Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 28 KASIM 1989 Fransa'da türbanaizin PARİS (AA) Fransa'da, Müslüman öğrencilerin derslerde türban takmalannın yarattığı sorunu görüşen danıştay, kız öğrencilerin türban takabileceklerine karar verdi. Danıştay, "sınıfa türbanla girmenin, Fransa'da laiklik anlayışına ters düşmeyeceğini" hükme bağlarken "Türbamn, sadece ifade ve dini inanç özgürlüğünü yansıtması gerektiğini" vurguladı. 16 bin kişi sınava girdi, kazanan yok ANKARA (ANKA) SHP Genel Sekreter Yardımcısı Adnan Keskin Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na rnemur alımı için yapılan ve 16 bin kişinitı katıldjğı sınavı "taiç kimsenin" kazanamadığını bildirdi. SHP Genel Sekreter Yarduncısı Keskin düzenlediği basın toplantısında, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü Metilı Gökçek'in uygulamalannı eleştirdi. ANAP iktidan döneminde partizanca uygularaalarm yoğunluk kazandığım savunan Keskin, "Çocuk Esirgeme Kurumu'nu MHP yanlılannın at oynatmaya başladığı bir yer haline getiren bu kisinin eylemlerinden iktidar sorumludur" dedi. öte yandan, sınava giren bir grup da basın toplantısı öncesi Keskin'le görüştttler. Dünyada yılın kızı bir Tttrk tZMtR (AA) Konsoloslara taklaşa düzenledikleri "Konsolosluklararası Bowling Turnuvası'nı Kosta Rika ekibi kazandı. 14 ülkeden, 20 takımın katıldığı tnnmvada tngiltere 2, Fransa ise 3. oldu. Bowling Turnuvası'na katdan konsoJosluk mensuplanna aynca GalleriaAtaköy Kuyumcuiar Bölümü'nde özel bir mücevber defilesi diizenlendi. Mankenler ilginç giysi ve şovlanyla konuklara çeşitli kuyumcu magazalannın vitrinlerinden oluşan ve 80 milyon ile 130 milyon degeriodeki 60 mücevher seti sundular. (Fotograf: Muharrem Aydın) Danıştayın gerekçeli karannda, "Türban takma özgürlüğünün, öğrencilere, ait olduklan düısel grubun propagandasını yapraa olanağı sağlayamayacağı" belirtüdi ve aksi davranışların, "kendi inançlanru yayma girişimi, lcışkırtma ve gösteriş" olarak değerlendirilraesi gerekeceğine işaret edildi. Tavukiara kontakt nasıl görduğünü de artık insanlan ilgilendirmeye başladı. Amerika Birleşik Devletleri'nin Massacchuselts eyaletinde Randall VVise adü bilim adamı, tavukJara kontakt lens takarak "endişe" hallerini azaltmayı, böylelikle ynmurta verimlerini daba arttırmayı öngören projesiyle büyük gördti. (Fotoğraf: AP) i Bermuda'da düzenlenen "Danyada Yılın Genç Kızı" adb yarışmada Türkiye1 yi temsil eden Bağİan Altıntuğ birinci oldu. Kadın Dergisi'nden yapılan yaalı açıklamaya göre Princess Otel'de önceki gece yapılan ve 55 ülke güzelinin katıldığı yarışmayı 5'i Bermudalı, 5'i Amerikalı 10 kişilik jüri değerlendirdi. Yarışmada birinci gelen 19 yaşındaki Bağlaa Altıntuğ'a "Danyada Yılın Genç Kıa" ödülünü Bermuda Başbakanı verdi. CUMEYT ARCAYUREK yazryor (BafUmfi 1. Sayfada) HABERLEREV DEVAMI lara kapılmış, umudu perçinleyeceği yerde umutsuzluk şırınga ediyor. Bir ıktidann yittiği ülkede seçenek partinin kargaşaya düşmesı, doğrudan bir yaklaşımla demokrasimizin sorunu. Hem iktidann hem de iktidara geleceği varsaytlan bir partinin halkın güven duygusundan yoksun kalması, demokrasinin açmaza düştüğünü gösterir. Demokrasımizin garabet içine düştüğünü belgeler. SHP'nin içine yuvartandığı karanlığı rejimden soyutlamak, artık oJanaksız duruma geliyot Demokratik düzen bir ikttdann halk desteğinden yoksun kalmasıyla tehltke işaretleri vermez. Ama iktidar m yanı sıra iktidara gelmesi oiası bir parti aynı ölçekterde gözden düşmeye başladı mı, rejimin nereye varacağını kestirmek zorlaşır. SHP, içinde bulunduğu koşullardan sıynlmazsa nereye varacağımızı kestirmek herhalde zor olmasa gerek. Türkiye'yi tek adamlığa alıp götOren uygulamaları TÖ, kamuoyuna ve halka sindirecek. Hele "seçenek" SHP açmazlar içine düşünce ellerini ovuşturuyor. Ekonomiyi yöntendireceğini, dış potitikada hükümete düsen görevi üstiendiğini TV'den açıklıyor. Gerici hareketler durmuyor. 70, parlamentoda RP'lileri kabul ediyor. Anayasal rejim kundakianıyor, tek adam düzenine geçiş bütun hızıyla sürüyor, surdürülüyor devletini pekiştirmeyi nasıl becereceği sorusu akla geliyor. Bu arada örgütte görevden alma hareketleri olanca hızıyla sürüyor. Dün Ankara'da Çankaya ile Keçiören, ola ki yarın Yenimahalle, Mamak ve Altındağ ilçe örgütleri görevden uzaklaştırılıyor. Sıra belki de İzmir'de. İstanbul'da adı danışma, olan biteniyle tam bir atışma toplantısı yapılıyor. Ercan Karakaş, 142 ilçeyle on bir ilin Baykal ekibinin hışmına uğradığını, ülke nüfusuna oranla örgütün yüzde 62'sinin temizlendiğini açıklıyor. Parti bu yönlü kargasa içindeyken inönü için tek konu, Kürt kökenlinin Turk vatandaşı olduğunu irdelemek. örgütlerin acımasızca görevden uzaklastınlmasına konuşmasında hemen hiç yer vermiyor. Eleştirilere "gerekirse genel sekreterliğin" yanıt vereceğini söyleyerek parti içi hukuk sorununu es geçiyor. Genel sekreterliğin "gerekli görürse" eleştirilere yanıt vereceğini söylemek hangi anlama geliyor? Liderden ilginç bir bakış açısı. Örgüt işlerine bakan Erol Çevikçe'ye dün temizlik bilançosunu sorduk: Ya ana muhalefet Yaana muhatefetimiz? Hukuk devletinin temellerini atacağmı ilan etmişken, kendi bünyesindeki hukuk tanımaz girişimlerin kavgasını yapıyor Partide hukuka aykırı davranışlar söz konusu iken iktidara geldiğinde hukuk rak eleştiriler yapıyordu. Oysa İnönü, kararlann içine alınıyor, bir ölçüde adı siper yapılıyordu. Çevikçe'ye göre kurultaydan beri parti içinde "yerini bulamayanlar", Baykal yönetimini kabul etmemışti. Kavganın asıl gerekçesi buydu. Yedi ildeki örgüt değişimiriden sonra Baykal ekıbi, kurultay oylarına 150 delege daha katmıştı. Olağanüstü ve parti meclisi seçimini içerecek kurultayın gündeme girdiği sırada bu görüş önem taşıyor Baykal ekibi hafif hafif seçimi daha ağırlıklı kazanacaklarını söylüyor. Görünürde büyük kurultay isteyen inönü'nün kimi duraksamalar geçirdiği gözleniyor. Kurultay isteminde bulunanlara "yine Baykal ekibi kazanırsa" benzeri anımsatmalar yapıyor. Bir çeşit Baykal ekibinin yine kazanacağını duyumsatıyor. Oysa kurultay, bir yere varmanın tek ve gerçek aracı. Bu nedenler göz önünde tutularak İnönü'nün seçimde ağırlığını koyması gerekiyor. Olağanüstü topjantı isteyenler hemen her şeyin İnönü'nün "tavrına bağlı" olduğunu bu yüzden soylüyorlar. Siyasal nezaket gereği İnönü, kurultay "Biz" dedi, "dokuz il ile iki il kararı için genel sekreterin dönçeyi aldık, o kadar.." Ya geriye ka mesini bekleyebilir. Ancak önce lan 140 ilçe? Onları işbaşına ge kendi istemeli. ikinci ve daha len il örgütleri uzaklaştırmıştı. So önemlisi bu aşamada yeni bir nuç ve hareket genel merkezi SHP yönetimine gereksinildiğini baglamazdı. Hukuk kargaşasının açıklayarak merkezin tek bir ekiyanı sıra buyrun bir de rakam 5in egemenliğine girmesi olasıanarşisi! Söz arasında Çuvikçe, lığına karşı çıkmalı. örgütle ilgili kararlarda "genel Yoksa?.. İstifa edenlerden sonbaşkandan ayrt hareket etmedik ra kurultayı ve İnönü'yü bir çare lerini" soytedi. "İnönü'ye rağmen görerek bugün partide kalanlann hiçbir karar almadıklannı" bildir bir bölümü daha gidecek. Daha di. Demek oluyor ki örgütteki te önemlisi, İnönü'nün, Baykal ekk miztik iştemlerinde İnönü, Baykal biyle bütünleştiği yargısı pekişeekibinin eylemlerine ortaktı. Bu cek. Hafif sallantıya giren güvenedenle "gerekirse" diyordu. nilirliği iyice sarsılacak. Sonra, Kuşkusuz ince bir strateji uy başka gün gelir, sıra İnönü'de... gulanmıştı. Parti içi muhalefet Ya halkımız^.. Üç sol partiyle Inönü'yü Baykal ekibinden ayıra umutsuzluğa talim!.. SHP bıınalıını (Baştarafi 1. Sayfada) birlikte, karar için Genel Sekreter Deniz Baykal'ın dönüşünü beklemesi de "olağanüstü kurultay dengeleri"ne bağlanıyor. İnönü'nün olağanüstü kurultayın yapılması, ancak bugünkü yönetimin bir kez daha göreve gelmesi halinde, partiden kopmalan durduramayacağı bildiriliyor. Bu nedenle, SHP liderinin "bizzat agırbgını koyarak" partiyi derleyip toparlayıcı yeni bir yönetim oluşturması gerektiği öne sürülüyor. Alınan bilgilere göre SHP liderinin bu konuda önünde sıralanan sorunlar şu noktalarda toplaruyon Olaylann vardıgı bu aşamada küçük kurultayın loplantıya çagnlması yetersiz kalmıştır. Küçük kurullay toplansa bile danışma niteligi taşıması nedeniyle sorunlan aşamayacaktır. Tam tersine, delegeler sorunlarını bile aktaramayacaklardır. Bu kurultayda sorunlar enine boyuna tartışılsa, yeni poütikalar ortaya konulsa bile bunlann yaşama gecirilmesi bugünkü yönetim anlayışı içinde mümkün olmayacakbr. Bu nedenle olağanüstü kurultay toplanmalıdır. Olağanüstü kurultay konusunda başta Genel Sekreter Deniz Baykal olmak üzere, parti yönetiminin tavn önemlidir. Eğer karşı çıkıhrsa, olağanüstü kurultay İnönü'ye rağmen yapılmayabilir. Bn durumda partiden, hatta MYK'nın içinden yeni kopmalar ortaya çıkar. • Olağanüstü kurultaya yönetimin 'evet' demesi de yetmeyecektir. Eski delegelerle yapılacak kurultaydan bugünkü yönetim bir kez daba çıkar ve bunu 'güvenoyu' olarak değerlendirirse, muhalefet kanadı bu durumu 'Artık bu partide yapılacak iş kalmadı' diye degerlendirebilir. Nitekim bu sorunu bazı millervekili, parti meclisi üyeleri ve MYK üyelerinin Genel Başkan İnönü'ye doğrudan ilettikleri bildiriliyor. İnönü'nün Baykal'ın yurda dönüşüoden sonra konuyu eie alarak 'dengeli liste' konusunda uzlaşmaya vannası geregi ortaya çtkmaktadır. ö t e yandan SHP'nin son gelişmelerle birlikte özellikle DoğuGüneydoğu'da ortaya çıkan örgütsel çözulmeleri dürdurabilmesinin "güç" olduğu öne sürülüyor. Bütün bunlara karşılık SHP'nin olağanüstü kurultaydan alınacak yeni bir ivme ile partinin iç sorunlarını erteleyerek "iktidar yüruyusü" nü sürdürebileceğine değiniliyor. Konuya ilişkin olarak bir SHP yetkilisi, "Sayın tnönü olağanüstü kurultay yanında bu sonınlan çözmek durumunda. Yoksa parti, 'Kendini beğenenler ve birbirini sevenler partisi' olacakbr" diye konuştu. Fettullahçılara Diyanet desteği ANKARA (Cnmhuriyet Bürosu) tstanbul ve tzmir'de verdiği vaazlarla, "türbanlılann sokağa dökülmelerini" eleştiren, "Fettullahçılar" diye adlandınlan grubun önderi Fettullah Gülen'in arkasında Diyanet tşleri'nin olduğu kaydedildi. Fettullah Hoca'nın, Diyanet tşleri Başkanhğı'nın kadrolu vaizi olmamasına karşın Diyanet tşleri ile ilgili yasanın "yaazlarda dışandaki uzmanlardan faydalanılabilir" şeklindeki hükmünden yararlandırıldığı saptandı. vaizi olarak yıllarca görev yaptıktan sonra, 12 Eylül döneminde DGM'ce açılan soruşturmalara konu olan Fettullah Hoca'daıı, türban eylemleriyle kamuoyunda oluşan olumsuz tablonun silinmesinde yararlanıldığı kaydedildi. Türban eylemlerini eleştirerek her gittiği yerde "Sokaga dökülmelüe hiçbir şey çözttlmez. Anarşi bizim işimiz degildir" diyen ve "ılımlı" olarak nitelenen konuşmalar yapan Fettullah Hoca'nın, ANAP'ı desteklediği ve türban konusunda ANAP iktidarına yöFettullah Hoca'nın **ılımh" neltilen eleştirilerin artması karolarak nitelenen vaazlan, son tür şısında faaliyete geçirildiği öne ban eylemleriyle kamuoyunda sürüldü. oluşan "olumsuz tablonun önnne Diyanet lşleri Başkanlığı kunıgecHmesi için sarfedilen çabalar" luş ve görevleri hakkındaki 633 saolarak değerlendirildi. Eski bir Di yılı yasanın, sadece Diyanet tşleyanet görevlisi, Din lşleri'YUksek ri Başkanı ile müftükr ve başkanKurulu'nun vaazların esaslarını lığın kadrolu vaizlerine vaaz vertespit etmek ve örnek metinler ha me yetkisi tanıdığı saptandı. Yazırlamakla yükümlü olduğuna sanın "hutbe ile vaazlann esaslaişaret ederek, "Bu durumda Diya nnı tespit etme ve örnek metinler net lşleri Başkanlığı'nın bu vaaz hazırlama" yetkisini Din tşleri lardan habersiz olması duşünüle Yüksek Kurulu'na verdiği belirlenmez. Ancak camilerde verilen va di. azlar konusunda bir başıboşluk da Eski bir Diyanet görevlisi, Fetvar" diye konuştu. tullah Hoca'nın Diyanet lşleri tstanbul Süleymaniye Camisi'n Başkanlığı'nın eski kadrolu vaizde geçen hafta verdiği vaazdan lerinden biri olduğunu, ancak sonra önceki gün de tzmir'deki şimdi herhangi bir görevi bulunHisar Camisi'nde verdiği vaazla madığına işaret ederek Fettullah dikkat çeken Fettullah Hoca'nın Hoca'dan "uzman" olarak yararDiyanet tşleri Başkanlığı tarafın lanıldığını kaydetti. Diyanet lşleri Başkanlığı'nın dan desteklendiği öğrenildi. Diyanet lşleri Başkanlığı'nın kadrolu din işlerinden sorumlu Başkan Yardımcısı Seyfettin YazKi, konuyla ilgili olarak kendisini arayan Cumhuriyet muhabinnin telefonlanna çıkmadığı için "Fettullah Hoca, Diyanet lşleri Başkanlıgı'ndan destekli olarak mı vaaz veriyor?", "Vaazbuına karsıhk ücret alıyor mu?", "Yasada beiirtildigi gibi tüm vaazlarda oldugu şekilde Fettullah Hoca'nın vaazlan da önceden inceteniyor mu?" şeklindeki sorular yamtsız kaldı. Eski Diyanet görevlisi, Fettullah Hoca'nın vaazlardan ücret aldığını sanmadığına işaret ederek şöyle konuştu: "Fettullah Gülen'in vaazlanndan maddi çıkar gözetmedigini sanıyorum. Çünku Fettullahçılar maddi ohtrak zaten güçlü bir grup. Özellikle Milli Egitim Bakaniıgı'ndan büyük destek görüyorlar. Çok sayıda özel kurs ve yurtlan var. Burada kalan ögrencilere aynca burslar sağlıyoriar. Fettullahçılar, Nurcular'dan aynlan bir grup ve ılımlıhklan ile dikkat çekiyorlar. Ama şunu beürtmek isierim ki camilerde verilen vaazlar konusunda başıboşluk var. Diyanet tşleri'nin vaazlan incelemesi, hatta okunacak metinleri hazırlaması gerekiyor. Ama bunnn kontrolü çok güç. Fettullah Hoca tstanbul ve tzmir tl Müftiilükleri'nin onayıyla vaazlar vermiştir. Ama sanınm, neleri söyleyecegini kendisi beürlemiş, bu konuda bir denetim olmamışdr." İnönü döndii SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, partisinin önceki gün İstanbul'da düzenlenen 2. il danışma kurultayından sonra Ankara'ya döndü. İnönü, Ankara'ya hareketinden önce bir delegenin "istifa" diye bağırmasıyla ilgili olarak "tahkikat açacak mısınız?" sorusuna, "SHP'de istifa diye bağırmak ne zamandan beri tahkikat konusu oluyor? Normal siyasetçilere istifa diye bağırmakla bir şey olmaz. Bu onun sesinin gücünü gösterir. Olayın dogru veya yanlış değerlendirildigini gösterir" dedi. SHP'den istifa eden Cüneyt Canver'in "tnönü DGM savcısı gibi" sözlerinin hatırlatılması üzerine, " O şimdi istifa etti. Duyarlı bir konumdadır. Onun kusuruna bakılmaz" dedi. İçilmez' raporlu suya (Baftarafi 1. Sayfada) sahilden 100150 metre içerde, geçen yıllarda belediyece yaptırılaıı, ancak şu anda kullanılmayan spor salonunun önündeyiz. Ayaklarımıza yapışan çamurda güçlükle yürürken Snleyman Uguzay adlı Sütlüceli anlatmaya başlıyor. Bir ay içinde neredeyse 50 bin lira telefori parası verdiğini, ancak yetkililerden "neden su aknuyor?" sorusuna net bir yanıt alamadığını belirten Uğuzay, bu tarihi görüntü için şunları söylüyor: "Çağdışı bir göriintfl. Ama ne yapahm! Su alıp kaynaöyonız. Hıfzıssıhha'run içilmez raporuna karşın kullanıyoruz. Çoğu zaman yapış yapış geliyor su. Bizim içmemiz bir şey degil, kaynatıyoruz. Ama çocuklar dayayıp ağızlannı içiyorlar. Yıllar sonra ne gibi rabatsızlıklar yaratır bilemiyoruz. Kaç kez telefon açtım, o ona atıyor, o buna! 'Barajlar boş' diyorlar, 'pompalar çalışmıyor' diyorlar. Yani kadere boyun eğdik." Çamurun içinde eğilip kalkan, birbiriyle itişen, doldurduğu bidonunu sürükleye sürükleye götüren, kadınlan, çocuklan gördükçe "neredeyiz?" diye soruyoruz kendi kendimize. İsmail Keskinoglu adlı Sütlüceli bu düşüncemizi hissetmişçesine bağırmaya başlıyor. "Valla kanlanmıza hasret kaldık, kardeş olduk. Su yok, banyo yapamıjoruz. Su yok, yemek yapamıyoruz. Su yok, kokuyoruz. Sonunda da bu kokmuş, ne idüğü belirsiz suyu içiyonız" diye. Hüseyin Omruk 70 yaşlannda tatlı bir ihtiyarcık. "Habere mi geldiniz?" diye soruyor ilkin. Sonra "kaynak suyu"nun öyküsünü anlatıyor. Yıllar önce mahalle muhtarlanyla birlikte bu sudan örnek alıp Hıfzıssıhha'ya götürmüşler ve buradan da "içilmez" raporu verilmiş. O gün bu gündür çok zorda kalmadıkça kullanmıyorlarmış. Suyun sürekli bulanık aktığını belirten Omruk, "Sütlüce 40 bin nüfus, 11 bin seçmen var. Herkes gelip buradan alıyor suyu. Mecburuz. Başka kaynak yok. Bir de şu yıkıian.SEKA deposunun borusu var. Ama o damla damla akıyor. İçilmez olduğunu bile bile içiyoruz kaynak suyunn. Artık öldüriir mü. kaldınr mı bilemem" diye noktalıyor sözünü. Mahalle sakinlerinin de anlattıklan gibi bu alanda iki ayrı su kaynağı bulunuyor. Birisi "kaynagı belli olmayan" kaynak suyu, diğeri, yıkılan SEKA deposundan arta kalan Terkos borusu. Terkosdan damla damla su akıyor. Bu nedenle iple borunun girişine bağladıklan lastik hortumu boğuyorlar. Bekliyorlar, birikince bidona aktarıyorlar. Kaynağı belli olmayan su ise öyle akıp duruyor. Susuzluğun en dertlilerinden biri ve mahallenin kahvecisi Şükrii Kayaoğln, "tstemeye istemeye bu suyu kullanıyoruz. Bir tas suda evir çevir bardak yıkıyoruz. Gel de hasta olma ve hastahk yayma" diye anlatıyor sıkıntısını. Yaşlı bir teyze önce içten içten gülüyor, sonra utanıp arkasını dönüyor. Ayaklarına bulaşan garip camur ve açık san renkli suyun nelere yol açabileceği, aslında pek umurlarında da degil. ÎSKİ yetkilileri susuzluk konusunda uzun zamandır açıklamalar yapıyorlar, gerekçeleri teknik ve bilimsel olarak anlatıyorlar. Beyoğlu Belediye Başkanı Hüseyin Aslan, cumartesi günü aynı bölgeyi gezerek incelediğirü belirtiyor. Aslan, Sütlüceülerin kullandıkları suyla ilgili olarak, "Orada daha önceleri inşaatlar yıkılmıştı. Orada patlayan bir boru olması muhtemel. Suyun tahlilini yaplıracağız" diyor. Sütlücelilerin tüm bu yakınmalanna kfarşın tSKl Şebekeler Müdür Yardımcısı Barbaros Olcan, barajlardaki su seviyesinin yüzde 60'lann üstüne çıkmasından sonra kısıntının kaldırüabileceğini belirtiyor. Olcan, Haliç'in iki yakasma Terkos'tan su verildiğini de vurgulayarak, "Terkos'taki doluluk oranı şu anda yüzde 18. Aslında yüzde 80 eksiklik var. Tabii ki böyle olunca o bölge de rotasyona giriyor. Bir de bizim dışımızda elektrik kesilmesi gibi nedenlerle zaten kısıtlı olarak verdiğimiz suyu bir kaç gün üst üste veremediğimiz durumlar oluyor" dedi. Dalan aralıkta %ahneye' çıkıyor lç PoHtika Servisl tstanbul eski Buyükşehir Belediye Başkanı Bedrrttin Dalaa, arafak ayı başlannda, tstanbul dışında düzenlenecek toplantılara kaulaıak ülke sorunları ile ilgili görüşlerini açıklayacağını söyledi. Dalan, "Beoi ziyarcte geten arfaHİaşlanmıa daveti nzertoe İıtaabul dışına çtkacagım. Ha&a, Atattrkçü eizgide demokrasi üzerine göraşierimi akUracmğım. Arkadaştanm da bu dogrultcda çahşnularda bataımyoıtar. VU kenfa yaranna olan ba çabsaaiara, fiidrlerinıhi benimseycBİerin, sorunlann ç ö z ü a â için el eie vermeleri gerektitiai anlaOyoruz" diye konuştu. Dalan'ın kurması beklenen parti için tzmir'de çahsmalar yapan çoğu eski ANAP'îı yandasları, 1 aralıkta "genfaj ka&hmlı" bir topiantı yapacaklar. Kendılerini "tzmirB •erkez demokratlar" olarak adlandıran Karşıyaka eski Belediye Başkanı Nevzat ÇotaBO0a, Foça eski Belediye Başkanı Serdar Menia, eski belediye meclis üyelerinden AHaa Atamer ile Sancar Marafm, düzenlenecek toplantıda merkez demokrat hareket hakkında geniş açıklamalar yapacaklannı bildirdiler. Henuz ortada parti yokken, Bedrettin Dalan'ın talimatı üzerine görüşttJkleri ve birlikte hareket edeceklerini belirten kişilerin ad, soyad ve adresierini kaydeden bu ekip, 15 aralıkta Dalan'tn tzmir'e gelmesitün beklendiğmi kaydetti. NOTLAR SHP'de değişik tablo' CELAL BAŞLANGIÇ ANKARA İnönü, partinin üst düzey yöneticilerinden birini yanına çagırarak, "secinüi olağanüstü kuruluy" için "ne düşandüğünü" sordu. SHPTi yönetki, desteklediğini söyledi. Bunun ttzerine tnönü, "ya degişik bir tablo olnşarea" endişesıni dile getirdi. Inflnü'ye göre "degişik tablo", Baykalcüann kurultaya kendi listeleriyle gelip aynşmayı daha da hızlandırmaJarı olmalıydı. Çağırdığı yönetici, "Eğer bu düşttncedeyaeler zaten hepimizi hazirandaU knrultayda götuıüıier. Üç ay erkea olsa ne fark eder" yanıtını verdi. SHP'de bugün herkes "g«Çwdigiodz depremi, en az yıkınüyb nasıl albtınz" sorusunun yanıtını anyor. Sorunu "köcttk bir btifa"ya indirmek isteyenlerden "b« parti tnmüyle bitmiştir"e değin abartanlara kadar geniş bir yelpaze var. Bazı görüşler de söyle ifade ediliyor: "KnruÜayda Baykalalar kendi listeleriyle seçimi kazanacaktarveoulistedetııoaüolmayacak" veya "Örgütlerin görevden aiınaıavacagı, tnöaa'nüa oluşturscagı dengdi bir listeyle seçime gidiecegi konusanda verilecek güveneeyle kötüye gidiş bir ölçüde durdurulabilir." T0m bunlann gerçekleşebilmesi için öncelikle tnönü'nün bir karar vennesi gerekiyor. Ama Inönünün karar vermek için Baykal'ın dönusünü bekleyeceğı, partide yapılan değerlendirmeler arasında. Bu göriişü savunanlara göre İnönü'nün "seçimli o l a ğ a n ö s t ü konriuy" kararı almadan önce Baykal'dan "dengeli liste" konusunda güvence alması gerekiyor. Ancak karar geciktikçe de partideki dalgalanma giderek artıyor. SHP'de bir yandan dağılmayı önlemenin yollan aranırken diğer yandan da "Bu noktaya nasıl gettndi?" sorusu da kuliste hızla tırmanıyor. Partinin bir gend merkez yöneticisi, "dagılma noktasına geliş"i anlatırken öncelikle örgütle bugüne değin yakın ilişkinin olmamasıru gösteriyor. CumhurbaşkaaLğı seciminde yeterı kadar etkin tavır alınamaması, örgütlerin ve tabanın bu konuda tatmin edilememeani de ikinci önemli nokta olarak gösteriyor. Uçüncü önemli nokta da gerek parti meclisinde gerekse de MYK'da Baykalcılara karşı olanların verilen kararlarda hiçbir etkinliğinin olmaması. Partiden istifa eden Cüneyt Canver de aynı konudan yakınıyor. Camer istifadan sonra "öniimiize bir karar getiriyoriar. Yanhş olduğunu saatlerce anladyomz. Sanki duvara konuşuyoruz. Biz hiç konuşmamısız gibi, en kıiçttk bir degişiklige dabi gereksinim dnymadan 'kabul edenler, etmeyenler' diye eller kaikıp iniyor ve o karar kabul edüiyordu. MYK'da da durum farklı degil. Çoğu asker gibi" diyerek üst yönetimini ANAP grubuna benzetiyordu. "Hızü dagıbs"a en büyük neden olarak "parti içi demokrasi yollannın tfimüyle tıkanmış olması" gösteriliyordu. Sağlıklı bir yöntemin benimsenmemesi ve ustaca bir yöntemle dağıüşın durdurulmaması halinde parti meclisinde ve MYK'da da catlakhklar olabileceği, SHP kulisinde sıkça söz edilen bir gelişme olmaya başladı. Ancak ondan önce bir başka tehlike vardı SHP'nin önünde: 10 aralıkta toplanması kararlaştınlan küçük kurultay. Partinin bir genel merkez yöneticisi, "Aruk hiçbir anlamı kalmadı" diye değerlendiriyor küçük kurultayın toplanmasını. Birincisi, küçük kurultay, cumhurbaşkanlığj seçiminden önce toplanmah uygulanacak politika saptanmalı ve tabana da kabul ettirilmeliydi. tkincisi ise önemli bir kısmı atama örgütlerle yapılacak küçük kurultayın ne yararı olacaktı. Atananlar ve degışik baskılarla Baykalcılara yakın kişilerin seçildiği il örgütlerinden ne denli sağlıklı bir tepki gelebilirdi. Sağlıklı tepki verecekler de "acaba görevden aiınır mıyım" korkusuyla sessiz kalmayı yeğlemezler miydi? Böylesi bir dağüma varsa, yönetimde mutlaka hata var demekti. Bu konumdaki küçük kurultay delegelerinin uygulanan yanlış politikaları onaylaması, parti içindeki çatışmayı daha üst bir boyuta tırmandırmaz mıydı? İstifa eden Burhan Seyhanoğullan, Baykalcılann önce atadığı, sonra da seçtirdiği bir il başkanıydı. Buna karşın gözünü kırpmadan istifa etti ve şimdi beş binden fazla istifa dilekçesini Diyarbakırdan Ankara'ya gönderiyor. Bir MYK üyesi, son tabloyu "Katahya'dan büe istifa edecegiz diye telefon ediyorlar" diyerek değerlendiriyor. îstifası beklenen Kemal Anadol'un bu konuda görüştüğü örgüt yöneticikri ve belediye başkanlanndan olumlu tepkiler aldığı biliniyor. Partideki açmazlar giderek artıyor. Serinkanlı düşunenlerin endişesi ise şu: "SHP'de bkanan demokratik mücadele yollan partiyi dagılma asamasına getirdi. Ancak bunun sonucu Türkiye1 de demokratik gelişmenin yollan bkanacak." ; (Baştarafi 1. Sayfada) rıyle ilgili olarak gazetelerde çıkan haberlerin incelendiği, şimdilik herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığından soruşturma açılmasına gerek görülmediği bildirildi. Bu arada tzmir Cumhuriyet Basın Savcılığı'ndan yapılan açıklamada, DGM ve emniyet müdürlüğünden gelecek başvunı üzerine harekete geçilebileceği vurgulandı. Ancak bu konuda hiçbir başvurunun yapılmadığı belirtildi. lzmir Vali Yardımcısı Şeyda Balkan da, Gülen'in Hisar Camisi'nde verdiği vaaz için herhangi bir izin almaya gerek olmadığım belirtirken şunlan söyledi: "Camilerde verilen vaazlar için valilikten izin almaya gerek yok. Bu nedenle herhangi bir izin talebi olmadığından bu konuda bilgi soranlara 'Herhangi bir izin verilmesi söz konusu değil' dedim. Resmi din görevlisi olmayanlar da camilerde vaaz verebiliyorlar. Bu konu, Diyanet tşleri BaşkanlığıDI ilgUendiriyor. lzmir Müftilüğü'nden alınan bilgiler de bu dogrultuda. Ancak şunu da söyleyeyim, konu 2911 sayılı Topiantı, Gösteri ve Yüniyuşleri Kanununa aykın degil. Bu kanunu ilgilendiren bir durum yok." Fettullah'a inceleme ^ihatlerde bulunmuş. Bu, çok güzel bir olay" dedi. İzmir müftüsü: İzin verildi tzmir Müftüsü Rasim Aslan, Fettullah Gülen'in vaazıyla ilgili olarak gereken izni kendisinin verdiğini söyledi. Aslan, bu iznin Fettullah Gülen'in başvurusu üzerine gerçekleştiğinı vurgularken, "Kendisi bilindiği gibi tzmir'in eski merkez vaizidir. Şimdi fahri olarak vaizlik yapıyor. Emekli olan mnftüler, vaizler, istifa edenler, yani eskiden vaizlek yapmaya hak kazananlar sonradan vaaz edebilirler" dedi. tzmir Müftüsü Rasim Aslan sorulanmızı yanıtlarken, bundan önce gerek olmadığından, hiç kimsenin pazar günü vaaz vermediğini, diğer camilerde de yayımlanan konuşma için özel bir hat kurulmadığını, bağlantının önceden var olduğunu söyledi. Rasim Aslan daha sonra şu bilgileri verdi: "Fettullah Hoca, tzmir'en eski merkez vazidir. Uzun yıllar, tzmir'de vaizlik yapö. Bir süredir İstanbul'da fahri olarak vaizlik yapıyor. Aynı şekilde İzmir'de ucretsiz olarak vaaz vermek için bir yaoyla, İzmir Müftüsü olarak bana mnracaat etti. 'Şimdilik Hisar Camii'nde vaaz edebilirsiniz' diye müsaade ettiın. Diger camDere yapılan yayın konusuna gelince, hat özei olarak Fethullah Hoca için kurulmadı. Ramazanda, cumalarda, kandillerde*merkezden diğer yerlere yayın olur, 7080 camiye yayın yapılır. Fettullah Hoca'nın vaazım, sayısını tam bilmiyorum, ama 35 camiye verdik. Öbör sorunuza gelince, daha önceden müftulük vapanlar, vaizlik yapanlar, emekli oldukiannda ya da istifa ettiklerinde haklannda bir yasak olmadığı takdirde, bulunduklan bölgelerde mahalli müftüye müracaat eder, müftulük uygun görürse vaaz verirler." lzmir Müftüluğü yetkilileri de Gülen'in konuşmasının 17 camiye verilmesinin izinli olduğunu belirtirken, konuyla ilgili diğer sorulan yanıtlamadılar. Bu arada Fettullah Gülen'in vaazını izleyenler arasında bulunan lzmir A N A P tl Başkanı İsmail Katmerd, Hisar Camisi'ndeki konuşmadan önceden haberdar olmadığını vurgulayarak, "Ben geçerken kalabalığı göriince ugradun. Sonuna kadar kw) m f t < * ı m Bizim işimiz kalabalıklaria. Nerede kalabalık görürsek biz orada vanz. Çok büyük bir kalabalık vardı. Ben konuşmanın tamamını dinleyemedim, ama cuma günü Sultanahmet'te yapılan miüngin üzerinde dnrmuş. Dışandan kışkırtmalan i ı « p i » w n n n a için na Inızalı muhalefet (Baştarafi 1. Sayfada) güvensizlik için imza toplamayı düşündükleri, bu amaçla Hasan Celal Güzel yanlısı MKYK üyelerinin de desteğini almaya çalıştıklan belirtildi. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmazın yarın MKYK'daki arkadaşlanyla görüşeceği öğrenildi. Yılmaz'ın yakıntnda yer alan liberal eğilimdeki ANAP'lılar, "partiye yeni bir vitrin" oluşturulması gerektiğini belirterek, Demirtaş'ın "mnhafazakâriann izinde" hareket edeceğini, bunun da öne alınması düşünülen 3. olağan kongreden "başansız" çıkma anlamına geleceğini ifade ediyorlar. Liberaller, ANAP vitrininin partiye oy veren taban ile uyumlu hale getirilmesi için Orhan Demirtaş'ın teşkilat başkanlığı görevinden ayrılması gerektiğini soylüyorlar. Bazı liberal ANAP'ülann Demirtaş'a karşı Güzel yanlısı ANAP'hlara işbirliği önerisini de götürdükleri öğrenildi. Olağanüstü kongrede genel başkanhğa aday olan Güzel'i destekleyen MKYK üyelerinin liberallerin işbirliği önerisine tepkileri, "Önce siz girişimde bulunun, biz sizi destekleyelim" şeklinde oldu. Güzel'i destekleyen MKYK üyelerinden Eyüp Aşık, sorunu değerlendirirken, başkanhk divanında değişiklik gerektiğini, ancak bu yönde ilk girişimi kendilerinin başlatmayacağını söyledi. Aşık, "Biz açık poliüka izliyoruz. Teşkilat başkanlığında değişiklik isteniyorsa, MKYK'da güvensizlik önergesine ilk imzayı Mesnt Yılmaz atmalıdır. Onlar önce imzalannı versinler, sonra biz de destekleriz" dedi. (Baştarafi 2. Sayfada) 141, 142 ve 163'••m leri tartışmasızdır. Ne var ki bu maddelerin uygulamaya dönük yonımlanmalarında, kriz evrelerinde ortaya çıkan hemen hepsi köksüz, bilim dışı kaba kuram denemelerinin, beğenilerinin etkili olduğu bilinmelidir. Kısacası, bu maddeleri bu denli çekilmez kılan, içeriklerinden çok, siyasal iktidara, 'konjonktüre* göre daralan veya genişleyen yargısal uygulamalar ve onlara dayalı sözüm ona yargısal inançlar olmuştur. Yargıda ve uygulamada bu denli kötü kullanıma açık bu hükümlerin, kanunsuz suç ve ceza olmaz temel ilkesinin yadsınmasına bile yol açan örnekler vermesi karşısında tümüyle kaldırılmaları, yeni ihtilaflara yol açacak sözüm ona iyileştinnelerden vazgeçilmesi en doğrusudur. 141, 142'inin yürürlükten kaldırümasımn mevzuat boşluğu yaratacağı savına kaclma olanağı yoktur: Bu maddeler kaldınldığında, TCKtnın bu maddelerde yasaklanan ve sorunlara yol açan eylemleri, ceza hukuku tekniği açısından daha başarılı bir şekilde düzenleyen örneğin, 125, 131, 168 ve 169, özellikle 146'ncı maddelerde yer alan hükümler, ortaya çıkacağı ileri sürülen boşluğu dolduracak ve ceza uygulaması ve yargısı kammca daha sağlıklı bir nitelik kazanacaktır. 2 141 ve 142. maddelerin ilgası için önce anayasada değişiklik yapılması gerektiği göruşüne katılma olanağı yoktur. 1982 Anayasası'nın bilinen hükümlerine getirilen eklemeler ile 141 ve 142 bir bakıma anayasallaştırılnuş ve sureta bir dokunulmazlık getirilmek istenmiştir. Bu yanlış bir anlayış ve uygulama idi. Ceza yasasından bu hükümler çıkartıldığında, normlar hiverarşisine yanlış yorum getirerek, bunlann yerine anayasa kurallannı uygulamak gibi bir garipliği uygulamada savunmak, ileri sürmek pek kolay olmayacaktır. 3 163'e gelince: Türkiye, Anadolu Devrimi ile teok'ratik/monarşik siyasal iktidar modelini terk edip demokrasi deneyimleri ile de bunu önce milli egemenlik sonra da milli irade bazmda geliştirmek, halka dayalı gerçek demokrasiye ulaşmak çabalarını sürdürmüş ise de uygulamada görülen, demokrasi kisvesi altında dinsel temelli siyasal iktidar, devlet arayışlanna da engel olunamadığıdır. Açıkçası bugün Türkiye'de dinsel kaynaklı, nitelikli bir siyasal iktidar, devlet tam ve kâmil anlamıyla mevcut değil ise de ona doğru belirgin ve giderek yoğunluğu artan bir gidişin varhğı yadsınamaz. Büyük çoğunluğun dinsel inançlannı okşayarak siyasal iktidar olma ve iktidar yerini koruma, olağan bir marifet sayılmaktadır. Bu, bir karşı devrimdir ve bugün bu karşı devrimin gürbüzleştiği görülmektedir: Eğitimdeki dinsellik, imam hatip okullarının ve mezunlarının sayılanmn giderek artması, kontrolsüz Kuran kurslan, Diyanet lşleri örgütünün akıl almaz büyümesi ve ekonomik, ' kültürel içerikli projelere el atması, başta Milli Egitim ve Içişleri Bakanhğı olmak üzere, idarede görülen kadrolaşma, tesettür ve tslam bankacılığı, karşı devrimin başarı adacıklarıdır; bunlara 'basit bir fular takma' olarak nitelenemeyecek olan türban olayını da eklersek, kendi tarikatları ile trah'dan devrim ithalini sureta önleyen dinsel akımlanmmn gücü ve önemi anlaşılabilir. Karşı devrimde iş, bu adacıklann birleştirilmesine kalmış görünmektedir ve bütün bunlar 163 var iken olmuştur. Kalkarsa daha neler olabileceğini düşünmeliyiz.