18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
/ TEMMUZ 1989 CUMHURİYET/9 KABINE TOPLANTISI 'Karahn neresinden dönülse Bakanlar Kurulu'nda öyle bir karar alınmadı kü... Mesele anlaşıldı. Bakanlar Kurulu'nda görüşülecek öneri "nasıl olsa kararlaştınlır" mantığı ile metin haiine getirılrniş, sonra da her toplantı sonrasında olduğu gıbi gazetecilere dağıtılmıştı. Hatanın Yazar'da mı, basın müşavirinde mi olduğu tartışması sürerken, bazı gazeteler baskıya girmiş, Bakanlar Kurulu'na önceden karar aldırılarak, kamuoyuna ertesi gün KDV'lerin indirildiği duyurulmuştu. Ayrıntı öğrenmek isteyen gazeteler ise yantlgıdan kurtulmuştu. Bu haftaki Bakanlar Kurulu toplantısından sonra gazetecilerin ellerine bir karar tutuşturuldu: KDV oranlannda indirim yapılıyordu. Gazeteciler, atanmayan TRT Genel Müdürünü, Bulgaristan meselesini bir kenara bırakarak telefonlara sanldılar. Haberi verdiler. Üstelik gazete, kitap ve dergilerden alınan KDV oranı da düşürülüyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde konunun ayrıntılarını öğrenmek isteyen gazetecilere, Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Mehmet Yazar şaşırmış bir durumda yanıt verdi: ANKARA Cumhuriyet Ankara Bürosu HAFTANIN KONUĞU HAVASI Gazetede bir soru: "Dokunmayı biliyor musunuz?" Btliyonız kı, vatandaşa her dokunuşta bin ah işitiyoruz!.. •*• 436 bın devlet memuru Emeklı Sandığı'na başvurmuş. Ayda 3.853 lira borç almak için... Ankara ayda yanm kito et alabilmek için!... Turizrp Bakanı İlhan Aküzum, rengârenk oryantal kıyafetterie masalara çıkıp göbek atan, gerdan kıran bıyıklı dansçılara kızmış ve de/n/ş kı: "Kitabımızda erkek oynatmak yazrnaz." Peki ne yazar?.. * * * Hangı partıden olursa olsun, milletvekılı ailelen erken seçim ıstemıyorlarmış. . Isterlerse enayilik olur!... *** Erdal Inönü: "Bılime ulaşmanın yolu, bilimi istemektır " Ama tktıdar ıstemekte olmuyor!... *•• Yargıtay Başsavcısı Firuz Çılingiroğlu: "Yüksek Mahkeme kurulmalı." Ama btz Yüce Dıvan 'a alışıkız!.. • *• ANAP mılletvekili Gökhan Maraş, ruşvet ve yolsuzluktan önlemek ıçın "Nereden buldun" yasası önermiş... Allahtan buldum derlerse ne olacak?.. * +• Bayramda, Sosyal Yardım Vakfı yararına kurban densi ve bağırsak toplamaları istenmiş.. Kimlerden mi? Öğretmenlerden... Millı Eğitım Bakanlığı da yenn dibine geçti!.. BUNALTANSORULAR Bir ters, bir düz Başbakan Özal'a gazetecilersordular: ANAP'ta neler oluyor? Özal'a göre her partide, farklı düşünen kişiler olabilirdi. Bu, neticeyi değiştirmez, ANAP iktidan, 1992'ye kadar sürerdi. Gazeteciler üstelediler: Efendim bazı eski bakanlar erken seçim İsteyen mektuplar yazıyorlar... Başbakan yanıtı yapıştırdı: Yazan isteyebilir... Bu "hayatl sorunun" yanıtını merakla bekleyenler. "bu da ne demek" gibiterden birbirlerine baktılar. Acaba, mektup yazanlar, bakanlık mı istiyorlardı? Yoksa erken seçimi sadece mektup "yazanlar" mı isteyebilirdi? Ya da erken seçim için sadece Devlet Bakanı Yazar mı istemde bulunabilirdi? Sonunda bir gazeteci, hamamda suyun kaldırma kuvvetini keşfetmiş Arşimet edasıyla arkadaşlarına döndu, ayaküstü peş peşe gelen sorulardan bunalan Başbakan'ın sözlerine açıklık getirdi: Tersten okuyun 'İsteyen yazabilir' dlyor. BIRPORTRE.CERNISEV SPOR KÖSESİ Adapazarı Mengen... Transfer sezonunun açılmasıyla birlikte, futbol takımlanmız yeni bir mücadeleye başladı. Kimisi futbolcu kaçırırken. kimisi de yaban ellerde antrenör peşine düştü. * Transferın "flaş" adlarından biri de Malatyasporlu Ünal idi. Ünal, bütün büyük kulüplerin yarı sahalarında şöyle birkaç tur attıktan sonra, yine Malatyaspor ile, yöneticilerin deyişiyle "nikâh masasına"oturararak,sözleşmeye irnza attı. Ama "nikâh kıyıldıktan" sonra bile büyük kulüpler Ünal'ın peşini bir türlü bırakmadılar. Futbolcuları kaçıran kaçıranıydı. Malatyaspor yöneticisı Metin Kaya Çağlayan, bir açıklama yapma gereğini duyau: Ünal Malatyaspor ile anlaşmış ve onun nikâhlısı olmuştur. Ona talip olanlann nikâh olayından sonra örf ye geleneklerimiz gereği artık susmaları gereklr. Çünkü Ünal artık tüm kulüplerin yengesidir... Kendine göre "arabulucu", Ankara'ya göre "mesaj taşıyıcısı" Albert Sergeyeviç Çernişev 1936 yılında dünyaya geldi. Sovyet diplomatfar için "önemli bir post" olan Ankara Büyükelçısı olana dek de "zorfu görevlerde" bulundu. Moskova'da Uluslararası İlişkiler Enstıtüsü'nü bitirdikten | sonra 19591967 yıllarında Dışişleri Bakanlığı'nda çalıştı. 1967'den sonra, ABD ile sıcak savaşın yaşandığı Vietnam'da büyükelçilikte görev yaptı. Vietnam sorununun çözümünden önce, 1971 yılında merkeze alındı. Çernişev'in birikimleri 1976 yılından itibaren Dışişleri Bakanlığı Özel Danışmanı unvanı ile değerlendirilmeye başlandı. 1985 yılında ise başdanışmanlığa, aynı zamanda SSCB Dışişleri Bakanlığı İstişare Kurulu üyeliğine atandı. Çernişev, 1987 yıhndan bu yana da Ankara'da... Bazı uluslararası konferans ve toplantılarda da Sovyetler Bırlıği'ni temsil ettiğı dikkat çeken Çernişev'in "SSCB Oış Politikası" ve "Uluslararası İlişkiler Sorunları" konularında da kıtapları var. "Güler yüzlü", "sempatik" olarak tanınan Çernişev'in en büyük özelliklerinden birisi, yöneltilen sorulara sadece gülerek yanıt vermesi olarak biliniyor. Her türlü soruya peşın peşin gülen "sempatik büyükelçi" Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz ile Bulgaristan konusunda 2,5 saat süren görüşmesi öncesi ve sonrasında da bu alışkanlığını sürdürdü. Sorulara ya aksanlı Türkçesiyle espriyle karşılık verdi ya da sadece güldü. Ama sonuçta Bulgaristan konusunda "arabulucu" olduğunu belirtmekten başka da bir açıklama yapmadı. Üstelik bu "arabuluculuk" da Ankara tarafından pek "Ihtiyatlı" karşılandı. Çernişev'in "glasnost" yanlısı ve Sovyet lideri Gorbaçov ile "yüz yüze görüşebilen sayılı büyükelçilerden biri olduğu" diplomatik kulislerde yaygın bir söylenti... Şimdi merakla beklenen, bu "güler yüzlü diplomatın" Varşova Paktı'nın bir üyesini de kollayarak Ankara ile süren "iyl llişkilerl" de bozmadan yürütmeye çalısacağı, "diplomatik manevralann" sonucunun ne olacağı... 'Arabulucu' mu?, 'Ulak' mı? Köseçobanı Belediyesi, hizmet bekliyor... Torosların tepesinde, 1200 metre yükseklikteki Mersin'in "taze" ilçesi Köseçobanı'nın çiçeği burnunda Belediye Başkanı Mehmet Yılmaz, geçenlerde Ankara'ya gelince sormadan edemedik: Durumlar nasıl? Köseçobanı'nın ilk belediye başkanı, | seçilir secilmez iki odalı bir dükkân kiralamış, içine bir masa, dört sandalye atmıştı. Masanın arkasına bir Atatürk resmi, dışanya da bayrak| asınca, sorunlar yumağının ilk düğümünü çözmüştü. Belediyenin resmi aracı gereci ve iş | makinesi yoktu. "Personel" sayısı ise birdi. (O da geçici statü ile çalışıyordu). Aylık geliri ise 10 milyon idi. Diğer "düğümleri" sorduk, yanıtlardan"kördüğüm"çıktı: Yanınızdaki geçici görevli ne iş yapıyor? YILMAZDükkânda, pardon belediyede oturuyor. Belediyenin kapısını sürekli açık tutmasını istiyorum ondan. Siz makamınızda mı oturuyorsunuz? YILMAZHayır, sürekli dışardayım. Günde kırk kere çevre belediyeleri arayıp yakınıyorum. Bilgi, deneyim sahibi olmaya çalışıyorum. 10 milyon lirayı nasıl kullanmayı düşünüyorsunuz? YILMAZİlk aşamada iş makinesi, hizmet aracı alıp yıllardır ihmal edilen içme suyu, eğıtim, sağlık hizmetleri sorunlarını halletmek istiyorum. Köseçobanı Belediyesi İLETİSİM İHALESİ Bakan bakmayan... "HF/SSB Telsiz Projesi" diye adlandırılan "elektronik harbe karşı korumalı haberleşme araçlarının" üretimi için yapılan ıhalenın sonucunu Savunma Bakanı Sefa Giray da çok merak ediyordu. ingiltere'den Plessey ve Marconı, İtalya'dan Elmer firmalan teklif vermişti. Rekabet kıran kıranaydı. Üstelik İngiliz Başbakanı Thatcher da konuyla ilgileniyordu. Bu nedenle altındaki yetkiliye sordu: Ne oldu, ihale ne aşamada? Yanıt geldi: Efendtm o iş bitti. Efendim geçenlerde eski Bakanımız Sayın Vuralhan İngıltere'ye gitmişti. Sayın Thatcher'a... Orada Marconi firması ile bağlantı oldu. Başbakanımızın bilgisı dahilinde... Giray fazla bir şey söylemedi. Ama bu konuda kendisine bir "brifing" verilmesi hemen orada karara bağlandı. Şinasi Nahit Berker MECLİS TATİLDE Siyasi yaşamın, lideri yaşlı da olsa "en genç" muhalefet partisi, Cumhuriyetçi Demokrat Gençlik Partisi (CDGP), erken seçim stratejisini oluşturdu: Hiçbir şey yapmamak... Genel Başkan Gökhan Evliyaoğlu bu konudaki görüşlerini şöyle açıklıyor: Erken seçime gerek yok. 26 Mart secimleri olmasaydı muhalefet iktidarın desteğini kaybettiğini neye dayanarak söyleyecekti? Hadi gelin verincevabını... 62 yaşındaki genel başkamn cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki görüşlerini merak edenlere de tırnak içinde veriyoruz: Bu makama gelecek kişinin asker ya da sivil kökenii olması önemli değildir. Cumhurbaşkanının ordunun yıpranmamış üst kademelerinden çıkması doğaldır. Savulun, muhalefete muhalefet geliyor... Hem de tüm "doğalhyla..." Muhalefete muhalefet TERS ACILAR BASKENT'TE YASAM Yüze yakın kurucu üyesi ile başkent yeni bir derneğe daha ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor: "Atatürkçü Düşünce Derneği." Derneğin kurucularından bazılarının adları şöyle: Prof. Mustafa Altmtaş, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Ahmet Boyacıoğlu, eski Danıştay Başkanı Kâzım Yenice, Doç. Gürbaz Tüfekçi, Danışma Meclısı üyeleri Nermin Öztuş, Abdulbaki Cebeci, Şerafettin Yarkın, Necip Bilge, avukat Anıl Çeçen, Prof. Nejat Kaymaz, Ragıp Sarıca, Suphi Gürsoyitrak, Celil Gürkan, Sami Özerdim, Arif Çavdar, Hüseyin Emre, Lerzan Akkoyunlu... Kurucu üyeler amaçlarını şöyle açıklıyorlar: Atatürk ilke ve devrimlerini tehlikeye düşüren gerici adım ve akımlarla yasalar çerçevesinde düşün savaşı vermek..." Yeni bir dernek BIRFIKRA Seçim geçim işleıi Çankaya sinyali DİPLOMASİ Mesajsız büyükelçi Başbakan Özal'ın Çankaya'daki konutundan, karşı kaJdırımdaki Cumhurbaşkanı Köşkü'ne geçip geçemeyeceği tartışmalarına ışık tutacak bir fıkra: Doğu illerimizin birinde, trafikte sinyalizasyon sistemine geçme kararı alınmış. Kentin tek anacaddesi kazılmış, trafık lambaları dikilmiş. Halk, belediye hopartöründen yapılan anonslarla günlerce uyarılmış: Kırmızı yandı bekle, Yeşil yandı geç... Nihayet büyük gün gelip çatmış. Ama tedbir olsun diye yine de lambaların yanında bırer polis görevlendirmişler. Her şey normal gidiyor. Trafik lambalarına göre yayalar duruyor, araçlar geçiyor. Derken, bir kadın çarşafını savura savura kırmızı ışıkta kendini caddenin ortasına atıyor. Polis sinirii sinirii bağırıyor: Bacım nereye?.. Kadın koşaradım yanıtlıyor: Vışş!.. Kaynımgile. Hem sana ne, ağamdan müsaade almışım... Tatilde olan TBMM'de, milletvekıllerinden ımza toplandığı haberi Ankara'da bomba gıbi patladı. İmzayı kim toplar? Olsa olsa ANAP... Niye mi? Erken seçim için temmuz ayında TBMM'yi toplamak için. Telefonlar birbirini kovaladı. ANAP'ta kımsenin böyle bir şeyden haberi yoktu. Sonunda "yahu bu imzalan SHP ya da DYP topluyor olmasın " sorusu ortaya atıldı. Tabiı yorumlar da peşi sıra geldi. SHP ve DYP'nin TBMM'yi erken seçim için olağanüstü toplantıya çağırması, önerinin de ANAP oylarıyla reddedilmesi, anayasa uyarınca bir yıl TBMM'de "erken seçim" lafı edilmemesi demekti... SHP ve DYP bu tuzağa düşmezdi. Konuya açıklığı SHP grup başkanvekili Hikmet Çetin getirdi: SHP olası bir gereksinim için imza topluyor... Sonra ycrumlar sürdü: Yoksa toplanan imzalar dış politika konusunda mıydı?.. MİLLİ USUL Mılli Eğitim Bakanlığı koridorları son günlerde "Ana Baba Günü" gibi.. Hele Personel Genel Müdürlüğü'nün kapısına yaklaşmak, öğretmen maaşıyla geçinmek kadar zor... Görevlilerin önünde büyük bir kalabalık. Bekleyen ögretmenlerin çoğunun elinde ise bir "kartvizit"... Memurlar önce bu karta bakıyor, sonra bir şeyler soruyor, daha sonra da sıradakini çağırıyordu. Merak edıp sorduk. 657'ye tabi, dolayısıyla adını açıklayamayacağımız bir "bordro mahkumu" yanıtladı: Ögretmenlerin atama ve nakil işlemleri başladı. Her öğretmen bir milletvekilinin kartı ile geliyor. Hepsinde de aşağı yukarı şu sözcükler var: "Sevgili kardeşm. Hamili kart sahibi arkadaşım çok yakınımdır. Gerekli ilgiyi esirgemeyeceğinden eminim. Yeni görevlerıne başlayacak büyükelçiler, Çanka'ya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Evren tarafından kabul edildıler. Viyana'ya gıden Ayhan Kamel, Vvashington'a gıden Nüzhet Kandemir ve diğerlerı tek tek Cumhurbaşkanının önüne geliyor, veda ediyorlardı. Evren de protokol gereği o ülkenin "devlet başkanına" sunulacak mesajlarını verıyordu. Sıra Sofya'ya atanan, göreve başlama tarihı henüz saptanamamakla birlikte, önümüzdekı günlerde gitmesi beklenen Yalçın Oral'a gelmişti. Evren şöyle bir duraladı. Sonra dayanamadı konuştu: İçimden gelmiyor, Jivkov'a selam göndermek. Mesaj falan yok... Şimdi Sofya'ya "mesajsız" gidecek olan Büyükelçi Oral'ın "diplomatik geleneklerin" dışındaki bu durumu "hangi diplomatik yöntemle" aşacağı merakla bekleniyor. Ancak Bulgar hükümetinin "zorunlu turist gönderme!" uygulamaları ile zaten ortada pek de "diplomatik gelenek" kalmamıştı. BİRGÜNCELSORU: Çin Halk Cumhuriyeti Sefaretince dağıtılan "Beijing Review" Dergisi, Ankara'ya ulaşan son sayısında Beijing'de düzenlenen bir karikatür sergisi haberine yer verdi. Yazıda, sergıye çeşitli ülkelerden **"" 200'ü aşkın ödüllü karikatürün katıldığı belirtiliyordu. Arka sayfada ise bazı karikatürler, altlarına ülkelerin adları yazılarak meraklılarına sunuluyordu. Ancak sayfaya göz atanlar, ilk anda, sanki karikatürler o ülkeleri betimliyormuş gibi bir kanıya kapıldılar. Örneğin.Romanya'yı temsil eden karikatürde.karşısındakinivurunca ..endısi de ölecek bir adam vardı. Sovyetler Birliği'nde ise elektronik bir hesap makinesi ile abaküs tamir etmeye çalışan biri... Türkiye'nin bile olduğu sayfaya göz atanlar, sormadan duramadılar. Pekiyi ya Çin i nasıl çizmek gerekir? Peki ya Çin? Hamili kart yakınımdır Bacağında ikî kıırşunla cezaevînde yaüyor ALİ TEVFİK BERBER Özcan Beltek, daha 14 yaşında cezaeviyle tanıştı. Olaylı 1 Mayıs kutiamalanna katıldığı savıyla bir ayı aşkın bir süredir Bayrampaşa Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. Özcan, üstelik sol arka baldırmda çıkartılmayı bekleyen iki kurşun çekirdeği olduğu halde. Şimdi hastane yerine cezaevi siyasi koğuşunda 1 Mayıs davasına başlanmasını, yani serbest kalmayı bekliyor. özcan, 1 Mayıs olayları sonrasında soruşturma yüruten îstanbul DGM savcı yardımcılarından Çayhan Ülgen'ce hazırlanan 48 sanıklı iddianamenin 45. sırasında yer alıyor. "Mustafa oğhı Fatma'dan olma 1975 doğumlu" özcan, Tarlabaşı'ndaki polisin ateş açması üzerine bir kişinin olümu ve birçok kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan 1 Mayıs gösterilerine katılmakla suçlamyor. Olaylardan 22 gun sonra tutuklanan Özcan'ın suçlu olduğuna dair kanıt ise, "Şişli 12 sayılı dosyadaki Ek7/l'deki 1 no ile işaretlenen resim" ile "20.9.1989 tarihli fotoğraf teşhis tutanagı." Boylece bacağına saplanmış iki kurşun çekirdeği olmasına karş;n, tutukla polis, taksiyi durdurarak şoföru nıp cezaevine konuluyor Özcan. indirdi. Ona birkaç yumruk vurHakkında da 2911 sayılı Toplan du. Bizi de süriıkleyerek bir polis tı ve Gösteri Yüruyüşleri Yasası' arabasının içine soktular. Bu arana aykırı davranraaktan 1 ila 3 yıl da varalı ayağınıa vurarak anama arasuıda hapis istemiyle dava açı avradıma kiıfrediyorlardı." lıyor. Özcan, daha sonra diğer yaraBayrampaşa Cezaevi'ndeki en lılarla birlikte, Haseki Hastanesı'genç siyasi tutuklu unvanına sa ne göturülmüş. Sol arka baldırınhip Özcan ise basından geçenleri da üst üste girmiş iki kurşun çegörüş gününde tesadufen karşılaş kirdeği bulunan Ozcan'a doktortığı Avukat Tangül Özer'e şöyle lar 1.52 ay sonra ameliyat olacağını söylemişler. 15 gun sonra da anlatıyor: " 1 Mayıs günü Tarlabaşı'nda taburcu edilmiş. bize ait dükkânda otururken, si Taburcu edilmesinden sonıa lah seslerini duydum. Dükkânı Kasımpaşa Karakolu'nda, 1. Şukapatıp hemen, o yone doğru koş bede ve DGM Savalığı'nda, "Ben tum. Ben koşarken ellerinde paa olaylara kalılmadım" diye ifade kart bulunan grubun arasında veren Özcan, serbest bırakılmış. kaldım. Tarlabaşı'nda ve Şişha 3 gün sonra da 18 mayıs perşemne'de helikopterden ve arkantız be günü, Kasımpaşa Karakolu'na dan ateş edilivordu. Korkarak çağrılmış ve oradan olaylar sıraayakkabılanmı elime aldım ve sında silah kullanılması üzerine Kasımpaşa'ya doğru kaçmaya polisler hakkında soruşturma yübaşladım. Polisler burada da ateş rüten Beyoğlu Muracaat Savcısı edijorlardı. Tam orduevinin Osman Yolçınar'a ifade vermiş. önünde bacağımdan vuruldum. Savcı Yolçınar, ayağından çıkar1015 dakika benimle kimse ilgi tılacak kurşunların kendisine gelenmedi. Genç bir kız beni kuca tirilmesini istemiş. gına alarak bir otoraobile koydu. Gelişmeleri yine aynı gun serArabada başka yaralılar da var best bırakılan Özcan'dan dinleyedı. lskele civanna geldiğimizde de lim: elinde makineli tıifek bulunan bir "Tekrar eve geldim. Gece saat 02.00 sıralannda siyasi polis eve gelip beni aldı. Saat 05.00'e kadar birçok eve baskın yapıldı ve gözaltına alınanlarla birlikte 1. Şubeye goturuldurn. Vorgan ve battaniyenin olmadığı bir hücreye atıldım. 4 gün şubede kaldım. Polisler, parmak izlerimi aldı. Pazartesi gunü de DGM'ye çıkardılar. DGM Savcısı'na 14 yaşımda olduğumu soyledim. o da beni Adli Tıp'a gönderdi. Doktor, yarama baktıklan sonra hastaneye sevk edilmemi istedi. Tekrar savcılıga götüruldüm. Savcı ise aynı gün Adli Tıp'a geri gönderdi. Bu kez, 'Bu işi bilerek yapmıştır, ama 15 yaşındadır' dendi. Bunun üzerine tutuklanarak cezaevine gölüriildüm. Subyan koğuşunda kalmak istemedim. Şimdi 1 Mayıs tuluklularıvla birlikte siyasilerin bulunduğu koğuştayım. Beni ilk ve ikinci defa değil de 3. defa neden lulukladılar anlayamadım." Ozcan, "Silah seslerini duyunca neden oraya gittin" şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtlıyor: "Tarlabaşı'nda bir ses duydum mu, merakımdan gider bakanm. Kaç defa kaza oldu, hep gittim ve seyrettim. 14 yaşıma geldim, ilk defa 1 Mayıs'ı jaşadım." 1 Mayıs davasının başlamasını bekleyen Özcan Beltek, cezaeviyle 14 yaşında tanıştı Disetlerinin çekilmesine, sık sık kanamasına, iltihaplanmasına, agız kokulanna yol açar! Dislerin direncini azalür,görünümünü cirkinleştirir, sallanmalanna, çürümelerine neden olur! Tartar* diş düsmanıdır! * Diş hekımleri tarafından calculus olarak adlandırılan Tartar'ın yaygın ısmı diftaşıdır. Özcan Beltek çözü/Tîi/nü b/'//yoruz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle