Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER zık ki, Türk toplumunun makus lalihi bir kez daha kendini gosterecek, Ataturk, çok guzel planladığı ve kararlı bir atılımla gerçekleştırilmelerine yoneldıği devrimleri pekleştırecek kadar uzun ömurlu olama>acaktır. Oysa o, bu devnmlerin yanı sıra, Türkiyemizin çev resini bir guvence çemberi içine almayı da amaçlamıştır. Özellikle ulkenın Avrupa yakasındaki bolumunun pek kuçuk oluşundaki jeopolitik sakıncayı gidermek, Turkive'nin Batılılık iddiasını pekiştırmek duşüncesiyle Balkan Paktı'na onem vermiş \e nıtekim Avrupa, uzun sure bızı kendi bumesindesaymaktan geri kalmamıştır. Ancak ne var ki, Varlık Vergisi, 67 Eylül taşkınlık^arı ve Batı'ya i.arşı cephe alan fanatik yapılı yonetımlerin sempatizanı olma gibi tutumlar bu eğilimi alabildiğine baltalamıştır ve bugun dahi geniş olcude sarsmaktadır. Bunun \e arkası kesilmeyen daha nıce acemiliklerin sonucu olarak da bugun Batı, yararımıza gelişmij. olan o eski inanç ve guvenceyi artık duymaz olmuş ve bu da, girmeyi çok arzuladığımız önemli uluslararası kuruluşların kapılarının açılmasını engellemeye, sınırlarımızda yarattığımız guven bağlarını da gun gunden zayıflatmaya başlamıştır. yetli dahi olsalar, nasıl gerçekleştirebilirleı? Bu temel aksaklıklara, dış baskıları, diışman ulke yoneticilerinin ve tuttuğumuz kararsız \e geriye yönelik yol nedeni ile bize var olamayan uluslararası kuruluşların vefasızlığını da katarsak, demokrasi alanında ne derece yaya kaldığımız daha da iyi ortaya çıkar. insan hakları anlaşmalarına, işkenceye paydos di>en sozleşmelere ilk imzayı atan olmakla ovunuyor, bu hamaratlıktan medet umuvoruz. Ancak, bu aceleciliğın hemen ardından, şu veya bu vesılelerle yurttaslara en çirkin işkencelerin yapılmasını önleyemediğimiz, belgeleri ile ortaya ı,ıkıveri\or. Laiklikten dem vurup duruyor, kadın hak, ozgurluk ve eşitliğinde yarışa hevesleniyoruz. Amma, sadece sokakların değil, en yoğun ve objektif bılimsel çalışmaların yapıldığı kuruluşların bile havasını bozan kara yaşmaklar bir yandan, beyaz takke ve tespihli fetvacılar öbür yandan, bu iddiamızı daha kökünde sönduruveriyorlar. Tum uygar dunyaya meydan okuyan mollaların gidışıne alkış tutmakla aşama yapamayız. Neyse ki yureğimıze su serpen bir iki nokta var. Bunların birincisi, yargı organlarımızın yasalara saygılı olma yolunda uyarıdan geri kalmaması, öbüru ve daha onemlisi de, yönetimin boceklenmesine karşın, Turk halkmın gösterdiği uyanıklık ve sağduyudur. Hele devlet işlerine gosterilen ilgı ve demokratik düzenin yerleşmesi konusundaki kararlı tutum, gerçekten esenlik verici. Her yeni seçim >urttaşlanmız ıçm bu açıdan büyük umut yaratan bir sınav oluyor. ÇAGDAS y 22 TEMMUZ 1989 Fransız Devrimi ve Türk Do vriıııeillgi Devrimin 200. yıldönümünün bizde de oldukça ve anlamlı programlarla kutlandığı şu günlerde insan "Acaba bu etkilenmede ne dereceye kadar başarılı olduk, giriştiğimiz mücadeleler bizde gerçek özgürlüğü hangi ölçüde gerçekleştirmiş bulunuyor?" diye düşünmekten kendini alamıyor. İLHANSELÇUK'un Yeni kitabı Profesör Dr. REŞAT D. TESAL Fransız Devrimi'nden (ihtilalinden) bu yana 200 yıl geçtı. Aslında, insan topluluklannı yönetenlerin zulum ve istibdadı ile savaş, o tarihten çok daha öncesinden başlamıştır. Hatta denebilir ki, bu savaştm toplum yaşamıyla birlikte doğmuştur ve giinumüzde dahi surup gitmektedir. Yani, ne eski Yunan ve Roma'nın demokratik uygulamaları, ne pe>gamberlerin Tanrı korkusuna dayah salâh çağrıları ve ne de sonradan surdürulegelen savaşımlar, insan hak ve ozgurluklerine sa>gı konusunda kesin bir sonuç sağlamış bulunamıyor. Bugün dahi, en belirgin ozgurluk aşamasına ulaşmış ulkelerde bıle, olur olmaz nedenlerle hak çiğnenmelerine gidilmekten gen kalınmadığmı göruyor, ezileıılenn surüp giden karşı koymalarına tanık oluyoruz. Fransız Devrimi diyc adlandınlan ve pek çok cana mal olup çeşitli yönetim sistemlerinin denenmesine vesile \eren uzun fikir ve beden boğuşması, başlatıldığı şıllardan bu yana. hemen de tum toplumları geniş ölçüde etkilemiş, benzer nice devrimlerin yapılmasına, sayısız ülkede taçların, tahtların yok edılmesine olanak sağlamıştır. Türkiyemız de bu ihtilalin \e onu hazırlayan ve vonlendiren fikir akımlarının etkisinde kalarak, gunumuze kadar uzanan, Tanzimat, Islahat, I. ve II. Meşrutiyet ve sonunda Ataturk devnmleri gibi aşamalar yaşamıştır ve bugün dahi şu ya da bu suretle bunları surdürmektedir. Devrimin 200. yıldönümünün bizde de oldukça gorkemli ve anlamlı programlarla kutlandığı şu yakın günlerde insan kendini, "Aeaba bu etkilenmede ne dereceye kadar başarılı olduk, giriştiğimiz muçadeleler bizde gerçek özgürluğu hangi olçude gerçekleştirmiş bulunuyor?" dive duşunmekten kendini alamıyor. Ve sorulara isabetlı yanıt bulmak hususunda da doğrusu epeyce zorluk çekiyor. Araştırmayı kolaylâştırmak için, ülkemizde bu konuda ulaşılan aşamaların, tarihin kesın hükmune bağlanmış bölumlerini bir yana bırakarak kişisel yaşam yıllarımız içindeki oluşumlan ineelemekle yeünmeyi daha uvgun buluyoruz. Umutlarla konan Reşat adı! Ailenın bıze verdıği ad, bu donemin başlangıcını çok iyi simgeliyor: "Reşat" adım o tarihlerde epey anababa erkek çocuklarına seve seve, buyuk umit, mutluluk ve ovgü ile vermişti. Çunku, Kızıl Sultan'm baskılı \e kanlı yonenmi o tarihte sona ermiş, hurriyet ılan edilmiş, Meşrutiyet idaresi kurularak Osmanlı tahtına Şehzade Mehmet Reşat getirilmışti. Ve ozgurluk âşıkları, saf bir inanışla, yeni padişahtan ve gunun meclis ve hükümetinden, ozgurluk adına pek çok şey beklemektedir. Ancak gerçek hiç de böyle gelişmeyecek, bön ve sakat bir ihtiyar olan sultan, icraat hevesınde hepten aciz kalacağı gibi, her turlu yonetim formasyonundan yoksun bulunan, ustelik mevki hırsı ile yanıp tutuşan politikaalar da, acemi siyaset oyunları uğruna, kısa zamanda ulkeyi parçalanmaya, iflasa ve korkunç savaş seruvenlerine surükleyeceklerdir. Balkan ve Trablusgarp savaşları yenitgisinin ardından gelen I. Cihan Harbi bozgunu, bu acemilerin çoğunu canlarından ederken, ülke de duşmanlar arasında böluşüluyordu. Neyse ki, uzak göruşlü %e çok iyi yetışmiş bir asker, Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'da etkin bir mukavemet oluşturarak yurdun geri kalan kısımlarını kurtarmayı ve Türkluğün dünya haritasından silinmesini önleyerek eski saygınlığı geri getirmeyi başarmıştır. Ancak onun asıl dehası, geçmişteki hatalardan ibret çıkarmayı bilerek memleketimizi özgur, uygar, insan haklarına gerçekten saygılı, kayıtsız şarlsız laik ve demokrat, aynı zamanda da "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ilkesine fiilen bağlı bir ülke haline getirmeyi amaçlamış ve bu yolda temel kuralları koymuş olmasındadır. Fakat ne ya Gereğince kavrayamadığımız Buyuk Ata'nın gereğince kavrayamadığımız Batılı politikasının bu mirasyedice harcanışı yanında, yurtiçi >onetımde de, özellikle vatandaş hak ve ozgurluklerinin gözetimi açısından, ıç açıcı başarılardan alabildiğine yoksun kalınmıştır. Gerçı yasalarımız, modern demokrasınin hemen de tum organ ve kuruluşlanna olanak tanımakta ve bu teşkilat, bir iki kesinti hariç, aralıksız çalışmaktadır. (Demokrasi, laiklik, ozgurluk, insan hak ve hürriyetleri) gibi kavramlar ve benzeri terimler de evelaliah dilimizden hiç mi hiç duşmuyor. Ne zaman paçamız sıkışsa "biz laik bir ulkeyiz, biz Batılıyız, bız şuyuz, biz buyuz" demekteıı geri kalınmıyor. Ama gelin görün ki, uygulama, bu iddiaları hiç de doğrular nıtelikte olmuyor, olamıyor. Koku uzak geçmışe dayalı lemel aksaklıklar, kohne gelenekler, kanımıza işlemiş bağnazlıklar ve özellikle cehalet, kesin biçimde gıderılmedikçe bunu başarmaya olanak da yoktur zaten. Öyle ya, toprak ağalığına son verilerek tarla çiftçiye dağıtılmadıkça köyluyü nasıl memleketin efendisi yapabilirız? Hâlâ aşiret beylerinin bendesi, şeyhlerin muridi, ağaların kulu durumundaki çoğunluk vatandaşların özgurluğunden, insan haklarından nasıl soz edilebilir? Ote yandan, iktidar olmak, olunceye dek başta kalmak hırsından başka formasyonu olmayan politika ekipleri, daha doğru dürust hecelemesini ve gerçek anlamını bilmedikleri yonetim ilkelenni, hatta iyi ni GULU 7 . 0 0 0 TL. (KDV içinde) Çağdaş Yayınları, furk Ocağı Cad. 3941 CağaloğluİSTANBUL Sonuç Ama ne yazık ki halkın, irade açıklaması ile yoneticilere vermek ıstediği ders, hemen de daima, akla hayale sığmaz oyunlarla etkisiz hale getirilerek kohne gidişin surdurulmesine devam edıliyor. Hiç de açıcı olmayan bu tabloya bakarak, 200!su yaşanmakta olan Fransız Devrımı'nın ınsanlığa kazandırdığı özgürluk hazinelerınden bizim pek de buyuk pay alamadığımız ve edindiklerimizı iyi kullanamadığımız anlaşılıyor. Bu gerçeğin tek tesellisi, gunumüz dunyasının öteki pek çok ulkesinde de durumun bu açıdan daha parlak olmayışıdır. Ancak biz, yazının başında da belirttiğimiz bu gerçeğe kapılmamak, komşuda durum bozuk deyıp yan gelmemek, tersine, daima daha iyi bir eşitlik ve özgürluk düzeyine doğru yönelmek zorundayız. Guzel Turkiyemiz için tek kurtuluş yolu budur. Insanlık açısından ibret dolu bir mucadele sayfası oluşturan büyuk Fransız Devrimi'nin şu yıldonumunde biz, ulkemiz açısından, ancak bunları duşünebiliyoruz. "Server Tanilli Dünyayı değiştiren on yıl FRANSIZ DEVRİMİ ÜSTÜNE (17891799) EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN Rotasymı uygıdaması Sayın Milli Eğitim bakanlarımız, okullann açılışında, 23 \isan Çocuk Bayramt 'nda ve ledrisal sonlannda, radyotelevizyonda beyanat verirler: "Sevgili öğretmenler, sizler saygın kifilersiniz, gözbebeğimiz evlatlarımızı sizlere teslim ediyoruz, öğretip eğitiyorsunuz, geleceğin devlet yöneticilerini siz yetiştiriyorsunuz." Ancak uygulama hiç de söylendiği gih: değildir. Memleket sathında öğretmen ihtiyacını dengelemek için rotasyon uygulamasına değinelim: 1978 ve sonraki yıUarda mezun olanlara uygulanmaktadır, 19777675 ve daha sonraki yıllarda mezun olanlara uygulanmamaktadır. rotasyon illerdeki kadro fazlası ile basarı durumları nazara alınarak yaptlmalıdır. Ataturk ilkelerine inanmış öğretmen öncelikle huzur ister, rahat çalısma ortamı arar. 1978 ve sonraki yıllarda mezun Geçmişteki uygulam ılar nazara olan öğretmenler bindirilmiş alınırsa, çeşitli mazeretlerden kıta mıdırlar ki bölge bö'lge dolayı onbinlerce öğretmen dolaftırıltyoruz? görev yerine gitmedikleri gibi Maliye'nin milyarlarca ödeme Gaye kadrolaşma değilse yaptığı gorülecektir. Harcanan para ile yüzlerce okul yapılabilirdi. Sayın Milli Eğitim Bakamna saygıyla sunulur. CENGlZ KILIÇARSLAN tlkokul öğretmeni İsteme Adresı: SAY DAĞITIM Ltd.Şti. Ankara cad No 54 Srkecı/İstanbul Tel: 512 21 58512 50 80 Okul Müdürleri Ne Düşünüyor? "Zorunlu din derslerinın laikliğe ve vicdan özgürlüğüne aykırı olduğu yolunda yıllardır bir tartışma olduğunu bıliyorsunuz. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?" Bu soruyu Ankara'da orta dereceli 189 okulun müdürüne sormuşlar. Daha başka sorular da var, ama bence en ilginci bu. 189 okul müdürunün 57'si, yanı yüzde 31den fazlası, bu soruya "Hayır laikliğe aykın değil" yanıtını vermiş. "Aykırıdır" ya da 'seçmeli ders olsun" diyenler ise 21, yüzde oranı 11.47. Bir de bu soruya hiç yanıt vermeyenler ya "bilmıyorum" diyenler ya da susarak geçiştırenler var, onlar da 43 kişi, yüzde oranı 23.49. . "Öğretmen Dünyası" Dergisı'nın son sayısında ilginç bir araştırmanın sonuçlan yer alıyor, Ankara'dakı okul müdürlerine çeşitli konularda sorular sorulmuş. bir bölümü soruları yanıtlamaktan kaçınmış, bir bölümü de açık seçik yanıtlar vermiş. Müdürlerın niteliklerı bu sorulara verdikleri yanıtlarla iyice belirginlesiyor. Zaten ayrı bir ıncelemenın sonuçlarına göre Ankara'da görev yapan okul müdürlerinın yüzde 30.72'sinin hareketçi kökenden geldıği ortaya çıkıyor Yüzde 22.90 dinci, yüzde 11.73'ü liberal sağ. Sosyal demokrat eğilımli olanlar ise yüzde 21.22... Kısacası sağcı görüşlere sahip müdür sayısı 117, sosyal demokrat ya da merkezcı görüşlerde olanların sayısı ise 38. Ne olduğu bilınmeyen mudürlerin sayısı da 12!... B J mudürlerin mezun olduklan okullar daha çok eğıtim enstitüsü ya da kız ve erkek teknik yüksek okulu... Okul müdürlerinin içınde çoğunluk din dersi öğretmenleridır. 183 müdürden 25'i din dersı öğretmenhğinden gelmıştir. Araştırmaya göre bu 25 din dersi öğretmenliğinden mudürlüğe getirilen 25 müdürden yalnız ikisı 1984 yılı öncesinde atanmış, ötekiler Özal iktidarı. Bu da ANAP'ın gerçek yüzünü göstermesi bakımından anlamlı! Bir başka ilginç konu daokullara gazete alınması... Soru şöyle: "Öğretmenler kendi bütçeleriyle öğretmenler odasına toplu olarak günlük basını almak, hatta bu gazetelerin ertesi gün öğrencilerin yararlanması için okul kitaplığına konulmasını isteseler bunu nasıl karşılarsınız?" "Öğretmen Dünyası" bu konuda şunları belirtmiş: "Müdürler bu soruyu oldukça değışık, ama belli başlı noktalarda toplanabilecek ifadelerle cevaplandırmışlardır. Bir kısmı böyle bir yasaktan söz etmemekle birlikte okula gazete sokulmasım istemedığini belirtmiştir. Bunun bölünmeye, çatışmaya neden olacağını düşünmektedir. Araştırmamız sırasında Ankara'nın tek bir okul kütüphanesine günlük gazetelerin alındığını öğrenmiş bulunuyoruz. Fen Lisesi Kütüphanesi'ne alınan bu gazetelerin parasını okul koruma derneği bütçesinden bir ay sureyle gazete aldıklarını belirtmiştir Bazı okullarda öğretmenlerden hiç kimsenin okula gazete götürmediğı, bazılarının da çekinerek götürdükleri ve götürenlerin mudürlerin uyarılarıyla karşılaştıkları öğrenilmiştır" Okula gazete alınmasından yana olan müdürlerin oranı yüzde 32.24, buna karşı olanların oranı ise yüzde 16.39. 41 müdür ise bu soruyu yanıtlamaktan çekınmiştir. Bir bölümü de 'şartlı" olarak gazete alınmasında sakınca görmediklenni belırtmişlerdir. Yine bu araştırmaya göre sosyal demokrat eğilimdeki müdürler gazete alınmasına, okunmasına en açık kesimdir. Sağcı görüştekı müdürler ise en uzak duran kesım!.. Geçenlerde Başbakan Özal ne demişti: "Gazete okumayın"... Bir ülkenın en yüksek görevine seçilmiş bir kişl böyle derse, okul müdürieri ne yapsın? Gazete okumak, hele demokrasi ilkelerinı, halkçılığı, emeğı savunan gazete ve dergıleri okumak Özal kafasına göre büyük suç! Doğal olarak kitap okumak da öyle! Okuyup da ne olacak, Ozal'ın söylevlerini dinlersin; Sayın Evren'in öğütlerini TV'den, radyodan duyarsın, yetişir! Okul müdürieri içinde yine de yüzde 30'dan çok eğıtimciler okullarına gazete alınmasının gerekli olduğunu söyleyebiliyorlar. Bu bile önemli bir gelişmedır. Bunca baskıya, korkutmaya, engele karşın... Dergı sonuç olarak şu yargıya varıyor: "1984 ve sonrasında M. Eğitim yöneticilerinin atanması konusunda bütün cumhuriyet tarihinın hiçbir döneminde görülmemiş bir partizanlık yaşanmıştır. Bakan Guzel'in bir soru üzerine Milli Eğitim'de bir kadrolaşma olmadığı yolundakı cevabının doğru olmadığı anlaşılmaktadır Atanan yöneticilerde idarecilik yeteneği, bilgi, görgü, kıdem yerine Türkislam Sentezi'ne inanma koşulu aranmaktadır. 1984'ten sonra Milli Eğitim şiddetlı bir kadrolaşma yaşamıştır, halen de yaşamaktadır." "Öğretmen Dünyası"ndaki soruşturma eğitim dünyamızın nasıl bir karanlık batağa ıtildiğini gösteriyor. TEŞEKKÜR Özgürlük ve demokrasi düşmanı karanlık güçler tarafından 13 Temmuz 1989'da Viyana'da katledilen Organ bağışları Çağımızda gittikçe önem kazanan organ bağışlannın bir turlu istenen duzeye ulaşamadığım göruyor ve Ugüilerden duyuyoruz. Bu konuda benim kısaca bir önerim var: Öldükten sonra organlarını bağıslayanların, hayattayken rahatsızlıklannda, teşhis ve tedavileri Sağlık Bakanlığı 'nca öngörülen bir hastanede ücretsiz yaptlsın. tlerde bu iş için "organ nakil ve donörler hastanesi" adı altında bir hastane kurulsun. Istenirse bu hastanenin yapımı hatta işletilmesi için yabancı sermaye de seve seve gelecektir. Donörlere sağlık hizmeti "sağlıklı" bir şekilde verilirse kanaatimce bu sistemle bütün dünyada, bilhassa ülkemizde, büyük bir kitle kuyruğa girecektir. Gene aynı zamanda ilerde ahnacak organlann tıbbi durumları gereğince incelenebilir, gerekli bilgiler edinilebilir ve teknik çalışmalar yapılabilir. Diğer taraftan donörlerin ilgili olduğu SSK, BağKur, Emekli Sandığı'mn bağlı olduğu tıbbi kuruluşlarla birlikte hareketle teşhis ve tedavi masrafları asgariye indiritebilir. Hastanenin organ nakillerine başlaması ile de büyük bir gelir elde edilerek kuruluş masraflarının kısa bir sürede çıkarılacağını sanırım. Boyle bir kuruluşun, dünya çapında, iki binli yılların teşkîlatı olacağına eminim. Önerim uygun görüldüğü takdirde bir "organ bağışlayanlar kulübü derneği" kurulabilir. Ben de ilk sırada bütün organlarımı seve seve bağışlamayı taahhüt ederim. TEOMAN LÖKER İstanbul NÜZHET EROZAN'ın ölümü dolayısıyla, merasime iştirak eden, çiçek gönderen, telefon ve telgrafla acımızı paylaşanlara en içten teşekkürlerimizi sunarız. NERİMAN EROZAN BERİN NADİ Dr.Abdurrahman Kasımlo İ.K.D.P.M.K. üyesi ve Avrupa Temsilcisi İ.K.D.P. Genel Sekreteri KAMUOYUNA Iktidarın demokrat, devrimci muhalefet karşısındaki baskıcı, terörcü yüzü cezaevlerinde de tüm vahşetiyle tırmanışa geçmiştir. Bugün de firar, güvenlik vs. gibi bahanelerle birçok cezaevinde ve bulunduğumuz cezaevinde getirildiğimiz günden bu yana hücre statüsü, hak gaspları ve sevk tehdidi ile saldırılar sürekli kılınmak istenmektedir. Amaç devrimcileri hücre statüsüne tabi kılmak ve rüşvet, sömürü düzenlerinin bozulmasını engellemektedir. Bunun için ailelerimize bile bayram görüşünde azgınca saldınlmıştır. Eskişehir Cezaevi'ndeki saldınlan protesto etmek, açlık direnişinde bulunan arkadaşları desteklemek ve Sağmalcılar Cezaevi'nde yükselteceğimiz mücadeleye kamuoyunun kulak vermesini sağlamak için 21 temmuzdan itibaren üç günlük açlık grevine başlıyoruz. Sağnıalcılar Cezae'vi'nde tüm siyasi tutukluların teııısikilik kurunıu adına: Bedri YAGAN. Mustafa ŞAHİNER. Seyfettin RÜZGÂR. İsmail ORAL Abdullah Kadiri Viyana Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Fazıl Resul' ü s a y g ı y l a a n t y o r h a l k ı n a b a ş s a ğ l ı ğ ı v e K ü r t d i l i y o r u z Ahm«t Abakay, Ziya Acar, Taner Akçam, Çağatay Anadol, Faruk Aral, Nlzamottin Anç, Mehmet Ali Arslan, Seydo Asiandağ, Attila Aşuf, Ahmet Atak, Ergin Atasü, İ.Metln Ayçlçek, Vedat Aydın, Ergun Aydınoğlu, Mahmul Baksı, Müslim Başaran, Oya Baydar, Gültekln Bekdemir, Mehdi Beklaş, ismail Beşikçi, Faruk Bildirici, Serpil Bildlrici, Çlmşlt Bllek, Tayiun Bllgln, Tanıl Bora, Mehmet Emin Bozarslan, All Bucak, Yümnü Budak, Kemal Burkay, İrfan Cure, İlkay Demlr, Necml Demlr, T.ZIya Eklncl, Şerafettln Elçl, Aydın Engin, Hüseyin Erdem, Muzaffer Erdost, Mehmet Ali Eren, Tuğrul Eryılmaz, Ümlt Fırat, Güttekln Gazloğlu, Murat Genç, F.Hasan Gökçe, Fethl Gümüş, Semfh Gtimüş, Fatoş Güney, Paşa Güven, Talat İnanç, AJctan ince, Ahmet Kaçmaz, Refik Karakoç, Ahmet Kardam, Muhlttin Karkın. Şerafettin Kaya, Handan Koç, Saim Koç, Ertuğrul Kürkçü, Ömer Laçiner, Rolartd Mönch, Yayla Monch Bucak, Kendal Nezan, Ahmet Zeki Okçuoğlu, Abdullah Onay, Mahmut Ortakaya, Şadi Ozansü, Mustafa özer, Banu Paker, Şivan Perver, Celal Polat, Veysl Sansdzen, Gülnur Savran, Sungur Savran, Mahir Sayın, Sallh Sümer, Erdal Talu, Server Tarrilli, İbrahlm Tezan, Mete Tunçay, Ahmet Türk, Erbil Tuşalp, Bülent Uluer, Kemal Uzun, Mehmet Uzun, İ.Şertf Vanlı, Mehmet Vural, Hatlce Yaşar, Şllan Yaşar, irtan Yavru, Yüce) Yeşilgöz, Mustafa Yılmaz, Yalçın Yusufoğlu, Halil Yüksel, Ragıp Zarakolu VEFAT Değerli büyüğumüz MAHMUT SARIOĞLU'nu 19 Temmuz 1989'da yitirdik. Üzuntümuz sonsuzdur. Türkiye işçi sınıfının yiğit önderi; barış, demokrasi, bağımsızlık ve sosyalizm savaşçısı; DİSK ve MADENİŞ Genel Başkanı SARIOĞLl VE BESKİSİZ AİLELERİ AVUSTRALYA'DA İNGİLİZCE THE AUSTRALIAN CENTRE FOR LANGUAGES Tam gün kurs konaklama, aktivıteler ve tum organizas>on Eğitiminiz suresince part time çalışma olar.ağı izmir 31 67 24 TEKAS: (1) 362 39 59 (1) 362 40 96 Bağdat Cad No 510 D 6 Sostancılstanbul KEMAL TÜRKLER'i Ü katiedilişinin 9. yıldönümünde onur ve saygı ile anıyoruz AİLESİ Sabahat TÜRKLER. Yaseıııin TÜRKLER. Nilfîün SOYDAN, Ogıız SOYDAN Not: Anısına tertip edilen gece 23 Temmuz 1989 pazar günu saat 19.00'da Izmir Fuarı Açıkhava Tiyatrosu'nda yapılacaktır. Dr. GULSEREN GÜNEY 196O1988 "Sımsıcak Wonu>urdun konuşunca Irmak gıhı razgâr gıbı konuşurdun Yavla kokuşlu vK'ekler açardı $anki Çığdemler. guller. mor menel.şeler av'ardı Sımsıcak konuşurdun konuşunca Hâlâ kovnumda resmın" Seni unutmadık L)r.S\Ml I L I S (JOCIK HASTA1NESİ »OKTORLARI SATILIK Ayvalık, Çamlık'ta denize nazır 220 nv tam konforlu daire satılıktır. Müracaat: (1) 168 04 03 SATILIK DAIRE Bağlarbaşı Temaşa Sokak Erdoğdu Apanmanı 22/1 daire boş olarak 27 nıllyona satılıktır. Tel: 333 33 27