19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 TEMMUZ 1989 Dİ/İ YAZI CUMHURİYET/7 Gökyüzü birden çatırdadı Org. Demirel'in anıları 14 ağustos sabahı başlayan 2. Kıbrıs Burış Harekâtı, bütün cephelerde büyük bir hızla gelişmişti Kıbrıs'a Nasıl Çıktık? Hazırlayan: Erbil Tuşalp Saat 10.30 olmuştu. Tuğgeneral Borataş ielefonla aradı. Bora Özel Görev Kuvveti'nin hazır olduğunu bildiriyordu. Telefon başında heyecan ve tereddüt geçirdikten sonra "Durum elverişli mi?" diye sordum. Doğruladı. Ben de "Harekâta başlayalım" dedim. Uzun askerlik hayatımda beni en çok heyecanlandıran, bu iki kelime ve bundan sonra yaşadığım dakikalar olmuştur. 6 Kolordunun iıst makamiarına sunduğu planlarda yapılan en büyük değişiklik, doğuya doğru yapılan taarruzun, özellikle Larnaka'ya doğru olan çıkıntısının sınırlandırılmasıydı ve yalnız Timbu'yu içtne alan bir çizgiye do|ru geriye alınmasıydı. Taarruz planının ufak ladillerle lasdik edilmesinc sevinmiştik. Esasında icraal safhasında harekât, taktik ve stratejik icaplara göre uygulanıyordu. Hiçbir harekât önceden planlandığı gibi yürümüyordu. Üst makamlann planları tastik etmeleri, onlann harekâtın sorumluluğunu her yönü ile ast makamlara bıraktıklan intibaını uyandınyordu. 14. ve 49. alaylann yaya birlıkleri banşta kazandıkları üstun beden kabiliyeti ıle ağustos sıcağında gece ve gündüz durmadan ilerliyorlardı. Birliklerimıan durup dinlenmeden ileriemeleri, her türlü takdirin üstundeydi rin sonunun nasıl bağlanacağını bilemiyordum. Herhalde taarruz başanlı olacakt:. Bunda şüphem yoktu. Fakat asıl sorun taarruzun yıldırım hızıyla gelişmesi ve kayıplanmızın az olmasıydı. Acaba taarruzumuz kaç kişiye mal olacaktı? Belki herkes bunu düşünüyordu. Ertesi gun eereyan edecek savaşlarda neler olacaktı? Cephede savaşanlar kendi hayatlarından ziyade, evlerinde bıraktıkları annelerini, eşlerini ve çocuklarını düşünüyor ve uyuyamıyorlardı. Aradan iki saat geçti. Hafifçe terlemiştim. Sıcağın değil, fecirle beraber başlayacak taarruzun heyecanı içindevdim. Aracın kapısı vuruldu. Kalktım. Kurmay Başkanı alçak sesle 'Zafer" diyordu. Giyindim, silahımı kuşandım. Saat 04.40'tı.7' bi dağılmalarına, kıtalanndan uzak kalipsaklanmalanna nıeydan \ermemek istiyorduk. Öğleden sonra Kolordu Komutanı Orgeneral Krsin Karalepe ve İngiliz Tepe'nin düşüp düşmediğini teletonla sordu. İki tepenin de Beklediğimiz an gelmiş, 14 ağustos sabahı düştüğünü kcndisine bildirdim. güneş, bizim için bir zafer sembolü gibi yaSavaş ve diplomasi vaş yavaş yükselmeye başlamıştı. Düşman mevzilerindeki büyük heyecaıılaBedrettin Paşa, savaş alanındaki çarpışmarı ve kopan kıyametleri görürgibi oluyordum. larla diplomatik görüşmelerin uyumsuzluğu Sığınacak yer arıyorlardı. Düşman subay ve konusunda ender örneklerden birini de şöyle erlerinin canlarını kurtarmak için derelere sıanlatıyor: ğındığını, silahlarmı bıraktığını veya son sü"tkinci Banş Harekâtı'nın başlangıç günü ratle sağa sola kaçıştıklarını tasavvur ediyordum. Halbuki taarruzumuzdan önceki gün olan 14 ağustos sabahı, her zaman olduğu gilerde düşman mevzilerinin yüksek tepelerin bi, birçok talimname maddeleri gözlerimizin de kadın kılıklı düşman askerlerinin bizim önünde canlanıyordu. O sabah ileri hatlardan mevzilerden görülecek gibi oynadıklarını dür muntazam haberler alıyorduk. Düşmanın kıbünle seyretmişıik. Artık bugün a>nı man/'a yıboyu. Bufomento Kalesi, Kutsovendi, İngiliz Tepe, Karatepe, Hamidmandırası kesimraları göreceğimizi sanmıvordum. lerinde sarsıldığım ve geri çekildiğini duyuyorduk. O anda yanımda bulunan vefakâr kaHeyecan veren iki kelime rargâh subayı arkadaşlanma şunu söylediğimi hatırlıyorum: Saat 10.30olmuştu. Tuğgeneral Borataş te Arkadaşlar, düşman geniş bir cephede lefonla aradı. Bora Özel Görev Kuvveti'nin hazır olduğunu bildiriyordu. Telefon başın sarsılmaktadır. Zafer çok kısa bir zaman sonda biraz heyecan ve tereddüt geçirdikten sonra ra yine bizim olacaklır. Düşmanın oyalama mukavemeti vaplığı anlaşılmıştır. Düşmanın "Durum elverişli mi?" diye sordum. Doğrugerilerde ikinci bir mukavemel hatlında tutulladı. Ben de "Harekâta başlayalım" dedim. masına mevdan vermeden süralle ileri hareL'zun askerlik hayatımda. beni en çok he kete geçmemiz lazımdır. Bunun için aleşkes yecanlandıran bu iki kelime ve bundan son emrinin birliklere ulaştırılmaması önemlidir. ra yaşadığım dakikalar olmuştur. 39. Tümen' Çiinkü talimnameler bö>le demektedir." in çevik taarruz grubunu, iki kelime ilesavaşa, taarruza ve ölüme sevk ediyordum. Bedrettin Paşa, Bora Özel Görev Kuvveti Inanlı ve ınutluydum. Çevik kıtanın başın Komutanı General Hakkı Borataş'ı özlemişda çok güvendiğimiz General Borataş bulu ti. Onu 13 ağustostan beri görmüyordu. Gözü nuyordu. Çevik kıtada bulunan subayların kulağı general Borataş'ın "harekât başanyla hepsi 20 temmuzdan beri savaş tecrübeleri ka bitti" haberindeydi. zanmışlardı. Bora Özel Kuvveti, savaş tecrüSerdarlı'dan gelen kötü haberler olmasa besi olmayan ve sonradan katılan erleri geri ikinci harekâtın da başarıldığına tanı olarak de bırakmıştı. Erlerin ilk harekâtta olduğu gi inanabilecekti. giliz Tepe'nin gerilerine dalıyorlar, Lefkoşa'nın önemli hedeflerine taarruz ediyorlardı. 06.30'da bizim tümenin topçusu atcşe başladı. Arada da bir gök gürültüsünden daha büyük pallamalar duyuluyorau. 15 ağustos akşamına doğru birliklerimizin taarruz hedefine varmalanyla ilgili tahminlerimiz gerçekleşmişti. Mutluluğumuz sonsuzdu. O ana kadar bir şey yiyememiştik. Ara sıra içtiğimiz birkaç matara su ve döktüğümüz ter şimdi semeresini veriyordu. O akşam Dikomo'da kısa süreli bir uykudan sonra 15 ağustos sabahı erkenden kalkarak, Serdarlı'ya geldik. Yolumuzun üzerinde bir gün önceki savaşlardan ölmüş, yanmjş ve tahrip edilmiş düşman birliklerinin artıklanna rastlıyorduk. Tahrip edilmiş toplar, tanksavar silahları görünüyordu. Bizim kariyerlerimizden birisi de düşmanmın bir tanksavar topundan tam isabtt almış, ik er şehit olmuştu. kazandıkları üstün beden kabiliyeti ile o temmuz sıcağında, gece ve gündüz durmadan ilerliyorlardı. Birliklerimizin sağa sola bakmadan, yağma ve talana kanşmadan durup dinlenmeden ileriemeleri her türlü takdirin üstündeydi. Birliklerimiz Rum köylerini tarayarak, terk edilen kamyon, romörk ve bisiklet gibi araçlara binerek durmadan ilerliyorlardı. 5 ağustos, öğle saatleri 15 ağustos günü öğle üzeri Magosa kıyılarına dayanmıştık. 14 ağustosta Serdarh'yı ele geçiren tugay, Rum koylerının arkasından dolaşarak Magosa'nın kuzey kıyılarına dayanmıştı. Magosa'nın kuzey kıyılarına ulaşan birliklerden başka Lefkoşa'da da çarpışan birlikler vardı. Şehir muharebesi yapıyorlardı. Ama her nedense şimdi Güney Kıbrıs'ta kalan ve dünyanın her yanı ile konuşabilecek tekniklere sahip telekomünikasyon merkezi, Merkez Bankası ve elektrik üretim merkezi gibi önemli askeri hedeflerin ele geçirilmesi düşünülmemişti. Düşmana bırakılan en önemli yerlerden biri de Lefke'deki bakır cevherleriydi. Gevherleri işleyen fabrika alınmış madeni almak düşünülmemişti. Girne'den Aykuruş'a kadar bütün kıyı boyunda komrolü elimize almış, kuzeyimizde emniyeti tesis etmiştik. 19 ağustosa Kolordu Komutanı Korgeneral Sayın Nurettin Ersin'le beraber helikopterle birliklere veda ziyaretine başladık. Veda ziyaretleri 26 ağustos kadar sürdü. 27 ağustos sabahı Korgeneral Ersin'i Kırı Havaalanfndan uğurladık. Esasen 22 ağustostan beri Kıbrıs Barış Kuvvetleri Komutanlığı'na Tıilen başlamıştım!' Zafer veya temel Bedrettin Paşa tümeninin muharebe idare yerınden duruma şöyle bir baktı. Tümen karargâhı Dikoma köyündeydi. Taarruz mevzileri birkaç kilometre ileride kuzeyden güneye uzanıp gidiyordu. En kuzey de Bofomento kalesi, en güneyde Koçoro sırtları, Hamidmandırası ve Lefkoşa görünüyordu. Düşmanın elinde bulunan tepenin adı Ingiliz Tepe'ydi. Taarruzun eli kulağındaydı: "13 ağustos günü akşamı geç vakitlere kadar kolordu karargâhında son durum gözden geçirilmiş, Ankara'dan, Genelkurmay Başkanhğı'ndan gelen Tümgeneral Hasan Sağlam, bir an önce emirleri tebliğ edip Tüıkiye'ye dönmekte acele ediyordu. Bu generalin çok heyecanlı olduğu dikkati çekiyordu. Toplantıdan sonra saat 21.0O'de taarruz emirlerini vermek için Dikomo'ya döndüm. Saat 24.00 sularında komuta aracına giderek, uyumaya çalıştım. Ertesi gün için parola "zafer veya temel" idi. Zafer taarıuz, temel ise bekleme demekti. Gece uyku tutmamıştı. Bunca sıktntıl: gunle Karargâh Serdarlı'da Karargâhımız 09.30'da Serdarlı'ya geldi. Serdarlı yol çıkışında polis ev leri, mücahit kışlaları bir gün önce Rumlar tarafından yakılmış ve yıkılmıştı. Tuğgeneral Borataş komutasındaki Bora Özel Görev Komutanı 14/15 ağustos gecesiıy bu bölgede geçirmiş, sonra da o sabah 06.00'da tekrar, verilen emirler gereğince Gönendere üzerinden Lefkonuk ve Trikoma istikametinde dalmaya devam etmişti. Taarruzu beklerken... Bedrettin Paşa saat tanı O5.3O'da gözetleme yerine çıktı. Garip duygular içindeydi. Kimi zaman "gurur" diyordu, kimi zaman da "heyecan" içinde bulunduğu duruma, ikinci harekâtın başlamasını beklemekten sıkılnııştı: "Tarih boyunca bizler gibi nice komulanlar bu alaca karanlıklarda sabahlara kadar taarruz saatini beklemişlcr, dualar elmişler ve şehit veya gazi olmuşlardı. Biz de onlardan biri oluyorduk." "Zafer bugün yine bizim olacak" diye düsünürken başını gökyüzüne kaldırdı. Duygulandı mı heyecanlandı mı pek anlayamadı. "Iskenderun'da bıraktığım eşim ve çocuğum aklımdan çıkmıyordu. Sabahın bu erken saatinde onlar uyuyorlardı. Belki rüyalarında bizleri görüyorlardı. Bizler de burada onları meleklerin himayesine terk ediyorduk." Savaşın ilk işaretini gün ağanrken gördü Demirel Paşa: "Gökyüzü birden çatırdadı. Uçaklarımız gelmişti. Belirsiz aralıklarla ikişer ikişer İn Düşmanın oyalamalan Tümen karargâhımız 15/16 gecesini Serdarlı' da geçirdi. Ertesi gün, 16 ağustos günü, Bora ÖzeJ Görev Kuvveti ile yakından irtibat sağlamak için ileriye Lefkonuk'a hareket etti. Tümenimizin karşısındaki düşman 14 ağustostan beri oyalama muhabereleri yapıyordu. Bu bakımdan birliklerin son derece süratli hareket etmeleri gerekiyordu. Piyade birliklerimizin Bora Özal Görev Kuvveti'ni takip etmeleri mesele olmuştu. 14. ve 49. alaylann yaya olarak motorlu birlikleri takip etmeleri sanki bir mucizeydi. Bu yaya birlikler banşta SLHECEK Bir Büyükelçinin Hatıra Defteri Kaçınılınaz istifa haftadan bu yana son derece kötü şartlar altında bulunmasına karşın Türk hükümetinin bu diyaloğun kesilmeyeceği doğrultusundaki ümitlerini koruduğunu söyledi. Bu nedenle de Bakanlar Kurulu toplantısını yanda bırakarak benimle görüşmeye geldi. Ancak kendisine verdiğim resmi yanıttan sonra Yunanistan hükümetinin bu diyaloğu arzu etmediğinin anlaşıldığını söyledi. KOS.V1ADOPULOS" Ve Kosmadopulos, aynı günkü anı sayfasını şu cümleyle bitiriyor: "Elçilikteki büroma gittim. Kişisel eşyalarımı topladım. Çekmecelerimi boşalttım." Kosmadopulos, 18 Temmuz 1974'te, o günkü yerli ve yabancı basında çıkan haberleri işlemiş anı defterine. Bunlardan Assosieted Press şöyle diyordu: "Atina Kıbrıs'taki operasyon sürüyor. Yunan Silahlı Kuvvetleri, teyakkuz durumuna geçtı. Trakya'da savaş mevzileri kuruldu. Ankara'da Yunanistan Büyükelçisi'nin istifa ettiği öne sürulüyor. Nedenleri henüz açıklık kazanmadı. Ancak edinilen bilgilere göre büyükelçi, askeri yönetimin Kıbns %e Türkiye konulannda izlediği siyaseti protesto etmek için istifa etti" Bu arada Yunan basınından da alıntılar yapan Kosmadopulos, Hasan Esat Işık'ın şu açıklamasına yer vermiş: "Benim şahsi kanaatime göre. Yunanistan büyükelçisi, Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluk ilişkilerine inanan bir kişi. Son gelişmelerin kendisini etkilediğini ve üzdüğünü sanıyorum!' Büvükelçi Kosmadopulos, istifa raektubunu ikttiğinden bu yana üç gün geçmiş, hâlâ yanıt alamamışlı. 19 temmuz tarihli anı defterine şövle yazıyor: 19 Temmuz 1974 Sabah sabah Atina'dan özel bir telgraf aldım. Ailem, almış olduğum istifa kararımı kutluyor. Ancak benimle telefonda konuşan Dışişleri Bakanlığı'nın kalın cüsseli memuru aynı fıkirde değildi. Ayın 16'sından bu yana istifa etmek istediğimi bilmesi gerekirdi. Bana (ciddi) olup olmadığımı sordu. Ona telefon ahizesinden bağıra bağıra, şaka niyetli teleks mesajlannın altına imza atma alışkanlığımın olmadığını söylemek zorunda kaldım. Ve tek isteğimin istifamın derhal kabul edilmesi olduğunu anımsattım. Bütün gün Türk filolarının hareket halinde olduğunu bildiren haberler geliyordu. Askeri ataşemizden bana sürekli bilgi vermesi için ricada bulundum. Bana o gun öğlen saatlerinde Türk filosunun Mersin limanından hareket ederek bilinmeyen bir yöne doğru yol aldığını haber verdi. Atina'dan ses seda çıkmıyordu. Tek bir bilgi dahi verilmiyordu. Bizim için Yunanistan büyük bir boşluk haline gelmişti" sıkıyönetimi ve sonrası 1974 Uzatmalı sıkıyönetim da, hükümet önce sıkıyönetimin iki ay süreyle 14 ilde uzatılmasını ve Antalya'da da iki ay süreyle sıkıyönetim ilanını isterken, kararını değiştirerek sıkıyönetimin 10 ilde 1 ay süreyle uzatılmasını ve Antalya'da kaldınlmasını ıstedi. Ancak baştaki bu niyet sonraları sürmedi ve sıkıyönetim iki kez 10 ilde, 9 kez de 4 ilde olmak üzere M kez uzatıldı. Kıbrıs olavları nedeniyle ilan edilen ve kısa sürmesi lasarlanırken 1 yıl 15 gün süren sıkıyönetimin, günlük yaşamda halk tarafından hissedilmediği sık sık belirtildi. Sıkıyönetimi uzatma göruşmelerinde de, en azından başlangıçta, siyasal partiler arasında görüş ayrılıklarına rastlanmadı. Ancak tum sıkıyönetim döneminin güllükgülistanlık geçtiğini söyleme olanağı da yok. olarak Bakanlar Kurulu'nca göriilmekle midir?" Bu soru gerçekten talihsizdi, çünkü daha sonra kurulan Demirel başkanlığındaki hükümet, iç olayları gerekçe göstererek sıkıyönetimi uzatmak isteyecekti. Ergenekon'a yanıtı, CHP grubu adın Necdet Uğur veriyordu: "Sıkıyönetimin uzadlmasının nedeni olarak, üniversitelerin açılması dolavısıyla ögrenci biri kimini ve grevlerin ertelenmesi art niyelini imı ettiler. Kişiye sormuşlar "Kişiyi nasıl bilirsin?' 'Kendim gibi bilirim' demiş... Bugüne kadar ilan edilmiş sıkıyönetimler için bu sıkıyönetimin ilan edilme amacına en uygun hareket eden, halkıyla en çok bütünleşerek bir polilika izleyen, en dikkalli ve en başanlı bir sıkıyönetim olduğu iddiasındayız." Sıkıyöneümin 3. kez uzatılması yalnızca 4 ilde söz konusuydu. Hükümet, bir önceki dönemde 10 ilde süren sıkıyönetimi 6 ilden kaldırmak istiyor ve önerisini TBMM'ye yalnızca 4 il için getiriyordu. Bu görüşmelerde, siyasi parti grupları sıkıyönetimin uzatılmasını kabul ediyorlar, ancak kısa sürede sona ermesi dileğini de belirtiyorlardı. 2 koydum. Aynada yüzüme bakamıyordum. STELYO BERBERAKÎS Sonra oturdum, istifa mesajımı yazdım. O kadar rahat yazıyordum ki sanki birileri bana Büyukelçi Kosmadopulos, 16 temmuz gü' nü gecesi Ankara'daki büyükelçilik makarmn dikte ettiriyordu. Bir daha Dışişleri'ne dönı dan Yunanistan Dışişleri Bakanlığj'na gönder mek istemiyordum. Odacı bile olmak istemi; diği ikinci bir kriptoteleks ile istifasını sun yordum oraya. Bu nedenle yalnız büyükelçilikten değil. diplomatik vucuttan ayrılıyorj muştu. dum. "Ankara Büyükelriligi'nden I7 1>mmuz 1974 Yunanistan Dışişleri Bakanlıgı'na "Hiç uykum yoktu. Sabahın 06'sından be16/7/1974 ri ayaktayım. Geceyarısı Atina'nın ilk resmi < KriploTelek* (saal 21.00) açıklarr.ası teleks ile ileıildi. Çok, ama çok.. ; Kıbrıs adasındaki dünkü ırajik geliş inandırıcıydı. Şöyle diyordu: (Kıbrıs'taki son . meler Yunanlıları sonsuz bir düşünceye boğ gelişmeler bütünüyle Kıbrıs'ın bir iç mesele| nıuştur.... Bir devlet memuru olarak şu ikilem sidir. Yunanisıan'ın Kıbns üzerindeki siyase| içine düşmüş durumdayım: Hükümetimin ta tinde hiçbir değişiklik yoktur. Bu siyaseti ise ı limatı olmadan ve insan olarak bilincimin ka Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının, bü; bul edemediği şiddet olaylannı ifade etmek tünlüğünün koıunması ile ilgilidir. Ve toplum| ten yoksunum. Aynı zamanda bir diplomal lararası görüşmeler sürmelidir..) Bu açıklama ! olarak her türlü şiddet olayına karşı önlem ile dünyayı kandırmaya çalışıyorlar. Makari; alınmasını istemek ya da şiddet olayların: kı os'un katilleri anlaşmaları, anayasayı ayakları • namak zorundayım. Çünkü şiddet olaylarının altına almış, çiğnemiş, adayı kana boğmuştu. Prof.Dr. ZAFER ÜSKÜL ı Yunanistan'ın Ankara Bttj iikelçisi Kosmadopulos Hasan Esat Işık'ın söylediklerini Dışişleri Bakanlığı'na aktardıktan sonra evimdeki kütüphaneme kapandım. Ve sanki çocuklarım da oradaydı ve soruyoriardv "Peki, sen neyaptın o günlerde baba". Sonra kalktım, başımı musluğun altına koydum. Aynada yüzüme bakamıyordum. Sonra oturdum, istifa mesajını yazdım. Artık Dışişleh'ne odacı bile olmak istemiyordum. uzun vade için hiçbir soruna çözüm getiremeyeceğinin bilinci içindeyim.... Bu şartlar altında bana teslim edilen görevi yerine getirmeme yardım edecek güçler esirgenmıştir.... Bu nedenlerle görevimden istifa etmek istediğimi bilginize sunuyor ve en kısa zamanda Atina1 ya dönüyorum... Lütfen cevabi mesajınızı bir an önce iletiniz... Ulusumuzun bu gelişmelerden sonra bir felakete sürüklenmemesi dileğiyle. KOSMADOPULOS" 16 Tpmmuz 1974 • Geeevansı Kosmadopulos, yukandaki leleksi Atinaya çektikten sonra bürosuna kapanarak "16 Temmuz 1974 Geceyarısı" başlıklı anılannı şöyle almış kaleme: "Işık'ın bana söylediklerini Dışişleri Bakanlığı'na aktardıktan sonra evimdeki loş ışıklı kütüphaneme kapandım. Karşımdaki sarı renkli koltukta sanki bütün dostlarım teker tekcr gelip oturuyor, yüzüme bakıyorlardı. Sanki çocuklarım da oradaydi. Ve sanki bana heyecanla şu soruyu soruyorlardı. "Peki, sen ne yaplın o günlerde baba?" Saatlerce oturmuşum. Sonra kalktım, başımı musluğun altına Ve ben bu insanların yaptığı bu resmi açıklamayı. Türk hükümetine resmen bildirmek zorundayım.!' Kosmadopulos, Savunma Bakanı Işık tarafından aynı gün kabul ediliyor ve Atina'nın resmi yanıtını iletiyor. Aynı gün Atina'ya Dışişleri Bakanlığı'na şu kriptovu geciyor: "Ankara Bii.vükol^ili^i'ndon Vunaııislan Dışişleri Bakanlığı'na. 17.7.1974 Kriplololek* Bu sabah Sn. Işık larafından kabul edildim. Dünkü açıklamanın metnini kendisine iletirken Sn. Işık not tutuyordu. Sn. Işık (Türk hükümetinin bazı şeylerin bilincinde olduğunu, Atina'nın yaptığı açıklamanın ise gerçek olması dilediğini dile getirdi. Ancak Kıbrıs'taki olayların yapılan açıklamalarla ilgisi (coııcordance) olmadığını sözlerine ekledi. Bana söylediklcrindcn Kıbrıs'taki olaylara Yunanlı subayların da karışnıış olduğunu ima etti. Bu arada Yunan askerinin Kıbrıs'taki varlığının konuyu yeniden gözden geçirecek kadar önemli olduğunu vurguladı. Sn. Işık, Türkiye ile Yunanistan arasındaki diyaloğun birkaç Kıbrıs'a çıkarma yapılmasıyla birlikte, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi üzerine, çoğunluğu Trakya'da, Ege ve Akdeniz sahillerinde bulunan 14 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Sıkıyönetim ilanı kararnamesinin altında Başbakan Bülent Ecevit ile CHPMSP koalisyon hükümetinin üyelerinin imzalan bulunuyordu. Sıkıyönetim ilanı. kuşkusuz 1961 Anayasası'nın öngördüğü sıkıyönetim ilanı gerekçelerine uygundu. TBMM'de sıkıyönetimin onayı da büyük bir olasılıkla (görüşmeler gizli oıurumda yapıldı) tartışma konusu olmadı. Zaten TBMM'nin sıkıyönetimi görüşmek üzere yaptığı gizli oturumun ardından yapılan açıkoturumda da, sıkıyönetimin oybirliğiyle Ecevit dönemi sıkıyönetimi onaylandığı açıklanıyordu. Bülent Ecevit'in başbakanlığı döneminde, Kıbrıs olayları üzerine ilan edilen sıkıyöne sıkıyönetim kararının onayı ve sıkıyönetimin tim, bu 14 ilin 4'ünde 1 ay, 6'sında 3.5 ay, uzatılması konusunda, TBMM'de siyasal par4'ünde de I yıl 15 gün sürdü. tiler arasında görüş ayrılığı çıkmadı. Ancak 14 ilde 1 ay için ilan edilen sıkıyöHükümet ve CHP, sıkıyönetimin yalnızca netimin süresi dolmadan, 15.8.1974 günü saat 07.00'den geçerli olmak üzere Antalya ilinde de 2 ay süreyle sıkıyönetim ilan edildi. Antalya'da sıkıyönetim Kıbrıs olayları nedeniyle Antalya ilinde ilan edilen sıkıyönetim 5 gun sürdü. TBMM'nin 19.8.1974 tarih ve 306 sayılı kararıyla Antalya ilinde sıkıyönetim knldırıldı. Anayasaya göre Bakanlar Kurulu'nun Antalya ilinde sıkıyönetim ilanına ilişkin kararının hemeıı TBMM'nin oııayına sunulması gerckiyordu. Bu karaı. TBMM'nin onayına, daha önce 14 ilde ilan edilmiş bulunan sıkıyönetimin iki ay süreyle uzatılmasına ilişkin başbakanlık tc/kcresiylc birlikte sunuldu. Ancak bu iki konudaki başbakanlık tezkeıclcrinin TBMM'de okunmasından sonra, oturum başkanı o sırada aldığını belirttiği yeııi bir başbakanlık tezkeresini TBMM'nin bilgisine sundu. Bu yeni te/kcrede, hükümetin Anlalya ilinde sıkıyönetim uygulatnası kararını dcğiştirdiği. ayrıca Aydın, Manisa, Muğla ve lckirdağ illcrindc de sıkıyönetimin kaldınlmasını istediği anlaşılıyordıı. Ote yundan, ücriye kalan 10 ilde dc sıkıyönetimin 2 ay değil, I ay suıcylc u/alılnıası isıcniyordıi. Oturuııı başkanı, bu^hukunlığın bu son tc/kcıvsiııiıı tsas alınacağıuı bcliıterck görıışnıclcri başlalıı. Görüşmelerin souunda da, Aıı(alva ilinde sıkıyönetim kaldınldı. Böylece hırkiye'ııiıı eıı kısa süren sıkıyönetimi ııııvaııını, Kıbrıs olayları ıı/erine ilan edilen Aıılalva ili sıkıvöııeliıııi ka/aııınış oldu. 1 yıl süren s ı k ı y ö n e t i m Kıbrıs olayları nedeniyle ilan edilen ve kısa sürmesi tasarlamrken 1 yıl 15 gün süren sıkıyönetimin, günlük yaşamda halk tarafından hissedilmediği sık sık belirtildi. Ancak tüm budönemin güllük gülistanlık geçtiğini söyleme olanağı da yok. Grup sözcüleri oybirliğiyle sıkıyönetimin sürmesinden yana iken. bir kişi, Kocaeli Senatörü Fatma Hikmet İşmen karşı görüşü savunuyordu: "...banşçı bir çözüm yolunda gidilmekte iken, Türkiye'nin hâlâ askeri bir çözüm düşünülüyormuşcasına tedbir almasını doğru bulmuyorum. Hatla banşçı çözümler sağlanmasında, yani müzakerelerde durumumu/u zavıflatması bakımından sakıncah bile bııtutorum." İşmen'in sıkıyönetime karşı çıkıuak için başka gerekçeleri de vardı: "Sıkıyönelim yalnız askeri maksallarla ilan edilmiş olduğu halde, bugün maksadını aştığı durumlar da olmakladır. Örnek vermek gerekirse, ertelenen grevleri göslerebilirim. İzmir'de kanunlar çerçevesi içinde yürülülen belediye işçileri grevi. İzmir Sıkıyönelim komutanlığı taratındaıı ertelenmUflir." Fatma Hikmet İşmen, ayrıca MKt direnişinin, Eczacılar Birliği'nin direnişinin yasaklanması örneklerini veriyor, "Sıkıvönelim ilan gerekçeüiyle ilgisi olmayan konularda müdahalelerde bulunulmasını demokralik şarllara uygun görmüvorunV' diyordu. Kıbrıs olayları nedeniyle ilan edildiğini. içeride zaten sıkıyönetimi gerektirecek bir durumun olmadığını aJtını eizerek belirtiyordu. Zaten. TBMM'de yapılan görüşmelerde de sıkıyönetimden çok Kıbrıs sorunu görüşülüyordu. örneğin sıkıyönetimin 1. uzatma görüşmeleri sırasiııda, Dışişleri Bakanı Turan Günes şöv le diyordu. "Sıkıyönelim dogrudan doğru>ki Türkiye'nin dış güvenliği ile ilgilidir... Büyük Meılisin savın ııvcleri, hükümet. herhalde mevcudiyeti pek de fazla hiüsedilmeyen sıkı>önelimi sadece askeri harekâtın gereklirdiği emniyel ledbirlerinden ibaret görmektedir vr hıındaıı dolayı da ınıımkün olduğu kadar kısa hir /amjııda kaldırmaya çalışmakladır." lalihsiz sorular SİRFCLK liıı topluııtı arasında. AP'niıı görüşlerinı dile yetiıen ^ılıııa^ Lrgcııckoıı, keııdisi ve paılisi adıııa talihsi/ siivılabilccok soıulaı sordu: "Mttıela. Polis \a/ilo ve Selahiyelleri kanııau'nda Vııavasa M.ılıkııııiM laml'ından >aSıkıyönetimin u/atılması pıluıı bir iplal: ııııitfrsiicit'riıı açılınasının vakSıkıvöiK'timin uzatılması konusundaki oyICLAII luıkumeli. sıkıvoııelimi u/uıı suıe laşması; işçi Miıdikaları >c Uşokkıılkriıı, gre> luınadu ıck olıımsuz oy, Fatma Hikmet İşMiıdüııııek niycliııdc dejiildi. Geıçekleıı, yıı Ifriıı erlelt'nıııiM kjmrlarıııı kaldırma lcına ıuen'iıı ovııydıı. karıda da ÜL'ğiıuliğinı gihi. dalıa biı inei ıı/al >iılleri acaha ülkenin hılirli bir koiıniııde Miiıa i.siepiııiıı I liMM'de goııişülmcsi sıraMiı kıyöneliıııin dıvumını /arııri kıluı sebcpler S I K I l l k
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle