25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/16 20 KASIM J981 Sınıf geçme yönetmeligi ANKARA (AA) Ortaokullar ile lise ve dengi okul öğrencilerine eğitici çalışmaiardaki faaliyetleri, ders hazırlıklan, ders içindeki etkinlikleri ve dersle ilgili alıştırma çalışmalarından her biri değerlendirilerek sözlü notu verilecek. MilJi Eğitim BakanuğVna bağİJ ortaokutlar ile lise ve dengi okullann sınjf geçme ve smav yönetmeliğınin baa maddeleri değiştirildi. Yönetmeliğin 15. ve 23. maddelerinde yapılan değişiklik dünkü, Resmi Gazete'de yayımlanarak, yürürlüğe girdi. Aynca yönetmeliğe, "öğrenrinin eğitim ve öğretimle ilgili ders içi ve ders dışı faaliyetlerinden her birinin, uygun ölçme araçlan ile değerlendirilmesi esastır" hükmü de eklendi. OSYS başvurusunda son gün ANKARA (AA)öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı için 6 kasım pazartesi günü başlayan başvurular bugün sona erecek. Birinci basamak suıavı (ÖSS) 15 Nisan 1990, ikinci basamak sınavı 24 Haziran 1990tarihindeyapılacak. Birinci basarcak sınavı (OSS) 4 yeni ilin katılmasıyla 71 ü ve Leflcoşa'da gerçekleştirilecek. İkinci basamak sınavnun (ÖYS) yapıiacağı merkezlerin sayısı da 41'e yükseldi. Öğrenci secme sınavmda (ÖSS) bu yıl ilk kez yabancı dil testi uygulanmayacak. ÖS YM'den alınan bilgiye göre geçen yıllarda birinci basamak sınavında uygulanan yabancı dil testi, amacına hizmet etmediği düşüncesiyle kaldırıldı. Geçen yıl olduğu gibi 1990ÖSS1 de de 105 ve daha fazla puan alanlar başanlı sayılacaklar ve ÖYS'ye girmeye hak kazanacaklar. F ' Î I I « » T " İ T I firvı/ıı Giineydogu Asya ülkelerinden TayM. U 1 C I 1 1 1 Ş U V U | a n d d a i üretimde önemli bir rolü olan fUier, çalışmakfan artan zamanlannda da ulusal turizme hizmet ediyoriar. Üikenin kuzeydogu kesimlerinde her vıl düzenJenen ve turistlerden de büyük ilgi gören şenltklere, filler, luristleri şaşırtacak numaraJarla kanlıyorlar. Gösleri sırasında filler, orraan içindeki çalışmalanndan da örnekler veriyorlar. (Fotoğraf: Reuter) Islık çalan Polonyalı rim en b i r i , o l a r a k k g b n I ^j. ri Leciı VValesa, ABD'ye yapüğı gezi sırasında, Amerikalılardan büyük ilgi gördii. Gezinin Chicago duragında. kentin yöneticileri (arafından agırlanan VValesa, kendisine artnağan edilen Chicago Bears futbol takjmının montunu sırtına geçirdi ve sevincini, tızun bir ıslıkla göslerdi. (Folograf: AP) len Sovyet dansçı Rudolpb Noreyev, 28 yıllık bir aradan sonre ilk kez Sovyet topraklannda dans ediyor. 1961 yılında ABD'ye iltica eden Nureyev, Sovyetler Birliği'nde dans edebilmek için tam 28 yıl beklernek zorunda kaldı. Leningrad'daki ünlii Kirov Tiyatrosu'nda sahneye çıkan Nureyev, izleyicileriyle yıllann özlemini giderdi. (Fotoğraf: AP) Banş Tehdidi! (Baştarafı 1. Sayfada) bu 'tehdit' artık kayboluyor. Onun için Reforger, muhtemelen Avrupa'da yapılan son savaş oyunu olacak. ABD ve müttefikleri yeni ve çok farklı bir tehditie uğraşmak durumundalar. Bunun adı, banştır." • Bundan sonra tehdit nerelerden gelebilir? The Wall Street Journal'ın yazısında bu sorunun da yanıtı irdeleniyor. 1960'lar ve 1970'lerin başlannda Amerikan askeri politikalarının biçimlenmesindeki katkısı bilinen, ünlü stratejist Albert VVohlstetter'e göre, bundan sonra "tehdit" özellikle iki bölgeden kaynaklanabilır: Birincisi Sovyetler'in güneyindeki istikrarsızlıktan; ikincisi de ABO'nin ithal petrole bağımlılığının yeniden ortaya çıkacağı 1990'larda Basra Körfezi bölgesinden... Yazıda, Amerikan Ordusu Kurmay Başkanı General Carl Vuono'nun birgrup gazeteciye geçenlerde söyledikleri de yer alıyor. Gelecokte Amerikan silahlı gücünün Üçüncü Dünya'daki sıcak noktalarda harekât yapabilecek şekilde çok yönlü olarak eğitilmesi gerektiğine işaret etmış Amerikalı general. Pentagon'un strateji kanadına yakınlığıyla tanınan VVohlstetter'in görüşleriyle Amerikan Ordusu Kurmay Başkanının söyledıklerinin, ülkemiz açısından anlamını vurgulamaya herhalde gerek yok. Avrupa, tehdit alanı olmaktan çıkarken, Türkjye'nin bitişik butunduğu bölgenin bıçak sırtında olmaya devam edeceği anlaşılıyor. Kafkaslar'da milliyetçi kaynaşmalar... üürcistan... Azerbaycan... Ermenistan... Körfez ve petrol... Sonra, Kürt sorununun Batı platformlarında canlı tutuluyor olması; Paris'ten VVashington'a, ABD Kongresi'ne dek getirilmesi... Yine Kongre'de Ermeni konusunun mıncıklanması... Bütün bunlar, Türkiye'nin de yeni tehdit değerlendirmelerini, ulusal güvenlik politikalarını gözden geçirmesi gereğini ortaya koymuyor mu? Hiç kuşkusuz öyle. Dünya, blok içi disiplinin olağanüstü gevşeyeceği bir döneme giriyor. Uluslararası polilika sahnesinde ideolojik karşıtlıkların en aza inmesi bekleniyor. Savaş sonrasının VVashington ve Moskova'da oluşan iki kutuplu dünyasından, çok kutuplu yeni bir dünyanın doğuşuna tanık oluyoruz. Batı Avrupa, Japonya ve Pasifik Havzası, Çin ve belki gelecekte Hindistan, ABD ve Sovyetler'in yanında yeni çekim merkezleri, yeni kutuplar olarak görülüyor. Nasıl bir Avrupa ve dünya düzeni? Amerikan ve Sovyet liderleri Bush ve Gorbaçov'un önümüzdeki ay Malta'da yapacakları doruk toplanttsı öncesinde siyasal odaklar sürekli bu soruyu tartışıyor. Özellikle Başkan Bush bu açıdan sıkıştınlmakta. Kendisine yapılan uyarı şu: Malta'da Gorbaçov, NATO ve Varşova paktlarının lağvedilmesini önerebilir; buna karşı hazırlıklı mısın? Berlin Duvan da yıkıkjı artık; ABD Başkan ı olarak nasıl bir Avrupa ve dünya düzeni öngördüğünü açıklamalısın! Amerikan Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi Başkanlığmı yapan ünlü Senatör Sam Nun, Başkan Bush'un dikkatini şöyle çekiyor: "Malta'da Gorbaçov, birkaç yıliçinde Avrupa ülkelerindeki tum yabancı askerlerin çekilmesini önerirse, biz ve müttefiklerimizin tepkisi ne olacak? Bunu bir an önce düşünmeye başlamamız g&rekiyor." • Bizim de çok ciddi düşünmeye ihtiyacımız var. Çünkü NATO, eski NATO değil artık. Avrupa, eski Avrupa değil. Avrupa Topluluğu ne yapacağını biraz şasırmış durumda. AT'nirt gündeminde Türkiye'nin yeri geriliyor. Batı, eski Batı olmayacak. ister istemez bütün bunların içinde Türkiye'nin de yeri, bugünkü gibi olmayacak, değişecek. Bu değişimi tüm boyutlarıyla düşünebilmek, planlayabilmek... Türkiye'nin gündemindeki yasamsal konu şimdi budur. Bıı doğa bizim (Baftarafi 1. Sayfada) nı yakalamış diğer ellerinde küçük pankartlar taşıyorlardı. Hayır dedikieri konu, dumanı, karayı ve çirkinliği çağrıştınyordu. Çocuklar ise gülen yüzleriyle bütün bunlann tersini çağrıştırıyorlardı. Buna karşın birçok çocuk Belediyt Alanı'nı kuşatıp kendilerine suçlu gibi bakan polislerin üst aramasına bir anlam veremiyor, anne ve babalanna soruyorlardı: "Bu amca bizi niçİD aradı?" Polis kordonu arasından Belediye Alanı'na girenler arasında çok değişik kuruluşlann pankartlan göze çarpıyordu. Belediye Alanı'na kurulan sandıkiarda SHP'liler, Yeşiller Partisi ve SP Uyeleri, PetroMş üyesi işçiler, lzmir gönüllüleri, çevre koruyucular, balıkçılar, çiftçiler, yani toplumun her kesiminden yurttaşlar yeşil referandumda oy kullanıyordu. Buradaki yurttaşlar kullandıkları oylann ardından "Termik santral istemiyoruz" dediler. Son Özal hükümeti kararıyla yapılması planlanan termik santrala karşı tepkilerini dile getiren yurttaşlar, Belediye Alanı'ndan oluşturdukları büyük bir kortejle tskele Meydanı'na geldiler. "Aydınlanmak için kararmak niye?.. Biz aslında termik santrala karşıyız... Termik santralı degil, doganın yaşamasını istiyoruz... Güneşi kapatmayın, doga temiz kalsın... Dinleyin bu millen', sustur şu illeti... Yurttas isek işte söz hakkımu... Doga luyıcısı sanlral istemiyoruz... Aldığımız nefes öiümnmüze neden olmasın... Ekmegimizi kestiniz, havamıa kesemeyeceksiniz... Aliağa'ya termik santral yaptırmayacagız...'' gibi değişik pankartları taşıyan yurttaşlar, miting alanında şu sloganlan attılar: "Hep birlikte el ele saglıklı bir çevreye... Tarlamızı, topragımm, a^ımızı. ekmegimizi yutacak santrala hayır... 30 yıl ömiirlü santral için 30 asırlık dogayı katletmeyelim... Havamızın, suyumuzun, topragımızın uluslararası tekellere peşkeş çekilmesine hayır... Dogadaki soykınma hayır... Ülkemizi, insanlanmızı, dogamızı, taribJmizi karartmayalım... Yeni bir Yatagan istemiyoruz..." Raif Ertem'in sunuculuğunu yaptığı mitinge Bakırçay Belediyeler Birliği'nin tüm başkanlan, Çanakkale, Yatağan ve Gökova termik santralının bulunduğu Ören yöresinin belediye başkanlan, SHP'li milletvekiHerinden Kemal Anadol, Tofan Doğu, Turhan Beyazıt, Veli Aksoy, Ahmet Ersin, Guneş Gürseler de katıldı. Yatağan Belediye Başkanı Sadi Özcan, termik santralın yarattığı sorunlarla iç içe yaşayan bir yörenin belediye başkanı olarak yaptığı konuşmada, "Aliaga. Yatağan gibi olmastn. Bunun için buraya geldim" dedi. Gökova termik santralının kurulduğu ören bölgesinin Belediye Başkanı Kaznn Tiıran da, "Dünyamn cenneti Gökova'yı gözden çıkarttılar, şimdi sıra Aiiaga'da mı?" diye konuştu. Miting için İstanbul'dan gelen sanatçı Iİhan trem de yaptığı konuşmada, mitingin coşkulu ve büyük geçtiğini vurgulayarak şunlan söyledi: "Burada en önemli sey, balkın tepki vermesi. tnsanlar kendi sorunlannı ilgilendirea konulards tepki gösterdikçe, yapılan saygısız lıklar önlenecektir. Buraya santral yaptıranlann kendilerine ve insanlara saygısı olmadığından onlan ancak böyle tepkiler önleyebilir." Mitingde diğer konuşmacılardan önce SHP Genel Başkanı Erdal tnönü'den gelen mesaj okun HABERLEREV DEVAMI Anahtar GüzePde seçimini değerlendi lerinden Alpaslan Pehlivanlı da lis Başkanlığı (Baftomfı l. Sayfada) dem'i secürerek, "moral bulac«|ı" belirtiliyor. ANAP, olağanüstü genel kunıldan sonra Meclis Başkanlığı seçimi için bir sınav daha verecek. Olağanüstü kongrede milletvekilleri sandığından Hasan Celal Güzel'e çıkan 103 oyun Meclis Başkanlığı seçimi sırasında aynı kişiye verilmesi ve muhalefetin de aynı adayı desteklemesi olasılığı Çankaya'da yapılan hesaplan tehlikeye soktu. Meclis Başkanlığı seçimi için partiler grup kararı aiamıyorlar. Bu nedenle gerek SHP gerek DYP tavırlarını açıkça belirtememelerine karşın oylarını Erdem'den yana kullanacaklan belirtiliyor. SHP Grup Başkanvekili Hikmet Çetin bağlayıcı karar alamaya'Caklannı anımsatarak, "Arkadaşlar kendi değerlendirmeleri doğrultusunda oy kullanacaklar" dedi. . Hasan Celal Güzel ise bugün bir toplantı yaparak hem olağanüstü genel kurulu hem de Mecreceklerini söyledi. Güzel, "Ortak bir tavır belirleyecegız. Tek başıma bareket etmeyeceğim için şu anda desteklenecek aday konusunda herhangi bir şey söyleyemem" dedi. Güzel, "toplanlıyı kaç milletvekUiyle yapacaksınız" sorusuna. "Belli değil. Bizimle bırlikte hareket eden tüm arkadaşlann kablması gerekmez" karşılığını verdi. " & dem'i destekleyerek kongre sonrası moral bulacagınız söyleniyor doğnı mu?" sorusu üzerine Güzel, 'Sizden bir şey saklıyor degilim. Karan arkadaşlarla vereceğiz" dedi. Güzel 'i destekleyen milletvekil ortak karar sonucu oy vereceklerini söyledi. Meclis Başkanlığı'na adaylık süresi dün gece 24.00'te sona erdi. Erdem ve Emiroğlu'nun aday olarak katılacağı seçimin ilk turu yarın yapılacak. Anayasaya göre bu iki turda başkan seçilebilmesi için adaylardan birinin 300'ün üzerinde oy alması gerekiyor. İlk iki turda seçün sonuçlanmazsa çarşamba günü üçüncü tur oylama yapılacak. Bu turda salt çoğunluk yani 226 oy aranacak. Yine sonuç alınamaması dururnunda iki aday arasında dördüncü ve sonoylarna yapılacak. Bu kez en çok oy alan aday, başkan olacak. Fettullah Hoca'nın vaazmı binlerce kîşi izledi İstanbul Haber Servisi Nurcular içinde "Fettullahçılar" grubunun lideri olan Fettullah Hoca (Gülen) dun Süleymaniye Camii'nde buyük bir kaiabalığın katıldığ öğle namazı öncesi "tslamda Biriik" konulu vaaz verdi. Vaazında, kendisini dinlemek üzere Anadolu'nun çeşitli illerinden gelen kalabalık yurttas topluluğuna seslenen Fettullah Hoca, lslam'da biriik çağnsında buluııdu. İstanbul Üniversitesi Haber Ajansı'nın haberine göre, aslı Erzurumlu olan Fettullah Hoca, İstanbul'a Eminönü Müftülüğü'nün davetlisi olarak geldi. Süleymaniye Camii vaizlerinden Fevzi Kaya, Eminönü Müftülüğü'nün, Fettullah Hoca'nın vaazını kendilerine bir yazı ile bir ay öne bildirdiğini kaydetti. Fettullah Hocanın vaazmı binlerce kişi izledi. Diyanet içinde resmi bir görevi olmayan Fettullah Hoca'nın, Süleymaniye'de gövde gösterisine dönüşen vaazı ile ilgili olarak, yetkililer, müftülüklerin. resmi görevi olmasa da fahri olarak görev yapan hocalara vaaz verdirebileceklerini belirtiyorlar. (Baştarafı 1. Sayfada) gürlüğün bir toplumda alışkanlık haline gelmesi için bunlann uygulanmasına evden, okuldan başlanması gerektiğini, iş yaşamında da bu ilkelerin uygulanması gerektiğini söyledi. Ecevit despot bir babanın yanında yetişen çocuklann da buyüdüklerinde ya despot ya da despotizme boyun eğen kişi olacaklarını vurgulayarak, "Böyk yıırttaşlardan oluşan toplumlarda da demokrasi >aşayamaz" dedi. Despotizmin "devlet baba imajını dogurduğuna" dikkat çeken Ecevit, "tnsanlar umut bagladıkları herhangi birinin etegine ya da yakasına yapışıp', 'kurtar bizi baba', derler. Devlet baba ya da sivil babadan umut kesilince de bu kez asker babalar çagnlır" diye konuştu. Ecevit konuşmasında seçkinci Türk aydınlarını uzun uzun eleştirerek şunları söyledi: "Seçkinci aydııüardan, bası sıkışınca sık sık askere çağn yapıldıgı halde, halktan ve köylnden askere çağn yapılmadı. Bizde askercilik gelenegi var. HâJâ 'ordu milletiz', diyenler, askercil demokrasi, diye kilap yayımlayaniar var. Çok şükür ufukta askeri miidabüle görünmiiyor. " Ecevit daha sonra izleyicilerin soruiannı yarutladı. Bir izleyicinin eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Aydınlar Dilekçesi uzerine "Vahdettin de aydındı" dediğini anımsatması uzerine Ecevit, "Kendine göre bir düşünce sistemi varsa Vahdettin de aydın olabilir. Bizde solcu ajdınların saplantısı var, sagcı insan aydın olamaz diye. O zaman Ezra Pouud'a, T.S. Eliot'a sağcı diye aydın deraeyeeek miyiz? Sagcının da solcunun da aydını var. Bunlar birbirlerine tahammül etmeyi ögrendikleri kadar aydındırlar" dedi. Bir başka soru üzerine "küçü Ecevît: Muhalefet lafla gii büyüten panayır aynalanna benzeyeD bir seçün sistemi" ile bugünlere gelindiğini söyleyen Ecevit, bu sistemın Turgut Özai'ı cumhurbaşkanlığına götüreceğinin çok önceden belli olduğunu söyledi. Ecevit 141, 142 ve 163. maddelerin kaidınlması konusundaki soruya da şu yanıtı verdi: "Bu ttir maddelere demokratik ülkrlerin anayasalarında rastianmaz. Artık bütün sınıriara rağmen tabular yıkıldı. Uygulamada ne 141, ne 142 ne de 163. madde işliyor. Kimseye bir şey yapamıyorlar. Çünkü çok yaygınlaşn, insanlar 'komünistim, dinciyim' diyebiliyor. Birkaç ortaokul ögrencis/ne musallat oluyoriar, onlardan acısını çıkarıyorlar. TBKP genel başkanı ile genel sekreteri 17 aydır tutuklu. ama Haydar Kutlunnn yazılan dergilerde çıkıyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Adam fikirlerini değiştirmiş, yazıiannda anlatıyor. Arök proletarya diktatörlügü falan kalmamış. Ama mabkemede bunları savunmaya zorlanıyor." ADANA (Cumhuriyct Güney flleri Bürosu) "Sosyal Deraokrasinin Sorunları ve Çözüm Yollan" konulu panelde, 7 milletvekilinin Paris'teki Kün konferansına katıldıkları gerekçesiyle SHP'den ihracı ve SHP merkez yönetiminin politikalan tartışıldı. Sosyal Demokrat Etergi Adana TemsilciliğTnde dün düzenlenen panelde söz aian SHP İstanbul ll Başkanı Ercan Karakaş, Türkiye1 nin en büyük partisi durumundaki SHP'nin yeni yaklaşımlar ve çözüraler uretmekten uzak, olduğunu belirterek, "SHP'ye sol niteligi ve emek yanı ihmal edilmeyecek biçimde yeni bir vapı kazandırmak gerekiyor" dedi. Karakaş, 7 miiletvekilinin ihracını kaygı verici bulduğunu belirterek, "Disiplin işlemi, konuşmayan insanlara uygulanmaz. Bugün yaşananlar, 12 Eylül çerçevesinin aşılamadıgının göstergesidir" diye konuştu. SHP Parti Meclisi üyesi Ertuğrul Günay, izleyicilerin sık sık "Siz de istifa edin", "Baykal istifa" şeklinde sloganlar atması üzerine, konuşmasına, "tnanın bu konuşmacılar da en az sizler kadar öfİeli" diye başladı. 7lerin ihracı ile sanki partinın iktidara gidişinin engellenmek istendiğini söyleyen Günay, SHP merkez yöneticilerinin TÜSlAD'a giderek, "ANAP'ın beceremediğini biz daha iyi yapanz" demek gafletine düştüğünü öne sürdü. İzleyicilerin, SHP merkez yöneticileri için "Ezecegiz onlan" diye bağırmaları üzerine Günay, "Hayır, ulandıraAgii, yalnız bırakacağız. Kafalarını degişlireceğiz. 12 Eylül'un yısa ile yapmak istedigi depolitizasyonu SHP merkez yönetimi yapıyor, kitleleri bu tür ihraçlarla sogutuyorlar. Araa bu parti bizim " diye konuştu. Konuşmacı oldukları halde SHP İstanbul Milletvekili Abdullah Bastürk ıle partiden ihraç edilen 7'lerden Ahmet Türk'ün katılmadığı panelde, yerel seçimler sırasında Adana ilçe adaylarınm atanmalanndan yana olduğu için parti teşkilatlaruıca protesto edilen SHP Adana Milletvekili Cüneyt Canver ise konuşmasına partililerden özür dileyerek başladı. 7'lerin partiden ihracı üzerinde duran Canver, "Burada anlıyorum ki 71erin ihracı önceden düşüniildü. thraç edilen Kürt meselesidir. Ama ilginç olan Evüp Aşık'ın laik Tıirkiye'de, 'Nakşibendiyim' demesi ve Mustafa Taşar'ın, Ağcai nın cinayet ortagı ile toplantıya katılmasından sonra tek sesin çıkarılmamasıdır" dedi. SHP Parti Meclisi üyesi Aydın Güven Giirkan da 7 miiletvekilinin ihracıru, "12 Eylül'den sonraki en vahim ve en aamasız karar" olarak niteledi. SHP yöneticilerinin 7'leri ihraç etmekle savunduğunun tersine, ulusal birliği zedeledi|ini savunan Gürkan, şöyle konuştu: "thraç karan bu 7 arkadaşa kurulmuş bir tuzaktır. Bu karar yalnızca partinin birliğine, bütünlüğüne değil, ulkenin birliğine ve biiMinlUğiine karşı alınmış son derece bain bir karardır. Bu, birliğin dinamitlenmesine yöneliktir." "Adalet ve özgüriük için iki yol var" diyen Aydın Güven Gürkan, "Ya kaba kuvvet kullanacağız ya da demokrasi içinde kiilelerin örgütlü gücünii harekete geçirerek başaracağız. 5 yıldır nutuk atıyorsunuz diyenler var. Evet, bu demokrasi yofu öylesine yıprabldı ki bu yüce davadan söz etraek kandınlma duygusu veriyor" diye konuştu. NOTLAR 'Kürt' tartışması Gitmek m'u Kalmak mı? CELAL BAŞLANGIÇ .ADANA Anadoiu'daki bütün sinema salonları gibi eski ve bakımsızdı. Zayıf bir ışığın altındaki masaya Türk bayrağıyla Atatürk büstü konmuştu. Salondaki ve balkondaki kalabalık dışanya taşıyordu. tçeride insandan ve sigara dumanından göz gözü görmez . olmuştu. Ayakta duracak yer biie kalmayan salondaki insanlann ilk baicışta görünen bir tek ortak özeliikieri vardı: Tüntü de kızgındı. SHP parti meclisi uyeleri AydiD Güven Gürkan, Cüneyt Canver, Ertugral Günay ve tstanbul tl Başkanı Ercan Karakaş, kaiabalığın arasındaki Uç tahta masanın arkasında oturuyorlardı. Paneli yöneten Fehroi Kaya söz verdikçe, mikrofonu eline alan konuşmacılara, saloııda bulunanlar gırtlaklannı yırtarcasına "Neden hâlâ istifa etmivorsunoz, ne duruyorsunuz?" diye bağırıyorlardı. Aslında panelin adı "Tıirkiye'de Sosyal Demokrasinin Sonınlan ve Çözüm Yollan"ydı. Sosyal Demokrat Dergisi'nin düzenlediği panelin konusu bir anda ihraç edilen yedi milletvekiline, SHP'nin Kürt sorununa bakışına ve partide kaluup kaJınmaması gerektiğine kaymıştı. Saîonda konuk olarak bulunan Bingöl Milletvekili tlhami Bfnici'mn de, "Ben Kürtam. Bu sözü soyledim diye tnönü'niin partiden ihraç edecek gücü varsa, etsin" dediği panelin konuşmacılan Gürkan, Canver, Günay ve Karakaş, izleyicilerin, "Dana ne dnruyoreunuz, istifa edin" diye gösterdiğı tepküere benzer yanıtlar veriyoriardı: "Biz hiçbir zaaaıı bu çulu ucoza bıraJup gidecek degiltz", "Büyük bir mücadeleyle bugüne getirdigimiz partiyi kimseye bırakjp gitmeye niyetimiz yok", "Parti içi demokrasi böyle katledildigi sürece hiçbir yere aday olmayı düşünmüyonım. Ama mücadeleyi sünJurecegim." Dünkü panel bir şeyi ortaya çıkarmıştı. Parti tabanının konuşmaya, dirdemeye ve tartışmaya gereksim'mi vardı. Ancak bu konuda parti içinde bir doyuraa ulaşamıyordu. Salondaki canlılık, insanlann bu gereksinimleri başka alanlarda karşılamaya yöneldiğinin göstergesiydi ve bu da SHP Genel Merkezi açısından "ycrine getirilmeyen bir görev"in dışavurumuydu. Panelin oraya çtkardığı ikinci unsur ise yedi miiletvekilinin ihraç ediimesnün tabanda özeflikle Doğu kökenli yurttaşlara "dışlanmışlık" duygusu vcrmesiydi. Konuşmalarda ihraç edilen milletvekillerinin adlan geçtikçe, salon alkıştan yıkılıyordu. Salonda bulunanlar Canver1 in, "Aslında ibraç edilen yedi milletvekili degil, Kürı sorunudur" saptamasına gönülden katılıyorlardı. Gürkan'm, bundan sonraki gelişmelere ilişkin, "Ülkenin biriik ve bütünlügünü koruyarak, ama demokratik hak ve özgüriüklerden ödnn vermeden Kürt somnunun çöziimü" önerisi, gelecek günlerde çok tartışılacağa benziyordu. Ancak son dönemde izlenen poiitikaların ardından, bir de SHP'den "yedilerin itoaa", partiyi harekeüi ve güç sorunlann labirentine getirmişti. Parti içi?>de önemli bir kesim "gitmek mi zor, kalmak mı zor"un yol aynmına gelmiş gibiydi. du. tnönü mesajında, "Aliaga ve bütün yöre halkının dogayı, karasıyla deniziyle konımak için düzenlediğiniz toplanüja candan başanlar diliyorum. L'lkemize yeni enerji kaynaklan saglarken bütün canlilano bayatını kısaitmamalıyız, tanra üninlerini düşünmeliyiz, doganın eşsiz güzelliklerini tahrip etmenıeliyiz " dedi. İnönü'nün mesajının ardından mitingi düzenleyen Bakırçay Belediyeler Birliği adına Menemen Belediye Başkanı Kadir Yıldınm bir konuşma yaptı. Yıldınm konuşmasında, termik santral yapımını kesinlikle önleyeceklerini vurguladı. Daha sonra konuşan Şevki Ava adındaki balıkçı yurttas da santralın balıkçılığı öldüreceğini söylerken, "Aç açık kalmak istemiyoruz" diye konuştu. Diğer konuşmacılardan Teoman Alptürk, Güneş Gürseler, Tufan Doğu, Veli Aksoy, Yeşiller Partisi'nden Senih Özay ve Jzmir Anakent Belediye Başkanı Yüksel Çakmur da santral yapımına karşı olduklannı vurgularken mücadelenin bitmeyeceğim, düzenlenen mitingle halkın tepkisinin ortaya çıktığını belirttiler. Daha sonra katılımcılar termik santralın yapılacagı alana ağaç diktiler. Alana Mustafa Kemal Atatürk Ağaçlandırma Sahası adı verildi. IZMIR'den HİKMET ÇETİNKAYA (Baftarafı l. Sayfada) Güneş Gürseler, Ahmet Ersin, daş oluyor. Onun yerine güzel bir Turan Beyazıt, Belediye Başkanmüzik görüntüyü daha da çarpı lan Hakkı Ülkü, Osman Ozgücı hale getiriyor toplantı alanla ven, Nihat Dirim, Kadir Yıldınm, rında. Aliaga Belediye Başkanı sanatçı İlhan İrem yürüyorlardı. Hakkı Ülku, iyi bir düzenleme Kortej, "Santrala hayır" diyerek yapmıştı. Anons yapan genç kız İskele Alanı'na iniyordu. Anakent Türkçeyi de biraz bilse, düzenle Belediye Başkanı Yüksel Çakme komitesi tam not alacaktı. mur da bir kamyon ağaç fidanıyla Ama olsun, ilk kez "çevre alana giriyordu tam bu sırada. mitingi" düzenleniyordu ve bu Sunucu Raif Ertem, İstanbul1 kadar kusur "kadı kızında da" dan koşup gelmişti. Cumhuriyet bulunurdu. Dergi'de "av sohbetleriyte" tanıFoça, Menemen, Bergama, nan Raif Ertem, ne de olsa ŞakKarşıyaka, Çandarlı ve diğer yö ranlıydı ve böyle bir günde mutrelerden geten topluluklar ellerin lak bulunmak zorundaydı. Yeşiller Partisi İl Başkaoı Sade pankartlarla belediye binasının önüne gelirlerken yolda po vaş Emek, bir gece önceden gellisler tarafından durdurulup üst mişti Aliağa'ya. SHP'ye karşı bileri başları tepeden tırnağa aran raz buruk bakıyorlardı. Mitingden masa, görüntü elbet daha da dışlanmak istendikleri söyleniçağdaş olacaktı. Biz de beledi yordu. Ama olsun, onlar yine de yeye doğru yürürken aynı uygu doğasever olarak oradaydılar. SHP Genel Başkanı Erdal İnölamadan geçtik, hatta cebimizdeki çakmağı bile göstermek zo nü de bir mesaj göndermişti çevre mitingine. İnönü mesajında, runda kaldık. Önce Bakırçay Belediveler Bir "Dogayı tahrip etmeyelim" dryorliği'nin öncülüğünde başlayan du. Diğer mesajlarda da "doğa "Termik santrala hayır" eylemi sevgisi" dile getiriliyordu. Aliağa'da rier şey güzeldi dün. ni daha sonra Yeşiller Partisi gündemde tutmuştu. Geçen haf Hava mayıs ayını kıskandıracak ta kamuoyunun yakın ilgısini çe kadar sıcaktı. Binlerce insan Aliken "çadırlı eylem" ve "ağaç ağa'ya koşup gelmişti. Kalabalık dikme" çalışmalarından sonra, arasında dolaşırken SHP'lilerle işte dün de ilk kez görkemli bir konuşuyorduk. Bir pankartı gös"çevre mitingi" düzenlendi. Ço terdi içlerinden birisi. Söyle yacukların ve genç kızların ellerin zıyordu: Doğa bekçiyle değil, sevgiydeki küçük sarı pankartlar mitinge ayrı bir hava verdi. Yine gaz le korunur... SHP'li dostumuz gülumsedi: maskeli anneler ve çocuklar il Hele bir iktidar ofalım, baginç görüntülerin uzantısıydı. Neler mi yazıyordu o küçücük kın neler olacak? Diğeri ise karşı çıktı: pankartlarda? Biz belediyelerde iktidar Gelin birlikte okuyalım: "Yeni bir Yatağan istemiyoruz", "Doğa olamadık daha... 26 Mart'tan bugune SHP bedaki soykınma hayır", "Termik santrala teşekkürler", "Aydınlan lediyelerde iktidardı, ama kimi mak ise amaç, niye kararalım?", belediye başkanlan "tek adam" "Biz aslında santrala karşıyız." olma özelliğini taşıdığından olaTopluluklar önce belediye önün cak, tepki görüyorlardı. Her neyse, masmaviydi gökyüde toplandılar ve saat 12.20'de İskele Alanı'na doğru yürüyüşe zü Aliağa'da dün sabah. Insanlar coşkuluydu. Çocuklanmız gügeçtiler. En önde SHP Genel Sekreter zel bir dünya ve gelecek için yüYardımcısı Tufan Doğu, milletve rüyorlardı. Bizler de yürüdük... killeri Kemal Anadol, veli Aksoy, Yılınaz: Fezlekeyi (Baştarafı 1. Sayfada) sorularını yanıtladı. Önder Kırlının soruşturmaya esas oluşturan ve Cumhurbaşkanı Özal'm başbakanken atadığı İbrahim Düzyolun hazırladığı raporda Safeguard ve Schuca şirketlerinden yapılan zjrhlı araç ve çdik yeltk alımlanndaki usulsüzlüklerin açıkça ortaya konduğunu söyledi. Kırlı, Düzyol'un raporunda, "Vazifeyi ihmalden başlayarak, vazifeyi suistimale varan cüriimlerle itham edilerek cezai ve idari soruşturma açılmasını" istediğini anımsatarak, bu konudaki gelişmeleri Mesut Yılmaz'a sordu. Kendisi tarafmdan tayin edilen soruşturraa komisyonunun çalışmalannı sürdürdüğünü belirten Yılmaz, "Soruşturma gizli olduğu için iceriğine ilişkin bilgi vermek dunımunda degilim. Ama şunu söyleyebilirim, bana bir fezleke taslağı verdiler. Bakanlık hukuk müşavirliği ile istişare ettim, hukuk müşavirinin göriişlerini komisyona ileltim. Onlann ışıgında fezlekej i tekrar gözden geçirmek üzere benden aldılar ve tekrar geri vermediler" dedi. Yılmaz, fezlekeyi yeniden aldığı zaman gereİdi işlemleri yapacağını belirtti. SHP'li Önder Kırh'nm zırhlı araç yolsuzluğu konusunda Memurin Muhakematı Yasası uyannca açılacak davaya esas oluşturan soruşturmaya ait fezlekenin bir taslağı olmasının "bukuksal açıdan mümkün olamayacağını" vurgulaması üzerine, Mesut Yılmaz, "taslak" sözcüğünü kullaıımayarak yanıtım yineledi. Yılmaz, dokunulmazlığı süren eski Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan dışındaki sanıklar fıakkındaki fezlekede usul bakımından bazı eksiklikler göruldüğünü belirterek, bakanlık hukuk müşavirinin bu konudaki görüşünü soruşturma komisyonuna kendisinin ilettiğini açıkladı. Yılmaz, bu görüş çerçevesinde gerekli tamamlamaların yapümasının tümüyle komisyonun iradesine bağlı olduğunu vurguladı. Ercan Vuralhan'ın dokunulmazhğının kaidınlması için komisyonun Başbakanlığa başvurduğunu hatırlatan Yılmaz, Başbakanlığın konuyla ilgili belgeleri istediğini vurguladı. Dısisleri Bakanı Mesut Yılmaz, Vuralhan'ın dokunulmazlığının kaidınlması talebini içeren resmi yazınıu Başbakanlığa gönderilmesi konusunda soruşturma komisyonunun henüz kendisinden istekte bulunmadığını, bu istek bildirilince gerekeni yapacağını söyledi. Vuralhan'ın bir süre önce düzenlediği basın toplantısında soruşturma komisyonuna yönelik olarak kuilandığı bazı ifadeleri "fevri" bulduğunu söyleyen Yılmaz, "Eger, soruşturma komisyonu üyelerinin görev lerini kötiiye kullandıklan veja yetkilerini aştıkian şeklinde bir itirazı olnrsa Sayın Vuralhan'ın bu konuda bana müracaat efmesi gerekirdi. Kendisine de bunu ifade ettim" dedi. Tıne (Başıtvafı I. Sayfada) fşçi sendikaları yetkilisi Georgi Mitev, AP'ye yaptığı açıklamada, resmi olmayan grupların bir koalisyon oluşturarak bağımsız sosyalist parti kurmayı planladıklannı söyledi. Glas Dergisi Yazı tşleri Müdürü Vlsdimir Levchev ise, Bulgaristan'da çok partili sisteme geçileceğine inanmadığım kaydetti. Başkent Sofya'da önceki gün de 50 bin kişinin katıldığı bir yürüyüş düzenlenmişti. "VVashington Post" Gazetesi önceki günkü gösteride Türk azınlığa yönelik baskıları dile getiren bir konuşmaanın yuhalandığını bildirdi. EVET/HAHR OKT4YAKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) Hep yazdık, soyledik, 26 mart yerel seçimlerinin sonuçları açıklandığı gün muhalefet partileri Ozal'ı ve partisini erken bir genel seçime zorlayacaklardı. Bu öneri gerçekleşmezse hep birlikte Meclis'ten çekileceklerdi. Özal'ın cumhurbaşkanı olmak isteği yıllar öncesinden belliydi. Ama SHP ve DYP milletvekilleri Meclis'teki sandalyelerini, dolayısıyla özel çıkarlarını gözden çıkaramadılar. Evet, cumhurbaşkanlığı seçimi konusu kapanmışa benziyor. Elini de sıkarlar, Çankaya'ya da gider görüşürler, törenlere de katıfırlar. Belki birkaç ay bir küskünlük, bir çekingenlik havası yaşanır. Ama sonunda her şey yerli yerine oturur. Bu arada ANAP cökse de parçalansa da Özal'ın durumu değişmeyecektir. ANAP gitti gider, ama Özal Çankaya'da yıllar yılı kalır. SHP'li, DYP'li sayın politikacılar, sayın liderler, sayın milletvekilleri de arada bir kalkıp bir şeyler gevelerler, ama bu 'kahramanca' çıkışlarından sonra 'ne yapalım elimizden geleni yaptık' d^r, kendilerini avutmanın yollarını bulurlar!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle