25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 20 NtSAN 1989 Ayakta tedavi ileboy uzatma ANKARA (AA) Ünlü Sovyet ortopedi uzmanı Ord. Prof. Dr. Gavrirl A. İlizarov, geliştirdikleri acısız ve kansız yöntemlerle iusan boyunu uzatabildiklerini ve şekil bozukluklannı giderebildiklerini söyledi. Sovyetler Birliği'nde "biiyücii" diye anılan tlizarov, Ankara'daki Sovyet Büyükelçiliği'nde düzenlediği basın toplantısında, çoğu kez ayakta uyguladıkları tedavi yöntemlerinin, tedavi süresini ve aşamalarını birkaç misli azalttığını bildirdi. İlizarov, yalnız kırıkçıkık vakalarmda değil, onkoloji ve hematoloji gibi dalları da kapsayan 600'ü aşkın tedavi yöntemleri bulunduğunu ifade ederek, yöntemlerinin, doğadan ahndığını ve dokuların geliştirilmesine dayandığını belirtti. 11 yeni turizm merkezi ANKARA (UBA) Bakanlar Kurulu, 11 yeni turizm merkezi belirlerken İstanbulBeyoğlu (Ege Bahçesi) turizm merkeziyle, Milas (Akb'ük) turizm merkerini iptal etti. Bakanlar Kurulu'nun yeniden belirlediği 11 turizm merkezi sunlar: 1 KayseriErciyes (kış sporları turizm merkezi), 2 KütahyaHıca (Harlek kaplıcası turizm merkezi), 3 KüUhyaSimav (Eynel kaplıcalan turizm merkezi), 4 îstanbnl (Barbaros Evleri turizm merkezi), S MersinKancık (turizm merkezi), 6 Mersin («Mellec turizm merkezi), 7 Mersin (Ortaburun turizm merkezi), 8 Mersin (Ovacık turizm merkezi), 9MuğlaMarmaris (yat limanı turizm merkezi), 10 SamsunHavza Y o n İ R o n a i l l t Renaulfnun yeni modeli Renault 19 Chamade, mayıs ayında piyasaya çıkıyor. (25 Mayıs Termal Tesisleri turizm • C l l i r l C l l C l U l l /\ v r u p a pazan jçjn üretilen otomobilin değişik versiyonlarının fiyatları 19 ile 27 mil merkezi), 11 SinopAkliman yon TL. arasında değişiyor. (Fotoğraf: AP) (Hamsilos turizm merkezi). I l i r İ l l İ O R a l l h 2 I C t 9 Amerikantelevizyondızilennden "I Love Lücy'mn sevilenyıldızı Lucıllie U l b l l l l C D « l l l i a o U I ga|| jtajp k n Z j g e Ç j r ( jj 9 martta Akademi Ûdullerinin dağıtıldığı törende Bob Hope ile birlikte göruJen Ball'ın hastaneye kaldırılrj>öı, durumunun ciddiyelini koruduğu bildiriliynr. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERİN DEVAMI hazırlanan iddianamede. dört gencin içinde bulunduğu yabancı plakalı otomobile köprünün üzedürjüğü Başbakan'ın emrinde değil mi? Emrinde. Öyleyse. Başbakan, kendisine karşı girişilen bu suıkastın ar rinden ve karayolunun yanlarından otomobil geçerken ateş edilkasında kimler var, bunları MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü diği belirtiliyordu. Kartal Cumhuaracılığı ile ortaya çıkarmalıdır. riyet Savcı Yardımcısı Cemal Ça8u karanlık güçier, Özal Başbakanken ortaya çıkarılmazsa, kar tarafından ifadeleri alman sayarın bu konular hiç araştınlmaz. ruk polisler de bu yolda ifade ver1980 öncesi, karanlık dosyalarla doludur. mişlerdi. Bu durumda, otomobiCinayetler, toplukınmlar, patlayan bombalar, cinayetlerde kulle ateş mesafesinin 35 metreden lanılan ordu malı tabancalar, 1 Mayıs 1977'deki o kanlı olaylar, 2530 metreye kadar bir alan içeipekçi cinayeti ve çoğu NATD ülkelerinde üretilip Bulgaristan risinde olduğu varsayılıyordu. yoluyla Türkiye'ye sokulan binlerce silah ve milyonlarca mermi. Haklarında dava açılan ve sanık Bir örnek verelim: olarak yargılanan polisler, 12 1970 yılı ocak ayının 25'inci günü Ankara Devlet MühendisEkim 1988 günü verdikleri ifadelik ve Mimartık okulu öğrencileri üzerine bomba atılmıştı. Bomba lerinde otomobile nerelerden ateş Amerikan yapısıydı. "Füze M2 Hat Bil1131 253" sayılı bomba, sttiklerini şöyle anlatmışlardı: ordu malıydı. • Hüseyin Demir: Ben de köpBu bombalı saldırının ardında kimler vardı? Bu bomba, narünün bulunduğum İzmit yönünsıl olmuştu da sağcı teröristlerin eline geçmişti? den tstanbul yönüne geçtim ve Bu gibi konular hep karanhkta kaldı. köprünün tam altından geçmekDGM savcılığı, Kartal Demirağ adlı ülkücünün ardında bir ör te olan otoya elimde bulunan zimgüt bulamadı. Saldırı, en azından hukuk açısından bir "birey metii I4'lü tabir edilen Browning sel eylem" olarak kaldı. marka silah ile otonun üst kaporDemirağ'm arkasında kim var? Bu konuda bir ipucu ele geç tasına doğru, şimdi bilemeyecemiş değil. ğim miktarda ateş ettim. 1977 secimlerinde Başbakan Süleyman Demirel, ana muha• Ali Çetkin: Oto bizi geçti, ben lefet partısi lideri Bülent Ecevife bir mektup göndererek, Takde MP5 K marka silahla otonun sim Alanı'nda kendisine bir suikast düzenleneceğini bildirmiş; gerisinden, otonun lastiklerini heEcevit de bu mektubu açıklayarak Taksim Alanı'nda görkemli def almak suretiyle tahminen 10 bir toplantı düzenlemişti. Ecevife Çiğlı Havaalanı'nda bir suikast girişimi daha olmuştu. Ecevit, Başbakan koltuğuna oturduktan sonra ne Demirenn (Baştarafı 1. Sayfada^ mektubunda sözü edilen ofayı araşbrdı, ne de Çığfi olayının üzerilmesi düşünülen eski bakanlar rine gidebildi. Hüsnü Doğan ve Yusuf Bozkurt Bu iki olay da boylece karanlıklara terk edilmiş oldu. Özal, ANAP Genel Başkan YarDemirel'e, CHP Genel Başkanı Ecevıfe bir suikast girişimi dımcısı Metin Ciinlere'ye yardım olacağını bildiren kimdi? etmekten vazgeçtüer. Ardından Büyük olasılıkla MİT. Peki MİT bu konuda hangi bilgiye ve ANAP ve hükümet işlerinde etkili hangi belgeye dayanıyordu? olduğu belirtilen Başbakan'ın karTabii, bunları bilmeye olanak yok. desi Korkut Özal da Nokta DerEmniyet Genel Müdühüğü'nden geçen yıl emekli olan, dü gisi'ne geniş bir demeç vererek özal'ı eleştirdi. Bu eleştirilerin de rüstlüğü ile tanınan, Ecevife çok yakın bir deneyimli emniyetçi, Ecevife karşı düzenleneceği söylenen suikast girişiminin Al Başbakan'ın gerçekleştirdiği değiman gizli istihbarat örgütü Türkrye sorumlularından Dr. Kannapin şikliklere tepkiden kaynaklanmadığı, tersine "Hanedan görünlütarafından bir sağcı gazete patronuna bildirildiğini, bu patronun dadurumu eski cumhurbaşkanlarından Celal Bayar"a yan siinü silme çabasının devamı sıttığını, Bayar'tn da konuyu hemen Demirel'e ilettiğini anlat olduğu" öne sürüldü. Aynca Senıra özaJ'ın genel başkanlıgını yapmıştı. Federal Almanya'daki ülkücülerle içli dışlı olan Dr. Kannapin tığı Türk Kadınını Güçlendirme Vakfı'nın çalışmaları azaltıldı ve geçen yıllarda öldü, Bayar da öldü. Geriye iki tanık kaldı: "Türk Kadını" Gazetesi yayınına Demirel ve sağcı gazetenin patronu. ara verdi. Bu sağcı gazete patronunun adını yazmıyorum, biliyorum ki ANAP'ın siyasi yelpazedeki yeri olayı doğrulamaz. Demirel ise MİT ile ilgili bir açıklama yaprnaz. konusunda Dışişleri Bakanı MeCüneyt Arcayürek'm "Darbeler ve Gizli Servisler" adlı kitabı Yılmaz'ın hazırladıgı raporla sut nı bir solukta okurken bu konular ve bu bilmecelere kayıyor in başlayan tartışmanın, ANAP sanın aklı ister istemez. TBMM grubunda yerel seçimler Dr. Kannapin, Federal Alman gizli istihbarat örgütü BDN'nin konusunda yapılacak genel görüşkilit adamlarından biriydi. BDN, Hitler ordusu generallerinden menin yarınki öngörüşmeleri sıraReinhard Gehlen tarafından kurulmuştu. İkinci Dünya Savaşı'n sında da gündeme gelmesi bekledan sonra Amerikalılara teslim olan Gehlen, CIA tarafından Alniyor. Ancak Yılmaz'ın raporuna man gizli istihbarat örgütünü kurmakla görevlendirilmişti. ilk basta sert tepki gösteren muYine İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyet ordusunda görevfi Ozhafazakârlar ve milliyetçiler daha bek kökenli Sovyet subayı Ruzi Nazar, önce Hitler ordularına sonra bakanın görüşlerine daha teslim oluyor, daha sonra da Amerika'ya gidiyordu. yumuşak bakmaya başladılar. RaRuzi Nazar, yıllarca Türkiye'de CIA görevlisi olarak çalıştı. porun son bölümünde "ılımlı sağ Türkiye'den ayrıldıktan sonra bir süre Bonn'da görev yapan Nave merkezdeki seçmenin doğru bir zar, şimdi Washington'da. analizinin yupılması gerektiğinin" ' Nazar, Vvashington'daki evinde, Türkiye ile güçlü bağlantıla vurgulanması Yılmaz'ın ANAPm "merkez" değil, "merkez sağ" rı olan Türkleri ağırlıyor. Türkiye ve Federal Almanya'da "ülkücü Türkler" ile birlikte bir partj olmasını istediği biçiminde yorumlandı. Eski İstanbul Beçalışan Nazar, Amerika'da çevresini daha da genişletiyor. lediye Başkanı Bedrettin Dalan' Gizli örgütler birer kapaiı kutudur. Bu kapalı kutular, zaman zaman "beklenmedik olaylar" ile açılır gibi olur, sonra yeniden ın "merkez parti" tanımının Yılmaz'dan farklı olduğu ifade edikapanır. Bu tür "beklenmedik olaylar", 1960 ihtilalinden sonra "örtulü liyor. Ancak yine de liberallerin ödenek davas/"nda CIA ile Milli Emniyet Başkanlığı ilişkilerinin öndegelenleri "1983'teki ANAP'a dönme" sloganı etrafında, asgari açıklanmasıdır örneğin. müşterekte birleşiyor. Bu gelişme1960 öncesinde, General Behçet Türkmen'm (Ulusu hükümeler sonrasında Hüsnü Doğan, tinin Dışişleri Bakanı İlter Türkmen'in babası) Milli Emniyet Başkanlığı yaptığı günlerde CIA, o zamanki adıyla "Milli Emniyet" Mustafa Taşar, Vehbi Dinçerler, Mehmet Keçeciler başta olmak görevlılerınin aylıklarını bıle ödemiştir. (Örtülü ödenek davası, uzere muhafazakâr ve milliyetçi Esas 1960/21 Sayfa 246 Vd) "Beklenmedik olaylar, Tahran'daki ABD Büyükelçiliği'nin ba ANAP'lılar da "merkez parti" konusunda araştırmalara başladılar. sılması ve CIA belgelerinin ele geçirilmesiydi. Yine bir başka ANAP'ın geleceğine dönük tar"beMer»med//co/a/'karnuoyuna "M/7"rapo/u"diyeyansıyan, MİT l tışmalar sırasmda ANAP rnilletve Emniyet Genel Müdürlüğü üst düzey yetkilileri arasındaki vekillerinde iki ana eğilim ortaya " çekişme ve çatışmaydı. çıktı. Milletvekillerinin önemli bir Bu ilişki ve olaylar, gazeteciler eliyle gün ışığına kavuşturu bölümü, önümüzdeki günlerde siluyor. yasi gelişmelerin ANAP'ın güç Arcayürek, son kitabı ile hem örnek bir gazetecilik çalışması kaybına yol açması halinde bile sergiliyor hem de bir demokras' ve yurttaşlık görevi yapıyor. ANAP çatısı altmda kalmaktan ve Gazetecinin görevi budur; incelemek, araştırmak, soruştur partinin görünümünii değiştirmak ve yazmak... mekten yana oldukları gözlendi. Yılların gazetecisi Cüneyt Arcayürek, kargaşalar, darbeler ve Bazı milletvekillerinin ise siyasi gizli servis ilışkilerini, olaylara, olgulara ve tanıklar ile belgele eğilimlerine göre başka partilere re dayanarak bir roman kurgusu içinde açıklıyor. geçmenin ya da yeni bazı siyasi (Baftarafı 1. Sayfada) metreden? G Ö Z L E M UĞUR M M U (Baştarafı 1. Sayfada)ateş kaçettim. U C Tuzla'da doğruldum. Arkadan otoya doğel ateş • Enver Ayteraür: Oto bizi geçti, ben de MP5 marka akrebin biraz büyüğü tabancamla otonun lastiklerini hedef alarak tahminen 56 el ateş ettim. • Bayrant Kartal: Oto bizi geçtikten sonra ben 14'lü tabir edilen 9 mm çaplı silahımla otonun arkasından lastiklerine nişan alarak tahminen 810 el ateş ettim. Tam köpriryti geçmekte iken köprünün üzerinden de ateş edildiğıni tahmin ediyorum, silah sesleri geliyordu. • Fahreilin Meral: Oto bizi geçtikten sonra ben de akrep tabir edilen silahımla arkasından tekerleklerine nişan almak suretiyle, zannederim 810 el ateş ettim. • Enver Aslan: Kendımi sipere atmıştım, buradan oto önümden geçerken ön lastiğine doğru yandan 14'lü tabir edilen tabancamla 1011 el ateş ettim. Oto köprüyü geçmekte iken, köprünün üzerinden ateş edildi. • Efraim Erkek: Köprünün üzerinden, durdurmak amacıyla altı el ateş ettim. • Abdullah Süzer: Oto bizi geçti, ben de bulundugum yerden ru, lastiklere doğru akrep tabir edilen tabancamla tahminen 510 el ateş ettim. • Mehmet Kulaç: Köprü üzerinden yandan, yukarıdan aşağıya bana ait 16'lık Çekoslovak malı tabanca ile hatırlayamayacağım miktarda otoya ateş ettim. Sanık olarak yargılanan 16 polisin tümü, otoya kaç metreden ateş ettiklerini ilk ifadelerinde belirtmiyorlar, olay sırasında durdukları yeri söylüyorlardı. Duruşmalar sırasında da polislerin ölen kişilere ne kadar mesafeden ateş ettikieri sorusu gündeme getirildi. Örneğin, 28 Şubat 1989 tarihinde savunma avukatlarının istemi üzerine bu soruya yanıt veren Mehmet Kulaç, mahkeme heyetine şunları söylemişti: "Benim ateş ettiğim anda, ıraçla benim aramdaki mesafe 2530 metreydi." Bir başka sanık Abuzer Fidano, ateş ettiği anda kendisiyle araç arasındaki mesafeyi tahmin edemediğini söylüyordu. Ancak ilk ifadesinde dört gencin yabancı plakalı otomobiline köprü üzerinden, yani Mehmet Kulaç'la birbi ANAFta kavga oluşumlar içine girmenin doğru olacağını düşündükleri belirlendi. Ancak DYP ile birleşmeyi savunan demeçler vermekten kaçınmayan eski ANAP Grup Başkanvekili Haydar Özalp'in grup başkanvekilliği seçiminde sadece beş oy alabilmesi de önerisinin grup tarafından desteklenmediği şeklinde yorumlandı. Bedrettin Dalan'ın ise ANAP milletvekillerinden sadece birkaçı tarafından desteklendiği ifade ediliyor. ve milliyetçi kanat ile de yakın ilişkiler içinde bulunduğu öne sürülüyor. Muhatazakârmilliyetçi ittifakın sona ermesinden sonra etkisini kaybeden bu grup, yerel seçimlerden sonra yeni bir görünüm aldı. Eski Genel Başkan Başyardımcısı Mehmet Keçeciler ile eski Milli Eğitim Bakanı Hasan Celal Guzel'in etrafında toplanan bu gmpta, eski Bakanlar Hüsnü Doğan, Kazım Oksay ile TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Alpaslan Pehlivanlı, eski Genel Başkan Yardımcısı Eyüp Aşık, Giresun Milletvekili Burhan Kara da bulunuyor. Kabineden ve parti yönetiminden dışlanan muhafazakârlann ağırlıkta olduğu bu grubun liderliğini Keçeciler ve Güzel üstleniyor. A>nca TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Vehbi Dinçerler bu gruba sempatiyle bakarken, ittifakın önemli isimlerinden Ankara Milletvekili Mustafa Taşar bu grubun dışında kalmayı yeğliyor. Partiden ayrılma düşüncesinden vazgeçen Keçeciler, Başbakan Özal'a karşı artık açıkça tavır alıyor. ANAP'ın geleceğinin belirlenmesi tartışmalan sırasında da Yılmaz grubu ile bu gruptaküerin karşı karşıya gelmeleri bekleniyor. Bu milletvekilleri, partinin muhafazakâr bir çizgiye oturması gerektiğini savunuyorlar. Olağanüstü kurultayın toplanması gerektiğini belirten bu milletvekilleri Özal'ı ANAP 2. büyük kurultayının sonuçlarını yerine getirmemekle suçluyorlar ve önümüzdeki günlerde Özal'a karşı eleştirilerine çeşitli düzeyde açığa vurmayı planlıyorlar. Liberal ve muhafazakârmilliyetçi gruplaşmaların içerisinde yer almayan ANAP milletvekilleri de gelişmeleri sessizce izlemeyi yeğliyorlar. Bu milletvekillerinden bazılarınuı ANAP'tan umudu kestikleri belirtiliyor. ANAP Bitlis Milletvekili Muhyettin Mutlu'nun Refah Partisi'ni öven demeçler vermesine dikkat çekiliyor. Ayrıca Doğu kökenli milletvekillerinin oluşturduğu "Doğu gnıbu" da son grup başkanvekilliği secimlerinde genel tavrın tersine muhafazakâr kanadın adayı Yasin Bozkurt'u destekledi. Doğulu nıiiicrvekilleri grubunun parti içindeki gelişmelere göre sürekli değişik tavırlar aldığı ve teorik tartışmalardan uzak durdukları belirtilivor. rine yakın yerlerden ateş ettiğinı söylemişti. Bu ifadelere karşın Adli Tıp Kurumu FizikBalistik Dairesi'nin 21 Şubat 1989 tarihli raporunda, dört gencin bedenlerindeki 152 merminin hepsinin en yakın 35, en uzak 100 santimetrelerden atıldığı ortaya çıkmıştı. Otopsi raporuyla ortaya çıkan bir başka çelişki, kaç mermi atıldığı konusu oldu. Tuzla operasyonunun hemen ertesinde, olay sırasında polisin 238 mermi kullandığı açıklanmış ve bu sayı gazetelerde yayımlanmış, TBMM'de de bir soru önergesinde kullanılmıştı. Bu sayıya hiç kimse iîiraz etmemişti. Ancak olayda silah kullandıklan savıyla yargılanan 16 polisin tümü, ifadelerinde kuliandıkları mermi sayısını "56" veya en çok "810" el olarak bildirdiler. Bu durumda 16 sanığın en çok 160 mermi kuliandığı ortaya çıkıyordu. Oysa sadece dört kişinin üzerinde 152 mermi vardı. Kalan 78 mermiyi ise kaç kişinin kuliandığı sorusu ortada kalırken, bir başka soru, "Silah kuliandığı halde sanık olarak yargılar/nayan polis var mı?" biçiminde ortaya çıktı. Olay sırasında ölen İsmail Hakkı Adalı'nın babası Ahmel Adalı, olaydan birkaç gün sonra basına yaptığı açıklamada, evi aramak için gelen polislerin kütüphaneye bir silah koymaya çalıştıklarını, ancak kendisi gördüğu için bunu engellediğini belirtiyordu. Ahmet Adalı emekli bir polisti ve kütüphaneye silah koymaya çalışan Cda/ Demirtaş'ın davada yargılanan Başkomiser Celal Demirtaş olduğunu ileri sürüyordu. İddianamede otomobile veya ölen dört kişiye kaç metre ınesafelerden ateş edildiği yer almazken; iddianame metninden, otomobile en az 3 metre yükseklikteki köprü üzerinden hızla giderken otomobile ateş edildiği, yanlardan ateş edenlerin de en az 35 metre uzakta olduklan sonucu çıkarılabiliyordu. Yargılanan polislerin de savcılığa verdikleri ilk ifadelerde mesafe vermemelerine karşın bu tür anlatımlarda bulundukları, mahkemede ise kimi samklann bu soruyu yanıtlamaktan kaçınmaları, ardından geriye savunma avukatlarının mahkemede düe getirdikleri şu iddia kalıyordu: "Buna göre polisler, otomobili durdurduklan sonra dört kişi>i çok yakından ateş ederek öldürmüşlerdir." Tuzla operasyonunun polis üzerinde yarattığı gerginlik, önceki gün mahkemede açıklanan adli tıp raporundan sonra büyüdü. Özellikle İstanbul polisinin yetkililerinde şok etkisi yarattığı gözlendi. Raporiarda mermilerin bir metreden atıldığının ortaya çıkması, emniyet yetkililerini düşundürürken, bir emniyet yetkilisi şunları söyledi: "Operasyonun sonuçlan. özellikle İstanbul polisini olumsuz etkiledi. Şimdi olaylar oluyor, ancak polis müdahalede tereddül ediyor." Kimi polis yetkilileri ise Tuzla operasyonunda polisin hakh olduğunu, tepkilerin basından kaynaklandığını savunuyorlar. Bu tur düşünen emniyet >etkililerine göre olay, "Polisin örgüt uvelerinin bulunduğu bir aracı durdurmak islerken çıkan çatışma sonucunda meydana geldi. Sonuçları ne olursa olsun, bu olayda devlet, polisine sahip çıkmalıdır" şeklinde gelişiyor. Ancak bu tür düşünenlerin de kaygılandıkları ana konu; operasyonu yapan polislerin cezalandırılması durumunda kamuoyunda onaya çıkacak tepkilerin şiddetli olması. Örgüte yeni düzen CANAN GEDİK ANKARA ANAP, parti teşkilatlannda "yeni bir düzen" arayışına girdi. ANAP genel merkez yöneticileri, büyük kongrenin bir yıl öne alınmasından, yerel seçim öncesi çalişmayan ya da partinin aleyhinde çalışan teşkilatlann feshine kadar birçok seçenek üzerinde duruyorlar. Başbakan Turgut Özal'ın il başkanlarıyla yapacağı toplantılardan sonra teşkilatta "yumuşak bir düzenlemeye" gidilmesi bekleniyor. ANAP'ın planlama, araştırma ve politika tespitinden sorumlu genel başkan yardımcılarından Metin Gürdere, Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz'ın merkez partisi teorisiyle siyasi tercihler ve önceliklerin belirlenmesi için teşkilatlar düzeyinde iki ayrı araştırma başlattı. Gürdere'nin milletvelcilleriyle bütün il ve ilçe başkanlarına gönderdiği dört temel soruya yanıt aranan anketlerle ANAP tabanının siyasi değerlendirme ve önerilerinin ortaya çıkması amaçlanıyor. Edinilen bilgiye göre anket formlarında şu sorulara yanıt araruyor: " Türkiye'nin şu anda en önemli gördügünuz iiç meselesi nedir? Siyasi iktidarın almfjı gereken üç önemli tedbir nelerdir? Bakanlar Kurulu, parti üst yönetimi ve grup yönetim kuruInndtki değişikligi nasıl buldunuz? Siyasi iktidar tarafından bölgenizde çözümlenmesini istediğiniz en önemli iiç sorun nedir?" Metin Gürdere'nin hazırladıgı anket formlarının milletvekillerinin büyük çoğunluğu tarafından yanıtlanmadığı öğrenildi. Milletvekilleri, anketler yoluyla yapılacak bir araştırmanın sağlıklı sonuçlar vereceğine inanmadıklannı ifade ettiler. Bazı milletvekillerinin de ankette yer alan sorulara "gayri ciddi" bazı yamtlar verdikleri bildirildi. ANAP Teşkilat Başkanı Orfaan Demirtaş, il il milletvekilleri ve bazı teşkilatlarla görüşerek görüş ve önerilerini belirlemeye çalışıyor. Demirtaş, önceki gün TBMM'de ANAP grup toplantı salonunda Adana'dan başlayarak gnıplar halinde milletvekillerini kabul ederek kendileriyle göriiştü. ANAP'ın Adana milletvekillerinin Orhan Demirtaş'a, teşkilattan yakındıkları, bazı iî yöneticilerinin yerel seçimde başka partiler için çalıştıklannı anlattıkları öğrenildi. Bazı Adana milletvekilleri ise Demirtaş'a "Teşkilatı feshedin ve yeniden kurun" önerisinde bulundular. ANAP Başkanlık Divanı üyeleri yann il başkanlarıyla bir araya gelecekler. İl başkanları bu toplantıda yerel seçim sonuçlarını değerlendirecek ve önerilerini ortaya koyacaklar. Başbakan Turgut Özal da yann öğleden sonra il başkanlannı kabul ederek kendileriyle göruşecek. Cumartesi günü de il başkanlarıyla icracı bakanların katılacağı iki ayn toplantı düzenlenecek. ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş ile Metin Gürdere bu toplantıların sonuçlarını birer rapor halinegetirerek, Başbakan Özal'a iletecekler. leri, "erken kongre" önerisinde bulundular. Ankara tl Başkanı Mehmet Demirel, Demirtaş'a kongrenin 1990 mayıs ayında toplanması görüşunü iletti. Demirel, üye kayıtlarımn da gözden geçirilmesini ve eylül ayından itıbaren delege seçimlerine başlanmasını istedi. ANAP'ın eski Genel Başkan Başyardımcılanndan Mehmet Keçeciler ile arkadaşlarının da "erken kongre" önerisine sıcak baktıklan bildirildi. ANAP Teşkilat Başkanlığı, yerel seçimde çalışan ve aleyhte çahşan parti teşkilatlarını belirlemek için geniş bir çalışma başlattı. Milletvekillerinin de göruşleri alınarak, öncelikle aleyhte çalışan parti teşkilatlan için "fesih" bir seçenek olarak ANAP yöneticilerinin gündeminde bulunuyor. Aııcak ANAP yöneticileri, partinin güç kaybettiği bir dönemde baa teşkilatlann feshedilmesinin sorunları daha da büyüteceği endişesini taşıyorlar. ANAP yetkilileri, il başkanlarının da görüşti alınarak, öncelikle yerel seçimde partili adayların aleyhine çalışan yöneticilerin görevden alınacağını, boşalan ve çok büyük oy kaybına uğrayan bazı il ve ilçelerde yeni düzetılemelere gidileceğini ifade ettiler. ANAP yöneticileri, büyük kongreye kadar geçici düzenlemelerin yapüacağını, asıl değişikligin ise kongrelere bırakılması görüşünün ağırlık taşıdığıru kaydettiler. Ankara, tstanbul ve İzmir teşkilatlarının yerel seçimde "başanh" bir sınav vermedikleri öne sürülürken, bu il başkanlarının görevden alınarak yerlerine yeni atamalar yapılmasının Meclis grubunda ve teşkilatlar düzeyinde büyük tepkilere neden olacağı belirtiliyor. ANAP yöneticileri, bu aşamada partide yeni sıkıntılara yol açacak düzenleme yapmaktan kaçınacaklarını belirterek, "Yapılacak olan düzenlemelerin yumuşak olmasına çalışacağız" dediler. Liberal gruplar Bir süre önce "83 ruhunu" canlandırmak için yemekli toplantılar düzenleyen liberaller, son gelişmelerden sonra küçük gruplara bölündü. Liberaller içensinde Mesut Yılma2 gnıbu dışında "Taşraalar", "Dalan grnba*', "Erdemtzmir grubu", "Özalp gnıbu", "Karaduman grubu" bulunuyor. Yılmaz grubunda tstanbullu liberal milletvekillerinin büyük bölümünün yanı sıra eski ANAP Grup Başkanvekili Miikerrem Tasçıoğlu, eski Maliye ve Gümrük Bakanı Kurtcebe Alptemoçin, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sudi Türel gibi önemli ısimler bulunuyor. Bu grup partiye yeni bir görünüm verme çabalarında önemli rol oynuyor. Yılmaz'ın merkez sağ parti görüşüne merkez parti düşüncesiyle karşı çıkan Dalan'ın, ANAP grubu içerisinde güçlü olrr?dığı belirtiliyor. Eski Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem'in ANAP Izmir milletvekillerini bir araya getiren grubu da Yılmaz ile birlikte hveket etmiyor. İzmir milletvekillerinden eski ANAP Genel Sekreteri Akın Gönen ise Erdem'e sempatiyle bakmakla birlikte son günlerde ortaya çıkan "tasracılar" grubuyla birlikte hareket etmeyi yeğliyor. ANAP Grup Başkanvekilliği seçiminde adayları Reşil Daldal'ı başkanvekilliğine getiren "taşracılar grubu" ANAP'ın İitanbul dışında kalan illerindeki genç miUetvekülerinden oluşuyor. Liberaller içerisinde sayı bakımından en büyük grup olarak tanımlanan taşracılar grubunun, partinin konumuna ilişkin tartışmaiara partinin aşırı uçlardan arındırılması yönünde katılmaları bekleniyor. Eski TBMM Başkanı Necmettin Karaduman da Yılmaz'ın görüşlerini benimsemiyor. Az sayıdaki milletvekilinden oluşan Karaduman grubunun muhafazakâr Ifeni çaylar radyasyonsuz Erken kongre ve fesih ANAP Başkanlık Divanı üyeleri, büyük kongrenin erkene alınmasından, bazı teşkilatlann feshedilmesine kadar birçok seçenek üzerinde duruyorlar. ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş'ın görüştüğü bazı il vönetici ANKARA (UBA) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcısı Gürcan Yülek, yeni ürün çaylann radyasyonsuz olduğunu söyledi. Yülek çok düşük radyasyonlu çaylann Avrupa'ya ihraç edildiğini bildirdi. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcısı Gürcan Yülek, yaptığı açıklamada çay alım kampanyalarına az bir süre kaldığını belirterek, "yenî ürün yaş çaylarda yaptığımız ölçümlerde çaylann çok temiz olduğunu beliıiedik. Yeni çaylann radyasyon oranı çok çok düşük. Zaten geçen yıl da çok düşüktü" dedi. Geçen yıl çaydaki radyasyon miktannın 200 ile 700 bekerel arasında olduğunu belirten Yülek şöyle dedi: "AT ülkeleri geçen yıl 600 bekerel sınırı getirdiği için düşük radyasyoniu çaylar Avrupa'ya ihraç edildi. Avrupa'ya ihraç edilen çaylardaki radyasyon miktan 200250 bekerel civanndaydı. Piyasada içilen çaylardaki radyasyon miktan ise 600 bekerelin çok az üzerindeydi. artık çayda radyasyon korkusu kalmamıştır. Herkes gönül rahatlığı ile çay içebilir." Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. YILMAZ IRMAK Nufus cüzdanımı kaybellim. Hükurajsüzdür. ERCAS IRMAK CCM MİJZİK YAPIM HALAYA KATILMAZAMANIDIR SIRARIŞLERİNİZ İÇİN Teh 5 1 2 5 4 3 8 CEMMÜZİK YAPIM İMÇ.5.Blok No:5211 Unkapanı/İST. Tel:5125438
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle