24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 TEMMUZ 1989 CUMHURİYET/7 Bugün sosyalist ülkeler ve Marksizm SORU: Sosyalist ülkelerdeki son gelişmeler ye Marksizme ilişkin aüncel tartışmalar nakkında ne düşünüvorsunuz? I "Sosyalist dünya"da büyiik bir önemli adımlar atılıyor. Çin'de Deng Şiaoping yonetıminin kaynaşma yaşanıyor. Sovyeıler libera! ekonomik reformlan surerken ö'ğrencilerin Pekin'de Birliği'nde Mihail Gorbaçov'un başlattığı demokrasi gösterilerinin aynı yonetim tarafmdan kanla başlattığı glasnost (açıklık) ve perestroyka (yeniden yapılanma) bastırılması butiin dünyada "şok"yaratlı. BUtün bu gelişmeler, poliükaian 1917 Ekim Devrimi'nden bu yana bu ülkedeki en bir dizi soruyu gundeme getirdv Sosyalist ülkelerde ne oluyor? koklü reformlan öngörüyor. Sovyetler Birliği'nde 1989 bahannda ilk kez çok adaylı parlamento seçimleri yapıldı. Yeni kurulan Sosyalizm nereye gidiyor? Turkiye'deki sosyalist çevrelerde de Yüksek Sovyet'ieki tartışmalar TV'den naklen yayımlandt. Yeni benzer tartışmalar canlamyor. Bız de ülkemizde konu ile ilgili Sovyet parlamentosunda "çok partili sistem" dahil birçok konu yazar ve araşlırmaalara, "Sosyalist ülkelerdeki son gelişmeler ve açık açık tartışılıyor. öte yandan SSCB'ye bağlt cumhuriyeilerde güncel Markizm tartışmaları hakkında ne düşündükleri" milliyeiçilik.rüzgârtarı esmeye başladı. Doğu Avrupa'da Polonya sorusunu yonelıtik. Bu konuya ilişkin yanıtlardan oluşan bir ve Macaristan'da serbest seçimlere ve çok partili sisteme yönelik dizıyı okuyucularımıza sunuyoruz TARTIŞMA1 Sunnş\ 100. yılında Sosyalist Enternasyonal Sosyal demokrat, sosyalist ve işçi partilerinin dayanr,ma örgüt olan Sosyalist Enternasyonal (SE), giderek daha ağırlıklı ve önemli bir uluslararası platform niteliğıni kazanmakta. Dünyanın en eski ve en büyük ulusiararası siyasi kuruluşu özelliğini taşıyan SE, 2022 Haziran 1989 tarihleri arasında Stockholm'de yapılan 18. kongresinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti'yi tam üyeliğe kabul etti. Böylelikle 1978 yılında örgüte kabul edilen Cumhuriyet Halk Partisi'nin 1980'de kapatılmasıyla SE'de Türkiye açısından doğan boşluk giderilmiş oldu. Bu yazı dizisinde 100. kuruluş yıldönümünü kutlayan SE'nin tarihçesi, yapısı ve işleyişi üzerinde kısaca durduktan sonra son kongrede yapılan konuşmalar, tartışılan raporlar ve kabul edilen bir çeşit siyasi program niteliğindeki yeni tlkeler BUdirisi'ni temel alarak, uluslararası sosyal demokrat ya da demokratik sosyalist hareketin ele aldığı ana sorunlar ve benimsediği çözümler üzerine özlü bilgiler vermeye çalışacağız. Yumuşak savaşım gereklî SADUN AREN Toplumlann sürekJi bir değişim içinde ojmaları Marksizmin temel bir kuralıdır. Bu değişimin hareket noktası üretirn güçlerinin gelişmesidir. Bu gelişmeye bağlı olarak uretim ilişkileri ve buna bağlı olarak da taplumun bütün üstyapısı sürekli olarak değişir. Bu kural kapitalizm için olduğu kadar sosyalizm için de geçerlidir. Bu nedenden ötürüdür ki sosyalist ülkelerde sık sık reformiar yapıldığını görüyoruz. Bu reformlar yakın zamanlara kadar daha çok uretim güçlerindeki gelişmelere koşut olarak planlama tekniklerinde ve işletrae yönetimlerinde buna uygun defişiklikler yapmak biçiminde olmuşlardır. Son Gorbaçov reformlarının yeni ya da özgün olan yanı, yalnız ekonomik değil fakat toplumsal yaşamın sosyal, siyasal, kültürel bütün yanlannın hep beraber reforra kapsamı içine alınmış olmasıdır. Bunun nedeni de Sovyetler Birligi'ndeki gelişme süreçlerinin birikerek böyle bir sıçrama yapmak aşamasına gelmiş olmasıdır. Bu nedende Sovyetler Birliği'nde ve diğer sosyalist ülkelerde son yıllarda olan değişikliklerin Marksist kurama uygun olduklannı düşünüyor ve gene bu nedenle başanlı olacaklanndan kuşku duymuyorum. Marksizm hakkında yürütulen tartışmaların diğer bölurnü, kapitalist ülkelerdeki Marksist partilerin burjuva iktidarlara karşı nasıl bir savaşım yürütecekleri sonınu ile ügilidir. Gerçi bu iki sorun, yani sosyalist ülkelerdeki reformlar ile kapitalist ulkelerde yürütülecek savaşımlar arasında bir ilişki varsa da bunlar esas olarak ayrı ayrı konulardır. Sosyalist ülkelerde iktidar sorunu çözülmüştür. Onların sorunu sosyalizmın nasıl daha iyi işletilebakabilir. Çünkü yabancı sermaye gelirse, sosyalist iktidarı güçlendirmiş olacaktır. Oysa burjuvazinin iktidarda olduğu bir ülkeye yabancı sermaye gelirse burjuva iktidarını güçlendireceğinden buradaki (muhalefetteki) bir Marksist parti, yabancı sermayeye karşı olmak zorundadır. Kapitalist ülkelerdeki Marksist partilerin savaşım biçimleri de ülkenin ve dünyanın koşullanna bağlıdır ve bu koşullar değiştikçe nolojik devrim, kapitalizme yeni gelişme olanakları açmış ve bu ülkeler yeni bir gelişme dönemine girmişlerdir. Bu durumda sosyalizm için savaşımın, kapitalizmin de geliştiği ve dolayısı ile toplumun bazı sorunlarını çözebildiği bir ortam içinde yürütülmesi ve uzun soluklu olması gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu koşullarda eski savaşım biçimlerinin de değişeceği ve bu yeni koşullara uyum sağlamaları gerektiği açıktır. tşte son günlerde yoğunluk kazanmış olan tartışmalar bu yeni savaşım biçimlerinin ne olmaları gerektiği sorusu ile ilgilidir. Zaten silahiı savaşın, proletarya diktatörlüğü, sert, uzlaşmaz tavırlar, partinin çelik çekirdek gibi olması biçimindeki görüşler gündemden çıkalı epey bir zaman olmuştu. Bunu 1960'lann başın Bıundt, örgüte canhhk verdi ŞAHİN ALPAY Dünyada banşın, ülkeler arasında ve tüm ülkelerde sosyal adaletin güven altına alınmasını ve her türlü baskıya son verilmesini amaçlayan SE, tarihçesini 1889'da Paris'te toplanan tkinci Enternasyonal'e dayandınyor. 18641876 arasında yaşayan ve çeşitli uluslardan sosyalist ve anarşist düşünürler ile akımlan bir araya getiren Birinci Enternasyonal'den farklı olarak lkinci Enternasyonal, sosyal demokrat ve sosyalist partilerin uluslararası örgütü nheliğini taşıyordu. 1914'te Birinci Dünya Savaşı'mn çıkışı ile dağılan bu uluslararası örgut, sosyalizme şiddete dayalı bir devrim yoluyla mı, yoksa demokratik ve reformist bir yoldan mı ulaşılacağı konusunda mücadelelere sahne oldu. Devrimci yolu savunanlar, Bolşevik ihtilalinin ardından sosyal demokrat partilerden ayrılarak komünist partilerini ve 1919'da Komünist Enternasyonal'i (Komintern) kurdular. (Komintern 1943'te dağıtıldı.) 192123 arasında Viyana'da kurulan "tkibuçukuncu Enternasyonal"in sosyalist ve komünist partileri bir araya getirme çabaları başansız kaldı. Demokratik sosyalist partiler 1923'te Hamburg'da toplanan bir kongreyle Sosyalist ve İşçi Partileri Enternasyonal'ini yeniden kurdular. Ancak tkinci Dünya Savaşı'yla birlikte bu orgut de dağıldı. Bugunku Sosyalist Enternasyonal, 1951'de Frankfurt'ta kuruldu. Bu kongreye 6'sı Avnıpa dışından, toplam üye sayisı 800.000 dolayında olan 34 parti katıldı. 1970'lerin başında SE'e üye olan partilerin sayısı yalruzca 37'ye çıkmıştı. Fakat dirdi. 1980'lerin başına yetiştirilmesi istenen yeni program, uzun süren çalışmalardan sonra, ancak 1989 Stockholm kongresine sunulabildi. SE'nin en büyük organı üç yılda bir toplanan kongre. örgütün ana politikalarını; başkanını, onursal başkanlarını, başkan yardımcılannı ve genel sekreterini belirliyor ve yeni üyelerin kabulu konusunda karar veriyor. Üye örgüt temsilcilerinin katılmasıyla yılda iki kez toplanan konsey (1986'ya değin büro olarak anılıyordu) ile gerekli göruldüğünde bir araya gelen parti liderleri Konferansı SE'nin öteki organlan. Londra'daki genel sekreterlik örgütün faaliyetlerinin eşgüdümünden ve 1971 'den bu yana yılda dört kez basılan Sociaüst Affairs adlı derginin yayımlanmasından sorumlu. örgütün tam üyesi olan partilerle kardeş kuruluşların (Sosyalist Eğitim Enternasyonali SEI, Sosyalist Gençlik Enternasyonali IÜSY ve Sosyalist Kadın Enternasyonali SIW) toplantılarda söz ve oy hakkı bulunuyor. Danışman üyelerle ilişkili örgütlerin ise yalruzca söz hakları var. Örgüt kararlan uzun süren görüşmelerden ve karşıhklı ödünlerden sonra oybirliğiyle alınıyor. Bu kararlar örgüt üyeleri açısından yalnızca tavsiye niteliğini taşıyor. Üyeleri üzerinde herhangi bir yaptırım gucüne sahip olmayan örgüt, yalruzca bir daruşma ve dayanışma kuruluşu niteliğini taşımakta. SE'nin Avrupa Topluluğu Sosyalist Partileri Konfederasyonu (CSPEC) ve AsyaPasifik Sosyalist örgütü (APSD) gibi alt örgütlenmeleri de bulunuyor. (SHP'nin CSPEC'in toplantıla Yakın zamana kadar kapitalizmin, yakın bir gelecekte ekonomik bunalıma düşerek çökeceğine inanılırdı. Marksist partiler, bu inanca uygun olarak çöküntüyü çabuklaştıracak sert savaşım biçimleri benimsemişlerdi. Bilimsel ve teknolojik devrimin kapitalizme yeni gelişme olanakları açtığı ortamda, savaşımın daha uzun solukluvı yumuşak biçimli yürütülmesi gündeme geliyor. ceği ve geliştirileceği ile ilgilidir. Aldıklan önlemlerde aynca kapitalist dünya ile rekabet etmek zonında olduklan gerçeği de daima hesaba katılmalıdır. Oysa kapitalist ülkelerdeki Marksist partilerin sorunu iktidar için savaşım yapmaktır. Bu iki farklı durum birbiriyle kanştınlmamahdır. Örneğin, iktidardaki Marksist bir parti yabancı sermayeye sıcak savaşım biçimleri de değişir. Bilindiği gibi yakın zamanlara kadar kapitalizmin uretim güçlerini geliştirme yeteneğini artık tüketmiş olduğuna ve dolayısıyla yakın bir gelecekte büyük bir ekonomik bunalıma düşerek çökeceğine inanılırdı. Marksist partiler de bu inanca uygun olarak çöküntüyü çabuklaştıracak sert savaşım biçimlerini benimsemişlerdi. Fakat sonradan, özellikle yaşamakta olduğumuz bilimsel ve lek ı Aım 1922'de dogdu. 1944te Siyasal Bilgilert bitirdi. 1950'de doçent, 1958de SBF'de profesör oldu. 196062 arası DFT'de danışmanlık yaptı. TIP Genel Yönetim ve Merkez Yürütme üyeliklerinde bulundu. 1971de TIP davasında mahkum oldu. 1974 affmdan yarartandı. 12 Eylül sonrası DISK davasında yargılandı. Dava temyiz aşamasında. Yön, Sosyal Adalet ve Emek dergllerj ile Politika Gazetesi'ndeyazılar yazdı. İktisadi politikalara ilişkin birçok yapıtı var. Marksizm ve Gelecek adlı dergınin genel yayın yönetmeni. mın daha yumuşatılması ve genel bir demokrasiyi geliştirme savaşırru biçimine sokulmasıyla ilgilidir. Henüz bu konuda bir sonuca varılmamıştır. Ama tartışmanın yararlı bir sonuca varacağından kuşku duymamak gerekir. Kuşku duyulmaması gereken diğer bir husus da söz konusu yumuşak savaşım biçimlerinin bireylerden daha yüksek bir sınıf ve sosyalizm bilinci, partiden de daha sık dokulu bir ideolojik birlik beklediğidir. Doğu Perinçek Ifeni sosyalizm dalgası geliyor tık taşlaşan bu tıkanmayı piyasa etkeniyle kırma programını getirdi. Deng ise aynı programla Çin'i 1979'dan bu yana bir geri dönuş yoluna soktu. Bu Ülkedeki sımflaşma süreci, 1989*da kitlesel ayaktanmalara yol açtı. Gorbaçov ve Deng çızgisınin özü, işgücünün fiyatım düşürmek, toplumu işsizlik baskısıyla denetim altına almak ve bu yetmediği zaman bürokratik sınıf çıkarlarını savunan zor aygıtını kullanmaktır. Bu program, aynı zamanda toplumsal fonlan daraltıyor, bölgeler arası eşitsizlikleri büyütüyor, bu nesorun, emekçi demokrasisinin geliştirilmesi. Sosyalizm, ekonomide devletcHik değildir, uretim ve tüketimin gerçekten toplumun denetimine geçmesidir. Bu nedenle sosyalizm, yukandan aşağıya emir ve talimaüarla topluma giydirilemez. Ancak emekçi inisiyatifiyle gerçekleştirilebilir. Sosyalist demokrasinin özu, iktidann emekçi karakterinin yaygmlığma ve derinliğine pekişmesidir. Devrim, yalnız eski düzeni yıkmak için değil, milyonlarca emekçinin değişmesi için de gerekli. Emekçiler, siyasal platformlarda, Bugün Baltık Denizi'nden Pasifik Okyanusu'na kadar, kendisine "sosyalist" diyen ülkelerde zelzeleler oluyor. Sosyalizmde sımflaşma ve yozlaşma kendi düzenini kuramadı. Sovyetler Birliği'nde milli hareketler yükseliyor. Sosyalizmin ilk anayurdunda önümuzdeki yıllar bir emekçi dalgasının yükselişi de bekleniyor. Müthiş bir paradoks yaşanıyor. Kapitalizm çıkmaza girerken Gorbaçov ve Deng yönetimleri çıkış yollarını piyasada anyorlar. Kapitalizmin sanayi, uretim ve tukeüm modellerini benimsiyorlar. Kuru bir ekonomizm ve üretici güçler teorisi, onları Macaristan'ın geldiği yere sürüklüyor. girmesi, sınıflaşmayı sorgulayacak. Ne var ki kapitalizmin bireysel kâr ve rekabet sistemi, insanlığın yolunu kesmiş. Günumüz kapitalizminin eleştirisini bilimsel sosyalizm yapabılir. Ne var ki sosyalistlerimiz sabah akşam Stalin'i lanetlemekten, kapitalizmi eleştirmeye ve onun yıkımını görmeye zaman bulamıyorlar. Oysa insanlık, bireysel kâr ve özel mülkiyet sistemi içinde çözemeyeceği büyük sorunlarm içine giriyor. Kapitalizmin yarattığı insan kirlenmesi ve doğa krizi, ancak buyük kamusal projelerle ve kolektif mülkiyetle çözulebilecek boyutlardadır. Piyasa ve ucretli kölelik sistemi, en moda olduğu dönemde iflasa gidiyor. Sömürünün, baskımn, yabancılaşmanın, milletleri ezmenin, kadın üzerindeki tahakkümün ve doğanın yıkıma uğratılmasının buyük kitlesel hareketlerle sorgulanacağı bir dönemin eşiğinde>iz. Kapitalizmle aynı kulvarda koşan, ona seçenek oluşturmayan revizyonizmi de zor yıllar bekliyor. Önümüzdeki 30 yıl, büyük devrimci değişikliklere gebedir. lkinci kuşak sosyalizmi, tarihteki örneklerin bir tekrarı olmayacak. Yeni bir sosyalizm dalgası geliyor. Yalnız üretimi değil, kardeşliği, sevgiyi, dayanışmayı, elbirliğini, sanat ve kültürde yaratıcılığı arttıran bir sosyalizm dalgası! DOĞU PERİNÇEK Sosyalizmın birinci dalgası sona erdi. tkinci dalgası ise insanlığın kapısında. Sosyalizmın ilk dalgası, yalruz devrimlere sahne olan ülkeleri değil, bütün dünyayı bir yerden aldı, bir yere getirdi. Paris Komünü'nden bu yana yüz milyonlarca insan, zulme ve sömürüye karşı sosyalizm bayrağı altında ayağa kalktı, dünyayı değiştirdi, aynca değışme düşüncesini insanlığın bilincinde canlı tuttu. însanlığın sınıfsız topluma ve yönetilmeye gerek kalmayan bir geleceğe ilerleyişinde bilimsel sosyalizme rakip olacak bir siyasal akım çıkmadı ve bugün de yok. tlk sosyalizm dalgası geldi, bir yere dayandı. Sovyetler Birliği'nde ve Doğu Avrupa ülkelerinde geri dönüşler yaşandı. Parti ve devlet içinden çıkan bir kesimin emekçiler üzerinde azınlık diktaları kurdukları görüldü. Bugün Sovyetler Birliği'nde sömürünün kapitalist Avrupa ülkelerinden ağır olduğunu bizzat glasnostun önde gelenlerinden Şmdyev söylüyor. Marx, grev hareketini sınıfsal sömürünün bir kanıtı olarak görmüştü. Polonya'da yirmi yılı aşan grev dalgalan bu olgunun belirtisi. Gene bu ülkelerde yabancılaşma almış yüriimüş. Doğu Avrupa, intihar oranlarında en önde. Geri dönuşün gerçekleştiği ülkelerde sınıflaşma, baskı ve yabanalaşma ekonomik gelişmenin yollarını da tıkadı. Gorbaçov, ar Birinci sosyalizm dalgası Paris Komünü 'nden buyana insanlığı bir yerden alıp bir yere getirdi. Oj'sa kapitalizm insanı ve doYüz milyonlarca insan sosyalizm bayrağı altında ğayı yıkıma uğratan bir noktaya geldi. Gelişmiş kapitalist ülkelerzulüm vesömürüye karşı ayağa kalktı. denle milli baskımn ağırlaşmasını da içeriyor. Birinci kuşak sosyalizmin deneyimleri şu gerçekleri ortaya koydu: Sosyalizmin kuruluşu, eskiden samldığından çok uzun bir süreci kapsıyor, inişli çıkışlı. Sınıfsız topluma ilerlemek ile yeniden sınıflı toplumu pekiştirmek arasındaki çelişme sürüyor. Geri dönuş tehlikesi var. Sömürünün, baskımn ve yabancılaşmanın bütün maddi temellerinin, siyasal ve kültürel dayanaklarımn kaldınlması için sınıf mücadelesi devam ediyor. Sosyalizmin kuruluşunda kritik sendikalarda, kooperatiflerde, kitle örgütlerinde, sanat ve kültür kurumlannda, spor kulüplerinde, fabrikalarda, koylerde; toplumun her biriminde inisiyatif kazanarak toplumun geleceğine yön verecekler ve en önemlisi kendilerini de değiştireceklerdir. Sosyalizm döneminde, devlet ve partinin haksız uygulamalanna, yeni sımflaşma ve azınlık diktası eğilimlerine karşı biricik güvence, emekçilerin fırtına halindeki kitle hareketleridir. İşte Polonya, işte Çin: Ayaklanan emekçi kitleler sosyalizmin umududur. ağata Anadol Sosyalizm, erken doğan bebek ÇAĞATAY ANADOL Çarhk Rusyası, Avrupa'run kapitalizmin gelişkinliği bakımından en geri ülkesiydi ve Birinci Dünya Savaşı gibi olağanüstü etmenlerin ortaya çıkmaması durumunda kapitalist gelişimini tamamlamaya devam edecekti. Buna paralel olarak daha üstün bir sosyal sistem olan sosyalizmin temel dayanağı olan işçi suufını, ülkenin teknik düzeyini, altyapısını vb. geliştirmeyi sürdürecekti. Çarhk Rusyası'nm erken yıkılışı bu iki sürecin de tamamlanmadan kesiııtiye uğramasına neden oldu. Sonuç olarak kapitalizm, Çarhk Rusyası'nda büyüyemeden, genç yaşta kalp sektesinden gümbürdedi gitti. Kapitalizmin olgunlaşamadan yıkılması, nüfusunun büyük bir bölümünü cahil köylülerin oluşturduğu geri bir toplumda sosyalizmin "erken doğumuna" neden oldu. Bu "prematür" bebek, prematürlüğün tüm sıkıntılarını çekti. Dolaşım yetmezliği, nefes yetmezliği, metabolizma bozuklukları vb. Üstelik "küvöz"ün dışındaki kapitalist emperyalist duııya çocuğun ölüp gitmesi için elinden geleni yapıyordu. Sosyalizmin geçmişte çektiği, halen çekmekte olduğu sıkıntıların (Çin Halk Cumhuriyeti ve obıir sosyalist ülkeler de dahil olmak üzere) bu erken doğumdan kaynaklandığı kanısındayım. Şüphesiz her erken doğum ölümle bitmez. Özellikle bunlardan en uzun ömürlüsü hepi topu 72 senecik, bu bir sosyal sistem için nedir kü olan Sovyetler Birliği, aynı zamanda en gelişkin işçi sınıfına, en gelişkin teknoloji ve bilim düzeyine sahiptir ve samyorum ki Gorbaçov'un açıklık ve yeniden yapılanma politikalanyla artık küvozden çıkmıştır. Bu elbette "çocuk" için büyük bir değişikliktir, bazı intibak sorunları çekecektir, bazı sıkıntılarla karşılaşacaktır, ama yetişkinliğin daki ilişkilerde, kapıtalızmde ne gibi gelişmelere yol açtığı oluşturuyor. Bu tartışmanın "aşırı uçlan"nın bir tarafında bilimsel teknolojik gelişmenin adeta sınıf mücadelesini gereksiz kıldığı şeklindeki görüşler, diğer tarafında ise dünyadaki gelişmelerin teoride hiçbir düzenlemeye gerek duyarmayacak kadar önemsiz olduğunu söyleyen görüşler yer alıyor. Yani bunların "aşırı yenilenmesi" olarak nitelenebilecek olan birisi Marksizmin temel belirlemelerinin dışıııa çıkma eğihnıkavramı yaratılmasını gerektirdiğini, parti içi demokrasiye önem vermenin hem bugünkü kapsayıcılık ve yaratıcılığı guçlendireceğini hem yarının sosyah'st demokrasisinin gerçekleştirilmesini kolaylaştıracağım söylüyorlar. Bugün sosyalist ülkelerde ve dünyadaki sosyalistlerde hâkim eğilim, sosyalist demokrasi ve Marksizmin devrimci özüne sadakat temelinde yenilenme olarak kendini gösteriyor. Ancak Çin Halk Cumhuriyeti'nde sosyalist ülkelerdeki hâkim demokrasi eğiliminin aksi yönünde gelişmeler ortaya çıkıyor. Üstelik demokrasinin boğulması yönündekı adımlar kendini Doğu despotluklarımn yarattığı tarihsel gelenekler, kültürler temelinde "vahşi" bir biçimde gösteriyor: Demokrasi isteyen kitleler, bu yüzden demokrasinin önündeki engelin sosyalizm olduğu şeklinde bir yanılsamaya kapılabileceklerdir. Oysa demokrasinin önündeki engel, Çin Komünist Partisi'ne hâkim olan anlayıştır. Eğer Çin Komünist Partisi'ne hâkim olan bu tutucu ve baskıcı anlayış Çin komunistlerince yenilebilirse sosyalizmin demokrasi için, ulaşılmış en iyi temel olduğu da gösterilebilecektir. de neredeyse dört insandan biri ruhsal tedavi goruyor. Kapitalizm, bırakalım üretici güçleri geliştirmeyi, en buyük üretici güç olan insanı deli ediyor. Moda olan bireysel kâr ve rekabet sistemi. doğayı da yaşanmaz hale getiriyor. Ozon tabakasını, dünyanın damım, kapitalizm deliyor. Üçüncü Dünya halklarını açlığa iten de bu sistem, savaşı kundaklayabilecek çelişmeleri besleyen de... Öte yandan insanhk malların kıtlığını, dolayısıyla sınıfsal paylrşım kavgalannın zeminini ortadan kaldırabilecek bilimsel ve teknik olanakları yaratacak bir düzeye geliyor. Robotun sanayiye Doğu Perinçek 1942 Gaziarrtep doğumlu 1964te Ankara HukukFakültesi nı bitirdi 1968 de aynı fakültede hukuk doktoru oldu. 1968 FKF Genel Baskanı. 1971'de TIİKP davasından yargılandı. 1974'te afla serbest bırakıldı. 1978'de kurulan TIKP'nin Genel Baskanı ve Aydınlık Gazetesi Başyazarı. 12 Eylül 1980 sonrası Uıtuklanarak. TİKP davasında yargılandı. 1985te serbest bırakıldı Halen "2000'e Doğru" dergisı Genel Yayın Yönetmeni. Toplumsal ve siyasal konularda bircok kitabı bulunuyor. 1976'daki kongrede Willy Brandt'ın Sosyalist Enternasyonal'e (SE) başkan olması, örgütün yakın tarihinde önemli bir dönüm noktası. Brandt, SE'yi Avrupa partileri topluluğu olmaktan çıkarıp r dünyaya açtı. Wilry Brandt bu partiler 14'milyon üyeyi ve rına gözlemci üye olarak katıl75 milyon seçmeni temsil eder maya başlaması bekleniyor.) SE hale gelmişlerdi. konseyi belirli konularla ilgilen1976'da Cenevre'de yapılan mek üzere çeşith' komiteler ve kongrede, 196487 arasında Al araştırma grupları oluşturabiliman Sosyal Demokrat Partisi li yor. Finli lider Kalevi Sorsa başderliğini yapan VVUly Brandt'ın kanlığındaki Silahsızlanma başkanlığa seçilmesi, SE'in ya Araştırma Grubu; Jamaikalı likın tarihinin önemli bir dönüm der Michael Manley'in başkannoktasını oluşturdu. 196974 lığındaki Ekonomik Politikalar arasında Federal Almanya baş Komitesi; Avusturya Sosyalist bakanlığını yapan, 1971'de Partisi'nden Peter Jankowitsch "Ostpolitik" olarak anılan Sov başkanlığındaki tnsan Hakları yetler Birliği ve Doğu Avrupa Komitesi ile tsveçli bakan Birülkeleriyle yakınlaşma politika gitta Dahl başkanlığındaki Çevsının mimarı olan Nobel Barış re Sorunlan Komitesi bunların Ödülü'nü kazanan Brandt'ın başlıca örnekleri. SE aynca, tekatkıları, SE'nin çalışmalanna mel ugraş alanlan olan silahsızbüyük bir canlılık getirdi. lanma, kuzeyguney diyaloğu, Brandt SE'yi bütün dünyaya ekonomik kalkınma sorunlan, açarak, bir Avrupa partileri top insan hakları sorunlan yanı sıluluğu olmaktan çıkardı. Stock ra bölgesel sorunlarm çözümüholm kongresinde kabul edilen ne katkıda bulunmak üzere çok lerle beraber SE bugün, 50'si sayıda özel heyetler oluşturarak tam, 26'sı danışman üye statü çeşitli faaliyetler yürütmekte. 1970'lerin baslannda SE'nin geçmişin fazla anlamlı olmayan bir kalıntısı olduğuna dair kanı hayli yaygındı. Brandt'ın bile örgütü canlandırmanın mümkun olup olmadığı konusunda tereddutleri vardı. Fakat 197275 yılları arasında Brandt ile Avusturyah lider Bnıno Kreisky ve Isveçli lider Oiof Palme aralarındaki mektuplaşmalardan sonra ortamın elverişli olduğuna ve SE'nin canlandırılmasına karar verdiler. Örgütü Avrupa dışına açmaları ve karar verme sürecini tümüyle demokratikleştirmeleri, bu uğraşlarında başarüı olmalarını sağlayan başlıca etkenler oldu. SE Batı ve Doğu bloklan arasında yumuşama, barış, silahsızlanma, kuzeygüney diyaloğu, üçuncu dünyada özgürluk ve demokrasi çabalanna önemli katkılarda bulunarak giderek daha büyük ilgi goren ve anlamlı bir uluslararası platform özelliğini kazandı. Çarlık Rusyasında kapitalizmin olgunlaşmadan yıkılması, geri bir toplumda sosyalizmin erken doğumuna neden oldu. Gorbaçov'un açıklık ve yeniden yapılanma politikaları ile bebek artık kuvözden çıkmıştır. eşiğindedir artık ve boy atıp geli lerı taşıır ve Marksizmi üzeri boş, şip serpilmesi için koşullar elve beyaz bir kâğıt gibi ele alırken, rişlidir. ikincisi ise Marksizmi dokunulSovyetler Birliği her fikrin tar maz, geliştirilmez bir nas, bir dogtışılabildiği de\ bir demokrasi foru ma olarak kavnyor. Bu iki eğilimmuna dönüşmüştur. Bu forum den ilki daha yaygın ve güçlü gogerek ekonominin sorunlarının runuyor. Tartışmanın aşırı uçlanndan çözulmesi, gerek Marksist öğretinin çarpıtmalardan anndırılmış uzak konumlarda olanlar ise dünbir biçimde yeniden düzenlenme yadaki değişikliklerin sınıf mücasi konusunda büyük bir potansi delesi, devlet kuramı, kapitalizmden sosyalizme geçiş zorunluluğu yel yaratmaktadır. gibi meselelerde temel değişiklikMarksistlerin tüm dünyada tar ler yaratmadığını, ancak mevziletıştıkları en önemli konuyu bilim rin yeniden düzenlenmesini, siyasel teknolojik gelişmelerin dünya sal reflekslerin yeniden biçimlenda, işçi sınıfında, sımflar arasın dirilmesni, daha geniş bir iktidar sünde 76 üye parti, 3 kardeş kuruluş ve 9 ilişkili örgüt olmak uzere çoğu Avrupa dışından toplam 88 siyasi teşkilatı çatısı altında topluyor. (SE"de Türkiye'yi SHP tam, DSP danışman üye olarak temsil etmekte. Ancak DSP, belki de SHP'nin tam üye kabul edilmesini protesto anl; mında son kongreye temsilci gc ndermedi.) Bu örgütlerin toplam 20 milyon üye ve 120 milyondan fazla seçmene sahip olduğu hesaplanıyor. Örgüte uye 27 parti tek başına ya da koalisyon ortağı olarak iktidarda bulunuyor. Bu özellikleriyle SE, dünyanın "en eski" yanı sıra "en büyiik" siyasi örgütlenmesi olma özelliğini taşıyor. SE'nin demokratik sosyalizm anlayışı 1951 Frankfurt kongresinde benimsenen Ilkeler Bildirisi'nde ifad'eiini buluyor. Örgütün siyasi programı niteliğindeki bu metne, 1962 Oslo kongresinde kabul edilen bildiri eklendi. 1978 Vancouver kongresi, Felipe Gonzalez başkanlığındaki bir komisyonu yeni bir İlkeler Bildirisı hazırlamakla görevlen Çaiartay knfaA 1945 yılında doğdu. ODRI, İdari İlimler Fakültesi Ekonomı Bölümü mezunu. Turkiye İşçi Partısi'ne 1966 yılında girdi. 1974 yılından itibaren Türkiye Sosyalist İşçi Partisi'nin Merkez Yürütme Kurulu üyesi. 1971 VB 1985'te tutuklandı. Türkiye Sosyalist İşçi Partisı yöneticisi olarak çarptırıldığı sekizyıl on aylık hapis cezası Askeri Yargıtayda temyte aşamasında. Halen Göruş Dergisi'nin yayın yunetmenliğini yürütüyor. Yaruı: Murat Belge, Muzaffer İ. Erdost, INail Satlıgaa. SIRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle