14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 ŞUBAT 1989 CUMHURİYET/^ Izmit Belediyesi'nde anlaşma 7 İ r u O I İ 0 Kanada'nın Lakeplacid kentinde yay £ 1 1 I C U C p,|an ^ ^ şarnpjyonasında ilk sıraları Isveç takımından sporcular aldı. Michela Figini (sağda) yanşı birinci olarak bıtırirken Maria Welteser de ikincı oldu. (Fbtoğraf: AP) İZMtT (Cumhuriyet) tzmit Belediyesi'nde çalışan 2850 işçi adına Türkİş'e bağlı Belediyeİş Sendikası ile işveren arasında 28 Aralık 1988 tarihinden itibaren sürdürülen toplusözleşme görüşmeleri anlaşma ile sonuçlandı. 1 Ocak 1989 tarihinden itibaren geçerli olacak bir yılhk sözleşmeye göre işçilerin günlük ücretlerine ilk 6 ay 6 bin lira, ikinci 6 ay için 4500 lira artış sağlandı. Anlaşmaya göre yakacak parası 250 bin lira, giyim yardımı 300 bin, gıda yardımı 50 bin, izin parası 100 bin, daha önce sözleşmede bulunmayan bayram parası da 50 bin lira olarak belirlendi. Yıllık 5 milyar lira olan belediye işçi giderlerinin bu sözleşrne ile 12 milyar Hraya yükseldiğini açıklayan Belediye Başkanı Necati Gençoğlu, "Belediyemiz işçilerine bu iicret az bile, ama fazla gelirimiz yok'.' mış başı, Çalışma Bakanı Norman Fovvler'ın ellennde. Fowler, York bölgesindekı Friargate Müzesı'ne konulan heykeli fotoğrafçılara gösterirken Thatcher'ın baştnı gövdesinden ayırıvermiş (Fotoğraf: Reuter) Ingıltere Thatcher müzede' Thatcher'ınBaşbakanı Margaret balmumundan yapıl İstanbul Haber Servisi Konkardato isteyen Kastelli, borçlarına karşılık verdiği dükkân ve daireler üzerine tedbir koydurdu. Haftalık Nokta Dergisi'nde yayımlanan haberde, Kastelli'nin borç aldığı Yako Kuso, Erdem Dikmen ve Ali Balkancr'e karşılık olarak İpar Koşkü bahçesinden daireler ve Konak Çarşısı'ndan dairelerin tapularını verdiği belirtiliyor. Kastelli'nin "lefeci" olarak bilinen bu üç kişiyi mahkemeye vererek "Borçlanmın bir kısmını ödedim. Konkardatoya gittiğim için bu gayriraenkulleri oteki borçlarırna teminat göstermek isliyorum. Tapular iade edilsin" dediği belirtilen haberde mahkemenin ise bu daire ve dükkânlar üzerine "başkasına satılamaz, devredüemez" şeklinde tedbir koyduğu yer alıyor. Haberde "tefeci" oldukları söylenen üç kişinin bu iddiayı reddettiği de belirtiliyor. KastellTden tedbir Özgirluk sevtaci Irkçı Güney Afrika hükümetine karşı mücadele eden William Thomas, 9 ay süren tutukluluk döneminin ardından cıkanlan aftan yararîanarak özgürlüğüne kavuştu. Thomas geçen hafta salıvenlen 100 sıyasi tutukludan biriydi. Thomas 4 yaşındaki kızı Nina'yı kucakladığında mahkemeye çıkarılmaksızın 9 ay sureyle özgürluğünden oimanın acılarını unutmuşa benziyordu. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERIN DEVAM1 ANKARA'dan YALÇIH DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) kında "katil vaciptir" fetvasını veriyor. Türkiye'de ne oluyor?.. Yargıtay kararıyta kitaplar imha ediliyor. Türkiye ile Iran arasındaki çağdaşlık farkı, "kitapla kitabın yazan" arasındaki fark kadar. Birinde "yazar katledilmeü" deniyor, diğerinde "kitap katledilmeli" yargısına varılıyor. İran'daki olay "İslam cumhuriyeti" kurallarmdan ve bu kural* ların iran'ın kendi içindeki iktidar mücadelesinden kaynaklanıyor. Salman Rüşdü olayı, Tahran'daki iç mücadelenin dışa yanşımasından başka bir şey değil. İran'daki ılımlılarla radikaller arasındaki mücadelenin yansıması... YaTürkiye'dekiolay?.. Kültür Bakanı Tınaz Titiz "Yasaları değiştirmek gerekir ki Yargıtay bu yasalara göre karar vermek durumundan kurtulabilsin" diyor. Ancak özgürlükler, demokrasi, çağdaşlık, yasa metinleri üzerinde yapılacak değişikliklerle hayata geçirilebüir mi?.. Çağdaşlık, özgürlük bir kültür sorunu mu yoksa?.. Örneğin, 198788 sezonunda tüm Türkiye'de opera izleyenlerin toplamı 91 bin, bale izleyenlerin toplamı 52 bin. Devlet ve şehir tiyatrolanna gidenlerin toplamı 900 bin. Kitap okuyanların sayısı ise her geçen gün azalıyor. Çok çeşitli toplumsal olaylar karştsında, halkın tepki göstermeyişi ve çağdaşlığa, özgürlüklere, demokrasiye ters düşen her olayı "olağan" karşılamasının altında opera, bale, tiyalro izleme alışkanlığının bulunmayışı, kitap okuma alışkanlığının azalması yatmıyor mu?.. O zaman ' kitaplar ın imhası" karşısında, üstelık Yargıtay kararıyla "imhası" karşısındaki duyarsızlık ile kültür birikimi arasında bir bağlantının varlığı kendini hemen göstermiyor mu?.. Biz burada istediğimiz kütürel çözümlemeyi deneyelim, bunların hiçbiri, yarından başlayarak Salman Rüşdü olayına karşı Ankara'nın bir tavır almasını önlemeye yetmeyecek. Çünkü, İslam Konferansı Genel Sekreteri Hamit Al Gabid yarından başlayarak Ankara'da bir dizi görüşmelerde bulunacak. Ziyaretin "resmi gerekçesi', Riyad'da toplanacak İslam Konferansı dışişlerı bakanları toplantısının organizasyonuyla ilgili. Ancak perde arkasında deşilecek konuların başında, İran'ın tavrına karşı bir tutum belirlemek yatıyor. Ankara ne yapacak?.. "Humeyni yanlış yaptı" dese Tahran'la zaten esen soğuk rüzgârlar biraz daha soğuyacak ve aradaki ekonomik ve siyasal ilişkiler kolaylıkla çıkmaza sürüklenecek. Yok, "Humeyni doğrudur" dese bu sefer hem Türkiye'nin kendi iç politikasında, tam yerel seçim oncesi, tattışmalara ilginç bir boyut daha eklenecek, hem de Türkiye'nin Avrupa Topluluğu ile arasına yeni bir karakedi girecek. Kaldı ki "Humeyni doğrudur" denildiği anda, Türkiye'de ve Batı'da "çağdaşlık" yenidentüm boyutlarıyla gundeme ağırlığını koyacak. Çağdaşlığın dayandığı kültürel bir gelenek, kültürel bir birikimden yoksun olmak, ülkeleri hiç beklenmedik olaylar karşısında nasıl da çıkmaza sürükteyebiliyor değil mi?.. İşte Türkiye, şu anda bu örneği derinden yaşayan ülkelerin başında gelıyor. dır. Bu nedenle çekilen ana duman, yüksek sıcaklığın etkisiyle hemen hemen tam yanma olayı sonucu oluşurken ikincil dumanın bileşiminde tam yanmama olayı sonucu farklı maddeler kalıyor. Yapılan araştırmalarda, ikincil dumanda 2.7 kat karbonoksit, 8 kat karbondioksit, 2.7 kat nikotin ve 1.7 kat daha fazla katran saptandı. Olay salt katran açısından incelense biie ikincil dumanı soluyanların daha fazla kanser İki dumanın farkı riski altında bulunduklan görülüSigara dumanında 4 binden yor. fazla kimyasal madde ve büeşimin Çoktan kanseıojen sayılan ve olduğu biliniyor. Bunlar, duman içinde zerrecik ve gaz halinde bu kesin kanser yapan maddeler lislunuyorlar. Dumanın ana kimya tesinde yerlerini alan başka madsal maddelerini ise karbonoksit delerin de ikincil dumandaki faz(CO), karbondioksit (CO2), kü lalıklan şoyle: Benzpyren 3 kat, kürtdioksit (SÖ2>e, azotoksit, çe 4 aminobifenil 30 kat, 2 Naftşitli aromalı karbon bileşikleri, lamin 40 kat, nitrosamin 50 kat... aynca fenol, formaldehit, nikoSigara içen arkadaşının kültabtin, amonyak ile nikel ve kadmi lasını sürekli koklamak zoıunda yum gibi metaller oluşturuyor. kalan kişinin bile sigara içen kaBütun bu kimyasal ve gaz ha dar nitrosamin aldığı belirlendi. lindeki maddelerin, duman için Nitrosamin, bugün kesin kansedeki payını belirleyen etken ise si rojen madde tütün içindeki kangaranın ucundaki sıcakhktır. Si ser tehlikesinin baş suçlularından garadan bir nefes çektiğinizde, biri sayılıyor. ucundaki ateş daha fazla oksijen yakarak kultablasında kendi kenDumanîiltı olanlarda kanser dine yanan sigaraya kıyasla, sı tehlikesinin büyüklüğünu, kocacaklığı 300500 derece artmakta ları sigara içen kadınlar üzerinde (Baştarafı 1. Sayfada) yükselen rnavi duman (ikincil duman) olçümlerde gozardı edilmişti. Amerikan Sağlık Vakfı araştırmacıları, ikincil dumanın ana dumana oranla iki katı kimyasal madde içerdiğini, her iki dumanın da birbirinden temelde çok farklı özellikler taşıdığını saptayınca, konu yeni bir boyut kazandı. Dumanaltı kanseri yapılan araştırmalar da karutladı. Kocalan sigara içen 91 bin Japon kadınını kapsayan bir araştırma büyük yankı yarattı. Bu araştırmarun sonuçlarına göre Japon kadınları arasında akciğer kanserine yakalanma tehlikesi, kocası sigara içmeyen Japon kadınlanna göre 1.5 ile 2 kat daha fazlaydı. Üstelik sigaranın tehlikesini salt akciğer kanseri açısından incelemek de yanıltıcı oluyor. Kanserden başka, ani kalp durması ve diğer hastalıklar da sigaranın etkilerine bağlanıyor. Örneğin Araerika'daki araştırmalarda "sigaraya bağlı koroner kalp hastalıklanndan ölüm oramnın, akciğer kanserinden kaynaklanan ölüm oranından daha fazla" olduğu vurgulanıyor. Tabiı, özellikle evlerde, oturma ve yatak odalarında içilen sigaraların kurbanları sadece sigara içmeyen anne veya baba değil. Çocuklar, bu sorumsuzluktan paylannı çok küçük yaştan itibaren almaya başlıyorlar. Amerikan Kalp Birliği'nin 1987'de yav\mlanan araştırmasında, evlerinde sigara içilen çocuk ve gençlerde erken yaşlarda damar sertliği başlangıcı saptandı. EVET/HAYIR OKTrVYAKBAL (Baştaruft 1. Sayfada) gösteri yapıldı. Şeytan Ayetleri kitabının yazan Salman Rüşdü'nün öldürülmesini isteyen göstericiler ABD, Israil, tngiliz ve Sovyet bayraklannı yaktüar. Gözlemciler Malezya'da Salman Rüşdü aleyhinde ilk kez gösteri duzenlendiğini belirtiyorlar. Malezya hukümeti, Şeytan Ayetleri kitabım daha önce yasaklamıştı. Önceki gün kanh olaylann meydana geldiği Hindistan'ın Bombay kentinde ise durumun gergin olduğu, tüm gösteri ve yürüyüşlerin yasaklandığı bildiriliyor. Kentteki Müslümanlann dün dükkânlarını açmadığı da gelen haberler arasında. Hindistan'da dün de Yeni Delhi, Kalküta, Varanasi ve Patna kentlerinde gösteriler düzenlendi. Ancak şiddet olayları çıkmadı. Tahrarfdan 6şeytan' öfkesi ard Şevardnadze'nin Salman Rüşdü olayını da gündeme getirdiği bildirildi. tngiltere Dışişleri Bakanı Sir Gtoffrey Howe ise Ayetullah Humeyni'nin Salman Rüşdü hakkında verdiği idam fermamnı protesto için "bazı ülkelerin de" AT ülkelerine katılarak Tahran'daki diplomatlarmı çekeceğini söyledi. sında çıkan haberleri incelemeye aldıklarıtu da kaydederek, "Ba incdeme sonunda olaya ilişkin hukuki bir değerlendirme yapacağu" dedi. RP Ş.Urfa 11 Örgütü'nden yedi kişilik bir komitenin gerçekleştirmeye çalıştığı "Salman Riişdü'yü Lanetleme Mitingi" kentin RP'li belediye başkanı tarafından Japon tmparatoru Hirohito^ "Bir dnrziyi meşhur edeceksiniz " nun cenaze törenine katılan Ho gerekçesiyle ertelendi. we, Tokyo'da BBCye verdiği deRP tl Örgütü'nden bir yetmeçte bir dizi ülkenin liderinden, kili, "Miting seçim üzeri yapılır"tngiltere'nin tran'a karşı aldığı tavn desteklemelerini istediğini" sa samnra daha etkili olacaktır. Başkan bu nedenle bekletiyor" söyledi. Howe şöyle dedi: savında bulundu. "Kanada, Norveç, tsvec, AvusRefah Partisi Malatya ll Başturya. Finlandiya ve çok sayıda kanı Mehmet Alpay, Hint asıllı başka ülke. AT ülkelerine katılarak, Tahran'daki diplomatlanm tngiliz yazar Salman Rüşdü tipi ve çekecekler. Aynca bir dizi İslam turü hareketlerin daha önce de göülkesi lideri de açıkça tran'ın tu rüldüğunü bildirerek, "bu dotumunu desteklemediklerini be muzlara karşı sessiz kalmamız lirtti. Örneğin Pakistan, şiddet düşünülemez" dedi. RP ll Başkanı Mehmet Alpay, gösterilerine karşı yasalan kullanmaya hazırdır. Samyorum bu, tum yaptığı yazıh açıklamada, Kanudünyanın. tran'ın yarattığı tama ni Sultan Sülejman ve Sultan Abmıyla haksız kışkırtmalara katıl dülbamit dönemlerinde bu tur olaylann önlendiğini kaydetü. madığının göstergesidir." Alpay, şu göruşleri savundu: "Şanhurfa Belediye BaşkamıHumeyni'ye destek mız Ibrahim Halil Celik'in dedi Işyerinde sigara içme ği gibi bir domuzu öldürmekle domuzlar bitecek degildir. Fakat her şeye rağmen bu domuzlara sessiz kalmamız düşünülemez. Bu vesile ile Türkiye'de RP hariç, diğer bütün partilerin üye olmak için can attıklan Hıristiyan Avrupa Topluluğu ulkelerinin, bu mevzuda takındıklan tavır, bizce en önemli meseledir." ANAP Adana 11 Başkanı Murat Yılmaz, "Şeytan Ayetleri" yazan Salman Rüşdü'nün ölduriilmesinin istenmesi karşısında "Ben Allah'ın verdiği canı Allah'ın almasına inanınm" dedi. Murat Yılmaz, Cumburiyet muhabirinin Şeytan Ayetleri kitabının yazan Salman Rüşdü'yle ilgili olarak "katli caizdir, görev verilirse h a a n m " biçiminde açıklama yapan müftü ve siyasi parti yöneticileri oiduğunun anımsatılması üzerine şunlan söyledi: "Ben dini mesetel«rde fetva verecek mercinin Diyanet İşleri Başkanlığı olduğuna inanıyorura. Diyanetin fet\ası ne>se ona uyanm. Ama bir insanuı katiinin, öldürülmesinin karşısındayim. Ben bütün canhlara saygılıyım. Biz tatlı ea•ı aacak veren Allah'ın alabileceğine inanıyornz." (Baştarafı 1. Sayfada) nin yasaklanmasını isteyen hareket başladı. tşyerlerinde sağlığı koruma yasalarının ve bu yasalara bağlı olarak uygulanan talimatname ve tüzüklerin değiştirîlmeleri de gündeme geldi. Özellikle sigara içmeyen çalışanların, sigara içiminin yasaklanması için örgütlendikleri ve işyeri temsilcilik ve konseylerine seçilmeye başladıkları görülüyor. Almanya'da seçimlere "sigara içmeyenler listesi" ile katılan çahşanlar, Sıemens ve bazı büyük işyerlerinde işyeri konseylerine seçildiler. Sigara aleyhtarları, işyerlerinde tütün dumanı yoğunluğunun belli düzeylerde sınırlandırılması için iş mahkemelerine başvuruyorlar. Alman hükümeti, işyerlerinde sigara içimi yasağjna şimdiUk pek yanaşmıyor. Ancak hastaneler, okullar ve çocuk yuvalan gibi yerlerde sigara iciminin kesin yasaklanması için bakanlar arasında güçlu bir eğilimin olduğu belirtiliyor. Bugün Almanya'da mahkemenin aldığı ilginç bir sigara içimi yasağı Var: SchleswigHolstein eyaleti mahkemesi, diş doktorlarının başvurusu üzerine, diş doktorları odası toplantılannda ve eğitim seminerlerinde sigara içilmesini, anayasanın insan sağlığının korunması maddesine dayanarak yasakladı. Bu arada Isveç Yüksek Mahkemesi'nin verdiği ilginç bir başka karan daha beürtelim: Hayatı boyunca sigara içilen bir büroda çalışan ve sonuçta akciğer kanserinden ölen bir memurun geride kalan eşi, işyeri hakkında tazminat davası açtı. Mahkeme, akciğer kanseri ni, meslek hastalığı olarak kabul etti ve tazminat ödenmesine karar verdi. Karşı gösteriler Avrupa'da büyük kentlerde ise Halkın Mücahitleri örgütü yanhsı gruplar Humeyni'yi kınayan gösteriler yaptılar. F. Almanya'nın 23, Isveç'in 13 kenti ile Fransa'nın başkenti Paris'teki gösterilerde Humeyni'nin tehditleri "terorizm" olarak nitelendi. Ingiltere, Hollanda ve Yunanistan'da da benzeri gösteriler düzenlendiği bildirildi. Öte yandan İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri ve eski Nijer Başbakanı Dr. Hamid Al Gabid, resmi temaslarda bulunmak üzere dün Türkiye'ye geldi. Dr. Hamid Al Gabid, Ankara'da Cumhurbaşkam Kenan Evren, Başbakan Turgut Özal ve Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz ile yapacağı görüşmelerde, "Şeytan Ayetleri krm"ni ele alıp almayacaklarını açıklamaktan kaçındı. Dr. Hamid Al Gabid, İstanbul Atatürk Havalimanı'na varışında verdiği demeçte, Şeytan Ayetleri adlı kitabın yayınını teşkilat olarak kınadıklannı ve tüm İslam ülkelerinde dagıtılmamasını istediklerıni söyledi. "Kitap, lslamiyetin mukaddes saydığı her şeye karşı hakaretamiz ibarelerie doludur" diyen Dr. Hamid Al Gabid, İran dini lideri Ayetullah Humeyni'nin Salman Rüşdü hakkındaki "ölüm fetvasf'na karşı teşkilatın bir tavn olup olmayacağı konusundaki bir soruya da şu yanıtı verdi: "Devletlerin politikalanyla ilgili politik karar verme imkâıuna, genel sekreterlik olarak sahip değiliz. Bu, ancak hukümran olan devletlerin politik kararlanna bağlı bir şeydir. Biz bir devlet değil, bir teşkilatız. Bir devletin karan hakkında bir şey söyleyemeyiz. Bir yorum vermeyiz." Dr. Hamid Gabid, örgütün, kitabın İslam âleminde yarattığı haklı tepkiyi desteklediğini belirtti, "Müslümanlann bu mütecaviz kitabı kınamaları ne histeri ne de barbariıkür" dedi. Açıklamasında örgüt üyesi 46 ülkeye çağnda bulunarak kitabın ve kitabı tamtan her türlü gazete, dergi ve süreli yayının topraklan üzerinde dağıtılmasını ve kitabın yayımlanmasına yardım edebilecek yayınevlerini boykot etmeye davet etti. Şeytan Ayetleri bunalımına ilişkin diğer bir gelişmede dün tran'a giden SSCB Dışişleri Bakanı Edu çağnsı AA'nın haberine göre îran'ın kutsal Kum kentindeki ilahiyat okulu öğretim görevlileri tüm "ufcma" ve öğrencileri, dini lider Humeyni'nin perşembe günü yayımladığı mesajı desteklemek amacıyla gösteri yapmaya çağırdı. Öğretim görevlileri derneği tarafından yayımlanan bildiride, "Herkesin Imam Humeyni'ye bağlılığını belirtmek için yapılacak gösteriye aktif bir şekilde katılmalan" istendi. • Türkiye'deki yankılar "Şejtan Ajetleri" kitabının Hint asıllı Ingiliz yazan Salman Rüşdü'nün "katledilmesi" şeklindeki açıklamalar, Ankara DGM Savcüığı'nca incelemeye alınırken Diyanet İşleri Başkanı M. Sait Yazıcıoğlu, Rüşdü'nün "Öldürülmesi ^ciptir" dediği bildirilen kadın vaiz hakkında soruşturma açmadıklarını söyledi. Yazıcıoğlu, konuyla ilgili olarak AA muhabirine, Içel'in Anamur ilçesinde kadınlardan oluşan topluluğa vaaz sırasında Rüşdü için "Katli vaciptir" dediği belirtilen Gülçin Tavşan'ın durumuyla ilgili olarak, "Mahallinde soruşturma yaptık. Boyle bir şey olmadığını, ileri sürülen olayın gerçekle ilgisi bulunmadığını belirledik. Bu nedenle de herhangi bir soruşturma açmadık" dedi. Yazıcıoğlu, "Kitabı tngiltere'den istediniz mi?" sorusuna da, "Evet, istedik. Ancak henüz bize gelmedi' karşılığını verdi. Ankara DGM Savcısı Nusret Demiral, bazı Türk yurttaşlannın da İran lideri Humeyni'nin verdiği "ölüm emri"ni desteklemeleri ve bu yönde açıklamalarda bulunmalarının DGM'nin görev alanına girdiğini belirtti. Demiral, Türkiye'de bir hukuk nizamı bulunduğuna da dikkat çekerek, bu tür faaliyetlere yasalarda ceza öngöruldüğünu de bildirdi. Demiral, bu konuda kendilerine herhangi bir bilgi iletilmemesine karşın ba "Savcılıktaki itiraf, polis ifadesinin virgülüne kadar aynısıydı." İşkence, Milli Savunma Bakanlığı'nın emri ve Askeri Yargjtay'ın sürpriz karan. "Kıç yalaraasını bilmediğim i^n böyle oldu..." "Kastelli" Cevher Özden'den ilginç açıklama. HUKUKUN İŞLEMEDİĞİ DÜNYA HACIHÜSREV | • Kutsal ittifak ölüm döşeğinde. Mustafa Taşar, Keçecüer'i "padişahlık dönemini ödemekle" suçluyor. B Dokusan'ın yeni patronu Necati Kurmel anlatıyor: "Dalan, Niyazi Adıgüzel'le aramda daima kefıl görevi gördü." • Mustafa, Almanya'ya başbakan olacak! • Küskün bir fotomodelin öyküsü: Bennu Gerede • Kemal Tahir'in olay yaratacak tarih notlan. Hocıhüsrev efsanesinin gerçek yüzü İSTAIİBUL'DA BİRHARLEM Milyonlarca İstanbullunun yanıbaşında bir kapalı kutu • "Polisin giremediği yer", "Yankesiciler mahallesi", "Binlerce sabıkalı için güvenli bir sığınak." • İşte birkaç tanım ve karanlık bir efsane. Hacıhüsrev... (Baştarafı 1. Sayfada) beslenme yoluyla bebeğe geçtiğini saptadılar. Sovyet istatistiklerine göre, sigara içen annelerde düşüklere ve erken doğumlara daha sık rastlanıyor. Aynca sigara içen annelerin bebeklerinin ağırlıklan diğer bebeklere kıyasla normalden yüzde 8 daha az oluyor. Sigara içen annelerin bebekleri arasında, doğumdan hemen sonra ve doğumun ilk haftasında ölüm oranlan da hayli yüksek. Sovyet uzmanlar, sigara içen annelerin rahim sıvılarını ve bebeği besleyen kordonun yapısını laboratuvarda incelediler ve nikotin ile onun metaboliti olan katinin zehirleri buldular. Uzmanlar, tütün kaynakh maddelerin annenin kanı yoluyla beş dakika içinde bebeğe geçtiğini ve bebeğin beyin dokusunda, kalbinde, böbreklerinde ve diğer organlannda biriktı|ini beliniyorlar. Tütün zehiri alan bebeklerde metabolizma bozukluklan başgöstermekte, kemik oluşumu ve temel maddelerin sentezlenmesi olayı yavaşlamakta. Sonuçta, nikotinin hareketi sonucu salgılanan norepinefrin maddesi bebeğin kan dolaşımına zarar vermekte. Tıp uzmanlan, annenin hamileliğinin ilk 23 haftasında sigara içmesi halinde embriyonun merkezi sinir sisteminin, 45 haftalarında ise kalp damar sisteminin gelişmesinin zarar gördüğünü saptadılar. Tütün zehiri alan bebeklerin doğduktan sonra fiziksel, ruhsal ve sinir sistemlerinde bozukluklar görüldüğü kaydediliyor. Bebeklerde tütün zehirinin metabolizmadan atılma sürecinin gelişmiş insanlara kıyasla daha yavaş seyrettiğine işaret eden uzmanlar, bunun sonucu olarak bebeğin kanında annesine kıyasla iki kat daha fazla karbonmonoksit oluştuğunu, oksijen azalmasının bebeğin gelişimini olumsuz yönde etkilediğini belirtiyorlar. Bütün bunlann yanı sıra tütün zehirinin anne karnındaki bebek üzerindeki en önemli olumsuz etkisi, birtakım kalıtsal bozukluklara neden olmasıdır. Sigara içme sonucu oluşan sürekli zehirlenme olgusunun, kromozom sisteminin dayanıklılığını kırdığı ve çeşitli anormalliklere neden olduğu belirtiliyor. Öte yandan sigara içenlerin kanında antitripsin enziminin azaldığı görüldü. Amıesinden nikotin dolu bu enzimi alan bebek, kronik ateşli hastahklara, özellikle akciğer hastalıklan ile karaciğer bozukluklarına daha yatkın hale geliyor. Anne (Baştarafı 2. Sayfada) Neyse ki Refahçı Halil Bey, Rüşdü'nün öldürülmesıne karşı çıkıyor, diyor ki: •> "Ben Türk Yazarlar Birliği'nin bir üyesiyim, bir meslektaşırnın yazdıklarından ötürü öldürülmesini istemerri... Bunun öldürtjlmesi İslam dininde vaciptir, ama bir domuzu öldürmekle dormjz sürüsü eksilmez ki" Dünyaca bestseller olan "Şeytan Ayetleri" bilmem Türkiye'de yayımlanabilecek mi? Pek sanmıyorum. Ama yayımlanması gerçeklerin ortaya çıkması bakımından yararlı olurdu. Herkes kitapta anlatılan neymiş, ne değilmiş anlar. Şimdi yapılan, karanlıkta kılıç sallamaktan farksızdır. Kitap yazan, Hint Başbakanı Gandi'ye yolladığı mektupta şöyle diyor: "Kitabım konusunda geroeklerle yanlışları birbirinden ayırmak gerekli. Ateşli muhaliflerim gibi büyük bir olasılıkla siz de kitabı okumamışsınızdır Bu nedenle size bazı şeyleri anlatmak istiy> rum. Benim "Şeytan Ayetleri"nin İslama doğrudan saldırı ollışturduğunu kabul ettiğim iddia ediliyor. Bu iddiayı kesinlikle reddederim.. Ben böyle bir şeyi kabul etmedim. Kitap aslında gŞç, başkalaşım, bölünmüş benlik, sevgi, ölüm, Londra ve Bombay hakkındadır. Kitapta tartışma konusu olan bölüm ise adı Muhammed olmayan ve hayal ürünü olan kumdan bir kentte yaşayan bir peygambere aittir." Peygamberleri eleştirmek, yerici sözler yazmak, söylemek her zaman kınanmıştır. Yığınlar bağlandıkları, kutsallaştırdıkları yartıkları her şeyin üstünde görürler. Yalnız islamlıkta değil, başKa dinlerde de böyledir. Kazancakis'in "İsa'nın Son Aşkı" romanından çevrilen filmin Paris gibi en uygar, sanata, kültüre en saygılı bir kent ortamında bile büyük kargaşa yarattığını bilıyoruz. Bu filmi gösteren sinemalara saldırılarda bulunuldu, pek çok ülkede filmin gösterilmesi yasaklandı. Peygamberlerle ilgili filrr\lerde bu varlıkların yüzü hiçbir zaman gösterilmez. Yirmi birinci yüzyılın eşığinde aşın duygulara kendilerini kaptıranların filmleri, romanları yasaklamaya, hatta yazarlarını öldürtmeye kalkışmaları şaşırtıcıdır. Ama ne yapalım ki halklar kendilerini ilkel toplumlara özgü coşkulardan bir türlü kurtaramıyorlar. Batı'da da, Doğu'da da... Bn korkunç olanı da İran'ın dini lideri Humeyni'nin, "Şeytan Ayetleri" kitabım yazan Salman Rüşdü'nün başına ödül vereceğini açıklamasıdır! Hangi Müslüman ya da Hıristiyan Rüşdü1 yü öldürürse milyonlarca dolar alacak. Bu yüzden Londra poüsı yazarın evini korumaya almış. Rüşdü korunan konutta değfMır de bambaşka bir yerdedir. O kadar ki Rüşdü'ye plastık ameliyat yaptırılması bile bekleniyor. Romana gelınce, daha şimdidfen "yok" satan bir yapıt oldu. Pek çok ülkede basımı durduruldu. Ama bir süre sonra bu önlemlerin kaldırılması, "Şeytan Ayetieri"nin bütün dünyada rahatca satılması beklenir. Bir yapıt g'vzli kalırsa daha güçlü etki yapar. Açıklıktan niye çekınirler bilmerrı? Kıtapları yasaklamak, yazarları hapıslere atmak, daha beteri öldürmek, öldürtmeye neden olmak büsbütün ters tepki yapar. Daha şimdiden milyonlarca insan "Şu kitabı bir bulup okusam" demektedir! Genç roman yazarımız Orhan Pamuk, gazetemizde geçen gün çıkan yazısında bu roman konusunda geniş bilgı verdi. Belli ki Pamuk bu romanı dikkatle okumuş. O kadar da beğenmemış. "Büyülü Gerçekçilik" diye tanımlıyor Rüşdü'nün romanını... İngilizleşen iki Bombaylının serüveni olduğunu söylüyor, anlatılanların gerçek kişiler değil, roman kahramanları olduğunu belirtiyor. Dünyanın pek çok ülkesi "Şeytan Ayetleri" konusunda kararlar almış, görüşlerini belirtmiştir, ama bizim yöneticilerimiz bu konuda susmaktadırlar! Orhan Pamuk, sanmm sanata saygılı herkesin katılacağı şu görüşü belirtiyor: "... Türkiye'de geleneklerine ve törelerine bağlı insanlar acaba yargılamadan, soruşturmadan bir yazarın peşıne Katiller yoltanmasınt inançlarına ne kadar uygun buluyorlar? Roman yazdığı için kellesine ödül konmuş bir yazarın kitabı için, hele onu okumamışsak, yapabildiğimiz tek şey yayın özgürlüğünü savunmak olmalıdır." ı DUNY4DA BUGUN (Baştarafı 3. Sayfada) \ "Çalgıcı aileye polis engeli" (Hürriyet 24 şubat cuma sayfa 24). Olay şu: Harry Socks and The Sardines Shovv Ba6d International adlı bir gösteri grubu kurmuş olan sekiz kişilik turist ailesi üç gün önce Sultanahmet parkında, diğer ülkelerde de yaptıkları gibi şarkı söyleyip gıtar çalıp dinleyicilerden para toplamak istemişler. Çevrelerindeki kalabalığı yeterli görünce de harekete geçmişler. Çalan hoşnut dinleyen hoşnut. Ama on dakika içinde polisler "olay yerine!" gelmişler ve bu davranışın gösteri ve toplantı yürüyüşleriyle ilgili yasaya aykırı olduğunu soyleyip kalabalığı dağıtmışlar. ; Evet sokaklarında angıt kaset satıcılarının sonuna kadar açtıklart teypten yıvışık arabeski, çevredeki herkese zoraki dinlettikleri İstanbul'un parklarında müzik yapmak yasaktır. ! "Bir elinde sigara bir elinde silah..." (Milliyet 25 şubat cumartesi sayfa 1). Fotoğrafta bir elinde silah bir elinde sigara olan bir sivil polis görülüyor. Aynı polis yeni ders yönetmeliğini protesto etmek için toplanmtş olan Yıldız Üniversitesı öğrencilerinin gösterisi üzerine havaya ateş etmiş. "Vurun kitaba.. 5,5 yıllık A^4AP iktidarında 2979 yazar, çevirmen ve gazeteci yargılandı" (Cumhuriyet 25 şubat cumartesi sayfa 1 manşetten). Haber yorumu bile gerektirmeyecek kadar açak. "İşkence iddialarına karşı hekimler kurulu önerisı" (Cumhuriyet 25 şubat cumartesi sayfa 12). Ankara Barosu, Ankara Tabip ve Eczacılar Odası başkanları gözattına alınanların işkence savlarının araştırılması amacıyla bir komisyon kurulması için Özal, Mustafa Kalemli ve Mehmet Topaç'a başvurmuşlar. "insan Haklanna Saygı," (Cumhuriyet 25 şubat cumartesi sayfa. 12.) Haberde Federal Almanya Hükümeti'nin Türkiye'ye insan hakıanna saygı gösterilmesi yolundaki çağrısını yinelediği belirtiliyor. Örnekleri çoğaltmak olası. Ama ne gerek, birkaç küçük olay bile ANAP iktidannın egemen olduğu Türkiye'de durumun ne olduğunu gösteriyor. ANAP'ın felsefesi insan haklarını dilediğince çiğnemek, ama bu olayları vurgulayanları suçlamaktır.' Kendin yap, seni eleştiren olursa çamur at!" düşüncesidir bu. Dünyada kimse bu oyuna gelmez. herkes ne otduğunuzu suratınıza karşı söyler. Kitaplann yok edıldiği, 5.5 yılda 2792 yazar, çevirmen ve gazetecinin yargılandığı, 15 yaşında bir çocuğun, komünizm propagandası yapıyor diye yaşamının karartıldığı bir ülkede insan haklarının çiğnendiğini söyleyen herkes haklıdır. Sayın Bakan acaba F.AImanya'daki sağcı hükumetın de aşırı solun oyuncağı olduğunu mu sanıyor? Türkiye'de ANAP iktidarında insan hakları çiğnenmektedir. Ve bunu her gün bağıra bağıra ilan etmek. ınsanhk. yurttaşlık ve yurtseverlik borcudur. Gelip pisleyecek halıya, sonra yüz vereceksin ayıya. Yağma yok!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle