25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 John Lennon'un Mercedes'i Ünlu Beatles topluluğun 1981 yılında öldurulen üyesi John Lennon'a ait Mercedes Benz600 tipi otomobıl satışa çıkarıkjı. Otomobilin şimdiki sahibi Mary Wilson, manevi değere sahip araba tçin 170 bin dolar (340 milyon istiyor. (Fotograf: Reuter) 13 NÎSAN 1989 HakkârTnin kurtuluşu flvflHrİHİr 111*11011119 h 9 7 i r A l a s k a açıklarında meydana gelen buyük deniz kirlenmeU t l J U I I U K U V U 9 I I I M lUUM s i n d e n etkilenen hayvanlar, yetkililer tarafından toplanıp temizlendikten sonra tekrar serbest bırakılıyor Bu program çerçevesinde temizlenen bir deniz martısı, tekrar özgürlüğe doğru uçmaya hazırianıyor. {Fotoğraf" AP) HAKKÂRİ (AA) Hakkâri'nin düşman işgalinden kurtuluşunun 71. yıldönümü, türenlerle kutlandı. Cumhuriyet alanındaki Atatürk Anıtı'na çelenklerin konulması, saygı duruşu ve tstiklal Marşı eşliğinde göndere bayrak çekilmesiyle başlayan törenlerde, Vali Şahabettin H.vput, Garnizon Komutanı Albay Sadettin Demirhan ve Belediye Başkan Vekili Ahmet Mühürdaroğlu, halkın bayramını kutladı. Törende komışan Belediye Başkan Vekili Ahmet Mühürdaroğlu, Hakkâri'nin tarihi geçmişine değinerek, "Birçok kavmin gelip geçtiği serhat şehruniz, Nasturi ve Ermeniler tarafından Ruslann da kışkırtılmasıyla işgal edilmiş, Kahraman Silahlı Kuvvetlerimiz ve halkımız çetin mttcadele sonueu Hakkâri'yi düşman işgalinden kurtarmıştır" dedi. yet Sanat Akademisi'nde hatta başında, 15501700 arasında İsveç Kırallığına ait hazineler sergilenmeye başlandı. Serginin açılması nedeniyle düzenienen törende İsveç Kraliçesi Silvia da hazır bulundu. (Fotoğraf: AP) İsveç Kraliyet hazinelerifK d ffi HABERLERİN DEVAMI Gündem ve SHR meclisine kullandırmasını, parti içi demokrasi açısından savunmak kolay değildir. Ayrıca parti meclisi, kurultayın bu yetkisimiştir. ni parti tüzüğünün son derece temel hükümBu gerçeğin ışığında, Özal hükümetinin lerinin değiştirilmesinde kullanma yolunu gereğini yapmakta gecikmemesini dileriz. Görüldüğü gibi işçi eylemleri gündemin te seçmiştir. Merkez yönetiminin parti üyelerine, örgüte ve Meclis grubuna dönük ağırlığı pesine tırmanmış bulunuyor. son derece arttırıtmıştır. Ve bazı yetkilerin Türkiye'nin siyasal gündeminin baş köşe kullanımı örneğın merkez yoklamasında rahatça oraya buraya çekilmesi mümkün basinde yer atan konu ise, hiç kuşkusuz "iktidar"\a ilgilidir ve adı "erken seçim"ö\r. Ye zı beiirsiz ilkelere bağlanmıştır. Merkez yönetiminin gösterdiği gerekçelerel seçimlerde ANAP'ın uğradığı olağanüsrin bir bölümü makuldür. SHP'nin görüntütü yenilgi, iktidar sorununu ister istemez sünü düzeltmesi şarttır. Sosyal demokrat Türkiye'nin bir numaralı gündem maddesi kimliğin berraklaştırılması; bunun için de yapmıştır. sosyal demokrasiyi içine sindiremeyenlerin • Önce erken seçim... Sonra cumhurbaş SHP platformundan çekilmelerinin sağlankanlığı seçimi... Hükümeti gittikçe sıkıştıran ması doğaldır. Üye kayıtlarındaki karmaşaya son verilmesine dönük çabalar ilke olakamu işçiieri... Böylesine bir gündemde SHP'nin yeri ola rak yerindedir. Bu alanlarda mesafe kaydedilmesi ise hiç kuşkusuz partinin seçim şanbilir mi? Olabilir; ama bu gündemde ancak iktidar adayı bir parti olarak yer alabilir, al sını arttırır. Ama buna benzer hedeflere nasıl ve ne gimalıdır; yoksa bir sorun olarak değil. Oysa şimdilik isaretier farklı bir görüntü ya bi ilkelerin ışığında varılacaktır? Parti içi deratıyor. Başbakan Özal'ın gündem değiştir mokrasi kavramı zedelenerek bu hedefler me çabalanna yardımcı olabilecek bir hava, gerçekleştirilebilir mi? Sorulması gereken SHP saflarında esmeye başlamıştır. Böyle sorulardır bunlar. sine bir dönemde, ana muhalefet partisinin Bu bağlamda SHP merkez yönetimi, zagündemi kendisine çevirmeye herhalde ge manlama, yöntem ve parti içi demokrasi açırek yok! larından savunulması kolay olmayan bir duGenel merkez yönetiminin parti tüzüğüy rum yaratmıştır; gündemi yok yere SHP'ye le ilgili otarak attıği adım; zamanlama, yön çevirmeye neden olmuştur. tem ve parti içi demokrasi gibi kavramlar açıBir noktanın daha altı çizilmelidir: Sosyal sından eleşlirilmelidir. demokrat partilerin içi, dikensiz gül bahçesi Zamanlama konusu, yukanda değindigi değildir, olamaz; olmamalıdır da. Kanatlar, miz gibi, Türkiye'nin siyasal gündeminde er hem partinin iç dinamizmidir, hem de akıllı liderliğin manevra alanını genişletici bir işken seçimi ait sıralara itmeye çalışan Sayın Özal'ın işini kolaylaştırmakla ilgilidir; kamu leve sahiptirier. oyunun dikkatlerini gerekstz yere kendi üzeBugüne değin SHP merkez yönetiminin kirinde toplamaktır. mi uygulamalarında çifte standardın izleri Yöntem ve parti içi demokrasi açılanna ge yok değildir. Bu durum da, parti içinde merlince... kez yönetimine dönük bazı haklı kuşkulan SHP Tüzüğü'ne göre, tüzük yapma ve de besliyor. Kurultayın yetkisini alan bir merkez ğiştirme yetkisi parti kurultayına atttir. Bu ka yönetiminin, bunu, parti içi mücadelenin tek rar, 1988 olağanüstü kurultayında alınmış boyutlu aracı gibi kullanacağı söyleniyor. tr. Ayrıca SiyasaJ Partiler Yasası'nda da aynı Merkeze dönük bu güvensizlik, bir siyasal kural geçerlidir. partiyi güçlendirmez, zaafa uğratır. SHP merkez yönetiminin, ANAP tarafınBir numaraya yükselmiş bir parti açısından 26 Mart yerel seçimleriyle sınırlı oiarak dan, bugün ortaya çıkan durum hoş sayılayapıtan bir yasa değişikliğine, üstelik bunun maz. Bir iktidar sorunu ve bir erken seçim "g&çici" bir maddesine dayanarak, tüzük gündemdeyken, SHP'de kurultay tartışmadeğişikliği yetkisini, kurultay yerine parti larının uç vermiş olması talihsizliktir. (Baştarafi 1. Sayfada) CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştarafi 1. Sayfada) mi otuz milletvekiliyle dertleşme ayağına yatan söyleşiler ANAP grubunda heyecan sonrası gelen tansiyon yüksekliğini istediği düzeye indirerek, milletvekillerinin "gidip de gelmemek" var kaygısını ustaca kullanarak, planının ilk bölümünü uygulamaya koyuyor. Zaten ANAP'lı milletvekillerinin demokratik erdem, rejimin sağlıklı işlemesinde ne okumuşlukları var, ne de inançlan. Örneğin parti içinde deve dişı büyüklüğünde olduklarını kulisteki çalımlı sözlerle yayanlar, güvenoyunda 5060 milletvekilinin oylamaya katılmayarak tepki sergileyeceklerinı söylüyorlardı. Şimdilik bu davranışın yeri ve zamanı olmadığını söyleyerek başta ANAP grubunun iri yarı muhalifleri önceki gün kuzu kuzu, "Kabulll" diye ses tellerini zorluyorlardı. Artık Özal planının ikinci aşaması uygulamaya giriyor. Grubu çekip çevirip konuta bağladıktan sonra, erken seçim baskısını giderek aşağılara çekmeye girışiyor. Elhak, ana muhalefetimizin gözde elemanları da Özal'ın ekmeğine yağ bal sürmekte yarışa girdiler. Başbakanın istediği de bu. Şu erken seçim dırdırını gazetelerde, kamuoyunda, tabii halkın gözünde ikinci, Cıçüncü sıraya hele düşürsün, ötesi kolay! Ana muhalefet partisinde tüzüksel kapışmalar arasında yer yer dile getirilen asıl kaygı, erken seçim. Halk demokrasisine gönülden bağlı kimi dostlar bile iktidara gelebilmek için bir partinin önce iktidar olacağına inanması gereğini unutmuş görünüyorlar. İnsanın inanası gelmiyor. Kemal Anadol bile, "Erken seçimin partiye ne fayda sağlayacağına" kuşku ile bakıyor. Henüz gündeme gelmediği halde, bugünkü Meclisin meşruluğunu savunurken tıpkı Özal gibi "Bu Meclisin curhhurbaşkanmı seçmesi" gerektiğini, hatta seçeceğinı söylüyor. Anadol, partide etkili grubun önde gidenlerinden. Şayet arkadaşları da Anadol gibi düşünuyorsa, 26 mart için ilan eyledik ka duyuruyor. leri ana ilkelerle, seçimden son Başbakan ne yapmak istiyor? ra partinin kamuoyuna bağlandığı son kararlar, siyasette sallan 17 nisanda işçiyi kışkırtarak soyuvarlan dansı yapıyor demektir. kağa "politikacılann döktüğünü" Ozal hâlâ cumhurbaşkanını "bu söylemeye, kan ve intikam kokuMeclisin, pervasızca ANAP gru su yaymaya, lideıieri rakamlarbunun seçeceğinı" vurguluyor. la köşeye sıkıştınp, müthiş kalkıtv Özal'ın görüşüne paralel görüş mayı, muhalefete kabul ettirlerle SHP de hareket ederse, ik meye hazırianıyor. Arada bir, tidar umudunun mezar taşına bir enflasyon gibi utak tefek "bazı hatalan" olduğu kabul ederek elfatiha! sureti haktan görünmeyi planlıAlınan bilgilere göre Özal, bu gelişmeleri görüyor ve erken se yor. çimi gündemin ait sıralarına inİftar yemeklerinden, konuttan dirmeye çalışıyor. Ne çare, gün sarkan haberler, birbirini tamambe gün, adım adım uyguladığı layan aşamalara oturtmaya çaplana bulduğu yardımcı unsur lıştığı planı bütünüyle ortaya çıiarla, başarı sağlayacak gibi gö karıyor. rünüyor. Demokrasilerde iktidaErken seçimin eylülde yapılrı halka şikâyet eden bir yöntem var. Ana muhalefet içine kapan ması yüzde 21.75 gereği, daha mış, halkı da sokağa dökülen iş önemlisi cumhurbaşkanı seçimi. çiyi de unutmuş, Özal'ın uyutma Özal, eylülü akıllardan uzak tutplanına hizmet edecek irdeleme mayı sindirebilirse, şimdilik 0 yollerle vakit geçiriyor. Bir de doğ da hayli mesafe aldığı görülüyor, mamış çocuğa don biçenler var. vay benim muhalefetim, vay beSeçim sonuçlarına göre SHP'nin nim Özal'a yuzde 78.25 ret oyu ne yapacağını, oy analizleriyle veren halkım! hangi illere, yörelere yükleneceğini araştıracağı yerde, iktidar SHP'den yasa yolunu tıkayan umutsuzluk duyönerisi gularıyla "eskı defterlerden yeni hesaplar" çıkarılıyor. . Ya 3. MC gelirseymiş? Oysa görevleri yeni seçim, 3. MC korkusunu yaşatmayacak sonuç alabilmek! Laf çok, akılcı yol gösteren yok. Başbakan bu arada ANKARA (UBA) SHP başka bir oyun daha tezgahlıyor. Hatay Milletvekili AJi Uyar, Bakarsınız 17 nisan liderler açıkoturumunda açık açık söyler. 1980 güvenlik soruşturması sonucu devlet mernuru olması önlenen öncesine dönüleceğini halkın vatandaşların, devlet memuranlayacağı biçimde konuşur. Da luğu hakkını kazanabilmesine ha şimdiden kurduğu oyunun ilişkin yasa önerisi verdi. provalarını yapıyor. Bir değil beş Önerinin gerekçesinde, yıkjır yaşam sıkıntısı doğuran hü 1980'den bu yana 9 yıllık sürekümetin umursamazlığını söyle de binlerce memur adayının sıye söyleye işçilerin dilinde tüy navı kazandığı halde bir iftira bitmiş. İş yavaşlatma, toplu vizi veya politik nedenle güvenlik teye çıkma gibi eytemlerle somut soruşturmasına takılarak işe duyurumlar yapıyor. başlahlmadığı belirtildi. ATj'e Uye olmak için çabşılBaşbakan, "siyasetin işçiieri dığı bugünlerde bu manevi işdürtmesinden" söz açıyor. Mex: kencenin kaldınlması gerektiliste bir parti, meşru hakkını kul | i kaydedilen gerekçede, "1980'den bu yana memurtulanarak, 21.75'lik oya dayanan hükümetin güvenoyu isteminde ğa hak kazanmış ne kadar inki anlamsızlığı göstermek ama san varsa bepsinin atanma i$cıylaoya katılmıyor. Özal, "Meş kmioi siiratle yapılmalıdır" ru zeminlerden kaçıldığını" hal denıldi. UGUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) Dokusan, karanlık bir cinayete kurban gıden İstanbul Ticaret Odası Başkanı Niyazi Adıgüzefm şirketi. Bu şirkete, İstanbul'un eski ve ünlu Belediye Başkanı Bedrettin Dalan da ortak. "ödeme güçlüğü içine düşen" şirkete, bu ara Ası7 Nadir de ortak olmuş... Olmuş ve hemen bu ortaklıktan ayrılmış. Dokusan, Ziraat Bankası İstanbul Bahçekapı Şubesi'nin 2595 sayılı müşterisi. Şirketin mali yapısı konusunda bankanın "istihbarat raponı" olumsuz. 11 Ocak 1983 tarihli bu rapor dışında ayrıca banka şubesi aynı doğrultuda görüş bildiren bir yazıyı genel müdürlüğe göndermiş. Bütün bu raporlara ve yazışmalara karşın banka yönetim kurulu, 13 ocak, 30 mart ve 7 temmuz günlerindeki, 146,1145 ve 2815 sayılı kararlan ile şirketin 235 milyon lira olan kredisini 910 milyon liraya çıkarmış. Dokusan, 7 temmuz günü "konkordato" ilan etmiş... Banka, ertesi gün bu iflas eden şirkete 120 milyon kredi vermiş! Tabii Adıgüzel ve Da/an'ın şirketi bu kredi borcunu ödeyememiş... Ödeyemeyince, banka 20 Aralık 1986 günü 1404/47 sayılı kararı ile alacağı takside bağlamış. Yüzde 32 faiz oranı üzerinden "basit faiz" ile.. "Banka muamelesi vergisi" toplamı da ana paradan sayılarak... İlk dört yıl ödemesiz, ilk dört yıl, yuzde 10. Beş ve altıncı yıl, yüzde 15, yedi ve sekizinci yıl yüzde 20. Dokuz ve onuncu yıl da yüzde 25 faiz oranları üzerinden basit faiz uygulaması yoluyla on yıl içinde ödenmek üzere bir "ödeme planı" yapılmış. Bir başka örnek "Wat Elektromekanik Ghazlar ve Motor Sanayi A.Ş."n'm Ziraat Bankası'ndan affedilen 1 milyar 621 milyon 245 bin 118 lirası ile ilgili işlemlerdir. Şirket, bankanın istanbul Karaköy şubesi müşterilerinden. Bankanın istihbarat birimleri bu şirketin mali yapısı hakkında da olumsuz görüş bildirmişler. Bu görüşlere karşın banka yönetim kurulu, 30 Aralık 1982 günü 90/4003 sayılı kararı ile şirkete 240 milyon TL kredi açmış. Bir süre sonra bu şirket de günümüzde "özel sektör AIDS"\ olarak adlandırılan, şirketlerde halsizlik, bitkinlik başdönmesi ve kusma gibi belirtiler ile anlaşılan "ödeme güçlüğü içine" düşmüş. Düşünce, Koç Holding'e bağlı Arçelik şirketi satın almak istemiş... istemiş, ama bakmış ki, şirketin Ziraat Bankası'na borcu 2 milyar 821 milyon 245 bin 118 lira. Eh, Koç Amca'ya da bir kolaylık düşünülmüş. Banka yönetim kurulu, 2 Aralık 1988 günü aldığı 42/1230 karar ile şirketin 2 milyar, 821 milyon 245 bin 118 liralık borcunu 1 milyara indirivermiş! Bir başka örnek de Mersin'de İsa Öner ve ortaklannın "Öner Kolektif Şirketi" ile ilgili. Bu şirket de "ödeme güçlüğü içine" düşmüş. Düşünce Ziraat Bankası şirketin 840 milyon olan kredisini 3 milyar 770 milyona çıkarmış. "Ağanın eli tutulmaz".. çıkanr! Banka şirketten "ihracat kredileri" ile ilgili faızleri alamazken, banka yönetim kurulu, 7 Ekim 1983 tarihinde 58/9918 sayılı kararı ile şirkete 200 milyon 87 bin TL'lik tarımsal sanayi kredisi açmış. Şirkete sağlanan kolaylıklar bununla da bitse yine iyi... Banka yönetim kurulu, 22 Ağustos 1984 gün ve 81/1238 sayılı kararı ile şirkete London Forfaitting Company'den aldığı 22 milyon İsviçre Frangı kredi için garanti mektubu verilmiş. Verilmiş ancak şirket gereken dtşsatımı yapamadığından, banka 24.063.263.84 FSR ödemek zorunda kalmış. Sonunda ne olmuş biliyor musunuz? Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'nce bankanın Mersin şubesine gönderilen 16 Ekim 1988 gün ve 1323/1323 270472 sayılı yazı ile bankanın şirketten alacağı milyarlık paralar ıçın 20 Mayıs 1986 tarihinden başlamak üzere yüzde 31'lik faiz uygulanması, faizin basit usulle saptanması, ana borcun tasfiyesinden sonra faiz borcunun dondurulması kaydı ile borcun 2000 yılının sonuna kadar ertelenmesi uygun görulmüş. Ziraat Bankası Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, göreve başlar başlamaz Ziraat Bankası'nın "halkın, devletin ve milletin bankası" banka kredilerinin de "halkın, devletin ve milletin parası" olduğunu, batan şirketlere yeniden kredi verilmesine karşı olduğunu söylememiş miydi? Model bu, işçiler ezilsin, memurlar ezilsin, köylüler eziisin, özel ve güzel sektör devlet bankalarınca desteklensin, işçiden ayda on bin lira esirgensin, batak şirketlere milyarlar ayrılsınl Sonra da "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde egemenliği" diye yapay suç ve suçlar oluşturulsun. Devlet bankalarından alınıp da geri verilmeyen paralarla "liberalcilik" oynanıyor! Müflis tüccardan İstanbul Ticaret Odası Başkanı, müflisin ortağından belediye başkanı seçiliyor. ve bu belediye başkanı, yerel seçim öncesinde, bir çırpıda bir milyarı aşan gazete ilanı verebiliyor. Kim kimin üzerinde, kimin paraları ile ne yolla ve nasıl egemenlik kuruyor? zı açalım, Doğu Avrupa ülkelerinin Batı'ya satabileceği bütün ihraç ürünlerine pazarlarımızı açalım. Batı, reformculara nakit para yardımı yapmalı mıdır? Tabii ki henüz değil. Polonya ve Macaristan'ı ulusal pazan serbestleştirmeye yönelten olguların başında dış borç yükü geliyordu. Doğu Avrupa ülkelerindeki en vahim ekonomik sorunlarm başında piyasadaki nakit bolluğu ve hızla anan enflasyon var. Pek çok reform henüz kâğıt üzerindeyken bu baskıyı hafifletmek Batı ülkeleri için mantıklı olmaz. Doğu Avrupalılar 1945'ten bu yana geleceklerini çizme konusunda ilk kez bu kadar geniş bir hareket alanına sahipler. Bir noktada bu hareket alanı, yeni bir' Yalta ile sımrlanabilir. O zamana kadar "Vaşasın Kurtancı Mihail." BODRUM'DA Kale ve Deniz manzaralı, yüzme havuzlu, tenis kortlu VİLLA Tel.: 147 91 05 GOZLEM Memuriıiğa hak kasanan herhes atansın EVET/HAYIR OKTMAKBAL (Baştarafi 2. Sayfada) yeterince dağıtmamış, nereye gittimse SHP üyeleri, hatta yerel yöneticileri 'bizim elimizde bu program kitabı yok' dediler. Genel merkez bu programı yeterince örgütüne nıye dağıtmaz? Yoksa yeni bir program hazırlığı mı var, tüzük değişiklikleri gibi programda da birtakım değişiklik yapmak mı söz konusu? Bilmeyenlere, okumayanlara SHP'nin bankalar ve bankacılık konusunda programında yer alan görüşleri özet olarak sunmak istiyorum. Sosyal demokrat bir parti bu konuda neler yapmayı düşünüyor: SHP bankacılık ve kredi düzenini gelişmenin hızlandırılmasında, devletin ekonomiyi toplum yaranna yönlendirip düzenlemesinde, plan disipiinini sağlamada ve gelir dağılımını düzeltmede en etkin ve demokratik araçlardan bıri olarak kullanacaktır... SHP bankacılık ve kredi düzenine Türkiye'nin demokratikleşmesı ve hızlı gelişmesine katkıda bulunmak üzere yeni çözümler ve önlemler getirecek, tefeciliği tümüyle ortadan kaldıran bir bankacılık ve kredi düzeni kuracaktır... Devletin bankaları toplum yararına yönlendirme ve kredileri düzenleme yetkilen arttırılacak ve etkinleştirilecektir.... Bankacılık ve sigortacılık kesimlerinde faaliyet gösteren kamu girışimlerinin etkinliği arttırıiacaktır. Devletin bankacılık görevleri güçlendirilecek, ekonomiyi bankacılık ve kredi düzenini yönlendirmedeki rolü ve etkinliği bu yoldan arttırılacaktır. Programda görüldüğü gibi, bankaların ve bankacılık anlayışının devletin kesin egemenliği altına alınacağı açıkça belirtilmıştir. Bankalar 'devletleştirilmese' bile, devletin tüm ağırlığı bankacılık alanında kendini duyuracaktır Özal'ın seslenişine karşı "yok öyle şey' diyerek başbakanı memnun edenler her kimse, sanırım bu programın bankacılıkla ilgili bölümlerini dikkatle okumamıştır. Bu kadarla da değil, programda bakın daha neler denilmekte: "Devletin ve halkın bankacılık ve kredi düzenindeki etkinliği arttırıp koruyabılmek ve bu alanda toplum yararını gözetmek üzere tekelci sermayenin bankacıhğı kendi egemenlikleri veya denetimleri altına almaları önlenecektir." Evet, SHP 'bankaları tekelci sermayenin egemenliğine bırakmayacak.' İşte açık seçik söylenen devletin bankacılık alanında (halkın yararını düşündüğü için) tekelci sermayeye karşı çıkacağı belirtiliyor. Daha da deniliyor ki: Bankaların ticari ve sanayi holdinglerle bütünleşmesi önlenecek. Kredi verilmesi plan gereklerine uyacak. Yabancı bankaların ülke bankacıhğı içinde yeri sınırlı tutulacak. Resrni mevduat kamu bankalarında bulundurulacak. Firmaların bankalardan aldıkları kredinin belli miktarı aşması halinde ek kredi, ancak Merkez Bankası'nın izni ile sağlanacak. Bankaların aşırı kazançlı ve aşırı giderli çalışmalanna karşı etkıli önlemler alınacak... Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin, sosyal demokrat bir çizgideki bu partinin 'emek ağırlıklı kitle partisi' nıteliğine yaraşan tutumu budur. Bankalar belki tam anlamıyla devletleştirilmeyecek, ama Özal'ın dönemindeki gibi başıboş da bırakılmayacak. Devlet, bankacılık alanında hemen her işe, her konuya karışabilecek... Mecliste başbakanın sorusuna 'yok öyle şey' diyerek Özal'ı rahatlatan SHP'li yönetıciler kimlerdi, bilmiyorum. Ama bu kişilerin önce kendi programlarının 3033.sayfalarında bankacılıkla ilgili bölumleri dikkatle okumadıkları ortaya çıkıyor. SHP iktidannda bankalar çok sıkı bir denetim altına alınacaktır Konunun uzmanları ne derter, ama olağanüstü kurultayda hazırlanıp benimsenen programda yazılı olanlar işte böyle... Hacı Mirza ve arkadaşları yargılandı ADEM SAĞLAM ZÜRtH tsviçre'de hukümet çapında krize yol açan "100 kilo eroin ve baz morfin" davasında, savc\ Dick Marty, sanıklar Hacı Mirza ile Nicola Giulietti'ye sert suçlamalar yöneltti. Bellinzona'da hafta başında başlayan davanın duruşmalannda, savcı Dick Marty uyuşturucu kaçakçılığı olayını şöyle özetledi: "Hacı Mirza, Ortadoğu'ja nzanan silah ticaretini geliştirmeyi amaçlayan Nicola Guilietti'den f talya'da uyuşturucu satın alabilecek kişiler bulmasını istediğini belirtti. GuUietti de, Tessinde oturan ve parasal giıçliikler içerisinde bulunan Gaetano Petraglia ile ilişkiye geçti. Petraglia, bugüne dek uyuştunıcu işlerine hiç girmemişti. Ancak payına düşen parayı duyunca kabul etti. Petraglia daha sonra Chiasso'da para işleriyle iinlü Adriano Corti ile ilişkiye gecti. Corti'nin maf\a ile bağlantısı olduğu ileri süriilüyor. Corti, uyuşturucu ve silah kaçakçılıgının dışında ner şeyi yapıyordu. Petraglia'nın teklifinin ardından Corti olayı Bellinzona Cumhuriyet Savcılığı'na anlattı. Savcılığın ricası iizerine Corti alıcı kılığına burundü. Olayda bundan sonra polisle işbirliği içinde yer aldı. Hazırianan senanoda, Amerikalı bir narkotik polisi "San Sam" adıyla ahcı rolünii iistlendi. San Sam, hem Corti'nin hem de Amerika'daki asıl alıcının arkadaşı di\e kendini tanıtıyordu. Daha sonra Corti. Giulietti'ye Amerikalı bir alıcı bulduğunu söylüyor, ve Giulietti İstanbul'a gelerek Hacı Mirza ile gönişiiyordu. Hacı Mirza, Guilietti'nin uyuşturucu pazarlıgının doğnıluğunu sınamak için İsviçre'ye gelerek görüşmeler yaptı. Polisin çok yakından izlediği görüşmeler sırasında, 'San Sam' olarak kendini tanıtan Amerikalı polis, kaporo olarak verilecek paranın hazır olmadığını söyleyince görüşmeler askıya alındı. Ancak San Sam, Gulietti ile yeniden ilişkiye girdi ve paranın bir İsviçre bankasına yatınldığını söyledi. Hacı Mirza böyle bir garanliyi görünce uyuşturucuyu tsviçre'ye getirdi." AN EXCELLENT OPPORTUNITY Beymen/Altınyıldız is looking for an executive secretary to assist a corporate level international consultant, working with the group on a longterm engagement. Applicants should • have a vety good command of English, • have experience in typing on a PC, • have had experience in a similar position, • not be older than 35. To arrange for a personal inter\iew with the consultant during the week of April 1722, please call Gülşen Candaş at 552 32 00 (32 lines) and send your C.V. to her at the following address: Altınvıldız Tesisleri Yenibosna Köyü, Köyaltı Mevkii, Bakırköy, Istanbul not later than April 18, 1989. 'luaşasın Kurtarıcı (Baştarafi 18. Sayfada) gerginlikler yaratmaktadıı. Bu gerginlikler şunlardır: Reformcu Polonya ve Macaristan'la tutucu Çekoslovakya, Doğu Almanya ve Romanya arasmdaki gümrük savaşı ve Comecon içindeki çekişme. Aynı durum geçmişte kaba güçle ezilen milliyetçi akımlara yeniden ortaya çıkma imkânı veriyor. Gorbaçov Sovyetler'i Avrupa'ya sempatik göstermek için çaba harcıyor. Doğu Avrupa sokaklarına tanklan göndererek bu çabalan mahvetmek istemez. Ama günun birinde Doğu Avrupa'da güç kullanmak veya Kremlin'de iktidarından olmak seçeneklerinden birini tercih etmek zorunda kalabüir. Kısaca, Doğu Avrupa'daki defişim kanşıkhklara gebedir. Batı'da pek çok kişi Doğu Avrupa'daki süreci kontrol altında tutmanın yolları üzerinde düşünüyor. Batı Avrupa ülkeleri, Doğu Avrupa ülkelerine çok daha geniş bir açılım yapmalıdırlar. Batı büyükelçiliklerinin önundeki vize kuyrukları ortadan kalksın, bu ülkelerden işçi göçüne kapılanmı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle