25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 NİSAN 1989 CUMHURİYET/ 9 Özellikle son dönemde gelişen kendiliğinden işçi hareketleri sendikacıları zorluyor Rasif eylemlere aktif katılım nereye gidiyor? Haprlavan: ŞÜKRÂN KETENCİ Pasif eylemlennı aralıksız surduren işciler. kendtlermı bıraz daha yoksullastıracak yenı bır suzleşme ıstemıyorlar Hukumetle sendıKatarmın I greve gıtmek istedıklerını söyleyen bınlerce Tekel ve ÇayKur ısçısı, Tek Gıdals Sendıkasının onunüe goster yapıyorlar Yukarıöan Tek <endılerinden habersız anlasmalann'dan kaygı duyduklan ıcın de bu doğruituda da bır dızı eylem Koyuyorlar. Işte kötü söziesme yerine j Gıdals Baskanı Orhan Balta megafonla işçiyı satmanın söz konusu olmadığını anlatmaya calışıyor Fotoğraf Oenız Topaloğlu İşçi Özal hükümetleri işçi hakkına karşıt Anayasa ve yasalardan gelen ve özgürlük istemlerini, yasa deçok yönlu yasaklann varlığı bilin ğişiklik istemlerini yok saydılar. modeli ısrarla sürdürerek ve se de, 1984'te sivil iktidar yöneti Sadece ve sadece dıştan gelen bassendikacılardan gelen her türlü minde, yeni sendikal düzene, sen kılar Özal hükümetini zorladı. dikacılar umut içinde girdiler. diyalog çağrısına kapıyı kapayarak, AT'ye iiyelik girişimde bulunan Her şeye rağmen toplu pazar Özal hükümetleri, uluslararası lık duzenıni kendilerı yöneteeek sendikal kunıluşlann Türkiye'deyasalara ilişkin değişiklik istemlerine lerdi. Sivil iktidara dertlerini da ki sendikal haklara ilişkin karşı çıcje kulakları tıkadılar. ha kolay anlatabıleceklerini, ya kışlarına aldırmazlık edemediler. salardan çok İşçiler, yıllar geçip her yeni sözlesme tebileceklerinizorlamrlarsa duzel Uluslararası Çalışma Örgutu'nde düşünüyorlardı. (1LO) bu kuruluşların şikâyetleri DİSK'in başına gelenlerden son ile bağlantılı Turkiye'nin çok zorile yoksullaştıkça, parlak eylem 12 programları geleceğe yönelik planlar ra Turklş'e bağlı sendikalargel lanması gündeme gelince, Özal Eylul sürecini, başlarına bir iş hükümetleri ILO'ya "taahhut" meden, kapanmadan atlattıklan mektupları vermeye başladı. ILO Jçitleleri oyalayamaz oldu. için kendilerini başarılı göıüyor ilkeleri ile çelişen hak kısıtlamalardı. Ayrıca da toplusozleşmesiz larının kaldırüacağına söz vererek İşçi sendikadan umut kesince, kalmamak için DlSK'ten gelen iş ILO'yu iki yıl oyalamaya çalıştı sendikasından vazgeçmeden çilerle uye sayıları onemli ölçude 1988 mayıs ayında da ILÖ için sendikacıyı zorlayarak arayışlar içine kabarmıştı. duzenin nasü dar "makyaj" niteliğinde yasalard; Yeni sendikal bazı değişiklikler yapıldı. Ancak girdi. Topluca viziteye çıkmak gibi bir çember varattığını çok çabuk kamuoyunda " makyaj bile degil. öğrenmeye başladılar. 1984'ün çirkin mak>aj", "göz boyama" "pasif eylemler" böyle başladı. ortalannda, toplusözleşme masa olarak değerlendirilen bu değişik fırun, sendikalarının sendikal hak Özal iktidan her uygulaması ile işçilere yeni yeni haklar kaybettiriyor, uyguladığı modelin ürünü enflasyon arttıkça, işçinin yoksullaşması da artıyordu. Şevkel Yılmaz'ın deyişi ile "ayakkabının dar gelmesi" ile işçi tabanda zorlandıkça, sendikacılar da arayışlar içine girdiler. Turkİş tarihinde ilk kez. partıler ustu politikadan vazgeçildi. Türkİş ve uyesi sendikalar Özal hukümetinin karşısında, ANAP karşısında tavır aldılar. Seçimlerde ve referandumlarda ANAP karşısında kampanyalara katıldılar. Gerek politik platform ve kamuoyu oluşturmasına, gerek toplu pazarlık masalarına, gerekse yasa değişikliği istemlerine yönelik olarak, Turklş'in "eylemleri" gündeme geldi. Her üç alanda da zaman zaman çok etkili, zaman zaman da tümü ile durdurulan "evlem" programları uygulandı. Sendikayı toplu pazarlık masasında var eden grev hakkına yönelik yasaklar zinciri, grevin anayasa ve yasalardaki yasaklamalarla "işvereni toplu sözlesme masasında anlaşmaya zorlayıcı, caydıncı" işlevıni yitirmesi, sendikac\da "grev korkusu" gelıştirdi. Aslında koşullar uygun duşmediğinde, yasaklamasız duzende dahi uzadığında, işçi lehine değil, aleyhine bir silaha dönüşebilecek ve do|al olarak işçi, sendikacı için hem vazgeçilemez, hem de urkulen bir silah olan grev, ulkemizde nerede ıse bir umacı oldu. Bunda elbetıe 12 Eylul doneminin, grev hakkırun kullanılmasıru adeta MarksizmLeninizm ile özdeş bir araç olarak göstermeyeçalışan, insanların bilinçaltına işleyen kamuoyu yönlendirmelerinin, koşullandırmaların da payı büyüktu. 1984'un ikinci yarısında sendikalar grev hakkını sadece çok kuçük baa iş yerlerinde denemeye kalkıştılar. Ekonomik bakımdan dayanıksız, doğal ola' rak başarı şansı az küçük işyerlerinde yapılan denemeler, yasalann yasaklamalar zinciri içindeki olumsuzluklarını daha da açığa çıkardı. Gerçi yasalann çarpıklığı, haksızlığı sergilendi. Ancak bir yandan da grev korkusu büytıdü. Aysan'da kırılan bir grevi üzerine Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'in, "Bu yasalarla grev yapma\a kalkışan enayidir" sözu hâlâ kulaklarda. Sonuç olarak sendikalar grevden iyice korkiular, yasalarda var olan kısıtlı grev haklannı dahi kullanmamayı yeğlediler. İş öylesine ileriye vardınldı ki, ku Açhk korkusu grev korkusunu bastırınca... 12 Eylül'den bu yana grev hakkı larındaki uyuşmazlıklar biriktikçe, bir yandan da yeni yeni yasalann maddeleri içinde gizli yasakları algılanmaya başlanmca, yakınmalar da gelişti. Böylece yeni sendika düzeni biçimleyen hukuk düzeninden, yasalardan yakınmalar, henüz yasalann bütün maddeleri uygulamada kullanılamadan başlaıruş oldu. olan güven bunalımını arttırdı. Işçı, sendikacının hakkını koruyacağına ilişkin inancını giderek yitirdi. Makyaj yasa değişiklikleri öncesi en son 1988'in baharında çok hızlandırılıp, ardından tümden kesilen eylem programı "güven bunalımını" ıyice pekiştirdi. Çalı>ma Bakanı İmren Aykul'un ILÖ için hazırlattığı yasa d>.ğişikliklerinde ciddi tek hak getirıci gibi gorulen madde, profesyonel eski sendikacıların seçilme haklarının uzatılmasıydı. Başka hiçbir ciddi hak gelmezken ve de seçilme hakkına ilişkin yasa maddesindeki smırlama kalkmadan sadece geçici madde değişikliği ile eski sendikacıya seçilme hakkımn gelmesi, sendikacılar açısından bir talihsizlik oldu. işçi aynı tarihlerde eylemlerin durdurulmasını, sonra nerede ise bir ytla varan bir sure, sendikacıların adeta sendikal faaliyet yapmamış olmasını Işverenin dayattığı yasak listesi İşverenin isteği üzerine "milli tip" denilen ülke çapında örgütlü sendikalar dışındaki örgütlenme modeli yasaklandı. Sendikacıların siyasi parîilerde görev alması ve ilişki kurması da yasaklandı. SENDİKALAR Y4SASI"M)A Sendikal yasalarda "iş çevreleri \e işverenlerce yapılması onerilen değişiklikler" hemen hemen lumu ile \e çoğu kez aynı kelimelerle Milli Guvenlik Konseyi tarafından çıkartılan yasalara yansıdı. 2821 sayılı Sendikalar Yasası'na yönelik işveren Lsteklerinin başlııalan şo>ldi • tşverenler, sendikalara "uye olmanın ve uyelikten çefcilmenin" noter aracılığıyla yapılmasını istiyorlardı. Yasa aynen bu yukumlüluğu getirdi. • Işverenlere göre sendikalar Turkiye çapında faaliyet gostermek amacıyla kurulmalıydı. Ö>le oldu. Kısaca milli tip dediğimiz sendika dışında örgütlenme modeli yasaklandı. • işverenler sendikaların kurulmasına ilişkin temel ilkelerin, sendikaların ana tuzüklerinde yer alacak hükumlerin yasada gosterilmesini istiyorlardı. İstenen duzenlemeler yasada yapıldı. • İşverenler, sendikaların idari ve malı denetımden geçirılmesini istiyorlardı. Yasa, sendikaların özerkliğini zedeleyen, snasi iktidarın mudahalesine olanak veren bır duzenleme getirdi. • İşverenler sendikaların butun defterlerinın noterden tasdikli olmasını ıstiyordu. Yasada da oyle oldu. • İşverenler sendikaların \apacağı eğitimın mesleki eğitime yonlendirilmesini istiyordu. Yasa da aynı yonlendırmeyi eetırdi. • En onemli sendikal yasaklamalardan biri olan sendikaların siyaset yasağına ilişkin madde duzenlemesi, aynen ış\erenlenn istediği gibi yasaya geçti. • İşverenler sendika yoneticilerinin siyasi partilerde göre\ almalarının yasaklanmasını istemişlerdi. Yasa, bu yasaklamayı getirdi. • Işverenler sendikalarla deTneklerin birbirlerine mali yardımda bulunmalannın yasaklanmasını istijordu. Yasada bu ısteme uygun duzenleme geldi. • Işverenlere gore sendikalar yasadışı olayları onlemeye yön«lık onlem almalı \e uyelerinin yasadışı eylemlerinden sorumlu olmalıydılar. Yasada buna yönelik birçok duzenleme geldi. • işverenler sendika temsilcilerine ilişkin bazı kısıtlamalar istiyorlardı. Istenen bazı kısıtlamalar yasaşa da girdi. • Iş\erenler işkolları sayısının azaltılmasını istiyorlardı. Bu isteğe uygun biçimde işkolları azaltıldı ve yasa içinde belirlendi. • tşverenler üyelik aidatlarının tavanla sınırlanmasını istemişlerdi. Uyelik aidatları yasada tavanla sınırlandı. • İşverenler konfederasyonların "checkoff" sistemi dışında tutulmasmı "checkotT'tan yararlandırılmanın kısıtlanmasını istediler. "Checkoff" sadece toplusozleşmeyi imzalayan sendikanın yararlanabileceği bir sistem olarak yasada \eniden düzenlendı. Diyalog kurulamıyor Yapısı ne olursa olsun, her siyasi iktidarla, her hükümetle içli dışlı olmaya, kapalı kapılar arkasında iş kurtarmaya alışkın profesyonel sendikacılar, Özal iktidarında alışkın olmadıkları bir tablo ile karşı karşıya kaldılar. Daha önce sermayeden yana butün iktidarlarında sendikacılarla ilişkileri iyi tutma eğilimine karşılık, Özal hükumetinin seçtiği modelde, işçi haklarında taviz yoktu. Bunun sonucu olarak da sendikacıların bıkıp usanmaksızın, umutla denedikleri diyalog çabaları bir işe yaramadı. Özal hukumeti ile Turkİş ve sendikalar arasında, sendikacıların umdukları diyalog kurulamadt. Sendikacılar ister istemez, bir yandan yasalar, bir yandan da hukumetin tutumundan yakınan ve hızla, giderek sertleşen demeçler vermeye başladılar. "Bu yasalarla toplu pazarlık yapılamaz. Özgiir sendikalaşma ve grev haklarının varlığından söz edilemez" yakınmaları, birkaç ay içinde yasa değişıkliği istemlerine donuştu. Turklş ve üyesi sendikalar ve de tüm bağımsız sendikalar ile konfederasyonlar, uygulanmaya baslanmalan ile birlikte yeni sendikal düzenin temel sendikal hak \ e özgürlüklere karşı olduğu çıkışını yaptılar. O tarihten bu yana zaman zaman etkili ve yoğun kampanyalar ile yasa değişikliklerini gundeme getirdiler. Istemlerıni sayısız kez, ılgili olabilecek butun merkezlere, başta hükümet ve Meclis ile muhalefet partileri olmak üzere ilettiler. Özal hukumetleri işçi haklarında hiçbir taviz vermeden, işçi hakları karşıtı olarak uyguladıkları model içinde, sendikacıdan gelen her tur diyalog çağrısına kapı kapadıklan gıbi, yaialara ilişkin yakmma ve değişiklik istemlerine de kulak tıkadılar. Turkiye işçi sını çuk iş yerlerinde işveren hiçbir şey vermediğinde anlaşma yap^mayan sendikalar, önce grev karan alıp, sonra da işçilerine grev oylamasına gitmeleri ve "hayır" demeleri yolunda telkinde bulundular. Sözleşmeler hak kaybı getirdıkçe, ister istemez aslında işçide de en az sendikacı kadar yaygın olan grev korkusu kırılmaya başladı. "Havlu alma" ile hak alınamayacağı tezinin sahipleri öncelikle olmak uzere, daha çok sosyal demokrat grup ve bağımsız sendikalar. küçük iş yerlerinden büyüklerine doğru uzanan grev hakkı kullanımlannı başlattılar. 17 senelik Tekel işçisi Zeynep Ökerek, "160 bin lira alıyorum Onu da ancak mesaiye kalıp alabiliyomm" diyor likler. ne ILO düzeyinde Turkiye'nin durumunun düzeltilmesine yaradı, ne de işçiler için çok kısıtlı da olsa bazı haklar getirdi. Sendikacılar siyasi iktidarlarla "diyalog", uzlaşma, anlaşma, umutlarını hiç yıtirmediler. Eylemleri bir sertleştirip bir durdurarak, hep anlaşmaya çabaladılar. iktidar ise onları yok sayan, aldırmayan ve bildiğıni okuyan polıtikalarını surdurdu. Bu arada özellikle toplusozleşmelere yönelik birlikte hareket, direnme konusunda Turklş düzeyinde alınan kararlar hep sendikalar tarafından çiğnendi. Sendikalar hem greve. hem de YHK'ya gitmekten çok korktular. Hep son dakikada kendılerine göre, iyi olduğunu duşundükleri noktalarda bir yerlerde, herkesten kaçınrcasına sözlesme imzalamayı yeğlediler. buna bağladı. Hele de eylemleri gerçekte durdurmuş gorulen, geçen yılın sözleşmeleri için hukumetle varılan anlaşma, geçen yılın aşırı enflasyon artışı karşısında anlamını yitirince... İşte boylece işçi, sendikadan umut kesince, sendikasından \azgeçmeden, sendikacıyı zorlayarak arayışlar içine girdi. Pasif eylemler böylece gelişti. Pasif eylemlerin yeni donemin \e yeni koşulların bir urunu olduğu Petrolİş'ın biı çahşması ile de çarpıcı biçimde ortaya çıkıyor. Petrolİş Sendikası'nın yaptığı araştırmaya göre geçen yıl gundeme gelip gelişen pasif eylemlere toplam 2.5 milyon işçi katılmış. 12 Eylül öncesi en çok pasif eylemin olduğu bilinen 1979 yılında ise DISK araştırmasına goıe Türklş'e bağlı işçiler de dahil pasif eyleme katılım 139.918 idi. Tabii son bir haftada geçen yılın re.orunun da kırılmış olması gerekiyor. Gunumuze kadar çok büyük ış yerlerinde çok onemli grevler hıç yaşanmadı. Ancak birçok onemli ve başarılı grev de yapıldı. Grev hakkının kullanılamayacağı ve mutlak başarısızlıkla sonuçlanacağı tabusu, korkusu herkes için geçerlı olmasa da kalktı Oncekı yılların Petrollş, DeriIş, Ağaçİş, Otornobiltş, Laspetkimlş denemelerinden sonra eeçen yıl işçiler artık kotu sozleşmelerin imzalanmaması, gerekirse greve gidilmesini istemeye başladılar. SEKA işçisinin aylar süren ve sendikadan hiç ücret almadan yurütulen grevi ve daha önce uygulanan bütün grevierin uzun sureli olarak yaşanmasının, gerçekte grev korkusu yaratması gerekiyordu. Oysa ücretlerdeki daha hızlı duşme, katlanan yoksullaşma ve bunun devam edeceği korkusu, kısacası "açhk" korkusu, gre\ korkusunu aşmışa benzıyor. Yaşam beklemiyor Anayasa ve yasalardan gelen yasaklar zinciri işçiler ve sendikacılar için onemli bir engel olarak yerli yerinde duruyor. Uzun yıllar daha işçileri, sendikacıları rahatlatacak, yasa değişikliklerinin gerçekleşebileceği de beklenmivor. Kaldı ki temel sendikal hak kısıtlamalan anayasadan kaynaklanıyor. Parlamento çoğunluğuna bağlı anayasa değişikliği olmadan işçilerin, sendikacıların dar hukuk çemberinden kurtarılmaları olasılığı gorülmüyor. Sendikacıların "Bu yasalarla işçi hakları savunulamaz" yakınmalannın, zaman içinde yaşam zorlarken bir anlamı ve etkinliği kalmadı. İşçiler sendikacılar eli ile bağıtlanan her yeni sözlesme ile hem yoksullaşıyor, hem de hak kavbediyorlardı. Bir yandan da Grev erteleme ve YHK engeli TOPLl PAZARLIK VE GREV U)h.\\T YVSASFNDA 2822 sayılı Toplu Pazarlık ve Grev Lokavt Yasası'na yoneliU işveren isleklerinin >asa\ı biçimlemesi ise şö>le: • işverenler işçi sendikalarının işkolunda çalışan sigortalı işçi sayısının belirli bir oranını temsil etmedikçe toplusözleşme yapma> a ehil olmalarını istemiyorlardı. Yasa pek çok sendikanın toplusözleşme \apma hakkını elinden alan işkolunda r ol0 \e işyerinde ro5O artı bır oranda orgutlu olma koşullarını getirdi. • İşverenler tek sözlesme istediler. Yasa aynı dönem için birden fazla sozleşme yapılabılmesinı yasakladı • Işverenler grup sözleşmesine \e işletme sözleşmesine olanak veren bır sUtem ıstediler. \asa her ikı ı>teğe de uygun duzenleme getirdi. • İşverenler sozleşme çağrısırun bir tak\iıne bağlanmasını ı^ıediler. Bu istekleri yasaya girdi. \\m şekilde sozleşme teklıfi verilmesi ve muzakereler için de tak\im istediler. Ve >a>,a da bu ıstenen toplu sözlesme duzenıni takvime bağlayan kısıtlamalan getirdi. kapsam dışı personelin dayanışma aidatı ödeyerek sozleşmelerden yararlandırılabilmelerıni istediler. Yasa bu isteği de avnen gerçekleştırdi. • İşverenler grev ve lokau \asaklarının genişletilmesini istediler. Yasa koyucu bu isteğin gereğini verine getirdi ve istenen genişletilmiş grev yasakları yeni duzenlemeniıı içinde yer aldı. Bu kadarla da vetinilmedı. geniş bir de "geçici yasaklar" düzenlemesi getirildi. • İşverenler grev ertelemesinin genişletilmesini ve erteleme sonrası yenıden gre\ hakkının doğmamasını, uyuşmazlığın YHK1 ya gitmesini istediler. Yasa, av nen onların istediği gibi duzenleme getirdi. • îşverenler hak uvuşmazlıklarında grev yasağı istediler. Yasa bu isteğe de uydu. • İşverenler menfaat grevleri için de yargının tedbir voluyla durdurulabilmesini, makul siıreyi aşart grevierin kaldırılabilmesıni istediler. Yasaya istenen değişiklikler girdi. • İşverenler grevin başlama tarihinin ışverene onceden bıldırilmesıni, grev kararlarının belirli bir sure içinde kullanılmasını. daha sonra kullanılamanıasını istediler. Grev haVkı ıçın çok oncnılı vc ışlcvinı zcdclcyen bu kiMtlanıalaı da avnen vasalaşlı. Güven bunalımı İşçiler yıllar geçip her yeni sozleşme ile yoksullaştıkça, parlak eylem programları, geleceğe yönelik programlar, işçiyi oyalayamaz oldu. Hele de bir canlandırılıp bir bıçak gibi kesilen zikzaklı eylem programları, giderek zaten var StRMIk Toplusözleşme düzeninde 196380 yılları arasında söz sahibi olan işçi sendikaları, işçi çoğunluğun eğilimine bağlı olarak "seyyanen" denen doğrudan saat ücretlerine yansıtılan ücret sistemine ağırlık vermişlerdi. İşçi uye çoğunluğun eğilimİerı ile bağlantılı, biraz da donemin vergi sisteminın urünü olarak sosyal haklar ve kıdem tazmınatı geliştirilmiştı. İşverenler özellikle I970sonrası yıllarda bu sistemden yakınraaya başladılar. Grup sozleşmelerinin ve işveren sendikalarının etkinliğinin gelişmesi ile bağlantılı olarak işverenlerin çalışanlar arasında ucret farklarım arttırmak isteyen sistemlen gundeme geldi. işçi sendikaları iş değerlendirmesinin gündeme geldiği bu sistemlere direnmeye çalıştılar. Ancak bazı işkollarında bu direnme, grup sözleşmeleri çerçevesinde 12 Eylül oncesinde de kırılmıştı. 12 Eylul sonrası ise sistemler altüst oldu. YHK uç yılhk çalışma doneminde bazı işçi grupları için 4 Daha verimli ve ucuz işçi yılı, bazılan için de 5 yılı kapsayan, yınelediği sözleşmelerde uyguladığı yuzdelı sistemle, ucret dağıhmında baslangıcı yüksek olanlar lehine buyuk farklılıklar yarattı. YHK bir yandan ücretleri yuksek bulunan işyerleri için ilke kararlarının da altında zam vererek, eşitlemeye gittiğini söylerken, yuzdeli zam sistemi ile diğer yandan aynı işyerlerinde çalışanlar arasında buyuk farkhlıkları yarattı. Sonuçta YHK döneminde işçiler genelde hep enflasyon altında kalan ucret artışları ile hep yoksullaşırlarken, bır yandan da duşuk ucretli çoğunluk, oranlı zam sistemi nedeni ile çok daha boyutlu olarak yoksullaştı. 1984 başında önce TİSK ve tum işveren sendikaları ilke kaıarları ile işçi sendikalarının karşısına çıktılar. TİSK'in ücrçtlere yönelik ilke kararları arasında ış değerlendırmesı sistemi onemli bır yer alıyordu. Bu yeni sisteme geçişte, işverenlerin yıllardır ozlemini çektiği kilit noktalarda yuksek ucretler, çoğunluğa düşuk ucret sisteminde, çoğunluk ayrıca bir kez daha onemli kayıplara uğradı. Sozleşmeler açıklanırken hep kademelere yapılan zam oranları verildiğinden yazılı metinlerde parlak tablolar ortaya çıkıyor. İşçi, bordrosunu alınca ancak şoka uğı uyordu. Bir yandan da geçmişte de var olan bir eğilim, işçi psikolojisine de uygun duştuğü için surdurüldü. Ücret artışları hep ağırlıklı birinci yıl uzerine verildi. İkinci yıllar duşuk tutuldu. İşçi ilk anda alacağını ve farkları hesapladığı için ilk yıl zammımn eski ücreti üzerine parlak gorüntusü sözleşmeler sonrası tepkiyi azaltıyordu. Oysa bu bırıncı yıl artışlarında genellikle sozleşmeler geç imzalandığından, tum sosyal ödemeler sozleşme imza tarihi sonrası işlediği, farklar sadece ücretler için geçerli olduğundan, işveren yanına bu da kâr kalıyordu. Bir de farkların genellikle sonra ve tak işveren kesiminin 12 Eylül sonrasında yarattığı sistemin sonucu: 1/.0 120 İOU 60 60 VERIMLİLİKREEL UCRET ENDEKS! sitlerle odenmesı işçi aleyhine yine istatistiklere girmeyen artı bir kayıp oluyor. Aynı şekilde ikinci yılların düşuk ucret artışlarmın ya da sozleşme farklarının sonradan fark olarak verilmesi de hep işçi aleyhine, istatistiklere girmeyen, görunmeyen kayıplar olarak işliyor. İşverenlerin 12 Eylul sonrası toplusözleşme düzenini tek yanlı belirleme gucünü elde etmeleri ile gelişen sistemde sonuç olarak çalışanlar arasında genel yoksullaşma dışında çok büyuk ucret farkhlıkları doğdu. Ancak bu sanıldığının aksine işyerlerinde verim düşurucü değil, verim arttırıcı rol oynadı. Bundan yuksek ücretlinin denetiminde duşuk ücretlinin daha çok çalıştırılabilmesi yanında, geliştirilen ucretten çok prime ağırlık veren sistemlerle işçinin uzerindeki baskılarla daha çok çalışmaya zorlanmasının da buyuk paylan oldu. Daha çok ucuza ve çok daha verimli bir işçi tipi yaratıldı. Aenmlilık .TQQ[ LCT2 19eu I9S5 198C 1987 Uygulanmakta olan politıkaların çalışanların gerçek gelırlerınde yol actığı asınma, ıstatistiklerde oynanan • ak yonlu oyunlara rağmen. devletın resmı raporlarında bıle yer alıyor 198487 donemını kapsayan dört yılda kamu kesımı ücretleri yüzde 25 6 oranında gerılemıştır Aynı dönemde emek verımlılığı ise sureklı artmıştır • İşverenler Uzlaştırma kurulu'nun kalkmasını, aıabuluculuk sisteminin gclınesinı ıslivorlardı. Öyle oldu. • İşverenler tc>nıil uygulaması istiyordu. Islcdıklerine uşgun • İşverenler grev oylaınası ı>ıevasal duzenleme de geldi. • İşverenler sendikası/ ışçilcılc dı. iMenıleri vasa\a cırdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle