17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhurtyn Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirkoı adına Madir Vıdi • Genel Yayın Mudurıl H u a CcouL Müessese Müdılrü. EmiM UfiklıgiL, Yazı Işlen MüdUrü Okay Göamta, • Haber Merketı MudılrU: Yaipa Bayer, Sayfa DUzenı YOnetmoıı: AH A m , 0 Timsıicıler ANKARA: Ahmrt T«., İZMİR. Hikmrt Çctiakan, ADANA Cttal B*şlu*ıç. Islanbul Haberlcn. Erhu Akyıklız, Ehş Haberler E ı g u Bala, Ekonomı. Ctıgü Ttarfcu, KültUr CcM (jjter, Spor Damjmanı. AMalkadir Yuctlmu, DıLzeltnıe Rrfik Durbaş, Arajcırma: Şafcia Alp«y, lşScndıka: Ş«k•u KeMci, Yurt Haberlen. Necdtl D o | u , Dızı Yazılar: Kcren Çalçkaı. • Koordmatör Ahact Koraüu, • Mali IşJer Erol Erkut, • Muhasebe Bakal Vcncr • BtltçePUmlanuL Sergl Otmubcşrotla • Reklam: ATK Tom, Ek Yaymlar HUjı Akyol • Idaır Hucyuı GSrer, Işleımc Ö»d«r ÇtNk. Bılgjtjlem Nıil lotl. Basan ve Yayan. Cumhunyet Malbaacılık vc Gazetealık T A Ş. Türk Oca$ Cad 39/41 Ca&aloglu 34334 I» PK 246Uunbul Tcl 512 05 05 (20 hsl). Tcta 22246 F u (I) 52» 60 72 0 Bvmtar Aakın: Zıya Gfikalp Blv Inkılap S No 19/4, Tel 133 II 414T. Tela 42J44 F u (4) 133 II 41/428 • l » r H Zıyı Blv 1352 S2/3, Tel 13 12 30. Teta 52359 F u (51) 19 53 60 :lnOnuC»d U9S.No IKatl.Tel 19 37 52(4 hu>, Teteı. 62155, F u . (71) 19 37 52 TAKVIM: 19 HAZIRAN 1989 Imsak: 3.23 Guneş: 5.24 öğle: 13.10 lkindi: 17.10 Akşara: 20.46 Yatsı: 22.37 Osmanlı arşivleri yeni düzenleme ile araştırmacılara açıldı. Bu önemli adımı sevinçle karşılayan Türk ve yabancı araştırmacılar, halenÖykü, bir paylaşmadır. sürüp giden bazı bürokratik kısıtlama ve Güzel bir olayı, bir sevinci tutumları da eleştiriyorlar. paylaşma... Hatta bazen ŞAHlN ALPAY "Balkan memleketlerinin, Macaristan'ın, Guney Rasya ve Arap memleketlerinin ve Tıirkiye Cumhuriyeti'nin son beşaltı yuzyıhk taribinin ana kaynagı Turkiye'deki Osmanlı arşivleridir. Bugün bu arşivlerin, Akdeniz memleketleri ve Avrupa tarihi için de birinci derecede önemli arşivlerden biri olduğu anlaşılmıştır. Özellikle sosyal, ekonomik ve demografik araştırmalann öncelik kazandığı gunumuzde, bu arşivlerdeki son derece zengin istatistik malzemesi eşsiz bir değer taşımaktadır." Ünlu Osmanlı tarihçimiz Prof. Dr. Halil tnalak, 1985 yılı tnayıs ayında tstanbul'da yapılan "Osmanlı Arşivleri" sempozyumunda, bu arşivlerin paha biçihnez değerini ve önemini bu sözleTİe açıkhyordu. Aynı sempozyumda 140 yıldan berı ihmal ve Ugisizlik içinde bulunan bu tarih ve kültür hazinesinin düzenlenmesi ve araştırmacılara acılması talepleri ortaya konulmuştu. Son 4 yılda bu konuda önemli adımlar atıldı. Başbakanhk Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü bünyesindeki Osmanlı Arşivleri yeni bir binaya kavuştu; personel arttmldı; yeni mikrofilm, mikrofiş, fotokopi ve bilgisayar makineleriyle donatıldı. Verüen resmi bilgilere göre 100 milyon birirn olarak tahmin edilen arşiv belgelerinin 1987 yılına kadar yuzde 3'u tasnif edilmişken bu oran son iki yılda yüzde 9'a ulaştı. 12 Mayıs 1989'da yururluğe giren bir Bakanlar Kurulu karan ile arşivlerden yararlanmada uygulanacak yeni esaslar belirlendı. Bu esaslar uyarınca "tasnif edilmiş ve taşıdığı tarihin üzerinden en az elli sene geçmis arşiv malzemesi" araştırmacılara açıldı. Arşivin yeni düzenlemelerle hizmete girişi sırasında "Ermeni oelgeleri" denilen konunun kamuoyunu tümüyle işgal etmesi, koskoca Osmanlı tarihinin bir "Ermeni sorunu"ndan ibaret görülmesi gibi garip bir yaklaşımı da gündeme getirdi. "Ermeni belgeleri" konusunun gölgede bıraktığı bir husus, arşivlerin yönetilme biçimi ve arşıvlerden yararlanmayı düzenleyen yeni esasların araştırmacılar tarafından nasıl değerlendirildiği. Araşürmacılann başlıca yakınmalarından biri, arşivin turaüyle bürokratik bir tavırla yönetilmesi. Bir yabancı araştırmacı şöyle diyor: "En büyük sorun, arşivlerin yönetimiyle ilgili. Belgelerin araştırmacılara verilmesi sanki büyük bir lutufmuş gibi davramlıyor. Biitiın yenilikler sanki yabancı araştırmacılan memnun etmek için yapılıyor. Arşivdeki belgelerin kendi baslanna bir degerleri olan kutsal varlıklar gibi görülmesi. araştırmacılara ve ozellikle yabana araştınnacılara karşı büyük bir güvensizlik beslenmesi anlaşılır gibi degil." araştırmacılar larafından deştinliyor. Bütun dünya arşivlerinde zamanla ciddi tahribata uğramamış orijinal belgelerin araştırmacılann kullanımına sunulduğu hatırlatdıyor. "Araştırmacılar bir gün içinde en çok on bes vesika talep edebilirler... kendilerine teslim edilen vesikalann tamamını iade etmeden yenilerini talep edemezler" şeklindekı kuralların da araştırmacüann çalışmalannı guçleştirici nitelikte olduğu belirtiliyor. Arşivdeki Yasaıııa çağıran öykü bürokrasi Öykücü, kitap ve dergi yayıncısı, gazeteci, politikacı Naim Tirali lfazmayı, biraz da, okuyucuya karşı ödenmesi gereken bir borç sayıyorum. PTT, ATye hazırlamyor tZMİR (ANKA) Türkiye'nin, Avrupa Topluluğu'na girme hazırlıklan çerçevesinde PTT'de çalışmalar hızlandırıldı. PTT Dergisi'ndeki habere göre öncelikle Türkiye'nin de imzaladığı Dünya Posta Sözleşmesi'nin 20'nci maddesi uyarınca, posta kart ve zarflarınm standart ölçülere uygun hale getirileceği bildirildi. Son yıllarda posta haberleşmesınde iş trafığinin arttığı, 1983'te Türkiye'de yıllık 667 milyon 600 bin olan mektup postası gönderi sayısmın 1988 yılı sonu ıtibanyla 1 milyar 50 milyona yükseldiğı kaydedilen yazıda, kişi başına mektup posta gönderisi sayısımn da 5 yılda 16.1'den 23.2'ye çıktığı ifade edildi. PORTRE I\AİM TİRALİ Öyküye dönüş 1925'te Giresun'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ni (1945), ÎÜ Hukuk Fakültesi'ni (1950) bitirdi. Hukuk doktorası için gittiği Paris'ten 1951 sonunda döndü. 1952'de Yenilik Basımevi'ni kurdu. Yenilik Yayınları'nı ve Yenilik Dergisi'ni F (62 sayı, 195257) çıkardı. 1952 de girdiği Vatan Gazetesi'nde sekreterlik, köşe yazarlığı ve yazı işleri müdürlüğu yaptı. Sözcii adlı haftalık haber dergisıni yayımladı (1961). Giresun milletvekili seçıldi, bu görevi bir dönem (196165) surdü. Hisselerini satın aldığı Vatan'ı Ankara'da Akşam Gazetesi olarak çıkardı (196275). Daha sonra tktisat ve Ticaret Gazetesi'ni kurdu, yönetti (197782). öykulerıni Park (1947), Yirmibeş Kuruşa Amerika (1949), Aşka KiUkse (1953, Aşk Dedigin adıyla, eklerle yeni basımı 1989) adlı kitaplannda topladı. Otuz yıl aradan sonra yeniden oykü yazmaya başladı; Pitaziz Nere Beriin Nere adlı yeni kitabını (1982) yayımladı. Lisesi'rün onuncu sınıfındadır ilk öyküsünü yazdığında. Sonradan Park adlı kitabının üçuncü baskısına kimi sözcüklerini değiştirerek aktaracağı bu "ilk yazı", babasının aracılığıyla, Yeşil Giresun Gazetesi'nde çıkar. Tarih, 7 Haziran 1943. "Acaba yayımlanmava deger bir öykü müydu. voksa babamın hann için mi basıldı" kuşkusu düşer içine. îstanbul'a gelince Çınaraltı Dergisi'ne verir, orada da yayımlanır. Bir yıl sonra ikinci öyku... Yine önce Yeşil Giresun'da. Sonra Varük'ta... Ve yine öykuler... Edebiyat dunyasına giriş... 1950'de hukuk doktorası yapmak uzere Fransa'ya giden Naim Tirali, babasının ölümü üzerine ertesi yıl Türkiye'ye döner. Yenilik Yayınları'nı ve Yenilik Dergisi'ni çıkanr. Bunlar, kurduğu matbaada basıldığı için, büyük bir parasal yuk getirmez. Ancak satışlar, 1000 adet basılan kitaplann ve aynı tirajla yayımlanan dergınin giderlerini karşılamaz. O dönemde yayınlann genel dağıtımını yapan herhangi bir kuruluş yok; kitaplar ve dergiler belli başlı kitapçılara elden veriliyor ya da postalanıyor (PTT de bugünkü gibi "fahiş" ücretler almıyor). Kitapçıların çoğundan da hesap gelmiyor... Yeniliklere açık bir dergi olması hedeflenen, genç kuşak yazarlanndan birçoğunun ve dönemin kimi tanınmış yazarlarının ürünlerine yer veren Yenilik, birkaç kez boyut değiştirir. Bunda, ilgi uyaııdırma amacı kadar, maddi koşullann da etkisi vardır. Cep kitabı boyutundaki Yenilik Yayınlan'nda ise "Daha udaştıncı bir yayın çizgisi" ızlenir: Oktay Akbal, Suat Kemal Yetkin, Salâh Birsel, Tank Buğra, Atac, Bedii Faik vb. yazarlann otuz kadar kitabı yayınüanır. Naim Tirali'nin önerisiyle Sait Faik'in şiirleri de kitaplaştırılır. Sait Faik 50 lira telif ucretini alu, gerisine karışmaz. Şiirleri Vakit'in sanat sayfasından ve dergilerden Ali Avni Öneş derler; kitabın adıru da Naim Tirali koyar: Şimdi Sevişme Vakti. "Hızh satan" birkaç kitaptan biri... acı bir anıyı... Ama genellikle iyimser bir noktada düğümlemek isıerim öykümü. Öykülerim, genellikle çevremden ya da yaşadığım olaylardan kaynaklamr. Bu, açık olmamı, yalın olmamı sağlıyor. Ben fanteziye, gerçeküstücülüğe karşıyım. ALPAY KABACALI adından sık sık söz edilen bir öykücüydü. "tlk defa Yeni Adamda okudugurn Kütüphane isimli hikiyesiyle Naim Tirali'yi takibe başladım" diye yazmıştı Behçet Necatigil, "Dergi sayfalanndaki bu takip, onun hikâyelerindekj özentisiz nesre, sade fakat tesirli psikolojiye ve yasannıışın samimi veriüşine duydugum sevgiden ileri geliyordu." Aynı zamanda, 195257 arasında 62 sayı çıkan Ytnilik Dergisi'nin yayıncısıydı o. ö n c e öyküyü bıraktı, ardından Yenilik'i kapattı. Gazetecilikle uğ Arşivde çalışma izniyle ilgili yeni "liberal" düzenlemelerin de çelişkili uygulamalara yol açtığı belirtiliyor. Örneğin, bütün meslek hayatıru arşivde geçirmiş ve gecirmekte olan Türk tarihçilerinin, izinlerini yenilemek zorunda bırakılmaları; arastırma yapacaklansüreleri belinmek, çalışacaklan konulan kısıtlamak mecburiyetinde tutulmalan tepkiyle karşılanıyor. Bu eleştiriler konusunda görüşünü almak istediğimiz Devlet Arşivleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ismet Miroglu ise ne yazık ki bilgi vermekten kaçındı. Naim Tirali, 1950'li yülarda Tirali 30 yıllık aradan sonra yeni öykülerfe dolu raştı, politikaya atıldı. Edebiyatla arasına yıllar girdi. Aşağı yukarıotuz yıl surdü bu kopukluk. Derken, bir kalp rahatsızlığı... Doktorlar "ev istirahati" yapması gerektiğini söyiediler. 1982'nin şubat ve mart aylannda evinde dinlenirken, çocukluk yıllarının anıları bellek altından sökun etmeye başladı. Oturdu, Ok öyküsünü yazdı: "Züğürtun Keçisi" öteden beri yazılı ve sözlu olarakkendisini yeniden öykü yazmaya çağıran, yazmadığı için kınayan dostu Oktay Akbal'a adadı bunu... Arkası geldi... Geldi, ama araya iki büyük kalp ameliyatı girdi, baska işler girdi. Dilediği çalışma temposuna ulaşamadı daha. Elli dolayında öykü konusu ve başka tasanlar, şundi Oktay Akbal gibionu daha çok çalışmaya, daha çok yazmaya zorluyor. Çunkü o, yazmayı, "biraz da okuyucuya karşı ödenmesi gereken bir borç" sayıyor. En başa gidelim. Galatasaray 11 merkeze > i otomatik alo Naim Tirali'nin bir başka tutkusu da gazetecilik. 1946'da, öğrenciyken Tasvir Gazetesi'nde muhabirliğe başlamış, 1947'de Giresun'da Karadeniz Postası'nı çıkarmış... 1956'da Vatan'a giriyor, ertesi yıl gazetenin sahibi olan ortakhktan bir miktar hisse satın aJıyor (o sırada Dağlarca ile Oktay Akbal da küçük "hisse"ler edinirler). Gün geliyor, gazetedeki işleri başka bir konuyla ilgilenemeyeceği ölçüde yoğunlaşıyor. Yenilik'in yönetfmini genç arkadaşlarına bırakıyorsa da derginın artık eski yayın çizgisinin gerisjne düştüğünü görünce kapatmaya karar verip "veda yazısı"nı kaleme alıyor. Ve aralık 1957'de Yenilik'in son sayısı yayımlaruyor. Uzun yıllar sürecek olan "Vatan seniveni" çoktan başlamıştır. önce 195960'ın basın tarihlerine geçen "Pulliam Davalan"ndan birinde, 16 ay mahkumiyet... Bu, Amerikah gazeteci Eugene Pulliam'ın Indianapolis Gazetesi'nde çıkan ve Türkiye izlenimlerini diie getiren "Onikiye Çeyrek Var" başlıklı yazısını "hafifletilmiş" biçimiyle yeniden yayımlayan pek çok Türk gazetesi için açılmış, hapis cezasıyla sonuçlanmış davalardan biri. Naim Tirali'nin payına da 16 ay hapis duşmüştur. 17 Şubat 1960'ta Bulancak Cezaevi'ne girer, "27 Mayıs"ın (1960) ertesi gunu özgürluğune kavuşur. Sonra, gazetede, anonim şirkette hissesi olanlar arasında gnıplaşmalar, çekişmeler... Küçük bir hisse yönetimde belirleyici olabiliyor; hangi gruba katılırsa, o grubun gazetede etkin olmasını sağlıyor. Bir ara Ahmet Emin Yalman grubu ağır basar, öteki grubun gazetedeki görevlerine son verirler. Naim Tirali grubu ağır basınca, Ahmet Emin Yalman ve çevresi Vatan'dan ayrılıp Hür Vatan'ı çıkarırlar. Bu yeni gazete yaşayamaz. Ve sonunda ortaklar, zarar eden gazeteyi satıp yalnızca matbaayı işletmeye kaıar verirler. Vatan'ı Naim Tirali alır. Ama uzun sure dayanamaz, bu kez Cemal Reşit Eyuboğlu ile ortak olur; Vatan, yeni kurulan Turkiye tşçi Partisini destekleyen bir yayın çizgisi izlemeye başlar. Birkaç ay sonra Naim Tirali onun hisselerini geri alır ve gazeteyi Ankara'ya taşır (1962). 1961'de CHP'den mılletvekili seçilmiştir. Parlamentodaki gorevi 1965 seçimlerine kadar surer. Bu arada Vatan, ilanla yaşayan bir gazeteye dönüşmüştür. 1975'te hisselerinin çoğunu Numan Esin'e devreder; tstanbul'da eski Vatan'îa ilişkisi bulunmayan bambaşka bir Vatan yayına girer. 1977'de Ankara'da İktisal ve Ticaret Gazetesini kurar, 1982'ye kadar yaşatır. Naim Tirali, oykulerinin genellikle çevresindeki ya da yaşadığı olaylardan kaynaklandığını belirtiyor. Bu nedenle, notlar alıyor, gerekli gorurse teyp bile kullanıyor. "Öyku>ü", diyor, "Paylaşma olarak göriıyonım. Güzel bir olayı, bir sevinci paylaşma... Hatta bazen acı bir anıyı... Ama genellikle iyimser bir noktada duğumlemek isterim oykümu. Zaten, yeteri kadar acı ve kötu şeyler var yaşamda. Bir olayın ağırlığını çok duymadıkça, okurda kotumser hava yaratacak bir öyku yazmak istemem." ANKARA (UBA) PTT Genel Müdurlüğü on bir yerleşim birımini daha şehirlerarası ve milletlerarası tam otomatik telefon görüşmesine açtı. PTT Genel Müdürlüğu 'nden verilen bilgiye göre şehirlerarası ve milletlerarası otomatik göruşmeye açılan yerleşim birimleri ile telefon kod numaraları şoyle: Melen (Adapazan) 26228, Kusura (Afyon) 4989, Ahıllı (Ankara) 45973, Balişeyh (Ankara) 45977, Kılıçkaya (Artvin) 05896, Salavath (AydınJ 63315, Yeniköy (Aydm) 63255, Borçak (Bilecik) 2282, tnhisar (Bilecık) 2286, Beğendik (Edirne) 18438. DOMANİÇ (UBA) Bir cihan imparatorluğunun kuruluşuna beşik olan Domaniç yöresinin Çarşamba Köyü'nde bulunan Ertuğrul Gazi'nin eşı, Osmangazi'nin anası Hayime Ana Türbesi bugünkü harap halinden kurtanlacak. Osmanlı tmparatorluğu 'nun kuruluşunda önemli bir yeri olan Domaniç yöresinin Çarşamba Köyü'nde bulunan Hayime Ana turbesinin devlet tarafından aslına uygun biçımde restore edilerek yerli ve yabancı turistlerin ziyaretıne açtlacağı, turbenin restorasyon projesinin Devlet Planlama Teşkilatı'ndan geçtiği ve tu'm hazırlıklann tamamlandığı oğrenildi. Hayime Ana Türbesi İzmir'de aile planlaması İZMİR (ANKA) İzmir'de bölgesel aile planlamasımn ilk uygulaması bugün Gümuşpala semtinde başlatılıyor. tnsan Kaynağını Güçlendırme Vakfı onculuğunde gerçekleştirilen bölgesel aile planlaması projesiyle, Karşıyaka ilçesinın Gümuşpala Yamanlar bölgesınde 1549 yaş arasında 6 bın evli kadının eğitimi öngörülüyor. Merkezı Amerika'da bulunan "Pathfinder Fund" Vakfı'nca maddi olarak desteklenen 24 ay sürecek projenin uygulamaya konması dolayısıyla bugun saat 11.00'de Gümuşpala semtinde bir tören düzenlenecek. 1Q u î Î T i f ı l TuztaAydınlı bölgesinde 4 yıl önce ınşa işkembe artığı gibi her türtü pislik sokağa dökülüyor. Kimyasal maddelerie renklenen sular doğ Arşivlerin yönetimiyle ilgili bir başka yakınma konusu, son yıllarda görevlilerin tarihçi olmayan kimseler, çoğunlukla ilahiyat fakültesi mezunlan arasmdan seçilmesi ve arşiv personelinin sayısında büyuk artış olmasına karşılık, nitelikliehliyetli eleman yetersizliği; paleografî, arşivcilik, enformatik uzmanlarırun, yok denecek HÜSEYtN ERCİYAS kadar az oluşu. İZMİR Gediz Nehri'nde sanayi aükYeni kararnamede, "Araşünna sularının yol açtığı kirlenme, yöredeki tave inceleme, sadece arşiv maJzerımı olumsuz yönde etkiliyor. Kuraklığın mesinin fotokopisi veya mikrofilyanı sıra, kirlenmeye açık olan Gediz Nehmi uzerinde yapılır. Evrakın aslı, rı'nden sulamada yararlarulamaması nedeancak karşılaşDrma talebinde bolunulması halinde gösterilir" de niyle Gediz Havzası'ndaki binlerce dönüm niyor. Bu madde yerli ve yabana tanm alanı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Sanayi tesislerinin yol açtığı kirlenmenin engellenmemesi durumunda verimli topraklann elden çıkacağını belirten Ziraat Mühendisleri Odası lzmir Şube Başkanı Halil Ekrem Arkayın, "Ya fabrikalar önlem alacak ya da tanm alanlan gözden çıkanlacak" dedi. KöyKoop İzmir Birliği Başkanı Ata Ünver, bu konuda şunları söyledi: "Kuraklığın soz konusu olduğu bu zamanda su altın degerindedir. Hızla artış ıa. fUAyıısınabaşıananorganjzedensanay)tesıs. lerinin, en az iki yıl sonra biteceğı ve sulu üretımin de ancak o zaman gundeme geleceğını söyluyor yetkililer. Yaklaşık 536 yıllık geçmışi olan Kaztıçeşme'de 160 kadar ışyennde 3500 kışı, kürk, zig, vidala işiiyorlar. Bugün Kazlıçeşme ımalattıanelerınde bağırsak den kazıntısı, gübre, rudan denıze boşaltıyor. Kazlıçeşme. den sanayiinin yan ilkel koşullardan kurtularak modern tesıslerde üretımıne devam etmesi ve çevre kırtiliği gıbı olumsuz bir etkının ortadan kaldırılması için taşınacağı günü bekliyor. Kazlıçeşme'njn bugünkü görüntusu ise 19. yüzyıl sanayıinden yaşayan tablolar sunuyor. (Fotoğraf: Yıldız Üçok) Gediz'deki tarıın alaııları tehlikede göriilen kirlenme nedeniyıe sulamada Gediz Nehri'nden yararlanılamamaktadır. Gediz'in kirlenmesi tanma darbedir. Sorun günceldir. Kısa sürede Gediz'e barajdan su verilmez, sanayi tesislerinin atıklannı bırakması önlenmezse binlerce dönüm tanm arazisi elden çıkacaktır. Çok ivedi önlemler alınmazsa çözümü mümkün olmayan sonınJarla karşı karşı)a kalınacakür. Tarımda kirlilik konusunun büyük önem taşıdığını, suların kirletilerek ve amaç dışı kullanılarak tanm arazilerinin yok edildiğini savunan Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Halil Ekrem Arkayın da yerel yönetimleri yetkileri olmasına karşın birtakım kaygılarla engelleyici önlemleri almamakla suçladı. Nif Çayı'nın dökülmesinden sonra Gediz'deki kirliliğin arttığını, kirliliğin varlığının çok önceden bilinmesine karşın balık ölümleriyle sorunun güncellik kazanmaya başladığını kaydeden Arkayın şunları söyledi: "Tanmı en az doğaya bağırnlı hale getirmek görevdir. Ülkemizde kuraklık yaşanıyor. Sulama sistemleri gözden geçirilmeli ya da oluşturulmalı, dogaya bagımulıktan kurtulunmalıdır. Gediz Nehri'ndeki kirlenme nedeniyle havzada sulama yapılamıyor. Verimli topraklar elden çıkıyor, bu ülkede yaşayan insanlar olarak bu topraklara sahip çıkmalıyız." Gediz Nehri'nde kirlenmenin büyük boyutlu bir sorun olduğunu kaydeden Manisa Valisi Rafet Ücelli, kirlenmenin birkaç ili ilgilendirdiğıni belirterek kapsamh bir çalışma yapılması gerektiğini söyledi. Vali Üçelli, Gediz'in kirlenmesi ile ilgili olarak şunları söyledi: SİNOP Zehirli varüler taşınmalı CEMtL CÎĞERİM "Konuyn il genel meclisinde görüşerek alınacak tedbirlerin, yapılabilecek işlemlerin beürienmesi için komisyona havale ettik. Organize Sanayi Bölgesi'nden bırakıldığı iddia edilen atıklar, sorunun ortadan kaldırılması için çalışmalar var. Atıksu antma tesisi yapılması işi milletlerarası ihaleye çıkıyor, 1015 gun içinde sonuçlanacaktır, hazırlıklar tamam. Bir de ozellikle Kemalpaşa yöresindeki sanayi tesblerinden bırakılan ve Nif Çayı'na kanşan atıklar var. Bunun için İzmir Valiliği ile Basbakanlık Çevre Müsteşarlığı'na durumu ilettik, tedbir alınmasını istedik. Manisa Belediyesi de şehirdeki tabakhaneler konusunda çalışma yapıyor." Bir yandan kuraklık, diğer yandan Gediz Nehri'ndeki yarattığı uiumsuz koşullar nedeniyle ureticiler ne yapacaklarını bilemiyor. Ulubat'ta kerevite izin GERZE (SİNOP) SHP Sinop Milletvekili Özer Gürbüz, içersinde her türlü kanserojen madde bulunan zehirli variller nedeniyle halkın balık yıyip yemeyeceği, denize girip giremeyeceği konusunda yetkili ve sorunlul.Tdan henüz doyurucu ve inandıncı bir açıklamada alamadığını söyle<li. özer Gürbuzşoyle konuştu: "Olay üzerine TBMM Çevre Arastırma Komisyonu'nun kaı'an ile bolgeye heyet halinde gelip inceleme yapan ve endişe içerisindeki halkı haklı bulan, Çevre Genel Müdünı'nün, en kısa sürede, zchirli varillerin Sinop'taki depodan alınarak başka emin bir yere nakledilecegine dair verdigi soz, çevre halkını kısmen rahatlatmış, ancak her ne sebeptense henüz variller yerinden alınmamış, Çevre Genel Müduni görevinden alısmıştır. Variller Karadeniz turizmi için büyük bir darbe oldu." Manyas için üzücü rapor Prof. Balık, 2 yıldıryaptıkları araştırmalarda göl ve lar verdiler, ama pek etkinlik goakarsuların kirlenmeden ne derece etkilendiklerini ortaya rülmedi. Kirlenmeye engel olmak çıkardıklarım belirtti. Raporda, sorunların çözümü için için etkin onlemler alınamadı. Fabrikalann kapatılması mümneler yapılması konusunda öneriler sıraladıklarını söyledi.kün degil. Çok yonlü duşunülmenin bu yıl sona erdiğini soyledı. Prof. Balık, bu sure içerisinde göl ve akarsuların, çamur topluluklarının kirlenmeden ne derece etkilendiklerini ortaya çıkardıklarım belirterek sorunların çözümü için acilen neler yapılması konusunda öneriler sunduklarım bildirdi. Kuş Cenneti'ndekı kirlenmenin asıl kaynağını Sığırcık Deresi çevresınde bulunan 50 kadar sanayi kuruluşunun oluşturduğunu kaydeden Prof. Balık sözlerini şoyle Ege Üniversitesi Fen Fakültesi sürdurdü: Biyoloji Bölumu Hidrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim uyelerin"Bu sanayi kuruluşlannın abk den Prof. Süleyman Balık, 1987 sulan nedeniyle dere, açık bir kayılından bu yana Manyas Kuş nalizasyon haline gelmiş. Bugüne Cenneti'nde sürdurdukleri proje kadar bilim adamlan çok raporİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Ege Üniversitesi'nin desteklediği bir proje çerçevesinde Manyas Kuş Cenneti'nde iki yıldır sürdürülen araştırmalar sonunda hazırlanan raporda, "Çok çeşitli kaynaklarca kirietilmiş olan golün kurtanlması için acilen önlem alınması" ıstendı. Raporda golu tehdit eden etkenler, "Sanayi atıklan, evsel atıklar, tanm ilaçlan ve erozyon" dıye sıralandı. INSAN HAKLARI si gerekir. Bizim onerilerimiz, ya bu fabrikalar tek tek kendi antma tesislerini kursunlar ya da atık sulannı bir yerde loplayarak ortak bir arıtma sisteminden geçirdikten sonra sulannı göle bıraksınlar. Bu olamıyorsa en azından fabrikalann atık sulan bir kanal içerisinde toplanarak bunun kuş Ayrıca, oyküde fanteziye, gercennetinden değil de ayn bir nokçekustuculuğe de karşı: "Olaylatadan atılması saglansın." ra dayanan konulan islemem, açık Prof. Balık, Sığırcık deresınin olmamı saglıyor. Okuyucu, oykuyanı sıra göle akan Kocaçay de lerimden hiçbiri için 'bundan bir resi çevresinde kurşun, çinko, an şey anlamadım' diyemez. Bir oytimon ve bakır elde edilen cevher ku, polisiye filan değilse, sorulasanayilerinın atık sularının ağır n, bulmacaları ortaya koyma dumetal içerdikierini ve bunların da rumunda olmamalı. Öykunun yebolgcdeki canlı bunyelerınde sınır terince açık olmasını, bir ustalık değerleri aştığını söyledi. diye değeriendiriyorum." Antalyu'da kum banyosu KARACABEY (UBA) Ulubat Golü'nde balık sezunu açıldı. Gölde kerevit avı yasağı sona ererken, bu yıl balıkçılardan 5 bin lira "av ucreti" alınacağı açıklandı. Ulubat Gölu'nde balık mevsımi açılırken, bundan üç yıl once nesli tukenmek uzere olduğu için avlanması yasaklanan kerevit avcılığına yeniden izin verildı. ANTALYA (AA) Antalya sahillerinde vatandaşlar tarafından romatizmal hastalıklarm tedavisi için yapılan kum banyosunun, gerekli tıbbi ve sosyal düzenlemelerle ' sağlık turizmine dön uşturulebileceği bildirildi. A kden iz Üniversitesi Tıp Fakültesi Fızıksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Arman, kum banyolarının diğer Akdeniz ulkelerinde de uygulandığını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle