25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 MART 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 SINEMA ATILLADORSAY KİM KİME DUM DUMA HEiiH: "Tosun Paşa" ve "Askerin Dönüşü" TKT'de siyahbeyaz olarak gösterildi TV'de renksiz akşamlar Geçen hafta, aslında renkli olan "Tosun Paşa" ile "Askerin Dönüşü" adlı fılmler ekrana siyahbeyaz olarak geldi. Batıda eskinin siyahbeyaz fllmleri bile elektronik sistemle renklendirilerek sunulurken, bizde son on yılın renkli filmlerini siyahbeyaz olarak gösterime sokmanın modern teknoloji çağtnda hiçbir mazereti yoktur. Danny Kaye'in çok hoş bır filmi vardır: "Renkli Rüyalar The Secret Life of Walter Mitty". Bu filmi siyahbeyaz döneminde renksiz olarak göstermişti TRT... Ve o renkli rüyalar renksize dönüşmüştu. O donemler geride rai kaldı dersiniz? Geçen hafta sonu hiç de oyle olmadığını gördük. Gerçekten de cumartesi gecesi Türk Sineması saatinde aslında renkli bir fılm olan "Tosun Paşa" ekrana siyahbeyaz olarak geldi. Pazartesi akşamı ise sinemamızın önemli nimlerinden olan Zeki Ökten'in "Askerin Dönüşü" filmi, yine aslında renkliyken, siyahbeyaz (ve çok kötu) bir kopyasından gösterildi. Şimdi, bu olaylan "Canım ne önemi var? Ha renkli ba siyahbeyaz" deyip küçümsemek mümkün tnü? Batıda, biliyorsunuz, çok yazıldı çok söylendi, eskinin siyah beyaz filmlerini elektronik sistemlerle renklendirme çabası var. Bu filmlerin böylece daha geniş kitlelere yeniden ulaşabüeceği, daha çok ilgiye kavuşabileceği ileri sürülüyor. Ancak buna karşı çıkan sayısız kurum ve kişi de var. Onlar PİKNİK PİYALE MiDHA AskBrin Dönişü Pazartesi akşamı, sinemameın önemli filmlerinden olan, Zeki Ûkten'in yönettiğı "Askerin Dönüşü" adlı film siyahbeyaz ve çok kötü bir kopyasıyla ekrana geldi. Senaryosunu Setım İleri'nin yazdığı filmde haşlıca rolien Kadir Inanır, Selma Günen ve Kemal Arduman paylaşmışlardı da bu filmleri, yönetmenlerinin, Renkli filmleri siyah beyaz ola Kadir tnanır, Zeki Oklen ve diğeroyuncularının, teknisyenlerinin rak göstermenin, bu modern tek leri, bu "sanat cinayeti" karşısınsiyahbeyaz olarak tasarlayıp ger noloji çağında hiç bir mazereti da seslerini çıkarmayacak mı? çekleştirdiklerini, bunlan renklen yoktur, olamaz. Bu, hem p film TRTyi bir protesto etmeyi düşündirmenin kimsenin hakkı olmadı lere katkıda bulunmuş sanatçıla meyecek mi? Doğrusu merak ediğını söylüyorlar. Ve bir tartışma ra hem de milyonlarca seyirciye yoruz. Ama asıl merak ettiğimiz, hakarettir. Teknik sorunlar varsa TRT'nin TVde Sinema programdır gidiyor. Peki Türkiye bu çağdaş tartış o filmlerin gösterimi ertelenir. El larımn ne zaman bu gibi skandalmaların neresinde olmak duru de siyah beyaz dönemden kalmış lardan arınacağı, ne zaman film H I Z L I G A Z E T E C İ MECDET SES munda? Çok eskinin de değil, son kopyalar varsa, onlar gösterilmez, seçimi, kalıtesı ve programlara da10 yılın renkli filmlerini siyah be yenisi çıkartılır. Sahi, bu arada ğıtımı yönünden düzeleceği, en yaz göstermekle mi bu tartışma sormak istiyoruz: Filmleri bu pe azından bir zamanlarki duzeyine da yerini alacak "Çag atlayan rişanlığa uğratılan bunca sanatçı geleceği... TV'de Sinema'nm cidTürkiye?"... Şimdi TRT sorumlu nerde? Ülkenin en önemli, en se di bir yönetim, seçim ve programlarına sorsanız, size binbir dere vilen, en popüler sanatçılan ara lama başıboşluğu içinde olduğuden su getirecek, binbir mazeret sında yer alan Müjde Ar, Şener nu göruyor ve bu durumun duzelbulacaklardır. Biz de diyoruz ki: Şen, Kemal SunaJ, Kartal Tibet, mesini bekliyoruz. \ * & • > fxj *C t s C Cüf &£ Çât 'ŞAKAUARIH / Ç YüZÖME 0ATTİ V KAPlN ! 0Ü £? V Kötü senarya, harton kişüer forDestiny) / Yönetmen: Gnegory Nava / Oyuncular. Wilham Hurt, Timothy Hutton, Melissa Leo, Francisco Rabal, Concha Hidalgo, Stockard Channing, Megan Fallov/s / Bir Columbia filmi /118 dak. (Site, Sinepop). Kader Zatnant (A Time ÇIZGILIK KÂMİL MASARACI Vay vay vay!.. Demek ki böylesine kötü senaryolar, böylesine kafa dağınıklığı yalnızca bizim filmlere özgü değilmiş. tnsan bu türden bir Amerikan filmi gorünce bayağı teUygartık ve çevra "Yeşil Kanncalann Duş Gördüğü Yer", Avustralya kıtasının yerlileri olan Aboricinilerin inancına sellibuluyor!.. göre yerin altında uyuyan ve düs gören yeşil kanncalann bu düşler aracılığıyla dünyayı yaratıp biçimlendirmesinden Gregon Nava, anlattığı filmin yola çıkarak uygartık ve çevre sorunlanna eğiliyor. kahramanlan gibi, Ispanyol Baskı kökenliymiş. \e 1980başlannda "H Norte" adlı bir filmle ilgi çeken bir çıkış yapmış. Bu hafta izlediğimiz AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL (;ÖKHA\ Uygarhk, çevre ve düşler Y'eçil Kanncalann Düş Gördüğü Yer (Where the Green Ants Dream) / Yönetmen: Werner Herzog / Oyuncular: Bruce Spence, Wandjuk Marika, Roy Marika, Ray Barrett / Bir Alman filmi / 103 dak. / Moda Kültür Merkezi. Bir mevsimde iki Herzog filmi birden!.. Ne taılı sürpriz!.. Genç Alman sinemasımn bu "müthiş çocuğu", son filmi olan "Yeşil Kobra"dan sonra, 1984 tstanbul Sinema Günleri'nde izlemiş olduğumuz "Yeşil Kanncalann Düş Gördügü Yer"le ticari gösterimde yeniden karşımızda... Acaba başyapıtı saydığımız "Aguirre"in de bir gün getirilip gösterileceğini umut edebilir miyiz? Film, "uzak kültürler hayranı" ve "Batı uygarlıgı yorgnnu" Herzog'un esinini, 2 Latin Amerika fılminden ("Aguirre" ve "Fitzcarraldo") sonra Avustralya kıtasında aramasının bir ürünu. Kıtanın yerlileri olan "Aboriciniler"in inancına göre yerin altında uyuyan ve düş gören yeşil karıncalar vardır. Ve burîlar, bu düşler aracılığıyla dünyayı yaratır, biçimlendirirler. Ne var ki "uygarlık" gelip çatmıştır ve kıtanın saklı maden zenginliklerini aramak için dev makineleriyle toprağı delik deşik eden Batılı sermaye, yeşil karıncalardan fılan anlamaz. "Yeşil Kanncalann Düş Gördüğü Yer", gerçi tipik bir Herzog filmi. Ama en iyilerinden değil. Yönetmen sanki kavgacı bir belgesel, yeni bir "yeşil manifesto" yapmakla, geçmiş, saklı, ırak külturlerin bağırlarında gizli mitolojilere, efsanelere göndermelerde bulunan mistikomitik bir yakiaşım arasında duraksamış gibi... Pek çekici olmayan yeşil egemenliğindeki bir renk duzeniyle sunulmuş kimi sahneler, gerçi oldukça etkileyici. Özellikle kıtadan saptanmış görüntüler, delik deşik bir toprak yüzeyi, Aboriciniler'in egzotik yaşam, giyim biçiraleri, vs... Herzog, mahkeme sahnesinde de iki ayn kultüru, Angolasakson külturüyle Aboriciniler'inkini mizah çerçevesinde karşılaştırmayı başarıyor. Ancak filmin butunune sindırilmiş bir tavır, bir anlatım hirliği pek yok. "Yeşil Kanncalann Düş Gördüğü Yer", diğer Herzog filmlerinin duzeyinde olmasa bile, sinemayı bambaşka amaçlar için bambaşka yönlerde kullanan ilginç, otantik bir sinemaanın, özellikle yeşil davaya gonul vermişlerce ilgiyle izlenmesi gereken bir filmi... Yeşil manifesto ile efsane arası... ikinci filmi "Kader Zamanı", Nava 1 nın Anna Thomas'la oluşturduğu bir senaryoya dayanıyor. lŞ^larda geciyorfilm.Bask kokenli bir buyük aile tanıyoruz. Yaşlı anababa, kızlan, ölmuş ofullan George ve babanın sozünü bile etmek istemediğı uzaktaki diğer oğul Martin. Film başladığında, ailenin yetişkin kızı Josie, babasının nedense bir türlu istemediğj ve savaşa gitmek üzere olan bir askerle evlenmek için evden kaçmak üzeredir. Kaçar da; ama baba TARİHTE peşlerine duşer ve olay trajik biçimdenoktalanır... "Kader Zamanr'nın öyküsu/senaryosu, sinema okullannda kötü senaryoya örnek diye okutulsa, yeridir. Karton kişiler, basmakalıp konuşmalar, açıklanmayan davranışlaı, geliyorum diye haber veren gelişmeler, dramdan savaş fılmine, azınhk incelemesinden korku fılmine geçiveren ton sıçramalan bu filmin malzemesini oluşturuyor. Ennio Morricone'nin "Bir Zamanlar Amerika'da" ve "Gorev"den esinler taşıyan fon müziği,filmeaslında hiç sahip olmadığı bir görkemi vermeye boşuna uğraşıyor. Koca Morricone'ye olduğu kadar, buyuk oyuncu VV'illiam Hurt'ede yazık olmus. BUGÜN MCMTAZ 4MK4.\ 19ZO 'DE SUGUN, BANGLADE'Ş '/'A/ /LK B4ŞBAKAAJ VE D£\ZLBT BAÇKANI ŞEVH MuCıBÖKtSAHA^AN DOĞMUÇ7VSlgALAG DOĞU BENGAL, WNDıS7#U '/A/ gi(Z EYALET1 ÇOK GENÇ YAŞTA S/yASETE 8AÇLAVAU MuC/BUeHAHMAN, C'A/A/AM '/A/ MUSLUMAN BİRLIĞI'NI DESTEJCLEMIÇ, ANCAIC UHDU OiLlNE KA/SŞf 8ENSALI DlUA/İ SAi/UNDUĞU İÇlM TUTUKLANMtŞTl. HAPtST&J ÇIKINCA "AVAMl PA&TISr"NlN KUIBULMASINOA ONEMLI RÛL OYNAMIÇ SOMRA DA BAÇKAUt OLMUÇru. £YUP tSAU ZAMANIMDA, DOĞU PAKISTAN'IN / MÛCAOELE ET7U/Ç, YIME 77/ Ç TVKLANMIÇn. AMA SONUÇTA, 1972. YtLlAIOA 8U I , KEZ BAĞıMStZ BAAlGlAPEŞ'tN ŞAfMA 6£ÇM(ŞTI.II 'ÎK J/fl Ğ I. 8/ft AS3C£/e/ OARBEYt£ D£tfKHtf> ÖLPuGÜLENE DEK BU SÖ&EI/PEYP' Hl/i 17 Mart ŞEYH MUCIBURRAUMAN İzmir ve Ankara'dan sinemaseyirci izlenimleri '/..., Coşkulu seyirci, özensiz salonlar Ankara'da ise HarbIş salonunda benim için çok doyurucu olan bir söyleşide yine çoğu genç ve heyecanlı bir dinleyici kitlesiyle buluşmaktan, sinemamn sorunlarını tartışmaktan büyük keyif aldım. Şenliğin görduğu ilgi, kapılardan salkımsaçak sarkan yığınların çokluğu, heyecan vericiydi. Artık şu kesin; nerede gençlik varsa, orda da sinema yeniden canlamyor, sanki yeniden doğuyor. Ama acaba sinemacılar bu birikimi yeterince değerlendirebiliyor mu, bu ilgiye layık mı? Özellikle Ankara'da bundan kuşkuya düştüm. Ankara sinemalannın son yıllarda kendilerine oldukça çekidüzen verdiklerini, hemen hepsinin yenilendiğini, hemen hepsinın sinemayı bilen, çağdaş kafalarca yönetilmeye başlandığını bilmiyor değilim. Ama acaba yeterli düzeyde mi? Örnekse, Kızıiırmak Sıneması'nın "Komiser" filmini izlediğim perdesi, çeşitli lekeleriyle, obur, ama dikkatsiz bir adamın yemek peçetesini andınyordu. " Z " filmini gormeye gittiğim ASM (Anadolu Sanat Merkezij'ye, nedense yarısı kapalı duran iki bölümlü daracık ve han kapıdu. Oysa sinema, her şeyiyle estetik bir olaydır. olmak zorundadır. "Devrimci filmler" gösteren, gençliğe seslenen bir sinema olsanız bile!.. Bu sozleri, bu sinemada "Z"yi izlemek için bana bir yer bulamamış olmalarından dolayı yazrruyorum. Ki o da ayn bir hikâye: Seansa lOdakika olduğu halde, bir sinemada yer bulamamak, bayağı şaşırtıcıydı. Çünku tstanbul sinemalanndaki uygulama, her zaman savcı, vali, vs. mulki erkân ve olası biriki dost için biriki yerin yedek bulundurulmasıdır. Bu uygulamayı, birkaç bilet parasından özveriyle, Ankara sinemalannm da yapması gerekir. Ya, adı lazım değil, bir sinemacı tanıdığın işletmesiyle artık bir sinema tiyatro olarak çalışan AST salonu? Soz konusu dostumun "Türkiye'nin en iyi sinemasını yaptık, liilfen git de gör" deyişi uzerine uğradığımız bu salonda, "Manzaralı Oda" filminin perdenin ortasına büzüşmüş kuçucük bir alanda oynatıldığını görmeyelim mi? Meğerse makinelerin birinin bir "objeklif sorunu" varmış da film bir makinede normal öbürunde ise küçuk olarak yan&ıtıhyormuş... 60 YIL ÖNCE Cumhuriyel 17 Mart 1929 mühim bir kısmını işgal ettiği bildirilmektedir. General Juan Amazanın kumanda ettiği asi kıtaatın hükumet kuvvetlerinin yakınlaşması tizenne şehrı alalecele terketıikleri bildiriliyor. General Galles karargahını Durangoda kurmuştur. Buradan Torreon üzerine yürümeğe hazırlanmaktadır. Suriye meselesi hakkmda yeni talimatı hamil olduğu haber verilmektedir. Sefır cenaplan dün kendisiyle göruşen bir muharririmize Suriye meselesi hakkmda beyanatta bulunmak istememiş, yalnız bu akşamki trenle Ankaraya gideceğinı söylemiştir. Yakında Hariciye Vekili Tevfık Rüştü Beyle M. dö Sambrön arasında yeniden müzakereye başlanacaktır. Artık şu kesin: Nerede gençlik varsa, orada sinema sına benzer bır kapıdan ve kapıyeniden canlamyor, sanki yeniden doğuyor. Ama acaba nın hemen yanıbaşmdaki koftecisinemacılar bu birikimi yeterince değerlendirebiliyor mu? nin kokuları arasından giriliyorIzmir ve Ankara'da üst üste geçirdiğimiz günler, bizim için oldukça öğretici ve ilginç oldu. Izmir'de TürkAmerikan Kiiltür Derneği'nin son derece güzel salonunda, Erol Özpeçen'in katkısıyla dernek üyelerine ve îzmir'in genç sinemaseverlerine sağlanan duzenli gösterilerde kaliteli filmler sunuluyor. Bu vesileyle, tstanbul'dan Burçak Evren ve Engin Ayça arkadaşlarımla birlikte ve Izmir'den de, 9 Eylül Üniversitesi Sinema/TV Bölümü'nün değerli öğretim üyeleri Oğuz Makal ve Oguz Adanır'ın da katılmasıyla yapılan panel, bize özellikle genç, heyecaulı bir seyirci kitlesinin varhğını göstermesi açısından ilgi çekici geldi. Gençlerin İzmir'de yeterli sayıda ve nitelikte sinema salonu bulunmamasından yakmdıklan dikkatimizi çekti. Tıpkı tstanbul'da, Ankara'da ve kuşkusuz başka kentlerimizde de olduğu gibi... Bakalım, yerel yönetimler ve sinemanın günümüzde yeniden ne denli 'rantabie', kâr getirir bir iş alanına dönüştüğunü fark etmemekte direten sermaye sahipleri, bu alanda enindesonunda bir şeyler yapacaklar mı? BİR DÜZELTME, BİR ÖZÜR Biz yaalarımıa yazar, veririz. Ötesi sayfa sekreterinden dizgiciye geniş bir kadronun emeğine, dikkatine bağlı kalmıştır. Bir gazete sayfasının ortaya çıkması, kimi zaman okurun hayalini aşan çok geniş bir kadronun çabasıyla oluşan, çok karmaşık bir işlemdir. Bu arada, özellikle zamanla yarışma olayı içinde bizim yazılarımızdan küçuk kırpıntılar yapılır, kesilmeler olur. Bu kaçınılmazdır. Geçen hafta, bu türden bir kesilme, benim "Bar KeJebeği" filmi eleştirimin başına geldi. Yazının bir yerinde, filmin öyküsünün, senaryoyu da yazmış olan unlü ve ilginç Amenkan yazarı Charles Bukowski'nin yaşamıyla olan benzerliğinden söz ediliyor, Bukowski tamtılıyordu. Bu paragraf tümüyle alılınca, yazının devamında hep adı geçen ve kim olduğu belli olmayan Bukowski, tek başına kalmış. Ve olasılıkla kimi okurlara "Bukowski de nerden çıktı?" sorusunu sordurmuş. Bizim elimizde olmayan bu lür değişikliklerden dolayı okurla' dan özur dilerim. Para sıdstimaü Cenevreden gelen son malumata nazaran Sırp Düyunu Umumiyede Yunan meselelerini ha! ve yapılmakta olan evrakı naktiye tanzim eden itilaf protokolleri suistimali tahkikatı mühim bir yarın Cenevre'de ımza safhaya dahil olmuştur. edilecektir. tki taraf tstihbaralımıza nazaran murahhasları imzayt müteakip hükumet Pariste bulunan Belgrada gıdecekler ve orada Duyunu Umumiye Meclisi hafta sonuna kadar SırpYunan idaresi nezdinde mühim bir misakmı da im^alayacaklardtr. teşebbüste bulunmuş ve bu suistimal hakkmda Meclisi idarenin fikrini sormuştur. Meksiko 15 (OM.J Bugün Düyunu Umumiye Meclisi idaresi de meseleye ehemmiyet neşredilen resmi bir tebliğde general Gallesin kumandası vererek bu hususta lahkikat altında suvari piştarlanmn icra etmek üzere Fransa Millı Durango demiryollarının Bankası mufettisı ve Duyunu Umumiye Heyeti idaresinden M. Billeltruyı şehrimize göndermiştir. M. Bitlettru şehrimize gelmiş ve derhal Duyunu Umumiyeye giderek Maliye Vekaletı tarafından tahkikate memur edilmiş olan Maliye müfettişleri ile temasa başlamıştır. Maliye Musteşarı Ali Rıza Bey de Maliye müfettişleri ile görüşmüştur. Maliye müfetüşlerinin tetkikatı b'ilmiş gibıdir. Fransadan şehrimize gelen mufettiş maruf bir maliye mütehassısıdır. Meksika isyanı Ispanyada vaziyet Kendaye 15 (ajsu) Huduttan gelen haberlere nazaran vaziyet vahımleşmıştir. Grenada da mektepüler larafından kanştkhklar çıkanlmıştır. örfi idare ilanı muhtemel addolunuyor. BlrçQk piyade zabiti Madrit iğtişasları bastırıldığı ve Pnma ve Rivera'nın resmi taşlandığı sırada jandarma ile aralannda çıkan hadıseler uzerine nefedilmıştır. Karışıklıklar dun gece vehamet kesbetmiştir. ORİPE EN COZEL ÇAkE J Atına 16 (Uususı) SırpYunan misakı Bir müddettenberi Pariste bulunan Franstz sefin dun akşamkı ekspresle şehrimize gelmiştir. M. dö Şambrönün Suriye hududu müsakeraU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle