28 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 13 NÎSAN 1989 i FESTİVALDE BUGÜN E n e k : Maske (10.00), FUmin Adı Yok (12.00), Son Metin (15.00), Kara Tepenin Üslünde (18.30), Âşık Garip (21.30) S i a e p * p : Ateş ve Tutku (12.00, 18.30), Tanıklık (15.00, 21.30) D ö n y a : Öldürme Üzeriae Küçuk Bir Film (12.00, 18.3O),Yumurta(15.OO,21.3O) A K N : Gece Dansı Tutsaklan (10.00), Yaz HırsızJıklan (12.00), Üçüncii Goz (14.00), Gömlek (16.30), Sevdayı Yaşatmak (19.00), TV Yapımlan (21.00) Gazi: Parktan Mektuplar (12.00, 18.30), Helidonya Çocuklan (15.00, 21.30) Moda: Bir Ortaçag Yolculugu (18.30), Milagro FasulyeTarlası Savaşı (21.30) R e k s : Yalnız Bir Çam Agacınm lzinde (18.30), Sanatın Çocuklugu (21.30) • Saat n.Offde SESAM'da Manuel Gutierrez Aragon, Diego Galan ve Fernando Lara "Franco Sonrası tspanyol Sineması"nı tartışacaklar. • Saat 10.00'da ETAP Marmara'da Andrzej Domalik, Tony Gatlif ve Zuhal Olcayın açık basın toplantısı var. ~8. İSTANBUL ULUSLARARAS1FİLMFESTİVALİ Festival kapsamında yer alan Yavuzer Çetinkaya'nın yönettiği 'Doğudan Batıya Güldürü' konulu söyleşiye Nikita Mikhalkov'un yanı sıra Alman Film Festivali Program Direktörü Klaus Eder, 'Vatan Yolu'nun y&netmeni Enis Günay ve Atıf Yılmaz katıldı. Küllür Servisi İstanbul Film Festivali kapsamında yer alan "Dogu'dan Batı'ya Güldürii" adh söyleşiye katüan Sovyet yönetmen Nikita Mikhalkov, "Gülumsemesi insanınm pasaportudur, siz neye guldügunuzu soy leyjn ben size nasıl bir insan oldugnnu •nlatayım" dedi. Yavuzer Çetiakaya'nın yonettigi "Dogu'dan Batı'ya Guldüriı" konulu söyleşiye Nikita Mikhalkov'un yanı sıra Alman sinema yazarı ve Münih Film Festivali Program Direktörü Klaus Eder, "Vatan Yolu" adlı fılmin yönetmenlerinden Enis Günay ve yönetmen Atıf Yılmaz katıldı. PoUtikayu karşı mizah ederken de şunları söyledi: "Benim amacım her an güldürmek değil, seyircide bir birikim oluşturmak ve patlamaya hazır hale getirmekür. Bazen mizah sadece aynntılardadır ve bu aynnülan da nerkesin anlaması beklenemez. Bu tarzla, siz yönetmen olarak çok dikkatli ve doyariı seyircilere »;rmagan vermiş olursunuz." Söyleşide daha sonra sözü alan Atıf Yılmaz ise filmlere konu olan aşk, kıskançlık, nefret gibi duyguların evrensel olduğunu, ancak mizahın ülkelere ait olduğunu söyledi. Yılmaz, "Komedi filmleri fazla ödıil almazlar. çunkü ciddiyetin altındaki kara mizaha fazla dikkat edilmez aslında" dedi. Atıf Yılmaz'ın sözlerınden sonra mikrofonu alan Mikhalkov ise Yılmaz'a "Ben dun 'Arabesk' filmini scyrettim ve çok begendim, eger mizab ülkelere ait olsaydı bu filmden nasıl kejif alabilirdim" yanıtını verdı. DOĞIPDAN BATTYA GÜLDÜRÜ FESTİVAL KULİSİ Sinemacılar tanıştı 8. İstanbul Uluslararası Film Festivali'nin yanşmalı bölumünun başlamasıyla bırlikte gelen yabancı konukiarın sayısında da hızlı bir artış başgösterdi. Uluslararası Altın Lale Yarışması'tun jürisine de başkanlık edecek olan Theo Angelopulos'tan Sovyet yönetmen Nikita Mikhalkov'a, Bernardo Bertolucci'den Sergey Paradjanov'a pek çok Unlü sinema adamı İstanbul'da konuk edilecek. önceki gün İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen ve Etap Marmara Oteli'nin Balo Salonu'nda gerçekleşen Umşma kokteyli, Türk sinema çevreleri ile bu yabancı konukları bir araya getirmeyi amaçlıyordu. Kokteylde bizden de Atıf Yılmaz, Basar Sabuncu, Müjde Ar, Şişli Belediye Başkanı Fatma Girik, Tank Akan, Kadir tnanır, Hülya Avşar gibi isimler göze çarpıyordu. Bol bol "sinema"dan soz edilen bu toplantının en ilgi çekici gruplarından birini Vedat Türkali, Mehmet özgül ve .Nikita Mikhalkov oluşturdu. Mikhalkov'un "Mekanik Bir Piyano İçin Bitmemiş Parça" adlı filmini uzun yıllar önce Moskova'da seyrettiğini daha sonra tstanbul Film Festivali'nde yonetmenin "O Çiçorniya"sını gördüğünü söyleyen yazar Vedat Turkali, çevirmen Mehmet özgül aracılığıyla Sovyet yönetmenle tanışmak istemiş ve bir köşede koyu bir sohbet tutturmuştu. Mikhalkov'un çok sevdiği ve sanat yeteneğine guvendiği bir yönetmen olduğunu, "Mekanik Bir Piyano İçin Bitmemiş Şarkı" adlı filmıyle adeta "Çehov sinemaya nasıl uyarlaaır" dersıni verdiğini belirten Türkali, Mikhalkov'la uzun uzun Türk ve Sovyet sinemaları üzerine konuştu. Nikita Mikhalkov, Türkali'ye "Mekanik Bir Piyano İçin Bitmemiş Şarkı"yı Roma'da sahneye koyduğunu ve başrolünde Marcello Mastroianni'nin yer aldığını anlatırken Vedat Türkali de ona kendi çalışmaları üzerine bilgi verdi. U l l I I W 2 > a l Paradjanov'un "Aşık Garip" adlı filmi de bugünün programında yer alıyor. Dun kendısıyle ilgili bir belgeselin de gösterildiği Paradjanov 194651 yıllan arasında Moskova'dakı Devlet Sinema Ensttüsü'ne devam ett. Kiev'dekı Dovztıenko Studyolarında yardımcı yönetmen olarak çalışan Paradjanov ılk uzun metrajlı filminı 1958 de gerçekleştirdı. Lermantov'un yitik bir aşkın peşinden koşan bir Turk halk ozanmı anlattığı şiirinden esinlenen Âşık Garip için festival kataloğunda yer alan defieriendirme şöyle: "Film, Sergeı Paradıanov'un ellennde büyülu. gözahcı bir masala dönuşmüş. tinceki yapıöannda olduğu gıbı bunda da sanki sınemayı yenıden yaratıyor Paradıanov. Sinemanın bu buyük ustasının yapıtı, azınlık kültüriıne bir bakış, sanatın erdemlen uzenne yürekli bir yorum." Bir filmin çakış noktası, kuşkusuz çok değişik olabilir. İstanbul Sinema Festivali'nde, bu farklıhğın, çeşitliliğin görkemli ömeklerine tanık oluyoruz. Sözgelimi urnu romanlardan yola çıkmış "Ermiş Ayyaş DestanT veya "Konformist", unlü bir operadan yola çıkmış "Carmen TragedyasT, Marquez'in kendine özgü dünyasını sinemalaştırma çabasmdaki bir "Kocaman Kanatlı Ihtiyar Adam", özgün bir senaryoya dayalı "Kendimle Bir Kaç Gün" veya VdasquAlman sinema yazarı Klaus ez'in ünlü bir resminin getirdiği Eder ise mizahın insamn yaşamı esinle yapılmışa benzeyen "Işık ve için büyük bir gereklilik olduğu Gölge" arasında ortak ne olabilir? nu vurgulayarak "Gazetelerde her gün felaket haberlerini ve politi Esin kaynaklan ne denli farklı olkacılann uç kâğıtçılıklannı oku sa da, kuşkusuz birçok değişik yonız. Eger mizah olmasaydı bun fılmlerin yönetmenleri, kimi zaları nasıl ait edecektik" dedi. man hiç bekJenmedik biçimde or•'Hitler oyle korkunç biriydi ki tak duyarlıklar yakalayabiliyor. onunla ilgili bir komedi filmi yaPeter Brook, "Cannen Tragedpılamaz diye duşunuyordu, ancak Charlie Chaplin bunu 'Diktatör' yasrnda, kendi sahnelediği Caradlı filminde başardı" diyeıı Kla men operasımn bir sinemasal us Eder, şoyle devam etti: "Hel uyarlamasuu getiriyor karşımıza. rauth Kohl'un gundelik yaşamıy Bu ünlü tiyatro adamı, bu uyarSiyah Gfclefln yönetmenl • Gülüm la ilgili bir film de neden yapıla lamayı yapaıken, belli ki fılme semesı ınsanın pasaportudur dıyor masın: ustelik bunun için mizah alınmış tiyatro/opera etiketınden Festivale 'Siyah Gözler' filmıyle katılan cı olmak şart değil, gerçekçi olma özellıkle korkmus. Bunun için denız yeterii." Sovyet yönetmen Nikita Mikhalkov. vingen bir kameraya, alabildiğine SESAM'da gerçekleştirilen ve çeşitli teknik aksaklıklarla sürdürülen söyleşide söz alan Mikhalkov, mikrofondaki, salondaki aksaklıkların ve mizah üzerine konuşmak için bir arada bulunmalannın da asknda çok ince ve dokunaklı bir guldürü olduğunu be20 yılı aşkın bir suredir Almanlirtti. ya'da yaşayan yönetmen Enis GüFestivalde yer alan "Siyah nay ise mizahın halklan birbirine Gözler" adlı filmin yönetmeni yaklaştırdığını belirterek, "biz bu Mikhalkov, kendi tarzından söz filmie (Vatan Yolu) Almanlan guldürebiidik ve Almanya'da yaşayan Türklerin sonınlannı bu yolla daba etkilî bir biçimde anlatabildik. Filmi aslında biz bir guldüriı filıtıi olarak yapmadık, ancak sonuçta böyle bir film çıktı ve film Almanya'da degişik bir mizah tiiriı olarak karşılandı" dedi. Faııtezi dünyaları kurmanın ATİLL DORSAY Peter Brook, "Carmen Tragedyası"nda, kendi sahnelediği Carmen operasımn bir sinemasal uyarlamasını getiriyor beyazperdeye. Ancak fılme alınmış tiyatro/opera etiketi korkusu, filmi opera filmlere alışılmadık bir psikolojik derinlik getiren değişik bir havaya sokmuş. kullanılmış yakın planlara başvurmuş. Sonuç: Operafümlere alışılmadık bir psikolojik derinlik getiren, başkişilerine bir Bergman özeniyle yaklaşan değişik bir film. Ispanyol yönetmeni Jaime Camino, Velasquez'in ünlü "Las Meninas" tablosu üzerine bir film yapmak isteyen bir yonetmenin serüvenini anlatıyor. Çocukluğunda bu resmin şaşırtıcı derinliğınin içine girmeyi, oradaki kişilerle (kral, ''Infanta: Kız çocuk", Velasquez* in kendisi.) tamşmayı düşletniş olan yönetmen, yıllar sonra bu düşüne sinema yoluyla ulaşmayı deniyor. Konu ve ana fikir ilginç, ancak bu, Camino'nun filminin oldukça sentetik, yapay bir yolda ilerlemesini ve her iki sanat (resim ve sinema) alanında da özgün bir şeyler soylemekten uzak kalmasuıı önleyemiyor... Benzer bir fantezi dünyasına girişi deneyen Kuba filmi "Kocaman Kanatlı tbtiyar Adam" da ulkesınin ilginç yönetmeni Fernando Birri'nin saygın çabalarına karşın ancak bir yere dek ilginç olabiliyor; Marqıwz'in fanteziyle, düşlerle, efsaneler ve masallarla bezeli renkli ve fantastik dünyasına sinema yoluyla girmek kolay değil çunku. Nitekim festivaJdeki 8 Marguez uyarlamasının (hepsine giremedik, ama) kaçının bu ünlü çağdaş yazara yakışır düzeyde olduğu, sanırım ciddi bir tartışma konusu olabilirdi. Çevresinde toplanmış adlar ne denli ünlü olursa olsun, Ennanno Olmi'nin Venedik 88 Alön Aslan ödüllü "Ernüş Ayyaş DesUm", tüm festivalin benim için en duşkıncı filmi oldu. "tnaoçiı" bir yönetmen olduğu bilinen Olmi'nin dinsel metaforlarla örülü bu fılmde, Seine kıyısında yaşayan bir alkoliğin, insan kılığında karşısına çıkıp kendisine sürekli yardım eden "melekler"le olan ilişkisi anlatılıyor. Bu tür öyküleri bir zamanlar iddiasız Arnerikan gülduruleri ne güzel anlatırdı! CMmi'mn tonlarca çeken ağır sineması, öyküye Kafka'vari bir keder ve karamsarbk yuklüyor. Kimi lngilizce, kimi Fransızca konuşan oldukça kötü oyuncuların suruklemeye çalıştığı bu modern masal, bizi hiçbir biçimde doyurmadı. Oysa çok daha alçakgönüllu bir ttalyan filmi, kadın yönetmen Francesca Archibugi'nin "Mignon Gitti"si, Kim Novak'la Janet Leigh karışımı gercekten çok güzel bir genç kızın, 1516 yaşlanndaki Mignonun, bir süre için yanlarına geldiği Roma'daki akrabalarını, özellikle de aynı yaşlardakı yenı'yetme yeğenini allak bullak etmesinin öyküsunü anlatırken, belki ancak bir kadının verebileceği keskin bir duyarlığa, genç kuşak üzerinde kusursuz bir gözleme ve çok iyi dengelenmiş bir gülmecedram karışımına ulaşan hoş bir yapımdı. Macar yönetmeni Pal Sandor, "Miss Arizona"da savaş öncesi ve sırası Budapeştesi'nde her şeye karşın yaşamlarım sürdüren bir Festivalin en güzel anlarım bisanatçı çiftin oyküsünu anlatıyor ze yaşatan Angelopoulos ve Berdu. Bir ltalyanla bir Almanın, tolncci sinemalarına ise ayrı birer Marccllo Mastroianni ile Hanna yazıda değineceğiz. Schygulla'nın başrollerinde tngilizce konuştuklan bu film, iki oyuncunun perdede şımdiye dek çok iyi belirlenmiş kişiliklerine dayanıyor ve özgün, sağlam bir karakter derinleştirmesine pek gitmiyordu. Ancak Sandor'un savaş, savaşta sanatçı, Yahudi kıyımı vb. olaylara belirgin klişelerle yaklaştığı bu film, özellikle son bölumlerinde yine de oldukça etkili ve düşündürticü olmayı başanyordu... Gercekten özlediğimiz bir Fransız ustası, Claude Sautet ise uzun zaman sonra yaptığı dönüş filmi "Keodimle Bir Kaç Gün"de, yaşamına yeni bir kentte, yeni bir sosyal çevrede, küçük ınsanların, serseri ve fahişelerin arasında yeni bir anlam bulmayı deneyen Paris burjuvazisinden bir genç adamın öyküsunü anlatırken, bilinen burjuva kesimi irddemesi keskinliğine ve insan portreleri çizme başarısına bir kez daha ulaşıyordu. Guldürü tonlannda başlayıp dram tonlarında süren bu ilginç fılm, bu yılki festivalde ağırlığı duyulan Fransız sinemasının başarı düzeyine bir başka örnekti. GALERİ •ATÖLYE Ayşe ErVmen Burası ve Orası Yerleştırme Maçka Sanat Galensi PERA146 97 38 132 64 26 Macar, Yunanlı ve Lübnanlı sinemacılar ülkelerini ve sinemalannı tanıttılar lonak KEMAL CIZER t GORBON 3ANAT GALERISİ ZAFER GENÇAYD1N RESİM SERGİSİ 6Nisan6Mayısl989 Resım Öergısı 730 Nısan TEM SANAT 6ALERİSİ AÜÇEUBİ Resım Sergısı AudıoVi3uaisaat17 3C PazanescCunıartesı 11 00 19 00 Cuyulubostan Sok 44 y 2NımeiApt antasıTel 1470899147975* HMan22Hısan Resim Sergisi NtopsHy* CM. 44/1 Ettteı 1SS 19 35 6ÜLSEREN SÜDOR TEOMAN SÜDOR P i«l gtotarı taricind* herjj. IIOO. 9 1.Uv«ıl SÛBn Sok. »14 170 03 62 1229Nisan LAMİ g a l e r i si ESİN OKÇU s a n a t Resım Sergısı 10 Nısan 3 Mayis Villkon.fr Cad. Pauı 7} 146 41 54 Nişant«|> Resim Sergisi 15Nisanl5Mayısl989 ModaCad 220226 81300 Voda 346 97 14 BEI^DAM HÜSEYİN YÜCE DI/HACT MOBİLYA vc AKSESUAR GALERİSİ Akkavak Sok Tunaman Çarsıst 18 NHanlasM4627M<KıılOH>p«rkıAllO SOYAK ART DECO HAMİT GÖRELE SANAT GALERISİ BOyukdere Cd. (»flabank il Bankası nk»»ı) MecidlyekSy'İST TW 175 09 1020 Mai Resim Sergisi 22 Mart 16 Nisan AEDFtA BURHAN UYGUR Resım Sergci 30 Mart 24 Nısan HOım O*n<l> Cma 126 T«ş¥Hdy« M«y<t»n 136 12 79 Atillâ Dorsay'm yönettiği izleyicilere açık basın toplantısma Macar yönetmen Gyula Maar, Lübnanlı kadın yönetmen Jocelyne Saab, Yunanlı yönetmenler Lefteris Xanthopoulos ve Costas Vrettakos ile Yunanlı oyuncu Mary Chranopoulou katıldı. Bombalar altında sinema CAVİT ATMACA Resim Sergisi o 31 Mart 19 Nlsan ijtikli! C*d Terko< Çıkmazı raçtkuc Han K«f 1 No 2734 Beyoğlu 144 96 33 ÇOPERA) SANAT RAŞİN Resim Sergisi 322 Nisan GAIERİSİ TİMUR ÇELİK S A N A T GALERİSİ \nünu Cad. No:77 KARTALMALTEPE f> R E S İ M S E R G İ S İ Poztyoısınaa n»gün 11 0015 30 Saguk Sok Oo»ra Han 43 16 (Marmara Etap Otefr Vam) Taksım 149 92 02 15Nisan6Mayıs Calcrl Pazartesl günü dtşında hergün 14.0018.00 saatlerl arasında açıktır. « ALMEI.EK, OESTEK REASÜRANS SANAT fiALEHİSİ 1 II II I •l ¥V * > g T« 146 Ti «1 JALE YASAN Htspetıye Ayiar Cad NıiApt 2*V6 Levenî Retrosp«ktif Resim Sergisi 1429 Nisan CENGİZ ALPAGUT Resim Sergisi 724 Nisan u i * sanaüar SEİD HASANEFENDİÇ Resim Sergisi 28 Mart 22 Nisan Abdi ipekci C. 75. Maçka131 28 32 ÖZDEN NARİN Resım Sergısı 1128 Nısan 1989 Akbank Bebek Şubesı Uslu Cevdet Paşa Cad No 238 GÜMÜŞ ve ALTIN İŞLEMECİLİĞİ Takı »f Kintâtncvluk ftzım İstmi7. ALTITOL SAKAT AIELTESİ GÜZEL SANATLAR «GİRİŞ» ÎESİMÇALIŞMALAR Osmanaga Mah Kınasıyecı Sok. H.HİLMt BULUNMAZ ( tla tİpiMtıtmndp l sla ^«Anfiınuncir \in)\ r <ab»maları 1EYLÜLKUYUMCUATÛLYESİ T (TÜRKİYE MÜMESSİLLİĞİ) TETSAN TOSCANA Lamarttn Cad No 13 Takslın Jet 150 96 98 Tam Teçekküllü İTAIYAN ÇERÇEVE ATELYESİ SERAMİK SERGİSİ 5NISAN10MAYIS ERDOĞAN StPAHt 5K658S 5137431 ÇERÇEVE ÇERÇEVE ÇERÇEVE AYFER KALSIN DERISMOVVIHLAMUR IhıamurCd Ye^lçmenSok. NO 91 BeçkMŞISTANaUL Tel 159 72 55 I* H a l ) Kültür Servisi 8. İstanbul Uluslararası Film Festivali'nin yabancı konukları, izleyicilere açık basın loplantılarında ve tartışma toplantılarında sinemaseverlerle bir araya geliyorlar. Dun sabah Etap Marmara'da gerçekleştirilen basın toplantısına katılan Yunanlı, Macar ve Lübnanlı yönetmen ve oyuncular, kendi fîlmlerinden söz ederken, ülkelerinin geçmiş donemdeki ve bugunkü politik yapısına da sık sık değindiler. Gazetemizin sinema yazan Atillâ Dorsaj'ın yönettiği dünku sabah toplantısına Macar yönetmen Gyula Maar, Lübnanlı kadın yönetmen Jocelyne Saab, Yunanlı yönetmenler Lefleris Xanthopoulos ve Costas Vrettakos ile Yunanlı oyuncu Marv Chronopoulou katıldı. Festivalde "Yuvana Hoşgeldin Yoldaş" adlı Tılmi gosterilen yönetmen Xanthopoulos, fılminden söz ederken, filmde rol alanların hemen hepsinin gerçek köyluler olduğunu ve filminde Yunan iç savaşı nın dramatik hikâyesini vermeye çahştığını belirtti. İç savaş doneminde Macaristan'a göç eden ve bu ulkede bir Yunan köyu kuran insanların dramını anlatan Xanthopoulos, diğer Yunanlı yönetmenlerin de bu dönemi çeşitli açılardan verdiklerini ve buyük ilgi gösterdiklerini vurguladı. Festivalde "Helidonya Çocuklan" adlı filmi gosterilen yönetmen Costas Vrettakos ise Yunan iç savaşının 1974'lere kadar ele alınmasının mümkün olmadığım, sonraki yıllarda ise yönetmenlerin bu duruma bir tepki olarak iç savaşı konu alan birçok film çektiklerıni söyledi. Yunanistanın yakın tanhinin yönetmenler için belirleyici olduğunu belirten Vrettakos, "Yunan ic savaşı ba/en bir bahane oluyor. Orn«ğin benim sinemamda Yunan sinemasında yaşanan krizle ilgili birçok ope var. Yunanistan'da artık licari sinema olayı bitti. Ancak de>letin >ardımı ve telrvizyon sayesintfe film vnpabiliyoruz. Artık insanlar siıumaya gilmek için sokağa çıkmıyor. Çıkanlar ise 1529 yaş gnıbu" dedi. Festivalde ver alan "Heledonya Çocuklan", "Avcılar" ve Yabancı sinemacılar basın toplantjsında Mary Chranopoulou, Lefteris Xanthopoulos, Atillâ Dorsay, Costas Vrettakos Gyula Maar sınemaseverlerın sorulannı yanıtiadılar. "Kitera'ya Yolculuk" adlı fılmlerin oyuncusu Mary Chronopoulou da kendisinin aynı zamanda tiyatro oyuncusu olduğunu belirterek, sinemada yaşanan krizin tiyatroda da yaşandığını ve eskiye oranla daha duzeysiz tiyatro yapıldığmı vurguladı. 8. İstanbul Uluslararası Film Festivali'nde "Cehennem Degirmenleri" adlı filmi gosterilen Macar yönetmen Gyula Maar ise Macaristan'ın 1950'li yıllarını konu alan filminden söz ederken, "Bu dönemi de almamın lek bir nedeni vardı: O zamanlar ben çok genç bir delikanlıydım ve o yıllar benirn hayaCımın önemli bir bolümunü teşkil ediyor" dedi. Macaristanda artık 19501i yıllan eleştirmenin moda halıne geldiğini söyleyen Gyula Maar, şöyle devam etti: "Hayatımızda öyle yıllar geçirdik ki, her şe\ siyah ya da beyazdı. Sadece politikadan söz edivorduk. Bunun dogru olmadığını biliyordum ve filmimi de sadece politikayı ele alan bir film olarak gormüyonım. Bu dönemi eleşlirmenin moda haline gelmesi de artık beni rahatsız ediyor." Dün sabah gerçekleştirilen halka açık basın toplanusında en ilgi çekici konuşmalardan birini de Lübnanlı yönetmen Jocelyne Saab yaptı. Cumartesi günü Reks Sineması'nda gösterilecek olan "Ertelenmiş Bir Yaşara" adlı filmin yönetmeni Saab, filminde, diğer yönetmenlerin aksine geçmiş bir iç savaşı değil, halen sürmekte oian savaşı ele aldığını belirtti. Jocelyne Saab, filminde savaşın yok ettiği bir aşk hikâyesini anlatmak istediğini söyledi. Lübnan'ın 4 yönetmeninden biri PORTRE / JOCELYNE SAAB MITHAT ŞEN JAPON TEKNtĞİ İLE BATİK SERGİSİ 12 N ı s a n ' 7 M a v ı s CIHAT BURAK Resim Sergisi 15 Nisan 5 Mayıs Cevdotposa Cad. Koru Apt. 384 BEBEK 165 74 96 31 Mart 25 Nisan 1989 Galeri Nev Maçka cd. 33/B 80200 Maçka İstanbul 131 67 63 ZÜLFÜ URFALI DERISHOVV • IHLAMUR Ihıamur Cd Veşdçımc" So*No 91 Be$ıktaşISTAN8ül. >"el 1 5 9 72 55 l< H a i ) ALPTAMER ULUKIUÇ RESİM SERGİSİ 420 NİSAN 1989 ATATÜRK KÜLTtiR .îr.RKEZİ Kt'ÇfK S.\LON TÜREİYE İŞ BANEASI SANAT GALERİSİ NURİ İYEM Resim Sergisi 27 Mart 1 4 Nisan 1989 PIK hvtç hvgün 12.001S 00 arnı istiklal Cad. M««<«ı Sok Yürekh Han Kat 2 Beyogiu 144 20 21 (Ataive 147 97 23) 1948 yılında doğan Lübnanlı patlarken film de çekiyorsunuz, yönetmen, ekouomi oğrenimi plaja da gidiyorsunuz, gördukten sonra çeşitli Fransız eğlencelere de katılıyorsunuz. ve yabancı TV istasyonlarında Ölüm tehlikesi de dahil her şey çalıştı. 20 kadar belgesel film doğal ve normal karşılanıyor çeviren Saab, Volken anık:' Scholendorf un asistanlığmı da Lübnan'ın savaş öncesindeki yaptı. "Ertelenmiş Yaşam" parlak sinema macerasım genç yonetmenin ılk konulu filmi. kızhğında yaşayan ve ekonomi Jocelyne Saab, Lübnan'ın ikisi eğitimi almasına rağmen kadın, ikisi erkek olan dört kendisini sinema dunyasında yönetmeninden biri. Saab, bulan kadın yönetmen Saab, iç "Ertelenmiş Bir Yaşam" adlı savaşı konu alan filmleri filmini sayısız güçlüğe ve savaşa Lübnanlıların pek gormek rağmen çekti. Ekip, çekim istemediklerini söyluyor. sırasında savaşan taraflardan "Çünkü" diyor Saab "İnsanlar biri tarafından tutsak alındı, gunluk yaşamlarında bu malzemelerine el konuldu ve dünyayla yuz yüzeler sürekli, filmin başoyancusu Jacques bir de beyaz perdede aynı Weber ciddi bir ölüm tehlikesi sahnelerle karştlaşmak atlattı. Bomba sesleri ve ölum istemiyorlar!' tehlikesi altında gerçekleştirilen fılm, kimi planlan çekilmese de Lubnan'da film çevirmenin cesaret işi olduğunu vurgulayan tamamlandı. yönetmen, kendi filminin, savaş "Lubnan'da savaş altında nasıl altında çekilen son konulu film yaşanır, nasıl film çekilir?" olduğunu belirtiyor. Nedeni Saab, filminde bu soruya yanıt tabii ki ortada: Ülkîmizde vermeye çalışıyor. Yonetmenin belirli dönemlerde güven ortamı savaş altındaki yaşam üzerine yaşanıyor, olsa da her şey bir goruşleri şoyle: "Savaşta insan an içinde değişiyor ve işler ölum tehlikesıyle karşı karşıya, allak buliak oluyor. Bu yüzden ancak bir yandan da normaİ yönetmenler yurtdışında yaşamını surdurüyor. Bombalar çalışıyorlar artık!'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle