15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyel Sahıbr Cumhurıytı Matbaacılık vc Gazeıccılılc Turk Anonım Şırk«ı adına NMÜT NBU • Cend Yayın Müdurü H o a CcnuL Mucsscse Muduru. Emnr Uşakhgil. Y»zı t;l«ı Muduru Ok«y Goaraia. • Habcr Merkezı Muduru. Ymiçın Bc>vr. Sa>fa Duzenı Yönelmenı Ali Actr, 6 TemsılcUer ANKARA: Ahmrt T«n. IZMIR HiknMl Çclmkayı. ADANA Cttal B*b»Ki(. Ul.ınhııl I I . I K T I C I I lrhan Ak>ıl<lı/. l ) ı : Hjhcrkı t.^un Balrı. I LOIMUIII ( <m|>i/ luthjn. IMIIIII! ( rial I slır. l Spo; l).ıliKnı.tnı Abdulkadır >lKTİm»n. Du/dimı: Krfik Itartaş. '\rj>lırm.t >Jihın Alpa>. b Vııdık.ı >ukr»« kelrın. •ııırı H.ıtvrkn Nrıdrl !>«£*•>. l>ı/ı >a/ıl.ıı krrvm <, »h>k»n. 0 kiMudııı.Hııı Ahmrl kıırulsan. # Malı Işlcr Kr»l Krkyl. 0 MUIUNCIV Blttenl \rnti 9 Bul\ı: l'l.uıl.ııv..ı Xt\nı (HnuMiheyrtıftlu # KckLın A>v lonın. 1 V Vnml.ii llulta i k n J 0 lıljrı: l l u v i n (.urrr. Işklmı (Hldrr (, rlık. llık'i Klun Saıl lıul fe/um w b w ı ( umhurıyrt MaitefcKiltk vc (riu?lo.ılık 1 A *> Turk rjcajı Cad 39/41 Ga|ak]£)u U « 4 Kı. | K 246lsıanbul Icl 512 1)5 03 (2(1 luıı. Tck« 22246 Fu ll| 526 60 72 9 > Huntku Ank.r» /ıya Ookalp Bl> InkıUpS No l9/«. Td 133 II 4147, Tcle» 42344 Fu |4| m II 4I42K • l o l r H Zıyı Bh I152S2/3. Tcl 13 12 30 Ttle» 52359 F«x (5lı 19 5J 60 • A*.n.: lnAnu<ad H9S.No I k » I. Tcl U37 52 (4 hwı. Tffc. 62IS5. Fax (711 193752 TAKVİM: 6 MART 1989 lmsak: 5.00 Guneş: 6.24 Öğle: 12.20 Ikindi: 15.31 Aksam: 18.06 Yatsı: 19.25 Sendika Özgürlükleri Komitesi raporu ILO: Türkiye'de sendikal haklar ihlal edüiyor MJluslararası Çahşma Örgütü'nün Sendika Özgürlükleri Komitesi, Türk hükümeîinin çahşma yasalannda yaptığı değişiklikleri ve ilettiği savunmayı 'yetersiz' buldu. ŞÜKRAN KETENCİ Uluslararası Çahşma Orgutü'nün (ILO) "Sendika Özgürlükleri Komitesi", Türk hukumetinin ILO için sendikal yasalarda yaptığı "makyaj" değişiklikleri ve savunmasını yetersiz buldu. Komitenin, ILO'nun önümüzdeki dönem genel kurul ve uzmanlar komitesi çahşmalarına ışık tutmak üzere hazırladığı raporda, Türkiye'deki temel sendikal hak ve özgürluklere ilişkin kısıtlamaların sürduğü belirtildi. Türkiye'nin ILO ile üyelik iiişkisi içinde, uymakla yükümlü olduğu sendikal hak ve özgürlüklerde saptanan önemli ihlallere dikkat çekildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın, Sendika Özgürlükleri Komitesi'ne bilgi verirken yaptığı savunmalarda, "makyaj" yasa değişikliklerini, "olmayaıı" sendikal hakları veriyor görüntusunde sunması, Türkiye'nin 87 sayılı ILO sözleşmesini imzalamamış olması nedeni ile sendikal haklara ilişkin ihlallere yanıt vermekten kaçınması, Türkiye'nin rapordaki konumunu hafifletmedi. Sendika Özgürlükleri Komitesi, yasalardaki değişiklikleri ve tum gelişmeleri kaydetmekle birlikte, işçi hakları ve başlıca sendikal özgürlükler açısından kabul edilemez ihlaller bulunduğu sonucuna vardı. Sendika Özgürlükleri Komitesi raporunun sonuç bölümünde, Türkiye'nin anayasal ve yasal hukuk düzeninde var olan ve ILO üyelik ilişkisi içinde düzeltilmesi zorunlu görülen başlıca işçi hak ve sendika özgürlükleri ihlalleri ve bu konulardaki beklentiler özetle şöyle sayılıyor: "Sendika kurma ve yönelim organlannda gorev almada, her lür aynmcılıgın, kısıtlamanın ve siyasi iktidar müdahalesinin önlenraesi, Sendika kurma, birleşme ve uluslararası sendikal ilişkilerde bağımsız karar verebilme, Sendikaların kendi tiizuk ve kurallannı ve yöneümlerini belirlemede, seçmede, sınırsız özgür olmalan, Sendikalann yönetim ve faaliyetlerinde, programlanru belirlemede hiçbir kısıtlamayla karşılaşmamaları, Sivasi iktidar engeü otmaksauı (Arhası 14. Sayfaöa) Anadolu koleksiyoncusu Özbel'in bir ömür süren ve sanat tarihine katkıda bulunan koleksiyon tutkusu, Rodos'taki Türkiye'den derlenmiş örneklerin yer aldığı müzeyi gezince başlamış. Koleksiyonculukla yetinmeyen Prof. Özbel'in el sanatlan ve kadm giyimleri üzerine araştırmaları da var. ALPAY KABACALI Azık torbalan, bohçalar, barutluklar, başörtüleri, bilezikler, boyun takıları, boncuk keseler, cicimler, çarıklar, çocuk salıncağı, çoraplar, Çanakkale seramikleri, çocuk başlıkları, duvar nazarlıklan, erkek baş terlikleri, eski Turk kumaşları, eski Türk işlemeleri, hamaylılar, keseler, Kuran kılıfları, kadın tepelikleri, kahve dibeği, kahve kutuları, nazar için fevkler, oyalar, pazubentler, sürmedanlıklar, sumak heybe, tespihlik, tütün keseleri, yazma yorganlar, yazma yemeniler... Ve daha nice eşya... Kimisi yalnız Türkiye muzeleri yönünden degil, dünya müzelerı açısından da tek örnek olan birbirinden ilginç halk sanatı örnekleri... Kenan Özbel'in Anadolu'nun dört bir yanından topladı Kenan Özbel, 1927'den beri halk sanatı örnekleri topluyor TÜBİT4K\n proje yarışması PORTRE KENAN ÖZBEL Güzel sanat, güzel yaşam 19O5'te Yanya'da doğdu. İlköğrenimini Yalova'da, ortaöğrenimini Edirne'de tamamladı. Sanayii Nefise Mektebi'nin (sonra DGSA, bugün Mimar Sinan Üniversitesi) Resim Bölümü'nu bitirdi (1927). Mersin, Adana ve Bursa'da resim öğretmenliği yaptı. Ankara'da Ismet Paşa Kız Enstitüsü'ndeki öğretmenliği sırasında kız teknik okullan sanat denetmeni sıfatıyla Anadolu'da dolastı, köylü giyimlerini ve Türk el sanatlarını inceledi. 1952'de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyeliğine getirildi, profesorluğe yukseltildi. 1962'den başlayarak Devlet Tatbiki Guzel Sanatlar Yüksek Okulu'nda da öğretim üyeliği yaptı. 1969'da emekliye ayrıldı. Yaşamı boyunca topladığı eşya, 1970'te Topkapı Sarayı'na bağlı olarak açılan Kenan Özbel Halk Sanatlan Muzesi'nde toplandı. Kenan Özbel'in Anadolu'dan topladığı kimi örneMer, yalnız Türk muzeleri yö El Sanatlan genel başlığını taşıyan 13 kitapçığı ve Türk Köylü Çoraplan adlı incelemesi yayımlandı. nünden değil, dunya muzelen açısından da "tek" sayılıyor. ğı bu eşya, Gülhane Parkı girişiııdeki Alay Köşkü'nde 1600 parçadan oluşan koleksiyonun 830 parçası sergileniyor, 770 parçası depoda korunuyor. Topkapı Sarayına bâğlı müze, Kenan özbel Halk Sanatlan Müzesi adını taşıyor. Hepsi bu kadar değil. tş Bankası'nda Kenan Özbel'den satın alınan bir başka koleksiyon ile "Türk Köylü Çoraplan" koleksiyonu var. Bursa Etnografya Muzesi'nde, yine Özbel koleksiyonundan parçalann yer aldığı bir bölüm... Bunlar, Kenan özbel'in bir omür sürmüş tutkusunun sanat tarihine kazandırdıkları. Nasıl başlamış bu tutku? Anlatıyor: "192Tde Sanayii Nefîse Mektebi'ni bitirince, resim ögretmeni olarak Mersin'e atandım. Istanbol'dan vapura bindim, gidiyonım. Vapur Rodos'a uğradı. Orada birkac saat kalacak. İndim, geziyonım. Vapurda tanıştığım bir Türk, müzeye dönüşturülmüş bir luşlayı gösterdi. Burada, İtalyanlann Antalya'yı işgali sırasında derlenmiş el sanatlan örnekleri yer alıyordu. Kumaşlar, örgâler, dokumalar, toprak işleri... Müze, bilimsel bir anlayışla duzenknmişti. O gune kadar görmediğim türden bu eşya, beni adeta buyüledi. Mersin'e gidince ilk işira, bu tür eşyayı toplamaya başlamak oldu." Bu ilk koleksiyonculuğu sırasmda, halkbilimi üzerine çalışmalarıyla tanınan, köylülerin "Valgın Baba" dedikleri Ali Rıza Yalgın^ ın yardımları olur. Onunla Toros köylerine gider, Yörüklerm kullandığı, bugün artık benzerine rastlanmayan pek cok eşya derler. dolu'da incelemeler yapabilirim." lsteği yerine getirilir; o da üç ay süreyle Gaziantep ve Malatya çevresinde incelemelerde bulunur. Çok geçmeden Ankara Ismet Paşa Kız Enstitüsu öğretmenliğine atanır. Asıl görevi, kız teknik okullan sanat denetmenliğidir. Anadolu'yu dolaşır... Topladığı halk sanatı örneklerinden bir bölümü ile Türkiye'de ilk "El Sanatlan Sergisi"ni düzenler. Ismet Paşa Kız Enstitüsü'nde açılan sergi geniş ilgi görür. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, serginin Bu çabaları Sanayi Bakanhğı açılışında övucü bir konuşma nın dikkatini çeker. "Ögretmen yapar. likten aynlır da bakanlıgımız adıYöresel giyim kuşamla da ilgina çaltşırsan, iki kıdem birden ter lenmeye başlamıştır Kenan Özbel. fi etmeni saglanz" derler. Kenan Anadolu gezileri sırasında başuıözbel kabul etmez. "Ama" der, dan ilginç şeyler geçer: "Milli Eğitim Bakanlıgı'ndan izin "Kütahya'ya kıyafetler üzerinde alırsanu, bakaniıgınız adına Ana inceleme yapmaya gitmiştim. Vali, Adana'dan tanıdıgım Tevfik Hadi Bey'miş. O sıra ka>raakaralarla toplantı yapıyor. Beni de toplantıy^ı çagırdı, 'Bu arkadaşa gereken kolaylığı gösterin' dedi. Erlesi gün Simav'ın bir köyüne gittim. Üzerimde golf pantolon, başımda kasket... Köylüler beni yakaladılar, ellerimi bağlayıp Siraav'a götürdüler. tkinci Dünya Savaşı sıralan, 'Beşinci Kol'dan filan söz ediliyor. Koylüler de beni paraşüıçü sanmışlar... Simav'da 17 yaşında evini terk etmek kaymakam vekili ile jandarma koDumanı gururla üflemek mutanını halkevine golurüp baSırtta çanta düşmek yollara sında çıkan benimle ilgili yazılan Yer yok en ufak bir kaygıya gösterdim. Daha ertesi gün, başı* ma bir iş gelmesin diye, yanıma bir Orient Express'te polts verdiler. Geziye polisle birkarşılaşıyoruz likte çıktık." Mersin'den Adana'ya atanan özbel, erkek, kız ve ticaret liseleriyle Kız öğretmen Okulu'nda resim öğretmenliğini sürdurürken yeni açılan halkevinin "Ar (Sanat) Komitesi" başkanı olur. Resim kurslarını, halk oyunlan ve halk müziği çalışmalannı başlatır; orkestralar kurar... 1936'da kendi is1 teğiyle Bursa Çelebi Ortaokulu na geçer ve çalışmalannı Bursa Halkevi'nde sürdürür. Bir yandan da Bursa dokumacılığı üzerinde araştırmalar yapmakta, kumaş örnekleri toplamaktadır. Avustralyn 'daki Tiirklere olanak ANKARA (UBA) Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, (TÜBİTAK) enerji tasarrufu proje yarışması açtı. TÜBİTAK'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji Tasarrufu Koordinasyon Kurulu ile ortaklaşa düzenlediği araştırmaya 19881989 öğretim yılmda üniversite ve bunlara bağlı yüksekokulların temel veya uygulamalı fen bilimleri datlanndan birinde okuyan öğrenciler katılabilecek. Yarışmaya katılacak projelerde enerji tasarrufu konusunda Türkiye ekonomisine iilke çapında katkıda bulunabilecek uygutanabilir önerilerden oluşması şartı aranacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tmren Aykut, Avustralya'da yaşayan 90 bin Türkiye Cumhuriyeti vaiandaşma yeni sosyal güvenlik hakları sağlanacağını açıkladı. Aykut, dün yaptığı yazılı açıktamada, Türkiye ile Avustralya arasında sürdürülen sosyal güvenlik sözlesmesi gö'rüşmelehnde olumlu sonuçlar alındığını kaydetti. Zeplinle dünya turu Parisîi âşıkların kurduğu Avanos grubu, Fransızca sözlü Türk müziğiyapıyor Bağlamay GÜRSEL GÖNCÜ Aşkı yaşayan taraflarsa, onu yaşatan da hikâyesidir. Taraflar ona sadece "işaret" edebilirler yaşarken. Ama onu "ifade" eder, hikâyecidir. Hikâyenin şiire sır verdiği Anadolu'da, belki de bu yuzden "âşık" diye bir aşkı gerıde bırakan, yitiren veya sadece arayan saz şairlerine denir. Aşk yaşadığı sevdiceğiyle bir likte oturan ya da sevgili karısıyla birlikte dağ bayır gezerek çalip söyleyen "âşık"a rastlanmamıştır. "Âşık" bu ikinci aşamanm "adam"ıdır ve yalruzdır. Eğer âşık "arayan" sınıfından bir âşıksa ve aradığı da bir " k a dın"sa, bir gün onu "gerçekten" bulduğunda kavuşma gerçekleşecek ve "yeni" evine yerleşen bu "eski" âşık, bayırdaki diğer âşıkların kendisiyle ilgili yaptıklan "Bir âşık vardı eskiden" adlı besteyi duyarak, duvarda asılı duran sazına hüzünle bakacaktır. Frenk tezenesi TURKISH BLUES Onların kucakladığına boşveriyoruz Elimizin altında sanıyoruz gerçeği Dayanamıyorlar bilmeye ötesini FRANKFURT (AA) Federal Almanya'da bir fınans konsorsiyumu, 160 metre uzunluğunda bir zeplin üreterek, "dünya turları" düzenleyecek. Düzenledikleri toplantıda projelerini basma tanıtan girişimciler, 160 metre uzunluğunda olacak zeplinin Batı Berlin ya da Salzgitter'de imal edileceğini duyurdular. ikinci Dünya Savaşı 'ndan bu yana üretilecek olan ilk zeplin için gerekli 15 milyon marklık (15 milyar lira) finansmanm da sağlandığı haber verildi. Zeplinin önumüzdeki sonbaharda ilk seferine başlaması bekleniyor. Tabii bunlar eskiden "olmuş veya olabilecek" şeylerdi. Artık âşıklık hepten "yabancüaşmış" durumda. Adını Kapadokya bölKazılı gesindeki "Avanos" ilçesinden, Sultanahmet'ın şırıngaları sazlannı İstanbul Kasımpaşa'dan Aptal aptal kalakaldı ve sözlerini kimi zaman Pir Sıtf• tan ve Yunus'tan alan bir grup Kasımpaşa'ya pus çöküyor Fransız âşık, Paris'in göbeğinde yaklaşık üç yıldır "Türk müziği" Yüklü yüreğim çilesini yapıyor, ama nasıl Türk müziği? M a m t t Adını, darbuka ve bendir çalan Ahmet Diler'in doğduğu yerden, eşnMcrıyie. doğaçlamalarıyla ve düzenlemeleriyle yeni bir soluk getirmiş yoçekiyor Fransızca sözlü Türk âşık müzi Avanos'tan alan grup, yolculuklardan ve dostluklardan doğmuş. Halk müzi rumlara Sonra Ahmet Diler adında bir Turk çıkagelmiş. Çekmış bir tabure, Döne döne yükselen vapur ği! Peki nasıl oluyor? Bizim ya ğıyle ilgılı bılgısini gün geçtikçe arttıran topluluk, kendine özgü bir yorumla oturmuş yanlanna. Çocukluğundan beri duyduğu, bildiği ezgileri darbukadumanları bancı besteleri alıp Türkçe güfte ma tekniği gelıştırmiş. Kudsi Ergüner ve Nezih Uzel'in Fransızcaya çevirdiği sıyla aktarmaya koyulmuş. Çingene asıllı bir Fransız, Ermeni asıllı bir FrankoMutsuzluğumun tespıh ler yazmamız gibi olmuyor. Baş Haiız'ı, Yunus Emre'yi, Abu Nuvas'ı ve Pir Sultan Abdal'ı söylemeye başla Türk ve Turk asıllı bir Turk başlamışlar çalmaya. En iyi şaraplardan açörmıştaşları ka türlü oluyor. Zaten parçalar yan Gilles Andrieux, uzun zamandır saz çalan Greguar Babukyan'la karşıla lar bırkaç şişe, kendilenni müziğe ve şiire vermişler, kendilerini aşka, şaraSöz ve beste: Gilles Andrieux dan birçoğunun beste ve Fransız şınca grubun temeli atılmış. Caz muziğini de yakından tanıyan Babukyan, ba ve ölüme kaptırmışlar Paris'te sokak ortasında. ca sözleri de Avanos'a ait. Ama müzik bildiğimiz bizim havalar iş tamam olduk." bunalımı" gibi kelimelerin kendi böyle." rışıklığa açıkhk getirirken konu sun, oldukça açıklayıcıdır ve küte. Gilles Andrieux'nün Avanos' durumuyla ilgisi olmadığını da Türkiye referansının kendisi yu arabeske de baglıyor: "Pürist çümsenmemelidir.'' un yaptığı müzik konusunda son ekliyor Andrieux, "Batı'da yası için tesadüfi olmakla birlikte ma olmadıgımızı sövlemiştim. Bütün Avanos, Pir Sultan Abdal'dan Topluluğuıı kurucusu ve özgün rtcece komplekssiz ve sağlam dü yor olmaktan dolayı mutsnz de sum bir tercih olmadığını belirten yaşayan müzikler bir tür Yunus Emre'den, İranlı Hafız'bestelerin sahibi Gilles AndrieuY. şünceleri var: "Bana hep 'niçin ğilim. Birçok kişi tam tersi İslam' Andrieux, Doğu ve Batı'run kar 'melezleme' sonucu doğdular: dan, Arap Abu Nuvas'tan, FranKendi deyişiyle Çingene asıllı bir pekı Fransızca söylüyorsun' diye da veya Budizm'de bir şe>ler bu şılaştığı bu topraklann çok zen Blues, flamenko, tango gibi... sız Ronsard'dan söylüyor, kendi Fransız. tkinci isim Greguar Basoruluyor. Çünkü ben Fransızım lacağına inanıjor. Oysa bizim için gin bir kültür geleneği yarattığı Anadolu'daki müzik özellikle Batılı düzenlemeleri ve Anadolu bukyan (Fransızca Gregoire Bave genet olarak Fransız halkına bunun bir çıkmaz sokak olduğu nın farkında. "Buna rağmen" di böyle. Osmanlılar zamanında enstrürnanları eşliğinde. Bitmek boukhian). Ermeni asıllı bir yönelmiş durumdayım. Amacım nu Turkish Blues' adlı şarkımda yor, "bazılannın bu durumu san Türk, Rum, Ermeni, Yahudi, tükenmek bilmeyen uzun geceleFrankoTürk. Üçüncü olarak Türk müziğine tıpa tıp benzeyen belirlıniştim. Ben Fransızım, ama ki bir çelişki, bir ikilem gibi gös Çingene, Arap, Acem sürekli iliş ri, dünyevi keyifleri, mutlu olmaTurk asıllı bir Türk var: Ahmet bir şeyler üretmek veya folklor Türk müzigini tanıyorum ve sevi termesini çok haksız ve yanlış bu ki içerisindeydi. Aynca bugün ar yan aşklan, yaşhlığın endişeleriDiler. Son olarak Avanos'a eşlik yapmak değil. Bu zaten çok an yorum. Aynca Batı ve Doğu ara luyorum." tık biliyoruz ki Türkiye'de uzun ni, ölümün kaçınılmazlığını söyeden Dominique Collignonlamsız olurdu. Çünkü bunu ben sında keskin aynmlar olduğunu Avanos'un bütün parçalannda yıllar söylendiği gibi, 'saray lüyorlar. Ve şöyle bitiriyorlar: Maurin geliyor. O ise Parisli den daha iyi yapacak yüzlerce da sanmıyorum. İslam uygarlığı, Türk müziğinin çeşitli unsurlan müziği' ile 'halk müziği' arasın"Müzik sürekli yarabcılık ister. Fransız. Türk yonımcu var." Batı uygaıiığının içine girmiştir. na karışık olarak görmek müm da kesin bir kopuş yaşanmamış Çok sert sınıflandırmalara ve poAvanos'un hikâyesi şöyle başŞu son zamanlarda artık ve ni Istesek de istemesek de bunu ka kün: Uzun havalar, taksimler, tır. Bu bakımdan 'arabesk'in litik hesaplara gelmez. Her şeyden lamış: Gilles Andrieux, bundan hayet modası geçmeye başlayan bul etmek durumunda\ız. Mima zeybekler, anonimler, çeşitli ma Türkiye'deki başansı, bu tüıie il önce zevk prensiplerine cevap veon üç yü kadar önce sırt çantası" k i m l i k s o r u n u " , " k i m l i k riden edebiyata, muziğe kadar bu kamlar... Gilles Andrieux bu ka gili esletik beğeniniz ne olursa ol rir ve iyi ki de öyledir..." nı alarak Paris'teki evinden aynlır ve modern bir Batılı âşık gibi "high way'lere düşecek" yerde Orient Express'i "alarak" Istanbul'a varır. Sultanahmet falan derken kendisini Diyarbakır ve Erzurum havalisinde bulur... na olan Realo kanadına resmen silcisi sayılan ve yıllardır Alman Gerisini kendisinden dinleye DİLEK ZAPTÇIOGLU yenilmiş oldu. lim: "ilk defa Sirkeci'de gördüYeşiller'inin temsilcilerinden biri DL1SBL RG Yeşiller dün soğüra sazı, birkaç hafta sonra ErFundi kanadımn en atesli tem gözüyle bakılan Ditfurth, en geç zurum'da Cahit Uzun isimli âmâ na eren 11. Parti Kongresi'nde ka silcisi, eski Yönetim Kurulu Soz 1990'da, genel seçimlerden bir bir âşıktan satın aldım. Sazın çok natlar arası çekişmelerden bıkkın cüsü Jutta Ditfurth kursüye çıka SPDYeşil koalisyonu çıktığında dinamik ritmiere ve olağanüstü lıklarını, ılımlı bir yönetim kuru rak bir "veda konuşması" yaptı. partiden istifa edeceğini de belirtbir yapıya sahip olması beni etki lu seçerek dile getirdiler. Duisburg Ditfurth, Yeşiller'in parlamento ti. "Köktenci" kanat bilindiği gilemişti. Bu âşık bana kendi 45'lik RenRuhr Spor Salonu'nda üç dışı muhalefetten doğduğunu, bi Yeşiller'in sosyal demokrailarplagını da verdi. Önceleri bu pla gün süren kongrede, RealoFundi ama bugun 10 yıl önceki hedefle la uzlaşmaya girmesine şiddetle | ı ve çeşitli bantlan dinleyerek çatışması arka plana itildi. Parti rin unutulduğunu ve düzene en karşı çıkıyor. kendi kendime nasıl çahnacağını nin 45 bin üyesini temsil eden tegre olma sürecine girildiğini söyDaha sonra kursüye gelen yööğrendim. Paris'e donuşumde bü 650'ye yakm deiege, Berlin'de Ye ledi. "Yeşiller. başlangıçtaki amaçnetim kurulu adaylan ve konu$yük saz uslası Talip Özcan'la bir şiller'in SPD ile koalisyon görüş lannı unulmuslar. bir apolitiklesmacılar ise çoğunlukla "ütopyalar likte çalıstım. Bana Türk müziği melerini sürdürmesi yönünde ta me sürecine girmişlerdir. Sanayipesinde koşmak yerine bugün ve nin değişik usullerini ve solfeji öğ vır koydu. nin loplumlaştınlması, iscilerin burada, mumkun olan polilikalar retti. Daha sonra iki büyük ustaYeşil delegeler çoğunhıkla, Ber özyönetimi, ekolojik taleplerin ra çerçevesinde harekel edilmesini" nın Kudsi Ergüner ve Nezih Uzel' lin'de olası bir sosyal demokral dikal donüşumlerle hayata geçirilsavundular. Nitekim yönetim kuin yanında çalıstım ve onlardan Yeşil koalisyonunu "larihsel bir mesi hedefleri bugün lamamen arrulu adaylan arasında kanatların da çok şey öğrendim. 80'li yılla fırsat" olarak değerlendirdi ve bu ka plana ililmiş, yerine 'reel sivrilmiş, unlu temsilcilerinden nn başında Greguar'la karşılaş nun 1990 genel seçimlerinden çı politika' geçirilmişlir." Ditfurth, hiçbiri yoktu. Yapılan oylamalartık. O da saz çalıyordu. Derken kacak bir SPDYeşil hükümetinin Yeşiller arasındaki apolitikleşmedan sonra Yeşiller'» Bundestag'daAhmet çıkageldi darbukasıyla. "genel provası" olacağını ifade et nin ve düzene uyum surecinin çok ki milletvekillerinden Verena KriDofduğu yerin adı gnıbun adı ol tiler. Böylece, partinin radıkal fazla ilerlediğini, bu sürecin artık ger ve Ruth Hammerbacher ile du ve Avanos kuruldu. Aka Gün dönuşumcü hedeflerinden uzak geri çevrilemeyeceğini düşünduğuBalf Fücks, yönetim kurulu soıduz Kutbay hocanın yanında ne laştığını iddia eden köktenci Fun nü bildirdi. cüluğune seçildiler. Yeşiller, pani SİYASAL GÖRÜŞ AYRİMİ yi ögrenea Dominique de kalınca di kanadı, "reel politika"dan yaFundi kanadımn en inançlı tem genel başkanı secmiyor. Diyarbakır ah Diyarbakır Arzumun kara duvarı Alıp başını gidilebilir sanılır Oysa bu bir çıkmaz sokaktır * Manila sokaklarında piyasa Gençler kıpır kıpırdır orada Özgürleşmek çok ucuza Bezdirilmişsen kendi dıyannda • Marco bu sabah enselendi Hiç yoksa 7 yıl daha kafa 1951'de tstanbul'da toplanan 22. Doğubilimciler Kotıgresi dolayısıyla "Anadolu Türk Kadın Kıyafetleri ve El Sanatlan" sergi sini z;ar. Halkevlerinin "Kılavuz Kitapiar" dizisinde 13 kitapçığı yayımlanmıştır. Bunlar da sergıde yer alır. Bir yıl önce iktidara geçmiş olan Demokrat Parti'nin partizanları, Özbel'i bu halkevleri yayınlarından dolayı suçlayarak, "CHP'nin reklamını yapıyor" diye Milli Eğitim Bakam'na jurnal ederler. Ama bakan Tevfik tleri, "Senin yerin Güzel Sanatlar Akademisi'dir" der Kenan ö z bel'e. "Artık orada, yeni açtığımız Türk Sanatlan Enstitüsü'nde ders vereceksin." 1952'de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğretim üyesi olan ve profesorluğe yükseltilen Kenan özbel, 1969'da emekliye aynlana kadar görevini sürdürür. 1962'de Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nda Tekstil Bölumü'nu kurar ve Türk El Sanatlan dersini vermeye başlar. Roma, Venedik ve Paris'te, Finlandiya'mn çeşitli kentlerinde de sergiler açtığım; bir banka adına birçok ilimizde hah kursları düzerüediğini; Umurbey'de Celal Bayar Müiesi'ni kurduğunu ve resim sergileri de açtığını eklersek, sanırım Kenan Özbel'i yeterince tanıtmış oluruz. Kenan Ozbel, koleksiyonculukla yetinmeyip araştırmacılığa da yöneldiğini vurgularken Anadolu kadın giyimlerini saptayan panolarını gösteriyor: "Son sergimde yer alan bir havluyu ele alalım. Kenannda bir kule figürii var, 'Kuleli' deniyor. Böyle motifler taşıyanlan pek az. Sonra, iki tarafı değil, bir yanı 'hav'lı. İki taraflıya ne zaraan geçildiğini bilmek gerek. Bir de mühür var, 'Der imali İstanbul' >azılı. Böylece gedik, esnaf örgutü de giriyor işin içine. Peki, havluculann esnaf örgutü hangi larihte başlamış, hangi tarihe kadar sürmüş? Bu da araşlınlması gereken bir konu." Geçmişe ilişkin bütün el sanatlan örneklerinin günümüze ulaşmadığını da belirtiyor Kenan Özbel: " S ö z g e l i m i , 'akmişei münakkaşa' denilen, işlemeli gümüş ve altınlar, hazine boşaldıkça eritilmiş, para basılmış. Bu ve benzeri nedenlerle, birçok seyin örnekleri kalmamış." Hangi parçalar daha değerli? Kenan Özbel'in bu konudaki olçütu, sanai. "Bir eşya" diyor, "foım yönünden hiçbir özellik tasımayabilir. O zaman, bezenmesi için verilen uğraş ve kullanılan malzemeye bakmak gerekir." Yine bir ornek: "Bir gün, bir yargtç iki arkadaşla birlikle beni Osmanlı Bankası'na çagırdı. Banka>a rehin bırakılmış iki vazonun değerlerinin belirlenmesi gerekiyordu. Biri Sevres vazosn, öleki Çanakkale... Ben Çanakkale vazosuna daha yuusek değer biçlim. Yargtç ısraretli: "Bakınız bu toprak' dedi, öteki yaldulı, daha gösterişli. •Ben de "öteki endustri urünu' dedim, 'oysa bu sanaıçt elinden çık LondrcSda Türk işçi avı LONDRA (AA) Ingilten tçişleri Bakanlığı Göçmen İşleri Dairesi, polisle işbirliği yaparak Londra'daki Türklere ait bazı işyerlerine baskmlar düzenledi. Edinilen bilgiye göre, Londra'nm doğu yakasındaki Dalston, Tower Hamlet, Haringay, Islington semtlerindeki bazı fabrikalardan sonra önceki gün de Hackney'de iki dikimevi, polis tarafmdan basıldı. Operasyonlarda, 50'un üzerinde Türk işçisinin kaçak çalıştıklan iddiasıyla gözaltına alındığı bildirildi. Ancak, polis yetkilileri, bu sayıyı henüz doğrulamadılar. Öte yandan, son haftalarda Türk işyerlerine yapılan baskınlan protesto amacıyla Londra'daki Türk İşçi Birlıği, Dalston Polis fstasyonu önünde gösteri düzenledi. Soğııkoluk'un adı değişiyvr İSKENDERLN(AA) Hatay'm İskenderun ilçesine bağlı Soğukoluk köyünün ismi, "Çamoluk" olarak değiştiriliyor. İskenderun Kaymakamı Hayrullah Yıldız, Soğukoluk köy muhtarı Suat Köroğlu'nun, köyıin adının değiştirilmesi için kendilerine başvurduğunu belirterek şunları söyledi: "Soğukoluk adı, kötıi bir iınaj uyandmyor. Soğukoluk dendiği zaman insanlarm akhna fuhuş, genelev geliyor. Bu imajı silebilınek amacıyla yapılan başvuru bize de çok uygun geldi. Konııyu İl İdare Kurulu 'na ilettik." Kaymakam Yıldız, "Soğukoluk" hak kı nda, çevre il ve ilçelerde yaşayan vatandaşlar arasında değil, Türkiye'nin diğer bölgelehnde "hoş olmayan kanaatler" bulunduğunu sözlerine ekledi. Alman Ifeşîlleri yumuşuyor Kongre sonuçlandu ılımlı yönetim işbaşında GAP içinde sabıuı fabrikası ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Vali Alpaslan Karacan, GAP'taki tanmsal urünlerin değerlendirilmesi amacına yönelik olarak özel idare ve yurttaşların ortaklığıyla sabun fabrikası kurulacağını açıkladı. Şanlıurfa 'da kurulması çahşmalarına başlanan yağ ve sabun fabrikasma isteyen yurttaşların diledikleri kadar hisse senediyle ortak olabilecekleri bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle