22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 HABERLERtN DEVAMI 29 MAYIS 1989 Dikmen yargıç önünde 'Davos ruhu'na devam (Baştarafi 1. Sayfada) 1977 yılında Yugoslavya gümrüğünde iki Türk ahkonur ve otobüs Mttnih'e vardığında sahipsiz bavuldan eski eserler çıkar. tnterpol aracıüğı ile Kapaİıçarşı'da iki kişiye, onlardan da Aydın Dikmen'in cismine değil de isrnine ulaşır. Konya'daki evinde yapılan aramada KKTC çıkışlı bir yığın eski eser bulunur. Olay, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'ne intikal eder. Dikmen önce kaçar, ancak sonra elini kolunu sallaya sallaya yine Türkiye'ye döner. Bunlann eşinin çeyizi olarak Romanya ve Çekoslovakya gibi ülkelerden getirildiğini söyler. Bir an için 1979 yılına geri dönelim. Dikmen'in neden olduğu son yülann en önemli uluslararası hukuk olayında kendisine özgü son uygulamaları gözden geçirelim. parça mozaik ve zarar görmüş bazı ikonalarla birlikte bu faturanın toplam değeri 3.850 Alman Markı tutmaktadır. Dikmen 1979 yılında, sözde yaklaşık 2.000 dolar kadar bir para ödediğini bu faturada ortaya koyarken, ne kadar sabırlı bir yatınmeı olduğunu da kanıtlamak tadır. Tam 10 yıl sonra bu mozaiklerin sadece dördünün satışından 1.2 milyon dolar almıştı. Şu anda ikisini yarım milyon dolara satmak istemektedir. Ayrıca elinde bu iki portreden başka bazı bölümler daha bulunmaktadır. Dolayısıyla 2.000 dolara karşılık 2.000.000 dolarlık bir yatırım gelirı peşindedir. Bu faturada bir başka nokta daha dikkati çekmektedir. Faturada bir de "kapı ikonası"ndan söz edilmektedir. Yanılmıyorsam Girne Müzesi soygununda bir de kapı ikonası kayıptı. Sakın bu olmasın!.. Bu faturalann "sabteligi', Kıbns'ta Türk damga pulunun kullanılması ve o zaman Katma Değer Vergisi gibi bir vergi olmadığı halde Avrupa'daki deyişiyle "VAT" adı altında bir başka sütunun bulunmasından anlaşıhyor. 3. Frankfun Havaalanı kargo konşimento ve gümrük belgelerine göre eski eser dolu sandık Ercan Havaalanı'ndan Türk HavaYollan ile Almanya'ya 3 Eylül 1979 tarihinde gelmiştir. Ercan Havaalanı'nda bu altı sandığa o tarihte çıkış izni veren gümrük yetkilileri bulunamaz mı? Böylece belki de gümrüklerdeki "adamımızı ya da adamlarımızı (!)" tanımış oluruz. Gerek az önce sözünü ettiğimiz faturada ve gerek konşimentolarda bu sandıklan gümrükten çeken kişi olarak Helga Bechley adlı bir bayanın adı buhınmaktadır. Gümrük komisyoncusu olduğu sanılan bu kişiye daha önce ve sonra Ercan'dan gönderilmiş gümrük belgeleri KKTC yetkililerince bir teftişe tabi tutulamaz mı? Elbette işin içine zaman aşımı girmiştir... Ama hiç olmazsa suçlulan kamuoyu önünde sergilemek ve bundan sonra bu işe teşebbüs edeceklere bir ders vermek mümkün olamaz mı? Gümrük işlonleri ile fatura arasında önemli bir fark dikkatimizi çekmektedir. Faturada 11 parça mozaik ve birkaç ikonadan söz edilmektedir. Oysa, Alman yetkililerince Frankfurt gtlmrüğünden çekilen sandıklann içinde 172 adet ikonanın bulunduğuna ilişkin bir not, konşimentoya düşülmüştür. 4. "General örek"e ait bir belge ve Dikmen'in "Kıbns'ın resmi arkeoloğu" olduğunu anlatan ikinci bir sahte belgenin tarihleri de 26.10.1988 tarihini taşımaktadır. Dikmen'in Kıbns'ın resmi bir arkeoloğu olmadığını, Konya'da davulcu ve saksofoncu, üstelik KKTCli değü de gerçekten de "Ka Ka T C uyruklu olduğunu daha önce açıklamıştık. Her iki belgede P. Polak adlı bir kişinin tamklığı var. tngilizce bilmeyen Dikmen'in yerine P. Polak'ın kaleme aldığı ya da Dikmen'in bir metne bakarak kendi el yazısıyla yazdığı bu iki belgede de adı geçen P. Polak kimdi? Bunu da araştırdık. tlk adı Paul'du. Paul Polak, Dikmen adına bu mozaikleri pazarlamaya çalışan aracılardan bir başkasıydı... Kıbns'tan kaçınlan freskleri deposunda özel izinle görmeye gittiğimde Aydın Dikmen'in ticaretinin parmak eserlerini taşıyan Hacılar ve Çatalhöyük'ten gelme ana tannça idolleri ile dün değindiğimiz Alp'in ilk makalesinde resimleri gösterilen keman biçimindeki soyut idollere de Houstondaki "Menil Miizesi"nde rastlayacaktım. Dikmen'in, New York'ta Norbert Schimmel koleksiyonuna da bir başka ana tannça idolüyle imzasını attığı da anlaşılıyor. Noland'ı salı günü önemli bir karar bekliyor. Daha doğrusu salı günü başlayacak mahkemede Noland'ın vereceği karan pek çok kişi merakla bekliyor. Vargıcın vereceği karar, Kıbns'tan 1979'da kaçınlan ve Aydın Dikmen'in sahte belgelerle Bayan Peg Goldberg'e 1.2 milyon dolara (yaklaşık 2.5 milyar liraya) sattığı ve onun da Paul Getty Müzesi'ne 20 milyon dolara (yaklaşık 40 milyar liraya) pazarlamaya çahştığı dört mozaiğin kaderini belirleyecek. ABD'nin tanımadığı bir ülke olan "Knzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" davaya taraf olarak kabul edilecek mi? Yargıç Noland, salı günü önce bu konuda karar verecek. Bu amaçla KKTC'nin avukatı Joseph Ynsnfu dinleyecek. öteki taraflann avukatlan da değü KKTC'nin davaya müdahil olarak girmesi, avukatının bile dinlenmesine gerek olmadığı konusunda usule yönelik karşı savlar öne sürecekler. Mahkeme, KKTC'nin müdahil olarak davaya katılmasına karar vermesi halinde daha sonra mozaiklerin mülkiyeti konusu tartışüacak. Eğer KKTC'nin davaya taraf olarak katüması reddedilecek olursa Joseph Yusuf, Indiana Eyalet Istinaf Mahkemesi'nde karan temyiz edecek. "Hıristiyanbğın ilk dönemlerine ait ve İsa'yı çocuk ya da sakallı gösteren alışılmış resimlerin dışında ve çok ender olarak buloğ çagında gösterdiği için değeri daha da artan bir mozaiğin de aralannda bulundugu bu dört eseri yargıç topraklanndan kaçınldı' diye bir Müslüman ülkeye mi verecek, yoksa KKTC avukatına döniip, Kusura bakma, senin hakkın degü...' mi diyecek?" Ya da "malın gercek sahibi" diye iddia edilen ve Kıbns Ortodoks ruhani iiderliğinin duruşmadaki temsilcisine dönüp "Senin kilisen kuzeyde kaldığı için bu mozaikleri koyacak yerin olmadığmdan, özür dilerim sana da veremem" mi diyecek, yahut "Buynr senin hakkmdır" biçiminde bir karar mı alacak? "Kıbns'ın uluslararası yasal bökümeti" olduğu savını mahkemeye getiren Rum yönetiminin avukatı Mihael Kipriyanu'nun "Kuzey'in işgal altında olması nedeniyle yasal olmayan yollardan adadan kaçınldığı" sözlerini mi benimseyecek ya da "Adada yasal yöoetimi devirmeye kalkmasaydınız, anaynsayı ve uluslararası yasalan çiğnemey ip Türkiye'nin garanti anlaşmasına dayanarak adaya çıkmasına ortam hazırianıasaydınız bu işler başınıza gelmeyecekti" diye mi konuşacak? Yoksa "tsviçre yasalarına göre bunlan iyiniyetle satın aldığını" iddia eden ve bunun için de bankadan sağiadığı borçla bu mozaiklere 1.2 milyon dolar (yaklaşık 2.5 milyar lirayı) ödeyen Peg Goldberg'e mi mülkiyeti bırakacak? Ya da "Gerekli incelemeyi yapmadığın için kendi kendi ne kaa k atmışsan bana ne?" mi diye.cek? (Baştarafi 1. Sayfada) doruk toplantısına paralel olarak dün Brüksel'de Egmont Sarayı'nda gerçeklestirdikleri oturumu, görünüş itibanyla şimdiye kadar yapılmış olan ÖzalPapandreu birleşimlerinin en samimisi oldu. Birbirlerinin sıhhat haberlerini sorarak toplantıya başlayan iki lider daha sonra Başbakan Turgut özal'ın Andreas Papandreu'ya " a r t ı k ben sana Andreas diyecegim" demesi üzerine, karşı lıklı olarak birbirlerine küçük isimleriyle hitap etmeye başladıiar. ö z a l ve Papandreu'nun 40 dakika süren başbaşa görüşmesinden sonra her iki ülke dışişleri bakanlan ve diğer yetkiu'lerinden oluşan heyetler bir araya geldiler. Gerek iki liderin yalnız görüşmeleri, gerek heyetler arasındaki temaslar sırasında, Kıbns, Ege, NATO'daki TürkYunan vetolaşması ve iki ülkeyi ilgilendiren diğer konular gündeme geldi. Konuk yazar genel seçimlerden söz edip etmediği sorusuna ise "Etti. Bana, 'Ben de üç yü önce yerel seçimleri kazanamamıştım, ama kimse bana erken genel seçimlerden bahsetmemişti' dedi" karşıhğmı verdi. Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu ise kendi gazetecileri için düzenlediği basın toplantısında, Kıbns sorununu gündeme getirfrken, Rum yönetimi Dışişleri Bakanı Yakavo'nun bazı görüşlerini ilettiğini söyledi. Papandreu da aynı Özal gibi ancak bu defa Türİc tarafımn değerlendirmesine ilişkin olarak yapüğı yorumda, Kıbns'taki toplunüararası görüştnelerin geleceği konusunda Ankara'nın daha iyimser bir değerlendirme içinde olduğu izlenimini edindiğini belirtti. Diğer taraftan, Yunanistan lideri, Ege'deki Türk hava ihlallerini gündeme getirdiğini duyururken, bu "ihlaDerin " eskisine oranla daha az olduğunu da özellikle vurguladı. Andreas Papandreu'nun basın toplantısındaki diğer açıklamlan, esas olarak Turgut özal'ın sözleriyle paralellik taşıdı. Ancak Türk Başbakanı'nın Ege hava ihlallerinden, Yunan Başbakanuun da Pazarkule sınır kapısı konusundaki Atina karanndan söz etmemeleri, her iki h'derin de kendi kamuoylanna verecekleri mesajda ihtiyatlı davranmak istemelerine bağlandı. Gözlemciler, dün Brüksel'de gerçekleşen dördüncü TürkYunan zirvesinin esas olarak "Davos rohu"nun teyidi olmaktan öteye gitmediğj, ancak bunun da diyaloğun sürdürülmesi acısından olumlu bir gelişme olduğunu kaydettiler. Meleklerin cinsiyetL İSMAtLCEM SHP tstmbul Milletvekili Bilinen hikâyedir, daha doğrusu, tarihsel ve yaşanmış bir olaydır: Fatih'in ordulan Bizans'ın surlarıru toplanyU dövüyor, şehir düştü düşecek... Aylardır kuşatma altında bulunan halkın yiyeceği, içeceği kalmamış, perişan durumda. Bizans askerleri son bir çabayla direnmeye çalışıyor. Ve Bizans'ı yöneten bütün asiller, din ululan, komutanlar, Ayasofya Kilisesi'ne kapanmış, dehşetli bir inatla, öfkeyle, hışunia sabahlara kadar tartışıyor... Tartışılan, ne Bizans halkının açlığı, ne yıkılmış surlann nasıl onanlacağı, ne de Türkler'e götürülecek bir banş önerisi: "Meleklerin cinsiyetini" tartışıyor Bizans'ın yöneticileri... Asillerden, papazlardan, komutanlardan bir bölumü, meleklerin "erfcek" olduğu görüşünde. Kutsal kitabın açıklık getırmediği bu konuda, yöneticilerin diğer bölumü farklı düşünüyor, " M e lekler dişidir" diye diretiyor. Ve günler boyu, meleklerin cinsiyeti üzerine tartışmalar, saflaşmalar, kavgalaşmalar sürüp gidiyor; OsMerkez yoklaması kontenjan manlı ordulan şehre girip Ayasofya'nın eşiğine gelinceye kadar adaylığ), mevcut seçim yasasında zaten yeterince geniştir. sürüyor... TBMM'nin yaklaşık onda biri zaI ten kontenjan adaylannca doldu"tki yanhşm" birbiriyle toplan nılmak tadır. masından ortaya "bir dofru" Kaldı ki, aday belirlemede merçıkmaz. Bu gercek, matematiğin ve kez yetkilerini ölçüsüz genişletmantığın olduğu kadar, siyasetin mek bir parti için son derece tehlikelidir; 1987 genel seçiminden de kuralıdır: Parti mechsinde yapılan "tü önce bu tehlike SHP'de yaşanzük değişikliğinin" yöntemi yan mış tır. hştır; siyasal amaa ve teknik geAkıllı insanların ve akılcı kurekçesi yanlışor. rumlann diğerlerinden farkı, geçBu iki yanhştan, tabiatıyla, or mişin deneyimlerinden ders çıkataya bir dizi başka "yanlış" çık rabilmeleridir... mıştır: Partinin işigücü bırakıp anlamsız tartışmalara sürüklenII mesi, zamanından ve itibanndan Yeniden "meleklerin cinsiyekaybetmesi, ileriye dönük verim tine" bakarsak: siz iç çelişkilerinin, küçük burjuTürkiye bir kuşatma altında deva kavgalarının temellerinin atıl ğil, çok şükür... Ama Türkiye, ması... bildiğimiz Türkiye iken, insanlaPartinin "üyelik", "delegelik" nn demokrasi gibi, eşitlik, güvenve "adaylık" esaslanna, yani par lik, sağlık, eğitim gibi temel ihtitinin temeUerine ilişkin raalkal bir yaçları hâlâ karşılanamazken, düzenleme, kural olarak ve siya "siyasal işlev" taşıyan, hele " s o l " set geleneği olarak, kurultayın bir siyasal işlev taşıyan kurumlayetkisindeki bir düzenlemedir. nn çok büyük sorumluluğu var: Başka amaçla çıkanlmış bir ya9 Her şeyden önce, solun kasanın başka amaçla konmuş mad zandığı belediyelere destek olmak desi cevaz veriyor diye, bu köklü ve katkıda bulunmak için elden değişimin parti meclisince bizzat gelen her şeyin yapılması... önügerçekleştirilmesi gerçekten talih müzdeki genel seçimde oy tercihsiz bir uygulama olmuştur. lerini etkileyecek başlıca bir ölçü, Değişiklik alelacele yapılacağı sol belediyelerin uygulamaları na, konunun parti meclisı günde olacak. Bunun gereğini yapmak... mine geldiği nisan başında hemen # ' Geçmiş yanlışlan tekrarlaTüzük Kurultayı toplanarak onun yan bir sol, gelece^ kazanamaz. karanna başvurulabilirdi. Bu du Rakibin " s o y u t " bir ö z a l , rumda, ne geçen iki ay partiye " s o y u t " bir iktidar değil, özal'ı kaybettirilirdi ne de bu süre için ve Demirel'iyie, kıpırdanmaya de Sayın Demirel'in ülke kamuoyunda öne çıkışına kendi ellerimizle yol döşenmiş olurdu. Parti meclisinin köklü tüzük değişimlerini bizzat gerçekleştirerek üyeliğin, delegeliğin, adaylığm özü üzerinde tasamıfta bulunması, tahmin edilebileceği gibi, parti örgütlerinden tepki görmüş ve delegeler, parti meclisinin bozduğunu yapmak amacıyla olağanüstü toplantıya çağırmıştır. Parti meclisinin aldığı kararla başlayan süreç, doğal ve kaçmılmaz şekilde, olağanüstü kuruhay ortamıyla ve bu ortamın konunun bünyesine uygun tüm verimsiz tartışmalanyla, gerilimiyle noktalanmıştır. Bu genel çerçeve içinde, tüzük değişikliklerinin özelükleri üzerine şunlar söylenebilir: Parti üyeliginin daha ciddi ve önemli bir kuruma dönüşmesi için alınacak önlemler iyi niyet ve hakkaniyet içinde uygulanmalan koşuluyla partiye yararlı olur. Genel merkezin yahut il yönetiminin "görevden aldığı" kurullarla birlikte, o kurullan seçmiş delegelerin de görev surelerinin tamamlanmış sayılması, hukuken ve vicdanen yanlıştır. başlayan MCsiyle, anlayışlan, ideolojileri ve düzeniyle bir "bütün" olarak sağ olduğunu yeniden görebilmek... # Son seçimde kent oylanmız arttı, ama kırsal kesimde, Türkiye'nin yarısı ciddi şeküde geriledik. Çünkü kırsal kesime yönelik etkili bir sol programdan, sol önerilerden, projelerden yoksunuz. örneğin, bir toprak refor, mundan artık toplumda söz bile edilmiyor; bir toplumsal kategori olarak topraksız ve toprağı kendine yetmeyen köylüye çözüm önerilmiyor. Şimdi yapılması gereken, kırsal kesimdeki sol dinamikleri araştırmak, onlan harekete geçirecek ciddi mesajlan verebilmek... % İktidar a aday bir sol partinin, dörtbaşı mamur "iktidar programı" olur. Bir an önce böyle bir çahşmayı başlatmak, tüm fikriyatı ile, sosyal tercihleri, felsefesi ve öncelik sıralaması ile, aynntılan ve projeleri, zamanlaması ile, "SHP'nin tktidar Progruunı" topluma sunmak... # Parti disiplini ve siyasal mücadelenin başansı, her şeyden önce, parti ideolojisinin üyelerce özümsenmesine bağhdır. Üyelerine siyasal ve ideolojik eğitim vermeyen dünyadaki tek sol parti olmanın ayıbından ve bunun yol açtığı zaaftan kurtuhnak... # Katıhmcı, demokrat, disiplinli ve etkili bir parti yapılanmasını gerçekleştirmek ve yaklaşan genel seçimin hazırlıkpropaganda çalışmalanm şimdiden başlatmak... # Yerel seçim sonuçlannda gözlerden kaçan bir gercek var: Aynı ideolojiyi, aynı temel inançlan paylaşan sol, aldığı Vı 38 oyla iktidar gücüne ve konumuna zaten ve şimdiden sahiptir. Sosyal demokrat (çoğulcu sosyalist) nitelikli soiun iki partiye bölttnmüşlüğüne son vererek halkın iktidanru gerçekleştirmek için, her türlü ve her yönde çabayı, usanmadan, bıkmadan, kınlmadan sürdürmek... III SHP'nin önünde, yukandaki maddelerden ve benzerlerinden oluşan bir gündem var. Daha doğrusu, bunun olması gerekir. Toplum bizden bunu bekliyor. Tüzük fantezileriyle uğraşarak bu gündemi geciktirmeye kimsenin hakkı yok. Ama olan oldu, parti meclisinde atılan bir adım. sonucunda, parti verimsiz tartışmalara, gereksiz sürttlşmelere sürüklendi. "Abesle iştigal" zorunda bırakıldık. Şimdi bunlan kısa kesmek ve asli görevimize koyulmak gerekiyor. "Meleklerin cinsiyeti", beş yüzyıl öncesine ait bir tartışmadır... ' MeniTe sahte makale Akdoğan (Lysl) köyündeki kubbe ve minber fresklerini Menil Koleksiyonu'na satarken Dikmen, bunlann Türkiye'den gelme olduğunu, Londra'daki aracı Yannis Petsopoulos ile müzenin yetkililerine söyler. Bunu kanıtlamak için de Türkiye'de bu konuda yayımlanmış, Prof. Alp'in aJtın maske makaiesi tipinde Türkçe bir makaJeyi kendilerine verir. Sonradan bu makalenin sahte olduğu anlaşılacaktır. Bu freskleri müzenin nasıl saün aldığmı daha önce yazmıştık. Bu konuya değinmeyeceğiz. Ancak Dikmen, elinde bazı kilise mozaikleri olduğunu fresklerin satışı sırasında Teksaslı alıcılara açıklar. Onlar da zamanı gelince kendisini tebdit ederek bunu Kıbrıs Rum hükümetine vermesini, aksi halde polise bildireceklerini söylerler. Rumlara sahte mozaik Günün birinde Avrupa'daki Kıbns Rum büyükelçüerinden birine bilinmeyen bir kişiden bir telefon gelir. Tdefonda "Frenkfartta falanca adresteki garaja bir adamınızı gönderin ve oradaki emanetinizi aldınn" denilmektedir. Söz konusu garaja 11 Aralık 1984'te gidildiğinde Kanakarya Kilisesi'nden Indianapolis'te Goldberg'e satılan mozaik grubundan dördü bulunur. Bunlardan ikisi Aziz Luke ve Aziz Bartholomew'in portreleri olan parçalardır. Bir kaynağa göre Rum Büyükelçi bir diplomatik kurye ile bunları adaya gönderir. Eski Rum Eski Eserler Dairesi Müdürü Dr. Vassos Karaghiorgis'e göre "İngiltere'den bir yabmna bir plastik torba içinde bunlan adaya geri" getirir. Ingiltere'deki yabancının Yannis Petsopoulos olduğu sanılıyor. Mahkeme nedeniyle ABD'ye gelen Rum Eski Eserler Dairesi Müdür Vekili Athanasios Papaghiorgiou ile cuma günü New York Metropolitan Sanat Müzesi'nde bir tesadüf sonucu karşılaştığımda işin bir başka ilginç yönünü öğrenecektim. Dikmen, bu mozaikleri geri verme işine sahteciliğini de kanştırmadan duramamıştır. Gercek iki mozaiğe, sahte Aziz Lnke ve bir de ne olduğu bilinmeyen, yazısız bir sahte aziz mozaiğini ekleyerek geri göndermiştir. Başbakan Turgut özal, oturumun bitiminde Türk gazetecileri için düzenlediği basın toplantısında şu noktalan dile getirdi: • Her iki lider,'Davos ruhunun' devamından duydnklan memnu•iyed dile getirdiler ve Türkiye ile Ysnanistan arasındaki sonınlann diyalog çerçevesinde çözümleaebileceğiııi kaydettiler. Bu bagiamda, şimdiye kadar olusmuş olan süredn hiç de yabana ablamayacagı konusunda görüş birliğine vardılar. • Kıbns sorununun bir TürkYunan meselesi olmadığı vurgulandı, ancak her iki ülkeyi yakından ilgilendirmesi nedeniyle, Andreas Papandreu, Kıbns Rum tarafımn bazı isteklerini dile getirdi. özal da Türk tarafımn görüşlerini bildirdi. Ancak edinilen izlenim, Yunanistan tarafımn, toplumlararası görüşmeleri ilk başta değerlendirdiğinden daha olumlu biçimde yorumladığı doğrultusunda oldu. • Her iki taraf, NATO altyapı bulçesinin 39. dilimindeki karşıhklı vetolann kaldınlması gereğine işaret ettiler ve bn konudaki olumlu gelişmeleri kaydertiler. NATO'daki Türk ve Yunan temsildlerinin bu konuda çahşmalan sürdürmesi ve zaten olnmlu aşamaya gelmiş olan sorunun çözömlenmesi konnsunda Uke birligiae yarddı. • Yunan tarafı, Istanbul'daki Yunan mal varhklanna ilişkin ikinci bir TC kararnamesinin kaldırümasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Türk tarafı da Pazarkule sınır kapısının her gün açık tutulacağı hususunda Atina'nın almış olduğu karara teşekkür etti. • Ankara heyeti, Türkiye'ye bir yıl içinde ikinci kez gelen Ynnanh turisrJerden ahnan 100 dolarlık fonun kaldırümasını btedi ve Atina beyetinin cevabı, k o n u n n gözden geçirileceğl doğrultasunda oldu. Başbakan Turgut özal, basın toplantısında ayrıca, Yunanistan liderinin "seçimleri kazanması dunımnnda" yazın ya da eylülde Türkiye'nin üç büyük şehrini resmen ziyaret edeceğini ve "Davos mhn"na uygun olarak da, bu ziyareti hazırlamak için daha öncedcn dışişleri bakanlanmn bir araya geleceğini bildirdi. özal, Papandreu'nun Türkiye'de erken ÖzalGonzalez öte yandan Başbakan Turgut özal, dün Brüksel'deki ilk temasını lspanya Başbakanı Felipe Gonzalez ile gerçekleştirdi. özal'ın daha sonra yaptığı basın toplantısındaki apklamaya göre, bu buluşmada iki ülkeyi ilgilendiren konulann yanı sıra, esas olarak Türkiye'nin AT'ye yapmış olduğu tam üyelik başvurusu üzerinde duruldu. Görüşmeyi "son derece oinmln" olarak niteleyen özal'ın açıklamasma göre, Felipe Gonzalez, AT Komisyonu'nun tam üyelik konusunda kaleme alacağı "değerlendirme Mtize lobisi devrede Dikmen'in kartviziti Bir başka Rum yetkilinin bana söylediğine göre, Mr. Dikmen, bu sahtelerle, bu işe de kanştığıııı anlatmak için bir çeşit kartvizit bırakmtş ve meçhul kişinin kendisi olduğunu anlatmak" istemiştir. Uk kez "Cmnhuriyet"te açıkladığımız bu olay yann başlayacakmahkemeye belgeleri ile sunulacaktır. Şu anda dört aziz portresinden oluşan mozaikier kayıptır. Bu azizler, Andreas (aynı zamanda Kıbns'ın koruyucu azizidir), Tho1967 yılında iki tngiliz gazetemas, Jüde ve Mark'tır. Bu arada mahkemedeki tüm taraflann hiç cinin yayımladığı "The Dorak birinin henüz bilmediği bir gerçeği Affairs" kitabından sağladığımız Aydın Dikmen'in gençlik günleridaha açıklayalım. ne ait fotoğrafta özel koleksîyoDikmen yeni pazar nun bir bölumü de önündeki mutfak masasmın önünde duruyor. peşinde Acaba bunlar bugün Konya'da eşiDikmen, geçen sonbaharda nin koleksiyonunda hâiâ duruyor Münih'te bir otelde Amerikah ka mu? Hele idollerin sol üst tarafta dim bir* andka tüccarına Aziz olanı fresklerin satıldığı Menil koAndreas ile Thomas'ın mozaikle leksiyonundaki ana tannça idolürinin fotoğraflanru gösterip ikisi ne ne kadar berızıyor değil mi? ne yarım milyon dolar (yaklaşık Bunu kıyaslamak, karar vermek 1 milyar lira) istemiştir. Ancak yetkililere düşer. Ben sadece benAmerikah antika tüccan bu duru zettim... mu New York Üniversitesi'nde bir profesör olan Spryos Vryonis'e Kopuk diyalog duyurmuştur. Konya'da Dikmen'e ait koleksiHenüz doğrulatamadığım bir yon içi ve dışı ikonalar ve çeşitli başka habere göre Dikmen, bir eserler bulunuyor. Kuzey Kıbnsaracı kanalı ile Bonn'daki Rum ta konuştuğum eski eser sonımBüyükelçüiği ile bu mozaikier ko lulan "197Tden beri Dikmen'in nusunda pazarlık yapmaktadır ve eşi Constance Dikmen yani "Co öteki kayıp mozaikier geçici ola Co"nun çeyizi Ue geldiği söylenen rak Hollanda'dadır. ba ikonalar acaba neden KKTC Nisan 1982'de Kıbns'ta tutuk arkeologlannın incelemesine açıllandıktan sonra kendisini salıve maz? Herhalde Bayan Dikmen'in ren KKTC yetkilileri, kimbilir bu ya da Konya Müzesi'nin buna bir gün ne kadar pişmandırlar. itirazı olmasa gerek" diyorlar. Sahte belgeler, gerçekler Bu arada, mahkemeye taraflarca sunulan belgelerden bazılarını da inceleyelim: 1. Dikmen için zamarun "Kıbrıs Türk Federatif Devleti Başbakam" Osrnan örek'in 26 Haziran 1978 tarihli ve "bazı ikona, mozaik ve fresklerin ihracına, özür dilerim Türkçe belgedeki deyişiyle exportuna izin veren" yazısı ile Türkiye'de Mehmet Onder'in imzası ve bakanlık mührünü taklit ederek yaptığı sahtecilik olayı arasında hiç de bir fark yoktur. 2. örek'in mektubundan tam bir yıl sonra Kıbns'ta "Goklaney's Cash and CO" adlı bir şirket tarafından Almanya'da Helga Bechley adına kesilmiş bir fatura... 11 Bu konuda Ankara'ya giden ve bazı eserleri geri isteyen Kıbnsiı yetkililerin "boş elle" dönmelerine neden olan Ankara'nın tutumundan yakındıklannı da duydum. Ankara ve Konya'da bulunan ve KKTC'ye ait bu eserlerin neden geri verümediği sorusuna da bir gazeteci olarak muhatap oldum. Ankara ile Lefkoşa bu konuda bir işbirliğine gidip önümüzdeki hafta ortak bir heyetle bu koleksiyonu inceleyemezler mi? Ankara adliyesinin emanetinde olan ve Dikmen kaynaklı öteki kaçak eserler yine aynı heyet tarafından bir incelemeye tabi tutulup, eğer devam ediyorsa mahkemeye katkıda bulunulamaz mı? Yargıç giiç durumda Indianapolis'te Yargıç Jamej Bu mahkeme nedeniyle ABDde bazı çevreler de tetikte bekliyorlar. Bazı Amerikan müzeleri, özel koleksiyoncular ve eski eser ticareti yapan galerilerin derdi ise bambaşka... Eğer mahkeme Goldberg'den bu mozaikleri alıp ister KKTC, ister Ortodoks liderliğine ya da Rum yönetimine geri verecek olursa, ortaya çıkacak yasal durum hakkında Aydın Dikmen' AHMET TAN in önemli müşterilerinden biri BRÜKSEL Dimitra'nın ve olan Menil Koleksiyonu'nun müdürü Walter Hopps şöyle diyor: Semra Hanım'ın varlıkları ÖzalPapandreu buluşmasına yönelen "Yargıç Noland böyle bir karar ilgiyi oldukça gölgeledi. Ancak, alırsa barajın kapaklannı açıp az bunda iki ülke başbakanlan aragın sulan salıveren bir insandan sındaki "Davos nıhu'nu teyit farkı olmayacak. Böyle bir karar, etme" işleminin rutin bir hale geltyiniyet' ilkesi ile daha önce alı mesinin de oldukça önemli payı nıp da Amerika'ya getirilmis bin var. lerce eski eserin geri veriimesi açıDunkü dördüncü işlemin perde sından aleyhimizdeki en enemli arkası ötekilerden, Papandreu baemsal karannı oluşturacakUr." k'mından da Özal bakımından da Bu nedenle, Amerikan "müze pek farklı değil: lobisi" diyebileceğimiz bu çevre Kendi kamuoylanyla bartş için ler, Dışişleri ve Kongreyi hareke çaba harcayan başbakan göriinte geçirip mahkeme üzerinde et tüsü. kin olmaları yolunda yoğun giri18 gün sonra seçimlere gidecek şimler yapıyor. bir başbakan ile 60 küsur gün önYargıç James Noland'm verece ceki bir seçimden oldukça yara alği karar bu açıdan da büyük önem mış olarak çıkan bir başbakanın iki ülke arasındaki köklü soruntaşıyacak. lara çözüm buhnası zaten söz koKıbrıs "Yeni Düzen" nusu olamazdı. Gazetesi'nde "Tnkenen Kıbns" Ancak yine de dünkü buluşmabaşhklı araştırmayı 1982 yılında nın aynntıda bazı özelükleri göze yayımiayan yazar Mehmet Yasin dizisini şu sözlerle noktalamıştı: çarpıyor: 1) iki başbakanın da bir rahat"Geçen hafta (nisan 1982), TC lık atmosferi içinde bulunmalsn. uyruklu Aydın Dikmen, Girne'de Bunda daha önceki buluşmalannemniyet makamlan tarafından tudan hiç değilse zarar görmedikletuklandı. Söz konusu kişi eski eser rini, taraflann anlamış olmalankaçakçılığıyla Ugili olarak aranan nın etkisi var. kişiler listesindeydi. 2) Baş başa görüşme süresinin Nevar ki artık suçlulann suçlu görüşmenin tümüne göre oldukolduğunu kanıtlamak da yetmez ça uzun olması. Bunda ise Kıbns oldu. İsfendiyar Açıksöz örnegin konusunun gündeme getirümiş olde olduğu gibi suçlular yine masının rolü bulunuyor. 'snçsuz' olarak doiaşmaktadıriar. Acaba bu durumu nasıl başarabiliyorlar? Belki de bu sonınun yanın 'eski eser mafyası'nıo da ya(Baştarafi 1. Sayfada) njtıdır." Hilton Oteli'nde kalıyorlar. Yunanistan'da son yurtiçi geziBenim Sayın Yasin'e ekleyeceğim tek kelime yok... Suçlular yi sinde Liani ile beraber olan 70 yane suçsuz olarak dolaşıyorlar... şındaki Papandreu'nun, AmeriUstelik ceplerdeki milyar, Avrupa kan asıllı eşi Margaret'ten önübankalanndaki milyon dolarlar müzdeki hafta içinde resmen boşanması bekleniyor. Margaret Pala... pandreu da şu anda Brüksei'de bulunuyor. Uluslararası bir banş grubunun toplantısı için Brüksel'e gelen Margaret Papandreu, Reuter*e dün yaptığı açıklamada, "BoGÜLNUR IŞIK şanmaya nza gösterdiğini" söyledi. Bayan Papandreu, "Boşanma ve işleminin tamamlanması, muhteCELAL TOKGÖZ melen seçimlerden önce olacak, ondan sonra da Liani'yle evlendiler evlenebilir" dedi. TurgutAndreas doruğu Davos ruhu notları raporunon" yıl sonuna kadar hazır olacağını ve getirilecek cevapta Türkiye'nin başvurusunun reddedilmeyeceğini söylediğini belirtti. özal, daha sonra yaptığı değerlendirmede, "Reddetmemek şnpheslz kabol etmek anlamına getmez. Ancak ben Türkiye'nin AT'ye başvnru yaptığı gün ba yolun aznn ince bir yol olacağını söylenüstün. Şimdi de sabırlı olmamız ve yolnmuzda ısraıia devam etmemiz gerekiyor" diye konuştu. Turgut özal, aynca her iki h'derin karşıhkh olarak birbirlerini ülkelerine davet ettiklermi ve büyük bir ihtimalle kendisinin eylül ayında tspanya'ya resmi bir (Baştarafi 1. Sayfada) ziyaret yapacağını bildirdi. mek yerine, bunlan gündemi deBaşbakan Turgut özal, bugün ğiştirmek için kullandığı öne sükatılacağı NATO zirvesinin yanı rülüyor. sıra, sabah ABD Başkanı George Yerel seçim sonrasında BaşbaBush, akşam da Fransa Cumhur kan Ibrgut Özal'ın başlatuğı anabaskanı François Mitterrand ile yasa ve Seçim Yasası değişikliği birer ikili görüşrae yapacak. tartışmalan konusunda ANAPta henüz somut bir hazırlık olmadığı belirlendi. ANAP'm şimdilik bu konuda "tarüşmayla yetindiği" kaydedildi. ANAP Seçim Işleri Başkanı 1brahim özdemir, kendisinin Seçiın 3) Kıbns'ta sürmekte olan BM Yasası konusunda bir hazırlığı oltemsilcisi gözetimindeki Denktaş madığını söyledi. özdemir, genel Vasiliu göriişmelerinin ve bu çer seçimlerde uygulanan yüzde cevede kaleme afınan bir metnin lO'Iuk barajın "siyasi istikrann sağlanması açısından önemli vartığını hissettirmesi. 4) tlk üç buluşmanın bazı so olduğunu" vurgulayarak "Barajın nuçlarımn ortaya çıkması ile ta yüzde 5'e indirilmesi Ue Tnrkiye^ raflarda uyandırdığı karşıhkh nis de siyasi isükrar sağlanır mı? Benbi güvenin gözle görülür hale gel ce yüzde 10'un altında bir barajmesi. Ankara'nın hava sahasında la siyasi istikrann sağlanması zor ki ihlalleri, Davos sonrasına gö göriinüyor" dedi. "Neden baraj re azalttığı yolundaki Papandre yüzde 5'e düşurülüyor da yüzde 7 u'nun sözleri. Aynca Türkiye'nin ya da 8 degil, bunlann da aciklılda kararnameleri ile Yunan malvar ortaya konması gerekir" diyen Özlıklannı serbest bıraktığına teşek demir, anayasa konusunda muhaiefet partilerine görüşme önerisi kür etmesi. gotürülmesinin nedenini de, 5) NATO altyapı bütçesinin 39. "Obür partilerden bir talep gdmedilimindeki kredilerin vetosu kodi. Anayasalann uzunca bir süre nusunda taraflann çekincelerini kamooyu önünde tartışılmastnda geri çekeceklerinin ortaya çıkmafayda var" diyerek açıkladı. ö z sı. demir, anayasa değişikliği için so6) Atina'nın bir süredir kapalı mut bir çalışma olmadığını da bulunan Pazarkule sınır kapısını sözlerine ekledi. açmaya karar vermesi. Bu noktalar göze alındığında, dün gerçekleşen dördüncü buluş Bilim adamlanyla manın yine de 'Davos ruhu'nun görüşme varlığını kanıtladığı söylenebilir. özal hükümetleri döneminde 18 gün sonraki seçimler, Pa hazırlanan bütün Seçim Yasası depandreu'nun iktidarda kalıp kal ğişikliklerine katkıda bulunan mayacağını ortaya koyacak. An Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, cak dünkü buluşmanın verdiği iz Cumhuriyet muhabirinin konuya lenim, Türk Dışişleri kurmaylan ilişkin sorusuna, "Bana bu konunın söylediklerini doğrular nitelik da levdi edilmiş bir göre> yok" yate: nıtım verdi. Sungurlu, Seçim YaPapandreu, seçimleri kaybeder sası ve anayasa değişikliği konuse ve yerine Mitsotakis başbakan sunda bakanlığında herhangi bir olursa belki 'Davos' biçim ve isim hazırlık yapılmadığını kaydettikdeğiştirerek 'ruh'u devam ettirir. ten sonra şunlan söyledi: "Ancak, bütün partilerin de Seçim Yasası'nda bazı hükümlerin değiştirilınesi yönünde gönisleri olduğunn biliyonız. Ben pazartesinden itibaren bu konuda bilim adamlanyla gönişmelere başlayacağım. Barajın indirilmesi konusnnda da ben bir hukuk adamı olarak şimdiden bir şey söyleyemcffl. Kamuoyunu dinliyoram. Lebleki ve aleyhtelu sözlere bakıyonım. Anayasa değişikliği talebinde de bir sriunn var. Mcsela bende 'Haydi referanduma gidelim' diyecek cesaret yok. Muhalefet partüeriyle de kolay kolay anlaşılabilecegini sanmıyonım. Ama karar verilirse yine de diğer partiierie görüsülmesinde fayda var." ANAP'ta baraj tartışması teferruath yazılması halinde bazı sıkıntüarla karşılaşıldığıru savunarak "Sayın Başbakanın önerdiği; 1924 Anayasası gibi çok fazla teferruata kaçmayan kanun ve yönetmelik gibi yanimamı^ bir anayasa gerekli" dedi. Keçeciler, Cumhuriyet muhabirinin, "Madem ki anayasamn değiştirilmesinden yanasınız, neden muhalefet partilerine görüşme çagnsı yapılmıyor?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Biz genel merkezde görevliyken, muhalefet ile anayasa meselesini gönişmek üzere bir komisyon oluşturulmuştu. Ama bu komisyon çaltsmalan referandum nedeniyle planlanamadı. Bence muhalefet partilerine çagn yapılmasında fayda vardır. Ba göriameier genel başkanlar düzeyiade de, yetki verilecek yönetictter d i zeyinde de olabilir. Ama bir araya gehnmesinde fayda mülahaza ediyomm." Keçeciler, yüzde 10 baraj ının düşürülmesinde de fayda olduğunu belirterek, "Barajın düşürtlmesi Mecliste diger partilerin de temsil edilmesin* yarar. Ama yüzde 5 mi yüzde 7 mi baraj uygulanacağına bakılması lazım" dedi. Keçeciler sözlerini, "Biz zalen Hazine yardımında yüzde 7 barajuu uyguluyoruz. Demek ki barajı yüzde 10'dan yüzde Tye düşüranşiiz. Bürün bunlann birbirine paralel hale getirilmesi lazım" şeklinde tamamladı. Sıgınmacı çocuklar (Baştarafi 1. Sayfada) kürsüler yaptılar. Sıgınmacı liderler çocuklara aynca Türkçe de öğretilmesi için kamp sorumlusu Kaymakam Ergün Güler'e başvurarak izin istedüler. Kamp liderlerinden ziraat mühendisi Ekrem Mai, Cumhuriyet muhabirlerine, "Okul konusuna özellikle değinmenizi rica ediyorum" diyerek şunlan söyledi: "20 gün önce peşmerge yöneticiler toplanıp çocuklanmıza Kürtçe dilbügisi öğretmek üzere karar aldık. Bunun için kamptaki veiilere danıştık, bepsi, 'Çok iyi olur' dediler. Karanmızı hemen uygolamak için de binalann bodrum katlannı sınıf haiine getirdik. Aranuzda asıl mesleği öğretmenlik olanlar vardı. Onlan yardımıyla eğitim vermeye başladık. Ancak bizi misafir eden ülkenin dilini de öğretmek istiyorduk. Bize dilimizden anlayan Türkçe öğretmeni veriimesi için kaymakamımız Ergün Güler'e başvurduk. Kaymakam Bey, 'Ben bu konuda tek başıma karar veremem. Valiliğe sormam gerek' dedi. Biz de 'O zaman valiliğe sorun' dedik. Sonra geldi bize, 'Okul açmak yasakmış' dedi. Bu yüzden okullan kapatmak zonında kaldık." çebileceklerini sanıyonız fakat Kürtçe konusu bizi aşan bir konu. Bu konuda yukannın vereceği karara göre hareket edebiliriz" dedi. Peşmerge üderi Ekrem Mai, öğretim yasağina karşın velilerden ve öğrencilerden gelen genel arzu Üzerine, arada bir "Kürtçeyi unutmama" dersi verdiklerini, ancak bundan yönetimin çoğunlukla haberinin olmadığını belirtti. Misafirin hakkı yok mu? Peşmerge lideri Ekrem Mai, öğretim konusundaki yasağın mantığını anlayamadıklarından yakınırken. "Afganlılar gelmiş, onlara arazi, ev vennişsiniz. Eğitimlerine de kanşmamışsınız. Hameyni'den kaçan tranlılara da bazı haklar sağlamışsımz. Biz sadece Kürtçeyi öğretmeyecektik. Bize dost elini uzatan, yardım eden misafir ülkenin dilini de öğrenmek istedik. BU şimdi sadece yemek içmekle mi yetineceğiz, misafbkria öğretim görmeye hakkı yok m ı ? Siyasi mülteci olsaydık bu yasak olmazdı. Biz Türkiye Cumhuriveti'ne minnettanz, ama bn bize yapılraamalıydı" dedi. Konuyla ilgili olarak Olağanüstü Hal Bölge Vali Yardımcısı Aydın Arslan, "Sığınmacılar, s o n u lannı ilgili bakanlığa iletirier, gazetedlere değil. ÎJgiti bakanhğu ilgili kamu görevlisi de kendilerine gereken yanıtı venniştir" demekle yetindi. Diyarbakır Milh Eğitim Müdürü Abdurrahmaa Yıldız, konuyu ilk kez Cumhuriyet muhabirinden duyduğunu belirtti ve "Okul açma izni, normalde Milli Eğitim Bakanlığı'na iletilir. Ancak bize bu konuda bir teklif iletilmedi. Zaten kampla ilgili bütün yetkiler Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'ndedir. Valilik bu konuyu iletse bile eğitim dili Türkçe olduğundan okul açmalanna izin verileceğini sanmıyorum" dedi. Liani ile Özallar aynı BİTTİ 25.5.1989, Kadıkövtgtanbul ğın içinden Liani'nin de çıkması, basın mensuplanmn ilgi odağını oluşturdu. Papandreu, geçen aralık ayında AT zirvesinin yapıldığı Rodos Adası'na Liani ile birlikte geldiği için Yunanistan'da ve bazı AT ülkelerinde elestirilmişti. Şimdi Liani 'yi NATO zirvesine getirmiş olması da çeşitli dedikodulara yol açtı. Şık giyimli, uzun boylu, san saçh Liani ve Papandreu, Başbakan Turgut özal ve eşi Semra Özal'ın kaldıklan Hilton Oteli'nde kalacaklar. TürkYunan başbakanlarının da yer alacağı toplantılar için düzenlenen " ö z e l " yemeklerde ise Papandreu'ya Liani'nin eşlik edeceğini düşünenler, Liani ile Semra Keçeciler'in düşüncesi Papandreu'yu Brüksel'e getiren özal'ın karşılaşmalannın kaçınılANAP Kon>a Milletvekili MehOlimpik Hava Yollan'na ait uça maz olacağını söylüyorlar. met Keçeciler ise anayasalann çok Kürtçe bizi aşar Kamp sorumlusu Kaymakam Ergün Gnler, "Peşmergelerin kendilerine her ne tür bir eğitim istedikleri yolunda net bir şeyler iletmediklerini" söyledi. Dini eğitimin Diyanet Işleri Bakanhğı'nca, dil eğitiminin ise Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nca verildiğini söyleyen Kaymakam Güler, "Türkçeyi kendi nzalan ile öğrenmek isterierse bu Milli Eğitim'in kontrolü ve izni altında olabilir. Şu an okullar kapandığı için olumlu bir yanıt veremedik. Ancak Türkçe öğretimi rabatça yapılabilir. Okullar açıldığı takdirde okul zamanı bu eğitime ge
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle