25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
? NÎSAN 1989 * * * + CUMHVRİYET/15 8990 kış modası Fransız modacı Chloe'nin gelecek kış için sunduğu modeller arasında sabahlık benzeri mantolar ilgi çekiyor. Klasik çizgilere sahip mavi renkli saten ceket, pantolon etekle tamamlanmış. (Fotoğraf: AP) Madonna'nın klibiABD dışında sürecek İstanbul Haber Servisi Amerika Birleşik Devletleri'nde Madonna'nın Pepsi Cola için yaptığı "Bir Dilek Tut" video klibinin, Hıristiyan çevrelerin tepkisini çeken "Like a player" adlı şarkısının klibiyle birbirine karıştınlması sonucu gösterimden kaldırümasırun, ABD dışındaki ülkeleri etkilemeyeceği bildirildi. Pepsi Cola'mn Halkla İHşkiler Direktörü Barry Holt, ABD dışındaki ülkelerde boyle bir karıştırılma söz konusu olmadığını ve reklam kampanyasının uluslararası alanda sürdügünü söyledi. Pepsi Cola'mn İstanbul'daki sözcüsü Melib Altuntürk ise şu açıklamayı yaptı: "TUrkiye Pepsi Cola'mn Madonna reklam filmini geri çekme konusunda bir diişiiDcesi yok." Pepsi Cola reklamı Türk Kadırılar Birliği'nden Ata'ya saygı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Kadınlar Birliği'nin 66. kuruluş yıldönümü nedeniyle 500'e yakın kadın Anıtkabir'i ziyaret ederek saygı duruşunda bulundular. Türk Kadınlar Birliği Başkanı Ayseli Göksoy, "Ata'ya Saygı" yürüyüşüne Semıa Özal'ı da davet ettiklerini söyledi. Semıa Özal, pazartesi günü Türk Kadını Vakfı olarak ayn bir yürüyüş düzenleyeceğini belinerek, Türk Kadınlar Birliği'nin "saygı dunışu"na gelmedi. Kadınlar topluluğu, Anıtkabir'e çelenk koyduktan sonra Ayseli Göksoy, Anıtkabir özel defterini irnzaladı. Kadınlar, daha sonra Ismet İnönü'nün kabrine çelenk koyarak saygı duruşunda bulundular. Emniyete özel trafik otosu Jg•{£ £ nü dolayısıyla, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bir trafik takip otosu hediye etti. Oyak Yönetim Kurulu Başkanı Emekli Korgeneral Fuat Avcı, Emniyet Genel Müdüriüğü önünde duzenlenen törende Renault9 model arabanın anahtannı Emniyet Genel Müdürü Sabahattin Çakmakoğlu'na verdi. Avcı, motor hacmi 1721 c c , beygir gücü 103 HP ve sürati 185 kilometre olan arabanın Emniyet Genel Müdürlüğü için özel olarak imal edildiğini bildirdi. (Fotoğraf: AA) Kültür Servisi Onceki gün ülkernize gelen Malili Müslüman müzisyen Mory Kante, "Şeytao Ayetleri" kitabının yazarı Salman Rüşdıi için "Bu şeytan ayellerini yazanın kendisi de şeytandan başkası olamaz. Salman Rüşdü bir modeldir, inanılmaz ama gerçektir. Müslümanlar knvvetli olmalı ve dalgalanmalara karşı koymalıdır" 21 kişilik topluluğuyla ülkemize gelen ve dün akşam Discorium'da bir konser veren Mory Kante, rarnazan ayımn ilk cuma namazını da Sultanahmet Cami'nde kıldı. Müzik çalışroalarını 20 yıldır profesyonel olarak sürdüren ve Afrika kültürünü muziğinde kullanan Mory Kante, müziğin İslam felsefesine aykırı düşmediğini belirtti. Kendisi için kiralanan Limuzinle İstanbul'un turistik yerlerini dolaşan Mory Kante, bugün saat n.OCde İzmir Ataturk Kapalı Spor Salonu'nda bir konser verecek. Mory Kante namaz kıldı HABERLERİN DEVAMI İşçi Eylemleri Yaygınlaşırken... keri rejiminden sonra, 1984'te başlayan yeni toplusözleşme döneminde sağlanan ücret zamları, kamu kesimi işçilerini enfiasyona karşı koruyamadı. Yaşanan enflasyon, her yıl basında Özal hükümetinin ilan ettiği resmi enflasyon hedefinin çok üstünde gerçekleştiği için, ücret zamları kamu işçisi açısından her yıl düş kırıklığı yarattı. Binlerce işçinin ücreti, hemen hemen asgari ücret düzeyinde kaldı. 1015 yıllık kıdemlerine karşın, kamu işçilerinin ortalama net çıplak aylıkları, işkollarına göre, hâlâ 100180 bin lira arasında değişiyor. Koşullar bu olunca, işçiler arasında gittikçe yaygınlasan eylemlere şaşmamak gerekir. Bugün Türkİş'e bağlı 26 sendikanm, kamu işyerlerinde çalışan toplam 478 bin üyesi için toplusözleşme gündemdedir. Bu işçilerden 157 bini grev yasağı kapsamında bulunuyor. Yasak kapsamında bulunan işyerterinin büyük çoğunluğu için "uyuşmazlık zaptı" aşamasına gelindi. Grev hakkına sahip 321 bin işçi için süren görüşmelerde ise, 10 bin işçi için grev kararı söz konusu. 170 bin işçi için arabulucu atanıyor. 57 bin işçi için de henüz uyuşmazlık zaptı tutulma(Baştarafı 1. Sayfada) dı; ancak yasal süre dolmak üzere. Tablo budur, ama hükümet kanadında henüz bir hareketlenme yoktur. Türkİş Başkanlar Kurulu'nun aldığı karara göre, işçi direnişleri pazartesi gününden başlayarak daha da yaygınlaştırılacak. Gelışmelere göre mayıs ortasına doğru toplu grevler gündeme gelecektir. Bu yılın Türkİş'te kongreler yılı olduğu da göz önünde tutulursa, birçok sendika yöneticisinin işçisine daha çok sahip çıkmasını beklemek doğaldır. Tabii bu arada "emekli sendikacılar" sorunu var. Yeniden seçime girebilmek için, iktidarın yapacağı bir yasa değişikliğinin beklentisi içinde olanlar nasıl bir tutum sergileyebilir? Bu soru, sendika kulislerinde spekülasyonlara yol açıyor. Ama herhalde hem işçi hareketi içinde yer alıp, hem de bu gibi beklentilerle değişık yörüngeye sapanları teşhis etmek zor olmayacaktır. Kamu kesiminde petrol, demirçelik, tersane, karayolu ve enerji işçilerinin başlattıkları eylemlerin haklı nedenleri vardır. Yarım milyona yakın işçi kitlesinin ekonomik taleplerine, enflasyonun yüzde 70'lere tırmandığı bir dönemde kulak tıkamak olanaksızdtr. APde ekonomi kaygısı Brüksel'de çeşitli temaslar yapan Odalar Birliği heyetine üç temel kaygı iletildü 1. Seçim sonrasmda ekonomiyi bir belirsizlik bekliyor mu? 2. Yüksek enflasyon oranı. 3. Türkiye'deki sosyal eşitsizlikler. HADİ ULUENGİN BRÜKSEL Avrupa Topluluğu, yerel seçimler ertesinde doğan siyasi istikrarsızlık ortamından duyduğu kaygıları, Türk özel sektörüne iletti ve hem ülkedeki enflasyon oranının hem de Türkiye^ de mevcut sosyal eşitsizliklerin, AT'nin diğer iki temel kaygısını oluşturduğunu belirtti. Bu kaygılar, Ali Coşkun başkanlığındaki Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) heyetinin çarşamba ve perşembe günleri Brüksel Komisyonu yetkilileri ile gerçekleştirdiği temaslar sırasında ifade edildi. Belçika başkentinde, Ortak Pazar Komisyonu Akdeniz havzası sorumlusu Abel Matutes, "Sosyal ve Ekonomik Komite" (CES) yö >RUKSEL UGUR MLMCU (Baştarufı 1. Sayfada) GOZLEM Ekonomiye sorgu (Baştarafı I. Sayfada) ni iktidardaki parti yüzde 20'nin şünürken dengeli olmak zorundaonaylanmadığı için zorunlu olma altına düşerse mi erken seçime gi yız. Biz sadece Dünya Bankası dıkça kimseyle göriışmeyen eko dilir, 30'un altına düşerse mi, yok kaynaklanna yüklenemeyiz, Dünnomiden sorumlu iki numarası sa oylan azalırsa mı? Bunun ku ya Bankası kaynaklarını gözardı Richard McConnack'ten geldi. ralı nedir? Genel seçimlere gidişi ederek piyasaya da yüklenemeyiz. ABD Dışişleri'nde gerçekleşen gö mizin kuraUanm anlamaya çalışı Borç stokumuzu stabilize etmeye rüşmede, Tigrel ve Saracoğlu 4 Şu yorlar. Biz de cevap veremiyoruz. çalışıyoruz. Bunun için ciddi gaybat Kararları'ndan sonra "meyda Cevap verebüecek durumda degi ret sarfediyoruz. Bunu stabilize edip tam olarak borcu kontrol na gelen iyikşmeleri" anlattı ve Hz." "Peki Dünya Bankası ve IMF eder hale geldiğimi2de ondan sonbir ABD'li yetkilinin sözleriyle, "serinkanlı bir kararlılık" sergile den de bu yönde bir soru geldi ra stoku yavaş yavaş eritmeye baslamamız lazım. Hükümet olarak di. Saracoğlu, düzenlediği basın mi?" Saracoğlu yanıtlıyor: toplantısında, bu görüşme ile il "Hayır gelmedi. Türkiye'deki si bu konuda alınmış bir karar yok, gili bügi verirken neden Brady pla yasi istikrar konusunda, Türk ka ama ekonomik bürokraside bu nı üzerinde durulduğunu şöyle an muoyunda zannedildiği miktarda konuda tam bir görüş birliği var. dışarda bir endişe yok. Dışansı Bu kararları alıp dünyaya ilan etEkonomi Servisi "Türkiye lattı: tikten sonra kolay kolay değişik için alternatifler" konusunun tar"Brady plaru çerçevesinde bazı Türkiye'ye çok daha güvenli, çok lik yapamazsıruz. tışıldığı 14. Iküsatçılar Haftasınyüksek derecede borçlu Ulkelerin daha istikraıiı bir ülke olarak ba• Tanmsal finansman: Bu en da toplantıya katılmayan Anavaborç sorununa çözüm için yapıla kıyor. Nitekim Hazine ve Dış Ticak girişimler sonucunda, borcu caret Müsteşarlıgı, seçimden bir zayıf noktamızdır. Şurası muhak tan Partisi'nin ekonomik politikanu titizlikle ödemekte olan ülke kaç gün önce Eurodolar piyasa kak ki Hazine'nın nakit sıkışıklı sının tükendiği ve yöneticilerinin lere herhangi bir maliyet çıkrna sında 200 milyon dolarlık tahvil ğının faturası çiftçiye çıkanlma de bir panele katılıp söz söyleme ması için çok dikkatli olunması ihraa için talimat verdi. Bu bitti mahdn. Peki orta yol? Düşünüyo psikolojisini dahi kaybettikleri begerektiğini Amerikan hükümetine ği gibi 100 milyon dolarlık daha ruz. Tarımın fınansmanı için bir lirtildi. SHP Genel Sekreteri Detalep geldi. Bu bir göstergeyse, alternatif mekanizma bulmaya ça niz Baykal, "Alternatifler artik zivurguladık" hiçbir zayıflama yok kredibilite lışıyorum. Fakat çok zor. Zorlaş htnlerde değil, yaşamda oluştu. Bu çıkışın anlamı şu: Piyasada de. Seçim sonuçlan, neticede de tıran, tarıma hangi kaynaklı olur seçimde ortaya çıktı. Türkiye sosbelirli bir tasarruf hacrni var. Bu mokratik ortanun bir sonucudur. sa olsun açılan kredilerin faizinin yal demokrat yaklaşımı nun bir kısmı bazı ülkelere süb Piyasalar son derece sakin. Bu düşük olması. Eğer ben TMO'ya çağmyor" dedi. DYP Milletvekili vansiyonlu sayılabilecek şaı tlarla çerçevede uluslararası kunıluşlar yüzde 3035 yerine 5560 ile kredi Tevfik Ertüzün ise, Türkiye'de 45 aktarıldığı takdirde paranın geri da piyasalann seçimleri müteakip veriyor olsam, onu ben zaten ban milyon kişinin Hint fakiri gibi yakalan kısmının rnaliyeti yüksele anormal bazı geüşmelere sahne ol kacılık sektörüne fınanse ettiri şadığını söyledi. cek. mamasından dolayı son derece de rim. O zaman sorun geliyor şuna: Prof. Yüksel Ülken'in yönetti"Türk tarafı. McCormack ile mcmnunlar." Aradaki faiz farkı nasıl kapatıla ği ve "Sosyal ve siyasal politikagöriişmede Türk ekonomisine bacak, kim kapatacak? lar"ın tartışıldığı haftanın dünkü neticileri, komisyon Türkiye masası sorumluları, Avrupa Parlamentosu Dış Ekonomik Ilişkiler Komisyonu Başkanı Jacques Mallet ve Belçika Dış Ticaret Bakanı Robert Urbain ile gorüşmeler yapan TOBB heyetine, temaslan sıTOBB Başkanı Ali Coşkun, terasında üç ana konu gündeme ge maslarının bitiminde düzenlediği tirildi. Bunlardan birincisini, ye basın toplantısında, "Kiminle görel seçimler sonrasındaki siyasi durumun, Türkiye'de yeni bir is rüşülürse görüşülsun. herkesin yerel seçimler sonrasındaki istikrar tikrarsızlık ortamı yaratıp yaratmayacağı oluşturdu. AT yetkilileri ikinci olarak TOBB temsilcilerine, ulkede mevcut enflasyon oranının nasıl ve ne oranda düşürülebileceğini sordular. Üçüncü konu ise, Türkiye'deki sosyal dengesizliklerin nasıl giderilebileceği ve halen var olan durumun bir patlamaya yol açıp açmayacağı oldu. AT'nin bu "üç kaygıyı" Türk özel sektörunün temsilcilerine duyurması, Brüksel'deki gözlemciler tarafından hem genel olarak Ankara'ya, hem de Türk iş çevrelerine verilmiş bir "mesaj" olarak değerlendirildi. Üzellikle, patron ve sendika temsilcilerinden oluşan ve topluluk bünyesinde bir "uzlaşma kunımu" olarak adlandınlan Sosyal ve Ekonomik Komite yöneticilerinin, Türk işverenlerine, ülkedeki toplumsal dengesizliklerden ve sendikal yasalardan söz etmeleri, AT'nin bu konuda "dikkati çekmek" ıstedıği biçiminde yorumlandı. belirtti ve kendileri tarafından getirilen cevabın da Türkiye'de bir hükümet değişikliği olsa dahi bunun temel dönüşümlere yol açmayacağı ve yalnız uygulama farklılıklarıyla sınırlı kalacagı biçiminde şekillendiğini söyledi. Coşkun, bu açıklamanın AT tarafında bir "rahatlama" yarattığını duyurdu. Öte yandan topluluk yetkililerinin sürekli olarak Türkiye'deki yüksek enflasyon oranını gündeme getirmelerinden sonra, TOBB heyetince verilen cevap, ülkedeki enflasyona hızlı kalkınma ve yatırımlann neden olduğu, mevcut oranın gelecek yıl yüzde elliye indirileceği ve doksanlı yıllarda da yüzde on civannda seyredeceği doğrultusunda oldu. Bu arada AT sorumlulanmn, halen mevcut enflasyon oranıyla Türkiye'nin tophıluğa üyeliğinin imkânsız olduğunu çağrıştırdıkları da öğrenildi. Diğer taraftan AT sorumlulannın Türk tarafına yönelttiği diğer bir soru ise, sosyal eşitsizlikler arasındaki farkların kapatıhp kâpatılmayacağı ve sendikal hakları kısıtlayan yasalann kaldınlıp kaldırılmayacağı oldu. Bu bağlamda, özellikle CES temsilcilerinin büyük hassasiyet gösterdikleri ifade edildi. Ali Coşkun'un açıklamasına göre TOBB heyetince bu soruya getirilen cevap olumlu yönde oldu. sızlık tehlikesinden söz ettigini" Türkiye alternatif buldu taya çıkmıştır. Türkiye siyasi dayanağı olan ekonomik politikalan ortaya koyabilmelidir. Bu tablo sonucn alternatif, sosyal demokrasidir. Ekonomiden demokratikleşmeye kadar bütün politikalann sosyal demokrat sistem içinde ortaya konabileceği görülmüştür. Seçim sonuçlan bizi bu noktaya taşıyor. Kalkınma politikasım sanayilesmeye bunu da sağlam kaynaklara dayandırma bizim hedefimizdir. Enflasyon ise ilk hedefimizdir. Kabul edilebilir bir gelir dağılımını sağlamak, insanlan sadece ceplerindeki kapitale göre değerlendirme anlayışından sıynlıp. insanileştirilmiş bir yapılanmaya dogru gitmek, egitime ve sağlığa büyük önem vermek bizim hedefimizdir. Devlet sağlık hizmetlerini ucretsiz verebilmelidir. 2.3. sınıf egitimden ancak 2.3. sınıf ekonomiler ortaya çıkıyor. Alternatifler artık zihinlerde degil, yaşamda oluştu, seçimde ortaya çıktı." Ertüzün, Başbakan'ın iktidara gelirken söylediklerinin tam tersini yaptığını savundu ve şöyle dedi: "Türkiye'de maaş v« ucretlerin milli gelirdeki payı 1980'den bu yana yüzde 27'den yüzde 13'e gerilemiştir. Faiz, ranl ve gelirlerin payı ise, yüzde 50'den yüzde 70'e dogru tırmanmıştır. Faizle yaşamak hayat biçimi olmuştur. Üretkenlik ortadan kalkmıştır. Türkiye'de hizmet sektörii ağırlıklı bir ekonomi oluşmuştur. Sanayi ve tanmın sürükleyiciliği unutulmuştur. Tanmda kişi başına gelir, dünyada yoksulİuk sının kabul edilen 500 dolann altına inmiş ve 350 dolara duşmüştür. Türkiye'de bölgeler arasındaki gelir dağıhmı daha da bozulmuştur. Sadece Marmara bölgesinin payı artmıştır. Adela Türkiye ikiye aynlmıştır. 510 milyon kişi Batı standartlannda yaşarken, geriye kalan 45 milyon Hint fakiri gibi yaşıyor. Uygulanan bu modele alternatif aranamaz. Çünkü bu model uygulanan modellerin en kölüsüdür." BAYKAL kış konusunda ne gibi izlenimler edindi?" sorusunu, Saracoğlu şöyle yanıtladı: "Amerikan makamlan ile benim çok temasnn olmadığı için bir değişme var mı, yok rnu bunu algılayacak durumda degilim. Ama ben bakışlarında olumsuz bir şey görmedim. En çok üzerinde durdnklan ve onlan sanıyorum diişünceye sevk eden, enflasyon konusu." 1 değerlendirmesini yaptı. McCor,ı mack'in gündeme getirdiği bir ! başka konu da KİT'lerin özelleş• tirilmesi idi. .1 ABD Dışişleri Bakan Yardımcı! sı enflasyonu ısrarla işledi. Tigrel ise bu duyarlılık karşısında "tç borçlanmada ötıgörükn hedefın . altında bir netice elde ettik. Enf\ lasyonda da bu pekâlâ mümkün" 1 •'• Siyasi istikrar Basın toplantısı sırasmda bir gazeteci, Rüşdü Saracoğlu'na, Deniz Baykal'ın StîP iktidara gelirse Saracoğlu ile çalışabileceklerine ilişkin demecini hatırlattı. Bu soruya, "Söyleyecegtm bir şey yok" yanıtııu veren Merkez Bankası Başkanı, "VVashinglon'u siyasi istikrann ya da Özal hükümetinin, 1992'ye kadar devam edebilecegı konusunda ikna edebildiniz mi?" diye sorulunca da şöyle konuştu: "Siyasi istikrar ile 1992'ye kadar devam etmek farklı konular. Yabancı sermaye, siyasi istikrar beklentisinin ekonomik sonuçlanna bakar. Siyasi istikrarsızlığın yabancı sermayeji tedirgin eden tarafı, beklenmedik bir siyasi değişiklik sonucunda, ülkenin ekonomik kurallannda büyük bir de. gişiklik olması ihtimalidir. Bugün için yabancı sermaye Türkiye'de bunu görmuyor. Gayet tabiidir ki yerel seçim vapümıştır, bunun bazı sonuçlan vardır. Bunu degerlendireceklerdir. Ancak yabancılann çok sorduğu, belki de siyasi istikrarsızlık konusunda kafada şüphe yaratan husus şu: 'Türkiye'de seçimlerin bir kuralı var. Bu kuA ral hâlâ geçerliyse, neden şimdi erken seçim? Erken seçime gitmenin bir kuralı varsa kurallar nedir.? Bunu öğrenmeye çalışıyorlar. Ya Saracoğlu, bir grup soru üzeri Güçlükler ne önümüzdeki dönemde kafasıTigrel ve Saracoğlu'nun son nı meşgul edecek konuları şöyle dört gün içindeki temaslan sıraaktardı: smda, Dünya Bankası cephesinde • Parasal program: Bununla il ortaya çıkan güçlükler ise şunlar: gili 34 yıllık çalışmalarımız var. 1) Dünya Bankası'nın ısrarla Bunların detaylannı resmen açık üzerinde durduğu bir konu dışarlamadık. Acaba bu açıklamayı dan bulunan döviz kredilerinin yapmanın zamanı geldi mi diye Türk Lirası kredisi olarak kullanbir düşüncemiz mevcut. Belki biz dırılmasını içeren sistemde, kredinisan, mayıs ve>^a haziran ayında lerin sabit faizle olan kısmıyla ilsenenin geri kalan kısmı için pa gili. Dünya Bankası yetkilileri, rasal büyüklüklerde ne gibi geliş müzakerelerde bu kanaldan aşırı meler beklediğimizi, bunun Mer bir sübvansiyon >fapıldığını ve aynı kez Bankası bilançosu üzerinde zamanda da kur riskinin fonun ki etkilerinin neler olabileceğini, üzerinde kalması nedeniyle, fonun bu çerçevede döviz kurlarındaki kaynaklarının önümüzdeki yıllarmuhtemel gelişmelerin nasıl sey da açık vermesi ihtimaline dayaredebileceğini, fi>rat hareketlerin narak sabit faizle uygulamanın dede ne gibi değişiklikler beklenebi vam edip etmeyeceğini sordular. leceğini açıklamayı düşünüyoruz. Türk heyeti bu kaygıyı paylaştı, Böyle bir açıklama ciddi bir olay, ama Bakanlar Kurulu kararı gehafife alınarak yapılacak bir şey rektiğinden bir taahhüt altına girdeğil. Yaparken bir kere açıkladı medi. ğınız hedef değişkenlerle içsel de2) Tarımsal sektör kredisi hâlâ ğişkenlerin arasındaki ilişkiyi bir ekonomik düşünce zinciri çerçeve buzdolabında. Bu konuda da müsinde anlatabilmeniz lazım. Ver zakereler yapıldı, ama yine siyasi diğiniz bu izahatın, yalnız Türk iradenin karan gerektiğinden kokamuoyunu değil, uluslararası nuyu Başbakana götürüyorlar. bankalan, uluslararası kuruluşlan Dünya Bankası "tanma sübvansida tatmin etmesi lazım. Analizi yon uygulamayın" demiyor. Esas mizin bir uluslararası denetimden itibarıyla söyledikleri şu: Tarıma geçmesi lazım. Yani daha ziyade sübvansiyon yapacaksanız bunun akademik bir çalışma bu. IMF karşılığını bütçenize koyun, fakat den de Dünya Bankası'ndan da tanmsal kredi faizlerini düşük tuakademik planda görüş alabiliriz. tarak relatif fıyatları çarpıtıcı bir Hatta nisanda gelmek üzere iki mekanizma kullanmayın. Özetle, Dünya Bankası ile ilişuzman davet ettik. Belki Stanley Fisher'i dahi davet edebiliriz Türki kilerde özellikle krediler bakımından ciddi bir kriz bulunmuyor. ye'ye. Üstelik Saracoğlu'na göre bu dev Başlıca sorunlar oturumunda SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, DYP Zonguldak Milletvekili Tevfik Ertüzün ile SHP Milletvekili Cevdet Selvi konuştular. Geleneksel olarak her yıl yapılan ve iktidaı partisi ile muhalefet partisi temsilcilerinin katıldığı tktisatçılar Haftası'na bu yıl Anavatan Partisi'nden katılan olmadı. Sheraton Oteli'nin Balo Salonu'nu dolduran heyecanlı bir topluluğa konuşan SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, "Türkiye alternatifini vaşıyor. anyor, peşinden koşuyor ve bu alternatifi de buldu. Türkiye sosyal demokrat yaklaşımı çağınyor" dedi. Alternatif politikalar setinin oluşturulduğunu, bu politikalan uygulayacak kadroların da kurulduğunu kaydeden Deniz Baykal, geriye alternatif siyasal hareketin iktidara gelmesinin kaldığını söyledi. Yerel seçimlerin siyasal tabloyu tamamen değişürdiğini vurgulayan Deniz Baykal. "İktidar İktisatçılar Haftası içinde yer alıp söz söyleme yetkisini ve psikolojisini dabi kaybetmiştir" dedi. Ertüzün DYP'nin göruşlerini açıklayan Zonguldak Milletvekili Tevfik Ertüzün ise ANAP'ın ekonomik politikasının seçimden önce zaten iflas ettigini, seçimden sonra ise tamamen tükendiğini belirtti. Ertüzün "Bence hadise bitmiştir. Muamelesi kalmıştır. Bu da rejimin işletilmesine bağlıdır. Alternatif demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlemesidir. Kurumlar ve kurallar işletilmiyorsa demokrasi göstermeliktir. O zaman demokrasi dışı alternatifler gündeme gelir. Aşırı akımlar ortaya çıkar" dedi. Selvi SHP Milletvekili Cevdet Selvi de halktan güvenoyu alamayan mevcut hükümetin ekonomi politikalarının devam ettirilmesinin "alternatif" olaınayacağını vurguladı. Selvi, çalışma hayatını kısıtlayan yasaları değiştireceklerini ve sendikalara rahat hareket etme olanağı getireceklerini kaydetti. Selvi, sağlık ve eğitim konusunda SHP'nin hassas olduğunu, sağlık hizmetlerinin devlet tarafından bedava verilmesini savunduğunu hatırlattı. Askeri Yargıtay Başkanı Erkan, 1978 yılının istanbul Barosu dergisinin nisanhaziran sayısında yayımlanan "Basın Kanun^ nun 36 Maddesi ve Asker Kişiler" başlıkh incelemesinde de şu görüşleri savunuyordu: "7967 Anayasası ile sağlanan bu durum özel kanunlarla gereği gibi gerçekleştiriiemediğinden askeri mahkemelerin bağımsızhğı ve hâkim güvencesi kuraiları yönünden bazı noksanlıklannın bulunduğu bir gerçektir. (...) Asker kişilerin de bağımsız mahkemeler ve güvenceli hâkimler tarafından yargılanmalarını istemeleri, anayasa! bir hakları olmasına nazaran (...) esas olan bu mahkemelerin anayasanın kastettiği anlamda bağımsızlıklarını ve hâkimlehnin güvencelerini sağlamaktır. Hal böyle olduğu halde (...) sıkıyönetimin bitmesi ile birlıkte bütün bunlar unutulup gitmektedir. Oysa, müşahede edilen aksaklıkların düzeltilmesi için bugün, artık hukuki meselelerde bir baskı grubu olan barolarm, Barolar Birliği'nin olumlu faaliyetlerini gönül arzulamaktadır. (s: 218)" Askeri Yargıtay Başkanı Tuğgeneral Hakkı Erkan'm sıkıyönetim komutanlarınm "adaletin yanlış tecellisinde herhangi bir davranışta bu!unmalan"mn söz konusu olmadığını ileri süren konuşmasının da inandırıcı olduğunu hiç sanmıyoruz. 12 Mart döneminde İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türürfün, 12 Eylül döneminde de Ankara Sıkıyönetim Komutant Recep Ergun'un yaptığı uygulamalar belleklerden henüz silinmemiştir. Bir Amerikalı yazar, "Askeri müziğin müzikle ne derecede ilgisi varsa, askeri adaletin de adaletle o derece ilgisi vardır" diye yazar. Bu, bir peşin yargıdır Geçenlerde Ankara ve İstanbul'da konserler veren "Kızılordu Korosu" askeri müziğin gerçekten "müzik" olduğunu kanıtladı. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarınm beş dakika ayakta alkışladıkları "Kızılordu Korosu"nu dinledikten sonra, Amerikalının müzik ve hukukla ilgili bu benzetmesini gerçekçi bulmak çok güçtür, Askeri yargıda olağanüstu dönemlerde karşılaşılan olumsuz örnekler yanında adalet tarihine adlan altın harflerle yazılacak askeri savcılara, yargıçlara ve Yargıtay üyelenne de rastlanıyor. Askeri yönetimlerin en acımasız günlerinde idam kararlarına terşı oy yazma yürekliliğinı gösteren Yargıtay üyeleri.. 141. ve 142. maddeleri anayasaya aykırı bulup Anayasa Mahkemesi'ne basvuran sıkıyönetim yargıçları.. Sıkıyönetim komutanlarınm baskılarına karşın işkencecileri cezalandıran yargıçlar. Bütün bu baskılara karşı direnen askeri savcılar, "Paşa tasarruilan"na karşı çıkan adli müşavirler. Askeri Yargıtay Başkanı Tuğgeneral Erkan'm "tabii hâkim" konusundaki düşüncelerine katılmak da çok güçtür. "Tabii hâkim". bir suçun işlenmesinden önce görevli ve yetkili mahkemenın yargıcı demektir. "Tabiihâkim ilkesi" iki kural getiriyor. Birinci kural mahkemenin suçtan önce kurulmuş olması.. İkinci kural da suçtan önce kurulmuş bulunan mahkemenin yargıçlarının da belli olmasıdır. Suç işlendikten sonra bu eylemleri yargılamakla görevli mahkeme kurulmayacak, suç işleyen sanık, nerede, hangi mahkemede ve hangi yargıç taratından yargılanacağını önceden bilecek. Kural budur. Bu kural, hukuk devletinin sağladığı çok önemli bir güvencedir. Olağanüstu dönemlerde sıkıyönetim ilan edilmekte12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde görüldüğü gibi askeri yönetim geliyor, düşünce ve örgütlenme suçlarını, sıkıyönetimin ilanı gerekçesi ile ilgili görüp siyasal partı yöneticilerinı, sendikacıları, yazarları, öğretim üyelerini işlendiği ileri sürülen suçlardan sonra oluşturulmuş sıkıyönetim mahkemelerinde ve yine sonradan belirlenen askeri yargıçlar ve kıta subayları eliyle yargılıyorlar. Bu uygulamanın "tabii hâkim" kuralını zedelemediği ileri sürülemez. Önceki günkü törende konuşan Yargıç Albay Dr. Önder Ayhan'm askeri mahkemelerde görevli 'kıta subayları" yerine hukukçu üyelerin görevlendirilmelerinin yargı bağımsızlığına daha uygun olacağı görüşü, gerçekçi bir yaklaşımı sergilemektedır. Dr. Ayhan'm sıkıyönetim mahkemelerinin sıkıyönetimin bitiminden sonra kalkması gerektiği konusundaki görüş ve önerisi de aynı ölçüde gerçekçidır ve "hukuk devleti" ile "sivil demokrasi" anlayışına da uygun düşmektedir. Olağanüstu dönemlerde bazı askerlerin, sivillerden daha demokrat. bazı sivillerin de "askerlerden daha çok askerci" oldukları görülüyor. Yargıçlık. asker olsun, sivil olsun, bir "vicdan" işidir; bu konuların kökeninde bir "vicdan" ve "kişilik" sorunu yatmaktadır. Adalet tannçasının gözleri kapalıdır, yargıçların üzerindeki elbisenin rengini görmez! Askeri yargı "askerlere özgü yargı" olarak kalırsa, "faM hâkim" ve Vargı bağımsızltğt" gibi konular pek tartışılmaz. Askeri yargı, olağanüstu dönemlerde siyasal nitelıkh davalara bakmak için görevlendirilir ve bu mahkemelerde siviller de yargılanırsa, bu tartışma hiç bitmez. \aygın eylem hazırlığı (Başlarafı 1. Sayfada) birlıkte dün de yer yer yemek boykotu yaptılar. Cumhuriyet Ege Bürosu'nun haberine göre Petrolİş Sendikası Aliağa şube yetkilileri, Tüpraş sözleşmesinde Petkim oyununun tekrarlandığını, işveren sendikasının hiçbir önerilerini kabul etmediğini, teklif de vermediğini belirterek şunları söylediler: "Pazartesi günü ile birlikte aktif eylemlere başlayacağız. İşine giden arkadaşlanmız bir yerde toplanacaklar ve işe geç başlayacaklar. Tüm işçiler sendikamız önünde oturma eylemi gerçekleşlirecek ve toplu viziteye çıkacaklar. Bunlann dışında genel merkezden gelecek işareti de dikkatle bekliyoruz." TESlş Sendikası'na bağlı işçilerin çalıştığı trafolarda ve DSİ'ye bağlı işyerlerinde ramazan nedeniyle yemek boykotu eylemi bırakıurken, işçiler sakal bırakmaya başiadılar. TESlş şube yöneticileri YHK ile işçinin uçuruma itildiğini belirttiler. Yöneticiler işyerlerinde kullanılan araçlann çoğunun vizesiz olduğunu ve bu araçlara işçilerin binmeyeceğini belirterek, "YHK tezgâbım bize dayatamayacaklar" dedi. Santrallar bölgesi Yatağan'ın TESİş Şube Başkanı Erol Sogancı ise, Yatağan. Yeniköy ve Kemerköy santrallannda iki bin işçi çalıştığını ve bu işçilerin 110 bin liraya mahkum edildiğini belirterek şunları söyledi: "Termik santrallar daha çok mekanik ağırlıklı. Küçük bir anza bile isçi emeği istiyor. Küçük bir pompanın tamiri bir saatte bitecekse, bu süre beş saate çıkabilir ve Türkiye'nin elektrik üretimi büyük ölçüde aksayabilir." Karayolu işçileri sakallarını uzatmayı sürdürüyorlar. Yolİş Sendikası Izmir 1. Nolu Şube Başkanı Vural Tuncer, oturma eylenılerinin tekrar gündeme gelebileceğini ve önümüzdeki hafta ile birlikte Karayolculann değişik eylem biçimleri deneyeceğini söyledi. Cumhuriyet Malatya muhabirinin haberine göre şeker fabrikasında toplu iş sözlesmesi görüşmelerinin uyuşnıazlıkla sonuçiandığı bir dönemde fabrikada kınlan bir pencere camı olay yarattı. Pencere camımn kınlmasından sonra bir idarecinin "Bunu kıran gavurdur" diyerek kendilerine hakaret ettigini söyleyen işçiler yemek boykotu yaptılar. Cumhuriyet Izınit muhabirinin haberine göre İzmit'in Köseköy bölgesinde kurulu Ansa ve Fürsan fabrikalarında 17 nisan pazartesi günü grev uygulaması fiilen başlatılacak. Kazlıçeşme'de Nur Deri Fabrikası'nda çalışan 4'ü kadın 17 işçinin sosyal yardımlarının bir yıldır ödenmemesi konusunda önceki gün işverenle tartıştıktan sonra polisce gözaltına alınmaları dün kitlesel portestolara yol açtı. Kazlıçeşme'deki deri fabrikalarında çalışan yüzlerce işçi öğle tatilinde cadde ve sokaklarda "işçi kıyıraına s o n " , "işçiler elele genel greve", "tek yol devrim", şeklinde sloganlar atarak yürüdüler. Yarım saat yürüdükten sonra bir işyerinin önünde toplanan işçiler konuşma yapan bir arkadaşlarını gözaltına almak isteyen polislere de engel oldular. Yaklaşık 50 metre uzaklıktaki karakoldan olay yerine gelen 3 polis, göstericilere müdahale etmek isteyince tartışma çıktı. İşçiler bir polisi tartaklayınca diğerleri tartaklanan artadaşlannı da alarak karakola sığındılar. Bu olayın hemen ardından dağılan işçiler işyerlerine döndüler. Öte yandan yaklaşık 2 aydır sürdürülen toplu sözleşme görüşmelerinden "kuşku duyduklarını" öne süren Harbîş Sendikası üyesi bir grup işçi dün sendikanın İstanbul Şubesine gelerek yöneticilerle görüşmek istediler. "Yetkili bulunmadığı için" görüşme istekleri geri çevrilen işçilerin sendika önune siyah çelenk bırakmasına polis engel oldu. Karabük ve Iskenderun Demir Çelik Fabrikalan'nda çalışan 24 bin işçi için resmi arabulucu Prof. Dr. Toker Dereli başkanlığında iki gündür sürdürülen göruşmelerden sonuç alınamadı. Çelikİş Sendikası ile MESS arasında 24 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesindeki uyuşmazlığı çozme görüşmelerinde, dün de bir sonuç alınamadı. Taraflar bir hafta sonra yeniden bir araya gelmeyi kararlaştırdılar. Seçim sonuçlannın olağanüstu çarpıcı olduğunu ve dünyada benzer bir örneğinin bulunmadığını belirten Baykal, "Türkiye'de şu anda iktidar yoktur. Biz şimdi alternatifleri konuşuyoruz. Türkiye yeni bir iktidar arayışı içine girmiştir. Önümüzdeki dönem bir iktidar arayışı dönemi olacaktır" diye konuştu. Deniz Baykal daha sonra şöyle devam etti: • Erken seçim olursa: Önümüz kuruluş, "Demokrasinin sonuçlan "Bu seçimlerie izlenen ekonodeki iki yıl içinde akılcı politika ile ekonomik gelişmeleri birbirin mik politikanın siyasi fizibilitesi, larla enflasyonu asgariye indire den rahatça ayırabiliyor." siyasi yaşama gücü olmadıgı or bildiğimiz takdirde Türkiye çok daha önemli bir örnek ülke olacaktır. Ekonomi fantezilere açık olmayan bir bilim dalıdır. Ekonominin de birtakım kuraiları vardır ve bir ekonomik analiz yaparken bunu mümkün olan en ortodoks çerçeveye oturtmanız sizin inandırıcılığmızı arttırır. Nitekim erken seçim olursa dahi hükümetin uygulanan ekonomik politikalardan taviz vermeyeceğini düşünüyorum. • Borç stoku: Gelecekte borç stokunu azaltacak bir strateji dü BAŞSAĞUĞI Arkadaşımız HASAN GÜRCAN'm babası H. \AŞAR GÜRCAN vefat etmiştir. Arkadaşımızın acısıru paylaşır, merhuma Tann'dan rahmet dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle