27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyel EDİP EMİL ÖYMEN Sahibı Cumhuriyeı Matbaaaiık ve Gazetecihk Türk Anonim Şırketı adına Nadir Nıdi # Genel Yayın MUdünl: H a u Omai. Muessese Mudürü. Emim Lijaklıgil, Yazı lşleri MüdUrü: Okıy GonenİB, • Haber Merkezı Müduru: Yılfia Bt>n, Sayfa Düzcnı Yaneımem: Aü Ac», # Temsılcıler ANKARA: Ahnrt T»n. IZMlR: Hiknet Çtümkt)*, ADANA: Cdal Bafiugıç. tstanbul Haberlerr Eriua Akyildız, Dış Haberlcr Eıgiııı Bıla, Ekonomi Cengiz Turtan. Kültur: Cetaü Üstar, Spor Danısmanı: Abdıılkadir YİKCİmaa, Düzeltme: Refik Durba$, Araştırma Ş*hia Alpıy, lşSendika Şukraa Krltnci, Yurl Haberlerı. Ntcde! Dogın, Dızı YîiJaı ktrtm Çılışkaa. 0 Koordınalör Abrnef Konıbu, 0 Mali Işlen Erol Erkut, % Muhasebe Baltnt >cner £ BuıçePlanlama Sevp Osnunbeşeoglu # Reklam Ajjt Toran. Ek Vayınlar Holyı Akıol • Idare Hııseyin Gnrtr, Işlnme Onder Çelik. BılgjIşkm: Nıii tnal. Basan ve YaycK Cumhunyct Matbajabk ve Gazeteahk T.A.Ş. Türk Oca|ı Cad 39/41 Cagsloglu 34334 Ist. PK 246lsunbul. Td. 5U 05 05 (20 hat), Tclcı. 22246 Fax. (1) 526 60 72 # Sıiro/^ AaJıtn: Zı>a GOksJp BJv Inlulap S No. 19/4, Td: 133 II 4147, Tetat 42344 Fat (4) 133 II 41/428 • tnoir H Zıya Blv 1352 S.2/3, Tel 13 12 30, Tdex52359 FM (51)195360 : loonü Cad 119 S Vo 1 Kat 1. Tct 19 37 52 (4 hat), Tdeı: 62155, Fax: (71) 19 37 52 TAKVİM: 7 NİSAN 1989 tmsak: 5.02 Güneş: 6.31 öğle: 13.11 Jkindi: 16.49 Akşam: 19.41 Yatsı: 21.04 AT Yuvarlak masa görüşmeleri "demokrasi vaadi"yle bitti, muhalefetyönetimin anlaşmayı uygulamasını bekliyorkarşısında Londıu'da Türk hukuku GorbiMaggi ANKARA (UBA) Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na tam üyelik Zirvesi için yaptığı başvurunun LONDRA SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, onceki gece geldiği îngiltere'de temaslarını sürdüruyor. Gorbaçov'un, bugün Londra'daki ünlü GuiMhaH'de yapacağı konuşmada DoğuBatı ilişkileri konusunda önemli açıklamalarda bulunması bekleniyor. Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'la, Ingiltere Başbakanı Margaret Thatcher dun don saat süren bir goruşme vaptılar. Her iki lider de daha sonra, silahlanmamn kontrolunden, DoğuBatı ilişkileriyle bolgesel sorunlara kadar birçok konuyu ele aldıkları görüşmenin. "Çok doslane bir ha\a içinde ve büyük bir açık sözlülükle" geçtiğini belirtmelerine rağmen, görüş ayrılıklanıu gideremediklerini bildirdiler. Thatcher \e Gorbaçov, bununla birlikte, görüş ayrılıklarının, aralarındaki sıcak kişisel ilişkiyi etkilemeyeceğini vurguladılar. Dovvning Street'teki başbakanlık konutunda yapılan göruşmede Thatcher, Sovyetler Birliği'ndeki kimyasal silah stoklarının buyükluğu ve SSCB'nin Libya'ya gelişmiş bombardıman uçaklan sattığı volundaki haberlerden duyduğu kaygıları iletti, ancak her iki konuda da Sovyet liderinden herhangi bir güvence alamadı. Bu sabah Londra'nın tarihi Guildhall salonunda bir konuşma yapacak olan Gorbaçov'un, "en az Birieşmiş Milletlerde geçen aralık ayındaki kadar önemli*' açıklamalarda bulunacağı bildiriliyor. Polonya'da hükümet ve Dayamşma arasında sürdürülen "Yuvarlak masa" görüşmeleri "Dayamşma "nın yasallaşmasım da içeren bir dizi "demokratik karar" ile sona erdi. Yönetimin "sabırlı olun" çağrısı, bazı muhalefet çevrelerinde kuşku yarattı. Dış Haberler Servisi Polonva'da hükumetle muhalefet arasında 6 şubatta başlayan "yuvarlak masa" goruşmelerinin sonunda sağlanan ve Komünist Partisinin iktidar tekeline son veren reform anlasması muhalefet çevrelerinde hem umut hem de endişe getirdi. Dayanışma'nın yasallaşması Polonya Parlamentosu'nun anlaşmayı onaylamasından sonra gerçekleşebilecek. Görüşmelerin kapanışı dolayısıyla önceki gün duzenlenen törende WaJesa beklenilenin aksine yoneticileri överek "iktidardakiler bizimle göruşerek ve bize özgurce konuşma hakkı vererek sisteoıde köklu değişiklikler olmasını istediklerini gösterdiler" dedi. Ancak anlaşmanın somut bir biçimde uygulanması konusunda kuşkuları olduğunu belirten Walesa "guzel sozlerin eylemlerle tamamlanması" dileğinde bulundu. Walesa, bu sağlanamadığı takdirde ülkenin dramatik bir durumla karşı karşıya kalacağı uya Polonyada 'Dayanışma' çağı 'YUVARLAK MASA'YA GIDEN YOL Polonyalı ısçılerin kurduğu Dayamşma Sendıkası 9 yıl sonra yenıden "yasallık1 kazanmaya hazırlanıyor. nsında bulunarak şöyle konuştu: "Ulusça barışçı bir biçimde bağuustz ve egemen bir Polonya kurmayı başaralım, bunu >^pamazsak sonunda galibi olmayacak bir kaos, demagoji ve iç savaş içinde yok olup gideriz." Polonya parlamentosunda onaylandıktan sonra yürürluğe girecek olan 200 sayfalık "tarihi anlaşmanın" ana hatları şöyle: Sendikal reformlar Sendikal çoğulculuğa geçilebilmesi ve Lech VV'alesa liderliğindeki Dayamşma Sendikası'mn yasallaşması için 1982 yılında getirilen iş yasası derhal değiştirilecek. • Kendi topraklannda tarım yapan çiftçilerin sendika kurmalarını ve kırsal Dayamşma Sendikası'mn yasallaşmasım sağlayacak özel bir yasa çıkartılacak. • 13 Arahk 1981'de ilan edilen sıkıyönetim döneminde işten çıkartılan Dayamşma Sendikası üyeleri yeniden işe alınacaklar. Siyasi reformlan tki meclisli parlamenter sistem kurulacak. 460 sandalyeli parlamentonun (SEJM) >üzde 65'i Komünist Partisi ile hükümet yanlısı "uydu" partilerden, yüzde 35'i de muhalefet arasından seçilecek. II. Düııya Savaşı'ndan sonra kaldınlan senato yeniden kurulacak ve uyeleri serbest seçimlerle belirlenecek. Böylece senatonun tümu antikomünist muhalefetten oluşabilecek. 100 üyeli senato kendisine sunulan yasa tasarılarım kabul ya da reddebilecek. • Devlet başkanı parlamento ve senato tarafından seçilecek, daha sonra da halkın onayı alınacak. Görev süresi 6 yıl olan devlet başkanı parlarnentoyu belirli şartlarda feshetme; sıkıyönetim ilanı; milletvekillerince onaylanan yasaları veto hakkı gibi geniş yetkilerle donatılacak. • Ekonomik, kültürel ve sanatsal amaçlı her türlü dernek kurma özgürlüğü sağlanacak. • Yargıç ve mahkemelerin bağımsızlıklarına ilişkin garanti verilecek. • Muhalefet bağımsız gazete kurabilecek ve "Solidarnosc" adlı haftalık dergiyi yeniden etkin hale getirebilecek. Ekonomik reformlar: Ücretler hayat pahalılığına göre üç ayda bir kısmi ve genel olarak endekslenecek. Dayamşma ve hükümet tarafı % 60 yıllık enflasyon oranım göz önüne alarak ucret artış orarumn yuzde %80 olarak belirlemekte anlaştılar, ancak resmi sendika bu oranın yüzde "folOO'e çıkarılmasını istedi. • Maden sektöründe haftalık çalışma günü 6'dan 5'e indirilecek. 26 Ağustos 1988: Ulke çapında yayılan grevler üzerine İçişleri Bakanı Czeslavv Kiszczak 1981 yılında kapatılan Dayamşma Sendikası liderliğindeki muhalefet ile hükümet arasında yuvarlak masada bir araya gelinmesi önerisinde bulundu. 3 Eylül 1988: 19 gün suren ve 1980 yılından sonraki en geniş çaplı grev hareketi, Dayamşma lideri Lech Walesa'nın hükümet ile goruşme zamanının geldiğini açıklaması uzerine sona erdi. 24 Ekim 1988: Yuvarlak masa toplantılarımn yapılacağı hükümet sarayı, goruşmelere hazır hale getirildi. Ancak taraflar önkoşullarda anlaşamadılar ve görüşmelerin başlangıç tarihi belirlenemedi. 25 Kasım 1988: Goruşme umudu söndü, yuvarlak masa iptal edildi. 17 Ocak 1989: Polonya Komünist Parti Merkez Komitesi koşullu ve aşamalı olarak çoğulcu sendikacılığa geçilmesini ve Dayamşma Sendikası'mn yasallaştırılmasını karara bağladı. Yuvarlak masa toplantılarına geçilebilmesi için Dayanışma'nın öne surduğu temel koşul yerine getirilmiş oldu. 22 Ocak 1989: Dayamşma Sendikası liderleri yuvarlak masada hukumet yetkilileri ile bir araya gelmeyi kabul ettiler. 6 Şubat 1989: Yuvarlak masa görüşmeleri başladı. Sendikal, ekonomik \e siyasal reformları ele almak üzere üç ayn çalışma grubu ve alt komisyonlar oluşturuldu. 9 Şubat 1989: Ücret artışı isteğiyle küçük çaplı grevler baş gösterdi. Walesa işçilerden yuvarlak masaya şans taıumalarını ve grevlere son vermelerini istedi. 24 Şubal 1989: Yuvarlak masada Dayamşma Sendikası dahil bağımsız sendikaların ve öğrenci örgütlerinin yasallaştınlması konusunda ilke anlaşmasına varıldı. 9 Mart 1989 : Taraflar seçim reformları konusunda anlaştılar. Yeni bir senato oluşturulması ve 100 üyesinin Doğu bloku ülkeleri içerisinde ilk kez düzenlenecek serbest seçimle belirlenmesi, yetkileri arttırılmış devlet başkanının parlamento ve senato tarafından seçilmesi karara bağlandı. 22 Mart 1989: Yuvarlak masa toplantılan sürerken, parlamento, reformlan göruşmeye başladı. 4 Nisan 1989: Yuvarlak masada ücretlerin enflasyona endekslennıesi konusunda anlaşmazlık çıktı. Nihai anlaşmanın imzaJanması tehlikeye girdi. 5 .Nisan 1989: Walesa, Dayaıuşma'nın temel isteğinin sendikanın yasallaşması oluduğunu belirterek "nihai anlaşmanın" imzalanacağını duyurdu. İçişleri Bakanı Kiszczak ve Walesa Polonya'nın geleceği açısından tarihi öneme sahip "sosyal anlaşmayı" imzaladılar. ytldönümünde sempozyum düzenlenecek. Avrupa Topluluğu Derneği Başkanı Kâmran İnan sempozyumun 14 nisan günü Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Konferans Salonu'nda yapılacağını söyledi. "Avrupa Topluluğu karşısında Türk hukuku" konusunun tartışılacağı sempozyuma yargı kurumları ile üniversitelerden hukukçular katılacak. Macaristari'da soğuk fiizyonu BUDAPEŞTE (AA) Macaristan'da iki fizikçi, daha önce tngiliz ve ABD'li bilim adamlan tarafından denenen nükleer fiizyonu (hafıf atom çekirdeklerinin çok yüksek stcaklıkta birleştirilmesi ve bu arada büyük bir enerjinin açığa çtkması) gerçekleştirmeyi başardıklarını açıkladılar. Macar resmi haber ajansı MLI'nın haberinde Debrecen Lajos Kossuth Üniversitesi fizik bölümünde öğretim üyelerinden Gyula Csikai ve Libor Szlarkskai'nin, nukleer fuzyonu 30 mart tarihinde, oda sıcaklığındaki bir ortamda gerçekleştirdikleri belirtildi. Haberde, nukleer füzyon deneyinden elde edilen sonucun kontrol testlerinden geçirildiği kaydedildi. Londra'dan LORD PLUMB Ozon tehlikesi doğrulandı tVASHINGTON (AA) Kuzey Kutbu'nda ozon tabakasındaki deliğin giderek büyümesi sonucu, dünyanın, kansere yol açan ultraviyole ışınlarını daha fazla aldığı ilk defa bilimsel olarak doğrulandı. ABD Ulusal Bilim Vakfı tarafından dün yapılan aaklamada, Chicago Ûniversitesi'nden Dan Lubin ve John Frederick tarafından yapılan araştırmalar sonucu, Kuzey Kutbu'nda ozon tabakasındaki deliğin büyümesiyle, yer kürenin daha fazla ultraviyole ısinı alması arasındaki bağlantınm ilk defa ortaya çıkarıldığı belirtildi. Bilim adamlan, deri kanserine yol açan ultraviyole ışınlarının, şu anda dünyaya endişe verici bir düzeyde ulaşmadığmı kaydediyor. Thatcher haberekızdı Observer% toplattı LO.NDRA (Cumhuriyet) Başkentin en tanınmış luks mağazası "Harrods"un 1985 yılında Mısırlı bir işadamına satışına ilişkin olarak Ticaret Bakanlığı tarfından hazırlanan raporun "Observer" Gazetesi'nde yayımlanması, hukumet müdahalesi ile durduruldu. Raporda, hükümetin bazı üyelerinin söz konusu mağazanın satışı konusundaki tutumları ele alıruyor ve satışta bazı usulsüzlükler olabileceği üzerinde durulduğu ifade ediliyor. "Observer" Gazetesi'nin sahibi olan Lonrho fırması, 1981 yılında "Harrods" mağazasının da içinde olduğu büyiık "House of Fraser" şirketler grubunu satın almak istediği zaman konu, donemin Ticaret Bakanı tarafından "Tekel Komisyonu"na havale edilmiş, komisyon da satın alma işlernine karşı çıkmıştı. 1985'te ise Mısır asıllı Fayed kardeşler 615 milyon sterline firmalan satın aldıklarında ise konu "Tekel Komisyonu"na gotürülmemişti. Hükumet derhal mahkeme kararıyla yayını durdurdu, basılan gazeteler toplatıldj. Yayın yasağı kondu. Ancak yuz bini aşkın gazetenin bayilerde satıldığı, arşivlere girdiği anlaşılıyor. Avustıırya Türkiyelden önce APye üye olabilir BRÜKSEL (AA) Avrupa Parlamentosu Başkanı Lord Plumb, AT Komisyonu'nun Türkiye'nin tam uyeliği konusundakı ilk tavsıye karannı bu yıl sonundan önce açıklayacağını, bu karann parlamentoda tartışümasından sonra konseyin tepkisinin alınacağını ve komisyonun "nihai göriişünü" bu tepkiler ışığında ileri bir tarihte belirleyeceğini açıkladı. Lord Plumb; "Avusturya, Türkiye'den daha önce AT'ye üye olabilir" dedi. Avrupa Parlamentosu Başkanı, Türkiye'nin tam üyeliği tartışılırken Kıbns meselesinin ve din farklılığının gündeme getirilmesinin kaçınılmaz olacağını da söyledi. 1921 nisan tarihlerı arasında Türkiye'yi ilk kez resmen ziyaret edecek olan Lord Plumb, Brüksel'de verdiği demeçte, Ankara'ya götüreceği en önemli mesajın, Türkiye'nin 1992 sonunda gerçekleşecek bü>1ik Avrupa pazanndan payıru alabilmek için şimdiden harekete geçmesi tavsiyesi olacağını vurguladı. TürkiyeAT ilişkilerinin kötüye değil iyiye gittiğini belirten Lord Plumb, topluluk organlan arasmda Türkiye'yi en fazla eleştiren Avrupa Parlamentosu'nun bu tutumunda son zamanlarda, olumlu yönde değişiklikler olduğunu da kaydetti. "Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'nin tam üyeliği tartışılırken, Kıbns sonınu ön planda yer alacak ve karar üzerinde etkili olacakbr" diyen Avrupa Parlamentosu Başkanı, kendisinin bu sırada üye devletlerin bu husustaki görüşlerini tespite çalıştığını ifade etti ve Tüı kiye'ye yapacağı ziyaretten önce Kıbns'a (Rum kesimine) gideceğini vurgulayarak, "Türki>«'nin yanı sıra, diger taraflann tutumunu da ögrenmeye çaiışryonım" şeklinde konuştu. Lord Plumb, Türkiye'nin nüfusunun büyük bölümünün Müslüman olması sebebiyle, bu hususun da tam üyelik müzakereleri sırasında bazı parlamenterlerce gündeme getirilebileceğini ima etti. Avusturya'mn 23 ay içinde AT'ye tam üyelik başvurusunda bulunmasım beklediklerini de açıklayan Lord Plumb, Türkiye daha once başvurduğu için talebinin öncelikle incelenmekte olduğunu kaydetti, "Ancak Avusturya'nın Türkiye'den önce tam üye olması mümkündür" şeklinde konuştu. THY uçağından zorunlu iniş tstanbul Haber Servisi THY'nin tstanbul Zürih seferini yapan Airbus tipi ' Sakarya" adlı uçağı, gösterge tambalarında meydana gelen bir arıza nedeniyle, kalkışından bir süre sonra geri dönerek Atatürk Hava Limanı'na zorunlu iniş yaptı. 86 yolcusu ile dün saat 09.45'le Zürih'e gitmek üzere tstanbul'dan hareket eden "Sakarya" uçağının, teknik kontrol sistemlerini gösteren lambalarda arıza meydana geldi. 5 dakika süreyle havada kalan THY uçağı, bunun üzerine geri dönerek Atatürk Hava Limanı'na zorunlu iniş yaptı. 'Müslümanlar Eski Dışişleri Bakanlarından Hasan Esat Işık, tavizlere karşı uyardv aramıza huzursuzluk getirebilir' BONN (AA) Federal Almanya tçişleri Bakanlığı Müsteşarı Carl Dieter Spranger, ulkede farklı bir din istemediklerini belirterek, "Müslümanlann aramızda j'aşaması huzunuzluk getirebilir" dedi. Spranger, mensubu bulundu1 ğu Hıristiyan Demokrat Parti nin (CDU) gençlik kolları tarafından duzenlenen "Ülkemizdeki Avrupa" adlı toplantısında yaptığı konuşmada, Almanyada çok külturlu toplum istemediklerini kaydetti. Federal Almanya'nın bir göçmen ulkesi olmadığını soyleyen içişleri bakanlığı müsteşan, şöyle konuştu: » "Turk işçilerine serbest dolaşım hakkı (anınamaz. Burası bir goçmen ulkesi değildir. Burada doğup bıiyuyen ikinci ve tiçiincii nesil yabancılann ülkeleriyle bağlan yoktur. Bunlann Alman U)ruğuna geçişleri kolavlaştırılmalıdır. Vabancı sayısımn ive derhal kısıtlanması gerekir. Federal hukumet olarak yabanci işçilerin iilkelerine gönüllii olarak dönmelerini leş\ik edeceğiz." Federal Almanya'da yaşayan başta Turkler olmak uzere AT / üyesi olmavan ulkelere mensup yabancılara karşı katı tutumuyla tanınan içişleri bakanlığı müsteşarının bu sozlerine karşı söz alan Federal hükümetin yabancılar danışmanı Lisolette Funcke, yaptığı konuşmada Spranger'i elestirdi. F.Alman Içişleri Bakanlığı Müsteşarı j | | C O | | Deniz, havuz, kaplıca, ılıca, jacuzzi ve diğerleri... Insanların suyla •••«•••• olan ilişkısi her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor; her geçen gün suyun yarattığı tıbbi mucizelere bir yenisi daha ekleniyor. Fransa'da yayımlanan Le Nouvel 0bservateur Oergısi son sayısında bir "su" dosyası yayımlayarak, özellikle Avrupa'da sağlık ve dinI C y p lenmeye yönelik su kullanımındaki artışa işaret etti. Yeni inşa edilen otellerde, suyla ilgilı bütun birimlerin yer aldığına dikkat çekilirken, psikologların da "insan vücudunu suyun sarmaladığı gibi hıçbir şeyin sarmalayamayacağı" görüşüne yer verildi. Ülkemizde olduğu gibi Batı Avrupa1 da da erken bastıran sıcaklaı, bazen yukarıda görüidüğü gibi acil önlemler almayı gerektiriyor. Davos ruhu Yunanistan'a yarıyor LEYLA TAVŞANOĞLU Türkiye'nin önde gelen dış politika uzmanlarından, eski Dışişleri ve Savunma Bakanlanndan biri olan Hasan Esat Isık'la Türk ABD ilişkilerindeki son durum, Mersin'in konvansiyonel indirim alanına dahil edilmesi için Yunanistan'ın ısran ve Atina ile Ankara'daki son sürtüşmelerin ışığında Davos ruhunun ne olacağını konuştuk. Türk ABD ilişkilerinde çok rahat bir dönem yaşanmadığını vurgulayan Işık, Mersin konusunda Yunanistan'ın ısrarı karşısında NATO üyelerinin takındığı tutum, özellikle de ABD'nin tavrıyla ilgili olarak, "Şu sonuca vanyorum: Mütteflklerimiz için mühim olan Yunanistan'ın, Türkiye'nin zaranna da olsa, arzulannın yerine getirilmesi. Bu vahim bir olaydır" diyor. Işık'ın çeşitli konulardaki görüşleri şöyle: ABD ile ilişki: Turk Arnerikan ilişkileri her zaman nazik ve dikkat isteyen ilişkiler olmuştur. Bunu da size, diğer alanlarda olduğu gibi dış ilişkilerde de sezgileri, tecrübesi, değerlendirmeleri çok yerinde olan tsmet Paşa'yla ilgili bir söz söyleyerek anlatayım. Ismet Paşa derdi ki: Bir devletin yalnız bir büyük devletle hasım olarak yaşaması değil, dost olarak yasaması da bir sorundur. Bunu da kabul etmek lazım. Türk ABD ilişkilerinde laubaliliğe yer olmaması gerekir. îttifak içinde ulkelerin birbirlerine karşı da korunacak artık bir tarafı kalmamıştır diye düşünmek buyuk hatadır. Bu düşüncemi çarpıcı bir hale getirmek için şöyle derim: Topraklar duşmana karşı korunur. Fakat egemenlik, bağımsızlık yalnız duşmana karşı değil, müttefikine karşı da korunmalıdır. Zannediyorum, Türkiye bu alanda gereken dikkati göstermedi. tttifaka evet, bağımlılığa hayır. Bu ilke içinde yürürsek herkesin tahmin ettiğinin aksine ben, Türk ABD ilişkilerinin daha kolay düzlüğe çıkabileceği inancındayım. ABD'yi ısteklerinde tatmin yoluna gitmenin mümkün olacağını zannetmiyorum. Mersin sonınu: Varşova Paktı'nın, Türkiye'nin geniş bir bölümünün mümkün mertebe konvansiyonel sımrlama içinde yer almasında yarar olduğunu düşundüğü lanndan geçmiyor. Yunanistan'ı anlıyorum. Mersin'i indirim alanına sokmak istiyor, çünkü Türkiye Mersin'den Kıbns'a çıktı. Bunu aniıyorum derken, ortadaki durum dengesini anlıyorum. Fakat müttefiklerimiz bize geh'p.'sen de Yunanistan'ı ikna edebildiğimiz ölçüde kabul et' dediği zaman bunu anlamıyorum. O zaman şu sonuca vanyorum: Müttefiklerimiz için mühim olan, Yunanistan'ın Türkiye zaranna da olsa arzulannın yerine getirilmesi. Bu vahim bir olaydır. Türkiye'nin işbirliği, askeri işbirliği ruhu tamamen değişik bir ruh. Yunanistan'ı kayıran. Türkiye'yi afyonlayan bir ruh. Türk ulusunu Yunan kaprislerine alıştırma dürtüsü içinde hareket eden bir ruh gibi gözüküyor. Bunun için bunun bozulmuş olmasından endişe duymuyorum. Bir şey daha var: Bu ruh ortaya çıktığı zaman her ne kadar Yunanistan'dan yana bir ruh ise de, ilk ziyareti yapan, ruhdan zarar gören taraf oldu. Yani Türkiye Başbakanı alicenaplık gösterdi. Ama böyle bir jestin karşı tarafa yüklediği çok kesin yükümlülükler vardır. Bu da, artık kendisinin de ilk fırsatta bu ziyareti yapmasıdır. Tabii ki Yunan tarafı bu ziyareti yan çizdi. Son defa da Yunan hukümeti, 'hayale kapılmayın, seçimlerden once Papandreu Türkiye'ye gelemez' dedi. Bu söylediğim felsefe içinde Türkiye tarafından çok yadırganması gereken bir davranıştır. Çünkü bizim mecbur değilken oraya gitmemiz, artık benim karumca Yunanistan'a Türkiye'ye gelmeme hakkını kaybettirmiştir. Dışişleri Bakarumız, Davos ruhunun devamını sağlayabilmek için Papandreu Türkiye'ye gelmiyorsa da iki başbakanın bir başka yerde buluşması yararlı olabilir diye bir yorum verdi. Bundan çok rahatsız oldum. Benim kanımca Yunan Başbakanı Türkiye'ye gelmeden Türk Yunan başbakanlannın herhangi bir yerde göriişmesi söz konusu olmamalıdır. Biz bunu yaparken Yunanistan lehine çalışan ruha uygun hareket ediyoruz. Fakat benim söylediğim şekilde TürkYunan sorunlarına adil çozümler bulma ruhuna ters davranmış oluyoruz. Yunanistan'a, 'enayilik etme, sen Türkiye'nin üzerine gitmekte devam et, sonuç alacaksın' diye kendi ağzımızdan soylemiş oluyoruz. DU Derneği 2. yıldönümü ANKARA (ANKA) DU Derneği'nin ikinci kuruluş yıldönümü 22 nisanda üç büyük kentte törenlerle kutlanacak. DU Derneği'nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla çeşitli etkinlikler de düzenlenecek. Bu arada DU Derneği, yeni bir Türkçe sözlük oluşturmak için çalışmalarını sürdüruyor. Sözlük kolu çalışmalarmın ilerlediğini belirten DU Derneği Başkanı Prof. Dr. Cevat Geray, Türk DU Kurumu'nun 51 yılda geliştirdiği ve yedi kez bastığt Türkçe sözlüğün paralelinde bir sözlük yayımlamakla derneğin büyük bir görevi yerine getireceğini söyledi. ABD: TürkABD ilişkilerinde ittifak içindeki ulkelerin birbirlerine karşı da korunacak bir tarafı kalmamıştır demek büyük hatadır. Türkiye bu alanda gerekli dikkati göstermedi. D a v o s ruhn: Davos ruhu Türkiye'yi afyonlayan bir ruh. Türk ulusunu Yunan kaprislerine alıştırma dürtüsü içinde hareket eden bir ruh gibi görünüyor. bir gerçek. NATO açısından bakılırsa Türkiye toprakları ne kadar az sınırlı silah bölgesine dahil edilirse o kadar avantajlıdır. NATO devletlerinin hiçbir tanesinin, Sovyetler'in kabul ettiğinden daha geniş bir bölgenin bu sımrlama bölgesi içine dahil edilmesini istemekte bir çıkarı yoktur. Böyle olduğu halde Sovyetler Birliği, 'Mersin, sınır dışı bölgede kaiabilir' diyor. ö t e yandan NATO içinde buna itiraz ediliyor. Bunu da anlayacağız. Çünkü Türkiye ile Yunanistan birbirlerine baktıkları zaman NATOVarşova Paktı akılnasıl sürdürülecektir? Ve bundan bir tehlike anında neler umulabilir? Işte, ABD'nin yeni başkanı Bush da öteki liderlerden daha değişik bir görüşte olmadığını ilk uygulamalarında daha henüz bir icraat yaptığı soylenemez. Ama bu son Mersin meselesi de bunu gösteriyor. Bunu ABD'nin isteklerine boyun eğmeyi, isteklerine uyabilmeyi, dış politikasının temeli halinde değerlendiren bir zihniyetin ürunleri olarak değerlendirmek daha doğru olur. Davos ruhu: Bu, işaret ettiğimiz Davos "Görev bize devirteslim edilmedi.'.." N. Sozen
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle