15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MART 1989 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 MmrCezayir iüşkileri KAHtRE (AA) Mısır Dışişleri Bakam hmet Abdülmecid, 12 yıllık bir aradan sonra geçen kasım ayında ülkesiyle yeniden diplomatik ilişki kuran Cezayir'e gitti. Abdülmecid, Kahire Havaalam'ndan hareketinden önce gazetecilere yaptığı açıklamada, Cezayir Devlet Başkam Şadli Ben Cedid'e, Mısır Devlet Başkam Husnü Mubarek'ten bir mesaj götürduğünü, ziyaretinin de, aradan geçen uzun süreden sonra Cezayir hakümetiyle görüş alışverişi olanağı doğuracağını söyledi. Cezayir, eski Mısır Devlet Başkam Enver Sedat'ın 1977 yılında Kudüs'e yaptığı ziyarete karşı çıkan "Arap Red Cephesi" ülkeleri arasında yer almış ve Sedat, öteki cephe üyesi ülkelerle birlikıe Cezayir'le de diplomatik ilişkilerini kesmişti Politbüro, Gorbaçov'un toprakları kiralama yöntemine rağbet etmedi Volitbüro'nun önceki gece sona eren toplantısının ardından yapılan açıklamada, "Kiralama yönteminin îarımsal üretimi arttırma yollarından sadece biri olduğu" vurgulandı. SSCB'de tarım tartışıııası ları da birlikte getiriyor. Çünku Marksist teoriye gore sosyalist ya da kolektif mülkiyet, özel mulkiyetten daha ust düzeyde bu mülkiyet biçimi. Ayrıca kolhoz ve sovhozlann burokrasisi de ayncalıklı durumlannı kaybedeceklerinden kiralama yöntemine karşı çıkıyor. Gorbaçov ise tanmsal üretimin arltırılması için kiralama yönteminin genişletilmesı gerektiğine inanıyor. Macaristari'da çok parüye Gorbaçov \kın destek BUDAPEŞTE (AP) Macaristan Başbakanı Miklos Nemeth, Sovyetler Birliği'ne yaptığı resmi bir ziyaretten dönerken verdiği demecte, SSCB lideri Mihail Gorbsçov'un Macaristan'da çok partili siyasal sistem kurulmasını desteklediğini açıkladı. Bir Macar gazetesinde de ust düzeyde bir yetkilinin eski Sovyet lideri Leooid Brejnev doneminde iki ülke ılışkılennın "eşitsiz" olduğu şeklindeki demeci yayımlandı. AP'nin haberine göre, Başbakan Nemeth, "Sovyet Komünist Partisi Gencl Sekrelen Macaristaa'da reform yapılmasına ve çok partili sistemin kurulmasına karşı çıkmıyor. Genel Sekreter lemsil edilmeyi, kurumlaşmayı ve düşuncelerin serbestçe boy ölçuşmesini demokrasinin bir geregi olarak gonıyor" dedi. Macaristan Başbakanı, demecinde Gorbacov'un Sovyetler Birliği'nde de tek partili bir sistem içinde çoğulculuk yapmaya çalıştıklanm, ancak Macaristan'da çok partili sistem kurulmasına karşı olmadıklarını söylediğini aktardı. POLniKADA SORUNLAR ERGUNBALa AKKUM ve Türkiye'nin NATO Sancıları Viyana'da bugün açılış töreni yapılacak ve 9 martta resmen çalışmalarına başlayacak olan "Avrupa'da Konvansiyonel Kuvvet indirımı Müzakereleri"nde (AKKUM) 16 NATO ulkesi ile 7 Varşova Paktı üyesi konvansıyonel sılahların indirimi konusunda pazarlık yapacak. Çok teknik ve karışık olan sorunu olabıldığınce kolay anlaştlır hale getirmek gerekirse konu şöyle toparlanabılir: Viyana toplantısı kuşkusuz görüşmelere katılan tüm ülkeleri çok yakından ılgilendıriyor. Türkiye açısından ise toplantı, aynca özel nedenden dolayı çok önemli. Bunlardan biri "Merkez Cephe" anlaşmazlığı diye adlandınlan, geçen hafta Brüksel'deki toplantıda üzerinde büyük ölçüde uzlaşma sağlanan, ancak son anda İspanya'nın itirazı ile yine karmaşık nıtelığe bürünen sorun. Bir diğerı de Viyana toplantısının ilk aşamasında gündeme gelmesi beklenmemekle birlikte, gkterek daha çetrefıl nıteliğe bürünme eğilımi gösteren Mersin sorunu. Önce ilk sorunu ele alalım: "Merkez Cephe" anlaşmazlığı olarak bilinen tartışma, geçen hafta ingıltere tarafından uzlaşma önerisi ortaya atılıncaya kadar Türkiye'nin NATO ile uzun yıllardır belkı de en cıddı sorununu oluşturuyordu. Bunalım şöyle başlamışlı: Polonya lideri General Jaruzelskı, geçen yıl Orta Avrupa'da sınırlı bir bölgenin, konvansıyonel silah indirımı görüşmelerinde ayrı bir şekilde ele alınmasını önermişti. Jaruzelski'nin önerisine göre Polonya, Çekoslovakya, Doğu ve Batı Almanya, Belçika, Lüksemburg, Hollanda ve Danımarka, "Merkez Cephe" olarak kabul edilebilirdi Batı Avrupa, Jaruzelski'nin bu önerisini daha da geliştirdi ve Fransa, lngiltere. İtalya, İspanya, Portekiz de Merkez Cephesi'ne katıldı. Böylece ortaya "Genişletilmiş Merkez Cephesi" çıktı. Genişletilmiş Merkez Cephesi'ne katılan bu ulkeler aynı zamanda Batı Avrupa Birliği (BAB) uyeleri. BAB, Avrupa Topluluğu'nun askeri kanadı nitelığinde. Savunma ve kuvvet indirimi konularında öncelik doğal olarak NATO üyelerının çoğunu kapsayan "Genişletilmiş Merkez Cephesı"ne verilecekti. Bu bölgenin dışında ise dört NATO ülkesi kalıyordu: Kuzeyde Norveç ve İzlanda, güneyde ise Türkiye ve Yunanistan. Norveç ve Yunanistan gerçı BAB'a üye değiller. Ama Yunanistan AT'ye üye olduğu için BAB'la bağlantılı. Norveç ise istedığı an AT'ye girebılecek durumda. Böylece ne AT ne de BAB'a üye olan Türkiye ile İzlanda dışarıda kalıyordu. Başka bir deyişle, Türkiye NATO'nun karar mekantzmasından dışlanıyor, BAB ulkelerının alacağı kararları sadece onayiamak durumunda bırakılıyordu. Türkiye, NATO içinde "ikinci sınıf vatandaş" anlamına gelen böyle bir statüyü kabul edemezdi... Vte etmedi de. Ankara'nın başarılı diplomatik kampanyası sonucunda geçen hafta lngiltere1 nın ortaya attığı önerı ile ne derece güvenilır olduğu henüz belli olmayan bir uzlaşma formülu bulundu. Güvenilir olduğu belli değıl, çünkü İspanya bu formülle cumartesi günü bir rezerv getirdi. İngiltere'nin uzlaşma formülü şuydu: BAB destekli, Genişletilmiş Merkez Cephe ve kanatlar formülü terk ediliyor, bunun yerıne dört bölgeden oluşan yaklaşım benimseniyordu. Birinci bölgede F. Almanya ve Benelüks ülkeleri, ıkıncı bölgede, birinci bölgedekı ülkelere ek olarak Dammarka, Fransa. lngiltere, İtalya, üçüncü bölgede İspanya ve Portekız, dördüncü bölgede de bir, iki ve üçüncü bölgelere ek olarak Türkiye, Yunanistan, Norveç ve İzlanda bulunacaktı. Bu formül Ankara'yı rahatlatıyordu. Çünkü Türkıye'yı NATO'nun karar mekanizmasının dışında bırakan, irtifakı "Merkez Cephe" ve kanatlar şeklinde ıkiye ayıran (daha doğrusu ABD ile Kanada dikkate alındığında üçe bölen) eski formül ortadan kalkıyordu. Ne var kı İspanya, cumartesi günü yaptığr açıklamada 3. bölgede Portekiz'le yalnız kalmasına ıtiraz etti. Mersin sorunu, gündeme geldiği takdirde Türkiye'yi Vıyana1 da uğraştırabilecek diğer bir konu. Bilindıği gibi Avrupa Güvenlik ve İşbirliğı Konferansı (AGİK) sonuç belgesinin imzalanmasına birkaç gün kala Yunanistan'ın Mersin Limanı'nın da i<onvansıyonel ındirim böigesıne dahil edılmesini ıstemesı üzerine, görüşmeler çıkmaza girmiştı. Görüşmeleri çıkmazdan kurtarmak için, Türkiye konvansıyonel silah indirimi dışında kalacak alanı sınırlayan hat için "Gözne'den denize iner" deyiminın kullanılmasını önermişti. Buna karşılık ABD, F. Almanya, Fransa ve İngıltere'den bu deyımı "Mersin'in ındirim dışı aianda kaldığı" bıçimde yorumlayacaklarına ilişkin yazılı güvence istemişti. Bu konuda Türkıye'nin istediği türden güvenceyı F. Almanya ile ABD verdi. İngiltere ile Fransa'nınkıler ise doyurucu değildi. Ne var ki son zamanlarda ABD, bu güvenceye sadık kalacağına ilişkin kuşkular yaratan davranışlar sergilemektedir. Viyana görüşmelerıne ABD temsilcısı olarak katılacak olan Büyükelci Stephen Ledogar, 22 şubatta VVashıngton'da düzenlediği basın toplantısında Mersin'in ındirim bölgesı ıçine dahil edılmesini isteyen ülkeleri de dikkate almak zorunda olduklannı söyledi. Başka bir deyişle; Yunanistan'ın ısteğını kollamak gerekeceğıni ıma etti. Arkadaşımız Ufuk Güldemir'in bildirdığine gore, Silahsızlanma Dairesi Ulusal Güvenlik Polıtıkası Bölümü Şefı John Gunderson da 2 martta VVashıngton'da yaptığı açıklamada Mersin sorununun "konsensüs görüş doğrultusunda" çözümlenebileceğıni söylemiştır. Yani Yunanistan'ın engelleme yapabileceğinı ima etmıştır Böylece ABD'nin Türkiye'ye verdiği yazılı güvencenin ne derece etkilı olduğu konusunda cıddi kuşkular doğmuştur. Son olarak da kuvvet indirimi miktarları konusunda ciddi pürüzün çıktığı bildiriliyor. Gelen haberlere göre, Türkiye'nin içinde bulunduğu bölge için Türk teklifinde belirlenmiş olan kuvvet miktarları Brüksel'de önceki akşam verilen bir teklifle aşağı çekilmiştır. özetle, bugün açılış töreni yapılacak olan AKKUM, Türkiye^ nin NATO ile olan son derece ciddi sancılarına da ışık tutacaktır. Bu sancılann en önemlisi ise NATO'nun Avrupalı müttefiklerinde görülen Türkıye'yi NATO'nun karar mekanızmasından ve BAB'ın oluşturduğu Avrupa ülkeleri kümesinden dışlama eğilimidır Ugaçsv Sesini yukseltü lantısı sonunda cuma gecesi yapılan açıklamada, topraklan kiraya verme yönteminin, "tanmsal iiretimi arttırma yollanndan saded bir tanesi" olduğu belirtildi. Böylece Politbüro, Gorbaçov'un öncelik tanıdığı sorunu ön plana çıkarmaktan kaçındı. Anımsanacağı gibi, muhafazakârlann lideri olarak tanınan lgor LJgaçev (Politburo'da tarım komisyonu sekreteri) geçen hafta Omsk kentinde yaptığı konuşmada kiralama yönteminin genişletilmesine karşı çıkmış ve tanmsal üretimi arttırmak için daha fazla yatınra, daha modern teknoloji Gorbaçov Muhalefet guclu gibi geleneksel yöntemleri savunmuştu. Bu konuşması ile de Gorbaçov'a ters duşmüştü. Mihail Gorbaçov geçen yıl ekim ayında yaptığı konuşmada topraklan kiraya verme yönteminin yaygınlaştırılacağını söylemiş ve "Çiftçiler tekrar topraklannın sahibi olmalıdır" demıştı. SSCB'de halen, köylülere kiraya verilen az miktarda topraklann dışında tum topraklar kolhoz ve sovhozJar halirıde düzenlenmiş biçimde. Kolhozlar, kolektif çiftlikler, sovhozlar ise devlet çiftlikleri. Bu sistemi kiralama yöntemi ile değiştirmek, ideolojik sorun Dq Haberier Servisi Sovyetler Birliği'nde Lanm sorunu, liderlik kadrosunda ciddi göruş ayrılığına yol açmaya aday görülüyor. AP'nin Moskova kaynaklı haberine göre 12 üyeden oluşan Politbüro, Devlet Başkam Mihafl Gortaçov'un, topraklan köylülere kiralama yönteminin genişletilmesi önerisine fazla rağbet göstermedi. Gorbaçov, SSCB'de devlet mulkiyetinde bulunan topraklann 49 yıllığına köylülere kiralanmasını öneriyor. Sovyet lideri, tanmsal üretimin ancak bu şekilde artabileceğini öne suniyor. Ne var ki Politbüro'nun iki gunluk top Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin bu ay içinde tarım sorununu göruşmek için toplanacağı bildiriliyor. Siyasal gozlemciler, politbüronun önceki gece yaptığı açıklama ile lgor Ligaçev'in Omsk kentinde yaptığı konuşma arasında benzerlik bulunduğuna dikkati çekiyorlar. Gerek Ligaçev, gerekse politbüro kiralama sistemimn tarımı kalkındirma yöntemlerinden "sadece biri" olduğunu vurguladılar. larım sorununun, halen Sovyet liderleri arasında en önemli görüş ayniıklarından birini oluşturduğu anlaşılıyor. Merkez Komitesi'nin bu konuda yapacağı toplantının ateşli tartışmalata sahne olması bekleniyor. Rüşdü:Tehdidi fazla ciddiye almadım Arafat, Pakistan 'a gidiyor İSLAMABAD (AA) FKÖ lideri Yaser Arafat'ın, bu hafta Pakistan'a gideceği bildirildi. Ziyaret tarihini açıklamayan Pakistan Radyosu'nun haberine göre, 15 yıldan bu yana ilk kez Pakistan'a gidecek olan Arafat, ziyareti sırasında Başbakan Benazir Butto ile görüşecek. MADRİD (Cnmburiyet) Salraan Rüşdu'nün yazın yaşamında lspanya'nın ve Elhamra'mn özel bir yeri var. Elhamra ilk bakışta büyillemiş kendisini. Duyumsadığı cekımi çözebilmek amacıyla birkaç kez gelmis Ispanya'ya; uzun uzun incelemış Elhamra'yı. "Çünku bu bahceterde ve ba saraylarda, Hıristiyan Müslüman kulturteri birlikte yaşadı. Burada sevişliler ve burada aynldılar" diyor Salman Rüşdu, Elhamra tutkusunu açıklarken. 41 yaşında kitabı yakılan, uğrunda insanlar ölen ve kellesine ödül k o nan Salman Ruşdu, belki de Elhamra yüzünden tspanyol El Pais Gazetesi ve Tiempo Dergisi'yle uzun röportajlar yapmayı kabul etti. El Pais'in pazar ekınde yayımlanan röporlajdan geniş bir almtıyı sunuyoruz. Ölfim tehdidi altındasınız. Bu tehdidi gerçek bir tehlike olarak raı algüıyorsunuz, yoksa gozunuzu mü korkutmak istiyorUr dersiniz? S. RÜŞDÜ Tehdidi fazla önemsemek istemiyorum. Ostünde duruldukça gerçekleşme şansı artar diye duşunuyorum. öte yandan ciddiye almamak da kolay degil, çünkü yalnızca bir tehdit olduğundan kuşkuluyum. Korunma önlemi alıyor musunuz? S. RÜŞDÜ Evet, birtakım önlemler ahyorum, ama çok degil. Örneğin sokağa cıkmadan önce pencereden kuşkulu biri dolaşıyor mu diye bakmak gibi. Skandalın koparttığı gıinıltü de bir yerde siri konıyor saydmaz mı? S. RÜŞDÜ Elbette Tehdidin birlikte getirdiği skandal, tehdidin gerçekleşmemesi için koruyucu bir duvar oluşturuyor Çalışmalannız bu durumdan etkilendi mi? Bundan sonraki kitabımza yansıyacak mı? Sanınm "Şeytan Ajetkri" üç bolumlu bir bulunnn parçasıydı. S. RÜŞDÜ Bütün bu gürültunün orusında şnndilik çalışabilmem zor görilnüyor. Hem zaman bırakmıyorlar hem de gerekli sukunet ortamı yok. Dediğiniz gibi, "Şeytan Ayetleri" üç kitaplık bir dizinin parçası. Aslında ne konu ne de kahramanlan ortak. Işin başında, yapıtlanm, geldığirn ulkelerı yansıtıyordu, sonra göç uzerine yazdım. Bu ülkeye geliş kosullanmızı. "Şeytan Ayetleri"nin irdelediği konulardan bin de bu göç ışte. Şimdilık aynı konulann etkisındeyim. Son olaylar geleceğe dönük projelerim üstünde ne gibi degişikliğe yol acar. kestiremıyorum henuz. "Şeytan Ayetleri"nde kahramaniardan biri Mubammed'in kendisi. Ama bu Muhammed insan açısından bakılan, temel dinciler tarafından yaratılıp sevilen imgeye ujmajın bir kişilik çiziyor. Siz tslam kulturu ile egitilmiş birisisiniz. Küçıikken anlatılan Muhammed böyle miydi size? S. RÜŞDÜ Evet. Üç aşağı beş yukan böyleydi. tslamda birçok değişik akım ve göruş olduğunu hesaba katmanız gerek. Temel dincilerın göruşu tüm Islam dunyasını yansıtmıyor. Hint yanmadasında gelişen tslam dini daha hoşgörülü, tartışmaya açık bir yapı gosterirdi, tabu yoktu. lslam dunyasını yakından tanıyan biri olarak böyle bir tepki rinciriemesiyle karşılaşacagıııızı düşıinmuş muydunuz? S. RÜŞDÜ Elbet bir tepki beklıyor ve özellikle katı dincilerin hoşuna gitmeyecegini büiyordum. Ama asla bu boyutlara varan bir saldırıyı duşunmemiştım. Her ne ise bu tepki ancak komünist ülkelerde sistemi eleştiren bir yapıta yönelik tepkiyle ölçOlebilir. Ama olaya yazar açısından bakıldığında, >azılması istenen konudan caymak için geçerli bir neden sayılmaz. Eğer "Şeytan Ayetleri%'ııi siz degil de bir ıngiliz yazmış olsaydı, aynı olumstızlııkla karşılaşır mıydı dersiniz? S. RÜŞDÜ Hayır. Müslüman olmayan bir Hintli tarafından yazılmış olması da bu ölçüde bfr tepki uyandırmazdı. Sorun; Müslüman adı taşıyan, onlardan biri, benim "onlara" ihanet etmiş olmamdan kaynaklanıyor. Bunu hazmedemediler. Eserinizin ugradıgı saldınnın jön degiştirip saldırganlara yönelecegini ve kilabınıza gorkemli bir başarı saglayacagını düşünüyor muydunuz? S. RÜŞDÜ Kitap zaten çok iyı satıyordu. Ama olaylar başlayah beri olaganustO satışlara ulaştı. Fakat kitabın boylesine ilgi göruşü aşırı dinciler için önemli değıl. Onlann istemedığı, kitabın Muslumanlar tarafından okunması, Müslümanların elıne geçmesi. Ne var ki bu noktada da tam bir basarıya ulaşukları söylenemez. Her gün yüzlerce dayanışma mektubu ahyorum Müslüman okurlarıradan. Sonuç olarak düşmanlarımın çok akılü olduklannı sanmıyorum. Kendinizi dinsd acıdan tanımlar mısınız? S. RÜŞDÜ Kendımi dindar olarak tanımlayamam, az çok laik sayıbrun. 13 yaşıma değin çok inançlıydım. Ama okurlanm kitaplarımda dindar bir hamur bulduklarım, bir inanç yaklaşımı duyumsadıklannı ileri suruyorlar. Sanınm dın konusu oldukca ilgimi çekmekle bırlikte, yaklaşım biçemim Tanrıdan söz etmeyı gerektirmiyor. Yani dinin yerine edebiyntı mı gecirdiniz? S. RÜŞDÜ Diyeüm ki edebiyat, inancın bitişinden doğan boşİuğu doldurdu. Yazın da aynı gereksinimlere yanıt verir, üstelik değişmez kumllarla da sınırlı değildir. KabiVe gıda yardımı 'Şeytan Ayetleri'nde son durum İSLAMABAD (AA) SSCB'nin, Afganistan'a gönderdiği yiyecek ve yakacak yardımı, onceki gün Kabil'e ulaştı. Kabil Radyosu tarafından verilen haberde, kötü hava koşullan nedeniyle Salang yolunun kapanması üzerine, SSCB tarafından gönderilen yardım konvoyunun, Sovyet smırındaki Hairatan köyunde bir siire mahsur kaldığı, daha sonra Kabil'e geldiği bildirildi. Kabil Radyosu'nun haberınde, Hindistan Başbakan ı Rajiv Gandi'nin de, Afganistan Dışişleri Bakam Abdul fVakıl'a, Afganistan'a "insani ve ekonomik yardımda bulunacağına dair söz verdiği" belirtildL tıgilizler birbîrîne düştü The Observer tngiliz "Observer" Gazetesi ise, Türkiye'nin olaya ilişkin tutumunu aktanrken, Devlet Bakam Yusuf Bozkort özal'tn, durumu. "Törkrye'ye Allah'ın bir lütfa" şeklindeki ifadesini öne çıkartu. Haberde, Türkiye'nin, Iran'la ticarette Batının azalan paymı Yusuf Özal'a sitem Hükümetin tran'a karşı tavrını yumuşatır ve metine karşı kampanya yürüten Islamcı kesimin konuyu sürekli Salman Rüşdü 'yü suçlar bir havaya girmesi gündemde tutacağı ve Ingiltere'aydın çevrelerde tepki yarattı. Yazarlar Birliği de din ve kultürler arası sorunlan su yüzüne çıkartarak hükümeRüşdü'nün fiilen "hapis" durumunda ti güç durumda bırakmayı hedefolduğunu savundu ve otosansür tehlikesine leyeceği de tahmin ediliyor. Her dikkati çekti. ne kadar tngıltere'deki lslamcılar, EDİP EMİL Ö Y M E N sancani, iki ülke arasındaki ilişkinin artık taınir edilemeyecek kadar bozulduğunu söyledi. Başbakan Margaret Thalcher ve Dışişleri Bakam Sir Geoffrey Howe'ın art arda, "Şeytan Ayetleri"nin Müslümanları rencide ettığini soylemelen, İran tarafından "olumiu yönde ablmış, ama yelersiz bir adım" olarak değerlendirildi. lngiltere hükumetinin ise daha ilerı giderek Iran'ın ısrar ettiği gibi kitabın yasaklanması, toplatılması, yazar hakkında dava açılması, tazminat odenmesi gibi talepleri karşılamaya hiç niyetlı olmadığı açık. lngiltere, diplomatik ilişkinin tamamen kesilmesinden İran'ın ekonomik bakımdan zararlı çıkacağı görüşünde. Öte yandan, lngiltere hüküyasalara saygılı olduklannı açıkladılarsa da, aralarında aşırı görüşlu pek çok kişi olduğu biliniyor. "Kan dökülecegini" söyleyen birçok kişinin bu tehdidi basında yer alıyor. Kosova'da askeri tatbikat BELGRAD(AA) Yugoslavya Silahlı Kuvvetleri, tank, zırhlı araç vepiyade birlikleriyle etnik huzursuzluklara sahne olan Kosova bölgesinde tatbikat yaptı. Tatbikatın, Kosova bölgesindeki huzursuzluğun yeniden canlanmasını engellemek amacıyla, güç gösterisi niteliği taşıdığı kaydedildi. LONDRA "Şeytan Ayetleri" nedeniyle, Ingiltere ile Iran, diplomatik temsilcileriru karşıhklı olarak çektilerse de Iran, lngiltere'ye önumüzdeki salı gününe kadar sure tanıyarak, "olaydan pişkapabileceği betirtüdi. "Kâr, manlık duydugunu" açıklama fırRasdü'den Önce Griiyoı" ba$iıkiı haberde. "Bcşdü olayı, satı vermek istiyor. Ingilıere Dışişleri Bakanlığı açıklamalarmda, T6rkiye için çok maJıcnbiyel verici. Türkiye heaı MftsMmaa İran'la diplomatik ilişki bulunmahem Avrupalı oimaya caltşıyor. dıgı kaydediliyor. Iran'ın da temsilcisim çekmış olmasına karşın, özal, Iran'ı deştirecek otarsa Ingiltere'nin hâlâ ihtiyath bir dip26 Mart'ta oy kaybedecegi besabında. İslarncılan memouD lomatik dil kullanarak, "diplomatik ilişki kesilmiştir" dememeetmeye çahsırkea, bunun si, Iran Meclisi'nin Ingıltere'ye tabedeli, Türkiyenin AT üyeiil nıdığı bir haftalık surenin henüz bs^urusnsuB reddi olabilir" bitmemiş olmasmdan. Ancak dendi. İran Meclis Başkanı Haşemi Raf tngiliz Yazarlar Birliği (PEN), Rüşdu'yü tamamen destekliyor. Evvelki gün yapılan PEN toplantısında, Humeyni'nin, Rüşdü'yu "hapsettiği" soylendi. "Hucresi. diğer hiikumlu yazarlannki gibi değil, ama Rüşdü'nün fikir ve ifade ozgurlüğü de kısıtlandı" dendi. Ancak, tngiliz Milli Kutuphanesi (British Library) "Şeytan Ayetleri"ni porno ve mevcudu tükenmiş kitaplar listesine aldı. Bu nedenle kitap, ancak özel bir bolmede çağrı sistemiyle okunabilecek. FKÖ'den ABD^ye yanıt KUDÜS (AA) Filistin Kurtuluş örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat'ın yakın danısmam Salah Halef (Ebu lyad), hrail'e karşı yapılan silahlı eylemler konusundaki ABD eleştirilerini reddederek, terorizmin kınanmasıyla, bu eylemlerin ilgisi bulunmadığını söyledi. FKÖ lideri Arafat'ın danışmanlanndan Salah Halef, öncekı gün Monte Carlo radyosuna verdiği demeçte, Arafat'ın terorizmi kmamasıyla, kendilerini korumak için hrail'e karşı düzenledikleri silahlı eylemlerin herhangi bir ilgisi olmadığını bildirdi. GüzelKğin Başkenti Paris'ten İstanbul'a. )AN Ip üstünde barış Başbakan Sadık El Mehdi, ordunun ve siyasal çevrelerin isteğine uyarak radikal Islamcı partiyi hükümet dışında bıraktı ve koalisyon tabanım genişletti. KAHİRE (AA) Sudan'da, silahlı kuvvetlerle tum meslek kuruluşlarının muhtırası uzerine hukümetine "çekiduzen vermek" zorunda kalan Sudan Başbakanı Sadık El Mehdi. lideri olduğu koalis>on hükumetinin tabanını genişleterek, bir yıl içinde yenı genel seçimler yapılıncaya kadar iktıdarda kalmak için ülkenın tüın liderlerinın onayını aldı. "Siyasi ayak oyunlarının uslası" olarak nıtelenen Sadık El Mehdi, ordunun muhtırasına karşı ortaya attığı istifa tehdidini yerine getireceğini açıkladığı surenin dolmasına birkaç saat kala, biri dışındaki tum siyasi parıılcriıı, sendikalann, meslek kuruluşlarının ve ordunun destek verdikleri bir siyasi programı imzaladı. Bu siyasi programla Sadık El Mehdi, Sudan'dakı Dernokratik Birlik Partisi'nin (DUP) geçen yıl sonlarında, hukumete karşı sasaşan ulkenin guneyindeki Sudan Halk Kurtuluş Ordusu (SPLA) gerillalarıyla vardığı aniaşmayı resmen kabul etme taahhudu allına giriyor. Sadık El Mehdi, aynı aniaşmayı aralık ayında reddetmiş ve böylece Demokratik Birlik Partisi'nin o sırada uyesi olduğu iktıdar küalisyonundan ayrılmasına yol açmış, Demokratik Birlik Partisi'nın yerine de, ulkenin en radikal Islamcı partisi olan Ulusal lslam Cepbesi'ni koalisyonuna almıştı. Ulusal tslam Cephesi Partisi ise. Sadık El Mehdi'nin önceki gece geç saatlerde açıkladığı siyasi programı imzalamayı reddederek, muhaletette kalacağını açıkladı. Siyasi programa göre, DUP'nin SPLA gerillalarıyla vardığı anlaşmaya uygun olarak, ulkede yalnızca şeriaı yasalarının uygulanması çabalanna son verilecek, guneydeki Hıristiyan \e animist halkın haklarını Müslüman çoğunluğa karşı savunma mucadelesi veren SPLA'nın da temsilci bulunduracağı yeni bir komısyon, yeni bir anayasa oluşturma hazırlıklarına başlanacak. Sadık El Mehdi'nin liderliğindeki Uoıma Partisi başta olmak üzere, tum siyasi partilerin milis gruplan dağıtılacak. Pencap'ta çatışma: 14 ölü YENİDELHİ (AA) Hindistan 'm kuzeyindeki Pencap eyaletinde önceki gün meydana gelen olaylarda 14 kişinin ö'lduğü bildirildi. Hindistan Resmi Haber Ajansı PTI, güvenlik kuvvetlerinin Amritsar yerleşim bölgesinde düzenlediği • operasyon sırasında 10 ayrılıkçı Sih militanıyla 4 sivilin öldüğünu duyurdu. Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi'nin, Pencap eyaletindeki Sih çatışması sorununu çözmek amacıyla bir dizi tedbir aldıklarını cuma günü açıklamasından bu yana meydana gelen en önemli olay olduğu kaydedildi. L'Institut Lancome îstanbul'da. Lancome'un sistemli ve özenli bir eğitimle yetiştirdiği estetisyenler... Lancome'un her cilt için geliştirdiği özel ürünler... Lancome'un Fransız mimar ve dekoratörlerinin tasarladığı şık ortam... Hayal ettiğiniz güzellik için, L'Institut Lancome şimdi îstanbul'da. PAR1S Printemps, Sahil Yolu 34750 Ataköy, İstanbul Tel: (1) 559 03 42
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle