19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 TEMMUZ 1989 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 IPL, Sri Lanka'yı kınadı Dış Haberler Servisi Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), beş BBC muhabirini sınır dışı eden ve çektikleri filmlere el koyan Sri Lanka hükümetini protesto etti. IPI Genel Yonetmeni Peter Gallinen tarafından Sri Lanka hükümetine gönderilen telgrafta bu davranışm basın özgürlüğii ve Insan Hakları Evrensel Bildirisi'ne aykırı olduğu bildirildi. TSK için yeni arayışlar SEMtH İDtZ ANKARA Super güçler arasında yaşanan yumuşama ortanunda Türkiye'ye yapılan askeri yardımların giderek azalması, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) modernizasyonu için yeni arayışlan gündeme getirmiş bulunuyor. Avrupa'da Konvansiyonel Kuvvetler Müzakereleri (AKKUM) çerçevesinde gerçekleşecek indirimler sonrasında da TSK'nın Varşova Paktı guçlerine oranla "kalite" açısından zayıf dunımda kalacak olmasının, savunma planlamacılaruu yeni yaklaşımlara sevketmesi bekleniyor. Alınacak Onlemlerin şimdıden düşünülmeye başlanmaması durumunda Türkiye aleyhindeki dengesizliğin gelecekte daha da buyuyeceği bildiriliyor. Bu çerçevede modemizasyon ile birlikte TSK'nın "sayısal üstiinlnk" yerine "nitelik yönunden üstünlüğe" yönelmesinin bundan boyle daha büyük önem taşıyacağı ifade ediliyor. AKKUM görüşmelerinin Türkiye'nin modernizasyon gereksinmesi için aynı zamanda yeni bir Türk ordusunun modernizasyonu AKKUM sürecinde acilleşiyor DUTNYADA BUGUN ALISIRMEN 14 temmuz gecesi, Fransız Devrimi'nin iki yüzüncü yıldönümünde, bir cumhuriyetçi gördüm düşümde. Devrimin uzerinden yıllar geçmiş, kanlı günler gibi şanlıları da geride kalmış, Napolyon'un Avrupa'yı sarsan dönemi bitmiş, Restorasyon eski düzeni hiç değilse görünüşte geri getirmiş ve taht yeniden ortaya çıkmış, kral yeniden yerine oturmuştu. Düşümde gördüğüm cumhuriyetçi böyle bir ortamda yaşıyor, daha doğrusu yaşamını sürdürmeye çalışıyor, bir yandan da sürekli kaçıyor ve saklanıyordu. Çünkü bir suçluydu o. Suçu özgüriüğü, eşitliği, kardeşliği istemiş, bu uğurda savaşmış olmaktı. Cumhuriyetçinin suçu kokuşmuş bir düzene karşı çıkmaktı. Sürekli saklanıyor, sürekli kaçıyordu cumhuriyetçi. Ama onu en çok üzen, en yıldıran nokta kaçmak, saklanmak zorunda kalmış olması değil, ideallerinin suya düştüğünü görmesi, uğrunda canını vermeye hazırlandığı kuralların geçersiz, anlamsız, tarih içinde gelıp geçıci kanlı bir dönemin tutarsız ilkeleri olarak görülmesi, algılanmasıydı. Cumhuriyet bir düştü, devrimden otuz yıl sonra. Töm savaşımlar, tüm düşünceler artık unutulmak, unutturulmak istenen birer karabasandan başka bir şey değildi. Yurttaş gerçekte yeni bir insan değil, bir suçluydu. Kimse eski yurttaş günlerini anımsamak istemiyor, daha önceki düzenin sürmesme katkıda bulunuyordu. Cumhuriyetçi şaşkmdı, koca bir yaşamı acaba gerçek olması olanakstz bir düş peşinde koşarak mı harcamıştı? Gerçi cumhuriyetçi, davasının hıaklılığına inanmıştı. Dökülen kanlara hayıflanmakla birlikte, eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin egemen olacağı bir dünyanın daha güzel, daha yaşanası, daha verimli ve daha yaratıcı olacağını düşünuyordu hâlâ. Ama aranmasa, kaçmak zorunda olmasa bile, içinde yaşadığı ortamda bütün bunları anlatabilmesi yine de olanaksızdı. Çünkü toplum Fransız Devrimı'ne ve onun düşüncelerine iflas etmiş, geçersiz ilkeler olarak bakmaktaydı. Düşümü karabasana çeviren, sürekli yakalanmak korkusuyla kaçmalar, hep son anda kurtulmalardan oluşan görüntüler zincıri değil de cumhuriyetçinin bir ömür boyu savunulmuş olan ilkeleri n iflasının ilanı karşısındaki umutsuzluğuydu. Işin kötüsü, ben genelde olduğunun tersine, bu kez duşümün kahramanı değil konuğu, kahramanın dışarıdan izleyicısı durumundaydım. 1989 yılwda yaşamama, oradan geçen onca olayı bilmeme karşın, cumhuriyetçi ile iletişim kuramıyor, ona devrimin ilkelerinın bütün dünyayı sardığını, artık evrensel kurallar haline geldiğıni anlatamıyordum. Paris'in hâlâ gız dolu dar sokaklarında, kenar semtlerin viran evlerinde cumhuriyetçiyı, kovalayıcılanyla birlikte bir haberci gibi izlivor, ona özgürlüğun, eşitliğin, kardeşliğin evrensel kurallar haline gelmekle kalmayıp aynı zamanda ıçeriklerinın zengınleştiğini, Fransız Oevrimi'nin genelde ınsaniık tarafından en büyük kazanımlardan biri olarak kabul edıldığını anlatamıyordum. Oluşumuna etkin biçimde katılsanız bile tarihi yaşarken bütün boyutlanyla yakalamak güç olduğundan, cumhuriyetçi tüm umutsuziuklarını sırtında taşıyarak büyük kovalamacayı yaşarken, yıkılmışHğm, tükenmişliğin ötesinı sezemiyor, günün olaylarının ortaya çıkardığı görüşün ötesinde devrimin yenıleşerek, gelışerek, yepyeni ilkelerin katılmasıyla, daha uzun süre etkısini sürdürecegini, ınsanlığa mal olacağını göremıyordu. Ben de düşümde zaman tünelini aşarak vardığım dönemde, tüm çabama karşın cumhurıyetçiye ulaşıp geleceğın haberciliğinı yapamıyordum. Böytace sonu gelmeyecek gibi görünen kovalamacanın kahramanı olmama karşın karabasanı kendim de yaşıyordum. Yaşam nasıl bir düş gibi biterse, düş de yaşam gibi birden en umulmadık, belkı de en karmaşık anda bitiveriyor. 14 temmuz gecesi de öyle oldu. Cumhuriyetçi, yenik, yılgın, kovalayacılarından kaçar, ben de haberi ona iletmeye çabalarken düş bıtiverdi. Evet, Fransız Devrimi'nin yıldönümünde, iznık Gölü Kıyısı'nda o gece, yılgın bir cumhuriyetçi gördüm düşümde. 14 Temmuz Düşü... ÖzaVdan Mitçotakis'e ATİNA (AA) Başbakan Turgut özal'ın Yeni Demokrasi Partisi lideri Konstantin Mitçotakis'e önceki gün gönderdiği mesaj, dunkü Yunan gazetelerinde "yeni bir dönemin başlangıcı" olarak değerlendirıldi. Elefterotipia Gazetesi, Mitçotakis'in Onümüzdeki gıinlerde Başbakan Özal'a cevap göndermesinin beklendiğini belirterek, "Özal protokol kurallarını iyi biliyor. Bir buçuk yıldır Papandreu'ya mesajlar gönderen Turk Başbakanı şimdi de Mitsotakis ile ilişki kurdu. Görunen o ki, Başbakan Özal, Yeni Demokrasi Partisi liderinin, Canetakis hükümetinin dış politikasının beyni olduğunu anladı" şeklinde yorumda bulundu. Avrupa'da Konvansiyonel Kuvvet Müzakereleri (AKKUM) çerçevesinde gerçekleşecek indirimlerle, Türkiye ile Varşova Paktı'ndan komşular arasında silahlarda ''sayısal'' denge sağlanacak. Ancak modernizasyon en kısa zamanda gerçekleşmezse "nitelik"yönünden Türkiye aleyhindeki dengesizlik daha da büyüyecek. fırsatı da beraberinde getirdiği bildiriliyor. tlk kez Turkiye'nin eski NATO Daimi Delegesi emekli Buyükelçi Osman Olcay tarafından haziran sonunda İstanbul'da yapılan "NATO'nun Güney Kanadının Güçlendirilmesi" konulu toplantıda ortaya atılan bu önerinin ana unsurları şu şekilde özetleniyor: AKKUM çerçevesinde Batıda indirime tabi tutulacak silahlann imhası öngörulüyor. TSK da aynı surece dahil olacaktır. Yani kalite eksikliğuü sayısal açıdan telafi etraeye çalışan Türkiye, bazı silahlan elden çıkarma durumu ile karşı karşıya kalacak. "Sayısal eşitliğin" sağlanması için atılacak bu adım, kalite açığını daha da ciddi bir şekilde gündeme getirecek. Oysa Turkiye'nin modernizasyon gereksinmesine cevap vermek üzere Batı'da imha edilecek modern sistemler Turkiye'ye kaydınlabilir. Indirimlere geçildiğinde de Turkiye'nin elindeki eski sistemler elden çıkarılabilir. Bu yontem "sayısal denge"yi esas alan AKKUM surecı açısından bir sorun yaratmıyor. Varşova Paktı şimdiden eski modelleri yenileriyle değistirmekte ve indirim ve imha aşamasında eski modelleri elden çıkarmayı öngörmektedir. Örneğin Sovyetler Birliği, modern T80 tipi tank üretimine ağırlık verirken ilerde eski T62'leri elden çıkarmayı planlı rek bu çerçevede Turkiye'nin önünde önemli bir engel oluşturabileceği de gözardı edilmiyor. Varşova Paktı'nda "sayısal ustünliik" yerine "kalile üstiinlügi"ne yöneli$in, TSK'nın aynı şekilde bir "yeniden yapılanma"ya gvrnesini hızla gündeme getireceği belirtiliyor. Varşova Paktı'ndaki bu surece örnek olarak Macaristan'ın durumu gösteriliyor. Macaristan Komünist Partisi Lideri Grosz ile Başbakanı Nemeth yaptıklan çeşitli açıklamalarda, "ordunun bundan böyle sayısal açıdan daba kuçük, fakat teknolojik pçıdan gelişraiş olması gerektiğini" belirtmiş bulunuyorlar. Bu çerçevede teknolojik yatırım için gerekli tasarruflan sağlamak amacıyla Macaristan'ın 106 bin kişilik ordusunda42 bin kişiye varan bir indirime gidilmesinden dahi söz ediliyor. Uzmanlar, konvansiyonel silahsızlanma sürecinde somut sonuçların alınmasryla TSK'da da sayısal indirimlere gidilmesi ve ordunun daha küçük, fakat daha hareketli bir yapıya kavuşturulmasının ciddi bir seçenek olarak gündeme geleceğini belirtiyorlar. Osman Olcay yor.Varşova Paktı'ndabu surece şimdiden girilmişken, NATO'da bu yönde şu aşamada bir çalışmanın bulunmadığı ifade ediliyor. Resmi bir politika olarak henuz gündeme gelmemiş olmasına karşm, Türk sivil ve askeri yetkililerinin yine de NATO'daki muhatapları nezdinde bu konuda "ön yoklamalarda" bulunmaya başladıkları belirtiliyor. Emekli Buyükelçi Osman Olcay'ın konuyu NATO ülkelerinden üst düzeyli yetkililerin hazır bulunduklan bir platformda ortaya atması da bu açıdan anlamlı bulunuyor. Bu arada, aynı formülden yararlanma olanağı bulunmasına karşın Yunanistan'ın "kısır bölgesel hesaDİardan" hareket ede POLONYA T YUNANİSTAN Polonyalhtikan yeniden ilişkide VARŞOVA (AA) Polonya ile Vatikan arasında, yaklaşık yarım yüzyıldır kopuk olan diplomatik ilişkiler yeniden kuruldu. Polonya Piskoposluğu Basın Burosu'ndan edinilen bilgiye göre Vatikan yetkilileri, tkinci Dünya' Savaşı sırasmda kopan diplomatik ilişkilerın yeniden kurulması ile ilgili bir açıklamada bulunacaklar. Varşova ile Vatikan'ın yeniden diplomatik ilişkilere başlaması ile Polonya'da Katolik ve siyasi yetkililer arasında, özellikle Stalin döneminde görülen gerginliklerin de sona ereceği kaydediliyor. Yolsuzluk dosyalarının mecliste soruşturulması dün başladı, komisyon kurulup kurulmaması bugün gizli oyla belirlenecek. ATİNA (AA) Yunan Parlamenıosu, ulkede büyük siyasi bunalıma yol açan ve en az 400 milyar liralık boyutlan bulunan Koskotas skandalını görüşmeye başladı. Yeni Demokrasi Partisi'nin, bakan sorumlulukları yasasınm işlerlik kazandırılması isteğiyle verdiği ve Sol îttifak tarafından da desteklenen skandal ile ilgili önerge, göruşmelerin tamamlanmasının ardından bu gece yansından sonra oylanacak. YDP onergesinde, eski başbakan ve PASOK lideri Andreas Papandreu'nun yanısıra Kamu Duzeni eski Bakanı Yorgo Peços, eski Başbakan Yardımcısı Agamemnon Kuçoyoras, Ulusal Ekonomi eski Bakanı Panayotis Rumelyotis ve Maliye eski Bakanı Dimitrios Covolas, kaçak banker Koskotas'tan rüşvet almak, görevlerini yerine getirmemek ve Koskotas'a kolaybk sağlamakla suçlanıyorlar. Parlamentodaki otunımda Yeni Demokrasi Partisi adına konuşan Nikolaos Kaçaros, Papandreuve dört eski bakanın Koskotas skandahna kanştığım bizzat kendilerinin ya da yakın çevrelerinin onaya çıkarttığmı soyledi. Kaçaros, şöyle konuştu: "Papandreu'nun devlet kuruluşlannın paralannın Koskotas'ın sahip olduğu Girit Bankası'na yatınlmasını emrettiğini Pecos açıkladı. Kuço>argas'ın ruşvet aldıgını jse PASOK hukumetinde Bakanlar Kurulu Genel Sckreterligi yapan daha sonra da Koskotas'ın hesabına çalışmaya başlayan Yanis Mancuranis söyledi. Pecoş'un para yediğini de Papandreu'nun sadık adamlanndan, Sonımlu Şirketleri Kurtarma Teşkilatı Baskam Yorgo Vakalis itiraf etti." Koskotas'ın bu denli buyüme Papandreu'nıın sınavı başladı X Yenl patron Polonya asıllı Amerikalı Bayan Barbara Johnson ve Lech VValesa anlasmadan memnun ÇinFransız gerginligi PEKİN (AA) Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa'yı, bu ülkedeki Çinli öğrencilerin Fransız lhtilali'nin yıldönümünde Paris'te yapılan geçit resmine katılmasına izin vererek, Çin'in içişlerinc kanşmakla suçladı. Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili, Pekin 'deki Fransız Büyükelçisi Charles Malo ile yaptığı görüşmede, bu olayı Çin hükümetine karşı üstü kapalı bir saldırı olarak değerlendirdiklerini bildirdi. Lenin Tersanesi ABD'li milyardere satılıyor Gdansk 'ta Dayanışma hareketinin doğduğu ünlü tersanenin yeni sahibi, Amerikalı Bayan Barbara Johnson olacak>. Dış Haberler Servisi Polonya'da 1980 yılında Dayanışma hareketinin doğduğu Gdansk kentindeki ünlü Lenin tersanesi, Polonya asıllı Amerikalı milyarder bir kadma satılıyor. "Inlernational Herald Tribnne" Gazetesi'nin haberine göre, tersanenin yeni sahibi Barbara Piasecka Johnson adlı, Polonya asıllı Amerikalı kadın olacak. New Jersey'de yaşayan 52 yaşındaki bayan Barbara'nın servetinin 350 milyon dolar dolayında olduğu tahmin ediliyor. Polonya hükumeti sosyalist ülkelerin tarihinde görülmemiş bir karar alarak, tersanenin çoğunluk hisselerini bayan Barbara'ya satmayı kabul etti. Varşova, rantabl olmayan ve zarar eden tersaneyi bir süredir kapatmak istiyor, ancak Dayanışma Sendikası buna karşı çıkıyordu. Bayan Barbara'nın tersanenin 100 milyon dolarhk hissesini satın alacağı açıklandı. Herald Tribune, anlaşmanın herri hükümet hem de Dayanışma'da memnunluk yarattığını bildiriyor. Anlaşma ile hükümet zarar eden tersaneden kurtulmuş. oluyor. Dayanışma ise tersanenin kapatılma tehJikesinin ortadan kalkmasından ötürü memnun. Dayanışma'nın "Lenin Tersanesi Komitesi" üyelerinden Henryk Dnw, Herald Tribune muhabirine Gdansk'ta yaptığı açıklamada şöyle diyor: "Polonya, 400 yıldır bir kurtancı arıyor. Biz ise Gdansk'ta 40 yıldır bayan Barbara Johnson gibi bir kadın anyordnk. Kendisi ile ilk goriişmemizde, bunu söyledim. Çok duygulanarak ağladı." Lenin tersanesinin kapatılması işletmede çalışan 8500 isçinin işsiz kalmasına yol açacaktı. Lenin Tersanesi'nin satılması için ilk girişim mayıs ayında yapıldı. Lech VValesa'nın yardımcılanndan Henryk Jankowski, ABD'ye giderek bayan Barbara'yı Gdansk'ı ziyaret etmeye ikna etti. Bu daveti kabul eden bayan Barbara, Gdansk'ta Lech Walesa ile göruştu ve 1 haziranda tersanenin hisselerini satın almak istediğini belirten niyet mektubunu imzaladı. Bu gelişmeyi, zarar eden tersaneden kurtulmak isteyen hükümet de olumlu karşıladı. Böylece tersane kapatılmaktan kurtulmuş oldu. Ancak bayan Barbara'yı tanıyanlar onun ciddi ve ayağını sağlam basan bir işkadını olduğunu belirtiyorlar. Bayan Barbara, tersaneyi kâr eden bir işletmeye donuşturmek için köklü önlemler alacağını açıkladı. Gözlemciler bu önlemlerarasında büyük bir olasılıkla bazj işçilere yol verilmesinin de bulunduğunu belirtiyorlar. Bu arada bayan Barbara'nın teknik uzmanları halen tersanedeki makineleri ve hangi teknolojilerin yenilenmesi gerektiğini inceliyorlar. B2 bombardıman uçağı PALMDALE (AA) ABD'nin radarlar tarafından tespit edilemeyen bombardıman uçağı B2, bugün ilk uçusunu başarılı bir şekilde yaptı. Californiya eyaleünin Palmdale kenti yakınlarıdaki deneme merkezinde gerçekleştirilen uçuş, televlzyondan naklen yayınlandı. tlk uçuş ile B2 uçaklarmm Sovyet radarına yakalamp yakalanmayacağı incelendi. B2 bombardıman uçağı, yaklaşık 2 saat uçtuktan sonra, Palmdale'in 60 km. kuzeyindeki Edwards Hava Üssü'ne indi. DlS BASIN y THE INDEPENDENT Sabrmm sonuna gelen bir toplum VACLAV HAVEL * Sovyetler Birliği, Polonya ve Macaristan'ın otoriter komünist sistemden (anlaşılabilir çeşitli güçlüklerle birlikte) daha demokratik bir sisteme geçme mucadelesıni başlattıkları bir sırada, Çekoslovakya hükumeti bu gidişe şiddetle karşı çıkıyor. Yeniden yapılanma ve demokratikleşmeyi desteklediğini söyluyorsa da, gerçekte politikasında değişen bir şey yok ya da tabanın baskısı karşısında çok kuçük değişikliklere izin veriyor. Izlediği politikayı anlamak çok kolay. Bu hükümet Brejnev'in tankları tarafından iktidara getirildi. Reformlaıa karşı çıkmak ideolojik kimliğini oluşturuyor ve her geçen gun yeni uygulamalarla iktidannı kapsamlı olarak guçlendiriyor. Kendi bindiği dalı kesmek korkusu yuzünden ani değişikliklerden kaçınması doğaldır. Ancak uzun süredir zayıf duşmuş, suskun ve parçalanmış bu toplumun sabrı tükenmeye başlamıştır. Komşu ulkelerdeki olaylardan cesaret alan Dayanışma miHetvekilleri Polonya parlamentosuna girdiler ve Macaristan çok partili serbest seçime gidecek. Buna karşılık hükümetin çoğulculuk sorununu bile çozumlemekten aciz kalması karşısında, bezginleşen Çekoslovak toplumu uyanmaya başlıyor. Insanldr toplumsal olaylarla daha fazla ilgileniyorlar, doğruları oğrenmeye çalışıyorlar ve gerçek duşuncelerıni toplum içindc açıklama korkulannı yenıyorlar. doğruluk, hoşgorii ve çoğulculuğun" sağlanmasından geçtiğini belirtiyorlar. Dilekçede siyasal suçlulann serbest bırakılması, ifade, ibadet, toplanma özgürluğu sağlanması gibi doğrudan ve kolayca gerçekleşebilecek istekler de yer alıyordu. Eğer sistem içerisindeki değişiklikler aceleyle, kısmi olarak ve hemen gerçekleşmeyecekse soğukkanh göruşmelerin ardından yapılmalıdır ve bu göruşmeleri gerçekleştirebilmek için de bazı koşullar oluşturulmalıdır. Bu dilekçe, binlerce kişı tarafından imzalandı. Dilekçeye imza koyanlar arasında ünlu oyunculardan sıradan işçilere kadar, bağımsız grupların liderlerinden Komünist Parti uyelerine kadar birçok insan yer alıyor. Dilekçe, Stalinist ve delalet içinde duşunmeye alışmış yonetimin barışçıl diyalog çağrısını "konfrontasyon girışimi" olarak nıtelemesine ve lanetlemesine karşın ulke çapında imzalandı. Bundan sonra nelcr olacak, bunu kımse bilmiyor. Şimdiki yonetimin eskıdcn olduğu gibi baskı yontemlerine başvurması ve biı kcv daha toplumu yıldırmaya çalışması olası. Kuşkusuz eski yontemlerı uygulamak bu Toplumda onde gelen, tanınan binlerce ' koşullar altında çok güç olacaktır. sanatçı ve bilim adamının 20 yıl sonra İnsan yaşamına mal olmadan ve ocak ayında polis mudahalesıne tepki karma$aya vol açnıaksı/m gosterme cesaretini bulması ve Çckoslovakya'da da reform ve uyanış duraksamadan yonetimin "muhalif" diye doneminin başlayacağını da umabıliri/. damgaladığı kişilerle birlikte protesto Bu noktada hcr şcy muıııkıın, durum son dilekçesıne ımza koyması buyuk önem yırmi y\lda hiç gorulmemİ!) bir biçimde taşıyor. belirsiz. (10 Temmıı/ 1989) Bu sosyal uyanış, toplumu yalnızca * Çekoslovak mulıakıiliııin »ndcrlcrindvn kanunsuzluklara karşı korumamn «Jan Vaclav Havel, dunyaca tanınmıs bir piötesinde ifade ozgurluğunü göstermesi >es >azarı. Havel, "Birçok Cumlcler" adlı açısından da onemli. Bu dılekçeye im/.a muhalefet bildirgesini ha/ırla\an a\dın. Bilatanlar hukumete ulkenin içinde dirge, Çekoslovakya'da munalefelin son 10 bulunduğu çıkmaz sokakıan kurtuluşun yıl içinde en onemli girisimi olarak kabul tek yolunun, sosyal atmosferin, dilckçede ediliyor. ycr alan sözcuklerle "özgürlük ruhunun. 1988 yılı ağustos, ekim ve aralık aylarında gerçekleşen kendiliğinden ve bağımsız gösteriler ve bu yılın ocak ayında Prag'm caddelerini dolduran geniş kalabahklar, yükselen bir hareketin göstergesi." Kendı kulaklarımla birçok insanın "Çok yaşa Bildirge77" ya da "Bildirge kazanacak" sloganları attığını işittiğimde ve ocak ayındaki gösterilerin ardından dort ay tutukluluktan sonra salıverildiğimde videodan gençlerin "Ha*el'e Özgürlük" sloganları attığını. izlediğimde gerçekten çok etkilendim. Şaşkınlıkla karışık bir memnuniyet duydum. O zaman, yıllarca suren zor mucadelelerın, cezaevinde geçen günlerin yeni "muhalif" denilen insanların çahalarının b)bşa çıkmadığını anladım. "Çok yaşa bildirge sloganı benım için çok anlamlı. Yalnızca uzerinden yıllar geçmesine karşın Bildirge77 hareketine ovgu niteliğinde olmasından oturu değıl, ama aynı zamanda, özgurluk isteğini kamçılayan bir anlam taşımasından ötürü. Bilgirgenin sozcuk anlamı bu sloganı atan insanların özgurluk ideallerine sahip olduklannın açık seçik göstergesidir. Kontralara ynrdım yx>k MIAMI (AA) Nikaragua'da yönetime karşı mücadele eden sağcı Kontra gerillalannın üst düzey yetkilileri, ABD'nin kendilerine verdiği yardımı gelecek aydan itibaren kesmeye karar verdiğini belintiler. Kontralann 55 üyeli polilik konseyinin başkan yardımcısı olan Silvio Arguello, ABD yetkililerinin geçen hafta Washington yaktnlarında düzenlenen bir toplantıda, Kontra liderlerine yardımın kesileceğini bildirdiklerini söyledi. sini Papandreu'nun istediğini öne süren Kaçaros, "Papandreu, basını kontrolüne almak, aynca kendisini destekleyen işadamlannın olmasını istiyordu. Koskotas da bu iş için tam biçilmiş kaftandı. Papandreu'nun desteğiyle kısa süre içinde buyiidü. Ancak ber şeyin bir bedeii var" dedi. YDP milletvekili konuşmasında, devlet kuruluşlanna ait paraların Girit Bankası'na yatınlmasını emreden kişinin Papandreu olduğuna şuphe bulunmadığını da öne sürdü. PASOK adına konuşan Panayotis Rokofilos de Kuçoyorgas ve Peços hakkında Parlamento Soruşturma Komisyonu kurulmasına itiraz etmediklerini, ancak, Papandreu, Covolas ve Rumelyotis'in suçlanmalarının dürüst bir hareket olmadığını belirtti. Rokofilos, "PASOK hükumeti Koskotas'ın yapbğı sahtekârlıkları zamanında anlamamakla sonımludur. Ancak gerek YDP, gerekse Sol İttifak da a>nı durumu sezememişlerdi. Koskotas'ın sahtekâr olduğunu bilselerdi iki parti de paralannı Girit Bankasf na yatırmazlardı" diye konuştu. Bu arada Yeni Demokrasi Partisi lideri Konstantin Mitçotakis, Koskotas skandalı hakkında yann konuşacağını açıklarken birkaç dakikalığına söz istedi. YDP lideri, "Kuçovorgas'ın sorumlu olduunu soylediğimizde PASOK milletvekilleri bizi eleştiriyorlardı. Oysa şimdi bazı şeyleri kurtarabilirler hesabıyla Kocoyorgas'ı feda etmekten çekinmiyoriar" şeklinde konuştu. Parlamentodaki görüşmeler bu akşam sona erecek. Daha sonra da Papandreu ve dort eski bakanın olası sorumluluklarının bulurunası için soruşturma komisyonu kurulup kurulmayacağımn belirlenmesi için gizli oylama yapılacak. Koskotas'tan rüşvet almakla suçlanan eski bakanlardan Peços da bugün parlamentoda konuşarak, kendini savunacak. Öte yandan geçen hafta kurulan 12 üyeli soruşturma heyeti ilk olarak mısır, buğday skandalı olarak tanınan yolsuzluk olayını açıklığa kavuşturmaya karar verdi. Sağ eğılımli Yeni Demokrasi PBrtisi (YDP) milletvekillerinin PASOK hükumeti döneminde çıkan bu yolsuzluğun soruşturulmasını öngören önerisi komünist partilerin oluşturduğu sol koalisyon partisi tarafından desteklendi ve partiler arasında 12 üyelik bir soruşturma heyeti kurulmasına karar verildi. PASOK miHetvekilleri 300 »andalyelik parlamentoda, bu öneri için yapılan oylamaya katılmadı. Ancak soruşturmayı ustlenecek olan 12 üyelik heyette PASOK milletvekillerinin yer alacağı açıklandı. . Mısır buğday skandalı, Yunanistan'ın 1986 yılında Yugoslavya'dan satın aldığı 700 bin ton mısır ve buğday» kendi yerel ürünüymüş gibi üyesi olduğu AT pazarına satmış olmasından kaynaklanıyor. Sovyet denizaltısındaki yangın iki ülke arasında sorun oldu Sovyetler Birliği NorveçPi yine kızdırdı JVorvep açıklarında yanan Sovyet denizaltısıyla ilgili olarak Moskova, "Yangın tatbikat gereğiydi" derken Oslo, Sovyetler'i yeterli bilgi vermemekle suçluyor. OSLO (Ajanslar) Norveç açıklarında bir Sovyet denizaltısında önceki gün meydana geldiği büdirilen yangırun bir yanlış anlamadan kaynaklandığım, olayın geminin katıldığı tatbikatın bir parçası olduğu \e durumun kontrol altında bulunduğu bildirildi. SSCB donanmasından Yüzbaşı Aleksander DüiUin, Norveç Radyosu NRK'nın Moskova muhabirine verdiği demeçte, "Bir askeri tatbikatla ilgili olarak bölgede bir miktar duman nıeydana getirildi ve bu yanlış anlastiarak bir kaza olduğu şeklinde algüandı" dedi. Dilitsin, denizaltının normal durumda olduğunu ve kendi bajma yoluna devam ettiğjni kaydetti. Norveç Dışişleri Bakanı Ttaorvald Stoltenberg ise Sovyetler'in Oslo Büvükelçisi'ni makamına çağırarak, bir görüşme yaptı. Stoltenberg, Sovyet yuzbaşısının açıklamalarından tatmin olmadıklannı belirtti ve "Bize bilgi vermeleri yararlı olurdu. Böyle bir olay, üçüncü kez meydana geliyor, diplomatik aqdan bu durum çok ciddidir" dedi. Nisan ayında Mike tipi bir Sovyet nükleer denizaltısı, çıkan yangın sonucu Norveç açıklarında batmış, murettabattan 42 kişi olmüştü. Geçen ay da Echo2 tipi bir Sovyet denizaltısında yine Norveç açıklarında yangın çıkmıştı. Her iki olayda da Norveç SSCB'yi yeterli bilgi vermemekle suçlamıştı. Önceki gün ise Norveç yetkilileri, uluslararası sulardaki bir Sovyet denizalüsından duman çıktığını görmuşler, ancak denizaltı kendi olanakları ile uzaklaşmıştı. ABD ile Suriye arasında NEW YORK (AA) ABD, Suriye'yi Ortadoğu diplomasisıne çekebilmek için Şam yönetimi ile "yeni ve geniş bir diyalog" başlattı. Amerikan basınında yer alan haberler, Washington'un "Ortadoğu diplomasisinde Suriye'nin kazanılması" için diyalog başlattığını, ancak karşılığında Şam'ın terör bağlantılanndan vazgeçmesini istediğini belirtiyor. Baulı kaynaklara göre ABD "leroristleri banndırma" konusunda Şam nezdinde sert girişimlerde bulunurken Suriye yönetimi, bu konuda tatmin edici adım at makta kararsız davranıyor. Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın, U'ashington'a "PanAm uçagının bombalanması olayının faillerinden Suriye'de banndıklan beliıienen olursa, bu kişilerin yargılanacaklannı" söyledıği kaydedüdi. Amerikan istihbaratı, Şam'da uslenen ve "Filistin Halk KurtuluşCephesi Genel Komutanlık" adlı örgütün lideri olan Ahmed Cibril'in, geçen yıl aralık ayında İskoçya'nın Lockerbie kasabasına du$en PauAm uçağında 259 kişinin olumüne yol açan bombadan sorumlu olduğu goruşunde. ŞilVde seçim kampanyası SANTİAGO (AA) Şili'de, muhalefet 1970'ten bu yana ilk kez yapılacak başkanlık seçimleri için büyük bir gösteri ile kampanyayı başlattı. 17 muhalefet partisinin oluşturduğu koalisyonun başkan adayı Patricio Aylwin ve diğer konuşmacıların, Santiago 'daki Caupolican Tiyatrosu'nda dün yaptığı konuşmayı toplam 15 bin kişi dinledi. 'Başarması için O'na destek verin... Sağlam bir temel kazandınn!" Tatil, bilgilenmek için en uygun zamandır. Temel Brilanrüca fasikülleri her pazartesi çıkıyor. TEMEL BRITANNICA msîmsassmsss
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle