Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 EYLÜL 1989 * * • * CUMHURİYET/15 1990 modası Gelecek yılın baharyaz erkek modası Paris'te duzenlenen bır defile ile sunuldu. Fotoğrafta görulen mavi blazeri mavibeyaz çızgılı bol bır pantolon tamamlıyor (Fotoğraf: AP) Sıcak füzyon gerçekleştirildi Takmadişe alternatif tstanbul Haber Scrvisi Isveç'li Prof. Branemark tarafından takma dişlerden nefret edenlere alternatif olarak 1950 yılında icat edilen kemik ile kemık içine yerleştirilen yapay dişin kaynaması (osseoinıegrasyon) sistemi, ilk kez Türkiye'de tanıtılıvor. Kısa adı Branemark implant ekim sistemi olan ve.üç safhada gerçekleştirilen bu yeni protez sistemiyle ilgili olarak 16 Eylül 1989 tarihinde Silivri Clasis Oteli'nde bir seminer düzenlenecek. Semineri bugüne kadar aynı sistemi uygulayarak yüzde 99 başan sağlayan fsveç'teki Branemark Kliniğinin başındaki Prof. Lekholm ile Türk asistanı ldil Kut ile birlikte verecek. Verilen bilgiye göre sistemin biri.ıci safhasında çenede diş bulunmayan sahada kemik içinde yuvalar hazırlanarak implant vidaları yerleştiriliyor. BROOKHAVEN (AA) Amerika'da Brookhaven Ulusal Laboratuvarı'ndaki araştınnacüar yeni bir yöntemle yüksek ısıda nükleer füzyon gerçekleştirmeyi başardıklanm açıkladılar. Araştırmacılardan Dr. Robert Beuhler, hidrojenleri deuteriurala değiştirilmiş saf su molekülü deraetlerinin elektrikle yüklendiği ve küçük bir elektrostatik yükselticiyle hızlandınldıktan sonra bir katı atom kalkanına fırlatıldığıııı kaydetti. Yöntenüerinin daha geliştirilmesi gerektiğini, çünkü 10 milyar denemede, ancak küçük bir miktar nükleer enerji elde edildiğini kaydeden Beuhler, yöntemlerinin yüksek ısıda ve diğer değişkenlerle nasıl çalışacağını bilmedikleri için aceleci davranmak istemediklerini belirtti. Cümhurbaskanı Kenan Evren, Yedinci Uluslararası Simavi Karikatür Yarışması1 na katılan eserierın yer aldığı kankatür sergisıni gezdi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, serginın düzenlendıği Devlet Resim ve Heykei Müzesi'ne gelişinde, Kültur Bakanı Namık Kemal Zeybek tarafından karsılandı Cumhurbaşkanı Evren, sergıyi gezdı ve yanşma jürisi üyesı karikatünst Semih Batcıoğlundan bılgi aldı. Balcıoğlu, yabancı ve Türk bazı kankaturistleri de Evren'e takdim etti. (Fotoğraf: AA) 1 EvreıTsergide R İ L f C l U S I C I I f f i r l r k ^ G u n e » A f n k a d a 12yılöncepotissorD I I V U y a ^ l j U I g U S u n ( j a jşkenceyle öldürulen ve ırkçılığa karşı mücadelede ismi bayraklaşan Steve Bıko dün Johannesburg'da yapılan bir yuruyüşle anıldı. Biko'nun mucadelesı şarkılara ve filmlere de konu olmuştu. (Fotoğraf: AP) HABERLERIN DEVAMI CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştaraft 1. Sayfada) ANAP milletvekiilerini bir dokunuşta istediği yörüngeye tekrar getirdi. Uzay mekiği kadar duyartı olduklannı bildiği ANAP mılletvekillerine "Akbulut'u seçmezseniz, muhalefetle anlaşır, erken seçime giderim" haberini saldı. Bir telaş, bir harekettir başladı ANAP grubunda. İkinci turda Akbulut 215'e, üçüncü turda 250'ye fırlayıverdi. Houston'dan uzaya salınan mekik de aynı hızla yükselmiyor muydu? Evvel zaman içinde birtakım yazar çizerlere göre, askeri rejimden sivilleşmeye geçtiğimizi kanıtlayacak önemli "demokratik bir kural" vardı. Asla vazgeçemeyeceğimiz bir kuraldı. Sivilleşiyorduk ya, Başbakan'ın bir adım önünde, iki adım gerisinde kimlerin gideceğini mutlaka saptamalıydık. Basının demokratikleşmeye gönül veren erbabı, eski MGK, daha iki aylık Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi dört emekli generalin, Özal'ın iki adım gerisinde durmaanı savundular. Sonunda, sivilleştiğimizi belgeledik, devlet protokolü yeniden düzenlendi, eski komutanlar Başbakanın arkasına düştüler. Rahatladık ki, sormayın. Demokrasinin bir parçası kurtulmuş, sivilleştiğimizin kanıtını dünyaya belgelemiştik. Akbulut'un yeniden seçilmesiyie, bir Meclis başkanının devlet protokolüne göre, Özal'dan önde yürümesi, durması gereği kendiliğinden ortadan kalktı. Yazılı olmayan güvenceler vardır, Akbulut daha önceki yıllardaki davranışıyla özal'a gereken "teminatı" vermişti. Akbulut açıklıyor. "Meclis başkanlığı sırasında Özal'ın gerisinde yürümemiş, önüne de geçmemiş". Varsın devlet protokolü aksini buyursun, koskoca bir başbakanın, onu 'bulunduğu yere' getiren bir özal'ın önüne geçmek, eh biraz da insaf var, gerisinde yürumek, olacak iş miydi? Akbulut çareyi bulmuş, protokol günlerinde Özal'ın "yanınaa" yürumeyi yeğlemişti. Ya Akbulut'un eşi, Turgut Beyin biricik eşinin önüne geçmış miydi? Meclis başkanımız açıkyürekle yanıt veriyor: "Aynı hacimde hemen hemen hiç bulunmamışlardır." Sorun, kendiliğinden çözülüyor. Şunun şurasında bir iki ay, ya var ya yok. Akbulut yeniden seçildiğine göre, devlet protoko lünü yeniden düzenleyip, "Meclis başkanları Özal'ın bir adım gerisinde yürürler" demeye de hacet kalmadı. Böylece devtetim\z binbir sorun ortasında bir de devlet protokolü ile yeniden uğraşmak gibi önemli, çok önemli bir yeni olaydan kurtulmuş oldu. ağırlığı 6 milyon bir sopayı alenen gösteriyordu. Zaten direndiği söylenen ANAP'lıların bir atımlık barırtu olduğu; ikinci turda anlaşıldı. Akbulut oyları, 186dan birden 215'e çıktı. Üçüncü turda işin bıteceği o an anlaşılmıştı. lıyormuş. llyas Aktaş ile Mükerrem Tasçıoğlu, organize direnişi planlayıcılarına katılıyormuş. Karaduman, cumhurbaşkanlığında "yedek aday" tutulacakmış. "Mışlı öyküler" dün yine piyaşada arzı endam eyledi. İki lidere karşın, söyleştiğimiz Deniz Baykal önceki gün izlediklerinden sonra daha karamsardı. "ANAP içinde hiçbir şey olmaz. Çaresiz bunlar. Erken seçim yapmadan beni sırtında taşı diyorlar Özal'a" diyordu. Daha gerçekçiydi. Özal'ın Akbulut seçilmezse muhalefetle anlaşıp erken seçime gideceğini bildirmesinı "siyasal şantaj" diye niteliyordu. Ya sonra? Baykal'a göre "3. turda cumhurbaşkanı olmazsam, erken seçim diyeçek"ti. Meclis başkanlığı seçimi, Özal'ın Çankaya'ya hangi turda gideceğini göstermişti. Baykal öfkeliydi. "Yitip gitmış, ülke yararına erken seçim demiyor da, beni secmezseniz erken seçim oiur diyebiliyor, bu nasıl liderlik" diye soruyordu. "Fol yok, yumurta yok"tu. İmza Özal. Oysa fol ortada, yumurta ise evet efendimcilerin imzalayacağı önergeyle çoktan hazır. Özal'ın dediği gibi "Kasım 1983 seçimlerini ANAP'ın kazanması Allah'ın lütfuysa", Çankaya'ya çıkmaması için gereken direniş yöntemlerini, bir araya gelip bulamayan iki muhalefet partisınin hiç kusuru yok mu? ANAP çok parça (Baştamfı I. Sayfada) Karaduman ve arkadaşlannın oluştuıduğu bu grup cumhurbaşkanlığı seçimi ne kadar özal'ı Çankaya'ya çıkmaması konusunda ikna etmek için girişimde bu* lunmayı kararlaştırdılar. Karaduman ve arkadaşlan bunda başarılı olamadıklan takdirde Özal'ın aday olması halinde Mecliste karşı oy kullanarak engel olmaya çalışacaklar. TBMM Başkanlığı seçiminde Akbulut'a oy vermeyen "33 ANAP'lı" kuüslerde "Özal'ın cumhnrbaşkanlıgına karşı olanlar" olarak değerlendirildi. TBMM Başkanlığı seçimi ile birlikte ANAP'm ikinci büyük kongresinden bu yana birlikte davranan hareketçimuhafazakâr eğilım arasındaki ipler koptu. Muhafazakâr eğilimin önde gelen isimlerinden Başbakan Turgut özal'ın kardeşi Yusuf Özal, Vebbi Dinçerler'in adaylığına destek olurken, Başbakan özal'ın yeğeni Hosnü Dogan ve ANAP'ın eski genel başkan başyardımcılanndan Mehmet Keçeciler, ANAP'ın hareketçileriyle yollarıuı ayırdılar. da yaptıklan değerlendırme top duman, Betül Uncular'a yaptığı lantılarında muhafazakârların degerlendirmede, şunları söyledi: "Dünktt seçimler iki arkadaşıadayı Dinçerler'in tahminlerinin üzerinde oy aldığını söylediler. mızın ve onlann şahsındaki parti grubumuzun dışlanması karştsınMuhafazakârların da verilen anlamlı bir mücaddcdir. Parti grubumuza kişilik kadurumu zandırdığına ve güç kattıgına ANAP'ın muhafazakâr eğili inandığımız bu mücadelc hedefimi, Vehbi Dinçerler'i aday çıka ne ulaşmışbr. TBMM Başkanlığı rarak ANAP içerisindeki gücünü seçiminde ortaya konan efilimle ölçmüş oldu. Dinçerler'e DYP yerinde bir mesaj verildigi kaaagrubunun büyük bir bölümünün atindeyim. Seçimlerde demokrayanı sıra, ANAP içerisindeki keıı tik bir mücadele veren aday arkadilerini "demokrat" diye nitele daşlanmızı ve başkan seçilen aryenlerin de oy verdiği öğrenildi. kadaşımızı kutlanm." Dinçerler'in ilk turda 82 oy alması "başan" olarak nitelendi. ttk iki Akyürek: Özal turda Vehbi Dinçerler'in oyunun duşünsün * beklenenin üzerinde çıkması üzeIstanbul Milletvekili Dogancan rine Yusuf Bozkurt Özal'ın devreye girdiği ve Başbakan özal'a, Akyürek, "özal'ın etkinliği Mec"Merak etmeyin, Dinçerier ikin lis Başkanlığı seçimleri sonunda ci turdan sonra çekilecek" güven biraz azaldı. Cumhurbaşkanlığı cesi verdiği belirtildi. Muhafaza konusunda derinlemesine düşünkârların Yusuf özal ve Mehmet mesi lazım" dedi. ANKA'nın sorulannı yanıtlaKeçeciler aracıhgıyla Başbakan özal'a, "Çankaya'ya çıkmayın" yan Akyürek, Merlis Başkanlığı önerisini göturdükleri bildirildi. seçimi sonrası ANAP'ta değişen Keçeciler, geçen hafta sonu Baş tablo için şu değerlendirmeyi yapbakan Özal ile yaptığı görüşme ü: de Özal'a, "Cumhurbaşkanlığı'"Neticenin böyle çıkması na aday olmayınız" tavsiyesinde ANAP'a hatta Özal'a yardım etbulundu. Muhafazakârların, ha miştir. Tek adaylı seçim olsaydı, reketçi eğilimin tersine Başbakan bu tablo ortaya çıkmazdı. Tabloözal'ın cumhurbaşkanı adayı ol nun detaylan gizli kalacaktı. masını istemedikleri, ancak buna ANAP grubunun demokratikleşrağmen özal'ın aday olma konu me arzusu da bu kadar netleşmesunda karar alması halinde ken yecekti. Benim arzum cumhurdisine oy verecekleri düşüncesin başkanlığı seçiminde birden fazde oldukları belirlendi. ANAP' la adayın çıkmasıdır. AdayUu kim ın muhafazakâr eğilimi Başbakan olursa olsun, Sayın Özal isler özal'ın cumhurbaşkanı olması aday olsun ya da bir başkastaı halinde genel başkanın olağanüs göstersin karşısmda en az bir aday tü toplanacak ANAP Kongıesi ile olmaltdır. Bu durum muhalefet seçilmesini istiyor. partOerinin de cumhurbaşkanhğı seçimine Meclis başkanlığı seçiminde olduğu gibi kaıılmalannı Dinçerier: "Başbakan sağlar." Yeni senaryolar inönü'nun iyimserliği fazla yalındı, Demirel'inki ise, "başka tilkilere" oynuyordu. Örneğin, Demirel'in Özal'ı Çankaya'da görmeye fazla istekli olmasının altında yatan başka bir gerçekten son günlerde fazla söz edilir olmuştu. Özal yukarıya çıkarsa, ANAP bir kaç parçaya bölünebilir, genel seçimde umudunu ANAP'tan tümüyle kesen yüzde 21.8 oyun büyük bölümü DYP' ye akabilirdi. Anketlerdeki yüzde 25 DYP oyu, 30'un üstüne çıkabilirdi. AP kaynaklı Demokratik Parti'yi zaman içinde tekrar AP'ye çeken Demirel'in 1970' lerdeki stratejisi unutulmamalıydı. ANAP kulisinden yeni öyküler salınmaya başlandı. Akbulut için "240 oyu garanti" ettiklerini özal'a bildirenler, örneğin Kececiler, Taşar'lar, hatta söylentiye göre Hasan Celal Güzel'ler, şimdi Çankaya için organize bir direnişin içine gireceklermiş. Kaya Erdem, yanında iki ya da üç milletvekili, o da aynı kapıya açı Ittifakın durumu ANAP'ın ikinci olağan kongresi öncesi oluşturulan TaşarKeçeciler işbirliği çerçevesinde genişleyen ittifak, Başbakan özal'ın adayı Yıldınm Akbulut'un karşısına, muhafazakârların Vehbi Dinçerler'i çıkarmasıyla bozuldu. Ittifakın hareketçi kanadı, Başbakan özal'ın yanında yer alarak Akbulut'a destek oldular. Yusuf Bozkurt özal, Hüsnü Doğan ve Mehmet Keçeciler'in ise bütiln uyanlara rağmen Dinçerler'i destekledikleri öğrenildi. Ittifakın mimarlan arasında bulunan Mustafa Taşar, Keçeciler'e karşı ilk tavır alan kişi oldu. 26 Mart yenilgisinin ardından Taşar, kendisini ıttifakın dısında tutarak, Başbakan Turgut Özal ile yeniden yakınlaşma çabasına girişti. ANAP'ın kuruluşundan bu yana hareketçilerin içinde yer alan Taşar' m Konut ile yakınlaşması ıttifakın çözülmesıne yol açarken, eski Milli Eğitim Bakanlarmdan Hasan Cefaü Güzel'in de yakın arkadaşlarıyla ipleri koptuğu ifade ediliyor. Güzel, ıttifakın muhafa. zakâr eğUimdeki miUetvekilleri tarafından "net tavır almamak" ile suçlandı. TBMM Başkanlığı seçimlerinde ANAP içindeki hareketçi eğilimin önde gelen isinJTİnden Alpaslan Pehlivanlı, Eyüp Aşık ve Burhan Kara üçlüsü birlikte davrandılar. Pehlivanlı ve Aşık, Dinçerler'in adaylığına karşı cıkarak geçen hafta sonu Başbakan Turgut özal ile görüştüler. Pehlivanlı ve Aşık, Akbulut'u destekleyeceklerini ve TBMM Başkanlığı seçiminde sorun çıkarmayacaklannı Özal'a bildirdiler. Bu grubun Başbakan Özal'a, cumhurbaşkanı adayı olması halinde de "tam destek" sözü verdikleri öğrenildi. Bu arada eski bakanlardan Hasan Celal Güzel'in de Başbakan Özal'a, "Vantndayız" mesajını ilettigi öne sürülüyor. ANAP'ın hareketçi eğilimi içinde yer alan bu miUetvekilleri Dinçerler'e adaylıktan çekilmesi yolunda telkinde bulunmalanna rağmen başarı sağlayamadılar. Önceleri, ANAP'ın hareketçi eğUimdeki miUetvekilleri ile birlikte davranan Turizm Bakanı Öhan Aküzüm ile Lütfullah Kayalar'ın da, bu eğilimden koparak daha çok Mesut Yümaz ekibiyle yakınlaştıklan öğrenildi. Bu gnıp da Başbakan Özal'ın cumhurbaşkanı adaylığına destek verirken, Meclis Başkanlığı seçiminde Akbulut'a oy verdiler. MHP davasından yargılanan Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek ile uzun süre hareketçilerle birlikte tavır alan eski Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy'un da bu gruptan uzaklaştığı belirtildi. TBMM Başkanhği için yapılan ilk tur oylamada hareketçi eğilimin hesapları tutmadı. Haıeketçiler, kendi destekleriyle Yıldınm Akbulut'un oylarının ilk iki turda 226'nın üzerine çıkacağını hesaplıyorlardı. Hareketçilerin Başbakan Özal'a da ilk iki tur için "240 oy" garantisi verdikleri öğrenildi. Mustafa Taşar, ilk tur oylamadan önce çevresindekilerle "240 oyun üzerinde" iddiaya girdi. Hareketçi eğilimin onde gelen isimleri Akbulut'un oylarının ilk turda 186 çıkması uzerine buyuk bir hayal kınklığı yaşadılar. Bu eğilimin önde gelen isimlerinden Alpaslan Pehlivanlı, Eyüp Aşık ve Burhan Kara, kendi aralann DemireFden suçlamalar (Baftarafi 1. Sayfada) kadar berkes aday göstermiştir. Bunun parlamenterlerin vjcUanlan üzerine baskı olup olmadığı sorusu larüşılamajacak kadar açıkür. Bu nedenle seçim bııkuken kusurla maluldür. Ama 6 yıldır ilk kez bir parti genel başkanının ada> gösterdiği bir Meclis Başkanı için iktidar partisinin içinde 100 oy genel başkanın adayına karşı kullanılmıştır. Bu sadece bir tespittir. Meclis Başkanı seçimi, Çankaya'ya giden yolu tıkayıp tıkamadığı konusu tartışmadan >nrestedir. Çankaya'ya giden yolu nkayan bugttnkü siyasi iktklann arkasında halkın olmayışıdır." Demirel, TBMM Başkanlığı seçiminin Meclisin tasarruflanndan biri degil, yapmaya zorunlu olduğu işlerden biri oîduğunu söyledi. Demirel, "Yol yakınken bir çagnmı tekrarlıyonım. Cumhurbaşkanını halk secsin. 'Bizim 289 çoğunluğumuz var. 226 çoğunluğu bulur, istediğimiz kişiyi Çankaya'ya oturturuz' demek yanlışür. Böylc giUttnç bir olayı ihdu elmeyin" dedi. Demirel şöyle konuştu: "Balonlar uçuruluyor. 'Bngüne kadar milli iradeyle seçilmedi, şimdi seçilecek' diye. Bu, her şeyi çarpıtma âdeti olanlans, şeyhin keraraeti kendinden menkul cinsinden beyanlandır. Ne 1966, ne 1973 cumhurbaşkanlığı seçimleri milli iradeyle vapılamadı demek için ebleh, hilekâr, düzenbaz olmak lazımdır. Bunu açıkça soylüyorum. Kim üstüne alınırsa alınsın. Önceki cumhurbaskanlıgı seçimlerini yalanlarla suçlayıp 1989 için şekerie srvayanlara söylüyonım." Demirel şöyle devam etti: "1961 cumburbaşkanlığı seçimi hariç öteki cumbarbaşkanlığı seçimlerinde, cumhurbaşkanlığını seçeD çoğunluk, halkın iradesinin yüzde 48'inin östünde bir çoğunluktur. Geçmişi çamaıia sıvayıp bugiin için yüzde 10'lara düşen bir halk desteğini yansıtan bir Meclisle cumhurbaşkanı seçi'.meye çaba harcamak için de g'.rçekleri görmemek, bir başka deyişle ebleh olmak gerekir. Şimdi Özal bunun için de partisine baskı yapıyor. 'Öturun oturduğunuz yerde, 5'er railyon lira aylık alıyorsunuz' diyor, 'Beni seçraezseniz seçim oiur' diyor. Milkrvekilleriıti böyle şartlandınyor. Özal'ın önümüzdeki günlerde böyle yollara tevessül edeceğini sanıyomm. Ama hiç merak etmeyin. Bu memlekette vicdama ve sağduyunun var oîduğunu biz biliyonız. Bunlann olmadığını varsayanlar aMamyorlar. tşte, 6 Eylül 1987 tarihinin üzerinden 2 yıl geçti. Bu tarihin altını çiziyonım. Bin yıllık devlet hayatınuzda bence en önemli olaylardan biri budur. Devlet bütün gücüyle, valisi, kaymakamı ve karakol komulanıyla halkın karşısına çıkmış ve 'Bu referandumu kabul ederseniz kan gövdeyi götürecektir' demiştir. Halk da, 'Götürürse götursun' deyip siyaset yasaklarını kaldırnuşür. Halkın hakldıgı referandumn bu şekle sokanlann yalancüıgınıorUyaçıkarmışür."Dçmirel, "Oturuyorlar mı, işgal mi ediyorlar sorusu haklı bir sorudur" diyerek konuşmasıru şöyle sürdürdü: "Yüzde 10 oyla hnkümet yapılamaz. Hükümet koltugunda oturmakla orayı işgal etmek arasında fark vardır. Yüzde 10 oyla hükümet koltugunda otunırsanız bu gasptır. Ola> şudur, hükümeü gaspetmişlerdir, Çankaya'yı da gasp için haarianıyorlardır. Allah selamet vcrsin. Biz dahi hiç kimse bu gelişmelere böyle şaşkın şaşkın bakamaz. Ne yapacaksımz diyoriar. Işte biz de soylüyoruz, biz meşruiyetçiyiz, bu işlerin Türkiye'de kansız ve kavgasız olması peşindeyiz. Bakın, gazetelerde enteresan yazı ve yorumlar çıkıyor. Saym Evren diyor ki, iki senedir geldiler gittiler, dediler ki, 'Sen burada otur'. Şimdi ben eşyalarunı toplamak üzereyim, bu benim yonımum, hiç burada otur diyen yok. 'Sen burada otur' diyenkr olmuşrnr, bir taviz için, bir kanunu geçirmek için. Ama değil iki yıl evvelden, belki altı yıl, OD yıl önceden orasını kafasına Voyanlar var. Şimdi sevgili arkadaşlanra, şunun altını çiziyonım. Oraya çıkıp oturmak şerefli bir hizmeıtir. Ama oraya şerefli bir şekilde çıkmak lazım." duşünecektir" Bir karamsar, bir iyimser Devlet protokolüyte ortaya çıkması olası büyük bir bunalım çok mce hesaplarla çözüldü. Akbulut seçildikten hemen sonra kulis, yeniden kaynamaya başladı. Şaşılası olay; koridorlarda, kimi basın çevrelerinde ANAP grubundan hâlâ "bir şeyler bekleyenterin" varlığını sürdürmeleriydi. Örneğin iki muhalefet lideri o gece "iyimser"di. İnönü'ye göre, ANAP'lıların "Başbakanın gösterdiği adaya ilk iki turda oy vermemeleri iktidar grubunda 'bir uyanışın' varlığına" işaretti. Aynı gece söyleştiğimiz Demirel, ilk turda "yüz ANAP'lının karşı çıkmasını önemli" görüyordu. Oysa ilk iki turda 288 milletvekilli iktidarın, 300 rakamına ulaşmayacağı zaten biliniyordu. İktidar milletvekillerinin 102'si, bu yüzden demokrasi adına çelik çomak oynamayı yeğlemiş, beş adaya oy dağıtmıştı. Yalnız Demirel, ilginç bir cümle sıkıştınyordu: "Başka adayın seçileceğinden umutiu değildi. Ne var ki, ilk turdaki direniş umut sorunu değil, 'bir hesap meselesiydi' ". Nasıl bir hesap? Cumhurbaşkanlığı seçiminde Özal'a 226 oy ,;ikmayacağını hesaplamak mı, yoksa ANAP'ta ikbal görmeyenlerin DYP'ye kayacağını simgeleyen bir davranış mı?.. Genel kurulda muhalefet yöneticilerinin kafalan bu yolda vızır vızır çalışırken, koridorda Özal, "Çankaya seçiminin 'müeyyidesini' anımsatryor" ve "unutmayın, ucunda Medisin feshi var" diyerek, kendi milletvekillerine aylık Meclis yine tatilde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Danışma Kuralu, başkanlık divanı oluşumu nedeniyie partilere seçim yapmalan için zaman tanınması amacıyla Meclis çalışrnalarına 19 eylül salı gününe kadar ara verilmesini kararlaştırdı. Danışma kurulunun dün yaptığı toplantıda alınan karar uyarmca, TBMM Başkanlık Divanı, Meclis Başkanı dahil 15 üyeden oluşacak. Başkanlık divanında ANAP'a 19, SHP'ye 3, DYP'ye 2 üyelik verilecek. Meclis ihtisas komisyonlarının 23, bütçe komisyonunun 40, KİT komisyonunun 35, dilekçe komisyonunun17, hesaplan inceleme komisyonunun da 16 üyeden kurulması benimsendi. Bütçede ANAP 265, SHP 9, DYP 5, KİTte ANAP 23, SHP 8, DYP 4, ihtisas komisyonlannda ANAP 15, SHP 5, DYP 3 milletvekili ile temsil edilecek. Bu arada siyasi partilerden yalnızca DYP dün gnıp başkanvekillerini belirledi. DYP'nin grup başkanvekilliklerine Köksal Toptan ve Vefa Tanır yeniden seçildiler. Grupta aynca TBMM Başkanvekilliği için Yıldınm Avcı, idare amirliği için de Nafız Kurt yapılan seçimler sonunda yeniden bu görevlere aday gösterildiler. Grup yönetim kurulu Abdülkadir Cenkçiler, Mebmet Korkmaz, Abdullah Uluhırk, Güneş Müftiioglu, Ali Eser, Mehmet Çakıroglu, Fuat Kılcı, Alaatün Kurt, Orhan Şendag ve Ahmel Neidim'den oluştu. Akbulut'un karşısmda aday olan, ancak ikinci tur oylama sonucunda adaylıktan çekilen Vehbi Dinçerler ise, "Bu yanşı sonuçlandırmanın mutluluğunu yaşıyornm" dedi. Dinçerler, aday olurken kazanamayacağıru bildiğini, ancak parti içi demokrasinin işlemesi açısından adaylığını koyduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Aday belirkme yönteminde ban batalar yapıhnıştır. Benim amacım daha çok bunn göstermekti. Sayın Başbakan belki bu hatalar üzerine duşünecektir. Adayhğımızın bu açıdan partiye, memlekete yararlı oldugunu düşünüyonım." Bu arada Mehmet Keçeciler de ANKA'nın sorulannı yanıtladı. Keçeciler şöyle dedi: "Herhangi bir yonımda bulunmak doğru degildır. Ama Vehbi Bey fedakâriık gostermiştir. Partinin bütünlüğunün yanlış bir şekilde tartışılmasMia imkân vermemek için Akbulut lehine feragat etmiştir. Kendileri sadece partinin kunıcusu değerli bir arkadaşımızdır. Sevildiğini gösterip çckilmiştir." Keçeciler, Dinçerler'in çekflmesi karşılığında bir pazarlık yapılmadığını söyledi ve özal'm cumhurbaşkanlığı konusunda şöyle konuştu: "Bunlar ayn konulardır. tkisi farklı konulardır. Ben bunian birbirine kanştırmıyorum. Turgul beyin Çankaya'ya çıkma yolu açıktır, hiçbir zaman kapanmamıştır." (Baştarafı 1. Sayfada) dar olduğu bildirilen PKK'lı militanlar, "teslim ol" çağnsma ateşle karşıuk verdiler. PKK'lılarla güvenlik güçleri arasında başlayan çatışma geç saatlere kadar sürdü ve Rukunan köyü yakınlanna taştı. Çatışma sırasında henüz kimliği açıklanmayan bir PKK'h ölü olarak ele geçirildi. Çatışmaya destek vermek üzere bu bölgeye özel tim görevlilerini götüren askeri helikopterin anzalanarak düşmesi sonucu pilot ile dört özel tim görevlisi yaralandı. Yaralüar Van Devlet ve Askeri Hastanesi'ne kaldırıldılar. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği, düşen askeri helikopteT için "operasyona giderken pervanesinin ağaca takılması sonucu mecburi iniş yapmıştır" diye açıklama yaptı. Çatak'ta (Baştamfı l. Sayfada) 1968 ağustosunda, herhalde, General S;vv/sW'nin çalımından yanına yaklaşılmazdı. Polonyalı general, o gün, Len/n'in "uluslann kendi kaderlerini tayin hakkı" ilkesini anımsamış olsaydı, bu işgale belki katılmazdı. General Siwiski, elbette "resm/ ideolojt" gereği Leninr\ de, "uluslann kendi kaderlerini tayin hakkı" ilkesini de ezbere bilmekteydi. Bilmekteydi, ama o günlerde Moskova'nm buyruklarına karşı çıkmak Leninizmin ilkelerini bilip bilmemekten değil, korkaklıktan ve yılgınlıktan kaynaklanıyordu. Polonyalı generalin bu sözleri bir evrensel dramı da gözler önüne seriyor. Bu evrensel dram, yıllardır Türkiye'de de yaşanıyor Türkiye son otuz yılda üç askeri müdahale yaşadı: 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül. İhtilal, belli koşulların doğurduğu bir sonuçtur. İhtilal ortamı doğarsa, askerler de gelir! Su, sıfır derecede donar, yüz derecede buharlaşır. Önemli olan bu ortamın doğumuna yol açmamaktadtr. Sivil siyasetçilere düşen görev bu ortamın doğumuna engel olmaktır. Bir general istedi, üç albay cunta kurdu, beş binbası bu cuntalara girdi diye hiçbir ülkede ihtilal olmaz. 27 Mayıs'ın nedeni, 26 mayıs ortamında, 12 Mart ve 12 Eylül'ün nedenlerini 11 mart ve 11 eylül günlerinde aramak gerekir. Bugün ıhtılallere en çok karşı çıkanlar, ihtilalcilerin oluşturduğu meclislerde görev yapanlardır. Eğer, bu sayın siyasetçiler, askeri rejimlere karşı idiyseler, bugünkü açık sözlülüklerinin binde birini o gün gösterip ihtilal meclislerinde yer almasalardı. Diyeceksiniz ki: İnsan bu konuları tecrübe ile anltyor. Evet, doğrudur; doğrudur da bu çelişkilere, nedense, hep "lider" dediğimiz kişilerde rastlanıyor. Oysa, "lider", ileriyi gören, toplumu buna, koşullara göre yonlendiren ve biçimlendiren öncü siyasetçi demektir. Lideri, kasaba politikacılarından ve sokak demagoglarından ayırt edici özellik, liderlerin ileriyi görebilme yetenekleridir. Lider, 12 Mart ve 12 Eylül'ün de oluşumlarını görememişse, ihtilal koşullannın nasıl yaratıldığını algılayamamışsa, o zaman "liderlik" niteliklerinden bir kısmını yitirmiş demektir Sayın Ecevit, Z7 Mayıs ihtilalcilerince oluşturulan Kurucu Meclis üyesidir. Sayın Demirel de 12 Mart askeri hükümetine üye ve güvenoyu veren bir parti lideridir. 12 Eylül ortamı Sayın Ecevıt ve Sayın Dem/re/'in başbakanlıklarında doğmuştur. Cumhurbaşkanı adayı Sayın Özal da 12 Eylül askeri hükümetinin Başbakan Yardımcısı'dır. Cumhurbaşkanı Sayın Evren de, gerek Ecevit, gerek Demire/ dönemlerinin Genelkurmay Başkam'dır. 11 eylülü 12 Eylül'e bağlayan gece, ihtilal konseyini oluşturan komutanlarda Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri Komutanlan ile Jandarma Genel Komutam'dır. Olaylara bu açıdan bakarsanız; Türkiye'yi yöneten ve bu gidişle daha da yönetecek olan "lider takımı"n\n şu üç askeri ihtilalden birinde şu ya da bu ölçüde rol almış olduklan sonucuna vanrsınız. Kimi albayların kurucu meclisinde üyedir; kimi, askeri hükümete güvenoyu veren parti lideridir; kimi askeri hükümetin başbakan yardımcısıdır; kimi de bu askeri darbenin lideridir! Bu liderlerin tıpkı yıllar sonra "Çetos/cvafcya işgali olmasaydı" diyen Polonyalı general gibi "keşke ihtilaller olmasaydı" demeleri, kuşkusuz, olgunluk belirtisidir. Hepimiz yaşadığımız olaylardan dersler çıkarıyoruz. Ancak, tıpkı "olgunluk" gibi "erginlik" de liderliğin gerektirdiği niteliklerden biridir. Erginlik, yaşanan oiayları, bu olayların üzerinden yirmiotuz yıl geçtikten sonra değil zamanında, o anda, olaylar yaşanırken değerlendirmeyi gerektirir. UGUR MUMCU GOZLEM 26 kişi kaçınldı PKK'lı militanlar, Van'ın Başkale ilçesine bağlı Çakırdoğan ve Akçalı köyleriyle Dereiçi köyü Uludurak mezrasına düzenledikleri baskınlar sonucunda iki kamyon şoförüyle 22 köylüyü kaçırdılar. Edinilen bilgiye göre 60 kişilik PKK grubu, Çakırdoğan köyüne düzenlediği baskın sonunda Necip Aslan, Yakup Ertaş, Ferzande Ertaş, Kerem Gülpcr, Nihat Ertaş, Mustafa Ertaş, Tayyar Kahraman, Refık Kahraman, Salih Kahraman, Bakır Timur, Nedim Varsak ve Fener Gök ile bu köye eşya getiren iki kamyon sürücüsünü kaçırdılar. Aynı gün Akçalı köyüne baskın düzenleyen 50 kişilik bir başka PKK'h grup bu köyden Bali inanç, Abbas Yalçın, Mahmut Kahraman, Hüsnü Durmuş'u yanlannda alarak Hakkâri yönüne gittiler. PKK'lı militanlar aynı gün Dereiçi Uludurak mezrasına düzenledikleri üçüncü baskında da Sadık Şener ve Reşit Şener'i kaçırdılar. Bu arada bir süre önce uğradıkları baskın sonucu koyünden ayrılarak Van'a gitmekte olan Cafer Şen, Nizam Şen, Muhsin Şen ve Babür Şen yönetimindeki döri kamyon yolda PKK militanları tarafından durduruldu. PKK'lılar üç kamyonu daha sonra serbest bırakırken Cafer Şen'e ait olan 65 AE 979 plakalı kamyonu yakarak süratle olay yerinden uzaklaştılar. Siirt'in Eruh ilçesi yakınlarındaki Bağgöze vadisinde gece eğitimi yapan piyade eri Ender Istim, attığı el bombasının elektrik tellerine çarparak yere düşmesi sonucu yaşamını yitirdi. Bombanın elektrik tellerine çarpması sonucu meydana gelen patiamada yaralanan Asteğmen Selami Öge ile er Hamza Özşahin Siin Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındılar. Karaduman ve arkadaşlan Akbulut'a karş, oy kullanan TBMM eski Başkanı Necmettin Karaduman ve arkadaşlannın çıkışları "başanh" olarak niteleniyor. ANAP kulisinde son tur sonuçları değerlendirilirken, "Muhafazakârların son turda Akbulut'a oy vermeleri dikkate alınırsa Akbulut'a oy vermeyen 33 ANAP milletvekilinin olduğu görülüyor. Bu 33 milletvekili Başbakan Özal'ın Çankaya'ya çıkmasına 'hayır' diyeceklerdir" değerlendirmesi yapılıyor. Karaduman ve arkadaşlannın Başbakan Özal ile görüşme yollan arayarak cumhurbaşkanı adayı olmaması önerisinde bulunacakları belirtildi. Karaduman ve arkadaşlannın dışında yer alan liberallerin kararsızlıgı ise sürüyor. Liberallerin büyük bir bölümü Başbakan Turgut özal'ın her koşulda yanında yer alacaklannı belirtirlerken, bir bölümü ise Karaduman ve arkadaşlarıyla ilişkiye geçmenin yollarını anyorlar. ANAP'ta Yıldınm Akbulut'a karşı muhalefet yapan grubun önde gelen isimlerinden, eski TBMM Başkanı Ntcmettin Kaı>duman, yaptıklan mücadelenin hedefine ulaştığını söyledi. Kara (Baftarafı I. Sayfada) İki, ders işini dördüncü tura uzatmak Özal'ı "fevri tepkilere" sevk edebilirdi. tstifa etmek örneğin. Üç, Özal'a karşı olan milletvekillerinin veya gruplann her birinih gerekçeleri çok farklı. Kimi kişisel kızgınlıktan, kimi partiyi ele geçirme hesabmdan ilk turda Akbulut'a oy vermediler. Bu farklı motifteki insanlan son tura kadar oylamaya götürmek çok zordu. "Patron", niçin uyarılmak istendi? Bu soruya konuştuğumuz çok sayıda milletvekili arasında "Çankaya'ya çıkmasını önlemek için" diyen kimse yok. Aksine genel başkanın "o yüce mevkiye" layık oîduğunu belirten belirtene. Özal'a "muhaliflerin" hemen tümü, partide dışlanmaktan, karar mekanizmalanna katılamamaktan ve tüm yazgılarımn özalın iki dudağı arasma sıkışmış olmasından yakınıyorlar. Partide tabanı olan teşkilatın desteğine sahip olanlarla değil de partiye sonra katılanlarla çalıştığından şikayet ediyorlar. Bir milletvekili gözlemini şöyle aktarıyor: Genel başkanımız gnıptaki konuşmasında lngiliz Büyükelçisi'nin kendisine 1983 kasımında ANAP'ın MDP ile birieşmesi gerektiğini soylediğini aktardı. lngilizler'in istihbarallannın çok kuvvetli oîduğunu, ancak bu konuda yanıldıklannı anlallı. Bence İngiliz sefır yamlmadı. Çünkü ANAP bugün MDP'nin beyin takımıyla birieşti, bülunleşli. İspatı ortada. Başkanlık seçiminde, Özal'ın sagında ve solunda hükümet sıralannda kimlerin oturduğuna bakın, anlarsınız. Özal Ali Bozer ile Kâmran Inan'ın arasında oturuyor. Arkada da tmren Ajkotlar, Mehmet Yazarlar var. Dün 19 eylüle dek tatile füren 'Patrorfu uyarmak Meclis'te ANAP'lılar Özal'a karşı oy veren "33 ANAP1ınmn kimler oîduğunu tartışıp durdular. Benzer değerlendirmeler genel merkezde de gün boyu yapılıp durdu. "33 ANAP"h" Necmettin Karaduman ve arkadaşlan olarak olarak teşhis ediliyor. Bunlar "Kradimiz için bir şey istiyorsak namerdiz" yaklaşunı içindeler. Bu yüzden bu grup kendini "Özal'ı Çankaya konusunda uyarmakla" görevli hissediyor. Ancak bu uyarıyı da "Özal'ın Çankaya'ya layık olmadığı" biçiminde değil de "Siz giderseniz parti dağılır, ülkede kargaşa çıkar" biçiminde yapacakları belirtiliyor. Sonuç olarak Meclis Başkanlığı seçimi hem Özal'a, hem ANAP'a, hem de parti içi kanatlara önemli yararlar sağlamıştır. özal'a yarar sağlamıştır, çünkü Özal bu sayede, parti içindeki güc u n u sınamıştır. ANAP'a yarar sağlamıştır, çünkü görüntüsel de olsa parti içi demokrasiden söz etmek olasılığı ortaya çıkmıştır. Kanatlara yarar sağlamıştır. Çünkü eski dengelerin aşındığı ve yeni oluşumlara gidilmesi gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Itt^" ^.* 1TX"IIX1 (Baştarafı 14. Sayfada) 1 gol atanlar: Kadri, Suat, Bahri, Turan, Ergin, Yılmaz, Mehmet, Ergün, Aydın, Büleni, K.Mehmet, Fatih, Turgay, Güngör, Raşit. Hoçiç, Erhan, Erdal, Mirsad. SATILIK KOPEK YAVRULARI Tel.; 177 90 01 Silvan Lisesi'nden aldığım diplomamı kaybettim. Hukümsüzdür. SABAHA T NESRİN ÇETlN