02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER oluyoruz, insanlan iyileştirmeyi mi amaçhyoruz, savaşa mı hazırlanıyoruz? Cezaevindeki tutukluya radyo, müzik aleti ve daktilo niçin yasaklanır? Yazacağı mektupla, görüşeceği insan sayısını sınırlamakla nereye varılır? Genelge ve tüzuğe göre, izin almadarı koğuşa girmek suç. Yüksek sesle konuşmak suç. Disiplini ihlal edenlere engel olmamak suç. Laubali davranmak, siyaset konuşmak, uyku zamanı uyumamak, ödünç alınan kitabı yitirmek suç. Ve bir müdürle gardiyan yasakları çiğnediniz derse, ışığıruz söner. Şartlı salıverme hakkınız ölür. Bu koşullara kim dayanır, nasıl dayanır? Elbet, sabnn da sonu vardır. Gun olur, patlar. Demek ki, cezaevi sancısına son verebilmek için, bir yandan genel affı konuşmaya başlamalıyız, öte yandan demokrasimizi bize özgü suçlardan arındırmalıyız. Ve tüzükle genelgeyi çağdaş kurallarla donatıp hemen infaz mahkemeleri kurmalıyız. Cezaevindeki insanı müdürle gardiyanın insafına bırakırsak, başımızı hep aynı duvara çarparız. meleri dönemine geçmemiz ve hukümlüyu yargı güvencesine emanet etmemiz gerekir. Gözlem, sınıflandırma, ayırma ve disiplin işlemlerinin tam yürüyebilmesi, koşullu salıverme ve izin kurumlarının doğru işleyebilmesi ancak bu yolla sağlanabilir. 28 AĞUSTOS 1989 Cezaevleri tnsan îçindir Cezaevi sancısına son verebilmek için, bir yandan genel affı konuşmaya başlamalıyız, öte yandan demokrasimizi bize özgü suçlardan arındırmalıyız. Ve tüzükle genelgeyi çağdaş kurallarla dçnatıp hemen infaz mahkemeleri kurmahyız. Cezaevindeki insanı müdürle gardiyan insafına bırakırsak, başımızı hep aynı duvara çarparız. TURGUT KAZAN İstanbul Barosu Başkanı Toplum olarak, son cezaevi geriliminden doğru dersler çıkarmalıyız. Evet, sorun şimdilik çözülmüş ve bu çözum birçok insanı sevindirrniştir. Özellikle, tutuklu ve hükümlü yakınlarmın yaşadığı mutluluğu anlamak gerekir. Ama asıl önemlisi, bu soruna kalıcı, hukuka uygun ve insanca bir çözüm getirebilmektir. Eğer bunu yapamazsak, cezaevlerimiz hep patlamaya hazır barut fıçısı olarak kalır. Ve demokrasi düşmanı güçlerin iştahını kabartır. Kimi zaman istihbarat birimleri, kimi zaman iktidardaki güçler, kimi zaman başka örgütler oyun üzerine oyun kurarlar. Çünkü, bizim düşe kalka buyuyen demokrasimizde, cezaevlerinin çok özel bir yeri vardır. Toplumumuz bu durağa uğramayan siyasal mücadeleyi henüz tanımadı. Cumhurbaşkanını, başbakam, bakanlan, genelkurrnay başkanını yargüayıp hapsettiğimizi unutmayalım. Şöyle çevremize baktığımız zaman, mürekkep yalamış kim varsa, romancı, yazar, şair, hikâyeci, ressam, karikatürist, gazeteci, sinemaa, politikacı hepsinin mutlaka "içeriye" girip çıktığmı görüyoruz. Kısacası, ülkemizde dernokrasiyi savunmanın yolu bu merkezden geçiyor. Ve cezaevleri, demokrasiyi savunan herkesi çok yakmdan ilgilendirîyor. Bu nedenle, cezaevlerine sennkanlı biçimde yaklaşıp doğru çözümler bulmaya çalışmalıyız. özellikle iktidar partisi, duyarlı olmak zorundadır. Kışkırtıcı açıklarnalarla sağlıklı sonuçlar alamayız. Demokrasimizi düşünce suçları ile bir düşünce çevresinde örgüt oluşturma suçlanndan arındırmadıkça, cezaevi dramından kurtulamayız. Biz, sırf yazı yazdılar diye, insanlan BİN YIL hapis cezasına çarptırıyoruz. 10 yıl önce, lisede okurken bildiri dağıtmış çocuklarımızı, anayasayı tebdil, tağyir ve ilgaya teşebbüs suçundan mahkum ediyoruz. Şimdi doktor olmuş, mühendis olmuş demeyip yaşamlarını söndürüyoruz. Hukuku bıraktık, 146. maddeyi oyuncak yaptık. tşkencede adam öldüreni 5 yılİa kurtanyor, şiir yazana 15 yıl hapis veriyoruz. Hatta, devletin çağnsına uyup teslim olanlara zamlı ceza uyguluyor, kacanları koruyoruz. Ve aynı eylemin ortaklan bugün sivil yargıda beraat ederken, biz askeri mahkemelerin eski mahkumiyet hükümlerini çektiriyoruz. Pişmanlık Yasası'yla hukuku delik deşik ediyoruz. Sıkıyönetimin bitmesiyle anayasal dayanağı kalmayan sıkıyönetim mahkemelerini (hukuken değil) fıilen sürdürüyoruz. 500 kişilik, 700 kişilik, 1000 kişilik davaJarda haklıyı haksızdan ayırdığımızı söylüyoruz. Üstelik, silahlı sağ eylemcilerle, silahlı sol eylemciler için değişik tavsifler yapıyoruz. Ve bu olumsuzluklann toplamına "adalet" diyoruz. Unutmayalım ki, adü olmayan bir adalet huzursuzluk yaratıyor. tşte, bu temel nedene, mantık ve insanlık dışı yasaklarla, yargıdan koparılmış bir infaz eklenince, cezaevleri kaynayan kazan olup çıkıyor. CUMHURİYETTEZV OKURLARA... OKAY GÖNENStN Genelge konusu Bilindiği gibi, cezaevi olaylan hep 1 Ağustos Genelgesi denilen belge üzerine patlak veriyor. Acaba, bu niçin böyledir, hepimizin bilmesi gerekiyor. Çok ilginçtir, söz konusu gtnelge ve tüzükte yer alan kurallar, E tipi cezaevlerinin büyük çoğunluğunda uygulanmıyor. Bu cezaevlerinin hepsinde radyo var, ısıtıcı var, çay yapılır, dışarıdan yiyecek alınır. Tutuklu dilediği kadar mektup yazar. Biz, bu söyledikleriraizi bizzat gonip yasadık. Ama gün olur (her nedense) bir yerde tüzük anımsanır. Hemen patlamaya hazır barut fıçısı ateş ahr. Tartışmalar ve açıklamalar birbirini kovalar. Gerilim tırmanır. Içerideki insanın yaşamı üzerine oyunlar oynanır. Demek oluyor ki, önce oyuna açık olan bu düzenleme kaldınlmalıdır. Tüzük çağa ve hukuka uygun kurallara kavuşturulraalıdır. İnsanca olmayan yasaklar son bulmalıdır. Ve olaylar patlak verdiği zaman, kışkırtıa açıklamalardan kaçımlmalıdır. Tutuklular basit bir ısıtıcı isterken, tüp istiyorlar diye tozu dumana katmak, ölüm için seçilmiş fedailer masalına sarılmak doğru değildir. Örneğin, biz Aydın Cezaevi'nde tup isteyen bir tek insana rastlamadık. Radyo, mektuplaşma, basit ısıtıcıya kavuşma, dışarıdan gelen yemeği alma gibi insancıl istekler dışında, politik sayılabilecek hiçbir istek öne sürülmüyordu. tşte tüzük, bu insancıl gereksinimleri karşılayabilmelidir. Tutuklu toplumsal kişiliğini geliştirebilmeli, manevi varhğını zenginleştirebilmelidir. Dilediği kadar mektup yazabilmeli, müzik aleti çalabilmeli, süt ısıtabilmeli, yeteneği varsa roman yazabilmeli, açık göruş yapabilmelidir. Bizce, bakanhğın başlattığı çalışmalar Türkiye Barolar Birliği'ne yollanmalı ve bütün barolardan görüş alınmalıdır. Birbirimize hoşgörü ile bakmaktan ve demokratik tartışma ortamı yaratmaktan korkmayalım. önce, bu tüzuğıi sağlam temeller üzerine oturtalım ve sonra infaz mahkemelerine giden yolları açalım. Cinayet ve Sonrası M Yargısız infaz Bilelim ki, cezada zındancılık dönemi gerilerde kalmıştır. Bir zamanlar mahpus, toplumun dışladığı insandı. Dört duvar arasına atılır, unutulurdu. Ama artık cezaevleri Dostoyevski'nin "ölüler Evi" olmaktan çıkmıştır. Mahpus da bir insandır. tnsan gibi yaşama hakkı vardır. 1777'de Howard'la başlayan bu eğilim bütün dünyayı sardı. 1773'te Bedfordshire şerifi seçilen John Howard 1777'de "Cezaevlerinin Durumu" adlı kitabıyla derin yankılar yarattı ve infaz anlayışında köklü değişikliklere yol açtı. Bu anlayışla birlikte, ceza adaleti ve kanunilik ilkesi yepyeni boyutlar kazandı. Artık, cezada adalet hükmü vermekle bitmiyordu. tnfazın da, yargıç tarafından izlenmesi gerekiyordu. Ve bu yol cezada kanuniligi sağlayabilmenin bir yolu olarak kabul ediliyordu. Çünkü, cezanın adaletli olup olmadığı, kanunilik ilkesine uyup uymadığı infazda kendini gösteriyordu. Eğer bu dönem yargıdan koparılıp idareye bırakılırsa, yasaya aykırı bir ceza infaz edilmiş olabiliyordu. Nitekim, 1935 Berlin Kongresi'nden bu yana, yargının infazdaki yeri arttı. Daha 1931'lerde ttalyan Ceza Yasası infazda yargının gözetimini kabul etti. Fransız Ceza Usul Yasası da "ceza uygulama yargıçlığı" kurumunu getirdi. Bizim de, infaz mahke Adaletsiz adalet Cezaevi konusunda eğrilerle doğruları birbirine karıştırmayalım. Siyasal mücadele veriyorlar deyip başımızı kuma sokamayız. Koşulları bulunmayan yerde, durup dururken mücadele bayrağı açılmaz. Çağdışı kurallar Tüzüğe ve genelgeye bakıyoruz, BM'ce onaylanan asgari sCandartlaria hiçbir ilgisi yok. Örneğin, "iç güvenlik elemanlarının her gun yakın mücadele eğitimine tabi tutulmalan" emrediliyor. Peki ne EVET/HAYIR OKTAYAKBAL OKURLARDAN Atamalarımız yapılsın Resmi rakamlara göre ülkemizde 2.5 milyon işsiz var. Bu da nüfusumuzun yüzde beşi gibi bir rakamı oluşluruyor. Bunlara ek olarak gelen Bulgarlar ve her yıl mezun olan yüksekokul diplomalı işsizler, Irak'tan gelen Peşmergeler. Beş kişinin alınacağı bir sınav açıltnca beş yüz kişi girer. Ne olacak bunun sonu. Geçenlerde gazetede okuduk. ÖSYM tercihinde ilk on terdh arasmda eğitim ve fen fakultelerini tercih edenlere karşıhksız burs verilecekmiş. Peki bunlar okulu bitirince ne olacaklar? Okullarımızda yeterli sayıda öğretmen yokken, yeterlik sınavı açılır ve çok az bir sayıda, örneğin her branş için 50 öğretmen alınır. Geriye kalan açık kadroya ise yedek öğretmen adı altında diişük ücretli lise mezunlan alınırlar. Aslı boş bekletilirken yedek öğretmen niye? Hem YÖK niye kuruldu. Üniversüelerimizin seviyesini yükseltmek için değil mi? Yedi yılda seviye yukseltilmediyse YÖK ile övünmek niye? Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol eğitimde yaptığınız birçok olumlu değişiklikten sonra sizden beklenen ve binlerce mezun adayın ayrıca ailelerin dileği bu yanhj uygulamanın kaldınlması ve bizlerin okulu bitirdikten sonra atamalarımızın yapılmasıdır. Yurdun her yerinde öğretmenlik yapma sözü geçen tesislerde görevli veya bu hizmetlerle ilgili personelin PTT'ye kadrolanyla birlikte intikal edebileceği, ancak intikal eden kadrolu veya sözleşmeli personelden TPT'den almakta olduğu aylık veya ücretleri intibak ettirildlkleri gorevlere ait aylık Gazetenizin 19.8.1989 tarihli veya ücretten yüksek olanların nüshasında vayımlanan "NE farklı aylık veya ucretler TRT NE PTT SAHİP eşitleninceye kadar almakta ÇIKIYOR" baslıklı yazı incelenmiştir. oldukları aylık ve ücretleri almaya devam edecekleri amir Radyo ve Televizyon Verici hükmunu kapsamaktadır. İstasyonlarının Posta, Telgraf Bu itibarla, TRT'den PTT'ye ve Telefon tşletmesi Genel geçen söz konusu personele bu Müdürlüğü Tarafından madde hükmüne göre ödeme Kurulması ve tşletilmesi ile yapılmaktadır. Bazı Kanunlarda Değişiklik Bilgilerinize saygılarımızla arz Yapılması Hakkındaki 3517 ederiz. sayıh kanunun geçici 2nci PTT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ maddesi; geçici birinci maddede aşkıyla yanan bizleri daha fazla boşta gezdirmeyiniz. ÖĞRETMEN ADAYLARI ADINA is Sokağı cinayetini kim işledi? Bu hasta kafa kimseye yabancı değil. Elli yıl önce Berlin'deydi. Bazen bir yetkili olarak görünüveriyor, bazen bir politikacı, bazen ülkücü bir militan. Son cinayetin bizler için, ülkemiz için simgesel anlamı büyük. Çağdaş uygarlıkta bu cinayetleri işleyen ve işlemeyi düşünebilenler çok azınlıkta kalmalı. Toplum olarak bu hasta kafalann üstüne var gücümüzle gitmelfyiz. Bu nedenle cinayetten sonraki gelişmeler önemlidir. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, dün cinayete gösterdiği tepkiyle çağdaş bir görev yapmıştır. Ya diğer yetkililer? Yalnızca aydınlar, sanatçılar değil tüm siyasiler, tüm yetkililer kitaba sahip çıkarak ülkemizin çağdaş uygarlığa doğru bir adım daha atmasına katkıda bulunmak zorundadırlar. Mis Sokağı cinayetini işleyenler yakalandı. Ama bundan böyle bu hasta kafalann başka cinayetler işlemelerine engel olmak, bu ülkenin geleceğini düşünen herkesin görevidir. Bunun somut alanı bugün Mis Sokağı'dır. Kitap yine Mis Sokağı'nda yerini almıştır. Her gün Mis Sokağı'ndayız. • Son günlerde fısıltı gazetesinin en önemli malzemesl yine basın oldu. Her çevreden insan birbirine, "Şu gazete satılmış, bu gazete el değiştirmiş" diye aktanp duruyor. Bize de çok soru geiiyor. Bu tarz pazarlıkların olup olmadığını bilecek durumda değiliz. Ancak fısıltı gazetesinin bu kadar basın dedikodusuyla yüklü olması en azından sağlıksız bazı durumlann işareti diye nitelenebilir. Genellikle basın sektörünün mali sıkıntılan sürmektedir. Ne tiraj, ne de prestij sorunu çözülebilmektedir. Bu bulutlu ortamda işadamı Asil Nadir'in sahip olduğu gazete ve yayınlara büyük bir gazeteyi daha katmak amacında olduğu söylentisi geniş bir rahatsızlık yaratmaktadır. Ülkemizde basında tekelleşmeyi önleyen bir yasa bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir tekelleşmenin önüne yalnızca bir tek engel çıkabilir: Kamuoyu. Basından öç alma duygusunu yitirmedikleri anlaşılan iktidar çevrelerinin bu gidişten memnun olmadıklannı söylemek güç olacaktır. El Öpmek, Öptürmek!.. Babanızın, annenızın, büyükbabanızın, anneannenizin, yaşlı yakınlarınızın elinî öpmek doğal bir davranıştır. O da bayram günlerinde ya da uzunca bir ayrılıktan sonra kavuşma sırasında ya da ayrılma anlarında... ANAP iktıdarında bir alışkanlık haline getirildi el öpmek... Sayın Evren el öptürüyor, Bay Özal el öptürüyor, Bayan Semra el öptürüyor. Kimler mi el öpüyor? Koskoca milletvekilleri, sporcular, daha daha kimler! Televizyon ekranında gördükçe kızmalı mı, gülmeli mi, ne yapmalı bilemiyorum... Bir milletvekili on binlerce yurttaşın vekilidir, temsilcsidir. Yaşı en az otuzdur. Böyle bir insan kendine nasıl yakıştırır el öpmeyi, iki büklüm eğilerek Başbakan'a saygılar sunmayı? Bu kişilere oy verenler bakalım Bay Özal'ın elini şapur şupur öpmesini isterler mi? Namık Kemal'in bir dizesini anımsıyorum: "Kimi görsek etekleriz." El öptüren kendıni çok çok büyük bir kişi sayıyor ki hiç sıkıntı duymadan elini öptürüyor. Ya öpen? Kimdir Bay Turgut Özal? Bir elektrik mühendisi, bir işveren sendikasının yöneticisı, Sabancı'nın eski bir görevlisi... 1977"de MSP'den Izmir adayı olmaş, seçilememiş. Radyoda, TV'de MSP'li olarak konuşmalar yapmış. Demirel'in Planlama Müsteşan'yken Takunyalı Kardeşler'in ağabeyi olarak ün kazanmış. Bay özal'ın 6İini kimse öpmesin mi? Öpsün! Kimler mi? Oğlu, kızı, damadı, torunları, yeğenleri... Bayramlarda gelir, elini öper alınlarına koyarlar.Ama yaşı kırkı bulmuş bir milletvekilinin durup dururken el öpmesi, en ilginci de Bay Özal'ın bir milletvekiline öpsün diye elini ağzına uzatması ilkelligin bir örneği değil midir? Geçen akşam TV'de GalatasarayFenerbahçe maçını izledik. Fenerbahçe 32 üstün çıktı, Başbakanlık Kupası'nı aldı. Bir de ne görsek, Fenerbahçeli oyuncular armağanlan alırken birer birer özal'ın elini öpüp başlanna koymazlar mı? Yıllardır maç izlerim, maçlarda üstün çıkanlara verilen armağanlan alanlann resimlerini, filmlerini seyrederiz, başbakanın, bakanın elini öptüğünü görmedim. Geçmişin ünlü futbolcuları kendilerini böyle durumlara sokmazlardı. Zeki'nin, Nihat'ın, Fikret'in, Hakkı'nın, odönemin başbakanının elini öptüğünü gören var mıdır? Varsa çıksın söylesin. Ben eski bir Fenerbahçeli olarak SarıLacivertli futbolcuların Bay Özal'ın elini öpmelerini üzüntüyle izledim. Bir arkadaş anımsattı. Fenerbahçe'nin eski başkanı imiş el öpme çığrını açan; ondan sonra belki de başkanın isteğı üzerine, oyuncular da armağan alırken Başbakan'ın elini öpmeye başlamışlar! Neyse ki Galatasaraylı futbolcular, Fenerbahçelilerin düştüğü yanılgıya kendilerini kaptırmadılar, Başbakan'ın yalnızca elini sıktlar. Yanm yüzyıllık Feneıiiliğimden utanmadım desem yalan olur. Ya Bayan Semra'ya ne demeli? O da elini öpsünler diye uzatmıyor mu iki de bir! Hem de milletvekıllerine, partililere!.. Onlar da öpüyorlar. Bayanların eli öpülür. Öpülür ama öptükten sonra başa götürülmez! Bu en azından o bayana karşı saygısızlıktır, o bayanı kendinden yaşlı bulmaktır. Bakıyorum, Bayan Semra^ nın elini öpenler sayın papatyanın oğlu olacak yaşı çoktan aşmış insanlar... Namık Kemal yıllar önce bu tür görünümlere çok tanık olmuş. Bu yüzden yazmış o unutulmaz dizeleri: "Edepsizlikte tekleriz Kimi görsek etekleriz" El öpmek derken yakında etek öpme alışkanlığı da çıkarsa görün o zaman manzarayı!.. Hele bir de Çankaya'ya çıkarlarsa bayanla bay!.. Herhalde el öptürmeyi bırakır, ceketJerinin, entarilerinin eteklerini sunarlar 'edepsizlikte tek' olanlara... Bilmem o günleri de görür müyüz? PTTden açıklama ITU VAKFI EĞİTİM TESİSLERİ İŞLETMESİ GÜZ DÖNEMİ KURSLARI İngilizce eğitimi: Diı okulu (740 saat toplam süreli, haftada 25 saatlik yoğun eğitim) Meslek kursu (740 saat toplam süreli, haftada 25 saat İng+Basıc+Cobol eğitimi) Yaygın eğitim (Başlangıçtemetortaıleri olarak her biri 106 saatlik süreli haftada 9 saatlik gündüzgecehafta sonu prograrnlan) Konuşma kulübü (İngilizce pratik yapma olanağı veren serbest program) Bilgisayar eğitimi r LUNA NAKLİYAT VE TİCARET LTD. ŞTİ. 21.8.1989'dan itibaren yeni adresimiz: PANEL Konusu : Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlikve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ile Yönetmelikleri : Etap Marmara Oteli Balo Salonu :29 Ağustos 1989 Saat ia0018.00 PANEL 18.0020.00 KOKTEYL : Mali Müşavirler Muhasebeciler Birliği İstanbul Şubeleri Koordinasyon Kurulu : 576 77 26 144 57 62568 50 67 Adres: İTÜ Vakh, İTÜ Maçka Kampusü MedikchSosyal Karşısı M 143 16 27 143 31 0CV2775447 Temel eğitim (24 saat) BASICFORTRANPASCALC'ye GİRİŞC (51 saat) ^JBASE PLUS VE LOTUS 123 paket programları (30 saat) ?>OĞUN PAKET PROGRAM SEMİNERLERİ (özel gruplar için) Kayıtlar 1 Eylül 1989da başlayacaktır. Büro + İhr.Deposu: Değirmenbahçe Sok. No: 4 Yenibosnaİstanbul Tel: 551 551 551 551 82 74 62 66 59 551 76 93 36 551 59 65 79 551 73 35 83 551 55 88 Yeri Tarih Düzenleyen IrtibatTel 552 01 46 552 04 39 552 03 55 552 03 25 Fax: 551 09 79 İhracat 552 02 73 İhracat Tlx: 28695 İhracat 28697 İthalat Sayın müşteri ve dostlarımıza duyurulur. 8 aylık bebeğe bakabilecek, Koşuyolu civarına yakın oturan kültürlü bayan aranıyor. Tel: 144 04 23 Saat: 1317 arası EKSPRES DAKTİLO Tez ve daktilo işleriniz için hizmetinizdedir. Tel: 160 08 67 BÜTÜN ÖĞRETMENLER İngiliz, Deneyimli ve Profesyonel LIŞKUR SÜRÜCÜ KURSU Trafikte sınava girmeden ehliyetinizi bizden alın. Aracınızı güvenle kullanın. 3he Kursların Baslama TartHen Gunduz 4Eylul1989 Ak$am 4 Eylul 1989 Haftasonu 9Eylul1989 İSTANBUL Tel.147 09 83152 82 7172 RumelıCad No 92ı4ZekıBeyApt OsmanbeyISTANBUl ANKARA Tel. 135 30 94135 23 97 Selanık Cad. No 8 Kal 5 KızılayANKARA FRANSIZCA YOĞUN DİL KURSLARI FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ İstıklal Cad. 8 Thksım Tel: 144 44 91 149 48 95 YAZ DÖNEMİ 4 Eylül11 Ekim Kayıtlar: 31 Ağustos, 1, 2 Eylül lüm çorap ve kravat çe§itieriyle 19891990 kı§ sezonuna hazır olduğunu bildirmekten kıvanç duyar. Sizlenden 5den süreklı tatepler üzerine 43/44 ve 45/46 boyiarda çorap üretımimiz başlamtştır. KADIKÖY 336 02 79 336 02 06 MALTEPE 352 24 21 ERENKÖY 359 30 68 IRT. 363 77 86 Zamanının kıymetini Mlenier için gynubiriik Prag... Maça böyle gidilir! • • • • • Sabah 830, özel Boeiıtg 7Z7 ile İstanbulilan Prag'a uçu? Prag'da öjte yemeği Rezenrasyonlu maça giriş Maç sonraa Prag'da akşam yemeği »e sehir tıını Gece geç saatte yine özel Boeinç 727 ile İstanbul'a Aynntılı bıigı ve rezervasyon ıcin BODRUMTOUR TURİZM TİCARET VE SANAYİ »4İSTANBUL (1) 134 51 83, AHURA (4) 167 26 16. İZMİR (51) 19 91 04. ANTALYA (31) 12 66 92 Not. Ankara, Izmır ve Antalyadan gelecek sporseverter tçın ıstemrse transferler yapılabıhr BOORUMTOOR V t TUR «JRUPA HAMH VaLARI BİRER KAWLA KURUU)$UOUR Bomonti Fınn Sofcak No:43 Sişlilstanbul Tel: 130 06 82147 52 37 Soydaşlarımızı hem aç açık bıraktık hem de fahişeliğe zorladık Bulgaristan' dan gelen göçmenlerle ilgili iddialar ayyuka çıktı. SOKAK olaylan yaşayan kadın göçmenlerle konuştu: "Gece ikide odamıza giriyorlar Doğu'da askerlikten kaçanlar: " Ne asker ne korucu olmak istemiriz." Heavy MetalTürkiye ' de "Üzerinize işemek istiyorum" Eşkıyaya Sevdalananlar : "Kocan APO'cu diyorlar." ÜTMAYIN Eşcinseller zincirlerini kırıyor. ^lfB """** lfl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle