14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriye! Brüksel'de 2 din adamı öldürüldü Sahibi: Cumhuny» Matbaacılık ve GazeteciliV Türk Anonim Şiıketı adına NMÜT Nıdi # Ccnel Yayın MUduru: H ı s u Ccmal. Muessese Mudürü Eminc UfaklıgU. Yazı lşlm Müdürü. Okay Gönısiı, • Haber Mcrkezı Mudlıru: Yripn B«w. Sayfa Düzenı Yönetmenı: AH Sm, • Temsılcıler. ANKARA. Ahmet Tan, IZMİR: HiknKl ÇtttaİMy», ADANA: Ccbd lstanbul Haberlen Erhu Akyıldız, Dış Haberkr: Ergııa B»kı, Ekonomı Ctmtfz Tıriua, Kültur: Cctal Uster, Spor Danışmanı: Abdulkadir > ucelman. Duzeltme: Refik Dvrtaş, Araştırma: Şakio Alpay, t;Sendika: Ş«kn ı KcMnci, Yurı Haberlerr Necdti Dogın, Dı/ı Yazıtar. Ktrrm Çaiışkan, • Koordınatör Ahnel Korulsu, • Mali tşler Erol Erkul, • Muhasebe: Buleat Veacr • BütçePlanlama. Se»8J Osmubeştoftlu • Rcklam. Ayje Tomn. Ek Yayinlar Hilyı Alcyol 9 Idare: Hascyin Gurer, tşletme. Öndcr Çtlik, BılgıIşlem: Nul İul. Basan ve Yaym. Cumhurot Matbuolık »c Gaaterilik TA41*rk O a * Cad. »/«l Ca|ak«u 34334 Ist PK 2461 sunbul. Tcl 312 05 03 (20 hu). THa: 2224« Fu: (1) 326 60 72 # BüTOJor Aılun: Zıya Gökalp Blv inkıUp S. Na 19/4, Td 133 1! 4147. Tdct: 42344 F»x: (4) 133 11 41/428 0 Izmlr. H Zıy» Blv. 1352 SO/3. Ttl. 13 12 30, TUoc 523S9 Fu: (31) 1» 33 «0 : InOnü Cad 119 S. No 1 kjl 1. TcL 19 37 52 (4 hMI. lUoc 62155, Fu: (71) 19 37 32 TAKVİM: 30 MART 1989 Imsak: 5.18 Güneş: 6.45 öğle: 13.13 İkindi: 16.45 Akşam: 19.33 Yatsı: 19.54 'Şeytan AyetlerV için ilk cinayet mi? şı Abdallah El Addal ile aynı merkezin kütüphane sorumlusu Tunus uyruklu Bahri Salam, dün akşam yerel saatle 18.00'de, islam Merkezi'ndeki bürolannda, enselerine ikişer tabanca kurşunu sıkılmış biçimde ölü olarak bulundular. Aynı bilgilere gore Başimam Al Addal, Ayetullah Humeyni'nin "Ş«ytan Ayetleri" yazarı Salman Rüşdü için verdiği "öliim fetvasına" karşı çıkmış ve bir müddet sonra da kendisinin tehdit edıldiğini Brüksel polis yetkililerine bildirmişti. Belçika tslam Merkezi, Suudi Arabistan'ın kontrolündeki "Rabıla" örgütü tarafmdan fînanse ediliyor ve bu ülkedeki resmi Müslüman kuruluşunu oluşturuyor. Söz konusu İslam Merkezi, önceki yıl "Cumhuriyet" tarafından ortaya atılan Rabıta tartışmasında Türkiye'nin gündemine gelmiş ve Belçika'da görevli bazı Türk din görevlilerinin bu merkezden ücret aldığı saptanmıştı. İslam araştırmacısı Ismet Zeki Eyuboğlu, "Şeytan'ın ayak izlerini" inceliyor 'Hıımeyni fetva veremez' EYUBOĞUPNDAN DEĞERLENDİRMELER Salman Rüşdü olayına islam hukuku açısından bakılınca durum şudur: Yapıtı incelenmemiş, okunmamış. Yazar şeriat ilkelerince bile yargılanmamış. Bu durumda fetvanın hukuki temeli yoktur. Humeyni inancı Şiiliğin kökünde Zerdüşt inancının izleri vardır. İran'da doğan Zerdüşt dini Ahriman adı altında şeytanı kişileştirmiş, Ahuramazda denilen Tanrı karşısında dirençli bir güç olarak nesnelleştirmiştir. Bugün İran'da günde üç kez namaz kılınması Zerdüşt inancında olanlann güneşe göre günde üç kez tapınmasının izlerini taşır. Zerdüşt rahiplerinin üçgen biçimindeki başörtüsü ile İran'dan gelen üçgen türban arasındaki benzerlik rastlantı mıdır? Yavuz'dan IV. Murad'a değin Osmanlı yönetimi iran'la savaşırken Sünni şeriatı Şiiliği "ameli şeytan" (şeytan işi) diye niteler. ismetzeki karşılanan bir ad veriyorlar. Ve bu adın çevresinde, toplumlar, kendi anlayışlarına göre bir söylence oluşturuyorlar. Bu söylence nedir? Nereden kaynaklanıyor? Tek tanncı dinlerle bağlantısı ne? di? Şeytan, hangı gereksinmenin ürünüdür? Konuya böyle btr arüayışla yaklaşılırsa, iyi'nin değerlendirmesinde şeytan'ın karşıt bir ölçüt olduğu kanısına varıür. Toplumlan incelediğimizde, onlann sayısınca "şeytan" tanımı olduğunu görürüz. Bir toplumun tanımı ötekine uymuyor. Nitekim günumuzde şeytana "Abtavus" adı altında tapan Yezidilik diye bir inanç vardır. Bu inanç, 8. yüzyıldan beri Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu yörelerinde yasatılıyor... Ben bu çalışmamda, "şeytan" konusunun, l ö 7. yüzyıldan beri varlığını sürdürdüğünü göstermeyi amaçladım. özellikle, İran'da doğan Zerdüşt dini, Ahriman adı altında şeytanı kişileştirmiş; Ahuramazda denilen tann karşısında dirençli bir güç olarak nesnelleştirmiştir. Ahriman, (şeytan), karanlığın egemenidir. Aydınlığın kaynağı olan güneşi sevmez. Bu nedenle, güneşe karşı sürekli savaş içindedir. Bunun, bugünkü Humeyni'nin inançsal tutumuyla bir ilgisi var mı? Sunnüiğe aykın düştüğünden geçersiz sayılmıştır. Malikilik, Hambelüik, Hanefilik, Şafilik gibi dört mezhebin dışında "sapkın" bir kuruluş sayılmış... Nitekim, Yavuz'dan IV. Murad'a değin Osmanlı yönetimi, yüz yıl boyunca aralıklarla, Şii İran'la savaşmıştır. Sünni şeriatı, Şiiliği, "ameli şeytaui" (şeytan işi) diye niteler. Kaynak isterseniz: "Fetvayi Ebussuud Efendi"yi gösterebilirim. Üııiversite Kütüphanesi. Yazma eser. Şiilik iyi incelenirse, Zerduşt inançlanndan da etkiler taşıdığı görülür. Nasü bir etküenme? Örnek verebilir misiniz? EYUBOGLU Sözgelişi, Zerdüşt inançlarına göre gun doğarken güneşin dorukta olduğu öğleyin, bir de güneş batarken olmak uzere Ahuramazda'ya gunde üç kez tapılır. Bugün İran'da günde üç kez namaz kılınması ilginç bir benzerliktir. Zerdüşt rahibeleri, gunde üç kez tapınmanın simgesi olarak başlanna üçgen biçiminde bir örtü örterler. tran'dan gelen türbanın da üçgen biçimli olması bir rastlantı mıdır? Bizde bazı din görevlileri, Humeyni'nin, Salman Rüşdu'yle ilgili fetvasını savundular. Burada bir çelişki doguyor. Şii liderin fetvasını, Sünni din adamlan savunuyor çünkü. Buna ne diyorsunuz? EYUBOĞLU önce şunu belirteyim: İslam hukukuna, yani fıkıha göre fetva yargıya dayanır. Yargılanmayan bir kişi hakkında fetva verilemez. Verilse bile böyle bir fetva yürürlüğe konulamaz. Buna, "hiikmî batıl" denilir. Salman Rüşdü olayına, İslam hukuku açısından bakıldığında şöyle bir durum ortaya çıkar: Yapıtı incelenmemiş, okunmamış, içerdiği konunun lslamla ilgisi saptanmamış. ı senç Adana'aa öldü HADt ULUENGİN BRÜKSEL İran Iideri Humeyni'nitı "Şeytan Ayetleri" kitabı yazarı Salman Rüşdü ve ona karşı çıkmayanlar için verdiği "öliim fetvasının", dün Brükselde işlenen iki cinayetle, ilk kez gerçek bir infaza donuştuğu tahmin ediliyor. Bunun nedeni de Ayetullah Humeyni'nin ölum fermanını desteklemeyen ve bu yüzden tehdit edilen Belçika Başimamı Abdallah Al Addal ile Brüksel İslam Merkezi Kütüphanesi sorutnlusu Bahri Salam'ın dün akşam katledilmeleri oluşturuyor. Cinayet sorumlusu ya da sorumluian henıiz bulunamamasına rağmen Belçika polis yetkilileri, olayın "Şeytan Ayetleri" kitabından sonrakı gelişmelerle yakından ilgili olduğu görüşünu taşıyor. Brüksel güvenlik makamlarının verdiği bilgiye göre Belçika İslam Merkezi Başimamı ve Mudürü, Suudi Arabistan vatanda NECATt GÜNGÖR Hint kökenli İngiliz yurttaşı Salman Riişdü'nün romaru dolayısıyla Batı ile İran arasındaki gerginlik sürerken, araştırmacı Ismet Zeki Eyuboğlu, "Şeytan Ayetleri" tartışmasına yeni bir yapıtla katılıyor. İslam dini, İslam mezhepleri, İslam tarikatlan ve İslam felsefesi konulannda yayımlanmış çeşitli kitaplanyla ve bu alandaki uzmanlığıyla tanınan Eyuboglu, "ŞeyUn Ayetleri" Söylencesi adını verdiği kitabında, tartışmalara tarihsel olgulann ışığında, önyargısız katılmak istediğıni belirtiyor... tslam dunyasında bazı tepkilere neden olan Salman Riişdü'nün romanıyla kendi yapıtı arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığını da özellikle vurguluyor Eyuboğlu. Aşağıda, "SeyUn Ayetleri" Söylencesi adlı kitabı dolayısıyla yazar tsmet Zeki Eyuboğlu ile yaptığımız söyleşiyi sunuyoruz: "Şeytan Ayetleri" adlı romanın bunca tepkiler yaratuğı yazan hakkında ölüm fermartının cıkanldıgı; bu fermanı çıkaran İran'la Bab ülkeleri arasında ciddi gerginliklerin yaşandıgı; ülkemizde de söz konusu kitap ile yazan hakkında olumsuz tavtrlann sergilendiği bir ortamda, böyle bir kitap yazmayı neden gereksindiniz? EYUBOĞLU Kitabımın, Salman Riişdü'nün kitabı ve yaklaşımıyla hiçbir ilgisi yok. Söz konusu kitabı okumadım bile. Konusu ne? Onu da bilmiyorum... Benim açıklığa kavuşturmak istediğim şu: Uygarhk tarihi boyunca, iyinin savaştığı bir " k ö t ü " kavramı var. Bu kavrama, dinler, kendi inanç ölçülerine göre, Türkçede 'şeytan' diye ADANA (AA) Çukurova Üniversitesi Tip Fakültesi Balçalı Hastanesi'nde yaklaşık 20 gündür karantinada bulunan AIDS'li M.E. öldü. M.E yüksek ateş nedeniyle Gaziantep'ten Adana'ya getirilerek, Balçalı Hastanesi'nde tedavi altına alınmış ve burada yapılan incelemede MJE.'de AIDS virüsune rastlanmıştı. Ailesini ziyaret etmek için öğrenim gördüğü F. Almanya'dan Gaziantep'e gelen uyuşturucu müptelası M£.'nin cesedi, hastane yetkililerince Adana Büyükşehir Belediyesi Sağlık Müdürlüğü'ne teslim edildi. 100 doktordan lVine uzmanlık ANKARA (ANKA) Tıpta uzmanlık giderek "erişilmez" oluyor. 1987 yılından beri, OSYM tarafından merkezi sistemle yapılan kısa adı TUS olan, tıpta uzmanlık sınavları, uzmanlık kadrolarının azlığı nedeniyle, giderek daha az sayıda kişinin başarıh olabildiği yarışa dönüştü. 89 nisanda yapılacak TUS'ta da her 100 hekimden 89'u elenecek. 89 nisandaki TUS'a, 8 bin 644 kişi başvuruda bulundu. Bu dönemdeki Sağlık Bakanlığı, üniversite, SSK ve diğer eğitim hastanelerinin "boş ihtisas kadroları"nın ise sadece 984 olduğu öğrenildi. Sınava katılacak her 100 kişiden sadece 11% "ipi göğüsleme" şansım elde edebilecek. İSTANBUL'DA STRES KONGRESt EvUMk sorunu temel stres haynaklaruıdan GÜNDÜZ İMŞİR Eşlerin birbirine karşı ilgisini yitirmesinin birçok evlilik sorununun yanı sıra çağın hastalığı "stresi" de arttırdığı belirtildi. t.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı tarafından gerçekleştirilen anket sonuçlarına göre stresi arttıran nedenler arasında evlilik sorunları yüzde 31 oranla başı çekerken, diğer nedenler arasında yiızde 22'yle başaramamak korkusu, yüzde 13'le psikiyatrik tedavi görmek, ekonomik sıkıntı ve aile stresi, yüzde 4 oranıyla da eş kaybından duyulan üzüntünün geldiği vurgulandı. Latince "estriclia" fıilinden türetilmiş olan ve "basınç, yüklenrae, gerilim, zorianma" anlamına gelen stres, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Askeri Tıp Fakültesi ile Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı tarafından gerçekleştirilen "Stres KongresT'nde tartışıldı. "Havlayan bir köpek karşısına konan bir tavşanın saldınya maruz kalmamasına karşın, iilser olması" orneğiyle somut tanımı yapılan stresle ilgili toplantı büyük ilgi gördü. Toplantıda çağın hastalığının yol açtığı sorunlar, dahili hastalıklarla olan ilişkileri, psikoseksuel bozukluklarda stresin yeri, uyku bozuklukları, depresyon ve psikozla olan ilişkileri ve tedavi yollanna kadar en ince ayrıntılar tartışıldı. Toplantının açış konuşmasını yapan Doç, Dr. Sedat Özkan, 21. yilzjıl ilk çeyreğinin Orta Avrupa'sı gibi yeni bir sıkıntı ve stres çağının yaşanmakta olduğunu belirterek, "Psikiyatri biliminin çagdaş tıbba vaptığı en büyük katkının, heyecansal, duygusal, rubsal etkenlerin, bedensel \akınraa ve Ubbi bastalıklann ortaya çıkışında oynadıgı rolii göstermek" olduğunu vurguladı. Prof. özkan, stresin insanda zorianma yapan, uyum ve dengeyi bozan, fiziksel, çe\Tesel, ruhsal, toplumsal ve psikososyal etkenler yarattığıru belirtti. Stresin uyum ve dengeyi bozan bu etkenlere karşı gelişen olumsuz değişikliklerin ve tepkilerin anlatılması olduğunu vurgulayan Prof. Özkan, şunları söyledi: "Bu zorlayıcı etkenler, hava kiriiliği, radyasyon, kalabaiık gibi fiziksel, kimyasal, çevresel, iş ve ev ortamı ve sosyal iletişim odaklanna ilişkin psikososj'al sıkıntı, korku, hayal kınklığı gibi düşünce düzeyinde olabilir. Yaşam dönemleri ve krizleri başlıbaşına stres odaklarıdır. Hızlı niifus artışı, diinya ve toplumlardaki hızlı değişmeler, bu degişikliklere uyum güçlügü, gelecek endisesi, aile yapılannda ve insanlararası ilişki ve etkileşimde deger yargısı çanşmalan. kayıp olaylan, izolasyon, kronik hastalıklar, gunıimiiz insanını etkileven özei psikososyal faktörlerden bazılandır. Gıiniimiizde insan artık belki ilkel biyolojik duzeyde tehdit edilmiyor, ancak işte, evde, yolda, iş dunyasında duşüncelerinde, iç çatışmalannda zortanıyor. Bu nedenle zorlanmaya karşı rubsal, davranışsal, düşünsel savunma düzenekleri ve sosytd koruyucu yöntemler geliştinnek zorunda." Panelde daha sonra söz alan GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Tıp Bilimleri Bölüm Başkaru Prof. Dr. Mehmet Altun da stresin dahili hastalıklar arasında en çok kroner kalp rahatsızlığı, iilser ve immune sistemin etkileşimiyle ilgili oldu|unu söyledi. Prof. Dr. Baria Öztaş, stresten en çok etkilenenlerin yönedciler olduğunu vurgularken, Doç. Dr. Nusret Kaya da uykuya başlarken çekilen güçlükler ve uykusuzluğun günluk stresle yakından ilişkisi olduğunu belirtti. Panele katılan GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı'ndan Yrd. Doç. Dr. Nevıat Tarhan sunduğu "Kendi stresini yenmede tedavi edici ve koruyucu teknikler" konulu bildirisinde, çağın hastalığı stresten konınmanın yolunun yine insanm kendisinden geçtiğine dikkati çekti. Stresin çalışan insana göre, "aşın çalışroa", işadamma göre "işlerin kölüye gitmesi", yöneticiye göre "çalışanlann tembelligi", işçiye göre "patronun baskısı", öğrenciye göre "sınav", ev kadıruna göre "e\in dagınıklıgı", sporcuya göre "aşın idman" olarak görülebileceğini belirterek, stresten korunma tekniklerindeki 4 ortak noktayı şöyle tammladı: "1 Rahatlama solunum egzersizlerinden faydalamlır. Bol rabat elbiseler giyilir, loş sakin yer seçilir. Çevreyle ilgi tamamen kesilmetidir. 2 Kendi kendine telkin. Her rnetotta farklı olan çeşitli türdeki tabiıierin tekran yapılır. Gevşeme egzersizleri ön plandadır. 3 Düşünce konsantrasyonu: Dikkat, dış dünyadan kişinin kendi içine yönelir. Dikkat sık sık bir kelime veya sesin iizerinde toplanır. Gerekirse ilginin dağılmaması için gözler kapaülır. 4 Fikir aşılama: İlaçla aşı vücudun karşı savunma yapabilmesi için kullandır. Vücuda ölü veya zayıf virüsler verilir. Organizma bağışıklık kazandığı için savaşmak kolaylaşır. Aynen bunun gibi stresin aşısında hayali stresli durumlar, zihne sokulur. Saglıklı tepki yollannı kazanılır, gerçek stresle karşüaşıldıgında hazırlıklı olunur. Zerdüşt dini Çok tanrıcı dinlerde "şeytan" kavramı "iyi" ile savaş içinde gösterilir. Şeytan, iyileri kötülüğe sürükleyen, uçuruma götüren, tutarsızlıklara boğan bir güç olarak görülür. Ancak bu şeytanı da yine Tann'nın yarattığı bilinir. Bütün varlık türleri yaratılmış sayıldığına göre şeytamn da bunlann arasında yer alması, ister istemez şu soruyu gündeme getiriyor: "Şeytamn varhğı gerekli miy Şeytan işi EYUBOĞLU Humeyni, 7. yüzyılda Ali ile Muaviye arasındaki gerginlikten kaynaklanan, sonradan 'yan tutucu' ya da 'yandaş' anlamına gelen Şia (Şiilik) akımının öncüsudür; daha doğrusu günümüzdeki başkanıdır. Şiilik, inanç yapısı gereği, Batıl ve küfür Yazar, şeriat ilkelerince bile yargılanmamış. Bu durumda fetva olmaz; çünkü fetvanın hukuki temeli yok. Yine İslam hukukuna göre fetva, o yönetim altındaki uynıklar için geçerli olabilir. Bir yönetim, başka bir,yönetim altında yaşayan kimse hakkında fetva veremez. Bunun dışmda, evet ilginç olan; Sünni mezhebinın lapkınlık olarak nitelediği Şii mezhebinden bir imamın fetvasını, Sünni yetkili savunuyor. O yetkili, söz konusu fetvayi, tslam hukukunun hangi ükelerine dayanarak geçerli sayabiliyor acaba? Sözgelişi tslam dinine göre Musevilik neyse Şiilik de odur. tkisi de yapı olarak tslama aykın görülmüştür. Kudus'te hahambaşının verdiği bir fetvayi, Müslüman bir müftünün uygulama yetkisi neyse; Şii liderin fetvasının durumu da odur. Fıkıha göre batıl, delil sayılmaz. Batılın uygulanması, onun benimsenmesi demektir ki, o da "küfür"dür. Konuya bir de laik toplum açısından bakarsak? EYUBOGLU Bugün imam hatip okullarında fıkıh okutuluyor. Fıkıhın, Suudi Arabistan dışında uygulama alanı yoktur yeryüzünde. Laik toplumda, dine dayalı hukuk olan fıkıhın yeri hiç yok... Oysa, fıkıh bugün yürürlükteymiş gibi okutuluyor o okullarda. Bir anlamda, laik hukuk düzeninin karşısına din hukuku çıkarıhyor. Çatışma da burdan kaynaklanıyor. ANKARA (AA) TÜBÎTAK'm 198788 öğretim yılında eğitim ve proje yanşmalarında derece alan öğrenciler ile öğretmenlere ödülleri törenle verildi. Törende konuşan Bakan Kahveci, 1990 bütçesinde en büyük payın Milli Eğitim'e ayrılacağım söyledi. Ankara'dan dereceye giren 6 okul müdürü, 19 öğretmen, 33 öğrenci ile diğer illerden 53 öğrenciye Devlet Bakanı Adnan Kahveci ve TÜBtTAK Başkam Prof. Dr. Mehmet Ergin tarafından çeşitli ödüller verildi. TÜBİTAK ödülleri Antalyu'da Mermerti Park ANTALYA (UBA) Antalya'da ortadireğin eğlence yerlerinden biri olan Mermerli Park kaleiçindeki Marina Otel'e kiralanarak halka kapatıldu Bunun üzerine kararın iptali için belediye başkanlığına seçilen Hasan Subaşı'ya başvurulacağt bildirildi. Yaz kış kullanılan Mermerli Park'ın kapatılarak Marina Otel'e plaj ve restoran yapılmak üzere kiralanması büyük tepkiyle karşılandı ve ANAP'lı belediye yönetimi kınandı, parkın otele kiralanmasıyla kaleiçi eski eserler koruma alanı içindeki parkın devreden çıkacağı belirtiliyor. Korsika'da prim devlet memurian ıle hükümet arasındaki anlaşmazlık giderek sertleşıyDr. AA'nın haberine göre Korsika'da çalışan 21 bın dolayında devlet memurunun. ada ile kıta topraklan arasındaki fiyat farkı nedeniyle prım ıstemesi uzerine 20 şubatta başlattıklan grev hâlâ sürerken, dun Bastia'da düzenlenen gösteri sırasında grevcilerle polis arasında çıkan çatışmada 4 kişi yaralandı. Me muriann bağlı olduğu sendika, Korsika'daki tuketm mallannın fryatlannın Fransa'nın kıta topraklarından yüzde 9 fazla olduğunu öne sürerek burada görev yapan memurlar için 1.000 frank (157 dolar) özel pnm istiyor. Hükümetin cumartesi günü sendikaya ayda 30 frank prim önerisinde bulunması Korsika'da görev yapan memurian çileden çıkardı ve bu önenyi "sadaka" olarak niteleyen memurlar protesto gösterilerine başladı. Bastiada Korsikalı birgöstericı polise sapanla taş atarken. (Fotoğraf: AP) Laikliğe aykın Ülkemizde dinle ilgili bütün uygulamalar şeriata dayandırılmak isteniyor. Bu da öğretim düzeninin bölünmesine yol açıyor. Bizdeki Humeyni yanlıları, bihneden, Şii hukukunu Sünni hukuku yerine koyarak açıkçası "hakikati", "battl" ile pekiştirerek laikliğe karşı çıkıyor. Burada neyin tutulduğu, neyin savunulduğu birbirine karışıyor işte! Bugün laikliğe karşı çıkanlan olaylar derinlemesine incelendiğinde ortaya çıkan üzücü durum şudur: Gerek türbanlı öğrenciler, gerekse onlann yanında yer alan yurttaşlarımız ne Kuran'ı okumuşlar ne Tann'nın Kuran'da buyurduklannı anlamışlar ne de Kuran'la gelen inancın ne olduğunu biliyorlar... Tann, Knran'da der ki; "Biz bu kilabı size okuyasınız, anlayasınız, buyruklanmıza, yasaklanmıza göre davranasımz diye gönderdik." Bu anlamı taşıyan birçok bölüm vardır. Imdi bu yollara dökülenler, tran kökenli türbana sarılanlar, Şii fetvalarına dayananlar arasında Kuran'ı okuvup anlayan kaç kişi vardır?... Yine Kuran'a göre Tanrı; "Sen, Arap olduğun için biz bu kitabı Arapça indirdik. Yeryüzunde kendi diliyle seslenmediğimiz bir topluluk yoktur. Biz her topluluğa kendi diliyle seslenen bir görevli gönderdik." demektedir. Bundan anlaşıldığma göre, Kuran başka dillere çevrilerek Tann buyruklanm öğrenmek amacıyla okunabilir. "Şeytan Ayetleri" Söylencesi adlı çalışmamda uzerinde durduğum konulardan biri de bu. Ben bu çalışmayı, şeytanı, din örtüsü altında bilmeden savunanlar için değil, ne olup ne olmadığını anlamak isteyenler için yazdım. Şeytamn ne olduğunu daha kısa yoldan öğrenmek isteyenler; Yezidilik'in "Mushafı Res" ile "Kitabı Cilve" adlı kitaplarını okusunlar derim. Antakya'da altnı tartışıııası mTA 'nın araştırmaları sonucu altın damarı sanıldığı kadar yüksek çıkmadı. Altın bulan firmanın "yatırım teşvik kredisini" arttırmak için altın oranını yüksek gösterdiği öne sürülüyor. Firma, altın madeninin zengin olduğu konusunda ısrarlı. ADANA (Cumhuriyet Giiney Illeri Bürosu) Antakya'nın Kisecik Köyü bölgesinde bulunan altın madeninin, öne sürüldüğu ölçüde zengin olmadığı; Yurttaşlar Firması'nın, istediği 46 milyar lira "yabnm teşvik kredisi'ni almak için madendeki altın oramnı yüksek gösterdiği one sürülüyor. MTA'nın yapüğı analizler ile Yurttaşlar Firması'nın yaptırdığı analizlerde alınan sonuçlar arasında büyük farklılıklar çıktığı bildirildi. Merkezi Kayseri'de bulunan Yurttaşlar Firması'nın ağustos 1988'de aldığı "arama ruhsatı" ile Kisecik Köyü çevresinde başlattığı çahşmalarda elde ettiği cevher ve rezerve ilişkin değerlerin, doğru olup olmadığının Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) tarafından araştırıldığı öğrenildi. MTA'mn, mühendisler grubunca sahaya gidilerek ve değişik kesimlerden örnekler alınarak yaptırdığı analizler ile Yurttaşlar Firması'nın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na sunduğu değerler arasında yüzde 80'e varan farklar ortaya çıktı. MTA'dan bir üst düzey yetkili, MTA'nın Ankara Merkez A Laboratuvan'nda çeşitli örnekler uzerinde alınan sonuçlann, firmanın değişik laboratuvarlarda yaptırdığı ve tonda 10 gram ile 156 gram arasında değişen oranlarda altın bulunduğuna yer veren değerlerle büyük olçude çeliştiğini açıklarken "Bu sahada, bu değerlerde altın yoktur. Hatta biz, bu sahanın ekonomik bir işletmecilik yapümasma elverişii olduğuna da inanmıyoruz, ancak firma, Devlet Planlama'dan 46 milyar lira \atmm teşvik kredisi talebinde bulunrauştur. Bunun dikkatle değerlendirilmesi gerekir kanısındayım" dedi. Kisecik Koyu bolgesindeki sahada "arama ruhsatı" alan firma tarafından gerekli koşullara uymayan bir çalışma yürütüldüğü rapor edildi. 17 Ocak 1989 günü sahada yapılan araştırma sonrası hazırlanan MTA uzmanlar raporunda bu konuda şöyle denildi: "Firma çahşmalannı bir maden miibendisinin denetimindc yiirütmektedir. Geniş şekilde iş makinekri kullanüarak yapılan çalışmalann hiçbir teknik alHapısı bulunmamaktadır. Sahanın berhangi bir ölçekle topografik haritası yoktur. Hiçbir jeolojik etüt yapılmamıştır. İş makinelerinin açtığı geniş yanna ve yol boyunca ortaya çıkan alterasyon zonlan, aplit dayklan, kuvars damarlan ve arsenopiritli kuvars damarlanndan yongalama suretiyle numune aldıklarını söylemişlerdir. Alınan numunelerin yerierini gösteren bir harita olmadığı gibi numunelerin özelliklerini ve ne tür bir cevheri temsil ettigini belirten bir kayda rastlanmamıştır. Üç gün önce işe alındığını söyleyen bir jeoloji mühendisi işe intibak etmeye çalışmaktadır." Kisecik Köyü altın madeni konusunda MTA ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında da görüş farkı bulunduğu öğrenildi. Bakan Fahrettin Kurt'un, Yurttaşlar Firması'nın analiz sonuçlarına dayanarak madenden umutlu olduğu ve firmaya, talep edilen 46 milyar lira yatırım teşvik kredisinin verilmesini savunduğu;MTA Genel Müdürü Orhan Baysal'ın ise karşı görüşü savunduğu bildirildi. Kisecik köyünde bulunan damann "zengin" olmadığı önesürülüyor Kütüphanede Compact disc , ANKARA (AA) Alışılmış kütüphane havasma yenilik getirecek bir sistem, Ankara Milli Kütüphane'de uygulanmaya başladı. Normal olarak 1000 bilgisayar disketine sığabilecek bilgi ve program içeren ve zaman kaybetmeden tüm aranan bilgileri okuyucuya ulaştırabilen CDROM servisi, milli kütüphanede okuyuculann büyük ilgisini çekiyor. Eğitim, grafık, matematik, oyun ve çeşitli mühendislik konulannda birçok programa sahip sistemden, her isteyen disketine kayıt yaptırarak, ücretsiz yararlanabiliyor. 'Çevre'den ffelen kanser HAKAN KARA İZMİR Dünyada her yıl yaklaşık 4 milyon kişi kanserden ölüyor. ABD'de gerçekleştirilen araştırmalarda ölumlerin yüzde 20'sinin kanserc bağlı olduğu saptandı. Türkiye'de ise kanserden ölüm yüzde 8.7 ile üçüncü sırada. tnsanda kanserin yüzde 80 oranında çevre faktöründen kaynaklandığını belirten uzmanlar, çevre faktörlerinin iyileştirilmesiyle kanserin önemli ölçüde azaltılabileceğini belirtiyorlar. açan etkenler konusundaki son çalışmalan derleyen E.Ü. Tıp Fakültesi Gastroenteroloji uzmanı Dr. Eren Akçiçek, dünyada çevre kirliliğine karşı alınacak etkin önlemlerle kansere yakalanma oranını n azalacağmı açıkladı. Her yıl sadece ABD üstünden 250300 milyon ton kirleticinin atmosfere karıştığım, 4 milyon tonun uzerinde petrolün dünya denizlerine döküldüğünü belirten Dr. Eren Akçiçek, "Her yıl milyonlarca ton şehir, tanm ve sanayi artığı toprağa ve denizlere akı"Çevre ve Kanser" konusunda yor. Sadece Avrupa Topluluğu'gerçekleştirdiği araştırmayla çeşit na üye ülkelerde artık madde üreli dünya ülkelerinde kansere yol timi yılda 2 milyon tona ulaştı. Böyle giderse dünyanın akıbetini çevre sorunlan tayin edecek" diye konuştu. Dr. Akçiçek şunları söyledi: "Kanser ve çevre iizerinde yaptlan araşürmalar, sanayileşmeyle kanser haslalığına yakalanma arasında belirgin bir ilişkiyi ortaya çıkarmıştır. Birçok ülkede sanayi patlaması ile birlikle kanser oranında artışlar gözlenmiştir. 1900 yılından itibaren kanser vakalan uç kat fazlalaşmış 1933 yılından sonra her yıl yüzde 1,1975 yılından sonra her yıl yüzde 3.8'lik artış göstermiştir. Bu durum, kanserin bir uygarlık hastalığı mı olduğu sorusunu gündeme getiriyor." Açıköğretim sınav düseni ANKARA (AA) Anadolu Üniversitesi açıköğretim Fakültesi öğretim ve sınav yönetmeliği, dünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğe göre fakültede eskisi gibi ders geçme sistemi uygulanacak. Fakültede her öğretim yılında bir ara, yıl sonu ve bütiinleme sınavı yapılacak. Sınavlar 100 tam not üzerinden değerlendirilecek. Her ders için başarı notu, ara sınav notunun yüzde 30'u, yıl sonu ve bütünleme sınavlarının da yüzde 70'i alınarak hesap edilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle