taş, "Korunacak olan; çiçekten, yöntemleri tercih ederken, böcekten, taştan, topraktan önce pansiyonlar müşterileri ile insandır" diyor. "tnsanı koruyadaha sıcak ilişkiler kurmayı madınız mı onun elinden çıkanyeğliyorlar. Antalya lan biç koruvamayacaksımz dePansiyoncular Derneği mektir." Başkanı Kadir Tavan, Toplantıda Antalya Perge"deki üyelerine "Turiste müşteri kazısını bırakıp gelen Prof. Dr. gibi değil, dost gibi Metin Ahunbay'ın yani sıra, gazedavranın" önerisini tedeki sempozyum yazısını okugötürdüklerini belirterek bu yunca Adana'da sürdürmekte oluygulamanın ilk duğu kazı çalışmalarına ara veren meyvelerini vermeye Prof. Dr. Halet Çambel de yer alıbaşladığı nı söyledi. yor. Çambel, Hasankeyf için örAntalya'da bazı nek olması açısından, yıllar önce pansiyoncuların eski Aslantaş AçıkhavaMüzesi'ni tehmüşterilerine yılbaşı ve dit eden Aslantaş Barajı ile nasıl doğum günlerinde kutlama savaştıklannı anlatıyor. Üniversitelgrafı gönderdiğini telere büyük gorev düştüğünü söyanlatan Tavan, "Hasta lüyor Halet Çambel. "Yurtdışınolduğunu işittiğimiz daki üniversitelerin görevi bilim muşterüerimizin ise (geçmiş uretroektir. Bizde ise bir kuşak daolsun) telgraflan ile ha çok görev almak zornndadır." gönüllerini ahyoruz" dedL Sanat tarihçisi Prof. Dr. Metin Sözen de aydınlara çok iş düştüğü kanısında. "Eleştiriyle birlikte alternatifleri de getirmeliyiz. GAP bütün yanlışlanyla gelmektedir. Bu konuda aydınlar teknokratlann kafasına vurmalılar" di• ANKARA (ANKA) yor. Ankaralı bir grup hekim, Sonuçta, üç gün süren sempozbilimsel ve teorik ağırhkh yum, katılımcüann onayına sunuaylık bir tıp dergisi lan bir bildirge ile noktalanıyor. çıkanyor. "Sağlık ve Sonuç bildirgesinde kultür; ekoToplum" adıyla yayın nomik, teknolojik ve bilimsel kalyaşamına başlayacak olan k,ınmanın uyumunu sağlayan "tederginin ilk sayısı kasımda mel harc" olarak nitelendiriliyor. çıkacak. Derginin yayın Kulturü, kültürü yaratan unsurlakurulunda, tabip, diş n, en başta insanı korumaya yönelik gorüş ve önerilerin yer aldı hekimi, eczacı odalarının yöneticilerinin yani sıra, ğı bildirgede siyasi iktidar, yerel çeşitli üniversitelerin tıp yonetimler, basın, universiteler ve fakültelerinden bilim çeşitli kuruluşlar da bu konuda adamları da bulunuyor. duyarlı olmaya çağnlıyor. Turistlere testi kebabi Pansiyondan sevgilerle! \eni bir tıp dergisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle