17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 HAZİRAN 1989 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR tSMAİL GÜLGEÇ "l&f F!LICM/M (S BANA CUMHURİYET/5 'Copyright' peşinde 30 yıl OMK Ajansyöneticileri, yazarların yapıt hakkını korumak için zaman zaman dedektiflere taş çıkartacak çalışmalara giriyorlar. ONK Ajans, Umberco Eco, Heinrich Böll, Milan Kundera, Kemal Tahir, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, AzizNesin, Melih Cevdet A nday gibi yazarların temsilcisi. LALE FÎLOĞLU Turkiye'nin ilk "yapıt hakkı" ajansı ONK, geçen gunlerde 30. yılını kutladı. "Yabancı yayınlan oktuna askıyla" bu işe başlayan ONK Ajans'ın kurucusu Osman Necmi Karaca, yerli yazarların yanı sıra Umberto Eco, Mario Simmel, Heinrich Boll, Milan Kundera, Jacqueline Briskin gibı yabancı yazarlann da temsilcüiğini yapıyor. Yazann, yapıt üzerindeki haklarını ele alan "Fikir ve Sanat Eserieri" Yasası'mn Türkiye'de doğuşu 1952 yılına uzanıyor. Ancak bu yasanın hemen uygulamaya geçtiğini söylemek çok güç. Osman N. Karaca'run söylediklerine göre, "copyright" kavramı Türkiye'de 1960'larda başlamış. Ancak nedeni yasalara saygıya değü, tamamen tıcari rekabete dayanıyormuş. Çünku bir yayıneyinin kitabının başka bir yayınevince basılmasını engeUemesinin yolu bu. Yasaıun yürürluğe girmesinden bu yana 40 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, ONK Ajans yetkilileri halen çeşitli yayınevleri, dergileT ya da gazetelerle yılda 56 kez mahkemelik oluyor. ONK Ajans temsilcileri, "yapıt hakkı"ru korumak için zaman zaman dedektiflik burolanna taş çıkartacak uygulamalara giderken, bazı yazarlar da kendi yapıtlarının haklarınj korumaya yönelik girişimlerde bulunuyorlar. örneğin, bir tiyatro yazan, oyununun oynandığı gunlerde tiyatroya giderek boş koltuklan sayma yöntemine başvuruyor. Fransız Tiyatro Yazarlan Birliği ise bu konuda kapsamlı bir örgütlenmeye sahıp. Birlik, oyunun sahnelenmesinden önce, bir görevliyi gışeye göndererek kaç biletin satıldığını kontrol ettiriyor. Ancak bugünkü durum, tabii ki ONK Ajans'ın kumlduğu ilk yıl Türkiye'nin ilkyapıt hakkı ajansı ONK30 yaşında SU A İNSANIAPIN PPiT BDİYOPUM HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEI\ OLMAK Ml ?. BU Ml ALPATTirJ dEMİ "> P£Kİ. 0£NİM »U M N . 3 Ç YAf/HlŞ 0LU/0RUM, YOKSA dl'ff SUCLAMIYORUM SAPBCe AZAM'ZPAV Yurtdtşında büyük rekabetONK'un kurucusu ve yönetıcisı Osman Necmı Karaca, yurtdışında büyük rekabet olduğunu, bu yuzden Türkyazarları adınabu piyasayagırmenın çokzor olduğunu vurguluyor. ONK'un Genel Koordınatörü Nımet Tuna ıse Turk yazarlardan yabancı dillere yapılan çevırilenn yetersizliğınden yakınıyor. larla kıyaslanamayacak kadar iyi. Karaca, 1960'lı yülarda birçok yabana yapıt hakkının Türkiye'de korunmasının tesadüflere kaldığını söylüyor. lzinsiz çevrilen bir yapıtın ortaya çıkışını ise şöyle anlatıyor Karaca: "1960'lann başında Istanbul'a bir Fransız sirki geldi. Atın üzerinde bale yapan kız, meger meşhur Fransız yazar Guy De Cars'ın arkadaşıymış. Guy De Cars'ın kitabını tesadufen vitrinde görmuş ve hemen haberi Fransa'ya duyurmuş. Ve sonra Fransa'yla Tıirkiye arasında yazışmalar, telefonlar, mektuplar..." Bu arada, Fikir ve Sanat Eserieri Yasası'nda yer alan "Daha once hakkı satın alınmamış 10 yüı aşkın yabancı yapıtlann çevirisi serbestlir" maddesi, Avrupa ulkelerinde işlerliğinı kaybederken, Türkiye'de halen geçerliliğini korumakta. ONK Ajans Genel Koordınatörü Nimet Tuna, bu maddeyle ilgili olarak, "Bize faydası olsun diye konulmuş bir madde, ama artık değiştirmek gerek. Çünkii bu yasa Türk yazarianna da saygısızlık" diyor. Osman N. Karaca'mn söyledikleri ise şunlar: "Bu madde sayesinde sadece eeviri parasıyla bir kitap basılabiliyor. Halbuki ya>ıncı, bem yazara hem çevirmene para odese, belki de yerli yapıtlan basmayı tercih edecek." bulunan Osman N. Karaca'ya, yabancı yazar ve yayınevleriyle nasıl ilişkiye geçtiklerini soruyoruz. Yapıt sahibi, Türkiye'dekı bir temsilciye yapıt hakkını verirken, Türkiye'de kitabın az okunmasını ya da Türkiye'den kaynaklanan başka koşullan göz önünde tutuyor mu? Karaca'nın açıklaması şöyle: "Yurtdışında da biziın gibi ajanslar ya da yayınevleri yazann haklannı koruyor. Bunu yaparken, ornegin Türkiye için bir lemsilcilik veriyoriar ve yazann eserini bize gonderiyorlar. Biz yapıtı buradaki yayıncılara ya da tiyatro yöneticilerine sunuyornz. Bu arada kimi şartlann Ttirkiye'ye gore ele alınması söz konusu olabiliyor. Örnegin yabancı yazara verilen yuzde, Turkiye'de daha duşuk. Turkiye'de yapıtın kaç adet basıldığını kontrol etmek olanaksız. Bundan dola>ı yuzde duşurıihıp, basılan butun yapıtlar satılmış gibi yazara 6deme yapılryor." çevrilmesi değişik ulkelerin zevklerine hitap ediyor olmasının ka•undır". ONK Ajans, yabancı yazarların olduğu gibi aralannda Reşat Nuri Güntekin, Kemal Tahir, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Aziz Nesin ve Melih Cevdet Anday'ın da yer aldığı birçok yazann da temsilcisi. ONK Ajans yöneticisi Karaca, yerli yapıtların yurtdışında gördüğü ılgi ya da ilgisizlik üzerine neler duşünüyor? ÇİZGÎLİK KÂMİL MASARACI "Bir Turk yazann, çizerin yapıtını >urtdışına aktarmamız çok zor. Yazarlar, çizerler yurtdışında o kadar buyıik bir rekabet içinde ki, piyasaya isteseniz de giremiyorsunuz." Bu konuda ONK Ajans Genel Koordınatoru Nimet Tuna ise Turkçeden yapılan çevirılerin yetersizliğinden yakınıyor ve şu örneği veriyor: "Sabahattin Ali'nin "Kurk Mantolu Madonna"sı çevrildi, ancak çeviri rezalel. Üstelik bir yazar kötıi bir çeviriy le tanındıysa bu etkiyi sümek de çok zor oluyor." Osman Karaca ise bir süre için temsilcisi olduklan Orhan Parauk'un "Sessiz Ev" adlı yapıtından söz açıyor. ONK Ajans yöneticisi, "Sessiz Ev"ın, Münevver Andaç'ın çevirisiyle Fransa'da yayımlanmasından sonra aralannda Ingiltere, ABD, Israil, Batı ve Doğu Almanya'nın da yer aldığı 10'dan fazla ulkenin ONK Ajans'a başvurduğunu belirtiyor. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAJS GÜRSES K^I>ifv)U ?4O^rî( ONLARl... htf$£l&Jt>ÎRı'RfM ••• OLUR Peki, yabancı bir yazar için kitabın Türkiye'de yayımlanması nasıl bir anlam taşıyor? "Yabancı yazarlar bilirier ki, Türkiye'de bıiyuk paralar elde edemeyeceklerdir. Ancak başka bir avantajdan soz edilebilir. Kitap çok çevrilmişse kıymellidir. Bn, bir referanstır. Bunca yıllık deneyimlerimden sonra şunu söyAsıl mesleği gazetecilik olan, leyebilirim: Eger bir kitap 56 diY'eni Sabah ve Akşam gazeteleri le çevrilmişse, bu Türkiye'de de nin Genel Yayın Müdurluğunde yüzde yüz tntar. Çunkıi çok dile H m * m $9\ »••uıiıjos'ı.. J GARFIELD JIM DAVIS Cemil Meriç anılıyor Çalışma arkadaşlan Meriç7 anlatacaklar ve Meriç üstüne bir panel yapılacak. Kültur Servisi Duşünür, yazar Cemil Meriç, ölumunun ıkınci yıldönumunde anılıyor. Çemberlitaş Basın Muzesi'nde bugün saat 13.30'da duzenlenen anma toplantısı iki bölümden oluşuyor. Toplantının binnci bölumünde yakın çalışma arkadaşlan Cemil Meriç"i anlatacaklar. Bu bölume konuşmacı olarak emekli tngilizce öğretmeni Lamia Çataloğlu, Doc. Ümit Meriç Yazan, Prof. Dr. Ali Özguvea, Prof. Dr Berke Vardar, öğretmen Nadir Demırel ve Avukat Izzet Tanju katılacaklar. Toplantının saat 15.00'te başlayacak "Yazar ve Duşunurlerımızın Cemil Meriç ile llgıli Değerlendirmeleri" bölumunu Avukat Mahmut Ali Meriç yönetecek. Katılanlar: Alev Alatlı, Turan Alkan, Şahap Balcıoğlu, Enis Batur. Doğan Hızlan, Ahmet Kabaklı, Arslan Kaynardağ, Emre Kongar ve Hilmi Yavıi7 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAS 13 Haziran 1944 'TE BüGUM, H DUNYA SAt/Afl günJfiJ ŞIDOEUŞLAZl •YOLMAfLK O/PA/EKL£t?./AJPEAJ OLAN UCAN BOMÖA V1 . 6ÜDUMLU V"f 'i£&, NAZl Zühtü Müritoğlu'nun gravürleri Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galensı'nde açılan karma gravür sergisi 26 hazıran gününe kadar görülebilecek. Sergıde M.Sadık Altınok'tan Ali Ismail Türemen'e kadar 26 sanatçının çeşitli tekniklerde gravür çalışmalarma yer verilıyor. Kâzım Taşkenftekı sergtde, unlü heykel sanatçısı Zühtü Müntoğlu 1 nun gravürien de (yukarıda) yer alıyor MEKTE~, UZE£.IUPEtCl TET A1OTC&U ILS ALIP OTOMrtr'K P/LOTL/1 YOfiJLEtJPtRtLMeK TEYDl SAA7~r£ S'OO K/££>to£rT£eN/M ÜSTVA/S Ç/JCA/V SrK H/Zl/I MAUf'/ AÇAN V1 İ DAL/Ş yAPMAKTAYOI. UfJLU 8&4UN'UAJ SULUŞU OLAAJ Bu 8OM8ALAR SÛrÖK YfK'Mrt YOL 'Küçük Balıklar ı kim yutacak? Odak Film'in iflası üzerine icraya verilen, haciz konulan ve icra yoluyla satılan "Küçük Balıklar"ın başma gelenler, yönetmeni Barış Pirhasan'a göre sinemanm yaşadığı bunahmın bir yansıması. Pirhasan satışın feshi için dava açmaya hazırlamyor. ANNA TURAY Fümin adı: "Kücuk Balıklar." Bugune dek çeşitli fılmlere senarist olarak imzasını atan Banş Pirhasan'ın ilk yönetmenlik denemesi. Henuz tamamlanamadı, kimse bir karesini bile görmedi, ama şımdiden Turk sinema tarihine geçti bile. Çunkü "Küçük Balıklar" icraya verilen, haciz konulan, icra yoluyla satılan ilk film. tcra memuru Bayram Toksoy için büe "ilk." "22 senedir icra memuruyum. İlk defa bir filme haciz koyuyorum. Dün bir arabayı icra yoluyla sattım, bugün bir filmi satıyonırn" diyor. "Küçük Balıklar"ın öyküsü 1987 eylulunde başladı. Banş Pirhasan, Odak Film adına çekeceği ilk filminin senaryosunu yazdıktan sonra, çekimlere başlayabilmek için epeyce beklemek zorunda kaldı. Çekimleri çeşitli nedenlerden ötüru tâm 5 kez ertelenen filme ancak 1989 şubatında başlanabildi. Başlangıçta 120 milyonluk bir bütçe öngörülmuş, mekânlar belirlenmiş, kadro tamamlanmıştı. Filmde Hale Soygazi'yle bırlikte Devlet Tiyatrosu'ndan Nihat İleri, Yeni Türkü Topluluğu'ndan Derya Koroglu rol alıyor, sanat yonetmenliğim Yıldınm Türker ustlenirken, muziğıni de Selim Atakan hazırlıyordu. Görüntu yönetmeni ise bir Alman; Anton Klima idı. Küçük ilişkiler, küçük ihanetler, küçük işbirlikleri sonucu parçalanan kuçük bir ailenin öyküsünü anlatıyordu "Küçük Balıklar" filmi. Çekimlerinin toplam bir ay sureceği planlanmıştı. Ancak 17. gunun sonunda Odak Balıklar'ı kim yutacak?" derken 10 dakikada satış işlemi gerçekleştirildi. Alacaklı firma Sima A.Ş., filmi 16 milyon 100 bin liraya alarak mulkiyetıne geçırdi. Firma, Odak Film'in pek çok alacaklısı olduğunu, başka bir haciz konmadan alacağırun bir bölumunu kurtarmayı amaçladığını söylüyordu. Oysa aynı filme bir "iştirak haczi" daha konmuştu bile. Barış Pırhasan'ın başına gelenler sinemanın şu anda içinde bulunduğu ekonomık krizin bir yansıması. "Butün sinema emekçileri iflas halinde" diyor Pirhasan. "Bu krizin nedenlerinden biri, ulkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz. Ikincisi, sinemanın bir endustri olamaması, bir 'çarşı' olması; zanaalçılar çarşısı. Endustri olmadığı için 'patron' da yok sinemamızda. Hepsi kendi bindikleri dalı kestiler. Para videodan geliyor diye yuzlerce korkunç ozensiz film yaptılar. Dar ufuklarla, bakkal hesaplanyla çalıştılar." Aslında "Kuçuk Balıldar'"ı kim yutacak, şu anda belirsiz. Banş Pirhasan "satışın feshi" için bugunlerde dava açmaya hazırlamyor. Çunkü Fikir ve Sanat Eserieri Kanunu'na gore tamamlanmamış bir filmi rehın almak ya da haczetmek olanaksız. Bu kanunun 61. ve 62. maddelerine göre, alenileşmemiş sanat eserlerinin üzerinde bu tur işlemler yapılamıyor. Bu genel kuralı yalnızca sinema eserieri bozuyor, çunkü sinema şeritlerı tamamlandıkları anda "iktisadi bir meta" olarak değerlendiriliyorlar. Ancak "Küçuk Balıklar" tamamlanmış bir film değil, dolayısıyla henuz "iktisadi bir meta" olarak değerlendirilemez. Sanat eserlerinin başına bu tur durumların pek gelmemesinden ve haciz memurlarının ve yasa uygulayıcılannm bu yuzden Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nu ayrıntılarıyla bilmemelerinden kaynaklanan son durum açılacak dava ile aydınlığa kavuşacak. Turk sinemasının içinde bulunduğu ekonomik kriz ise böyle giderse yakmda tum sınemacılara, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'ndan Borçlar Kanunu'na, ne kadar kanun varsa baştan sona ezberletecek. İcrayoluylasatılan ilkfılmin öyküsü TURK VE DUNYA KARIKATURUNDEN \ Yarım kalan ilk yöoetmenlik Banş Pirhasan, birçok başarılı senaryoya ımza attıktan sonra "Küçük Balıklar"la ilk yönetmenlik denemesine girıştı. Ancak şırketn ıflasıyla film yarım kalınca, Pırtıasan kendıni Türk sınemasının en ilginç "serüven"lerinden bınnın ıçınde buldu. (Fotoğraf: Yıldız Üçok) Film iflasın eşigıne gelince, ara vermek zorunda kalındı. Filmin henuz uçte ıkisı tamamlanmıştı. Birkaç ay sonra Odak Film iflas edip, borçlarına karşılık haczedilebilecek varlığı içinde "Kuçük Balıklar" filmini de gösterince, 17 gunluk yoğun uğraşın, verilen emeklerın sonucu birden ortada kaldı. Odak Film'den 26.5 milyon lira alacaklı olan negaüf film satıcısı Sıma A.Ş. "Küçuk Balıklar'a hacız koydurdu. Sonra, Fono Film'de duran film şeritlerınin satışına geçildi. İlk konulan değer 40 milyon lira idı. Ancak ilk gun alıcı çıkmadı ve yasa gereği filmin bedeli ertesı gun ilk gunka bedelin yuzde 40'ına, yam 16 milyona duştu. Yine Haciz memuru gddi ve herkes "Küçük
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle