16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 ÖLAYLAR VE GÖRÜŞLER cümletfen olarak eski Tuslok binası Anayasa Mahkeınesi'ııeidhsis edilmiş, yapılan çalışmalar, mahkemenin, Mithat Paşa Caddesi'nde bulunan bu binaya sığmayacağını ortaya koymuştur. Nihayet Çankaya'da inşa halinde olan ve Devrimci Işçi Sendikaları Konfederasyonu'na bağlı GenelIş Sendikasına ait olup tamamlanmamış bina, Devlet Planlama Teşkilatı'nın ihtiyacı için, DPT Müsteşarlığı adına kamulaştırılmış, mal sahipleri adına hareket edenlerce kamulaştırma bedelinin yükseltilmesi için dava açıldığı haricen öğrenilen bu taşınmazın mülkiyeti böylece Hazine'nin mameleki içine girmiştir. DPT Müsteşarhğının bu binaya ihtiyacının kalmamasından ve başka kamu kurumlarına yapılan tahsisler kaldırıldıktan sonra, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün 11.11.1983 günlü 4/1 Şb. Md. 3121 29615 37532 sayılı yazı.ı Üe hizmet binası olarak kullanılmak üzere Hazine'ye ait olan Ankara ili, Çankaya ilçesi, Çankaya Mahallesi, 71250 pafta, 13366 ada, 5 parselde kayıtlı bulunan 4250 nv"lik bu taşınmazın Anayasa Mahkemesi Başkanlığı adına tahsis edildiği bildirilmiş, bu yoldaki tahsisten sonra, bu gayri menkule bitişik olan 2 parsel sayılı 3540 metre karelik taşınmaz da Hazine'ce kamulaştırılmış ve 2 ve 5 numaralı bu parseller birleştirilerek imar planında yapılan değişiklikle Anayasa Mahkemesi binası yeri olarak kayıt ve tescil olunmuştur. Sayın Işık, kamulaştırma muamelelerinin olağan hukuki işlemler olduğu, bu hukuki müesseseye olağanüstü dönemlerde başvurulmuş olmasının işlemin taşıdığı niteliği etkilemeyeceği, Kamulaştırma Yasası hükümlerine dayanılarak gerçekleştirilen kamulaştırma işlemlerinin, olağanüstü dönemlerin tasarruflarıyla ilgi ve ilişkilerinin bulunmadığı cümlenin malumudur. Ayrıca, kamulaştırma tasarruflan üzerine önceki mülkiyet durumu ve maliklerle, lehine kamulaştırma yapılan ya da kamulaştırma işleminden sonra taşınmaz mal kendüerine tahsis edilen kamu kurumları arasında hiçbir illiyet bağının doğmayacağı da hukukça bilinen gerçeklerdendir. Kapatılan Adalet Partisi'nin binasına girmeyi isteıneyen ve bu konuda yapılan önerilere ciddiyetle karşı koyan Anayasa Mahkemesinin, normal hukuki ilişkiier nedeniyle, daha açık bir anlatımla 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümleri gereğince yapılmış bir tahsis işleminden dolayı hatalı görülmesi, böyle bir davranışın Anayasa Mahkemesini tartışma ortamına çekebileceği, böylece tartışmanın üstünde kalmak için dikkat gösterilmediği yolundaki yazınızın, topluluğumuzda haklı bir üzüntü yarattığını da özellikle belirtmek isterim. Bu vesile ile en iyi dileklerimi ve saygılarımı sunarım" rak sürdürüldüğünü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nca Anayasa Mahkemesi'nin Projesini oluşturmak için sınırlı bir yarışma açıldığını belirterek başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Başbakan'a ve ilgili bakanlara teşekkür etmeyi görev sayıyorum demektedir. (1). Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nca açılan sınırlı yarışma için oluşturulmuş bulunan jüri, ön çalışmasını yapmış, ruhsatsız yapılmış ve deprem hesapları olmayan bu yapının. yük taşıyan beton kolonlarında yatay demirlerin ya hiç ya da yeterince olmaması nedeniyle dikey olarak konulmuş demirlerde eğrilmelerin başladığını. bu yüzden yapının jbu kadar yükü taşıyamayacağını, bu nedenleiki katının yıkılması gerektiğini saptamış, demirlerin durumu röntgenle tespit edilerek gömlek geçirilmesini, yarışmacıların projelerini düzenlerken binaya yeni yük getirmemelerini istemiştir. Açılan sınırlı yanşmaya sekiz firma kaıılmış, jüri tarafından projeler üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonuçlandırıldıktan sonra birincilik, ikincilik ve üçüncülük ile mansiyon kazanan projeler belirlenmiş ve bunlar sergilenmiştir. Binanın iki katı da yapımı üstlenen firma tarafından yıktırılmıştır. tşin hukuksal yönü Sayın Hasan Esat Işık'a yazılan yazıda yeterince belirtildiği için yinelenmesinegerekgörmüyor, sadece, Devrimci Işçi Sendikaları Konfederasyonu'na karşı açılmış olan davanın varacağı sonuçla, kamulaştırma işlemi arasında hukuksal bir bağ ve ilişki olmadığını açıklamakla yetiniyorum. 11 MART 1989 Bir Yapıımı Öyküsti Açılan sınırlı yarışma sonunda birinciliği kazanan projede öngörülen, detay hesapları dahi yaptırılarak temel atma aşamasına gelen ve başkanlık makamı, yüce divan, fuaye, toplantı salonlan ile sosyal îesisleri içeren bina kısmımn yapımından, bizce bilinmeyen nedenlerle vazgeçilmesi ve böylece mahkemenin sipsivh bir binada çalışma durumunda bırakılması, bu mahkemenin yüceliğine yaraşan bir davranış sayılamaz. A H M E T H. B O Y A C I O Ğ L U Yaklaşık bir ay kadar sonra 27 yaşma basacak olan Anayasa Mahkememiz, nihayet bir binaya kavuşuyor. Bu günlerde taşınmak üzere olduğu, belki de bu yazının yayıralandığı günde taşınmış olacağımız bu binanın öyküsünü ülkemizde kaç kişi bilir? Bununla beraber basında bu yapı ile ilgili haberler, eleştiriler ve yergiler yer almaktadır. Bu sözlerimizle basınımızı eleştiriyor değilim. Konu hakkında bilgisi olan ya da olmayan, yetkili ya da yetkisiz herkes ahkâm kesme'ye kalkınca, bunların gazete sütunlarına yansıması doğaldır. Bunlardan göze çarpanlar, mahkemenin yoğun çalışması elvermişse düzeltilmeye çalışılmıştır. Resmi ağızlann da araştırma ve öğrenme gereğini duymadan, sorumsuzca beyanlarda bulunması üzerine, işin esasını kamuoyuna sunarak kuşkuları dağıtma zamanının geldiği kanısı, bu yazının yazılmasına neden olmuştur. Nitekim Sayın ÇaJışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Imren Aykut 20 Kasım 1988 günü Sultanahmet'teki Yeşilev'de bir basın toplantısı yapar. Ertesi günü, yani 21.11.1988 günlü Milliyet Gazetesi'nin "L'ysa da L yraasa da" köşesinde Sayın Necati Doğru, Anayasa Mahkemesi'ni eleştirir ve kınar. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Sayın Yekta Güngör Özden bir mektup göndererek işin gerçeğini anlatır. Bu mektup, Milliyet Gazetesi'nin aynı köşesinde 10.12.1988 gününde yayımlanır ve yazar Necati Doğru, yazının altına "Açıklama için teşekkür ederiz. Ancak, sözü edilen binayla ilgiü bilgiyi Sayın Çalışma Bakanı İmren Aykut 20 Kasım 1988 günü Yeşilev'de yaptığı bir basın toplantısında açıklamıştı. flenden başka 20'ye yakın gazeteci arkadaş vardı. Sayın Bakanın söyledikleri de teyplerde duruyor" yolunda bir not eklemeyi de ihmal etmez. PENCERE Sosyal Demokrat Kadın Aylık •'Scsya/Demo/craf'dergisi "Mart 1989" sayısını "kadın" konusuna ayırmış. Kadın konusu evrensel... Nasıl olmasın ki! Yeryüzünün yarı nüfusu kadın; ama uygar görüntülü ülkelerden ilkel sanılan toplumlara değin, kadınlar ikinci sınıf insan sayılıyorlar, sömürülüyorlar; erkek egemenliğinin koşullannda yaşamak zorunda kalıyorlar. Peki, bu sorun nasıl çözülür? Sorunu elbette erkek değil, kadın çözecektir; "hak verilmez, alınır." Nitekim "Sosyal Demokrat'ta kadın hakları konusu kadınlarca ele alınıyor: Jale Candan, Nermin Abadan Unat, Ayla Akbal, Türkân Akyol, Büşra Ersanlı yazılarında değişik açılardan soruna yaklaşıyorlar. Anayasa MahkemesiEmekli Başkanı Acaba bu basın toplantısında sözkonusu bina hakkında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın îmren Aykut ne söylemiştir? 21.11.1988 günlü kimi gazetelerde yeralan, özellikle Milliyet Gazete1978 yılında, Anayasa Mahkemesi binası için si'ndeki yergilerdeki anlatım biçimi ve içerikteki Türkiye Büyük Millet Meclisi civannda kamulaşbenzerlikler, basın toplantısında Sayın Bakanın ola tınlan arsada, inşaata geçmek için gereken çalışmayı başka türlü ve Anayasa Mahkemesi Başkanve lar plân için açılan yarışma dahil 1982 yılında kili Sayın Yekta Güngör Özden'in mektubunda an tamamlanmış, tam temel atılacagj sırada, bize, bu lattığının tamamen tersine olarak açıklamada bu yere Anayasa Mahkemesi yapılmasından vazgeçillunduğunu ortaya koymaktadır. diği bildirilrniştir. 1983 yılı yeni arayışlar içinde geçmiştir. Bazı yetkiülerce öne sürülen, kapatılan Adaİyi niyetli bir uyarı ve yanıtım let Partisi'ne ait olup Hazine'ye intikal eden bina Anayasa Mahkemesi'nde Başkan olarak görev önerisine, Anayasa Mahkemesi bütün gücüyle karşı yaptığım dönemde Sayın Hasan Esat Işık'tan bu bi çıkmış ve yeni çözümler üzerinde durulmuştur. Bu na ile ilgili bir yazı aldım. Olaya getireceği berraklık açısından bu yazı ile yanıtının açıklanmasını gerekli görüyorum. Mahkeme kayıtlanna geçen 6 Kasım 1984 günlü bu yazı şöyledir: "Sayın Ahmet Hamdi Boyacıoğlu Anayasa Mahkemesi Başkanı Ankara. Olağanüstü dönemlerle gerçekleştirilmiş tasarrııflar, ileride bir gün tartışma konusu yapılabilmektedir. Her zaman ve her ülkede bunun örneklerine rastlanılabilir. Anayasa Mahkemeleri devlet yapısında çok önemli bir yer işgal ederler ve işlevleri gereği her türlü tartışmanın üstünde kalabilmelerine azami özen gösterilmesi gerekir. Inşa halindeki DİSK Gene) Merkezi binasının Anayasa Mahkemesi'ne tahsisi düşünüldiiğünü gazetelerde okudum. Böyle bir tasarruf ileride Anayasa Mahkememizi, dolaylı şekilde de olsa, bir tartışma içine sürükleyebilir, buna meydan verilmemesi için Anayasa Mahkemesine özel olarak başka bir bina inşa ettirmek daha uygun olmaz mı, diye düşündüm ve bu düşüncemi değerlendirmelerine sunmak ihtiyacını duydum. En iyi düek ve saygılarımı arzederim:' Sayın Hasan Esat Işık'ın, iyi niyetinin belirtisi olduğunda kuşku duymadığım bu yazısı, 19 Kasım 1988'de aşağıdaki şekilde yanıtlanmış, işin esası aynntılanyla birlikte kendüerine bildirilrniştir. lmzamı taşıyan 19 Kasım 1988 günlü bu yazı şöyledir: "Anayasa Mahkemesi'nin, işlevi gereği, her türlü tartışmanın üstünde kalmaya azami dikkat göstermesi gerektiği yolundaki 6 Kasım 1984 günlü yazınızda belirttiğiniz görüşü içtenlikle paylaşınm. Bununla beraber, olaylar hakkında yeterince bilgiye sahip olmadığmızı, sadece noksan ve yetersiz bir gazete haberi üzerine bana bu yazıyı yazdığınızı düşündüğüm için size bu konuda bilgi vermeyi görev saydım. Sonuç Yaşamının en verimli on beş yılını çok yüce bir kuruluş olduğuna gönülden inandığım Anayasa Mahkemesi'nde, üye, başkanvekili ve başkan olarak, ayrıca yaklaşık on yılını da Uyuşmazlık Mahkemesi'ne Başkanlık ederek geçirdim. Söz konusu binanı Anayasa Mahkemesi'ne yakışır ve yüceliğine uygun, tüm çalışmalarını kapsayacak bir duruma getirilmesi için içtenlikli olarak harcanan cabaları yakından görmüş olmam nedeniyle 25.4.1984 tarihinde "Anayasa Mahkemesi'ninKuruluş Günü'' 'nü açarken yaptığım konuşmada hissiyatımı dile getirmiş ve ilgililere teşekkürlerimi sunmuştum. Açılan sınırlı yarışma sonunda birinciliği kazanan projede öngörülen, detay hesapları dahi yaptırılarak temel atma aşamasına gelen ve başkanlık makamı, yüce divan, fuaye, toplantı salonlan ile sosyal tesisleri içeren bina kısmımn yapımından, bizce bilinmeyen nedenlerle vazgeçîlmesi ve böylece mahkemenin sipsivri bir binada çalışma durumunda bırakılması, bu mahkemenin yüceliğine yaraşan bir davranış sayılamaz. Bu kez ilgililere ve yetkililere, işi eğreti tutanlara teşekkür etmiyor, Anayasa Mahkemesi'nin, sonsuza değin görevini feragatla yerine getireceğine, kararlarıyla hukukun üstünlüğünü sağlayarak Cumhuriyetimizin niteliklerini koruyacağına gönülden inanıyorum. (•) Anayasa Yargısı 1984 Sayfa 4 (Anayasa Mahkemesi Yayınları No: 4) İyileştirme projesi ve sonraki vazgeçiş Anayasa Mahkemesi'nin 22. kuruluş yıldönümü nedeniyle 25.4.1984 gününde yapılan törenin açış konuşmasında Anayasa Mahkemesi Başkanı, söz konusu yapının, Anayasa Mahkemesi'ni yüceliğine uygun ve tüm çalışmalarını kapsayacak bir dunıma getirilmesi için girişilen çalışmalann ciddi ola OKT4YAKBAL EVET/HAYIR Dalaıfdan Sözeıfe mi? OKURLARDAN Türkçemise imdat çagrısı Koca ozanımız, Fazıl Hüsnü Dağlarca bakın nasıl yakınıyor Unutmuşum Ana demesini bile / Öykünmüşüm Türküsünü tllerin / Türkçem benim Ses Bayrağım diyor... yerden göğe haklı. Türkçemiz Ses Bayrağımız pırıl pvu aydınlık, dengeli güzel dilimiz, bugüne değin asırlarca ağızlardan bal damlaları gibi dökülmüş, kıymetini bilenlerce yüzyılların ötesinden daha da zenginleştirilerek bugünlere eriştirilip bizlere emanet edilmiştir. Gel gör ki bir eşi daha bulunmaz bu saf, temiz diümizi nasıl konuştuğunu dahi fark edemeyen, etse de düzeltme gayretinde bulunmayanlarca ne hallere sokuldu? Ona öyle bir mikrop musallaı ettiler ki artık kurtuluşu çok zor, belki de imkânsız görünüyor. Dinleyin bakın; radyoda, Bayrağımız artık iplik iplik gelen tüm telejontar bızzaı televizyonda; okul çözülür oldu, elden gitti kendisi tarafından mutlaka öğrencisinden kürsüdeki gidecek, eğer konuşmasını dinleniyor. profesörüne, radyo spikerinden bilmiyorsak bir de susmayı En önemlisi de, aynı müdür sunucuya, bukanından program tercih edemez miyiz? gerekli izni almadan, yöneticisine kadar nasıl kütüphane binasının personele HAYDAR TARAY ail bir bölümünü boşaltıyor, konuşuluyor? Kadıköy / İstanbul lojman haline getirerek kendine Sanki bu tertemiz saf dilin, tahsis ediyor. Ali Berberoğlu aslında kuramında hakkında, yetkisini aşan bu varmısçasına, her kelimenin ya işlemlerinden ötürü hiçbir işlem baştarafına ya onasına, ya da yapılmıyor. Acaba bu idareci sonuna muhakkak yerleştirilen: . bu yetkiyi, bu görevini kötüye E... E... E... L. L. 1... /„. /... kullanma cüretini nerden ve /... U... U...U... ek ve dolguları kimden alıyor. Yasaları hiçe nereden çıktı, neden her sayıp yetkisini kötüye kullanan konuşmaya başlayan bu Son zaınanlarda resmi bu idareciye neden hep göz lüzumsuz, hiçbir sebebi, tutar dairelerde ilginç uygulamalar yumuluyor? yeri olmayan bu sesleri neden oluyor. Konya Bölge Yazma çıkanr oldular. Ali Berberoğlu bir kütüphane Eserler Külüphanesi de Etmen eylemen ağalar, beyler, bunlardan biri. Kütüphane müdürlüğünden çok bir cezaevi hocalar, bakanlar, programcılar,müdürü Ali Berberoğlu, mesai müdürlüğüne yakışan bir sunucular... Bizim gibi kişiliğe sahiptir. tlgililer bu saaüeri dışında bile (12.00 kendinizi bir dinleme imkâm 01.00 arası), personelin bir araya konuya biraz eğılseler, yıllardır bulsanız, sizler de imdat gelmesini yasaklamış durumda. kütüphaneye emek vermiş çağnmıza gönüllü Bu yasağa uymayan memurlan personel büyük bir yükten katılacaksınız muhakkak. kurtulacak ve rahata erecektir. makamma çağırıp onur kırıcı Bu saf, temiz diUmizin hiçbir davranışlarda bulunduğu gibi, Yazma Eserler ek ve katkıya tahümmülü hakarete varan ikazlarda Kütuphanesi'nden Bir Grup yoktur. Yaztktır, gunahtır... Ses bulunuyor. Ayrıca memurlara Memur CHP gençlik kollarından çok politikacı yetişmiştir. Gençiik kolları, üniversiteli gençleri toplum görevine hazırlayan birer kaynaktı. Ne yazık ki 12 Eylülcüler, partilerin gençlik ve kadın kollarını kaldırdılar. Bugün bu kolların yerindeki komisyonlar partilerde görev alamıyor, politikada etkinlik gösteremiyorlar. Yasal yollardan gençlerin ve kadınlann politikaya katkıda bulunmalan neredeyse yasaklanmış gibi... SHP İstanbul belediye başkan adayı Prof. Dr. Nurettin Sözen de CHP gençlik kollarından yetişenlerdendir. Alev Coşkun, Tarhan Erdem, Selçuk Erez daha nice değerlerimiz gibi, 1960 öncesinin coşkulu ve bılinçli genç politikacılarından... Gerçi bu kişilerin çoğu 60'lardan sonra değişik alanlarda ün kazandı. Kimi avukat, kimi öğretim üyesi, kimi mühendis vb. olarak çalışmalarını sürdürdü. İçlerinde yeniden politik yaşama dönenler, milletvekili seçilenler, hatta Alev Coşkun ve Tarhan Erdem gibi bakanlık görevini üstlenenler de çıktı. Nurettin Sözen ise gençlik yıllarında ateşli bir CHP'li iken sonraki yıllarda kendi mesleğinde görev yapmayı yeğledi. Hekim, profesör, dekan olarak yıllannı geçirdi. 89 yerel seçimlerinde istanbul belediye başkan adayı olarak seçmenin karşısına çıkan Sözen'in politika deneyimi de şimdiki Başkan Dalan'dan daha da çok ve yoğundur desek hiç de yanlış olmaz... Fatoş Dilber, Nurettin Sözen'in yaşamöyküsünü "Demokrasi Tutkusu" adlı küçük bir kitapta sergilemiş. Sözen, gençliğinden bu yana her göreve seçilerek gelmiş. Hiçbir zaman tepeden inme atanmamış, böyle bir şeyi de istememiş. Dilber şöyle yazıyor: "Nurettin Sözen ilk gençlik yıllarından günümüze dek süren politik ve sosyal ilişkilerinde ne istediğini bilen kişilerin kararlı davranışıyla dikkatteri üstüne çekmektedir. Kıvrak zekâsı, kimselere ayrıcalık tanımamak özelliğiyle geldiği her yere seçimle gelebilmiş (dekanlığı dışında) ender kişilerdendir Bu başansı son derece iradeli hareket etmesinden kaynaklanmaktadır. Kendi kuşağından birçok gençlik liderinin ihtilalcilerle işbırliğı yaptığı bir dönemde, parasal yönden koşullu olarak çok cazip öneriler almasına karşılık hepsini geri çevirecek kadar geniş görüşlüydü. Geçici kazançlardan asla yarar beklemedi. Bundan ötürü de aldığı her karar, belli bir düşünce süreci olma üzelliğini korudu. Karardan önce olayları enine boyuna tartarak, iradesini kullanmaktan yana olan Nurettin Sözen, bu özelliğinin oluşmasında ailesiyle çevresinin desteğinın yanı sıra ilkokul öğretmeni Server Göker'in de önemli katkıları olduğu bilincindedir... Arkadaşlarına göre insan ilişkilerine son derece önem veren Nurettin Sözen, kendi görüşündeki kişilerin yanı sıra karşıt görüştekilerle de dostluğunu aynı sıcaklık ve sevecenlikle sürdürmektedir." Bu yerel seçimlerde en büyük sürpriz istanbul'da görülebilir. Bedrettin Dalan beş yılda yaygın bir üne kavuşmuştur. Pek çok övülmüş, ama o ölçüde de yerilmiş ve eleştirilmiştir. Koskoca istanbul kentine hizmet veren, böyle güç bir görevi üstlenen kişilerin eleştirilerle, hatta kötülemelerle karşılaşması doğaldır. Dalan'ın bir üyesi olduğu ANAP'ı aşan bir saygıniığı var; daha doğrusu toplumda böyle bir kanı oluşmuş... Dalan'ı beğenen kişiter ;bile ANAP adına aday olmasından ötürü oylarını ondan esirgeyeceklerini söylüyorlar. Dalan konusunda değişik görüşler, dü•şünüşler vardır. Nurettin Sözen ise yıllardır halk hizmetinde bir hekim, bir üniversite öğretim üyesi, özellikle son yıllarda Tak. sim toplantılarının düzenleyicisi, yürütücüsü olarak saygınlık kazanmıştır. Her ne kadar DSP lideri Ecevit'in gözünde 'seçkinci ve askerci' sayılıyorsa da Sözen'in yaşamı boyunca seçkincilikten uzak kaldığı. hele askercilikle hiç mi hiç ilgisi olmadığı bilinmektedir. Şimdi iki aday karşı karşıya... Ama bir de Vural Arıkan var. DYP adayı Arıkan'ın geniş bir seçmen yığınının oyunu alacağına kesin gözle bakabiliriz. DYP adayının Ozal'a karşı sürdürdüğü savaşım ANAP seçmenlerinin bir bölümünün oylarını sağlayabilecektir sanırım. O zaman Dalan'ın beş yıl önceki başarıyı sağlayamayacağı, Sözen karşısında az farkla da olsa yenik düşeceği bir varsayım olarak düşünülebilir. Bir halk çocuğu, deneyimli bir politikacı, değerli bir hekim, bir öğretim üyesi olan Nurettin Sözen'in İstanbul belediye başkanlığında da başarılı görev yapması beklenir. Kütüphane müdürü nıü gardiynn mı? Jale Candan yazıyor: "Kadınlann, sorunlann üstesinden gelebilmeleri, toplumun he kesiminde yerierini alabilmelen için, feminist eylemterde ve derneklerde değU, doğrudan doğruya siyasi partilerde örgütlenme leri gerekir; böylece devlet yönetiminde ve karar organlannda sö sahibi olarak hem kadınlara hem topluma yönelik iyileştirmelerde öncülük edeceklerdir." Sorunun püf noktası da zaten buradadır; bugün dünyanın yarısı kadın; ama kadının edilginliği, gelenek ve gorenek bukağısına vurulmuşluğundan kaynaklanıyor; devinime geçmek kolay olmuyor. Dünyada ilk kez 1906'da Finlandiya'da kadına seçme ve seçilme hakkı tanınmış; Sosyalist Demokrat Parti'den dört kadın parlamentoya girmeyi başarmış. Almanya'da August Bebel ve SPD'li arkadaşlarmın kadına sıyasal haklarının verilmesi yolundaki önerisi 1895'te mecliste reddedilmiş. Bebel yaptığı konuşmada demiş ki: "Kadına seçme ve seçilme haklarının verilmesiyle oylanmızın artacağı umuduna kapılmayalım. Kadınlar daha bir kuşak boyu tutucu kalacaklardır." Gerçekçı bir görüş değil mi? Eğer Türkiye'de kadınlar Atatürk'ün kendüerine neler verdiğinin bilincine erişebilselerdi; bir başka parti oy sandığında CHP'yi iki kuşak boyu yenemezdi. Ne yazık ki devrimcilik nankör bir uğraştır; toplumdaki ilerici atılımlann geniş tabana yayılıp tutunması için zamana gereksinme vardır. Kadın hakları alanında Atatürk'ün gerçekleştirdiği hukuk devriminin anlamı bugün bile yeterince anlaşılmış değil. • Kadın hakları sorunu evrensel... Ancak Batı Avrupa'da ve Ortadoğu'da değişik çızgiler göstermesi de doğal. Ülkemizde kadın hukuku şeriatla eşanlamlıydı. Tanzimattan sonra az buçuk değişiklik olmadı değil; yine de Batı ile Türkiye arasındaki uçurum başdöndürücüydü. Atatürk'ün yaptığı iş, Isviçre Yurttaşlık Yasası'nı olduğu gibi benimseme karannı vermesidir. Bir anda Batı ile Doğu arasındaki yüzlerce yıllık takvim farkı devlet eliyle yok ediliyordu. Bu atılım kadının Avrupa'daki yurttaşlık haklarıyla Türkiye'de eşitlenmesi demekti. Peki laiklik ilkesi benimsenmeseydi, Yurttaşlık Yasası'nın anlamı kalır mıydı? 1930larda kadınlara seçme ve seçilme haklarının sağlanması da demokrasi yolunda kimi Avrupa devletinden önce atılmış bir adımdır. Bütün bunların yukardan aşağıya verilmesi, bütünüyle hayata yansımaması da bir gerçektir; ama artık aradan yarım yüzyıl geçti. Türkiye'de kadınlann, haklarını "dişe diş, göze göz" savunması zamanı gelmedi mi? • "Sosyal Demokrat" dergisi kadınları eyleme çağırıyor; güzel bir iş yapıyor. Ülkemizde kadın haklarını "so/"un üstlenmesi, tarihsel bir kuralın Türkiye'de vurgulanmasıdır. Bu sorunu elbet "papatyalar" çözemez. Toplumsal bilinçlenmeyle birlikte siyasal iktidara doğru yürüyecek kadın hareketi başarıya ulaştığında, yarısı dışlanmış, horlanmış, ezilmiş insanımızın uygarlığa giden yola katılımı sağlanmış olacaktır. TEŞEKKÜR "Yargılayan Savunma" isimli derlemem nedeniyle tutuklandığım andan itibaren yakın ilgi ve destekleriyle her an yammda olan sayın meslektaşlarıma, telgraf ve mektup gönderen sayın milletvekilleri, yerli ve yabancı basın mensuplan, tHD, TÂYAD, PEN Kulübü sorumlusu, tutuklututuksuz müvekkillerim ile yanlarında yaşadığım 41 gün boyunca kısıtlı olanaklannı seferber ederek içten sevgi ve ilgi gösteren Ankara Kapalı Cezaevi 4. Koğuş'taki çocuklarım ve torunlanm yaşındaki arkadaşlarıma ve tüm duyarlı demokrat kamuoyuna leşekkür ederim. Hırs ve korkunun egemen olduğu bir toplumun öyküsü. Gelecek acaba bugün mü? Paul Theroux son romanında öykücülük yeteneğinin zirvesini 1 zorluyor Observer Dosya No: 1988/37 Davacı SSK. Genel Müdürlüğü Vekili Av. M. Kemal Pınar tarafından davalılar Fazlı Yalçın, Mevlüt Güven, Halil İbrahim Çoşkuner, Ismet Çalışır ve Halil Köse aleyhine açılan 9.259.510. TL. rucuan tazminatın onay ve ödeme tarihinden itibaren kanuni faizi, muhakeme masrafı ve ücreti vekaletle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili hakkındaki davanın duruşması sırasmda Konya Ihtiyarettin Mahallesi Sırcalı Medrese Cad. Bizim Sokak No. 6 (Bizim Fırın Bitişiği) adresinde ikamet eden davalı İsmet Çalışır'a dava dilekçesi tebliğ edilmediği gibi tüm aramalara rağmen adresi de tespit edilemediğinden ilanen tebliğine karar verilmiştir. Karar gereğince davalı İsmet Çalışjr'ın duruşmamn bırakıldığı 10.4.1989 günü saat 9.00'da mahkememizde haar bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi aksi halde mahkemenin gıyabında eereyan edeceği hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 180O9 OSMANLI İMPARATORLL Ğl MHN REFORM ÇABALARI İÇİM)E BATIŞ EVRELERİ AHMET RASİM •'günümyz diliyle yayına hazırlayan H.V. Velidedeoğlu" 2500 lira (KDV içinde) KONYA İŞ HÂKİMLİĞt'NDErs İLA.N Av. İBRAHİM AÇAN ÇAGDAŞ GAZETE DERGİ KİTAP BASIN VE YAYIN A.Ş. YÖNETİM KURULU'NDAN Sicil No: 116951/61832 Şirketimizin 1988 yılı çalışma ve sonuçlarına ilişkin Olağan Genel Kurulu aşağıda yaalı gündemi görüşmek üzere 30 Mart 1989 perşembe günü saat 11.00'de şirketimizin merkezi olan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlu/İSTANBUL adresinde toplanacaktır. Sayın ortaklanmızın toplantı gününden en az bir hafta önce giriş kartı almalannı rica ederiz. YÖNETİM KURULL GÜNDEM: 1 Açılış ve başkanlık kurulunun oluşması, 2 1988 yılı işlem ve hesaplanna ilişkin Yönetim Kurulu ve Denetçi raporlannm okunması. görüşülmesi ve onaylanması, 3 1988 yılı Bilanço ve KârZarar hesaplarırun incelenmesi, onaylanması ile Yönetim Kurulu üyeleri ve Denetçinin aklanması, 4 1989 yılı için Yönetim Kurulu üyelerinin seçimi ile ücretlerinin belirlenmesi, 5 1989 yılı için Denetçi seçimi ile ücretinin belirlenmesi. İLAN T.C. CEYHAN SÛLH HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1988565 Davacı Hamide Alkan'ın davalılar Mustafa Alkan ve ark. aleyhine açtığı taksim davasının yapılan açık duruşması sonunda verilen ara kararı gereğince: Davalılar Battal Alkan. Filiz Alkan, Yusuf Alkan, Ayşe Alkan, Halil Ibrahim Alkan, Zeynep Alkan, Fatma Alkan, Mehmet Alkan, Emine Alkan, Hatice Alkan, Dursun Alkan, Cabbar Alkan, Mustafa Alkan, İsmail Alkan, Bayram Alkan, Hacı Alkan, Fidan Alkan'a yapılan araştırmalara rağmen adreslerinin tespit edilememesi nedeniyle davalılara ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. iş bu ilam dava dilekçesinin ve davetiye yerine geçmek üzere adı geçenlere duruşma gününün bırakıldığı 3.4.1989 günü saat 9.00'da hazır bulunmalan veya bir vekille kendilerini temsil ettirmeleri hususunun 7201 sayılı kanunun 28. maddesı uyarınca ilanen tebliğ olunur. 13.2.1989 Basın: 40632 CUZZAMLA SAVAŞ VAKFI yaranna Bilgisayar zengini, paranoyak New York'ta neyecan arayan "Sahip"lerin "Yasak Bölge"de verdikkri yılbaşı partisi, çok geçmeden akıl almaz bir tutku ve dehşet karmaşasına dönüşür... BESTSSlER 0G1S2 Çağdaş Yavınlart Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğluİstanbul 13 MART 'TA İDAM EDİLEN ÜÇ SOSYALİST İŞÇİYİ AMYORUZ SEYIT KONUK, İ. ETHEM COŞKUN, NECATİ VARDAR ANALAR, ONLAR AYAKTA. ATEŞ FİTtLLERİ GİBİ, DİMDİk AV.AKTA. BARLT ORTASINDALAR! VIMRLKLARI, YIKARI KALKIK YIMRIKLARI! BEN ÖLMKDİM DER DAHA!.. FETHİ KOPUZ Keman Resitali Piyanoda •FARKUÖZENIJ' OMHURNrTCADÛESİ 1M ELMAOA&İSTAMUlTfr 1310230(tHa) DİLEK YONAT 25 Mart Cumartesi Saat 15.00 ALARKO Konser Salonu. Maslak Davetiyeler için Tel: 165 92 27 BODRUM İÇİNDE KALE VE DENİZ MANZARALI, YÜZME HAVUZLU, TENİS KORTLU VİLLA TEL: 147 91 05 Nüfus cüzdanımı, öğrenci pasomu, öğrenci kimlik ve kredi kartımı kaybellim, hükümsüzdür. EMİNE ARSLAN ISVIÇREDEN MÜCADELE ARKADAŞLARI ADINA FİKRİ KIRMIZIK4V4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle