27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 HAZÎRAN 1989 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Bush'un önerileri resmen sunuldu VtYANA (AA) ABD Başkanı George Bush'un Avrupa'daki konvansiyonel silahlann azaltılması konusundaki önerisinin NATO tarafından Viyana'da yapılan DoğuBatı Silahsızlanma Konferansı'na dün resmen sunulduğu bildirildi. Batılı diplomatik kaynaklarm bildirdiğine göre, Bush'un öneri paketi, NATO adına Lüksemburg tarafından Viyana görüşmelerine sunuldu. ABD Başkanı, Londra'da Thatcher'la 5 saat görüştü BushThatcher soğukluğu EDÎP EMİL ÖYMEN Kıdemtı lıder DUIV^ADA BUGUN ALİSİRMEN Sorun Çözülüyor mu? "Son gelışmeler, artık Bulgar yönetiminin yanhşını anladığını ve doğru yolu tutmaya karar verdiğini gösteriyor." Kimileri Sofya'nın yeni açıklamaları üzerine böyle düşünebilirler. Ama acaba gerçekten öyle mi? Konunun tartışmasına girmeden önce, tarih içinde tüm Bulgar yönetimlerinin sistematik Türk göçünü nasıl kışkırttıklarını görme açısından, eğer okumamış bazı okurlarımız var ise arkadaşımız Uğur Mumcu'nun 31 Mayıs 1989 tarihli "Rodna Zastina" başlıklı yazısını okumalarını salık veririm. Uğur Mumcu'nun da çok güzel anlattığı gibi, Bulgaristan'dan Türk göçünün yüzyıllık bir öyküsü var. Hatta daha da geriye gidebiliriz ve Bulgarların Türkleri sürekli kırma ve göçe zorlama eğilimlerinin bir ulusal politika olduğunu söyleyebiliriz. Bu davranış Bulgar devletinin kuruluş sürecinde, bugün Bulgaristan içinde kalan topraklarda Türk ve Müslüman nüfusun Bulgar denen insanlardan daha çok olmasından kaynaklanıyor. Hiçbir ırkın kırımı ya da zorunlu göçe zorlanması onaylanamaz. Ancak yine de tarihe kendi yapısı içinde bakıldığında, şoven bir nasyonalizmin egemen olduğu 19. yüzyıldaki davranışı hoşgörmek değil, ama anlamak olanak dışı sayılmamalıdır. Ne var ki etnik sorunlara en iyi çözümü getirdıği savını hiç de haksız olmadan ileri süren sosyalist bir yöntem işbaşına geldikten sonra, aynı şoven nasyonalıst politika sürüyorsa o zaman durumda ciddi bir çarpıklık var demektir. Nitekim, Bulgaristan'da da öyle olmuş ve Türkleri baskıyla göçe zorlama yöntemi Todor Jivkov'un "sosyalist" etiketli yönetimi sırasında da sürmüştür. Bu uygufama, haklı olarak şu soruyu getiriyor akla: "Bulgar sosyalizmi, acaba ne tür bir sosyalizmdir? Nasyonalıst yanı ağır basan bir nasyonal sosyalizm mi?" Türkiye'nin 12 Eylül'den bu yana daha da bozulan dış görüntüsü, böyle bir soruyu kaçınılmaz olarak gündeme getirilebilecek uygulamanın tüm dünyada yeterince ele alınıp tartışılmasını engellemiştir Başka bir deyişle, Ankara Bulgaristan'ın soydaşlarımıza uyguladığı baskılara tüm dünyanın dikkatlerini çekmekte yeterince başarılı olamamıştır. Bu olguda, ülkemizin insan hakları ve demokrasi açısından bozuk olan görüntüsünün yanı sıra Batı dünyasının zaman zaman geç uyanmaktan doğan çifte standardının da etkisi var. Ancak Paris'te çalışmalarına başlayan AGİK İzleme Konferansı'nda Bulgaristan'daki Türk asıllı Bulgar yurttaşlarına uygulanan insanlık dışı baskıların gündeme gelmesi kaçınılmazdı. Jıvkov yönetimi de bu gerçeğı kavramış oiduğu içindir ki Ankara'ya sınırlarını açtığı takdirde, göç etmek isteyen Türklerin gidişine izin vereceğini bildirmiştir. Sofya daha önce böyle bir çözüme olanak veren yeni bir pasaport ve seyahat yasası da çıkarmış bulunuyor. Bulgaristan'ın son girişim'eri de sorunu çözmekten uzak olmanın da ötesinde, barbarlık yönteminin yeni bir kanılı olarak duruyor karşımızda. Her seyden önce, önerinin gerçekçi ve içten olduğunu söylemek olanaksız. "Bugün Bulgarlar 1 milyonun çok üstünde bir işgücünden vazgeçebilecek durumda mıdırlar gerçekte?" Bu soruya da tıpkı "Türkiye ekonomik durumunun bu kadar insanı alıp yerleştirebilecek durumda mıdır" sorusu gibi olumlu yanıt vermeye olanak yok. Ama bir an için işin bu yönünü bir yana bırakalım ve "Bulgar şovenizmi, tüm ekonomik risklerine karşı bu tür bir çözümü göze alabilir ve Türkiye de böyle bir durumla karşılaştığında doğuracağı ekonomik sorunların olağanüstü bedeli ne olursa olsun soydaşlarına kapısını açar" diyelim. Ama acaba, o topraklar üzerinde yaşamış, çalışmış ve üretmiş olan insanlar, bunca yıllık emeklerinin karşılığında oluşturdukları değerleri veya karşılıklarını da göç sırasında Türkiye'ye getirebilecekler midir? Şimdiye kadarki uygulama bu soruya da "evet" yanıtı verebilmeyi engelliyor. Kaldı ki Bulgarların bu noktada gerekeni yapmaları da olâyni özünü ortadan kaldırmıyor. ;. Şöyle ki bugün Bulgaristan'da yaşayan Türk asıllı Bulgar yurttaşları tüm insan haklarından, insanca yaşama koşullarından, sözü edilen devletın öbür yurttaşlanyla eşit biçimde yararlanmak durumundadırlar. Helsinki Sonuç Belgesi'ne imza atmış olan Bulgar yönetimi bu konuda yükümlülük altına girmiştir. Şimdi bu yükümlülükten vazgeçerek, Türk asıllı insanlardan kurtulmak için onlara baskı uygulayarak doğup büyüdükleri ata topraklarından göçe zorlamak, çağdışı ve barbar, aynı zamanda da pis kurnazhk izleri taşıyan bir yöntemdir. Türkiye bu durumda bile, Bulgaristan'daki yönetimin ne menem bir çete yönetimi olduğunu dünyaya rahatlıkla duyurabilir dı, eğer Ankara'da 10 yıldır insan haklarıyla demokrasiyi ayaklar altına alan yonetimler işbaşında bulunmasaydı. Güçlü, ayakları yere sağlam basan, insan haklarına saygılı, demokrasinin gereklerini yerine getiren bir Türkiye karşısında zaten Jivkov iktidarı da böylesı bir eşkıyalığa girişemezdi. Humeyni hızla ıjTİeşıyor Dış Haberler Servisi Iran'm dini Hderi Ayetultah Humeyni'nin sağlık durumuna ilişkin çelişik haberler dünya basınını meşgul etmeyi sürdürürken Iran, Humeyni'nin hızla iyileşmekte olduğunu duyurdu. tran radyosu tarafından dün öğle saatlerinde yayımlanan bir haberde geçen hafta bir mide ameliyatı geçiren ve hafta sonunda da kalbinden rahatsız olduğu duyurulan 86 yaşındaki dini liderin, dün bir saat süreyle hasta yatağından kalkarak hastane bahçesinde dolaştığı ve kendisini ziyarete gelen akrabalarıyla görüştüğü bildirildi. LONDRA Başbakan Margaret Thatcher ile eski ABD başkanı RonaM Reagan arasındaki "özel" ilişki, yeni Başkan George Bush'la da devam edecek mi? Başbakan Thatcher, Batı'mn en kıdemli hükümet başkanı, ama Başkan Bush da Batı'nın tartışılmaz lideri olduğunu 48 saat içinde göstermedi mi? Başbakan Thatcher'ın, Amerika'da Cumhuriyetçi Parti'nin özellikle sağ kanadına hitap etmesini ve NATO'nun adımlanna o kadar da ayak uyduramamasım Başkan Bush nasıl değerlendirecek? Bu sorulann hiçbiri resmi düzeyde kimse tarafından kimseye sorulmadı. Başkan Bush, NATO Zirvesî ve Batı Almanya ziyareti ardından 2 gunlüğüne uğradığı fngiltere'de hem Başbakan Thatcher ile 5 saat görüşme fırsatı buldu hem de Kraliçe Elizabeth tarafından kabul edildi. ABD ile NATO'nun en sadık müttefiği tngiltere'nin devlet ve hükümet başkanlan arasında bundan daha "sıcak" bir gönişme olamazdı. Ancak gerek basın gerekse strateji uzmanları, Thatcher'ın "Reagan'ı çok arayacağı" görüşünde. Örneğin muhafazakâr eğilimli Daily Teleeraoh. "Artık İngiltere'deki genel kam, Thatcher'ın "Reagan'ı çok arayacağı" şeklinde. ABD ile SSCB arasmda Londra'mn \ zaman zaman oynadığı' "araalık" rolünün artık son 1 bulduğu düşünülüyor. İki \siiperin Avrupa'da "anahtar ülke" olarak İngiltere'yi değil I Almanya'yı gördükleri kanısı egemen. Başbakan Thatcher'ın da NATO'dakı diğer hükümet başkanlanndan farkı kalmadı. ReaganThatcher yakınlıgı ideolojik bir yoldaşlıktan ka>naklanı>ordu" diyor. "Times", başyazısında "Yeni ilişki anlaşmazhğa gebe" diyor. Kitle gazetesi "Today ", "Valnız kovboy Bush, Maggie'ye yakın durmuyor. Radikal banş planı hakkında Maggie'ye haber bile vennedi" diyor. "Herald Tribune" da "Thatcher'ın aracılığı bir kenara itildi" demekte. Başbakan Thatcher'ın Batı ittifakı içindeki "kıdemliliği" tartışümı>orsa da, Başkan Reagan zamanında yaptığı türden "ABDSovvet ararılıgı" artık tarihe karış mış göriinüyor. Londra'daki dışişleri çevreleri, "tki ay gibi kısa bir süre içinde Bush ve Gorbaçov, DoğuBatı ilişkisinin anahtannı Avrupa'da Ingiltere'nin değil, Batı Almanya'nın tuttuğunu gosterdiler" dıyorlar. Nitekim Bush, Bruksel'de Thatcher'ı Kohl'iin isteklerine boyun eğmeye zorladı. Başbakan Thatcher'ın bir danışmanı açıkça, "Biz kjsa menzilli füzeler konusunda hiçbir goruşmeden yana degiliz. Ancak ortada bir de gerçek var: Gelişen bu yeni siyasal gerçeğe ayak uydurmak zorundayız" diyerek Ingiltere'nin çıkmazını dile getirdi. Ingiltere füzelerin en kısa sürede ve tartışmasız modernleştirilmesi ni istiyordu. "Times" gazetesinin BushThatcher arasmda gördüğü "olası anlaşmazlık" noktaları, Başkan Bush'un, Gorbaçov'un önerileri ile boy ölçuşmek .'stercesine yaptığı son öneride düğümleniyor. Bush, savaş uçakları ve helikopterlerde yüzde 15 oranında azaltma önerirken, Thatcher, buna lngiltere'nin kendi nükleer bombalarının taşıyan uçaklann dahil edilmesıni istemiyor. Bir başka nokta da, Sovyetler'in "ortadan kaldıracaklannı" söyledikleri tank, zırhlı araç ve fuzeleri ne yapacakları? Ortadan kaldıracaklar mı, yoksa Urallann gerisine mi taşıyacaklar? Thatcher, NATO içinde pek taraftar bulmayan bir kuşkuyu temsil ediyor bu göruşleriyle. "Lluslararası İlişkiler Enstitüsü"nun önde gelen strateji uzmanlarından John Roper, "Başbakan Thatcher, NATO'nun 40. yıldönumü için bir zirve önerirken, toplantı yeri olarak Londra'yı düşünmüştü. Bu olmadı. Aynca Sovyetler'e karışık duygular beslemekle de Avrupa ile uygunadım gitmediğini de gösterdi. Başkan Reagan, Thatcher'ın bir çeşit arabuluculuk yapabileceğini düşunmüştu. Ama artık bu da geçerli degil" dedi. Zao Ziyang'ın adı bîle Partinin resmi organında yer alan bir haberde üst kademe yöneticileri sayılırken Zao'nun adının geçirilmeyişi genel sekreterin sertlik yanlıları ile iktidar mücadelesini yitirdiği şeklinde yorumlanıyor. Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri'nin yenik düştüğü kesinleşiyor ABD'de nükleer sızıntı CLİNTON (AA) ABD'nin Illinois eyaletindeki Clinton nükleer sanıralmda, radyoaktifli su pompasımn sızıntı yapması üzerine santral dün bir süre kapatıldı. Clinton nükleer santralı yetkilisi Frank Deman, olayda yaralanan olmadığım ve anzanm çevrede radyoaktif kirlenmeye yol açmadığmı beiirterek, pompamn tamir edilmesinden sonra santralın tekrar faaliyete gectiğini söytedi. Yetkili, "Işçilerimiz ve halk tehlikeye girmedi" dedi.^ Türkiye anılnuyor BAB'a üye olamıyor SEMİH İDİZ ANKARA Batı Avrupa Birlıği (BAB) Asamblesi adına hazırlanan bir raporda Türkiye ile Yunanistan'ın birliğe üyeliklerinin "imkânsız" olduğu belirtiliyor. Buna başlıca neden olarak iki ülke arasında süren gerginlik gösteriliyor. Bu gerginlik karşısında, her iki ülkenin BAB'ı, "milli tnenfaatleri" doğrultusunda kullanabilecekleri savunuluyor. İki ulkeden birinin, BAB'ın temel belgesi olan Brüksel Anlaşması'nın 5. maddesini kullanarak "örgülnn diğer üyeleri tarafından paylasılmayan amaçlara yönelik çagnlarda bulunabileceği" belirtiliyor. Söz konusu madde, bir üye ülkeye karşı gerçekleştirilen herhangi bir saldınya diğer üyelerin tümü tarafından askeri karşılık verileceğini belirtiyor. Birliğin "genel işler komitesi" adına Hollandalı raportör Van Der Sanden tarafından hazırlanan 3 Mayıs 1989 tarihli raporda Yunanistan ağır bir dille eleştiriliyor ve "Atlanlik ittifakı'nın güttüğü amaçlara öncelik vermeven bir göriinüm sergileroekle" suçlanıyor. Yunanistan'ın ayrıca, terorizm konusunda zayıf davranan bazı Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerini sürdürmeye arzulu olduğu belirtiliyor. Bunun Avrupa'daki siyasi istişareleri "felce uğraltıgı" bildiriliyor. Raporda aynca, Türkiyenin Batı'mn savunmasmdaki önemi vurgulanmakla beraber, Türk hükümetinin, "güvenligine yöndtilen tehditlere gösterdiği tepkilerin bazen Brüksel Anlaşması'nın 3. maddesi ile bağdaşmadığı" ifade ediliyor. Söz konusu madde, imzacı ülkelerin "ortak uygarlıklannın temelini oluşturan ilkelerin halklan tarafından daha iye anlaşılması için tüm çabayı göslermderini" öngörüyor. Bu maddenin esas itibarıyla insan hakları ile ilgili olduğu belirtiliyor. Walesd dan uyarı VARŞOVA (AA) Polonya'da Bağımsız Dayanısma Sendikası'nm lideri Lech Walesa, isçi hareketinin grevlere, çatışmalara ve iç savaşa yol açmasından endişe duyduğunu söyledi. Muhalefetin 8 yıldan bu yana ilk kez çıkardığı Dayanısma Dergisi'ne bir demeç veren Walesa, ücretler konusundaki isteklerin artmasınm "politik ve ekonomik reformu başarısızlığa uğratabileceğini" belirtti. > Kosovd'da gösterüer BELGRAD (Ajanslar) Yugoslavya 'mn Sırbistan Cumhuriyeti'ne bağlı özerk Kosova bölgesinde Arnavutlar yeniden gösterilere başladılar. Kosova'nın baskenti Priştina 'da önceki gün Arnavut öğrencilerin düzenledikleri gösteriyi polis gö'zyaşartıa gaz kullanarak dağıttı. AP'nin haberine göre Priştina Üniversitesi önünde toplanan bin kadar öğrenci "Özgürlük", "Kosova'dan vazgeçmeyeceğiz'', "Kosova Cumhuriyet" şeklinde slogan atarak gösteri yaptıtar. Dış Haberler Servisi Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Zao Ziyang'ın görevinden uzaklaştırıldığı yolundaki iddialar giderek kesinlik kazanıyor. ÇKP'nin resmi yayın organı Renmin Ribao (Halkın Günlüğu) Gazetesi'nde dün yer alan bir yazıda parti ust düzey yetkilileri liste halinde verilirken Genel Sekreter Zao Ziyang'ın adı anılmadı. AP'ye göre Renmin Ribao'da Pekin'de sıkıyönetim Uan edilmesiyle ilgili bir haberde üst düzey yetkililer arasında Merkez Komi Protesto gösterileri durmadı Sıkıyönelime rajjmen öğrenoler eylemlerını surdürüyor Ancak zaman zaman gütesi Askeri Komisyon Başkanı venlik güçleri duruma yumuşakça müdahale ediyor. Askeri birlıkler ise öğrencilere gözdağı vermeye başladılar. olarak Deng Şiaoping ve Başkan özgürlük isteği mücadelesine döÖğrencilerin gösterileri üzerine Bu arada önceki gün tutuklaYardımcısı Yang Şankung'un ad nüşmüş, dersleri toplu halde boy nan Bağımsız Işçi Derneği'nin üç sıkıyönetim ilan edilen Çin'in başları verilirken aynı komisyonun kot eden öğıenciler bir ayı aşkın üyesinin serbest bırakıldığı ve öğ kenti Pekin'in ana caddesinde asbirinci başkan yardımcısı olan Za bir sureyle Pekin'deki ünlü Tie renciler ile işçilerin ortak bir gös keri birliklerin, dün sıkıyönetimin o'nun adı geçmiyor. Batüı bir dip nanmen Meydanı'nı işgal etmiş teri yaparak, Başbakan Li Peng' ilanından sonra ikinci kez görüllomat bu konuda "Altı ay önce lerdi. un istifasım istedikleri bildirildi. dukleri bildirildi. olsaydı Zao'nun adını bu listede görürdük" dedi. Batılı diplomatlar, Zao'nun adının anılmayışını öğrenci gösterilerinin ardından Genel Sekreter'in parti içinde başgösteren iktidar mücadelesini yitirdiğinin ve görevinden uzaklaştırılmış olduğunun açık bir kanıtı olduğunu söylüyorlar. BUENOS AİRES (Ajanslar) Arjantin'de kişi daha öldu. Böylece son dört gündur meydaÇin lideri Deng'in liberal görüş Raul Alfonsin hükümetinin aldığı "savaş na gelen yağmalama olaylarında ölenlerin sayısı leri ve demokratik haklar isteyen ekonomisi" önlemlerinin protesto edilmesi için 15'e yükseldi. Olaylann başladığı geçen pazar güöğrencilere karşı yumusak davra başlatılan gösterilerin yağmalama olaylanna dö nünden bu yana iki binden fazla kişi de tutuklannılmasım savunan Zao'yu bırakıp nuşmesi üzerine bir ay süreyle olağanüstü hal ilan dı. 14 mayısta yapılan başkanlık seçimlerinde kaysertlik yanlısı Başbakan Li Peng'i edilmesi karan parlamentoda onaylandı. 10 aralıkta görevi devraiacak olan yeni Devlet beden iktidar partisi görevi devredeceği 10 aralıdesteklemesiyle tepedeki iktidar mücadelesinin hiç değilse şimdi Başkanı Peronist Carlos Menem ekonomik sorun ğa kadar çalışmaları yürütecek geçici bir hükülik sertlik yanlüannın zaferiyle s o ların üstesinden gelebilmek için Alfonsin hükü met kurmuş ve "savaş ekonomisi" önlemleri uymeti ile birlikte çalışacağını açıkladı. önceki gün gulanacağını açıklamıştı. Kamu harcamalarının nuçlanmasına yol açtı. Bilindiği gibi parti içindeki iktidar müca bir araya gelen her iki devlet başkanı, 1989 but azaltılması, yeni vergiler getirilmesi ve var olan delesi, gözden düşmüş eski libe çesinin yeniden belirlenmesini, gümrük vergileri vergi oranlannın arttınlması şeklindeki bu önlemral liderlerden Hu Yaobang'ın nin arttınlarak kamu çalışanlarının ücretlerinin ler geniş halk kesiminin tepkisine yol açtı. Siyasi öJümü üzerine öğrencilerin pro yükseltilmesini ve bütçede sağlık ve beslenme gözlemciler yağmalama ve şiddet olayları üzeritesto gösterileri düzenlemeleri ve programlarına daha fazla pay ayrılmasını karar ne Aifonsin'in kamu çalışanlarının ücretlerine Hu'ya itibannın iadesini istemele laştırdılar. zam yapmak ve bütçede değişikliklere gitmek zoriyle başlanmıştı. Bu gösteriler daÖte yandan başkent Buenos Aires ve Mendo runda kaldığına dikkat çekiyorlar. 59 milyar doha sonra daha fazla demokrasi ve za'da önceki gün meydana gelen yağmalama olay lar dış borcu bulunan Arjantin'de işsizlik ve enflarında güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu iki lasyon ekonomik sorunların başında yer alıyor. ARJANTIN Hükümet geri adım attı READER'S DIGESrİN İDDİASI DlSBASIN AssociatedPress THE SOLE DISTRIBUTOR OF Papandreu, bîlerek terörü destekliyor NEW YORK (AA) Amerika'da yayımlanan Reader's Digest adlı dergi, Başbakan Andreas Papandreu'nun bilerek Yunanistan'daki teröru desteklediğini ve uluslararası terör gruplan ile işbirliği yaptığını öne surdü. Amerika'da en çok satan ve yaklaşık her dort Amerikalıdan birinin okuduğu "Reader's Digest" Dergisi'nin haziran sayısında Amerikan istihbarat kaynaklanndan derlendiği anlaşılan "Yunanistan: Uluslararası Terorizmin Mabedi" başlıklı bir yazı yayımlandı. 13.5 yıldır Yunanistan'da aralarında uç Amerikan yüksek düzey görevlisinin öldurülmesi olayı da dahil olmak uzere 20 terör olayının sorumluluğunu "17 Kasım" adlı bir örgütun yüklendiğini anımsatan dergi, "Bu örgiitün tek bir ferdinin bu süre içinde yakalamadığına ve ABD hükümetinin verdiği 500 bin dolarlık ödiılii almak için de orlaya kimsenin çıkmadığına" dikkati çekti. Yunanistan mahkemelerinin ve hatta yargıtaym bazı suçluların ilgili ulkelere geri \erilmesi yolundaki kararlanna karşılık bu kişilerin Libya'ya gonderildiğini ya da Yunanistan'da oturmalarına izin verildiğini belirten dergide yer alan bazı iddialar özetle şu noktalarda toplanıyor: 1. Başbakan Andreas Papandreu hukumetindekı bazı yüksek duzey gorevlilerin lerör liderleri ile yakından ve doğrudan ilişkileri var. 2. Abu Nidal grubu, Kuzey Kıbrıs'ta gerilla kamplan kurarak Ermeni, Kürt ve Rum teröristler yetiştirmiştir. 3. 1981 yıhnda PASOK'un iktidar olabilmesinde kullanılmak uzere Papandreu. Libya lideri Kaddafi'den en az 4 milyon dolar (yaklaşık 8 mılvar lira) almıştır. 4. Yunanistan'da cunta varken Papandreu, bizzat Kanada ve lsveç'te yaşarken (PAK) adlı bir yeraltı örgütü kurmuştu. Bu örgütun bazı elemanlan Ortadoğu kamplannda eğitim görmuşlerdi. A) Yunanistan tstihbarat Teşkilatının başında olan Kostas Tsinas, bunlardan biridir. Suriye ve Filistin'deki terur kamplannda eğitim gördükten sonra, bugüne kadar bu örgütlerle ilişkisini sürdürmüş ve Yunan hukumetinde onları koruyan en etkin göreve gelmiştir. B) Sifis Valy rakis ise Kamu Duzeni Bakanlığı'nda Yunan polisini kontrol eden ikinci komutandır. Lübnan'da eğitim görmüştür. Yunanistan'da Cunta devrildikten iki yıl sonra 1976'da Yunanistan'a 40 Kalaşnikof sokarken yakalanmış ve yargılanması sonucunda yedi ay hapse mahkum olmuştur. Ancak Papandreu, kendisini milletvekilliğine aday gösterince bir gün bile hapis yatmamıştır. C) Uluslararası terorle bağlantılı bir başka kişi de V assilis Konstantineas olup, Dışişleri Bakanlığı'nda yüksek duzeyde bir görevlidir. PASOK'un uluslararası ilişkiler komitesindeki bu kişi, Kostas Tsinas ile birlikte Atina Havaalam'na bir Ortodoks papazı kıhğında gelen Abu Nidal'ı 1983 yıhnda bizzat karşılamış ve ondan sonra bir otelde pazarlık yapmışlardır. FransaFKÖ ortak çalışması PARÎS (AA) Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın bu ay başındaki Paris ziyaretiyle başlayan ilişkilerin devam ettirilmesi amaayla, iki iilke temsilcilerden oluşan ortak bir çalışma grubu kuruldu. Fransız Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, çalışma grubunun yakında Paris'te toplanacağı bildirildi. Virtüöz orkestra şejl Gorbaçov Mihail Gorbaçov'un yeni Sovyet Parlamentosu'nda verdiği izlenim, kendisinin çatışmalan ve kontrolu elinde tutabilen usta bir politikacı olduğu yolunda. Gorbaçov, parlamentoda tüm tartışmalan, fırtınalı bir senfoniyi yöneten virtüöz bir orkestra şefi ustalığmda yönlendirmesini bildi. 1984'te Londra'da "sahne ışıklarına" çıktığından bu yana Mihail Gorbaçov, değişik seyirci kitlelerine değişik yuzler göstermeyi becerebilen bir usta kimliğinde dikkat çekiyor. İktidara gelişinden yalmzca birkaç ay sonra 70 yülık komünist iktidardan yorgun Sovyet halkının bakış açısını değiştirerek politikayı sokaklara indirdi. Kendisi ve eşi Raisa Gorbaçov'un ülkesinde ve ülke dışında oluşturduğu güleryüzlü görüntünün yanı sıra Sovyet dış politikasında kontrolu hemen ele alması sayesinde Batı'daki kamuoyu araştırmalarında son yıllarda oldukça yüksek puanlar almayı başardı. Ama tüm dünyada Gorbaçov hakkında ortak bir düşünce de hâkim: Gorbaçov, çok kurnaz bir lider. Komünist Parti'nin eski Moskova şefı Boris Yeltsin REQUIRED SOON MODERN ELECTRONICS EST./ HEWLETTPACKARD DIVISION (MEE/HPD), the Saudi Arabian HP exclusive distributor for the last 18 years, requires a MEDICAL EQUIPMEI^T SALES MANAGER, having the following qualifications: •. Fluent reading, vvriting and spoken English • Electronics or Electrical degree from a wellknown and recognized university; taught in English media • Minimum five years experience in the medical equipment sales fıeld • Good knowledge of prominent manufacturers' of medical equipment • Good experience in tender preparation • Based in Riyadh with Saudi Arabian countryvvide responsibilities Only qualified candidates need to apply (with all contact details, i.e. telephone, FAX, post address e t c . ) to the attention of: PERSONNEL MANAGER P.O. BOX 22015 RİYADH 11495 KINGDOM OF SAUDİ ARABIA Karşılıklı füze imhası IVASHINGTON (AA) Orta menzilli nükleer füzelerin ortadan kaldınlmasına ilişkin INF Antlaşması'nm, I Haziran 1988'de yürürlüğe girmesinden bu yana, ABD ve SSCB'nin toplam 1.269 füzeyi imha ettikleri bildirildi ABD Savunma Bakanlığt tarafından yayımlanan bildiride, orta menzilli nükleer füzelerin imha edilmesiyle ilgili işlemin ve diğer anlaşma hükümlerinin iki ülke heyetlerince 340 kez denetlendiği kaydedildi. tki ülke arasmda imzalanan anlaşma, menzili 500 ile 5 bin 500 kilometre arasmda değişen nükleer füzelerin 3 yıl içinde ortadan kaldmlmasmı öngörüyor. reformlarla ilgili açıksözlü bir eleştiri kampanyası başlattığında Gorbaçov, kendisi direkt olarak öne çıkmadan İgor Ligaçev ile birlikte dolaylı bir mücadele yürüttü. Ama Yeltsin buna rağmen başkentte merkezde bir görevde bırakıldı ve yapı işlerinden sorumlu bakan yardımcısı yapıldı. Bu sayede Yeltsin, Halk Temsilcileri Meclisi'nde önemli bir oy potansiyeline sahip oldu ve meclise girebildi. Yüksek Sovyet'e seçilmeyi çok az bir oy farkıyla başaramayan Yeltsin, bu kez de Gorbaçov'un pazartesi günu gerçekleştirdiği başarılı bir manevra ile bu organa da girebildi. Gorbaçov, muhafazakâılan çok fazla kızdırmaması gerektiğini çok iyi bildiği için reformları çok hızlı götürmemeye özen gösteriyor. Adalet Bakanlığı'nda patlama Öte yandan Adalet Bakanlığı'nda dün akşam meydana gelen patlamanın büyük maddi hasara yol açtığı bildirildi. Aynı kaynaklar, patlama sırasında olen ya da yaralanan olmadığını ancak Adalet Bakanı Yanis Skularikis'in üçuncü katta buluuduğunu ifade ettiler. Saldırının sorumluluğunu, Devrimci Halk Mucadelesı Örgutu ustlendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle