19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 HABERLER 17 ŞUBAT 1989 KKTC Cumhurbaşkanı Rum önerilehne yanıt verdi Denktaş: Rum tarafı, halkla ilişkiler egzersizi yapıyor SEMİH İDİZ guvenlik boşluğunda bırakmak olduğunu görmek uzucüdur. TGS Başkanı Eren Güvener: Maraş Maraş konusu artık oncelikli bir konu değildir. Böyle olduğunu iddia etmek müzakere sürecinin temel bir unsuru haline gelmiş olan "ayrılmaz" butun kavramına ters duşmektedir. Guvenlik Konseyi'nin 1984 tarihli ve 550 sayılı karanna gelince Kıbns Turk tarafının bu tek yanlı tasarıyı tamamıyla reddettiği bilinmektedir. ANKARA KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denkias, Kıbns Rum yönetimi lideri Yörgo Vasiliu tarafından 30 ocak tarihinde sunulan onerilere, 13 şubat tarihinde verdiği yanıtında, "Kıbns Rum tarafının esas amacı gerçek müzakerelere girmektense halkla ilişkiler egzersizinde bulunmaktır" dedi. i Kıbns Rum önerilerinin, BM Genel Sekreteri'nin daha önceki çabalarını çıkmaza sunikleyen göfiişlerin bir tekran olduğunu belirten Denktaş, bu önerilerin Kıbrıslı Türklerin temel endişelerine seslenmediğini bildirdi. Rum önerilerinin 24 Ağustos 1988 tarihli Cenevre Antlaşması'nı da ihlal ettiğini kaydeden Denktaş, Turk tarafının temel isteklerini, "siyasi eşitlik, iki kesimlilik Te etkin garantiler yoluyla güvenHk" olarak sıraladı. Denkıaş, Rum önerilerinde "iki kesimlilik" ve "siyasi eşitlik" kavramlarına yer dahi verilmediğini belirterek buna rağmen Kıbns •!fürk tarafının Rum tarafıyla uzlaşma yollarını aramaya devam edeceğini söyledi: Denktaş'ın Rum tarafına sunduğu 13 şubat tarihli belgede ara başhklarıyla yer alan başlıca nok|»lan şöyle özetlemek olası: ** Rum tarafının belgesinde, adanın askerden anndırılması ile ilgili yaklaşımın arkasındaki amaCın, iki halkın guvenlik gereksinmeierini sağlamak yerine, geçici bir federal hükümetın kurulmasından da önce Türk barış gucunün çekilerek Kjbrıslı Türkleri bir Garantiler Garantiler konusu guvenlik konusunun ayrılmaz bir unsurudur. Federal devletin gerçekçi ve kalıcı olması için Kıbns Turk halkının kuşkuya yol açmayacak şekilde kendilerini güvenli hissetmeleri şarttır. Kıbns Turk halkı ancak Türkiye'nin etkin ve yeterli garantisi ile kendisini güvende hisseder. Anayasal düzenlemeler Kıbns Rum yöneriminin belgeKıbns Rum yönetiminin belgesi, sözde "üç hürriyeften söz ederken iki kesimlilik ilkesi ile sinde anavasal düzenlemelerle il karşılıklı olarak üzerinde anlaşıian "iki kesimlilik" kavramından bir kaçış çabası olarak görmektedir. Bu çaba Kıbns Rum tarafının gerçek bir federasyon kurulması yönundeki sozde isteği konusunda da kuşkuya yol açmaktadır. Kıbrıs Türk tarafı burada kullanılmakta olan doğru terminolojinin "federal cumhuriyetler" ve devletler olduğuna inanmaktadır. Rum belgesinde "yeterli ve etkin iştirak sağlanarak loplumlann siyasi temsilcileri arasında göriiş aynlıkları olması dunımunda dahi hükümet mekanizmasının felce uğramadan çalışabileceği" iddia ediliyorsa da bunun nasıl gerçekieşeceğmi aniamak guçtur. Bunun tek anlamı, federal yapıda Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Tüık tarafının görüşlerini ve çıkarlarını gözardı etmeyi amaçladığı olabilir., Siyasi eşitlik konusuna gelince, Kıbrıs Rum yönetiminin belgesi "iki bölgenin birbirine karşı siyasi eşitliğı"nden söz ederken bunun federal düzeyde geçerli olmadığıru sergiliyor. İki "bölgenin siyasi eşitliği" konusunda getirilen yaklaşım muğlak ve yanıltıcı olup Kıbns Türk tarafının "siyasi eşitlik" anlayısından uzaktır. Kıbrıs Rum yönetiminin federal yürütme biçimine ilişkin önerisi bir Kıbrıslı Rum cumhurbaskanı ve Kıbrıslı Türk cumhurbaşkanı yardımcısını öngörmektedir. Bu konuda ileri sürülen bazı "seçenekler" bu bekJentiyi değiştirmemektedir. Bununla da kalmayıp Kıbrıs Rum yönetimi kompleks bir seçim sistemiyle Kıbrıslı Türk cumhurbaşkanı yardımcısı seçiminde soz sahibi olmayı amaçlıyor. Kıbrıs Türk tarafı, öngörülen iki kesimli federasyonun yapısıyla ve iki halkın siyasi eşitliği ile uyumlu olan ve cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcısı ve dışişleri bakanımn iki kesim arasında rotasyona tabi olacak bir federal konsey önermektedır. Federal yasama organına gelince, "vatandaşlann eşitliği" ilkesinin Kıbrıs Rum yönetimi tarafından niçin ortaya atıldığını aniamak guçtur. Bu ilke, "siyasi eşitlik ilkesi" ile kanştırılmamalıdır. Kıbrıs Rum tarafının bu ilkeyi gündeme getirmesinden çıkanlacak sonuç şudur: Kıbrıs Rum tarafı alt yasama organınm iki toplumun nüfus oranına gore oluşturulmasını amaçlamaktadır. Bu da "siyasi eşitlik" ilkesini ortadan kaldırarak federal konularda yasama yetkisi olan alt yasama organının Kıbrıs Rum ağırlıklı olmasına yol açacaktır. Kıbns Rum önerilerine göre üst yasama organının ancak "başlıca federal konularda" yasama yetkisi olacak. Kıbrıs Turk önerilerine göre üst yasama organı yasama sürecinin aynlmaz bir unsuru olup tüm federal yasalar buradan geçmelidir. Kıbrıs Rum tarafına yasama organlannda daha fazla ağırlık veren hiçbir düzenleme Kıbns Türk tarafınca kabul edilemez. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Vasiliu tarafından sunulan onerilere verdiği yanıtında Kıbns Rum önerilerinin, BM Genel Sekreteri'nin daha önceki çabalarını çıkmaza sürükleyen görüşlerin bir tekran olduğunu belirtti. Kıbns Türk halkının "yasam, hürriyet ve guvenlik" eıbi temel haklarını çiğnemektedir. Kurulacak olan iki kesimli federasyonda bu hürriyetlerin uygulanma şekli ise kapsamlı çözum çerçevesinde müzakere edilecek bir konudur. Öngörulen federasyonun iki kesimli olacağı göz önünde bulundurulduğunda, Kıbns Türk tarafı "üç hürriyet"in uygulanışının kendi iç güvenliklerinden sorumlu olacak iki federe cumhuriyetin tasarrufunda olmasını önenniştir. gili bölüm, Kıbrıs'ta iki tarafı temsil eden bir hükümetin bulunduğu hayaline dayanmaktadır. Böyle bir hükümetin federal bir çatı altında kurulması için yürütülen müzakereler, bu iddiayı tek başına yalanlamaktadır. Son çeyrek asırdır Kıbrıs'ta iki tarafı temsil eden tek bir hükümet olmamıştır. Kıbrıs Rum yönetimi belgesinde, kurulacak iki federal cumhuriyete "bölge" olarak atıfta bulunmaktadır. Kıbrıs Türk tarafı bu terminolojinin kullanılmasını, Ûzaiiar w Kan Başbakan Ûzal'ın sanatçılara verdiği resepsiyrjnda Özallar, Süna «an ile sohbet ettf. (Rıza Ezer) SanatçılaraOzal'danjest Sözleşmeli sanatçılara 2 milyon tavan ve yılda iki maaş ikramiyeyi içeren kararname Başbakan Özal tarafından resepsiyonda imzalandı. Özal, 500'e yakın sanatçıyla fotoğraf çektirdi. Semra Özal, rahatsızlanarak resepsiyondan erken ayrıldı ÜMİT ASLANBAY ANKARA Başbakan Turgut Özal, dün Ankaralı sanatçılara verdiği yaklasık 2 saatlik resepsiyonda, sözleşmeli sanatçıların tavan ücretlerini 2 milyona çıkaran bir kanun hükmünde kararname imzaladı. Sanatçıların 500'e yakını ile "resepsiyon hatırası" çektiren Özal, bir o kadarının da davetiyelerine imza atarak, "mutlu geceyi" belgeledi. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ujeleri ile opera, tiyatro, halk dansları, Türk halk ve sanat muziği sanaıçılarının "isim voklaması" >apılarak alındığı Hilton Oteli'ndeki resepsiyonda, 800'u aşkın davetliden gelmeyenler de böylece saptanmış oldu. "Ceytur" adlı yeni kurulan biı turizm şirketinin organizasyonu yaptığı gecede, Başbakan'ın eşi Serara Özal rahatsızlanarak, salondan ayrıldı. Başbakan'ın konuşması sırasında "fenalık" geçirerek bavılan Gülçin Meltera Yılmaz adlı Devlet Halk Dansları Topluluğu'nun bir üyesine ilk müdahale servis odasında yapıldı. Alman aşçı elinder. çıkma 8 çeşit sıcak, 6 çeşit soğuk yemek 20 çeşit tatlı ve mevsimi olmamasına karşın aralarında kara üzüm de bulunan makul miktarda meyve ile açık büfenin yer aldığı salonda, rağbet donere oldu. Başbakan'ın gelişinden yarım saat kadar sonra Hilton Oteli'nin "meşhur Ankara döneri" diğer yiyecekler dururken, kalmadı. Başbakan Turgut Özal, konuşmasında "Bir milletin ileri gitmesinde sanatçılarla. bilim karşısına oturan Semra Özal, bir süre sonra rahatsızlanarak. konuta dondu. Başbakan'ın yanına gazetecileri, koruma polisleri ile birlikte bu kez "Ceytur" genç hostesleri yaklaştırmadılar. Bu arada Başbakan Turgut Özai'ın yanma giderek onunla opüşen ve eli cebinde bekleyen gencin kim olduğu merak edildi. Yapılan kuçük biraraştırma "cüretkâr" gencin Semra Özal'ın dayısı Prof. Dr. Mükerrem Berk'in oğlu, konservatuvar oğrencisi Murat Berk olduğunu ortaya çıkardı. Davetliler, Murat Berk'in rahatlığını "kız larafı" olmasına bağladılar. Öte yandan. adı turizmden avrılacak Kultur Bakanhğı için geçen TBMM Miili Eğitim Komisyonu Başkanı Avni Akyol ile "koruma duvan" arkasında bekleyen gazeteciler arasındaki sohbetin gelişimi ise şöyle oldu: Denktaş'a müdahale edin STELYO BERBERAKİS ATlNA Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu, Başbakan Turgut Ozal'a son olarak ilettiği mesajında, Kıbrıs sorununun çözümü için toplumlararasında başlatılan diyaloğun başarılı olabilmesi için KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktas'a müdahale edılmesini istediğini söyledi. Papandreu, Kıbrıs Rum kesimindeki Lefkoşa Radyosu'na verdiği özel demecinde, bundan bir süre önce Başbakan Özal'a ilettiği mesajın içeriğini açıklarken "Kıbns sorunu, ber ne kadar bir TurkV uoan sonınu değilse de bu mesajı, Sayın Özal'a iletmeyi kendime borç bildim" şeklinde konuştu. Papandreu, Kıbrıs ile ilgili olarak Özal'a ilettiği mesajında, Kıbrıs'taki toplumlararası görüşmelerin olumlu yönde ilerleyebilmesi ve başarılı bir sonuca varabilmesi için Ankara'mn "Rauf Denktaş yonetimine müdahale etmesini" istediğini açıkça dile getirdi. Ancak Başbakan Özai'ın, kendisıne ilettiği cevabı mesajın içeriğinden söz etıneyen Andreas Papandreu, "TürkYunan ilişkilerinin geleceği, Kıbns sorununa adil ve kalıcı bir çözum bulunmasından geçer" görüşünu, Özal'a bir kez daha anımsattığını Lefkoşa Rum Radyosu'na söyledi. Radyonun "Davos mutabakatının Kıbns sorununu rafa kaldırdığından söz edihyor. Bu doğru mudur" sorusunu ise Papandreu, "Hayır, buna inanmıyorum. Tarn aksine gelişmeler olmuştur. Davos ruhu, Kıbns sorununa ozlü bir katkıda bulunmuştur ve bulunmaktadır. Davos ruhu, Kıbns sorununu uluslararası bir düzeye getirmiştir" dedi Papandreu başka bir soruya verdiği yanıtında da Yunan hükümetinin görüşlerini yineledi ve ••Türkiye'nin Kıbns'a yaparağı olası yeni bir askeri operasyonun TürkYunan savaşına yol açacağını" söyledi. larken, şu anda beklediğini, nisan ayından sonra "Bazı tavsijeleri olabilecegini" söyledi. Cuellar •'Yöntemsel tavsiyeler" ile "öneriler" sözcüğünü avırarak "Şimdilik sadece yöntemsel tavsiyelerde bulundum. öneri sözcüğünü sevmiyorum. nisan görüşmesinden sonra bazı tavsiyelerde bulunabilirim" dedi. Papandreu'dan ÖzaVa mesaj: "Thatcher, Denktaş'la görüşsün" Turk hükümetinin konuğu olarak Türkiye'de temaslar yapan tngiliz Avam Kamarasfndaki KKTC'nin Dostları Grubu Başkanı Keith Speed ve Genel Sekreteri Andrew Faulds. dün akşam İstanbul'da basına temaslarını açıkladılar. Arkadaşımız Nilay Karman'ın haberine göre. Speed ve Faulds, "Gönül isterdi ki, Thatcher, Denktaş ile de görüşsün. O zaman Kıbns sorunu konusunda daha iyi fikir sahibi olurdu" dediler. Kıbrıs sorununun toplumlararası görüşmeler yoluyla çözümlenebileceğini kaydeden üyeler, bugün Turkiye'den ayrılıvorlar. Cuellar'ın sözleri Şebnem Atiyas'ın New York'tan bildirdiğine gore, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, dün düzenlediği basın toplantısında, Kıbns'la ilgili bir soruyu cevap adamfannın önemine" değindi ve "Biz siyasetçilerin de kaderi aynıdır. Bir süre hizmet ederiz sonra sahneden aynlınz" diyerek, sanatçıpolitikacı benzerliği kurdu. Başbakan, "Türkiye'nin kültür yelpazesinin Batı'dan geniş olduğunu" söylerken, Ankara yoresı turkuleri ile meşhur olan Seyit Al ve saz arkadaşı "riün saza" Hüseyin lleri'nin başları ile Başbakan'ı onayladıkları görüldü. Ancak Özal, "Bu genişiiğin rnillilikle birlikte daraltılmasından yana olduğunu" ifadeetti. Özal. "Biz devlet olarak bir şev vermiyoruz, sizlerden aldığımızı sizlere •• Kültür Bakanı oluyor veriyoruz" diyerek de hem "samusunuz? natta yansıma kuramı"na işaret Çok zor bir gorev. Siz >aretti hem de liberal devleti öydü. dımcı olur musunuz? Hem ben yeni bir politikacı mmm hemen Konuşmasından sonra Başba cevap vereyim? kan'ı ve eşini ilk tebrik eden Biz de yeni gazeteci mi> iz "sanatçılar" propaganda danış ki, siz açıklamadan vardımcı olmanı Erkal Zenger ile eşi Türk ma sözü verelim?..." sanat muziği solisti Ayten ZenBaşbakan Turgut Özal, daha ger oldu. Tiyatrocu Macide Ta sonra, sözleşmeli sanatçıların tanır, Özal'a "Ruslar, sanatçıla van ücretlerini 2 milyona çıkara eroekli olunca, çalıştıklan za ran ve 2 ikramiye hakkı tanıyan man aldıkları parayı aynen kanun hükmünde kararnameyi veriyorlarraış" sözleriyle "sos gülerek imzaladı. Daha sonra yalist ülkelerde bile" nispetini kendisi ile fotoğraf çektirme ya verirken, Sernra Özal, "Dikkat da davetiyesini imzalatma istemle takip edeceğim" diye guven lerini kabul etti. Bu arada cede bulundu. AytenCüneyt Gökçer ile sohKorumaların açtığı yoldan bette bulundu. ilerleyen Başbakan, davetiilerin Özal, 20.30'da geldiği resepNe oluyor?". "Başbakan geli siyondan, saatler 22.30'a yaklayor..." soru ve yanıtları arasın şırken, kendi doneminde kullada karşısına çıkanlarla sohbet nımdan kaldınlan 25 kuruşlukederken, Yaşar Çallı kendisinin ların uzerindeki koylü kadını bir portresini yapacağını beyan andıran tcreyağından heykelin etti. yanından geçerek ayrıldı. Yetkililer ise sorumuz uzerıKız tarafı dayıoğlu ne, davete katılmayan sanatçıBaşbakan Turgut Özal ile bir ların, "bir kez daha davet edillikte çevresi meyvelerle donan mek için" saptandıeını açıkladımış, portatif fıskıveli havuzun lar. İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Bakanı Eren Güvener, "Ceza Yasası'nda yapılmak istenen son değişiklikle yeni suç yaratılıyor. Bundan böyle, siyasi iktidann istek ve çıkarlan dışında haber yazmak olanaksız hale getiriliyor. Son kez uyanyoruz. İktidar, bu tasanyı geri çeksin basınla uğraşmaktan vazgeçsin" dedi. TGS'nin Yalova'da düzenlediği eğitim seminerinde açış konuşmasını yapan Genel Başkan Güvener, izlenen ekonomik politikanın işçiyi, memuru ve dargelirliyi ezip geçtiğıne dikkati çekti ve maliyetler içinde işçilik oranının düşuk olmasına rağmen basında işçi çıkartılmasının surdüğunü bildirdi. Güvener şöyle devam etti. "Basın yasalannda yabancı sermayenin gelmesini engelleyen bir huküm yok. Yasalanmızda tekelleşmeye karşı bir huküm de yck. Biz basında yabancı sermayeye Türkiye'nin laik ve demokratik düzeni açısından, basında çokseslilik açısından, basın özgürlüğü açısından, Atatürk Türkiyesi'nin bagımsızlığı açısından, çalışmalann güvencesi açısından, haksız rekabet açısından, tekelleşme egilimleri açısından bakıyoruz. Biz peşinen kimseyi suçlamıyoruz. Ama sözünü ettiğimiz tehlikeleri gizli kapılar arkasında saklayan her türlü yabancı sermayenin basında egemen olmasına karşıyızT Iktidar basınla uğraşnıasın • ingiltere'de tutuklu Türk gemisi karayavurdu İstanbul Haber Servisi İş Bankası tarafından İngiltere'nin Ipsvvich limanında tutuklatıldıktan sonra 75 gündür sahipsiz bir şekilde bekletilen TEK Nakliyat ve Ticaret A,Ş!ye ait Emre2 gemisinin karaya vurduğu öğrenildi. 14 Şubat 1989 tarihinde karaya vurduğu belirlenen geminin içindeki 3 Türk ve 2 İngiliz gemi adamı hakkında şu ana kadar bilgi alınamadı. Yunan hükümeti: Istanbullu Rımdarın nıalları ne oldu? Salman Rüşdü krizi büyüdü iran'ın dini lideri Ayetullah Humeyni'nin "Şeytan Ayetleri" kitabı yazarının "katlinin vacip olduğu" fetvasını vermesi inanılmaz bir olay olarak nitelendi. Dış Haberler Servisi Islamiyet ve Hazreti Muhammed aleyhinde iddialar taşıyan "Şeytan Ayetleri" adlı kitabın başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünyada yarattığı çalkantı süruyor. Kitabın yazarı Salman Rüşdu'nun başına konan ödulün arttırıldığı bildirilirken. çeşitli ülkelerde kitap aleyhinde dun de gösteriler yapıldı. ingiltere hükümeti İran'la ilişkilerini dondurdu. İngiliz yayınevi. kitabı piyasadan çekmeyeceğini açıkladı. Bu arada İran, Muslüman ulkelere, Rüşdü'yli birlikte cezalandırmak çağrısında bulundu. Londra muhabirimiz Edip Emil Öymen'in bildirdiğine gore İran1 ın dini lideri Ayetullah Humeyni'nin, Salman Rüşdü'nün ıdamı için fetva vermiş olduğu iddiasımn Ingiltere'deki tepkileri sert oldu. İngiltere'nin, İran'la henüz tam başlamamış olan diplomatik ilişkisini yeniden kesmesi oneriliyor. İran'da bir vakfın, Ruşdu'yu öldürecek bir "yabancı" için 1 milyon dolar. bir Muslüman için 2.5 milyon dolar ödul koyduğunu açıklaması, İngiltere'de "inanılmaz bir olay" şeklinde değerlendiriîiyor. Yazar Rüşdü, tehdidi ciddiye alarak polis gozetimi altında saklanırken, ABD'ye yapacağı geziyi de iptal etti. ingiltere'de romanın yayıncısı Penguin Yayınev i, kitabın ucuza satılacak cep kitabı baskısını yakında piyasaya süreeeklerini duyururken, Fransa ve İtalya'daki yayınevleri, kitabın çevirisinin basımını "şimdilik" durdurduklarını bildirdiler. İngiltere1 de romanın cep kitabı olarak baskısının 125 binle sınırlı olacağı, lüks baskısının ise şimdiden 60 bine yakın sattığı açıklandı. Bu açıklamalar, İngilıere'deki koyu Muslüman çevreler tarafından "tahrifc" olarak nitelendirildi. Avnı çevreler, kitabın içine "İslam dinini rencide etmektedir" şeklinde Kostopulos, avukat Jolker'in öldürülmesiyle ilgili haberlerin, 67 Eylül olaylan hakkında tüyler ürperüci bir manzarayı gözler önüne serdiğini söyledi. STELYO BERBERAKİS~ ATİNA Yunanistan hükümeti, Türk hükumetinden, 1964 Kararnamesi'yle bloke edilen İstanbullu Yunan vatandaşlarının taşınmaz mallanyla ilgili doğan tıkanıkhklar konusunda bilgi istediğini açıkladı. Yunan hükümet sözcüsü Sotiris Kostopulos, Türk ve Yunan başbakanlannın geçen mart ayında Bruksel'de vardıkları kararları anımsattıktan sonra 1964 Kararnamesi'nin yine geçen yıl ipta] edilmesine karşın, Yunan vataııdaşlarınm tstanbul'daki bloke taşınmazlarının alımsaum işlemlerinde hiçbir özlü değişiklik olmadığını söyledi. Buna karşılık, Yunan hukumetinin, Türkiye'nin AT ile uyum anlaşmasını imzaladığını anımsatan sözcu Kostopulos, ayrıntılı bilgi istendiğini sözlerine ekledi. Sotiris Kostopulos, kimliği saptanamavan kişilerce didurulen avukat Mıirşit Jolker'in 67 eylül olaylarıyla ilgisi konusunda Turk basınında çıkan haberleri nasıl değerlendirdiklerine ilişkin bir soruyu yanıtlarken de "Jolker'in ölümıi nedeniyle yayımlanan haberler, İstanbul'daki Qenizm için kara bir sayfa oluşluran 67 eylül olaylan hakkında tüyler ürperlici bir manzarayı gözler önüne sermektedir" dedi. Türkiye'nin Atina Buyukelçisi Gündiiz Aktan, dun Savunma Bakanı Yanis Haralambopulos'u ziyaret ederek, bir sure görüştü. AA'nın haberine gore Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıkUmada. Buyükelçi Aktan'ın Aıina'da görtse başlaması nedeniyle, Harahmbopulos'a bir nezaket uyv ı. \aptığı bclırtildi. Musavi Hacibayram'tfa Iran Başbakanı Musavi dün Hacıbayram Camii ve türbesini ziyaret ettı. Iraıı'ın yeniden imarına katkı isteği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üç günlük resmi bir ziyaret için önceki gun Turkiye'ye gelen İran Başbakam Mir Hüseyin Musavi ile Başbakan Turgut Özai'ın başkanlığmdaki Türkİran resmi goruşmeleri dün Ankara'da yapıldı. Goruşmelerde ikılı ve bölgesel konulara değinilırken ağırlıklı olarak ekonomik \e ticari işbirliğı üzerinde durulduğu belirtildi. Bu çerçevede mescut ticaretin geIiştirilmesı ve çeşitlendirilmesi konusunun ön planaçıktığı bildirildi. Turk tarafı ayrıca. Körfez Savaşı'ndaki ateşkes ilanından sonra Iran'da girişilen yeniden imar aiılımına katkıda bulunma arzusunu bir kez daha yineledi. Öte yandan, Başbakan Musavi'nin önceki akşam Başbakan Özal tarafından onuruna verilen \emekte yaptığı konuşmada Kıbrıs ve Bulgaristan konularına hiçbir şekilde değinmemesi bazı yetkili çevrelerde tepki ile karşılandı. Turk \e İran heyetleri dun sabah saat 10.00'da eskı başbakanlık binasında bir araya geldiler. Burada iki başbakan bir süre başbaşa görüştüler. Daha sonra başkanlığını yaptıklan heyetlerarası görüşmelere geçildi. Yapılan goruşmelerde ekonomik ve ticari konulara ağırlık verildiği belirtiliyor. Bu çerçevede Türkiye'nin Iran'dan onümuzdeki bir yıl içinde çekeceği 6 milyon ton petrol konusunun ele alındığı kaydediliyor. Türk tarafının ise, Iran'da Korfez Savaşı sonrasında girişilen yeniden imar atılımına daha fazla katkıda bulunmak istediğini yinelediğı belirtiliyor. Büyük beklentilere rağmen Türkiye'nin Iran'daki yeniden imar atılımına katkısı bugune kadar kısıtlı kaldı. İkili ilişkiler gozden geçirilirken, geçen yıl iki ülke arasında bazı rahatsızlıklara yol açan olaylann gozden geçirildiği bildiriliyor. Bu çerçevede tarafların birbırlerinin içişierine kanşmaına \e kendi topraklannda karşı tarafın aleyhinde hareket eden çevrelere izin vermeme konusunda mutabık kaldıkları tahmin ediliyor. Iran'm Kıbrıs Rum kesımi ile diplomatik ilişkiler kurma girisıminden rahatsızlık duyan Ankara'mn bu rahatsızlığı, diplomatik ifadelerle dile getirerek, başta Muslüman ülkeler olmak üzere tüm ülkelerin adadaki iki toplumla eşit düzeyde ilişkilere girmelerinin önemi üzerinde de durduğu belirtiliyor. Öte yandan, TürkIran KEK goruşmeleri için Türkiye'de bulunan İran Ağır Sanayi Bakanı Behzat Nebavi, dün sabah Sanayi \e Ticaret Bakanı Şukru Yürür'ü ziyaret ederek bir süre göruştü. Nebavi, gorüşme sırasında Türkiye ile tran arasındaki ilişkileri bozmaya çalışanlann başarılı olamayacaklarını söyledi. Bu yıl imzalanacak olan KEK protokolunun geçen yıla oranla daha kapsamlı olduğunu belirten Nebavi, petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle Iran'ın dışalım gücunun yavaşladığını belirtti. Nebavi, "Dışarıdan aldığımız mallarda Türk mallarına öncelik vereceğiz, laşımacılıkla da birinci lercihimiz Turk TIR'ları olacaklır" dedi. İran Başbakam Musavi dun Başbakan Turgut Özal onuruna İran Buyukelçiliğf nde bir oğle yertıepı verdi. Bedelli askerliğe Prof. Hatemi 'Şeytan ayetlerV uydurma devam NAZIM GÜVENÇ Hint asıllı İngiliz yazar Salman Rüşdü'nün tum dunvada yankılar yaratan ve özellikle İslam çevrelerinde yoğun tepkilerle karşılanan "Şeytan Ayetleri" adlı romanı, Türkiye'de de tartışılıyor. Kimi çevreler kitabın Turkçeye de çevrilip yayımlanmasını salık verirken, İslam çevreleri de Başbakana başvurarak, "Şeytan Ayetleri" nin yayınına izin verilmemesini istediler. Konuyia ilgili olarak bilgisine başvurduğumuz Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Salman Ruşdunun iddialarınm hiç de yeni olmadığını, daha 1920'lerde yine İngiltere'de bu iddialann onaya atılmış olduğuna dikkati çekti. Hüseyin Hatemi, bu konuda şunları söyledi: "Anglikan Kilisesi'nin 1920'de Şeyhıilislamlık makamına yönelltiği bazı sorulara bir müderris, Alemdar Gazetesi'nde ve özel olarak cevap verirken. "Şevtan Ayetleri' sorununa konu olan rivayeli de doğru imiş gibi nakletmişli. Bunun üzerine, daha sonra Cumhuriyet doneminde Diyanet İşleri Başkanı olan merhum Ahmed Hamdi Aksekı. bir monografi ile ki önce bir yazı dizisi halinde yayımlanmışlı bu rivavctin lamamen asılsız ve uydurma olduğunu ispal elti. Turkiye Büyük Vlillel Mcclisi Hukumeti, İstanbul'u da kurtardıktan sonra, TBMM Hükümeli Şer'iyye Vekâleti (Şeriat BakanhğıŞeriat henuz kaikmamıştı) Egitim İşleri Müdürü olan Ahmed Hamdi Efendi. bu eserini 1923 başında yayıınladı. Eser, TBMM Hukumeti'nin övgüsünii kazandı." Söz konusu kitabın tam adının "Hazreti Peygamber Hakkında En Çirkin Bir Isnadın Reddi" olduğunu belirten Hatemi, iddialann "asılsız" olduğunun nasıl kanıtlandığına ilişkin sorumuzu yanıtlarken de Ahmed Hamdi Ak>eki'nin çeşitli islam düşunurlerinin fikirlerinı aktardığını ve karşılaştırmalar yaparak Salman Ruşdü'nun de kullandığı iddiaları çüruttüğünü söyledi. "Se> tan Ayetleri" kitabının yayınının bir "rastlantı" olmadığını ileri suren Prof. Hatemi, gerçek amacın İslam dininin Batıda hızla yayılmasını engellemek üzeıe İslamiyeti karalama kampanyası açmak olduğunu ifade etti. Bu ortamda Muslümanlann oyuna gelmeyerek soğukkanlı davranmaları ve kitaba hak ettiğinden daha fazla bir önem ve değer vermemeleri gerektiği üzerinde duran Prof. Hatemi, Iran'ın dini lideri Ayelullah Humeyni'nin de gerçekten Salman Rüşdu'nun oldurülmesi için fetva vermiş olduğundan kuşku dııvduğunu belirtti. İş Bankası tarafından sağlanan krediyle satın alınan ve ikinci el olan gemi bundan 75 gün önce tek taraflı alınan bir karar gereği satılmak üzere İngiltere'nin Ipsvvich limanında tutuklatılmıştı. Şirket tarafından iki tarafça hazırlanan protokole uygun olarak kredileri faizleriyle birlikte ödenmesine karşın İş Bankası'nın Emre2'yi bir Turk limanı yerine İngiltere1 de tutuklatılmasına ilişkin gelişmelere bugune kadar hiç bir yetkili cevap veremedi. Yükselen navlun pazarındaki günluk ücretlerin 4 bin dolar olarak hesaplandığı günümüzde geminin bugune kadar olan döviz kaybı yanm milyon dolar olarak hesaplanırken, geminin son olarak karaya vurduğu ortaya çıktı. Aynı banka tarafından bir yıl önce Yavuz Selim gemisinin de İstanbul limanında tutuklatılıp ilgisizlik nedeniyle battığını aynı senaryonun kendi gemileri için oynandığını öne suren Tek Nakliyat ve Ticaret A.Ş. Yonetim Kurulu Başkanı Ahmet Soyuer bir not konmasını önerdiler. Öte yandan, İngiltere Yazarlar konuyia ilgili şu soruların vakit Birliği adına Harold Pinter, Baş geçırilmeksizin cevaplandınlmasıbakan Margaret Thatcher'a bir nı istedi. mesaj göndererek. hükümetin Hümeyni'nin soz konusu çağnsmı "Bir sene evvel Yavuz Selim geaçıkça kınamasım talep etti. misini Ahırkapı açıklarında, bu İngiltere hukumeti. İran'la dip senede Emre2'yi İngiltere sahillelomatik ilişkılerini yeniden rinde heba eden gizli bir organi"dondurma" kararı aldığını açık zasyon mudur? Yoksa ehliyetsizladı. Hukumet sozcusünün açık lik bilgisizlik midir? Yunanlı a\ulamasında, İran'ın tavrının İngil katlann marifetleriyle Türk Deniz tere'nin içişierine karışmak oldu Ticaret Filosu'ndan bir geminin ğu, uluslararası diplomatik kural yok edilmesine sebep onlar nasıl larla bağdaşmadığı ve halkı "tah bir bankacılık anlayışına sahiptir? rik edici", "galeyana getirici" ni Bu konulara yetkili makamlar ultelik taşıdığı belirtildi. kemizin menfaatleri doğrultusunBu arada, Iran Maliye Bakanı da bir cevap vermelidir." Muhammed Cevad İravani, Muslüman ülkelerin, Rüşdu'yü cezalandırmak için bir arada hareket etmelerini istedi. boy Dergisi'nin 1988 nisan ve mayıs sayıîarında müstehcen yayın yaptıklan gerekçesiyle yargılanan imtiyaz sahibi Güneri Elitez ile Yazı İşleri Müduru Burak Kldem, toplam 254 milyon 699 bin lira para cezasına çarptınldılar. Daha sonra bu cezaları 3445 sayılı yasa gereği onda dokuz oranında indirerek 25 milyon 478 bin liraya donüşıuren mahkeme, a>rıca dergılerin musaderesine karar verdi. Playboy'a 25 milyon nıuzır cezası Servisi PIa\İstanbul Haber ANKARA (AA) Bedelli askerlikle ilgili yasanın kaldırılmasının söz konusu olmadığı, uygulamaya onümuzdeki yıllarda da devam edileceği bildirildi. Milli Savunma Bakanlığı'dan dün vapılan yazılı açıklamada, 28 Nisan 1987'den önce yoklama kaçağı, bakaya ve saklı durumda bulunan yükumlülerin, 28 Nisan 1989 tarihine kadar bağlı buluııdukları askerlik şubelerine başvurmaları halinde. uç ayhk bedelli askerlikten yararlanabilecekleri bildirildi. Açıklamada, bu tarihe kadar başvuruda bulunmayanların ise, bu haktan vararlanamavacakları belirtildi. .Açıklamada şöyle denildi: "Bedelli askerlikle ilgili yasanın kaldınlması söz konusu olmadığı gibi, bu konuda Milli Savunma Bakanlığı'nda bir çalışma yapılmamaktadır. 1111 sa> ılı kanuna göre, ihtivaç fazlası vükünılu bulunması halinde. yoklama kaçağt veva bakaya olmamak şartıyla önümü/deki yıllarda bedelli askerlik uvgulamasına devam edileceklir. Ancak bu haktan. askerlik işlemlerini zamanında yaptıranlar yararlanacaklır. Bedelli askerlik süresi üç ay olarak devam edecek. bedel kaı>ılığı da her vıl bütçe kanunu ile veniden saptanacaklır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle