Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/6 DİZİRÖPORTAJ 3 ARALIK 1989 Bir davanın yükselişi ve düşüşü nizKerimarkadaş?" Bu da neyin nesi Allahaşkına, nezaketle reddediyordum. Bir oğlum, ikı kızım, en buyufu yedi yaşında, soyunup dökünuyor, uzamp yatıyoruz yatakiarımıza. Biraz sonra kapı çahnıyor; sert, hoyrat, kafamıza vura vura. Demek onlar bizim evimizi daha evvel kuşatmışlar, satılmış, kötü misafirlerin gıtmesini bekliyorlarmış. Giyindik, kapıyı açtık. Üç kışiydiler, yüzleri acı sarı, kaşları çatık, birini bir yerden gözttm ısınyor? Bıçak gibi keskin dudaklannda buzdan felaket haberi. Doldular içeri, aradJar taradıJar, bir ara komiser soruyordu: "Hiç şasmadın Kerirn Bej, yoksa bekliyor maydun?" Durdum, "Evet komiser B«y" deEn önemli gelişmelerden biri genel başka dim, "Gazeteler ürküteraediler ama, istemenımızın, yaklasık olarak 23 Kasım 1957'nin yerek uyardılar bizi." ortalannda polis nezarerine ahnması, sinir boYarım saat surmedi, bitırdiler işlerini. Ben CTCU takibin hiç umulma>an bir şekilde ge etrafıma dertli dertli bakıyor, bir an evvel bu Msmesiydi. Soruyorduk artjk birbirimize, ıs canavarlasan havadan kunulmak istiyordum. raria soruyorduk: Acaba bizi neden dışarda Eğildim teker teker'öptum çocukJannu. tçibırakıyoriardı. Sultanahmet Cezaevi'nde tecrit edflen doklor bana haber salarak, Alatnrk'ün Nutku'nun eski Turkçe belgelisini istiyor, bulup gonderiyordum. Birkaç gun sonra da kendim gidiyordum gornşmek için • olmaz! diyorlardı, gonışemiyordak. Anlasılan odur ki, kara perde aralanıyor, köttt beklenüler keskin cf .şlerini gosCeriyorlardı: Bandaa sonra uç değil, kesinlikle iki şey olabilirdi: 1. Doktorla yetinirler, baş kuşkulu flan ettikJeri genel başkanımızdan Vatan Partisi'nin tekmil gunahlannın hesabını sorariar... 2. Hepimin toparlayıp ilk harekete geçtiğimiz gunden baslayıp abret sonılanna çekerierdi. Biz ikinci şıkkı daha akla yakın bulayordnk. Çonku gazetelerde bu sezgimizi guçlendiren haberler çıkmaya başlaraıştı bile. Nitekim 0 gunlerde atolyeme sivil bir memur geliyor, ertesi gun saat 10'da beni tstanbul Basın Savası'oın gormek istediğini soylüyordu. Bu nazik davet karşısuıda toparlanıp soruyordum: "Seçimi kazansaydık da böyle mi olacaktı acaba?" Guiuyordu kurnazca memur " O zaman da, başkasını gotururduk?" ö y l e anlaşılıyordu ki bu adamlar, bızJere teşkilatımızı toparlama ımkânı venneyecekleTdi, üstelik soracakları ahret sorulan da caba. Uykusuz bir gecenin ertesi günu. huzura çıktığımızda baktım, Basın Savcısı'nın havası hiç de iyı görünmüyor, "ANLADIK" isimh seçira konuşmamı önüne serrniş, tekmil dizelerimin altlarını kırmızı kalemle çizmiş bulunuyordu. Nereden bulmuştum ben de bu kadar kalabalık komunist sözcuğü? Asık yuzunü bana kaJdırmadan soruyordu savcı: "Tabrilin ne senin?" Galiba en zayıf sanarak, en kuvvetli yanıma el atıyor, eğıtünin yalnız mektepte edınıldiğıni sanıyordu, "Savcı bej dediin, ben Vatan Partisi'nin Haysiyet Divanı Baskam'yıra, partira seçimleri kazansaydı, adalet bakanı olarak gelecektim karşınıza?" Sonra, soruyor, soruyor, soruyordu, ben de cevaplıyordum. O son derece rahatsızdı, ama ben gerçekten rahattım. Çünku huzura çık me bır avuç kor mu atmışlar, dudaklanm atemadan önce, parti arkadasım Turan Esente şe değmıs gibi, alev alev yanıyor şimdi. Evpe'ye gıtmiş, akşam saat 18'e kadar uğramaz den çıkarken sadece ben değil, belli kı polissam, eve tevkif edildığimı bıldirmesini tem ler de üzülüyorlardı. Ben çocuklanmdan aybih etrniştım. nlıyordum, onlar ortaiığı dıdik didik ettikle Vatan Partisi davası: 1 aygözaitı, 2 yıl hapishane, 4yılmahkeme Vatan Partisi liyet haberi şöyle bir girişle ülkeye duyurmuştur: "Turkiye Gizli Komunist Partisi'nin bir devamı olduğu anlasıfan, Vatan Partisi'nin 25 mensubu, komunistlik ve vatan hainliği suçu ile adliyeye \erilmis ve tevkif edilraislir." Ondan sonra bjzler, Harbiyede taş odalara kapatılıyor, orada tam altı ay kaldıktan sonra, Iscanbul Sultanahmet Cezaevi'ne getıriliyorduk. 17 Şubat 1959'da: Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Fatma YaJçı, Abdülkerim Korcan, Ahmet Cansuogla, ön sırada, ötekı arkadaşlar arka sıralarda yerlerini almış olarak, tam 25 kişi, tstanbul tkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin huzurundaydık. Huviyetlerimiz tespit edildi. Avukatlar yerlerini aldılar. Suçumuzun mahıyeti itibariyle savcı gizlilik talep etti. Kabul olundu. Dunışma başladı ve hemen hemen bir yıl kadar devam etti. Bıktıncı, bunaitıcı anlar yasandı. KERİM KORCAN ates bir salıncakta saJlandık durduk. Dr. Hikmet Kıvücımlı haklı olarak soruyordu: "Reis Be>, biz nerede sosyal bir sınıfın. diger sosyal sınıflar uzerinde tahakkumunu istemisiz? Bunu iddia makamının gostennesi lazımdır. Hangi temel nizamlan devirmek istemişiz, bonlar bize gosterilsin? Bir sınıfın, diğer sınıflar uzerinde tahakkurnü ancak Nazizmde mevcuttur. Halbuki komunizrnde bir sınıfın diger sınıfı ortadan kaldırması matluptur. Bize atfedilen tahakkumdur. Betum hakkımdaki tespit ve iddialan şöyleydi savcının: "Kerim Korcan; Vatan Partisi Genel Merkez Heyeti'nin, haysijet divanı, başkaniık divanı toplantılannı gosterir karar defteri, Vatan Partisi evrak dosyası ve uye kayıt defteri, bunlar kendisinin, Vatan Partisi çalısmalannda, birinci derece alâkasını gostermektedir. Korcan, "TATAR RAMAZAN" isimli tek hareketimizi bulup gösterebildiniz mi? Bundan evvelki otunımda, Reis Bey buynrdular ki, muhterem heyetiniz er gec partimiz bakkında olurnlu ya da oJumsuz bir karar verecektir. Ben bu açıklamayı yeterli bulmuyonım. Zira, rutukluiugumuzun uzayıp gitmesi, bizi iki degil, bir tek şıkla karsı karşıya bırakıyor ki, o da mahkflmiyet yalnız mahkumiyertir! • Bize sefkat ve adalet yollannı kapatıyorsunuz!" Arkadaşlanm destekliyor, ben sürdürüyordum: "Bu ulkede, benüz verilmemiş bir temyiz karannın, Demokrat Parti Genel Baskanı tarafından pervastzca acıkJamnış oldoğunu duymayan kaidı mı? Lozan'a gönderdigimiz bans delegasyonunua baskanı lsmet Pasa, kalktı, tngilizlerin elinden guç balle kurtanlan adalet bagımsızJıgının. bugun Demokrat Parti'nin ters aygulamalan vuzunden tehlikeye düştügonü soyiedi? Mahkememiz tutuksuz olarak sürerken İkinci Ağır Ceza'da şu beyan ve istekte bulundum: "Reis Bey, dün gazetelerde Adalet Bakanı'nın bir beyanatını gördüm. DP'nin büyük sosyalsiyasal kuruluşları olduğu gibi, adalet cihazımızı da bozmaya yeltendiği açıkca belirtiliyor. O halde bu mahkemenin mantıki seyri, Menderes devrinde çizilen doğrultu olamaz. Evet, beraatle sonuçlanacaksa dahi olamaz. Yeni devrin sizlere ilham yermesi gereken vicdani eğilimi kavramaruz lazım, bu dava sukut etmelidir.' Bunun üzerine Reis Reşit Nomer, önce şu açıklamayı yapıyordu: "lsteyenler Kerim Korcan'ın mahkemenin sukutu hakkındaki isteğine müdafaalarında yer verebilirler." Kerim Korcan da gençliğini hapisanede geçirenlerdendı. Sinop'ta cezaevi hatırası. hikiyesini partüıin "VATANDAŞ"gazetesinde tefrika ederek, koylu ile şehirlinin sosyal dunımnnu d e almış, halkınuz arasında raiınaferet yaratmaya çalışmıştır." tkinci Ağır Ceza'da genel başkanımızın konuşmalan, azçok tarafsız gönlnen adalet havasını zorlamıyor, bir anda bu durumun tamamen aleyhınuze dönebileceğıni kollayarak, son fierece dengeli davramyordu. Bu açıdan bakınca parti programımız ve eylemlerimizle bir bütünlük olusturuyor, yani birçok amatörfln çok özendiği ideolojik ukalâlıktan uzak duruyordu. Şu var ki, uzayıp giden celseleri de çabuklaştırma olanağı bulamıyor bu bizim elimizde değildi çünku bazen de yüzünün hatlan geriliyor, sinirleniyordu. Bu gergin havada kalkıp heyete soruyordum: "Şimdi acaba, merak ediyoraz, bizden daha • ne isteniyor? Belgeler meydanda, parti defterieri eünizde, tuzuk ve program dışı bir 11 Haziran 1960 Hikmet Kıvılcımlı, Fatma Yalçı, Abdülkerim Korcan, Ahmet Cansızoğlu ön sırada, öteki arkadaşlar arka sıralarda yerlerini almış olarak tam 25 kişi, İstanbul tkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin huzurundaydık. İddia şuydu. Bizler her ne kadar 29 Ekim 1954 yılında Vatan Partisi'ni legal bir kuruluş olarak, resmi makamları yamltarak siyaset alanına çıkmışsak da ashnda maksadımız başkadır. Cemiyet Kanunu'nun maddei mahsusunu kendimize siper yapıp, bu maske arkasında komunist umdeleri vatan sathında yaymak gibi bir. oyunun peşindeyiz. Şimdi iş bu teşkilatın ve onun çalışmalannın hesabını 2. Ağır Ceza'da vermeli ve 141142 TCK maddelerini nasıl ihlal ettiğimizi iplik iplik açıklamalıydık. 17 Şabat 1959 Dr. rak yazdığı düzmece raporunu tuzlabuz ediyor, basımıza öruunek istenen kanlı yalan ağım parçalıyordu. 4 Aralık 1959 tarihli Cumhuriyet, Vatan Partisi davasından son tahJiyeleri de ilan ediyor, sonuçta, tekmil yıkıcı eylemlerle suçlanan arkadaslanmız da cezaevınden kurtuluyor, şu var ki iki sene en ağır şartlarda içerde yatmış bulunuyorlardı kı, bu da kanunsuz ve kararsız bir mahkumiyettir. Zulüm olup olmadığının takdirini, seçımlerde çuvallar dolusu oylanyla, sandıklan, dolaplan dolduran yuce milletimizin takdirlerıne sunuyoruz. Ne demiş Namık Kemal Atamız "Kilâbı zuime kaldı gezdigin o nazende sahralar? / Uyan ey yareii şiri jeyan bu habı gafletten!" 11 Haziran 1960 Hâlâ tutuksuz olarak mahkememiz sürüyor, tkinci Ağır Ceza'da şu beyan ve istekte bulunuyordum: "Reis Bey, dün gazetelerde, Adalet Bak«nımızın bir beyenatını gordum. DP'nin butun sosyalsiyasal kuruluşları oldugu gibi, adalet cihazımızı da bozmaya yeltendiği açıkça beiirtüiyor? O balde, bu mahkemenin manüki seyri, Menderes devrinde çizilen doğrultu olamaz! Evel, beraatle sonuçlanacaksa dahi olamaz! Yeni devrin sizlere ilbam vermesi gereken vicdani eğilimi kavramanız lâzun, yani, bu dava sıikut etrnelidir!" Salonda çıt çıkmıyor, derin bir sessizlik içinde beni dinleyen heyet müzakereye çekih'yor, biraz sonra kursüye dönerek: "Kanrl" diyor, reis, hep ayağa kalkıyorduk. Kanlı bir ufuktan umut göriınuyor, yorgun, hüzünlü. Geciken adaletın kesinlikle zulme dönüseceğıni tartışacak halimiz yok, çünku sevinçliyiz de bir taraftan. Reis Resıt Nomer, heyetin karannı tane tane açıklıyordır "Sanıklar, m«dafaulannızı hazırlayabilirsiniz." Duruyor, dramatik bir tonda eklıyordu. "lsteyenler, Kerim Korcan'ın mahkemenin sukutu hakkındaki isteğine de mudafaalannda yer verebilirler?" tstanbul tkinci Ağır Ceza Heyeti dikkatle dinledi bızlen. Bilirkişi raporlan, belgeler, $ahadetler, duruşma safaatmdaki karşıhklı konuşmalar, avukatlar tarafından yapılan müdahaleler ve açıklamalar, ulkemızde geh'şen siyasi konjonktür ve savcının esas hakkındaki mütalaasıru da kaydederek, başta genel başkanımız Dr. Hikmet Kıvılcımlı ve dığer arkadaşlarımızın tekmilini ittifakla aldığı bir karar gereğince beraat ettirmiş olup: Bılmukabele, aslına uyguıı olan bu karar sureti, temyiz mahkemesi, birıncı ceza dairesinin: 7/10/1961 tarih ve 2300/2719 sayıh ilâmı ile tasdik edümek suretıle kesinleşmiş bulunmaktadır. SONUÇ: Bir olayın içinde bizzat rol almış da olsanız, gırdisini, çıktısını bilseniz, elinizde olmadan, sonra ona uzaktan da bakmak istersiniz. Vatan Partisi hakkında, dost da duşman da hayli şeyler söylemiştır, daha da soylenecek. Bunlardan doğm olanları da var, yanlıs olanlan da. Ama, bu atılımı macera saymak, sanınm, gerçeklere kesinlikle aykın du$er, her canlı kücükten bfiytlr çünkü? Bir avuç insan mıydı bu harekete girişen? Fırtınalan davet edip, önce kendi canlanm, sonra da toplumun yufka yureğını mi yaktılar? Peki öyieyse, milyonJan peşinde surükleyen, tarihi bir siyasal kuruluşu köşeye sıkışnran, ne oldum delisi ıktidar partisi DP'ye ne oldu? Onu da kapatmadılar mı? Demek ki bu, kücuklük, büytiklük meselesı değil, demokrasıye yürekten inanıp inanmamak meselesidir. Ashnda demokrasi, az kusurlu, insanlığa yaraşan bir düzendir. Çok çalışan, sosyal adalet ölçüleriyle böluşen, üretken, onurlu insanlar onu yıiceltir, dar zümre çıkarlan peşinde koşanlar, sosyalsiyasaj gerçekleri hiçe sayanlar onu batırır... O gün aralığın 25'i miydi ne, ıçımde atlatamadığım bir sıkıntı, akşama da hiç b>klemediğimiz üç misafir çıkıp gelmesinler mı? Çoktandır şöyle uzaktan tanışınz da ama, evıme ılk defa gelıyorlar. L/zadı bu ış, çay, kahve, sigara, bakıyoruz gözlenne ne zaman kalkacaklar. Şu var ki onlar pışkin, habire yerleşiyorlar, gece yanlannı geçtık böylece. Ben artık yüzümü kızarttım: "Arkadaşlar, kusura bakmayın ben rann işe kalkacağım, başka bir zaman gene buluşuruz?" Ayaklanıyorlar, hep elde tuttukları dosyayı açıyorlar. Bakıyorum bir Alrnanca dergiden kesilmiş buyuk boyda renkli, Lenin ve Stalin portreleri? LJzatıyorlar bana gayet piskin bir yuzle: "Odaaızın dnvannı suslemek istemez jniydi Hadise ve iddia şöyledir: Bizler her ne kadar, 29 Ekim 1954 yılında, Vatan Partisi'ni legal bir kuruluş olarak, resmi makamları yamltarak, siyaset alanına çıkarmışsak da, ashnda maksadımız başkadır. ri halde Lenin ve Stalin'i bulamamışlardı, peki Cemıyetler Kanunu'nun maddei mahsusunu betum azılı bir kornünist olduğumu, kamuf kendimize siper yapıp, bu maske arkasında le edilmiş bır partiyi çalıstırdığunı nasıl ispat komunist umdeleri vatan sathında yaymak gilayacaklardı? bi bir oyunun peşindeyizdir. Nitekim: TKP Evet aralık 1957'nin soniarında, Sirkeci teşkilat prensıpleri, SSCB Anayasası ile bızim Sansaryan Ham'nda toplanıyorduk. Sanınm programımız arasında açık benzerlikler oldubu haberi gazeteler geçemiyorlardı, 24 saat ğu gibi, biz esasen, işçi sımfını başa almakla, tan fazla bizi nezarette tutarnayacakları için, Vatan Partisi'nin hangi doğrultuda gideceğibizi tevkif etmiyor, evlerimizden çalıyorlar ni de açıklamıştık. Şimdi, işbu gizli teşkiladı. Yakiasık 25 gün haiktan gizli tutulacaktı tın ve onun çalışmalannın hesabını, 2. Ağır bu insan hırsızhğı. Neden, poKs o süre içinde Ceza Mahkemesi önunde vermeli ve 141142 bizi ezip bukmekte serbest kalacak, ancak, 26 TC kanunu maddelerini nasıl ihlal ettiğimizi Ocak 1958'de Vatan Partililerin tevkıfi hal iplik iplik açıklamalıydık. Mesele bir yönüyka ilan edilecektir. Biz atadan avcı bir mille le zaten apaçık ortadaydı, cunkü biz zaten kotiz, canhlann siyasi maksatla da olsa avlan munistlıkten sabıkalı kişilerdik. Işte aylarca, ması halkta pek tepkı yaratmaz. Nitekim Mil. tstanbul tkinci AğırCeza salonunda böyle Böylesine kanşık bir siyasi hava içinde, bizim beyetinize guvrn duyduğumuzu belirtmis olmamız, kuşkusuz ki onemli bir vatandaslık ornegidir, bizi herbalde bu durust davramstnuzdan ötunı eza ve cefays layık gbrmezsiniz?" Reis zapta geçiyordu bu konuşmamı. Osman Sercan, Zihni Anadol ve öteki arkadaşlar da yer yer tesirli çıkışlar yapıyor yazık ki bunlar metin olarak yok ehmde başta Mehmet AM Aybar ohnak üzere, avukatlar da tesirli konuşmalarıyla mahkeme heyetini sıkıştınyor, böylece, aradan aylar geçtikten sonra, bunun sonucu olarak, savcı da dahil, tkinci Ağır Ceza Heyeti yumuşamaya ba$lıyordu. Hele tstanbul Üniversitesi'nden, bilirkişi Prof. Naci Şensoy ve arkadaşlarımn mahkemeye peş pese sunduğu raporlar, yeminli bilirkişi Dr. KıvjJcımlı'nın deyimi ile bilmez kişi Basvekâlet Arşiv Umum Müdür Muavini Mithat Sertogia'nun, bol bahşiş ala BİTTİ Türklş Kongresi'ne doğru MİLYARDER ŞEVKET'E GÜLE GULE Şevket Yılmaz'ın düzende yeri sağlam. Ama Türkİş'de değil... Yılmaz sMİalesinin malmülkgelir dökümü. Milyarderliğin anlamı. "Yeni Beşli" için kulisler. Türkİş için BaykalDemirel anlaşması. Şevket Yılmaz'ın yeni destekçisi TBKP. • PKK'DAN YALANLAMA: "İKİYAKA KATLİAMINI BİZ YAPMADIK". ÖCALAN'IN EMRİYLE YAPILAN TAHKİKATIN SONUCU. BEKAA VADİSİ'NDEKİ KAMP KOMUTANIYLA ÖZEL GÖRÜŞME: "ÇOCUKLARIÖLDÜRMEK AKIL DIŞI". • MALTA'DA GORBAÇOV'U KURTARMA ZİRVESİ. • İSLAMCI GENÇLER: "ŞİDDETE BAŞVURMAK ZORUNDAYIZ". • ŞEHİR TİYATROLARINDA YASADIŞI YÖNETİM. • KonyaKarapmarlılar'ın alçaktan uçuşa tepkısi: "Gürültüye, zırıltıya. NATO'ya karşıyız" • Asil Nadir olayı Parlamento'da. Mehmet Yazar: "Halk zaten antipatik bakıyor" • Borsada neler oluyor? • Abu Nidal'ın örgütü dağılıyor • 2000'e Doğru, Mustafa Kamıl Zortı ile görüştü • Rasin sordu, Kasım Koçak yanıtladı • Hasan Yalçın: "SHP neden parçalanıyor?" • Cemal Süreya: "Dünya noteri" Turan Dursun, Hz. Muhammed'ın Tann'yla namaz pazarlığını yazdı * Necati Cumah'dan üç örnek BatılıJ Malta zirvesinin yumuşak rüzgârları Türkiye'yi etkilemiyor, hükümet, ordunun isteğine uydu: Askerlik kısaltılabilir ama savunma giderleri azaltılmayacak. Devlet Bakanı Taner: "Çin'de olanlar henüz hafızamızdan silinmedi." Adnan Kahveci: "Savunma harcamaiarı belki de artırılmalıdır. Türkiye'yi tendit eden güçler kuzeyden değil güneyden ve doğudandır." Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Müdür Yardımcısı Albay Cross: "Türkiye, bölgedeki denge için silahlanmalı." YENİ FOIOĞRAFLARLA PÜRTHAS SOKAĞTNIN 'YANUS' KAMNUUfl "Müşterisi bu kadar bol olmasa, eşcinsellerin travestilesmesi bu kadar hırlı yaygınlasır mı?" Bu soruya yanıt aradı Attilâ ilhan. ...Demet diyor ki, "Onlar bizden cok farklı, çoğu olanı biteni anlamadan transseksüelli$e yöneiirler Bazı sosyetik çiftler onları alır, lüks ve konforiu villalanna götürürlermis. Artık sabaha kadar karıkoca ve onlar..." Attilâ İlhan'ın kaleminden ftÖK PÜRTEUS SOKAGCNOA ANUS' Agiolax* «S'V.îkJe 0,9 g }eker'bulı.«î J Sayın Doktor ve Eczacılara : BÜTÜN KABIZLIK SORUNURINIDOĞAL BİR ŞEKİLDE OOZENLEYEN, BİTKİSEL YAPIDA, KULLANIMIRAHAT, OONYAOA EN ÇOK SATILAN LAKSATİF HAY«,SANMĞINIZDAN DAHA RENKÜ "Batman"den sonra ne filmler geldi VVoody Allen'ın ardından Bıll Cosby kitaplan furyası başladı Lambada çılgınlığı kıs kıyamet dınlemeden sürüyor.. Sinemadan tiyatroya, alışverişten konferansa. Nokta'da her hafta ayrıntılı şehır rehben. Unutmayın Hayat, sandığınızdan daha renkli! E6İTİMDE DAYAĞA İSYAN Dayak yıyen öğrenci derdını kıme anlatacak? KartaJ'da 11 yaşındakı 7 öğrenci, öğretmen ve anababa dayağından kurtulmak ıcın karakola sığındı Mılli Eğitım Müdürlüğü, okul müdürü hakkında soruşturma açtı. Oğrencıler "Yol paramız olsaydı daha kalabalık gidecektik." • Sovyet mafyasının içyuzü.. Rusya Federatif Cumhuriyeti Savcısı: "Hem de italya'daki kadar örgütlu ve güçlü." • SHPde Baykal'a muhalefet: Kartallar, Güvercinler, Serçeler ve Hamsiler... • Mississippi Yanıyor sinemalarda... Ya filmin ardında yatan gerçekler? • Genco Erkal: "Benim için tiyatroya gelen seyirciye kızıyorum." >'.t* kaNrlrt, yjlalak h«l** ., . . . * . a 1 Agiolax Granül [MADÛU5 V Almanyadan ithal edilerek eczanelere verilmiştir Bilgi ve numune için DR.F.FRİK Ltd. 4Levent Akçam sok. 25/3 Tt>*. :170 04 131415 HAFTALIK HABER DERGİSİ İstanbul