18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ARALIK 1989 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/15 STRASBOURG AT'de karşılıklı ödün AjLelmut Kohl diğer ortaklarm 1990 aralığından önce toplanılması önerisini kabul etti. Buna karşılık iki Almanya'nın birleşmesi konusunda F.AJman dışişleri uzmanlarının hazırladığı siyasi belge taslağı bugünkü oturumlarda ele abnacak. SABETAY VAROL STRASBOURG Dün başlayan ve bugün bitecek olan 42. AT doruğu için bir yerel gazete "Doruklar Doruğu" başüğını atmış. Bir türlü dinmek bilmeyen Doğu Avrupa'daki gelişmeler bağlamında gerçekleşen AT doruğu, önce aşırı gerilimli bir atmosfer, önceki geceden itibaren de bu atmosferin gevşemesiyle sürdü. "Ekonomik ve parasal birlik" konusu, gündemin can damannı teşkil etti. Açılış günü arifesi Federal Alman yetkilileri, Bonn'un bu konuda karar verecek hükümetlerarası konferansın tarihini saptamada, Şansolye Helmut Kohl'ün olumsuz bir yaklaşıma sahip olduğunu duyurmuşlardı. Strasbourg'dan bu yönde karar çıkrnaması demek Paris'le Bonn arasında devam eden dostane ilişkilerin bir anda kötümser bir havaya dönüşmesi demek olacaktı. Görüşmelerde Kohl, 1990 aralığında konferansın topianmasına razı oldu. Ama karşıbğında iki Almanya'nın birleşmesi konusunda bir şeyler elde etmesi gerekiyordu. Dışişleri uzmanlanmn hazırladığı, ama bugünkü oturumlarda ele alınacak, "siyasal belge" taslağı, bunun ilk işaretlerini verdi: Belgede büyük olasılıkla referandurndan soz edilecek. "Özgur bir self determinasyonla Alman halkının birligini elde etmesi ile sonuçlanacak bir banşçt durum arayışı içindeyiz. Bu sureç, banşçı ve demokratik bir sekilde olmalı. anlasma ve sözlesmelere saygılı olmalı, Helsinki nihai belgesinin tiim ilkelerine uygun olmalı" ifadesini taşıması kuvvetli bir olasılık taşıyan siyasal belge, hem Almanya'nın self determinasyon hakkını taruyor, ama sınırların "ialal edilmeziigi" kurahnı da getiriyor. Özetle AT, Almanyalar'ın birleşmesi konusunda eskisine oranla büyük esneklik göstermiş oluyor. Bu esnekliğin Doğu Almanya'nın yakın bir gelecekte AT'ye katılmasıru da beraberinde getireceği şüphesiz. Bonn ise, bu birkaç satır karşılığında, diğer Batı Avrupa ülkeleri gibi hükümranhk haklarından bir bölümünü Avrupa Topluluğu'na devretmeyi zutınen de olsa, kabul etmiş oluyor. Mitterrand için büyük bir başarı... Tabii tngiltere bir yana bırakılırsa. Alman Başbakanı, ekonomik ve parasal birliğin kabulü ile Avrupa Parlamentosu'nun yetkilerinin güçlendirilmesi arasında doğrudan bağlantı olduğunu vurguladı. Başka bir deyişle para basma ve merkez bankalan sistemi kurma gibi yetkilerin şimdiki Brüksel Komisyonu'na bırakılmayacağını belirtmiş oldu. Fikir genellikle olumlu bulundu. Üstelik komisyonun başkanı Delors, iki konferans toplanabileceğini söyledi. Dorukta 'parasal birlik' ariaşması Thatcher'ın muhalefetine karşın 1990 yılı sonundan önce para birliği toplantısı için anlaşmaya varıldı. YASEMtN ÇONGAR STRASBOURG Doğu Avrupa'daki değişim rüzgârlan kısa bir süre öncesine kadar tahmin edilemeyen bir şiddette, geniş bir alanda esmeye devam ederken, Batı'da ise iki gündür gergin günler yaşandı. Ancak bu gerilim para birliği toplantısı konusunda anlaşmaya vanlması üzerine biraz yumuşadı. tngiltere'nin muhalefetine rağmen, diğer ülkeler Fransa'nın para birliği konferansının 1990 sonbahannda toplanmasmı kabul ettiler. Federal Almanya, Fransa ve tngiltere on ikiler içindeki belirleyici önlemlerini dün bir kez daha hissettirdiler. Fransa'nın dönem başkanlığında gerçekleştirilen bu son zirvenin gündemindeki en önemli madde olan "parasal birlik" konusunun tartışılması, BonnParisLondra üçgeninin gerilimlerini ön plana çıkanrken, tngiltere Başbakanı Tbatckcr'ı bir kez daha yalnızlaştırdı. Zirvenin öğleden sonraki oturumunda Fransa Cumhurbaşkanı'nın 1990 sonbahannda yapılmasını önerdiği hükümetlerarası konferans konusu on bir ülkenin liderleri tarafmdan desteklenirken Leydi, "Ülkem, Avnıpa'nın parasal ve ekonomik biriik perspektifine baghdır" diyordu. "Ancak, bu konuda henüz Madrid Zirvesi'nde karariastınlan ilk asama gerçekleşmedea, körü körüne adımlar atmamak gerek." Thatcherın bu sözleri, dün muhafazakâr hükümet yanhsı tngiliz gazetelerinin manşetlere çıkardığı "ParisBonn gerginligı"ni ikinci planda bıraktı. Strasbourg'da görüştüğümüz Fransız yetkililer, "Kohl'un tutumu vumuşadı. Demir Leydi'nin itirazlaruu eıitmek ise çok daha güç" diyorlardı. Federal Amanya Başbakaru'nın önceden yaptığı itiraziara karşın, hükümetlerarası konferansın 1990 sonunda toplanabileceğini kabul ettiğini söylemesi dünkü zirvenin "sürprizi" oldu. Gerçi AT Komisyonu Başkanı Jacques Delors'un "Strasbourg'da konferans karan çıkmazsa, krize gireriz" sözlerinden sonra Bonn'un yumuşayacağı tahmin ediliyordu. Nitekim Federal Almanya'nın AT ile ilişkilerden sorumlu bakanı LuU Staveuaagen önceki gece "son daldka" açıklaroasında bu yumuşamanın sinyallerini vererek, Strasbourg'un soğuğunu biraz olsun kırmayı başarmıştı. Parasal birlik konusunun, Delors planı çerçevesindeki ikinci ve Ucttncü aşamalarının tartışılacağı hükümetlerarası konferansın gelecek yıl bugünlerde toplanması artık hemen hemen kesin. Bu konferansın toplanmasmı kabul etmek, Avrupa Para Sistemi'ni geri dönülmeyecek adımlar atmaya teşvik etmek demek. Demokratik Almanya'ya yönelik topluluktan bağımsız bir siyasal tutum almasından korkulan Bonn'un parasal birliğin destekçisi, bir bakıma önderi olması ise Fransa1 nın amacının gerçekleşmesi anlamına geliyor. te dün sokak gösterileri sürüyordu. Strasbourg'daki Kongre Sarayı'nda ise kapalı kapılar ardında yapüan "kader rirvesi" ilk gününde dünyaya "uyum" mesajlan veremedi. Gergin zirvede, Bayan Thatcher'ın Avrupa Sosyal Şartı konusundaki "uzlaşmaz" tutumu, on iküerin kendi aralarındaki sürtüşmelerin yam sıra, AT içi kurumlararası gerginliklere de neden oldu. Avrupa Parlamentosu Başkanı Baron Crespo zirvede yaptığı konuşmada Ingıltere'yi ustü kapalı biçimde, ama sert bir tonla eleştirdi: "Gerçekte ulusal uygulamalan koordine etmek dışında hiçbir şey yapamaj'an ve üyelere asgari ilkeleri bile kabul ettirmeyen bir topluluk deklarasyonunun onaylanmaması bizim sosyal konularda büyük bir ihanet içinde oldugumuz yorumuna yol açıyor. Böyle bir saçmalık siiriip gidemez." . On ikilerin "dönem başkanı" Fransa, yönettiği son zirve öncesinde gerek Başkan 1 Bush'un 4 aralıkta Brüksel'de yaptığı "AT nin önemini vurgulayan" konuşmadan, gerekse Mitterrand'ın Gorbaçov'la görüşmesinden güç alarak Kohl'ün itirazlanru gündemden düşürmeyi başardı. Ancak Demir Leydi, Mitterrand'a başansını pekiştirme olanagı vermemekte kararlı görünüyor. Giderek daha çok yalnızlaşsa bile... TOPLANTI1990 SONBAHARINDA DOGUALMANYA Gözler KP'nin olağanüstü kongresinde J\ongre açılışında bir konuşma yapan, geçici çalışma grubu başkanı Herbert Kroker, bu kongrede, "Söz konusu olan partimiz değil, ülkemizdir. Parti kararlarından önce ülkemizin çıkarlarını düşünmeliyiz" dedi. GÜNER YÜREKLİK DOĞU BERLİN Demokratik Almanya'da peş peşe istifalarla oluşan yönetim boşluğunun yarattığı gerginlik sürerken K o münist Partisi'nin olağanüstü kongresi dün akşam D.Berlin'de başladı. Ülkedeki Sovyet birliklerinin de son günlerde askeri depo ve tesislere karşı girişilen saldınlar üzerine alarma geçirildiği bildirüiyor. Eski Devlet Başkanı Eric Honecker hakkında da görevi süresince adının kanştığı yolsuzluklar nedeniyle soruşturma açılacağı açıklandı. Doğu Berlin'de dün akşam çalışmalanna başlayan olağanüstü kongrede partinin adından çizgisine dek her konuda değişikliğin görüşüleceği belirtiliyor. Halkın 2000 kadar Komünist Partisi delegesine saldırmaması için olağanüstü güvenlik önlemlerinin alındığı kongrede, son günlerde parti üyelerine ve tesislerine karşı girişilen saldırılann da gündeme geleceği kaydediliyor. öte yandan VVashington Post Gazetesi D.Almanya'da bulunan Sovyet askerlerinin SSCB'nin bu ülkedeki üslerine ve nükleer siiah depolanna karşı herhangi bir saldırı olasılığı üzerine alarma geçtiklerini öne sürdü. Haber, resmi kaynaklarca yalanlandı. D.Almanya Komünist Partisi Olağanüstü Kurultayı bu kez geçen yıllarda olduğunun aksine görkemli "Cumhuriyel SarayT yerine bir spor salonunda düzenlendi. Kurultaya 3 bin delege katıldı. Çok sayıda ba Kıbns AT giindeminde Kıbrıs sorunu, Avrupa Topluluğu zirvesinin ilk gününde tartışma gündemine geldi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Andonis Samanas, zirvenin dün akşamki son oturumunda yaptığı konuşmada, Kıbns'a da değindi. Ancak AT dönem başkanlığını yürüten Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand, Kıbns konusunun yemekte ele aiınabileceğini belirterek, sorunun tartışümasını erteledi. ELLE SÖKÜLÜYORBertin Duvan'nın kazma ile sökülmesi yasaklandı. Dnvardan habra almak isteyenler ellerini kullanacaklar. sın yayın uyesinin de izlediği kurultayı F.A1man Radyosu ile D.Alman TV'si naklen yayımladı. Olağanüstü kurultay dün akşam saat 19.00'da geçici çalışma grubu başkanı Herbert Kroker ile Başbakan Hans Modrowun gündem dısı konuşmalan ile başladı. Geçen hafta sonu politbüro ile merkez komitesinin toplu istifası ile partinin başına kurultayı hazırlamak üzere getirilen Kroker konuşmasında, "Bu kurultay yeni bir parti yaratmahdır. Ancak o zaman gelecege umutia bakabiliriz" diyerek "Söz konusu olan partimiz değil, ülkemizdir. Parti kararlanndan önce ülkemizin çıkarlannı düşünmeliyiz" şeklinde görüş bildirdi ve coşkuyla alkışlandı. Daha sonra mikrofona gelen Başbakan ve Komünist Partisi üyesi Hans Modrow ise "Ülkedeki Durum" başlıklı bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: "Partimizi batırmayalım. Bu parti Rosa Ltoemburglann, Karl Liebknechtlerin partisidir. Partimizi pisliklerden lemizleyelim. güçlü yapalım. Umutlanmızı yitirmeyelim. Mesele ülkemizin sorunlandır. Önce bu sorunlan düşünmeliyiz. Partimizi buna göre bazırlamalıyız. Eski önderlik yolsuzluklara bulaşmıştır. Biitün bu yolsuzluklan önce bir ortaya çıkarmalıyız. Ancak o zaman partimizin adını temizc çıkarabUir, halkımızın güvenini kazanabiliriz. Şiddet eylemlerine de karşı çıkmalıyız. Başımız eğik olmasın, 'biz de halkız': bir avuç parti önderinin pislikleri tüm partililere bulastınlamaz. tki Almanya'nın birleştirilmesi güncel bir mesele değildir. Yeniden birteşmek büyük Almanya demekür ve korku verici geçmisi haüriatmaktadır. Yeni bir sosyalizm için çalışalım, sorumluluktan kaçmmayalım." Jivkov MK üyeliğinden çıkarıldı öofya'da önceki gece gösteri yapan muhalefet hareketi, ülkedeki "Müslüman azınlık için" düşünce ve inanç özgürlüğü talebinde bulundu. BULGARİSTAN ÇEKOSLOVAKYA Yeni koalisyonda komünistler azınlıkta JVlarian Calfa tarafından kurulacak yeni koalisyon hükümetinin yarısını tarafsız uzmanlar, yansını da komünist partisi ve diğer dört küçük parti paylaşacak. Ünlü muhalif yazar Vaclav Havel başkan adayı olabileceğini açıkladı. Dıs Haberier Servisi Çekoslovakya'da Başbakan Marian Ladislav Adamec'in istifasıyla doğan krizin ardından başbakanlık görevine getirilen Marian Calfa'nın kuracağı koalisyon hükümetinde Çekoslovakya tarihinde ilk kez komünistlerin azınlıkta olacağı açıkiandı. Muhalefet hareketi Demokratik Fonım, Devlet Başkanı Gusıav Husakın istifasını isterken yazar Vaclav Havel, ülkenin şartlan gerektirirse, devlet başkanlığına aday olabileceğini açıkladı. Bu arada muhalif Srvil Fonım grubu da yeni kurulacak hükümette kimler olursa olsun, pazartesi günü genel grev yapılması çağnsında bulundu. Yeni Başbakan Marian Calfa ulusal televizyonda yaptığı açıklamada, kurulacak hükümetin yarısımn siyasi gruplara dahil olmayan uzrnanlardan oluşacağım, diğer yarısımn ise komünist partisi ve diğer dört küçük parti arasında bölüşüleceğini açıkladı. Yönetim diğer gruplarla "yuvarlak masa toplantılan"mn sürdürüldüğünü bildirdi. Ancak gerek komünist gerekse muhalif çevreler, sorunlann çok karmaşık olduğunu; bu nedenle çok kısa vadede çözüm beklenmemesi gerektiğini vurguluyorlar. Bu arada, muhalif Demokratik Fonım grubunun bünyesinde birlesen reformcu komünistleT, Devlet Başkanı Gustav Husak 1 ın istifasını istediler. 27 kasımda kunılan ve Komünist Parti üyeleri ve Prag Bahan'ndan sonra partiden ihraç edilmiş olan komünistleri bir araya toplayan örgüt tarafından yapılan açıklamada, Komünist Parti içindeki tutucu üyelerin de tasfıye edilmesi istendi. Muhalefet liderlerinden yazar Vaclav Havel, Çekoslovakya'run siyasal krizden kurtulmasına yardımcı olmak için devlet baş. kanlığına aday olabileceğini açıkladı. Daha önce, devlet başkanı olması yolunda yapılan bütün teklifleri reddederek, 'profesyonel politikacı' olmak istemediğinı ısrarla vurgulayan Havel, önceki gün düzenle: diği bir basm toplantısında kendisine yöneltilen bir soru üzerine, devlet başkanlığına aday olabileceğini açıkladı. VEFAT Canımız, kardeşimiz ÖZGER'imizin vefatı dolayısıyla acımız sonsuzdur. Merhuma Allah'tan rahmet, muhterem ailesine ve onu seven tüm yakınlarına başsağlığı dileriz. Dış HaberlerServisiBulgaristan Komünist Partisi'nde son dört hafta içinde ikinci kez "temizliğc" gidildi ve içlerinde eski KP Avnıpa'nın doğusundaki birçok başkent lideri Todor Jivkov'un da bulunduğu bir grup yöneticiden 6'sımn politbüro, 27'sinin de merkez komitesi üyeliklerine son verildi. Bir grup muhalif de önceki gece yaptıkları gösteride ülkedeki Müslüman azınlık için inanç özgürlüğü sağlanmasını isredi. Resmihaber ajansı BTA'nın verdiği haberegöre KP'nin yeni lideri Petar Mladenov'un politbüro üyeliğine getirdiği eski Kültür Bakanı Naço Papazov ile asil üyelerden Yordon Yatov, Penço Kubadinski, tvan Panev ve yedek üye Grigor Stoiçkov ve Giorgi Yordanov politbürodan çıkanldılar. Todor Jivkov tarafından politbüro üyeliğine son verilen Alexander Lilov ise y enide.. üyeliğegetirildi. Sofya'daki Batıh diplomatlar ise dün alınan kararları, Mladenov'un, reform yanlısı muhalefetin isteklerine "kulak vermesi'' olarak yorumluyorlar. Verilenhaberlerde.KP'ninenye .iîibuiki organından atılanların tümünün Jivkov'un yakm "müttefikleri" olduklan kaydediliyor. BBC Radyosu'nun haberine göre muhalefet hareketi tarafından başkent Sofya'da yapılan yürüyüşte, çok partili demokratik sisteme geçiş ve Komünist Parti'nin öncü rolünden vazgeçmesi yolundaki istemler >inelendi. Göstericiler, ayrıca Türk azınhğın karşı karşıya kaldıkları etnik baskıları da . kınayarak, "röm dini azınlıklara düşünce ve inanç özgiirlüğii" tanınmasını istediler. KÜBA Castro: Kaleyi savunacağım SSCB Pravda: Partinin öncü rolü değişebilir zenlenmesinin aceleye geürilmesinin haklı olup olmadığı sorusunu soran Pravda, yapılabilecek değişiküklerin heyecana kapılmadan ve aceleye getirilmeden, sorumsuz çağrılara yenik düşmeden, soğukkanhlıkla ele ahnması gerektiğini savundu ve ancak böyle bir yaklaşımın perestroykaya yararlı olabileceğini vurguladı. J \ ü b a hderi Fidel Castro, Doğu Bloku'ndaki gelişmeleri değerlendirirken "Sosyalist BVok fiilen yok oldu" dedi. HAVANA (AA) Demokrasi ve reform rüzgârlanna kapılan sosyalist dünvada eski yöntemlere bağlı kalmakta direnen ender liderlerden biri olan Küba Devlet Başkanı Fıdel Castro, sosyalist blokun artık fiilen yok olduğunu iddia etti. Castro, son 30 yıl içinde dış ülkelerdeki görevlerde hayatını kaybeden Küba askerlerinin anısına yapılan törende konuştu. Sosyalist blokun artık yok olduğu görüşünü savunarak, bundan böyle Küba'mn 3. Dünyada yer alacağını kaydeden Castro şöyle konuştu: "Emperyalizm ve kapitalist güçler de artık haklı olarak sosyalist kampın yok olduguna inanıyoriar. NATO üyeleri de Varşova Pakü'nın artık eski konumunu kaybettiğinin ve bir hayali varlık olduğunun farkındalar. Sosyalist kamptaki krizin ülkemize ekonomik açıdan da yalnızca olumsuz etki yapacağtnı beklemeliyiz." Küba Devlet Başkanı, sözlerini şöyfe sürdürdü: Eğer kader bize Amerikan emperyalüminin Hitler'in rüyasını gerçekleştirmesine ve tüm dünyayı ele geçirmesine olanak tanıdıgı bir dönemde sosyalizmin son savunuculan arasında yer alma görevi verirse bu kaleyi kanımızın son damlasına kadar savunacağız. MOSKOVA (AA) Gorbaçov'un yönetime gelmesiyle birlikte büyük bir değişim geçiren SSCB'de şimdi de anayasa tartışmaya açıldı. Komünist Parti'nin yayın organı Pravda Gazetesi dün Sovyet Anayasası'nın partinin yönetimi elinde tutmasını garanti altma alan 6. maddesi de dahil olmak üzere tüm maddelerinin değiştirilebileceğini yazdı. SSCB cumhuriyetlerinden Litvanya'da KP'nin öncü rolünün kaldınlması karanndan bir gün sonra yayımlanan makalade Pravda, 6. madde de dahil olmak üzere anayasarun herhangi bir hükmünün yeniden yorumlanabileceğini, değiştirilebüeceğini ve hatta iptal edilebileceğini bildirdi, ancak bu konunun aceleye getirilmemesi çağnsında bulundu. Anayasa maddeleri üzerinde herhangi bir değişiklik ya da iptal yapılmadan önce genel olarak köklü ve yapıcı bir incelemede bulunulması gerektiğini belirten Pravda, bu yoldaki çalışmalann başladığını haber verdi. Anayasa'nın bir maddesinin yeniden dü Estonya da hazır öte yandan Lirvanya Yüksek Soyyeti'nin Sovyet Anayasası'nın 6. maddesini değistirerek Komünist Partisi'nin öncü rolünü iptal etmesinden sonra Estonya Komünist Partisi'nin de cumhurivette çok partili rejime geçiş için "yeşil ışık' yaktığı bildiriliyor. Estonya TV'sinde önceki gece yer alan bir haberde, EKP Merkez Komitesi'nin çok partili rejime geçiŞi öngören anayasa değişikliğine 'hazır olduğu' açıklandı. Haberde, değişikliğe 'yeşil ışık' karannın Litvanya Yüksek Sovyeti'ndeki oylamanın sonucunun belli olmasından sonra alındığı kaydedildi. METE MUAMMER KİTAPCI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle