19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 HABERLER 8 SUBA T 1989 Inci Baba'yı adaımvurdu Ataturk portreli posta pulları ANKARA (ANKA) PTT, "tarıhi eserler" ve "Ataturk ponreli sursarjh" konulu posta pullannı satışa çıkanyor. PTT Genel Müdürlüğu 'nden verilen bilgiye göre, "tarihi eserler" konulu pul ve ilk gun zarflan dort renkli olarak 150, 300, 600 ve 1000 lira değerinde dort ayrı fiyat uzerinden satışa sunulacak. Bugun satışa çıkanlacak olan "tarihi eserler" konulu anma serisı, 7 ağustos tarihine kadar satışta kalacak. Mehmet Nabi İnciler'i (İnci Baba), çocukluğundan beri bes/ediği, kirveliğiniyaptığı eski ülkücü Ali Yasak'ın vurduğusanıhyor. İstanbul Haber Servisi Yeral yetkılılerı taratından ileri surulen tı dunyasında "İnci Baba" ularak Ali Yasak, 19"?6 yıiında Ülkücu tanınan Mehmet Nabi İnciler'in. Gençlik Derneği Ürfa Şubesi Başçocukluğundan bu yana bakımı kanlığı yapmıştı. Bu sırada siyanı ustlendiği ve kirveliğini vaptığı sa! nedenlerle girdiği silahlı çatışUrfa ÜGD eski başkanlarından mada silah yakalattığı için bir sure Ali Yasak tarafından vurulduğu tutuklu kalan Ali Yasak, "Drej belirtildı. Ali Yasak, yeraltı dun Ali" lakabının yanı sıra bu özelyasında "Drej Ali" lakabıyla, ul liği nedeniyle de "Komando Ali" kücülüğuyle ve Inci Baba'ya ya ola.ak bilinıyor. İnci Baba tarafıııkınlığıyla ta.nnıyordu. Polis yeı dan kırvehği yapılan ve yaşamının kilileri. olayın tnci Baba'nın tah bu donemine kadar İnci Baba tarikinden kaynaklandığını ileri su rafından korunan Ali Yasak'ın, adını Istanbul'da Malatyalılar ruyorlar. Önceki geceyarısı Taksim Mak grubuyla çatışmakla duyurduğu sim Gazınosu onıinde çıkan silahlı belirtiliyor. çatışmanın gazıno içinde meydaInciler, birçok kez "ihaleye na gelen tarhşmalardan kaynak fesal karıştırmak, adam yaralalandığı oğrenıldi. Ibrahim Tatlıses ma. lehdit, nıhsatsız silah taşıma, ve Bülent Ersov'u dir.lemek uze yasadışı orgutlere silah salma" re yanındaki 6 kişiyle gazinoya ge gibi suçlar nedeniyle gozaltına len Mehmet Nabi İnciler'in, bir iki alındı, tutuklandı ve yargılandı. masa ötesinde oturan bir başka Urfalılığı ve 1970"li yıllarda ses ve gruba tepki gosterdiği belirlendi. sinema yıldızı Filiz Akın'ı bacaİnciler'in tepki gosterdiği masada ğından bıçaklamasıyla tanınan İnise Kürtçede "L'zun Ali" anlamı ciler'in adı, en son 1987 yıiı başınna gelen "Drej Ali" lakabını ta da Levent'tekı bir koşkte çıkan sişıyan Ali Yasak ve kardeşi Meh lahlı çatışma, daha sonra da iki ay met Yasak ile beş kışinin oturdu kadar once Sefaköy'deki şantiyeğu one süruldu. Polis yetkilileri sinin ulkücü mafya gruplan tarane göre iki ay kadar öncesinden fından basılması olaylarına karışaraları açılan İnci Baba \e Drej mıştı. İnciler, 1987 seçimlerin Ali, gazinoda de Urfa'dan batartışmaya başlağımsız milletvedılar. Masalar kili adayı olarak arasında laf atseçımlere katılraa biçiminde mış, seçilememiş başlayan tartışve "MİT benim manın onlenme10 bin ovıımu sı için Mehmet çaldığı için Nabi inciler'in kazanamadım" ; gazino yetkililed ye konuşmuşrine başvurduğu, tu. Türk mafyabu kişilerin ne Mehmet Yasak "Benvurdum' dıyor, sırun Ankara kaden gazinoya ama ınandıramıyor (Behzat Şahin) nadını uzun yılalındığını da bu arada sorduğu öğ lardır temsil eden Inci Baba, barenildi. Daha sonra masasına do sma verdiği, "Bana iki uçak verin, nen İnciler'in, havayı yumuşat gidip İran'ı teslim alayım", "Önümak ıçin Yasaklar'ın masasına ka müzdeki giinlerde çok kan dökiideh kaldırdığı, ancak masadan lecek", "Gazete çıkartacağım, herkendısine yanıt verilmeyince kıza kesin pisliğini dökecegim" gibi derak küfrettiği belirtildi. Yasaklar1 meçlerle de adından sık sık söz etın da yanıt olarak aynı uslubu kul tiriyordu. lanmaları uzerine Inci Baba'nın, Ali ve Mehmet Yasak'a, "Benı vurmazsan I...sin" diye bağırdığı "Topal Yaşar" olayı ifade edildi. Ote yandan, onceki gün Nimet Yasaklar'ın tncı Baba'ya yanı Köseoğlu adlı iş ortağı tarafından tının, "Erkeksen gel dışanda Kadıkoy'de tabancayla vurularak konuşalım" biçiminde gelmesi ne ağır yaralanan Yavuz Yaşar Yadeniyle iki grubun hesaplarım mak'ın (Topal Yaşar) sağlık duruödeyerek gazinonun onüne çıktık munun iyiye gittiği belirtildi. ları, tartışmamn burada daha da Olayda ensesinden ve sırtından 7 sertleştiğı belirlendi. Olayla ılgilı kurşun yarası alarak ağır yaralaolarak konuşan bir polis yetkılı nan ve önce Haydarpaşa Numusi, "Mehmet Yasak 'Ben vurdum' ne Hastanesi'ne, ardından Haydiyor, ama bize göre İnci'yi vuran darpaşa Göğüs, Kalp ve Damar Drej Ali. Zaten bir iki aydır lartı Cerrahisi'nde yoğun bakım servişıp dunıyoriarmış. tnci, Ali'ye ço sine kaldırılan Yamak'ın tedavisicuk gibi davranıyormuş. eziyor nin surduğu oğrenildi. Hastane muş. Ali vurmuş, Mehmet uzeri yetkilileri, boynundan yaralanan Yavuz Yaşar Yamak'ın ameliyat ne almış" dıye konuştu. edildiğini ve sağlık durumunun Mehmet Nabi lnciler';n tedavi ıyiye gittiğini soylediler. sinin surmekte olduğu Taksim Hastanesi Birinci Cerrahi Kliniği Bu arada, olaydan sonra polis yetkilileri, İnciler'den bin kann tarafından yakalanarak once Kaboşluğunu delip geçen, diğer ikı dıkoy Emniyet Amirliği'ne, ardınsi bacaklarından olmak üzere top dan Asayiş Şubesi Ağır Suç Malam uç mermi çıkarıldığını söyle sası'na getirilen balıkçı Nimet Ködiler. İnciler'in durumunun kritik seoğlu'nun sorgusunda, Yavuz Yaolduğunu belirten hastane yetki şar Yamak'ın, kendisine ait balıkçı lileri, olayda yaralanan Mehmet dükkânım zorla almak istemesinYasak ve Burhan Ortak'ın da ba den dolayı vurduğunu söyledıği caklarından yaralandıklarını, an oğrenildi. Sorgusu tamamlandıkcak durumlarının iyi olduğunu tan sonra Nimet Köseoğlu'nun belirttiler. bugün adliyeve sevk edileceği beİnciler'i ağır yaraladığı polis lirtildi. Esrardan 16 yıl hapis MALATYA (Cumhuriyet) Kahramanmaraş'ta geçen yıl ıkı kilo esrarla yakalanan beş kişiden Mehmet Özsarı 16 yıl sekiz ay, Remzı Dişli ve Kupeli Ali Kutan ise sekizer yıl dörder ay hapis cezasına mahkum oldu. Mahkeme heyetı tutuksuz yargılanan Salman Dişli hakkında beraat, tutuklu sanıklardan Mustafa Kodarak hakkında ise görevsizlik kararı verdi. Almilikte kaç göç yok Alevılıkte kadının, annenın onemi, anlamı çok büyük Kadın erkek arasında ise Sunnılikte Mustefa Detfeiün sazlı sözlü sohbeti Mustafa Tosun baDası Teko Dedeolduğu gibi kaç göç, yanı kadınların ayrı erkeklenn ayrı oturmaları söz konusu değil Cem törenı yapılırken de deyiş nın halen yaşıyor olmasına karşın, şımdıden "Dede" olara^ muhatap alınıyor. söyleyecek, hızmet görecek yaşlı erkeklerden sonra yine yas sırasına göre kadınlar da aynı odada oturuyor. " Ben en lyısi Aleviliği size deyişlerimızle aktarayım'deyip alıyor sazını eline Uytlu antene apartman sınırı ANKARA (AA) Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu, ortak alıcı anten sistemlerinin, kablo televizyonu olarak yeniden yayın yapmayan sistemler olması gerektiğini bildırdi. Kuruldan bu konuda yapılan açıklamada, uydudan veya yerden yapılan radyo ve televizyon yayınlannm kolektif anten sistemi ile alınması ve seyredılmesinin suç sayılmadığı ifade edilerek şöyle denildi: "Kapalı devre televizyonu ve kablo televizyonu, kullanım amacı bakımından 2954 sayılı kanunda açıkça tarif edilmiştir. Ortak alıcı anten sistemlerinin de bir tanıma kavuşturulması yararlı olacaktır. Ancak bu tamm teknik olmaktan çok, kullanım amacı ve idari sorumluluk gibi kavramlara dayandırılması gerekmektedir." Alevilik bir yaşam tarzı Yıllar once bir arkadaşımızın Alevi olduğunu söylerken çektiği sıkıntı belleğimize kazınmıştı. O ne ilk ne de son örnek oldu. Saklamalannın va da açıklarken onca tedirgin olmaiannın nedeııı Alevi olmalanndan duyduklan rahatsızlık degildi kuşkusuz. Alevi olduklan öğrenildikten sonra sorulan sorulardan, yapılan yorumlardan, çıkan tartışmalardan bıkmışlardı. Aleviler de Müsluman olduklanm soyluyorlardı, ama namaz kılmıyor, ramazanda oruç tutmuyor, hacca gitmiyorlardı. Bir de üzerinde çeşitli söylentiler çıkanlan meşhur "cem"leri, yani " m u m söndünne" olayları vardı. Bu ve benzeri konularda Alevilerle Sünniler arasındaki bu farkülıklar her zaman "masum" tartışmalarla sona ermiyordu. Bu>ük kentlerde Alevilerle Sünniler arasındaki "soguk" ilişkiler küçük yerlerde "sıcak" çatışmaiara, savaşlara donüşebiliyordu. Yakın tarihimizde Kahramanmaraş'ta, Çonım'da olduğu gibi. Peki, kimlerdi Aleviler? "Muın söndünne" olayının gerçekleştiğı iddia edilen "cem" gerçekte neydi ve nasıl yapılıyordu? İnançları, Alevilerin günlük yaşamlarına nasıl yansıyordu? Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri Aleviüğin ne olduğunu "vatandaşlann sorulanna verdikleri yanıt çerçevesinde" açıklayabileceklerini, cem hakkındaysa "aynntılara girmedikleri için" bir şey söyleyemeyeceklerini belirtiyorlardı. Bu konudaki araştırmaların, kitapların sayısı da iki elin parmaklannı geçmiyordu. En doğrusu AJevilerin yaşadıkları bölgelere gitmek, kim oiduklannı, nasıl yaşadıklarını bizzat görmek, cemin nasıl yapıldığını inceiemekti. Bu konuda şanslı da sayılırdık. Çunkü şu anda istanbul Teknik Ünıversitesi Turk Müziği Devlet Konservatuvan'nda oğretim elemanı olan Gani Pekşen lisans ve lisansüstü tezlerini hazırlarken MalatyaArguvan Semahlan'nı incelemek için birkaç kez Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları ilierimizden olan Malatya'ya gitmişti. Gerek Alevilerle ilgili kitaplarda gerek Pekşen'in tezlerinde okuduklarımızın <o zamana kadar duyduklarımızdan, bildiklerimizden çok farklı olması konuya olan ilgımizı, merakımızı daha da arttırmıştı. Peksen, birlikte Malatyaya gitme önerimizi seve seve kabul etti. Gani Pekşen uç yıl boyunca bütün yoreyi taramış, yüzlerce kişiyle konuşmuş, semahları kaydedebilmek için ozel olarak düzenlenen cemlerde bulunmuştu. Yani yoreyi iyi tanıyordu. Malatya'da yaşayan ve bir Alevi "dede"si olan Mustafa Tosun'un bize yardımcı olabileceğini soyledi. Boylece biz de Gani Pekşen'le birlikte Malatya'ya eittik. Aleviler ve cem törenleri le ders calışıyor. O yeler ki okusun ben onun yapacağı işi de yapanm..." Mustafa Dede'nin evinde de, daha sonra gideceğimiz bütun Alevilerin evlerinde olduğu gibi, duvarlardakı tek sus Hazreti Alinin ve Atatürk'ün fotoğraflarıydı. Şenay Kalkan temsilicem ayinini izledi, Alevi dedeleri ile görüştü Daha önce sadece iki uçlu kılıcını gördüğümüz Hazreti Ali'nin temsili tablosunun fotoğrafını ilk kez görüyorduk. Hazreti Ali, kimi evlerde çerçeveletılmiş fotoğraf olarak kimi evlerde duvar halılarına işlenmiş olarak hep çıkacaktı karşımıza... Bazı evlerde bu iki Muhammed'in ölümünden sonra doğan ayrılık Atilla Özkınmlı, '^AlevilikBektaşilik ve Edebiyatı" adlı kitabında şu tanımı yapıyor: "Alevüiğin sözîük anlamı "Ali'ye bafh ya da onun soyundin olanlar demektir. Bir inanç sistemt olarak karş.mıza çıkan Alevilik, tarikat olmadığı gibi, tek bir tarikata da bağlanamaz. Kısaca, Muhammed'in ölümünden sonra AB'nin halife olmasını isteyen, onu ımam kabul eden, daha sonra ise Şiibâtıni inançlara bağiananiann tümüne Alevi denir. AJevüikte Afi sevgisi her şeyin üstündedir. Bu sevgi duygusalhktan öte bir inanç biçimini almişaı. AllahMuhammedAH üçlüsünü bir sayan inanç da bunun sonucudur. Her Alevi genci buluğ çafına gelince bir milsahip kardeşcan kardeş edinir. Alevilikte ahlakın temel ilkesı "eline, beline. diline" sahip olmaktır. Onlara göre kadjn boşamak haramdır. Bosanmış bir kadınla evlenen ya da kansını boşayan, zina yapanla bir tutulur. Muharrem'deHiis«yiıı'i anmak için 12 gün oruç tutarlar. Şubat ayında da üç günlük Hıa r oruçlan vardıı. 21 mart, yani Nevraı en büyük bayramlandır. Çünkü Ali'nin o gün doğduğuna inanırlar. Ayrıca Ali'nin yattığı Necef. Hüseyin'in yattıgı Kerbela en kutsal makamlarıdır." tsmet Zeki Eyüboğlu da "AlevilikSünBİIik" adlı kitabında Aleviüğin nasıl geliştiğini şöyle anlatıyor: "Aieviliğin üç büyük koitı vardır: Şiilik, Bektaşilik, Knılbaşbk. Bunlann da kendi aralarında binakım yan kolları vardır. Anadolu'da ise Alcrvüik genel ilkderi bir olmakla birlikte, değişik adlar alttnda, ayrı kollar olarak gelişip biçimlenmiştir. Bunlara genellikle TabUcılar, Kuılbaslar, Bektaşiler. Hurufller gibi adlar verilir. Anadolu Alevüerinde genellikle "Namaz" yoktur, "Niyaz" vardır. "Niyaz", "Pir'% "Rehber", '•Dede" denilen ululara yapıJan bir "yakanş" niteliğindedir. Anadolu Alevüerinin düşüncelerini. inançlarını, göreneklerini yaymakta, açıklamakta kullandığı başlıca araç şiirdir. Çok açık, akıcı bir halk diliyle yazılan bu şiirler geneilikle bağlama eşliğinde okunup sdylenir." Diyanet İşleri Başkanlığı Din işleri Yüksek Kurulu'nun "AlevUik" konusundaki göriiştt ise şöyle: •"Alevilik müstakil bir mezhep olmayıp Şia'nîR ÇŞiiliğ;!i) bir koludtır. Şia ile Sünniîer arasında en önemli görüş ayrı ÂLEVtLİK NEDİR? resım arasına asılan bir de bağlama vardı. Mustafa Tosun, bir kısım Alevinin "pir"i, "rehber"i olan Teslim Abdal'ın köyu Şevh Hasandan goçmıiş Malatya'ya. Babası, Alevi müftülerinden Hüseyin Tosun ya da yakınlarının taktığı adla "Teko Dede." Halen yaşıyor olmasına karşın Mustafa Tosun, hem Aleviliği benimsemiş hem de bilgi, görgu bakımından kendini yetıştirmış olduğu için şimdıden "Dede" olarak kabul ediliyor. 52 yaşındaki Mustafa Dede çiftçilikle uğraşıyor. Bir bakuna da meslektaşımız sayılır. Malatya'nın yerel gazetelerinden "Hamle" de bir süre gundemdeki konular hakkında kısa makaleler ve aynı konuyla ilgili şiirler yazmış. Hem dini konulardaki bilgısi hem de güncel, ekonomik, külturel, siyasal olaylara olan ilgisi, bilgisi, getirdiği yorumlarla dikkat çekiyor. Çok istemesine karşın sadece ilkokulu okuyabilmiş. Mustafa Dede, Malatya'da bulunuş nedenimizi öğrenince çok seviniyor. Yapacağımız araştırmada bize buyük bir memnuniyetle yardımcı olacağını söylüyor. "Keşke" diyor, "TKT de bu konuda bir belgesel, bir program hazırlasa da biıtiın Türkiye Alevileri, cemi tam manasıyla tanısa. bilse..." Mustafa Dedeler'in evinden misafir hiç eksik olmuyor. Televizyon Malatya'daki Aleviler arasında komşuluğu biraz azaltsa da henüz tamamen bitirememiş. Bu nedenle olsa gerek, tencerelerden yemek, demliklerden çay eksik olmuyor. Haftada birkaç gece evlerde toplanıp sohbet ediyor, günlük olayları tartışıyor, bağlama çalıp deyişler, turkuler soyluyorlar. Özelİi'cle de Mustafa Dede'yi dinlemeyi seviyorlar. Mustafa Dede, buyükle büyük, küçukle kuçük, siyasetse siyaset, dini konularsa dini konular, fıkraysa fıkra, kısacası sohbeti bol biri. ler arasındaki çatışmalann çıkar gruplan tarafından yapay olarak yaratıldığını vurguluyor. Atatürk'e borçluyuz Kısaca, Hazreti Muhammedin ölümünden sonra, Muhammedin yeğeni ve damadı olan Hazreti Ali'nin halife olmasını isteyenler ve AH'yi benimseyenlerin izlediği yol olarak tanımlayabileceğimiz Alevilik, bugun artık daha çok bir yasayış biçimi olarak varlığını surdüruyor. Mustafa Dede, bunun nedenini bir yandan değişen yaşam koşullarına bağlarken bir yandan da Alevilik felsefesinin somutlandığı, yeni yetişen nesillere aktarıldığı, canlı orneklerle sunulduğu bir yol, yöntem olan cemlerin cumhuriyetin ilanından bu yana resmi olarak yasaklanmasının altını çiziyor: "Ataturk, cumhuriyetr kurunca insan haklan, fikir ozgıirlukleri doğdu. Bizler de Aleviliğimizi bir sır olarak saklamaklan kurtulup benligimizi bulduk. Bu bakımdan Atatürk'e çok şey borçluyuz. Bovle bir ortamda Ataturk, tekkeciliği. tarikatçılığı yasakiayinca Aleviler de 'O ki bizim Cem icraatımız da tarikattan sayıldı, biz de bunu yapmayız' dediler. Aslında Alevilik bir tarikat degildir. Ama Kurtulus Savaşı'nda Atatürk'e buyük destek saglavan toplulugumuz o dönemde bunu lartışmak, huzursuzluk yaratmak istemedi. Karara saygılı olduk." Aleviliğin soyuttan somuta dönerek, canlı tutularak yeni nesillere aktarıldığı en etkin araç "cem"ler. "Cem"Ierin bugün artık yapılmayışında yasaklanmış olmaları kadar değişen yaşam koşullarının da payı büyuk. Koylerden kentlere göçle birukte kalabalık aileler yerini çekirdek ailelere bırakmış. Anneanneler, dedeler, amcalar, halalar, dayılar köylerde olduğu gibi aynı evde va da iki ev ötede oturmuyor artık. Çocukların kimi okumak, kimi çalışmak için kentlere, hatta başka ulkelere gitmiş, gidıyor. Orneğin Hüseyin Tosun'un (Teko Dede) beş çocuğundan sadece ikisi Malatya'da. Ötekilerin ikisi Amerika'da, biri Almanya'da sürdürüyor yaşamını. 1 ağustos davası ANKARA (AA) Danıştay, 1 ağustos cezaevleri genelgesi için açılan davada, yurütmenin durdurulması istemini reddettı. Davanın görülduğü 10. Daıre'nin Başkanı Şerafettın Kaya avukaı Şenal Sarıhan tarafından açılan davada, yurütmenın durdurulması istemınin reddedıldiğıni belirterek, "Ancak, gerekçeyi henüz hazırlamadık" dedi. EğitDer'in yeni genel başkanı ANKARA (AA) Eğıtimcıler Derneği'nin (EğitDer) 1. olağan genel kurulunda seçilen yeni yönetim kurulu, genel başkanlığa Feyzullah Ertuğrul'u getirdi. Genel Sekreterliğe Kenan Gorgülıi, Genel Saymanlığa Binali Seferoğlu, Genel Başkan Yardımcılığma Elvan Türkmen, Genel Sekreter Yardımcılığma Cengiz Kaplan seçildi. Hakkı Yalçın, Naciye Babalık, tsmail Hakkı Bayram, Nilıifer Demirel yönetim kurulu üyesi olarak görev yapacaklar. Bir mali işler müdürü ile doktor tutuklandı Fuhuş tartışması 17 yaşındaki lise öğrencisi A.S.'nin, bir doktor tarafından iğfal edilip başkalarına satılması olayına karışanların ifadeîeri alındı. İZMİR (Cumhuriyet Ege Burosu) Lise oğrencisı 17 yaşındaki bir kızı iğfal ettıkten sonra başkalarına sattığı one surulen doktorla ilgMı soruşturma sürduruluvor. Olayla ilgili olarak doktorun yanı sıra kızla cınsel ilişki kurduğu one surulen ve bir firmada mali ışler muduru olarak çalışan iki çocuk babası I I , kızın ifadesi uzerine tutuklandı. Olaya adı karışan muteahhit ve avukaı ilk sorgulamadan sonra serbest bırakıldı. Izmir'de geçen cumartesi günu bir doktorun gozaltına alınmasının ardından başlayan "fuhuş operasyonu" ile ilgili soruşturma derinleştikçe, ortaya yenı bulgular çıkıyor. Olay, telekız olarak çalıştığını söyleyen N.K.'run kadın doğum uzmanı doktor U.Ç. hakkında polise ihbarda bulunmasıyia başladı. N.K., geçen cumartesi iki sıvıl polisle birlikte doktor U.Ç.'nin muayenehanesine geldi. Sivil polisler kendilerine kereste tuccan olarak tanıttılar. N.K., burada muayene oldu. N.K. olaydan sonrakı ıfadesinde şunları soyledi: "Doktor Ü.Ç. bana 2 şubat günu telefon açarak muşteri bulmamı istedi. Ben iki kereste luccan olduğunu soyledim. Biriyie ben çıkacaktım. Ikincisi için kendisinin kadın getirecegini soyledi. Muşterilerle yanhaneye gittiğimizde bana yanm saal sonra A.S.'nin geleceğini soyledi. Muayene oldum. Bana muşterilerden 200er bin liradan 400 bin lira almamı soyledi." N.K., muayene olduktan sonra, 17 yaşındaki lise öğrencisi A.S. muayenehaneye geldi. N.K., A.S. ve iki polis memuru muayenehaneden çıktıktan sonra içeri resmi gıysili polisler girdı. Doktorun sumeninde daha once polis tarafından numarası alınmış 100 bin lira çıktı. Iddiaya göre doktor, 400 bin liranın 300 bin lirasını pavlaşmalan ıçin k.zlara vermı< 100 h.r. lra\: ds komisvon olaraK Kerdısı almıstı. Doktor U.Ç. ıse ifadesinde 100 bin lirayı muayene ucreti olarak aldığını soyluyordu. Bu arada telekız N.K.'nın daha once doktor tarafından ameliyat edildiği ortaya çıktı. Doktor, rahminde tumor bulunan N.K.'run rahminı amelıyatla almıştı. Doktorun avukatı Yavuz İsmet Anıl'dan alınan bilgiye gore, N.K. daha sonra başka bir doktorla gorıişmuş, o da kendisine boyle bir hastalıkta rahmin alınmaması gerektiğıni söylemişd. N.K. bunun uzerine doktordan ameliyat parasını geri istemiştı. Yavuz İsmet Anıl'a göre, N.K. bu olay yuzünden doktor Ü.Ç.'ye kızgındı. Telekız N.K.'nın ameliyat ucretim ise mali işltr muduru İ.I. odemışti. I.I. verdiği ifadede, N.K. ile daha once birlikte olduğunu, ameliyattan sonra doktora 1.5 milyon liralık çek verdiğini soyledi. Liseli kız A.S.'yi doktorun muayenehanesınde tanıdıgını, ancak kendisiyle cinsel ilişkısi olmadığını belirten I.I., ifadesinde, "U.Ç.'nin .N.K.'ja, bu kıza, yani A.S.'ye muşteri bulmasını söyledigini duydum. N.K. ile olan ilişkimizden dolayı buna alet olmamasını soyledim" dedi. Olayda adı geçen avukat M.Ç. ise liseli kızı tanımadığını, suçlamaların tümiınu reddettiğıni açıkladı. A.S. ifadesinde, doktor Ü.Ç. ile cinsel ılişkı kurmaya başladıklannı belirterek ozetle şunları soyledi: "Doktor Ü.Ç. Kabul edersen seni zengin kişilerle tanıştırabilirim' dedi. Buna evet veya hayır diye cevap vermedim. Bir gun F.C. isimlı bir mimar ile tanıştırdı. F.C. ile ilişkide bulunmadım ama seviştim. Kendısi yazıhanesinden çıkarken bana armağan olarak 80 bin lira verJi Ama ben kesinlikle para istememiştım. Bunu onuruma yedıremedim. Daha sonra I.I. adlı muşavir ile tanıştım. Ondan hoşlandım. iki kez ihşkide bulunduk. Bu ışi isteyerek. arzu ederek, ondan hoşlandığım için yaptım. G da armağan olarak 260 bin lira verdı. Başlangıçta yaşımın kuçuk olduğunu bılmıyordu. Kimseyi suçlamıyorum." Bir yaşam felsefesi Bızim gittığimiz gun de ev misafirle doluyor. Onlar da ilgiyle sorulanmızı ve Mustafa Dede'nin verdiği yanıtları dinliyorlar. Mustafa Dede söze Aleviliği anlatarak başlıyor: "Alevilik bir inanıştan çok bir yaşam a felsefesidir. Temelinde insan haklannı savunmak yatar. Bizde en büyuk suç, giinah, insan haklanna karsı işlenendir. İnsan haklan devince biz. dindilırk aynmı gözetmeıneyi anlanz. Bu Alevilikte '73 milk'tin hepsine bir nazarla (gözle) bakacaksın' 'sozüyle ifade bulmuştur. Bizim inancımıza gore butün insanlar eşittir. Hangi milletten olursa olsun insan insandır. Bu temel Uke deyislerimizde, nasihatlerimizde, dualanmızda dönc done işlenir. Çocuklanmızın ilk oğrendiği konu budur. Cem ise bu felsefenin pratiğidir. Dualarımızda, öğütlerimizde dile getirdigimiz her şey cemde viicut bulur! Cemdeki her olay aslında gunlük yaşamın nasıl olması gerektiğini anlatır, ona canlı bir örnek teşkil eder." fc. /UPnta M H M I M I Malatyatiald Alevilenn hemen hepsWn wnxte Hz. tSm temsi resmyie Ataturtt'un fottıjrafları dbvarfaıdaki tek "sus" oiara* çıkö terçm»•a. Aleviler için bu en inerr* öa kişi yani Hz. Afi w teturtcun resimteri. Wo4nı(ları arasmabazı«l«debajJ«maasSy<l! Babadan oğula Mustafa Dede Mustafa Dede'nin evine giderken nasıl biriyle karşılaşacağımızın merakı içindeydik. Kapıyı orta yaşlı, uzun boylu, takım elbiseli biri açtı. Bizi evin salonuna buyur ettikten sonra da sobanın ateşinı guçlendirip çaydanlıkları üstüne koydu. Biz hâlâ "Dede" bekliyorduk. Oysa yaşının üstünde bir dinçlik ve erkeklerin büyük bir çoğunluğunun aksine maharetle odaya çeki düzen veren kişi Dede'nin ta kendisiydi. Bu ilk gozlemimizi aktarınca hoşuna gitmişti: "Ben de aslında boyle yetiştirilmedim, ama çaga uymak gerek. Bizim hısım (karısına hısım diyor) yemek yapar, ben de evin oteki işleriyle uğraşınm. Her şeyi bir kişinin omzuna yüklemek giinah değil midir? Ben kendi oğlumu da boyle yetKtiriyorum. ama o hafta arası çahşıyor, hafta sonlan da futbol ovnuyor, pek evde olmuyor yani. Kızım Giilümser de genellik lığı ise "imaaıet" yani Hz. Peygamber (S. A.) vefatmdan sonra kimin devlet başkanı olması gerektiği konusudur. Şia'ya göre fmamet (Devtet başkaâlığı) dinin bir rüknü &ayıldığından, halkın seçim ve tercihine bırakılmış degildir. İlk imamın bizzat Hz. Peyganıber (S.A.) tarafından, daha sonrakilerin ise bir onceki imam tarafından tayini gerekir. İmam masumdur, sadece "Ehli B«yt"e mensup kimselerden olur. İmamet Hz. Ali'nin hakkıydı. Hz. Ebubekir'in halife seçilmesiyte onun bu hakkı önlenmiştir. Sünniler de Hz. AH'yi ve EUi Beyri son derece severler ve saygı gösterirler. Ancak onlara göre Hz. Peygamber (S.A.) kendisinden sonra kimin halife olacağıru açık şekilde bildirmemîş, bu işi Müslümanlara bırakmıştır. Mühim olan halifenin şahsı değil, görevin gerektirdiği niteliklere sahip olmasıdır. Görülduğü üzere Alevilerle Sünniler arasındaki dini olmaktan çok siyasi oian bu görüş aynlığımjı gOnümüzde hâlâ tartışıimasmda hiçbir yarar bulunmamaktadır. Bazı örfler ve küçük meseleler dışında Sünni ve Aleviler arasında ciddi hiçbir görüş ayrıhğı kalmamıştır. Aradaki soğukluk, "aynhk var" sanıtmasmdan, yani bilgisizlıkten ve bunu kendi sapık ideoloji ve çıkarlan için istismar eden olui'nsuz kişiîerin faaliyetlerinin bir sonucu olarak devam edegelmiştir." Alevilik felsefesini, gelenek goreneklerini, neye, neden inanıldığını yeni nesillere aktaran kişiler olan "dede'Mer de eski önemini yitırmiş durumda. "Dede"lerin peygamber soyundan gelen, bilgili, görgulü, olgun, yaşayışı, konuşmasıyla topluma örnek olması; derleyici, toparlayıcı olması gerekiyor. Dedeİik babadan, bu özellikleri taşıyan oğula geçiyor. Bu özelliklere sahip olduğu için daha şimdiden "Dede" kabul edilen Mustafa Tosun, babası Hüseyin Tosun'dan (Teko Dede) zamanı gelince "dede"liği resmen devralacak, ama kendî afiesmde "dede" liği devredeceği kimse yok. Çünku Muslafa Dede'nin tek oğlu Hüseyin'in de bir çok Alevi genci gibi Alevilikle, dedelikle pek ilgisi yok. Mustafa Tosun, "dede"liği kendi amcalarından birınin oğluMustafa Dede'yi dinlerken Ale nun üsteleneceğini belirtivor. vilerin tamamının bovle duşunup Gençler arasında "Dede'Mik esdüşünmediğini, Aleviliği herkesin böyle mi dile getirdiğini merak ki onemini yitirmiş. Saygı gösterilen, arada bir sohbetlerine, öğutediyoruz. Hemen yanıtlıyor: "Bu anlattıklanm geneli kapsı lerine kulak verilen aile. akraba yor. Ben dogal olarak kendi gö büyüğüne dönüşmüş durumda. rüşlerimden, Aleviliği anlayışını Geçmişte. "Dede"leri muhatap dan yola çıkarak bu tanımı yapı alışla şimdiki arasında dağlar var. yorum. İçimizde daha farklı dü Mustafa Tosun, "F.skiden bir köşiinenler yok mu? Her toplumda ye "dede"nin gelecegi duyulunca. vardır. Ama biz onların söyledik üç gün önceden hazırlık yapılır, lerine, tavırlanna bakarak, yani dede köyun başında beklenirdi. kötıi örneklerden, istisnalardan Bu muhleşem saygının yitirilmesinyola çıkarak butun Alevi camia de o muesseseyi kotüve kullanan, sının karalanmasına karsıyız. Bu bilgisiz, cahil dedelerin de payı var bangi konuda olursa olsun insan labii" diyor. Bugun artık, biz lan yanlış japmaya iten bir yak Mustafa Dede'lerdeyken gelen konukların yaptığı gibi, "dede"lerin laşımdır." yanında bacak bacak üstüne atıp Mustafa Dede konuşmasında, oturarak sigara ıçilebiliyor. Bu raSünniler aleyhinde bir şey söyle hatlıkta, Mustafa Dede'nin kişilimiyor. Aksine sık sık Sünnilerle ğinın, konuya yaklaşım açısının aralarında insan ilişkileri açısm da payı var mutlaka... dan hıçbır ayrılığın olmadığını, dinin inananla Tanrı arasındaki bir konu olduğunu, Sünnilerle Alevi Yarın: Cem töreni *Lüks oto'da ara karar ANKAR.4 (ANKA) Danıştav 7'inci Dairesi, SHP Genel Sekreter Yardımcısı Adnan Keskin'in Maliye ve Güınrük Bakanhğı 'nın Lada ve Skoda gibi araçlardan da luks oıomobiller duzeyinde vergi alınmasını ongören teblığinin iptalı ile ilgili açıığı davada ara karar verdi. Danıştav 7'ınci Dairesi, ara kararıyla, luks oıomobil tanımına açıklık kazandınlınası amacıyla, Maliye ve Gümrük Bakanlığı 'ndan uluslararası otomobıl kataloglarınm ışlenmesinı kararlaştırdı. SHP'lı Keskin'in avukatı Tezcan Çakır'ın açtığı davada Lada ve Skoda gibi sosyalisı ulkelerin ureıtiği otomobıllehn Mercedes, BMW gibi Batı yapımı otonıobıllerle eşdeğerde vergıye tabi tutulmasının yasal olmadığı ileri surülmüştu. BAYAN ELEMAN • Avukat sekreteri • Yardımcısını kendi seçecek •Yazıhanenın, dosyaların sorumluluklarını her yonüyle ustlenebilecek. •Diplomasımn, kendi bilgisi olduğuna guvenebılen bayan adavlann 132515OI4A4139 nolu telefonlardan randevu almaları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle